YEREL HABERLER - 22 Nisan 2012 Pazar 14:36

MEZOPOTAMYA TIP KONGRESİ`NİN 4`NCÜSÜ DÜZENLENİYOR

A
A
A
MEZOPOTAMYA TIP KONGRESİ`NİN 4`NCÜSÜ DÜZENLENİYOR

Tabipler Odası tarafından her yıl farklı ülkelerde düzenlen Mezopotamya Tıp Kongresi`nin 4`ncüsü 7-9 Haziran tarihinde Diyarbakır`da yapılacak.
Bugün düzenlenen tanıtım toplantısında konuşan Bilimsel Kurul Üyesi Dr. Mahmut Ortakaya, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç`ın, "Kürtçe bilimsel bir dilmidir?" sözüne atıfta bulunarak, 4`ncüsü yapılacak Mezopotamya Tıp Kongresi`nin Kürtçe dilinin bütün dünyada bilimsel bir dil olduğunun göstergesi olduğunu söyledi. Kongre Onursal Başkanı Adem Avcıkıran ise amaçlarının polemiğe girmek olmadığını ancak daha önce Kürtçe olarak yaptıkları 3 bilimsel kongreyi hatırlatarak bunun bir cevap niteliğinde olduğunu
anlattı.
Diyarbakır Tabipler Odası`nın düzenlediği, yaklaşık 15 ülkeden 50 uzman konuşmacı ile 800 hekimin katılması beklenen 4`ncü Mezopotamya Tıp Kongresi 7-9 Haziran tarihinde Cegerxwin Kültür Merkezi`nde yapılacağı açıklandı. Bugün Dedemen Otel`de yapılan tanıtım toplantısına, Kongre Onursal Başkanı Dr. Adem Avcıkıran, Kongre Başkanı Dr. Mehmet Dursun, Kongre Sekreteri Dr. Şeyhmus Özmen, Düzenleme Kurul Üyesi Dr. Mahmut Ortakaya, Kongre Düzenleme Kurulu üyesi Dr. Selçuk Mızraklı, Kongre Düzenleme Kurulu Üyesi
Dr. Selim Ölçer ve Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Üyesi Dr. Zülfikar Cebe ile bölgedeki tabip odaları başkanları katıldı. İlk konuşmayı yapan Kongre Onursal Başkanı Dr. Adem Avcıkıran, kongrenin bilimsel sunu amacı dışındaki en önemli amacının Kürd Dili`nin bilimsel alanda kullanımının pekala mümkün olduğunu ortaya koymak olduğunu söyledi. İlk 3 kongrede de bu başarıyla sağlandığını anlatan Dr. Avcıkıran, Kürtçe başladığı konuşmasına Türkçe devam ederek, "Komşu ülkelerle ilişki geliştirmek amacıyla
ilk Irak Kürt Federe Bölgesi`ne gittik. Kürtçe`nin tıp dili olduğunu, evrensel tıpta kullanılabileceğini ortaya koyduk. 1`nci kongreye 18 ülkeden hekimler katıldı. Bilimsel çıtayı yükseltmek, son gelişmeler hakkında Kürtçe olarak bilgi vermek istiyoruz. 4`ncü Mezopotamya Top Kongresi`nde çocuk hastalıkları ve sağlık haklarına ayırdık. 2013`teki Mezopotamya Tıp Kongresi`ni de Irak Kürt Federe Bölgesi`ndeki Halepçe kentinde yapılması kararı alındı" dedi.
Daha sonra konuşan Kongre Başkanı Dr. Mehmet Dursun, kongrede sunuların büyük çoğunluğunun Kürtçe olacağını belirterek, 50`ye yakın konuşmacının katılacağını söyledi. Kongredeki sunuların yüzde 90`ının Kürtçe olacağı bilgisini veren Dr. Dursun, "Dünyanın birçok yöresinden ağırlığını Kürt hekimlerin oluşturduğu kişiler sunularını gerçekleştireceklerdir. Farklı bölgelerden gelen Kürt hekimlerin birbirlerini tanımaları ve ortak çalışma yürütmeleri olanağı olacaktır. Bu yılki kongrede sloganımız
`çocuklarımız geleceğimizdir` olacak. Bu bağlamda çocuklarda sık rastlanan hasatlıklar irdelenecektir. Bir tıp kongresi olması münasebetiyle tıbbın birçok alanı ile ilgili konuları da kongre boyunca değerlendirme imkanımız olacaktır. Bu yıl ilk kez diş hekimleri, tıp öğrencileri ve hemşireleri de kapsayan bir bilimsel program hazırlandı. Bu sayede ileriki süreçte bu alanlarda yapılacak kongrelere bir prova imkanı sunulmuş olacaktır. Kongrede Kürtçe`nin tıpta kullanımı ile ilgili ayrı bir oturum
düzenlenecek ve bu alanda uzman kişilerden oluşan konuşmacılar görüşlerini katılımcılarla paylaşacaklardır. Organizasyonun dernekleşmesi elzem görülmektedir. Bu nedenle kongrede bir oturum bu konuya ayrıldı ve dernekleşme süreci etraflıca irdelenecektir" diye konuştu.
Yapılan konuşmalardan sonra gazetecilerin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç`ın, "Kürtçe bilimsel bir dil midir" sözünü hatırlatması üzerine Kongre Onursal Başkanı Dr. Adem Avcıkıran, "Başbakan Yardımcısı sayın Arınç, bu konuşmayı yaptığı sırada biz 3 kongreyi yapmış ve bitirmiştik zaten. Kongre sonrası hazırladığımız kitapçıklar vardı zaten, bu anlamda bir cevap oldu. Ama amacımız bir cevap vermek veya polemik yaratmak değil" diye yanıtladı.
Düzenleme Kurulu Üyesi Dr. Mahmut Ortakaya ise Kürtçe dilinin yıllardan beri esirleştirildiğini belirterek, "Kürtçe dilinin Türkiye ve dünyaya gösterileceği bir kongre olacağını düşünüyorum. Yıllardır esirleştirilen bir Kürtçe dilinin neler gösterebileceği bakımından önemlidir. Yıllardan beri Kürtçe yasaklanmıştı, Kürtçe konuşmak da, suçtu, konuşanlar içeri atılıyordu. Bu kongrenin Türkiye`nin barışına da katkısı olması bakımından önemlidir. Ana dilin konuşulduğu bir dönemde bu kongrenin yapılması,
Suriye, İran ve Irak`taki Kürt hekimlerin da katılması önemlidir. Bu aynı zamanda siyasete, siyasetçilere de mesajdır. Siz hekimlere, bu alanı yaratırsanız, Kürtçe`nin neler yapabileceği bakımından önemlidir. Kürtçe bir bilimsel dil midir demenin de anlamı yoktur. Özgürleşen bir dile sahip çıkmamız önemlidir" şeklinde konuştu.
Düzenleme Kurulu Üyesi Dr. Selçuk Mızraklı da Hrant Dink`in "Dil toplumun üreme organıdır" sözünü hatırlatarak şunları söyledi:
"Bu vatanı atalarımızdan miras almadık, çocuklarımızdan ödünç aldık. Daha iyi güzel, huzurlu, özgür ve barış içinde olması için de bugünkü mücadelenin, kavganın devam etmesi gerekir. Hrant Dink, bir konuşmasında, `Dil toplumun üreme organıdır` demişti. Kürt dilinin ve Kürt coğrafyasında yasaklanması, bu dilin hadım edilmesidir. O toplumun dilinin yasaklanması kültürel anlamda soykırımdır. Bu süreçle beraber aydın hekimleri, bu konuda dilin de bir üreme organı olduğu gerçeğini kabul ederek, hekim dilinin
gelişmesi anlamında, Kürtçe`nin göstereceği çabaların önemli olacağını, sağlıkta kullanılan Kürtçe`nin zenginleşmesi, Kürt hekim dünyasının da birbirleriyle olan mesleki ilişkinin gelişmesi ve sonraki süreclere taşınması bakımından önemli olacağını düşünüyorum" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Emekliliğinin ardından Hüsn-i Hat tutkunu oldu Eskişehir’de yaşayan ve Hüsn-i Hat sanatına gönül veren Abdulhamit Özçelikel, emeklilik sonrası açtığı atölyesinde bu sanatı yaşatmaya devam ediyor. Kurşunlu Camii’nde ney üfleyerek başladığı sanat yolculuğunda Hüsn-i Hat ile tanışan Abdülhamit Özçelikel, 10 yılı aşkın süredir bu alanda çalışmalarını sürdürüyor. Hattat Çelikel, "Herkes bir meşru daireden bir şeyle meşgul olmalı" diyerek, Hüsn-i Hat sanatının hem ruhen hem de bedenen kendisine iyi geldiğini belirtiyor. Sanatın insanı kendine çektiğini ve zamanın nasıl geçtiğinin anlaşılmadığını ifade eden Karaca, Hüsn-i Hatla meşgul olduğunda zaman ve mekân kavramlarının neredeyse ortadan kalktığını söylüyor. Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nde dersler veren Özçelikel, gençlerin özellikle de kadınların Hüsn-i Hat sanatına olan ilgisinin beklenenin üzerinde olduğunu ifade ediyor. Hattat Özçelikel, her yıl artan bu ilginin, sanatın daha da yaygınlaşmasına vesile olacağını düşünüyor. "Bu sanat tabiatıyla seni kendine çekiyor" Saatlerce hat yazdığını vurgulayan Abdülhamit Özçelikel, "Sanata ilgim burada ney üflemekle başladı. Kurşunlu camisinde Halil Karaca hocamla tanıştım, Hüsn-i Hat ile meşguliyetim on yılı geçti. Emekli olduktan sonra da burayı açtım. Şimdi bununla meşgulüm ve bu sanata devam ediyorum. Herkes bir meşru daireden bir şeyle meşgul olmalı. Bize de bu hem ruhen hem bedenen iyi geldi. Bu sanat tabiatıyla seni kendine çekiyor. Vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsun bile. Hüsn-i Hatla meşgul olan herkes şunu bilir ki artık zaman, mekân mefhumu neredeyse kalkmış demektir. Saatlerce hat yazdığımızı biliyoruz. Siz istif etmek istediğiniz ayet-i kelimelerin, hadis-i şerifin veya kelam-ı kibarın istifini oluşturuyoruz" dedi. "Özbek kâğıdı 2 bin yıl dayanan bir kâğıt" Hüsn-i Hat malzemelerinin hususi malzemeler olduğuna değinen Özçelikel, "Hüsn-i Hatt’ın malzemeleri kâğıt, kalem ve mürekkep, hepsi hususi malzemeler. Kalem bambu kamıştan yapılıyor, mürekkebi is mürekkebi yüzlerce yıl dayanır. Özbek kâğıdı 2 bin yıl dayanan bir kâğıt dut ağacının kabuğundan yapılıyor. Bizim kâğıtlarımız asitsiz kâğıt, çünkü çürüyüp gitmesini istemiyoruz. Yazdığımız yazıların uzun müddet kalmasını, insanların istifade etmesini istiyoruz. Tabi yan malzemeler de var. Örneğin kalemi açmak için kalemtıraş kullanıyoruz ve kâğıdı mühürletiyoruz, farklı mühreler kullanılıyor, kâğıdın ahar işlemi var, böyle uzayıp gidiyor" diye konuştu. "Beklentinin üstünde bir teveccüh var" Gençlerin Hüsn-i Hat sanatına ilgisinin arttığını belirten Abdülhamit Özçelikel, "Ben hem Osmangazi Üniversitesinde hem de Anadolu Üniversitesine derslere giriyorum. Beklentinin üstünde bir teveccüh var. Sağ olsun genç arkadaşların özellikle kadınların derse ilgisi var. Çok şükür yoğun bir ilgi var. Her yıl görüyorum ki katlanarak devam ediyor. Herhalde duyuldukça bu iş daha da büyüyecek. Bize ait bu sanatın yine bu topraklarda tekrar canlandığını, büyüdüğünü görüyoruz, göreceğiz. ‘Ben çok merak ediyorum, ben bunu yapmak istiyorum’ diye başlayan arkadaşlar var" şeklinde konuştu. İstif aşamasının bu sanatta önemli bir aşama olduğunu dile getiren Hattat Çelikel şu şekilde ifade etti: "Hüsn-i Hatt’ın eşik noktalarından bir tanesi istif aşamasıdır. Müfredat tamamlanıyor, yazılar yazılıyor. İş istif yapma noktasına gelince artık tamamlanıyor ve geri dönüşler azalıyor. Benim tecrübelerime göre 100 öğrenciden 5 öğrenci bu eşiği atlayabiliyor. Bir yazı talimi edinmiş oluyor fakat konu bununla bitmiyor. Benim onlara tavsiyem bundan tat almaya baksınlar, keşfetmeye baksınlar. Metanetli, sabırlı ve yavaş düşünmeye baksınlar. Herhalde Hüsn-i Hat o zaman gönül kapılarını aralayacaktır diye düşünüyorum."