GENEL - 20 Nisan 2012 Cuma 17:20

"BÖLGESEL GELİŞMELER IŞIОINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI VE KOMU DİPLOMASİSİ" PANELİ

A
A
A
"BÖLGESEL GELİŞMELER IŞIОINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI VE KOMU DİPLOMASİSİ" PANELİ

AK Parti Grup Başkanvekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, Türkiye`nin Suriye konusunda yürüttüğü dış politikanın insani ve vicdani değerler içerdiğini belirterek, "Türkiye, bölgede bir vicdan adası olarak duruyor" dedi.
Ünal, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi`nde (KSÜ) düzenlenen "Bölgesel Gelişmeler Işığında Türk Dış Politikası ve Kamu Diplomasisi" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, Suriye ve Ortadoğu`da yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Arap Baharı olarak adlandırılan değişimi öngördüklerini ifade eden Ünal, bu değişimin en zor yaşandığı ülkenin Suriye olduğunu kaydetti. Suriye`nin gerek demografik yapısı, gerek inanç gruplarının birbirleriyle kurdukları ilişkiler coğrafi konum bakımdan bu zorluğun
görüldüğünü kaydeden Ünal, şunları söyledi:
"Biz Esed`le birlikte bir değişimi konuştuk, bir dönüşümü konuştuk, bir reformu konuştuk, bir yumuşak geçişi konuştuk. Esed eliyle Suriye`de yapılacak bir dönüşümün süreci kolaylaştıracağını çok iyi biliyorduk. Hatta heyetler arası görüşmeler yaptık. Biz bütün bunları konuşurken Arap Baharı`nın da etkisiyle birlikte Suriye`de biliyorsunuz gösteriler nümayişler başladı ve bu nümayişler devam ederken biz görüşmelerimizi daha da yoğunlaştırdık. Ama bir gün Esed kendi halkına kurşun sıkmaya başladığında biz
buna herhangi bir şekilde suskun kalamazdık. Bu konudaki rahatsızlığımızı dile getirdik. Biz meseleyi hem kişisel ölçekte, hem de bölgesel ölçekte ele aldık. Kişisel ölçekte bizim Esed`le kurduğumuz yakın ilişkinin çözüme sunacağı katkıyı uzun uzun konuştuk. Sonra bölgesel ölçeğe taşıdık ve Arap Birliğiyle Arap Ligiyle bu sorunu nasıl çözebiliriz bunun arayışları içerisine girdik. Daha sonra meseleyi global bir ölçeğe taşıdık, Birleşmiş Milletler nezdinde bu işi nasıl çözebiliriz, bunu konuşmaya başladık."
Türkiye`nin bu girişimleri sürdürürken olmazsa olmaz prensibinin meşruiyet olduğuna dikkat çeken Ünal, ülkenin belki bu konuda 2 yıl kriz yaşayacağını, ancak 5 yıl sonra Türkiye`nin haklılığının anlaşılacağını belirtti. "Çünkü Türkiye bölgede bir vicdan adası olarak duruyor." diyen Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye uluslar arası hukuk açısından bir meşruiyet zemini üzerinde duruyor. Türkiye Suriye`yi konuşuyor. Bu çok önemli. Ama bu gün Türkiye dışında Suriye`yi konuşanlar aslında Suriye`yi konuşmuyorlar. Suriye üzerinden kendi pozisyonlarını konuşuyorlar. Bir şey daha var. Suriye krizi çözüldüğü zaman Türkiye`nin bölgedeki derinliğinin artacağını, çarpan etkisiyle Türkiye`nin bölgedeki derinliğinin artacağının bilincinde olanlar, Suriye krizinin bu çerçevede çözüme kavuşmaması için pozisyonlarını
değiştirmiyorlar. Dolayısıyla Suriye`yi konuşanlar Suriye`yi konuşmuyorlar. Suriye`yi konuşanlar bölgedeki pozisyonlarını, bölgedeki çıkarlarını konuşuyorlar. Ama Türkiye Suriye`yi konuşuyor. Suriye`deki insanların acısını konuşuyor, Suriye`deki hukuksuzluğu konuşuyor. Dolayısıyla bizim bugün Suriye üzerinden yürüttüğümüz dış politika ilke temelli bir dış politikadır, değer temelli bir dış politikadır, insani ve vicdani değerleri içerir ve biz bu gün Suriye karşısında vicdani bir noktadayız."
"TÜRKİYE`NİN BÖLGEDEKİ DÜZEN KURUCU TEK ÜLKE OLDUОU GERÇEĞžİ GÖRÜLECEKTİR"
Türkiye`nin sorunun çözümü için gerçekleştirdiği görüşmelerin devam ettiğini anımsatan Ünal, aslında Türkiye`nin Suriye üzerinden tüm Ortadoğu`yu konuştuğunu vurguladı. Ünal, "Bizim bugün Çin`le yaptığımız temaslar, Suudi Arabistan`la kurduğumuz temaslar, diğer yandan bu gün sayın başbakan Katar`da, ayrıca Rusya`yla kurduğumuz temaslar hepsi çözüme yönelik. Tüm bu temasların sonucunda Türkiye daha çok konuşarak, ilişkilerini daha da geliştirerek bölgedeki pozisyonuyla ilgili ortaya koyduğu temel
stratejileri bakımından haklı olduğunu ve Türkiye`nin bölgedeki düzen kurucu tek ülke olduğu gerçeğini gösterecektir. Çünkü biz Suriye`yi konuştuğumuz zaman sadece Suriye`yi değil, Tunus`u konuşuyoruz, Mısır`ı konuşuyoruz, Libya`yı konuşuyoruz, Ortadoğu`yu konuşuyoruz. Dolayısıyla Suriye krizi çözüldüğü zaman Türkiye`nin bölgedeki derinliği anlaşılacaktır." diye konuştu.
KSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Baş ise bu coğrafyada Türkiye`nin taşıdığı tarihsel misyonun zorluğuna dikkat çekti. Bölgede yaşanan gelişmelerin kimi zaman "Kadife Devrim", kimi zaman "Arap Baharı" olarak adlandırıldığını anımsatan Baş, "Son yıllarda da bu coğrafyada tarihi değişimler yaşanıyor. Bu kadar farklı dinlerin ve kültürlerin bulunduğu bu yerde tarihi misyonumuzu yerine getirmek zordur. Ancak ben son dönemde bu gelişmelerin bilincinde bir dış politika üretildiğine ve doğru adımlar
atıldığına inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Daha sonra Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü tarafından hazırlanan Üniversite Panelleri Serisi "Bölgesel Gelişmeler Işığında Türk Dış Politikası ve Kamu Diplomasisi" konulu panele geçildi. Oturum başkanlığını KSÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Abdülhamit Sinanoğlu`nun yaptığı panelin ilk bölümünde "Suriye ve Türkiye ilişkileri", KSÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Bakan`ın oturum başkanlığını yaptığı ikinci bölümde ise "Ortadoğu`daki Gelişmeler ve
Türkiye" konuları ele alındı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Bilim adamından kestane ağaçlarının çürümesini engelleyen buluş Kestane ağaçlarının korkulu rüyası olan kök çürümesi, kanseri hastalığı ve gal arısı(katil arı) zararlarını ortadan kaldıracak aşılamayı bulan Prof. Dr. Ümit Serdar, daldırma çoğaltma yöntemi ile ilk marsol (kök çürüklüğü hastalığına dayanıklı) anacı üretimine başladı. Üretilen marsol anaçları, betizac fidanlarına aşılanarak kestane ağaçlarındaki kök çürümesi, kanser hastalıkları ve gal arısı zararına karşı korunaklı kestane ağaçları yetiştirilecek ve kestane kayıplarının önüne geçilecek. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Meyve Yetiştirme ve Islahı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Serdar, kestane ağaçlarının çürümesine ya da meyve vermemesine neden olan hastalıklara karşı yıllardır sürdürdüğü çalışmanın sonuna geldi. Prof. Dr. Serdar yaptığı denemelerinden sonra kök çürümesine dayanıklı marsol çeşidi kestanenin, gal arısı zararlısına dayanıklı betizac çeşidi kestane ile tam uyumlu olarak aşılandığını kanıtladı. Bu aşılama yöntemi ile kestane ağaçlarının hem kök çürüme hastalığına hem de gal arısı zararlısına karşı dayanıklı hale geldiğini ifade eden Prof. Dr. Serdar, kestane bahçelerini dayanıklı türlerden oluşturmak için marsol anaçları üremeye başladıklarını ifade etti. “Hem kök çürümesine hem de gal arısına dayanıklı kestane çeşidi üretmiş olacağız” Kestane ağaçlarının çürümesine neden olan hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı çeşit oluşturmak için çalıştıklarını dile getiren Prof. Dr. Ümit Serdar, “Bugün diktiğimiz fideler marsol anacı olarak geçiyor. Bu anaç, kök çürüklüğüne daha dayanıklı olması ve betizac ve maraval gibi çeşitlerle çok iyi aşı uyuşmasına sahip olması nedeniyle seçildi. Daldırmayla çoğalma sonucunda üretildi. Biz de bugün fideleri bahçemize dikiyoruz ki bundan sonra daldırma çoğaltma yöntemi ile bunlardan klonal anaçlar elde edeceğiz. Elde ettiğimiz anaçlarla özellikle betizac çeşidine aşı yapacağız. Böyle gal arısına dayanıklı olan betizac çeşidini marsol anacı üzerinde yetiştirerek doğru kestane üretimi yapmış olacağız. Aşı uyuşması çok iyi olacak, kök çürümesi hastalığına dayanıklı olacak. Bu yöntem ile yeni kurulacak kestane bahçelerinde tam garantili bir yetiştirme yöntemi olacak” dedi. “Kestane bahçeleri aşılı anaçlardan dayanıklı çeşitlerden oluşmalı” Yeni kestane bahçelerinin aşılı, hastalıklara ve zararlılara dayanıklı çeşitlerden oluşturulması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Serdar, “Parselimizde dikkat çeken çok boş alanlar var. Bu boşlukların sebebi, oradaki fidanların kök çürüklüğü hastalığı nedeniyle kurumuş olmasıdır. Toprağımız, ağır killi bir toprak. Kök çürüklüğüne müsait bir toprak. Biz kestane yetiştiriciliğinde anaç faktörünü dikkate almamız gerekiyor. Kök çürüklüğüne dayanıklı anaçlar üzerine aşılı fidanlarla bahçe tesisi yapmamız gerekiyor. Bu açıdan daldırmayla üretilmiş marsol anacını daldırma bahçemize dikiyoruz. Bundan sonra da seri bir üretime başlayacağız. Çünkü bir taraftan da marsol anacını doku kültürleri çoğaltma yöntemi ile de çoğalttık. Onlarla da seri bir çoğaltıma devam edeceğiz” diye konuştu. Marsol çeşidinin özellikleri ve menşeinde de bahseden Serdar, “Marsol anaçları, yurt dışından Fransa orijinli olan 1950’lerde tescil edilen bir anaç. Avrupa-Japon kestanesi melezi. Kök çürüklüğü hastalığına dayanıklı. Özellikle betizac çeşidi ile aşı uyuşması mükemmel olan bir anaç olarak dikkat çekiyor” şeklinde konuştu. Kestanede marsol anacının daldırma yöntemiyle çoğaltılması amacıyla anaç bitkilerin araziye dikimi ve çoğaltılma çalışmaları, Tarım Topluluğu Grubu’nun ve öğrencilerin de katkılarıyla Atakum’un Kayagüney Mahallesi’nde Ali Nihat Gökyiğit Araştırma İstasyonu’nda yapılmaya devam edecek.
Antalya Sel safari istasyonunu vurdu, onlarca ATV kayıp Antalya’nın Manavgat ilçesinde 13 bin metrekare alan üzerinde kurulu ATV safari tesisinde bulunan 120 adet ATV’den 40 tanesi sel sularına kapılarak kayboldu.2021 yılındaki yangında tüm araçlarının yandığını belirten Ahmet Cem Kartal, dün yaşanan sel felaketinin faturasının 10 milyon liranın üzerinde olduğunu söyledi.Turuncu alarmın sonrasında dün Manavgat genelinde etkili olan sağanak yağmur ve sel ATV safari parkını da vurdu. Bucak Şıhlar Mahallesi’nde bulunan safari parktaki 120 adet ATV’den 40 tanesi sel sularına kapıldı. ATV safari tesisin sahibi ve çalışanları traktör ve kepçelerle çevredeki dereleri kontrol ederek bulabildikleri ATV’leri römorka yükleyerek tesise getiriyor.İşletme sahibi Ahmet Cem Kartal 2021 yılında meydana gelen Cumhuriyet tarihinin en büyük yangını olan Manavgat yangınında tesisin tamamen yandığını, 130-140 tane ATV’nin küle döndüğünü belirterek “Çarşamba günü Manavgat genelinde etkili olan şiddetli yağmurla birlikte bir anda arka tarafımızda bulunan tepeden gelen sel suları tesisimizi yerle bir etti. Tesisimizde bulunan 120 adet ATV’den 40 tanesi sel sularına kapılarak kayboldu. Buradakilerin de tamamı sel sularının ardından görüldüğü gibi çamur deryasının içerisinde zarar görmüş durumda. ATV’lerin 1 tanesinin şu an piyasa değeri 150 bin lira. Tesisimizdeki toplam zarar 10 milyon liranın üzerinde. Daha yangının açtığı yaraları saramadan böyle bir olayla karşılaştık ” dedi.
Aydın Hastalıklara dayanıklı kestane fidanları Nazillili üreticilere de dağıtıldı Aydın’ın Nazilli ilçesinde Nazilli Kaymakamlığı ve Aydın Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından sertifikalı kestane fidanı dağıtım töreni düzenlendi. Tarım ve Orman Müdürlüğü ve ADÜ Ziraat Fakültesi işbirliği ile üretilen, kestane üreticisinin kabusu haline gelen Gal Arısı ile mücadele edebilecek yüzde 100 başarılı Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi adına tescilli kestane fidanlarından olan Ertan ve Avrupa’da en çok dikimi tercih edilen Bouche de Betizac çeşidi kestane fidanları Nazillili üreticilere dağıtıldı. Yüzde 50’si üretici, yüzde 50’si de YİKOB tarafından desteklenen 8 bin 200 adet fidan Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü bahçesinde üreticiye teslim edildi. 8 bin 200 adet kestane fidanı üreticilere teslim edildi Nazilli Kaymakamı Huriye Küpeli Kan, Aydın Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Altıntaş, Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Armağan Tanrıkulu, Nazilli İlçe Müdürü Sunay Güler, Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü Müdürü M.Koray Şimşek, Nazilli Ziraat Odası Başkanı Yahya Anlıak ve üreticilerin katıldığı törenle yüzde 50’si üretici, yüzde 50’si de YİKOB tarafından desteklenen 8 bin 200 adet kestane fidanı üreticilere teslim edildi. “İlimiz genelinde 33 bin 237 adet kestane fidanı dağıttık” Törende bir konuşma yapan Aydın Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Altıntaş, “Aydın Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) ile İl Müdürlüğümüz ortak protokolü ile hazırlanan projeler kapsamında temin edilen kestane fidanlarını üreticilerimizle buluşturduk. Üretim alanı ve miktarında Türkiye’de lider konumda olduğumuz ve coğrafi işarete sahip kestane de ilimiz genelinde 33 bin 237 adet fidanı üreticilerimize temin etmekten mutluluk duyuyoruz. İlimiz bitkisel üretiminin korunması ve çeşitliliğin arttırılmasının amaçlandığı projeler çerçevesinde önceki günlerde, Sultanhisar İlçemizde 6 bin adet, Köşk İlçemizde 4 bin 800 adet, Bozdoğan İlçemizde 6 bin adet, Buharkent İlçemizde bin 280 adet, Efeler İlçemizde 4 bin 872 adet ve Kuyucak İlçemizde 2 bin 085 adet kestane fidanı üreticilerimize teslim edilmişti. Projeyi hayata geçirilmesinde büyük desteği olan Aydın Valiliğine çok teşekkür ediyor, toprakla buluşan fidanlarımızın tüm üreticilerimize ve ülke ekonomimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi. “Bu fidanlarımız büyüyerek ekonomimize destek olacak” Üretime yönelik çalışmanın hayırlı olmasını dileyen Nazilli Kaymakamı Huriye Küpeli Kan, “Yüksek kesimlerdeki köylülerimizin gelirinin yüzde 50’sini kestane oluşturuyor. Nazilli’nin bereketli topraklarında bu fidanlarımız büyüyerek ekonomimize destek olacak. Başta sayın valimiz olmak üzere emeği geçen katkı veren herkese çok teşekkür ediyorum” dedi. “Aydın’ımıza ve tüm Türkiye’ye hayırlı olsun” Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Ertan ile birlikte uzun yıllar sürdürülen çalışmalar sonucu hastalıklara dayanıklı Kestane fidanlarının Ödemiş’te üretimini gerçekleştirdiklerini ifade eden İzmir Ödemiş’teki bir fidan firmasının Yöneticisi Gökhan Aslıtürk: “Dağıttığımız kestane fidanları iki çeşittir. Birincisi Kestane varlığına en büyük tehdit olan Gal Arısı’na karşı yüzde 100 dayanıklı olan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’ne tescillenen Ertan çeşididir. Ertan çeşidi; Engin hocamın yaklaşık 20 yıllık çalışmaları sonucu 2022 yılında tescillenen Aydın’ın yerli ürünüdür. 2. çeşit ise Bouche de Betizac Fransız hibrid çeşididir. Avrupa’da en çok dikimi tercih edilen bir çeşit Bouche de Betizac, soğuklama ihtiyacı düşük, 300 rakımlarda bile olabilen, yine Gal Arısı’na yüzde 100 dayanıklı kestane çeşididir. Her iki çeşidimiz de oldukça kaliteli olup hem taze tüketime hem de şeker sanayine oldukça uygundur. Büyüklükleri ile dikkat çeken bu meyvelerin ortalama ağırlığı 20-25 gram arasında değişmekte olup 1 kg adeti ortalama 45’dir. Her iki kestane çeşidimiz Aydın’ımıza ve tüm Türkiye’ye hayırlı olsun” dedi. Konuşmaların sonunda üreticilere fidanların dikimi ve bakımı konusunda önemli bilgiler verilmesinin ardından kestane fidanları üreticiye dağıtıldı.