Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, "Balkan Savaşları Türk tarihi açısından tam bir facia olmuştur" dedi.
Türk Ocakları Samsun Şubesi’nin 100. Yıl Konferansları çerçevesinde Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nedim İpek, Balkan Türkleri Konfederasyonu Genel Başkan Vekili ve Samsun Şube Başkanı İzzet Altuntaş ve Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan "100. Yıl Dönümünde Balkan Savaşları ve Balkan Türklüğü" konulu panel verdi.
Programın açılış konuşmasını yapan Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, "Osmanlı İmparatorluğu Balkan Savaşları’nda son zayıflama döneminde yaptığı Küçük Kaynarca Antlaşması ile tüm gücünü kaybetti. Bu savaşlar sonrasında, Osmanlı Devleti Balkanlardaki topraklarının çok büyük bir kısmını kaybetmiştir. Savaş öncesindeki 1912-1913 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin 167 bin 500 kilometrekare toprağı vardı. Savaşlardan sonra Osmanlı iradesine kalan kısmı ise 12 bin 300
kilometrekare yani 150 bin kilometre kareden fazla toprak Balkan Savaşları sırasında kaybedilmiştir. Arnavutluk bağımsızlık ilan etmiştir. 5 asırlık Osmanlı İslam Türk şehirleri ve kasabaları elimizden çıkmıştır. Savaş başladığında Osmanlı’nın nüfusu 6 milyon 130 bin idi, Savaş sonrasında ise Osmanlı Türkiye’sine kalan nüfus ise 2 milyon 300 bin civarında oldu. Yani nüfusun 4 milyon’u Osmanlı iradesinden çıkmıştır. Bu savaşa başlarken Yunanistan 25 bin kilometre kareydi. Savaş bitiminden sonra ise 42 bin
kilometre kareye çıkmıştır. Yani topraklarını yüzde 70 oranında büyütmüş. Balkan Savaşları Türk tarihi açısından tam bir facia olmuştur" diye konuştu.
Daha sonra OMÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nedim İpek ise Türkler tarafından verilmiş bir isim olan bölgenin "Balkan coğrafyası" olarak tanımlanması konusunda hem devletçe hem de milletçe hassasiyetin korunması gerektiğini belirtti.
Balkan Türkleri Konfederasyonu Genel Başkan Vekili İzzet Altuntaş da yaptığı konuşmada şunları kaydetti: "Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar vatanı için kan dökülmemiştir. Hiçbir yerde sınırlarımız bizim Araplar gibi Müslümanlığı da değildir. Bugün Balkan ülkelerine gittiğinizde oradaki Türklerin hangisiyle konuşursanız konuşusun ’Anavatanımız vatanımız burası bize Türkiye’nin sınırı Meriç ile Trakya arası değil, Balkanlardadır. Buraya bizi nöbetçi bırakmışlar, biz burada nöbetimizi tutuyoruz’ derler.
Bizim hiçbir ülkede olmayan milli eğitim ders programlarını Türkler yapmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki komisyonun yarısı Amerikalıdır ve komisyonun başkanı da Amerikan Büyükelçisi’dir. Bugünlerde belki daha çok fırsat bulmuşlardır da Türklük adına ortadan kaldırıcı kelimeler kullanılmakta ve programlar çizmektedirler."