YEREL HABERLER - 21 Nisan 2012 Cumartesi 12:56

GMİS, 23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI`NI KUTLADI

A
A
A
GMİS, 23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI`NI KUTLADI

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, Yönetim Kurulu adına Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı`nı kutladı.
GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, yaptığı yazılı açıklamada, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı`nı kutlayarak, ``Ulusal Egemenliğimizin 92. yılındayız. Çocuklara armağan edilen 23 Nisan tarihinde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı coşku ile kutluyoruz. Ulusumuzun bağımsızlık mücadelesi verdiği Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında, 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin açılmasıyla ulusumuz tüm dünyaya egemenliğini ve bağımsızlığını ilan etmiştir.
TBMM`nin açılışı ve cumhuriyetimizin ilanıyla Anadolu insanı demokratik bir ortamda hak ve özgürlüklerini kullanmanın ayrıcalığına kavuşmuş, devletin gerçek sahibi olmuştur. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, ``˜Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir` sözüyle devletin yönetiminin millete ait olduğunu vurgulamıştır. Ulusumuzun verdiği bağımsızlık ve egemenlik savaşının ardından ülkemizin kalkınması için yeni bir mücadele başlatılmıştır. Nitekim Atatürk ve arkadaşları, kalkınma için Zonguldak`ın önemi daha o günlerden görmüş ve maden ocaklarına sahip çıkmışlardır. Zonguldak, cumhuriyetimizin 2. ili olmuştur. Kuşaklar boyu aktarılan üretim kültürüyle çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sağlamak üzere ülkemiz için ürettik ve üretmeye devam ediyoruz. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyor, tüm ulusumuzun ve çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı`nı kutluyoruz`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Keçiören’de Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 105. yılı coşkuyla kutlandı Keçiören Belediyesi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 105. Yılı şerefine Necip Fazıl Kısakürek Tiyatro Salonu’nda müzikal söyleşi programı düzenledi. Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen söyleşiye Mareşal Fevzi Çakmak’ın torunu Fatma Nur Çakmak, PM Üyesi Saniye Barut, Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Keçiören Belediyesi Başkan Vekili Tolga Turgut, başkan yardımcıları Serkan Bedirhanoğlu, Emir Can Tunç, Selçuk Karadağ, Keçiören CHP Keçiören İlçe Başkanı Berk Kılıç, Keçiören İlçe Kadın Kolları Başkanı Firdevs Soy, Pursaklar İlçe Başkanı Hüseyin Benek ve muhtarlar katıldı. Keçiören Belediyesi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 105. Yılı şerefine Necip Fazıl Kısakürek Tiyatro Salonu’nda müzikal söyleşi programı düzenledi. Program Milli Mücadele döneminde Atatürk’ün Ankara’ya gelişini anlatan birbirinden eşsiz fotoğrafların yer aldığı sergi ile açıldı. Fotoğraf sergisini gezen sanatseverlere çello ve keman konçertosu eşlik etti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program, seymen ekibinin gösterisi ile devam etti. Kurtuluş Savaşı’na yönelik araştırmalarıyla tanınan tarihçi yazar Dr. Selim Erdoğan’ın sunumu ile gerçekleşen Kızılca Gün ve Sonrası adlı müzikal söyleşiye, söz ve sazlarıyla Kubilay Dökmetaş, Ümit Bekizağa, Gürbüz Gözüm ve Canan Kara eşlik etti. ‘Katılımcılara Nutuk hediye edildi’ Ankara’nın 3 bin yıllık geçmişinin, ahi ve seymen geleneğinin ve Türk Milliyetçiliğinin gelişiminin anlatıldığı söyleşi de Atatürk’ün sevdiği türküler de katılımcılara müzik ziyafeti yaşattı. Program sonrasında vatandaşlara Keçiören Belediyesi tarafından özel olarak hazırlanan her yaş grubuna uygun Nutuk kitabından oluşan dörtlü kitap seti ile Milli Mücadele dönemine ait kitaplar hediye edildi. “Ankara’ya geliş hikayesi basit bir hikaye değildir” Keçiörenlilere sarı saçlı, mavi gözlü Atatürk’ümüzün yılmaz bekçileri diyerek sözlerine başlayan Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan, “Atatürk’ümüzün Ankara’ya gelişini büyük bir onur ve gururla anıyoruz. Ankara’ya geliş hikayesi basit bir hikaye değil, Hoca Ahmet Yesevi ve Anadolu erenleriyle yurt edinmemizi sağlayan atalarımızın o dönemde nasıl Anadolu’yu bizlere bıraktığının hikayesidir. Biz bunun bilincindeyiz ve bize emanet edilen bu vatana ilim ve bilim yuvası olması adına her daim hizmet etmeye devam edeceğiz” dedi.
Kayseri Süt üreticileri sorunlarını Kayseri’de masaya yatırdı Kayseri’de 16 birlik başkanının katıldığı istişare toplantısında konuşan Adana Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yaşar Kahya; "2025 yılı için açıklanan 17.15 TL üreticinin eline geçerse bir nebze olsun ateşi söndürür" dedi. Damızlık sığır yetiştiricileri birlikleri içinde Türkiye deki süt üretiminin yüzde 70’ini organizesi yapan 16 birlik başkanı, Kayseri Damızlık Birliği’nde toplantı düzenleyerek, Ulusal Süt Konseyi tarafından 2025 yılı için açıklanan süt fiyatını masaya yatırdı. Ayrıca, toplantıya katılan birlik başkanı, 2024’te süt üreticilerinin yaşadıkları sorunları dile getirerek, önerilerde bulundu. Birlikler adına açıklama yapan Adana Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yaşar Kahya; "Ülkemiz tarımsal üretiminde kendine yeter bir ülke olmasını, aynı zamanda üreticilerimizin de ürettiği ürünlerini, değer bir fiyattan pazarlanmasını istemekteyiz. Bizlere, yani buradaki üretici birliklerine büyük görev düşmektedir. Örgütlü bir üreticinin sorunlarını örgütleri üzerinde çözmeye çalışması işlerimizi de kolaylaştıracaktır. Bilindiği üzere; Ulusal Süt Konseyi tarafından 2025 yılı için belirlenmiş olan soğuk süt fiyatının üreticinin eline geçmesi beklenen ve üretim maliyetleri göz ününde bulundurulduğunda her ne kadar üreticinin beklentilerini karşılamasa da 17,15 TL’nin sahada uygulanabilirliği konusunda tüm paydaşlardan birliktelik bekliyoruz" dedi. Kahya; "Bu fiyat üreticinin eline geçerse bir nebze olsun ateşi söndürür. Şuanda işletmelerimizde çok ciddi bir yangın var. Bu yangının oluşmasındaki en önemli sebep girdilerin artması ve ekonomik şartlardır. 17.15 TL olarak üreticilere ödeme imkanı yakaladığımızda var olan ateşin sönmesi açısından bir nebze olsun faydası olur" diye konuştu. Kayseri Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Günay Çakı da, toplantıya katılan birlik başkanlarına teşekkür etti.
Bursa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan sosyal konut müjdesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2025 yaz aylarında sosyal konut seferberliği başlatacaklarını belirterek, "Deprem bölgelerindeki inşaat faaliyetlerinin önemli oranda biteceği yaz aylarında ülkemizde bir sosyal konut seferberliği başlatmayı planlıyoruz. Sabit ücretli vatandaşlarımızın satın alabileceği fiyatlarla 1+1 konutlar üreteceğiz. Böylece konut ve kira fiyatlarında oluşan balon kendiliğinden sönmeye başlayacaktır" dedi. 2025 yılında enflasyon hedefini tutturacaklarını, faizin düşeceğini de ifade eden Erdoğan, "Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. 2025 bunun işaret yılı olacaktır. Faiz inecek ki enflasyon da insin. Ben vatandaşlarımızdan fahiş fiyatlı ürün satanları boykot etmelerini istiyorum. Doğalgaz ve elektrikte de ihtiyaç duyanlara daha fazla destek sağlayacağız. Asgari ücret enflasyon hedefinden yüksek olmasına rağmen bizim de içimize sinen, emekçinin alın terinin tam karşılığı tutar değil. Bu rakam istihdam enflasyon ve gelir arasındaki dengeyi gözeten bir rakamdır" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin 8. olağan kongresinde Bursa Tofaş Spor Salonu’nda coşkulu kalabalığa seslendi. "Küsenin kapısını biz gidip çalacağız" AK Parti’nin kuruluşundan itibaren sadece bir erdemliler hareketi olarak değil aynı zamanda bir vefa çınarı olarak da temayüz ettiğinin altını çizen Erdoğan, "Bugüne kadar emektarlarımızın tecrübesini gençlerimizin dinamizmi ile birleştirip siyasi mücadelemizi yürüttük. Görev alsın veya almasın bu çatı altında beraber yol yürüdüğümüz aynı ideallere inandığımız aynı büyük hayallerin peşinden koştuğumuz tüm kardeşlerimizi, yol ve dava arkadaşlarımız olarak gördük. Önümüzdeki dönemde de bu çizgimizi koruyacağız. Saflarımızı daha da sıklaştıracağız. Kırgınlıkları göz ardı etmeyeceğiz. Kalpleri tamir etmeye bakacağız. Her ne sebeple olursa olsun teşkilatlarımızdan ayağı kesilenler varsa onları mutlaka bulacak parti çalışmalarımıza yeniden dahil edeceğiz. Şu noktaya özellikle dikkat etmenizi istiyorum. Yeni isimlerle kadrolarımızı güçlendirirken, yokluk zamanlarında partimiz için elbisesi tozlanmış, ayakkabısı çamurlanmış sırf bu kutlu davaya inandığı için varını yoğunu seferber etmiş, Ömer’leri, Ayşe’leri hiç bir zaman ihmal etmeyeceğiz. Bu partiyi ayakta tutanlar işte o samimiyet timsalleridir. Bu partiyi bugünlere taşıyanlar işte o fedakarlık abideleridir. Gelmeyene biz gideceğiz. Aramayanı biz arayacağız. Küsenin kapısını biz gidip çalacağız. Yorulanı biz yüreklendireceğiz. Yani partimizi Bursa’dan her alanda hak ettiği yere taşımak için ne gerekiyorsa hep beraber biz yapacağız. Burada Roman vatandaşlarımızın şu anlamlı sözünü sizlere hatırlatmak isterim. Evde oturan ölür diyor Roman kardeşlerimiz. Merhum Neşet Ertaş da aşk ile çalışan yorulmaz. ’Ne zaman öldüysem işte o zaman yoruldun’ diyor. Bizim de Bursa ve diğer illerde yapmamız gereken işte budur. Evde veya il ilçe binasında oturmayacak sürekli sahada olacağız. Sokakta, çarşıda, pazarda insanlarımızın arasında olacağız. Bursa teşkilatımızla birlikte kongrelerimizi yaptığımız diğer tüm illerdeki arkadaşlarımızdan bu hassasiyetle çalışmalarını bekliyorum. Gayretler, samimi çabalar için her birinize teşekkür ediyorum" diye konuştu. Korona virüsün ardından Rusya - Ukrayna savaşı ile birlikte belirsizliklerin daha da arttığını kaydeden Erdoğan, "Tüm dünya gibi Türkiye olarak biz de bu olumsuzlukları hissettik. Önce döviz kuru ile sonra enflasyon ile başlayan hayat pahalılığı Bursa’yı da etkiledi. İşçi, memur, emekli, çiftçi gibi sabit gelirli vatandaşlarımız bu sıkıntılarla daha çok karşılaştılar. Şu hususun bilinmesini özellikle isterim. Gerek şahsen gerek iktidar gerek AK Parti ve Cumhur ittifakı olarak hiç bir insanımızın serzenişine kulaklarımızı tıkamıyoruz. Yaşanan her sıkıntının her zorluğun farkındayız. Evine ekmek götürmeye çalışan işçimizin de saçlarını ülkemize hizmet uğrunda ağartmış emeklimizin de yazın güneşine kışın ayazına aldırmadan toprağı işleyen çiftçimizin de yatırım yapıp başkalarına ekmek kapısı olan sanayicimizin de her sabah dükkanını Bismillah diyerek açan esnafımızın da, velhasıl hangi işi yaparsa yapsın 85 milyon vatandaşımızın her ferdinin derdi, talebi,. beklentisi sorunlarını çok iyi biliyoruz" dedi. "Fahiş fiyatla satanları boykot edin" Erdoğan, AK Parti siyasetinin hizmet ve eser siyaseti olduğunu belirterek, "Bizim siyasetimiz millete karşı dürüst şeffaf olma siyasetidir. Biz de tüm meşakkate rağmen sadece bunu yapmaya çalışıyoruz. Türkiye ve Türk milletine borcumuzu layıkıyla ödemenin derdindeyiz. Partimize ittifakımıza ve iktidarımıza güvenen bu aziz millete hayal kırıklığı yaşatmak istemiyoruz. Günübirlik hesaplar, ülkemizin yakın geçmişinde bu millete çok vakit ve nakit kaybettirdi. Kim ne veriyorsa benden 5 fazlası anlayışı geçmişte Türkiye’ye çok ağır bedeller ödettirdi. Sırf günü kurtarmak için verilen ancak sonra unutulan sözler hem bu ülkeye hem de siyaset kurumuna çok büyük zararlar verdi. Benden sonrası tufan diyenler geride telafisi yıllar sürecek enkaz bıraktılar. Hesap kitap yapmadan bol keseden vaat dağıtanlar arkalarında tamiri imkansız hasarlar bıraktılar. AK Parti olarak bu ucuz siyaseti 2002’den beri elimizin tersiyle ittik. Kendimiz bedel ödesek dahi millete ve ülkeye bedel ödettirmeyeceğiz dedik. Her şartta Türkiye için en iyisini yapacağız zor da olsa en doğru kararı alacağız dedik. Hamdolsun bu duruşumuzdan da şimdiye kadar taviz vermedik. Siyaset kurumuna güveni yeniden biz tesis ettik. Türkiye’nin asırlık sorunlarına çözüm yollarını biz geliştirdik. Ülkeyi küresel şoklara dirençli hale biz getirdik. Ulaştırmada konutta enerjide tarımda çalışma hayatında savunma sanayinde Türkiye tarihinin en büyük şahlanışını bizimle yaşadı. 22 yıl önce hayal dahi edilemeyen büyük dönüşümleri büyük reformları ülkemizde biz gerçekleştirdik. Artık dünyada sözünün ağırlığı olan itibarı artan ay yıldızlı bayrağı başta komşuları olmak üzere tüm dünya için güven veren bir Türkiye var. Tüm bu söylediklerimi ve çok daha fazlasını hep yere sağlam basarak adımlarımızı sağlam atarak yaptık. Bugün de aynı prensipler çerçevesinde hareket ediyoruz. Şahsi çıkarlarımızı değil sadece 85 milyon vatandaşıyla tüm Türkiye’nin menfaatini düşünüyoruz. Açık yüreklilikle dile getirdim. Ekonomi programımızın temel gayesi sabit gelirliler başta olmak üzere milletimizin kur ve enflasyon sebebiyle refah kaybını en kısa sürede telafi etmektir. Hayat pahalılığı mazereti olarak kullanılan hususları ortadan kaldırmamız gerekiyor. Uyguladığımız programın önceliği enflasyonu düşürmektir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de enflasyon adeta tüm kötülüklerin anası konumundadır. Aç gözlü fırsatçıların ne enflasyon ne kurla ne faizle izah edilmeyecek keyfi fiyatlandırma alışkanlıkları elbette bizim işimizi kolaylaştırmıyor zorlaştırıyor. Serbest piyasa ekonomisini başı bozukluk olarak algılayan ve bunu alabildiğine istismar eden bir kesim var. Bunların da üstesinden geleceğiz. Esasen bu konuda en etkili yöntem milletimizin fahiş fiyat artışı yapan ürün ve hizmetleri boykot etmeleridir. Satılmayan ürünün kullanılmayan hizmetin alıcısı olmaz. Gelişmiş bazı ülkelerdeki tüketiciler bunu bilinçli yaparak hükümetlerine yardımcı oluyor. Bizde de bu kültür gelişecek ve oturacaktır. Devletin ilgili kurumları bir taraftan tüketici diğer taraftan çift kanatlı mücadele ile inşallah tamahkarlık meselesini hal yoluna koyacağız. Şunu söylemek zorundayız hem enflasyon artışında hem de onu aşan hayat pahalılığı artışında konut ve kira fiyatları çok önemli rol oynuyor. 2024 yılında bu unsurların enflasyona etkisini gördük" Sosyal konut müjdesi, faizlerin ineceği sinyali verdi 2025 yılı için sosyal konut müjdesini de açıklayan Erdoğan, "Deprem bölgelerindeki inşaat faaliyetlerinin önemli oranda biteceği yaz aylarında ülkemizde bir sosyal konut seferberliği başlatmayı planlıyoruz. Sabit ücretli vatandaşlarımızın satın alabileceği fiyatlarla 1-1 gibi. Bunlarla inşallah sabit gelirli vatandaşlarımızı da konut sahibi yapmanın adımlarını atacağız. Bilhassa yeni yuva kuran gençlerimize bunları tahsis edeceğiz. Böylece konut ve kira fiyatlarında oluşan balon kendiliğinden sönmeye başlayacaktır. Doğalgaz ve elektrikte vatandaşlarımıza sağladığımız destekleri de en fazla ihtiyaç duyanların daha fazla yararlanacağı adil bir modelle yeniden ele alacağız. Akaryakıt fiyatlarının da enflasyonun hedeflerimizi bozmayacak seviyede kalmasına özen göstereceğiz. Lüks ürünler dışında temel ihtiyaç maddelerinin en uygun ulaştırılması için yeni mekanizmalar kuracağız. Para politikası yanı sıra diğer araçları devreye alarak inşallah enflasyonu olması gereken seviyeye indireceğiz. Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. 2025 bunun işaret yılı olacaktır. Faiz inecek ki enflasyon da insin. Bu adımı atacağız. Bu bizim artık olmazsa olmazımız. Hiç şüphesiz son günlerin en çok tartışılan konusu. 22 bin 104 lira olarak belirlenen asgari ücret rakamıdır. Hemen birileri çatladı, patladı. Kusura bakmasınlar çatlasanız da patlasanız da biz atacağımız adımları hesaplayarak kitabını yazarak atarız. Yüzde 30 artış merkez bankamızın 2025 yılı enflasyon hedefinden yüksek olmasına rağmen açık konuşmak gerekirse bu bizim de içimize sinen, emekçimizin alın terinin tam karşılığı olan tutar değildir ama rakam ortada. Görünen o ki bu hesap yerine oturdu. Bu istihdam enflasyon ve gelir arasında dengeyi gözeten bir rakamdır. Biliyorsunuz asgari ücret çalışana verilecek rakamın en alt seviyesini ifade eden meblağdır. İşveren daha fazla vermek istiyorsa versin. Onların önünü kesen yok. Siz niye bu kadar veriyorsun demiyoruz. Biz tabanı belirliyoruz, daha fazla verebilirsin. Elini tutan yok, cebine müdahale eden yok. Gelişmiş ülkelerde saat ücreti şeklinde belirlenen rakam Türkiye’de aylık maaş olarak uygulanıyor. Büyükşehirde yaşayan kardeşlerimizin çoğu asgari ücret üzerinde çalışıyor. Şu anda 50-60 bin asgari ücret alan işçiler var. Bunlara müdahale edilmiyor. Çalışanlarımız yol, yemek ve sair isimler altındaki ödemelerle fiilen çok daha yüksek ücret alıyor. Biz tüm hesaplarımızı asgari ücret alan bir kişinin rahatça hayatını idame ettirmesi için yapıyoruz. İstihdamda bir kayıp ve gerileme yaşanmasını arzu etmiyoruz. Türkiye’nin rekabet gücünün korunması gerekiyor. Rekabet gücünde bir azalmanın istihdam kaybının faturasını sadece işçi işveren değil millet olarak hepimiz öderiz. Asgari ücret meselesinin bu gerçekler ışığında değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun olacağına inanıyorum" diye konuştu. "Enflasyon saparsa asgari ücrete düzenleme yaparız" Türkiye ve dünyada olağanüstü gelişme olmazsa 2025 hedefini tutacağını ifade eden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Hazirandan beri istikrarlı düşüyor. Bu düşüş 2025 yılında daha da hızlanacak. Şayet enflasyon oranında çok ciddi bir sapma olursa, tabii ki biz de buna kayıtsız kalmaz gerekli değerlendirmeleri yaparız. İnancımız o dur ki buna gerek kalmayacaktır. Biz enflasyonu daha da düşürerek sadece asgari ücretlileri değil milletimizin tamamını rahatlatacak şekilde alım gücünü arttırmayı refah seviyesini fiyatları stabil tutarak yükseltmek istiyoruz. Özellikle son birkaç yılda ekonomik programımızı ve küresel rekabet gücümüzü riske atma pahasına asgari ücrette tarihimizin en yüksek artışına gittik. Asgari ücret 2023 Temmuz Aralık döneminde 11 bin 402 lira idi. 438 dolara tekabül ediyordu. 2024 ocakta 17 bin 2 lira yani o günkü kurla 575 dolar oldu. 2025 yılı için 22 bin 104 liraya döviz bazında 629 dolara yükseldi. Asgari ücreti Asya ülkelerinin tamamından yukarıya çıkarmamıza Avrupa seviyesine yaklaştırmamıza rağmen arzu ettiğimiz sonuca varamadık. Bunun temel sebebi ise yüksek enflasyon ve onu da aşan fırsatçılık ve fahiş fiyat artışıdır. Enflasyonu dizginledikten sonra bazı şeylere daha rahat konuşma ve çözüme kavuşturacağız. Milletimizden sabır metanet ve ekonomi programımıza güçlü destek istememizin sebebi budur. Son yıllardaki sıkıntılarımızı tarihe gömeceğiz. Eskiler tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz der. Biz bugün bu fedakarlıkları yapacağız ki önümüzdeki yıllarda rahata kavuşalım. Bu ülkenin cumhurbaşkanı ve ak parti lideri olarak milletime güveniyorum. Bursa’mıza ve teşkilatımıza güveniyorum."