YEREL HABERLER - 06 Mart 2012 Salı 13:02

ALİAĞA PETKİM REKOR PEŞİNDE

A
A
A
ALİAĞA PETKİM REKOR PEŞİNDE

Bu sezon ligdeki performansı ve hafta sonu deplasmanda Antalya Büyükşehir Belediyespor’u yenerek basketbol otoritelerinin dikkatini çeken Aliağa Petkim, Çarşamba mesaisinde Bandırma Kırmızı’yı konuk edecek.
Enka Spor Salonu’nda yarın oynanacak karşılaşma saat 18.00’da başlayacak. 2 galibiyetle ligin son sırasında yer alan Bandırma temsilcisi karşısına mutlak galibiyet için çıkacak olan Aliağa Petkim karşılaşmadan galip gelmesi durumunda kendi adına önemli bir başarıya da imza atmış olacak.
BAŞARI ÇITASI YÜKSELDİ
Aliağaspor Kulübü Başkanı Uğur Eren, geçmiş sezonlarda takımın en fazla 11 galibiyetle ligi tamamladığına dikkat çekerek, Bandırma Kırmızı karşılaşmasından galip gelmeleri durumunda 12. galibiyeti alacaklarını ve bunun kendileri açısından hem galibiyet hem de puan olarak yeni bir başarı anlamına geldiğini belirtti.
Başkan Eren, “4. sezonu geçirdiğimiz Beko Basketbol Ligi’nde İlk sezonumuzu 9, ikinci sezonumuzu 11 ve geçen sezonu da 10 galibiyetle tamamladık. Bu sezon bir galibiyet daha almamız durumunda 12 galibiyete ulaşmış olacağız. Yani, ligin bitimine 9 hafta kala, hatta yeniden oynayacağımız Anadolu Efes maçını da sayarsak daha önümüzde 10 maç olmasına karşın, geçtiğimiz sezonları geride bırakan bir performansı garanti etmiş olcağız. Ligin henüz 3’te 2’si geride kalmasına rağmen kendimizi aşmış olacağız. Başarı çıtamızı her geçen gün arttırıyoruz” dedi.
11 GÜNDE 4 MAÇ YAPACAK
Ligde oldukça kritik bir döneme girdiklerini belirten Başkan Eren; “Mart ayında oldukça zorlu maçlar oynayacağız. 7-18 Mart tarihleri arasında 4 önemli maç oynayacağız. 1 Nisan tarihine kadar ise toplam 6 maç oynamış olacağız. Bir anlamda Mart ayında ortaya koyacağımız performans ligdeki konumuzu belirleyecek. Takımımızın form durumu, oyuncularımızın performansında son derece memnunuz. Son haftalardaki formumuzu sezon sonuna kadar devam ettirmek ve taraftarlarımıza play-of heyecanı yaşatmak istiyoruz. Kritik ve önemli maçlarda her zamanki gibi taraftarlarımızın yanımızda olmasını istiyoruz.” dedi.
ALİAĞA PETKİM’İN 11 GÜNLÜK MAÇ PROGRAMI
7 Mart Çarşamba; Aliağa Petkim- Bandırma Kırmızı Saat 18.00
10 Mart Cumartesi; Beşiktaş Milangaz- Aliağa Petkim Saat 17.00
15 Mart Perşembe Aliağa Petkim- Anadolu Efes Saat 16.30
18 Mart Pazar; Aliağa Petkim- Türk Telekom Saat 16.00
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Prof. Dr. Arslan: "Bugünkü en kritik savaş, siber güvenlik savaşı" Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta konuşan Türkiye Bilimler Akademisi Asli Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Arslan, "Bugün yaşadığımız dünyada artık savaşlar, topla tüfekle, füzelerle de olmuyor. Bugünkü en kritik savaş, siber güvenlik savaşı" dedi. Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen ve TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Arslan’ın konuşmacı olarak katıldığı "Dijitalleşme Çağında Türkiye ve Dünya: Haberleşme ve Siber Güvenlik" konulu konferans, Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonu’nda gerçekleştirildi. Konferansa, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Arslan, Rektör yardımcıları Prof. Dr. Ömer Küçük ve Prof. Dr. Selahattin Kaymakcı ile akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Konferansta konuşan Prof. Dr. Arslan, dünyada ve Türkiye’de dijitalleşmenin öneminin son dönemde arttığını belirterek gelecek yıllarda tarımda sağlıkta eğitimde ve yönetimde dijitalleşmenin etkin olacağının altını çizdi. Her 10 yılda iletişim teknolojilerinin değiştiğini belirten Prof. Dr. Arslan, nesnelerin internet aracılığıyla birbirine bağlandığını, hatta yakın gelecekte insan beyninin internete bağlanacağını dile getirdi. "Sadece bizim değil, bütün dünyanın bunun üzerinde çok ciddi çalışmaları var" Dijital dönüşümün dünyadaki güç dengeleri üzerindeki önemine değinen Prof. Dr. Arslan, "Dijital dünya her şeyimizi değiştirdi. Bir değişim var aslında dünyamızda artık dijitale doğru bir gidiş var. Her çağa ayak uyduran, o çağı şekillendiren, o çağa damgasını vuran ülkeler lider olmuş. Bu yüzden hafıza yavaş yavaş artık güçsüzleşmeye başladı. Gördüğüm arkadaşları, eskiden tanıştığım arkadaşları hatırlamıyorum. Yani beynimi internete bağlayabilsem, yani internetteki bulutu hafıza olarak kullanabilsem, beynimle birleştirebilsem, hafızamı daha da güçlendirebilsem bu benim için çok büyük bir avantaj. İşte bugünlerde bunu yapmaya çalışıyoruz. Sadece hafıza olarak değil, aynı zamanda işlemci olarak da beyin fonksiyonları düşüyor. Eğer beyni internette de kullanabilirsek, bulutu da kullanabilirsek, oradaki bütün işlemcileri beynimize bağlayabilirsek daha akıllı bir beyin, daha zeki insanlar oluşturabiliriz. Bunun üzerinde çok ciddi çalışmalar var. Sadece bizim değil, bütün dünyanın var. Bunun çok ciddi avantajları var. Yani daha süper beyinler, daha sağlıklı beyinler, daha sağlıklı insanlar oluşturacak ama bunun dezavantajları da var" dedi. "Bugünkü en kritik savaş, siber güvenlik savaşı" Dünyadaki savaş kavramının da değiştiğine dikkat çeken Arslan, "Bugün yaşadığımız dünyada artık savaşlar, topla tüfekle, füzelerle de olmuyor. Bugünkü en kritik savaş, siber güvenlik savaşı. Elektrik şebekeni koruyabiliyorsan, su şebekeni başkalarına karşı koruyabiliyorsan mutlu olmalısın. Artık bunları yapamayacağımız günlere çok yakınız. İstersen bilinçli bir şekilde o çipi taktır beynine, hatta çoğumuz para vererek taktıracağız. Orada nelerinizi de verdiğinizi bilmiyorsunuz aslında, aynı şekilde, o telefon beyninize girdiği zaman yine aynı şekilde daha çok paralar vereceğiz ve ama neleri kaybettiğimizin farkında bile olmayacağız. Şu anda farkında olmadığımız gibi" diye konuştu. "Siber güvenliğe yönelik akademik çalışmalar önümüzdeki yıllarda daha da önemli olacaktır" Haberleşme amaçlı kullanılan cep telefonlarının ve ücretsiz uygulamaların çok masum olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Arslan, bireylerin bu uygulamaların nasıl kullanılması gerektiği konusunda bilinçli olması gerektiğini ifade etti. İletişim ve bilişim teknolojilerinin her geçen gün daha fazla önem kazanmaya devam ettiğini belirten Prof. Dr. Arslan, bilişim teknolojilerinin ana sürükleyicisi haline gelen kablosuz ya da mobil haberleşme teknolojilerinin yaşamın her alanını domine ettiğinin altını çizdi. Gelinen noktada kullanıcı dostu ve hızlı iletişimin mümkün olduğu teknolojilerin, 5G ile nesneleri de içine alan ve 6G ile uygulama çeşitliliğini artıran boyuta doğru evirildiğini söyleyen Prof. Dr. Arslan, "Tüm dünyada yaşanan son gelişmeler, 5G sonrası haberleşme sistemlerinde iletilen veriler ile birlikte haberleşme ortamına ve kullanıcılara ait birçok farklı bilginin erişilebilir olmasını ortaya çıkarmıştır. Bu bilgilerin yoğun şekilde toplanması ve paylaşılmasının uzun vadede siber güvenlik sorunu ortaya çıkaracağı değerlendirilmektedir. Veri ve haberleşme kanal güvenliğine yoğunlaşmanın yanında ortam bilgisinin korunmasına ve siber güvenliğe yönelik çalışmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir. Siber güvenliğe yönelik akademik çalışmalar ve teknoloji geliştirme önümüzdeki yıllarda daha da önemli olacaktır" şeklinde konuştu. "Bu savaşın cephesi üniversite, ilim ve bilimdir" Dünyada şu anda gizli bir savaşın olduğunu ve bu savaşın cephesinin bilim olduğunu kaydeden Prof. Dr. Arslan, "Kurtuluş Savaşı’nda biz, ölümüne gitmişiz. Çanakkale’yi size anlatmışlardır. Anneler çocuklarını öpe öpe, seve seve cepheye göndermişler. Çocuklar sevine sevine, anneler, teyzeler gitmişler. Sırtlarında cephanelikleri taşımışlar. O kadar kiloyu, yani hikayelerini duymuşuzdur, bunu insan gücü kaldıramaz denen şeyleri kaldırmışlar, yapmışlar o azim, o aşk, o ruh ne ise onu almışlar, yapılmayacak olanı yapmışlar. Çünkü ülke savaştaymış. Çünkü var olmakla yok olmak arasında gidip gelmişiz. Şu anda aynı durumdayız. Şu andaki savaş farklı bir savaş ama savaştayız. Gizli bir savaş. Bu savaşa gidecek, bu savaşta cephede görev alacak neferler, askerler arıyoruz. Bu savaşın adı, bu savaşın cephesi artık bildiğimiz klasik cephe değil. Bu savaşın cephesi üniversite, ilim ve bilimdir. Lisans eğitimi ile yetinen, tatmin olan elemanlar değil, onun ötesinde. Bu ilmi en son noktaya taşıyabilecek her alanda bu dijitalleşmenin her alanında veterinerlikte olabilir, tıpta olabilir, sağlığın her alanı olabilir. Bunu alıp son noktaya kadar götürüp, bu işe gönlünü vermiş ve gerçekten savaşta olduğuna inanan ve o cepheye gidecek neferler arıyoruz. Yaz kış sürekli bir uykudayız. Artık uyanmamız lazım. Uyanıp biz silkelenmemiz lazım ve şu geçiş noktasını en iyi bir şekilde, en doğru bir şekilde çalışarak, en iyisini yaparak, en doğrusunu yaparak, insanlığa, ülkemize, halkımıza hizmet vererek yapabileceğimizin en iyisini yapmalıyız" ifadelerini kullandı. Konferansın sonunda Rektör Topal tarafından Arslan’a hediye takdimi yapıldı.
İstanbul MHK Nisan Ayı Hakemlik Kampı gerçekleştirildi Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu (MHK) tarafından düzenlenen ve Hakem İşleri Koordinatörlüğü tarafından organize edilen Nisan Ayı Hakem Kampı, 15-17 Nisan 2025 tarihleri arasında TFF Riva Tesisleri’nde gerçekleştirildi. Seminere, Üst Klasman Hakemleri (ÜKH) ve VAR kadrosu katılırken; eğitim programı, MHK koordinasyonunda ve TFF/UEFA profesyonellerinin katkılarıyla tamamlandı. MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu ve MHK üyelerinin yönetiminde gerçekleştirilen seminerde, 17 Nisan Perşembe günü TFF 2. Başkan Vekili Fuat Göktaş katıldı ve hakemlerle karşılıklı görüş alışverişinde bulundu. Eğitime, Hakem Gelişim Direktörü Dr. Vitor Melo Pereira, Hakem Eğitim Danışmanı Alan Snoddy, VAR Danışmanı Joao Capela, Ulusal Eğitimciler ve TFF Hakem Atletik Performans Departmanı tam kadro katıldı. Hakemlerin teknik ve fiziksel gelişimlerine odaklanıldı Seminer, MHK Başkan Vekili Hikmet Öksüzoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı. Programın ilk günü Vitor Melo Pereira tarafından yapılan eğitim seanslarından sonra yapılan antrenman ile tamamlandı. İkinci gün; sabah seansında hakemlerin vücut yağ ölçümleri yapılırken ardından hakemlerin teknik ve fiziksel gelişimlerine odaklanan eğitimlerle devam edildi. MHK, Alan Snoddy ve Joao Capela tarafından Trendyol Süper Lig, Trendyol 1. Lig ve UEFA güncel kliplerinden oluşan video analizleri, grup çalışmaları ve geri bildirimleri gerçekleştirildi. Teorik eğitimler sonrasında; 48 hakemin katıldığı 8 takımdan oluşan rekreatif mini futbol turnuvası müsabakaları hakemler arasında organize edildi. Eğitimin üçüncü gününde Joao Cepela tarafından Süper Lig, 1. Lig görüntülerinden oluşan VAR değerlendirme seansları yapıldı. Temsilciler Kurulu Başkanı Şerafettin Bural’ın konuşması sonrasında ise Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ferhat Gündoğdu’nun hakemlere yaptığı kapanış konuşmasının ardından MHK Nisan Ayı Semineri tamamlandı. Sezon içindeki VAR Değerlendirme kursları ile seçilip AVAR olarak görev alan hakemlerin VAR görevi için gelişimlerinin değerlendirilmesi, Joao Capela tarafından Sebahattin Şahin koordinasyonunda gerçekleştirildi. 4 VAR adayı için 2 istasyonda yapılan simülasyon çalışmalarında, aday hakemlerin yanında, Joao Capela kontrolünde VAR kadrosundan hakemler de yer aldı.
Niğde Anadolu’nun Petra’sı: ’Gümüşler Manastırı’ Anadolu’nun Petra’sı olarak anılan Kapadokya’nın en iyi korunmuş manastırlarından birisi Gümüşler Manastırı, tarihi yapısı ve freskleri ile dikkat çekiyor. Kapadokya bölgesinde "Gülümseyen Meryem Ana" freskiyle ünlenen Gümüşler Manastırı, Niğde’nin Gümüşler beldesinde bulunuyor. 8. yüzyıl ile 12. yüzyıl arasındaki dönemde yapıldığı tahmin edilen Gümüşler Manastırı, yaklaşık 1,5 kilometrelik alana uzanan kayadan oyma yerleşim yeri, tüf kaya kitlesinin içine oyulu kaya manastır kiliseyi bünyesinde barındırıyor. Gümüşler Manastırı ’Minyatür Kapadokya’ olarak tanımlanıyor Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevzat Topal, Gümüşler Manastırı ve çevresinin tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığını vurguladı. Bölgenin jeopolitik konumuna dikkat çeken Prof. Dr. Topal, "Orta Anadolu, Güney’i Akdeniz’e bağlayan Toros Sıra Dağları üzerinde yer alıyor ve bu dağlar sadece nadir geçitlere izin veriyor. Gülek Boğazı’ndan kuzeye bakıldığında Orta Anadolu’ya, güneyden bakıldığında ise Akdeniz’e ve Suriye’ye uzanan bir geçiş güzergahı üzerinde bulunuyoruz" dedi. Bu stratejik konumun tarih boyunca bölgeyi önemli kıldığını belirten Topal, Hristiyanlığın erken dönemlerinde Kapadokya bölgesinde etkili olan figürlerin Andaval, Tyana, Gölcük ve Aksaray gibi yerlerde faaliyet gösterdiğini hatırlattı. Bu yerleşimlerin Hristiyanlığın yayılmasında önemli rol oynadığını kaydeden Topal, Gümüşler Manastırı’nın da bu tarihi süreçte özel bir yere sahip olduğunu ifade etti. Dünyadaki önemli dini yapılarla kıyaslandığında Gümüşler Manastırı’nın da en az onlar kadar değerli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Topal, "Trabzon’daki Sümela Manastırı, Çin’deki mabetler ya da İspanya’daki dini yapılar nasıl ki turizm açısından aktif şekilde değerlendiriliyorsa, Gümüşler Manastırı da hak ettiği değeri görmelidir. Pek çok araştırmacı bu yapıya ‘Minyatür Kapadokya’ adını veriyor. Bu tanım bile manastırın ne kadar önemli olduğunu göstermeye yetiyor" dedi. Eryaman: "Anadolu’nun Petra’sı olarak anılıyor" Kapadokya bölgesinin en iyi duvar resimlerine ev sahipliği yapan Gümüşler Manastırı’nın duvarlarını Hz. İsa, annesi Hz. Meryem ve Hristiyanlığın ilk dönemine ait önemli figürlerin fresklerinin süslediğini söyleyen Arkeolog Mustafa Eryaman, manastırın Anadolu’nun Petra’sı olarak da tanımlandığını belirtti. Tarihi yapının sahip olduğu mimari detayların önemi de dikkati çeken Eryaman manastırda bulunan Meryem Ana freskinin hala gizemini koruduğunu belirtti. Eryaman; " Gümüşler Manastırı Kapadokya bölgesinin en iyi duvar resimlerinin yer aldığı kiliselerden birisi. Duvarlarını Hz. İsa, annesi Hz. Meryem ile Hristiyanlığın başlangıç dönemi ileri gelenlerinin resimleri süslüyor. Anadolu’nun Petra’sı şeklinde de ifade edilen manastırın iki planı da Kapadokya bölgesindeki kiliselerde bulunan her iki planı da bünyesinde barındırıyor. Burada biz ilk süsleme çabalarını görüyoruz. Narteks bölümü 7. yüzyılda dönemin ustaları tarafından kalem işi süslemeleriyle şekillendirilmiş. Buradan tarihlendirme de çıkıyor. Kapadokya bölgesinde diğer yeraltı kiliselerine baktığımızda konusunu kutsal kitap İncil’den alan sahneleri görüyoruz. Yoğunluk olarak sahne ise müjde, doğum ve tapınağı takdim. Üçü yan yana şekilde veriliyor. Gümüşler Manastırı’nda da bu üç sahneyi biz görebiliyoruz. Öte yandan Meryem Ana’nın freskinde de hafif bir gülümsemeyi net olarak görebiliyoruz ve manastır bu yönüyle de öne çıkıyor. Bu gerçekten gülüyor muydu yoksa sonradan bir fırça darbesiyle mi bu hale getirildi tartışması ve gizemi günümüzde de devam etmekte." dedi.
İstanbul Bakan Bolat: "Zirai don sonrası hasar tespit çalışmalarının ardından devletimiz olarak çiftçilerimize gereken desteği sağlayacağız" Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "Zirai don sonrası hasar tespit çalışmaları sürüyor. Çiftçilerimizin yanında yer alacağız ve hasar tespitlerden sonra zarar ve maliyetler noktasında hükümet olarak çiftçilerimiz için gerekeni bugüne kadar yaptığımız gibi yapacağız. Deprem bölgesinde iki yıl gibi kısa sürede 201 bin konut, köy evi ve iş yeri teslim edildi. Bu yıl sonuna kadar 453 bine tamamlanacak" dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Malatyalı İş İnsanları Derneği’nin (MİAD) düzenlenen geleneksel aylık toplantısında, "Ülkemizde Ticaretin Geleceği ve İş Dünyasında Yeni Fırsatlar" başlıklı konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasına Malatya’nın tarihi ve kültürel özelliklerinden ve MİAD’ın kuruluşundan bugüne kadar yaptığı faaliyetlerden bahsederek başlayan Bolat, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yol açtığı yıkımı ve Malatya’ya etkilerini anlattı. Bölgenin yeniden inşasının köy evleri, konutlar, iş yerleri, hastaneler, okullar, altyapı ve üstyapı faaliyetleriyle devam ettiğini ve Türkiye’nin dünyanın en büyük şantiyesi olduğunu dile getiren Bolat, "Bunu görmemek veya bunu görüp de inkar etmek gerçekten başka bir şey. Ama Türkiye bunu başardı. Bir iki senelik bir faaliyet kaldı. Dünyanın depremlerden en çok etkilenen ülkesi Japonya’dır. Japon yetkililerin bile hayranlıkla takdir ettiği bir gerçektir bu" dedi. "Zirai don sonrasında çiftçilerimizin yanındayız" Türkiye’nin büyük bölümünde yaşanan zirai don ile ilgili açıklamalarda bulunan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "65 kadar ili irili ufaklı ili etkiledi ama esas itibarıyla 38 il gözüküyor. İlk andan itibaren hükümetimiz, Tarım ve Orman Bakanlığı ekipleri başta olmak üzere sahadaydılar. Ticaret Bakanlığı ekiplerimiz de. İklim değişikliğinin gerçek olduğunu görüyoruz. Nisan ayını tamamlamak üzereyiz, ikinci yarısındayız. Hala bazı yerlerde karlı günler görebiliyoruz. İşte iklim değişikliği bu. Bir anda dolu vuruyor, don oluyor, büyük bir kuraklık ürünleri yakıp geçiyor. Bunlarla hep karşılaşacağız. Bu nedenle Mecliste şu anda İklim Değişikliği Kanunu görüşülüyor. Bu çok önemli. Avrupa Birliği’nin yeşil ekonomisine uyum sağlamak zorundayız. Çünkü birçok sektörde Sınırda Karbon Vergisi gelecek Rekabetçiliğimiz açısından çok kritik bir süreç. O nedenle İklim Değişikliği Kanunu geçmek zorunda. Emisyon ticaret sistemi kurulmak zorunda. Zirai don sonrası hasar tespit çalışmalarının sürüyor. Havalar ısındıkça hasar durumunun daha net anlaşılıyor. Çiftçilerimizin yanında yer alacağız ve hasar tespitlerden sonra zarar ve maliyetler noktasında hükümet olarak çiftçilerimiz için gerekeni bugüne kadar yaptığımız gibi yapacağız" ifadelerini kullandı. "EKK toplantısı kapsamında çok önemli bazı kararlar aldık" EKK toplantısı kapsamında çok önemli bazı kararlar aldıklarını vurgulayan Bakan Bolat, "Yakında onlar çok hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilecek. Onları işlerinizde göreceksiniz. Finansman kolaylıkları anlamında, ihracat teşvikleri anlamında bütün gün önemli görüşmeler yapıldı ve kazanımlar açıklandı" dedi. "453 bin konut ve iş yerini yıl sonuna kadar tamamlayacağız" Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) Türkiye ekonomisi için bu yıla ilişkin büyüme tahminini yukarı yönlü revize ettiğinin altını çizen Bolat, "Türkiye’nin depremler, çevresindeki savaşlar, yüksek enerji fiyatları, Kovid-19 ve global ticaretteki dalgalanmalar gibi ulusal ve küresel olumsuzluklara rağmen çok iyi bir performans gösterdi. Deprem bölgesinde iki yıl gibi kısa sürede 201 bin konut, köy evi ve iş yeri teslim edildi. Bu yıl sonuna kadar 453 bine tamamlanacak. Altyapı ve üstyapı işleri kalırsa onlar da 2026’ya tamamlanacak. ABD Başkanı Donald Trump gümrük tarifeleri hakkında değişikleri gitti. Artık yıllık veya aylık değil günlük politikalar üretmek zorundayız, tüm faktörleri dikkate alarak bir dış ticaret süreci yönetiyoruz. Uyanık ve alarmda olmalıyız. Hem işimizin sürdürülebilirliğini sağlamalı hem pazarlarımızı boş bırakmamalı hem de iç pazarımızı korumaya çalışmalıyız. Bu konuda her zaman yanınızdayız. İcraatlarıyla da hükümetimiz bunu göstermiştir" şeklinde konuştu. "İlk yapılacak şey Suriye’ye yönelik ambargonun kaldırması" Suriye ziyaretine ilişkin açıklamalarda bulunan Bolat, "Suriye’de yapılacak çok iş var. İnsanlar vakur ve onurlu. Onca yaşadıkları zulümden sonra hayata tutunmaya çalışıyorlar. Suriye ile ticareti, yatırımları artırmaya gayret ediyoruz. Enerji, altyapı, organize sanayi bölgeleri, kara yolu, demir yolu, köprüler, havalimanları yapımı ve onarımı ile deniz limanları işletmesi gibi yapılacak çok şey var. İlk yapılacak şey Suriye’ye yönelik ambargonun kaldırması. Bunun için de Türkiye olarak gayret gösteriyoruz. Her iki ülkenin kazanacağı şekilde güçlü bir ittifak için canla başla mücadele ediliyor. Türk iş insanlarından Suriye ile ilgili gelecek istekler noktasında da gereken danışmanlık hizmetini verebileceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.