GENEL - 18 Nisan 2012 Çarşamba 09:43

ANNE-BABALARININ NİKAH ŞAHİDİ OLDULAR

A
A
A
ANNE-BABALARININ NİKAH ŞAHİDİ OLDULAR

Erzurum`un Oltu ilçesinde 12 yıldır eşinden ayrı yaşayan 53 yaşındaki Şerafettin Polat, 7 yıl önce tanıştığı Netice Aydın`la yaşadığı beraberliği resmi nikahla noktaladı.
Eski eşinden bir türlü boşanamadığı için yeni eşiyle 7 yıl boyunca imam nikahlı olarak yaşayan Şerafettin ve Netice çifti sonunda muradına erdi. Çiftin 7 süren birlikteliklerinden Tahir ve Yusuf isimli iki çocuğu bulunurken, Şerafettin Polat eski eşinden dolayı süren boşanma davası sonuçlanır sonuçlanmaz soluğu Oltu Belediyesi Evlendirme Memurluğu`nda aldı. Kucaklarında çocuklarıyla Evlendirme Memurluğu`na giden çifte yapılan işlemlerinin ardından resmi nikah kıyıldı. Anne ve babalarının kucağında nikah
memurunun sorularını yanıtlayan çocuklar ebeveynlerinin evlenmelerinden ötürü çok mutlu olduklarını dile getirdi.
Sade bir törenle kıyılan nikah sonrası evlilik cüzdanına kavuşan Şerafettin ve Netice çiftinin mutlulukları yüzlerine yansıdı. Evlendirme memuru ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını belirtirken, Polat çifti çocuklarıyla birlikte evlerinin yolunu tuttu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Yeniden Refah’tan Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme adımlarına destek Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Devleti arasında normalleşme yönünde verilen mesajları destekliyor ve teşvik ediyoruz. İki ülke arasında düşmanca yaklaşımların sebebini anlamak, izahını yapmak, zaten mümkün değildir” dedi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. “Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir” Kılıç, Kayseri’de yabancı uyruklu kişinin bir kız çocuğunu taciz ettiği iddiasına ilişkin, “Milliyeti, tabiyeti, hangi ülkenin vatandaşı olduğunun hiçbir önemi yok. Bir çocuğa yönelik cinsel taciz, cinsel saldırı hadisesi yaşandı. Bunu şiddetle, kınıyor, saldırgan tarafı lanetliyoruz. Bu konular karşısında toplumun reaksiyonunu, tepkiselliğini, duyarlılığını elbette ki anlayabiliyoruz ama her şeyden evvel bilmemiz lazımdır ki Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir” diye konuştu. Kılıç, “Dramatik hadiseler karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta savcıları olmak üzere bütün kurumlarıyla görevinin başındadır. Polis görevinin başındadır. Jandarma görevinin başındadır. Cumhuriyetin savcıları görevinin başındadır. Bu tür hadiseler sivil şahısların, vatandaşlarımızın ya da vatandaşı olmayanların kendi hakkını kendi eliyle alma yoluna sapmaları, çıkar yol değildir” ifadelerini kullandı. “Sığınmacı karşıtlığı had safaya çıktı” Kılıç, "Türkiye’de özellikle son aylarda sığınmacı, mülteci ya da yabancı karşıtlığı had safhaya çıkmış bulunmaktadır. Türkiye’nin elbette ki mülteciler meselesini yönetmek gibi bir problemi vardır. Devlet kurumlarıyla, mülteci meselesinde çözüm yollarını bulmak alternatif Yollar açmak, seçim öncesi topluma verilen sözler doğrultusunda onurlu geri dönüşleri teşvik etmekle mükelleftir” şeklinde konuştu. “Yabancı düşmanlığını kesin bir dille reddediyoruz” Muhalif siyasilerin ırkçı söylemlerden uzak durması gerektiğini söyleyen Kılıç, şunları kaydetti: “Yabancı düşmanlığını da kesin bir dille reddediyoruz. Türkiye’de ırkçılık ya da yabancı düşmanlığı üzerinden siyaset yapan seçmeni konsolide etmeye çalışan, partisini ayakta tutmayı ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına dayandıran siyaset anlayışını kesin bir dille reddediyoruz. Irkçılığa varan siyaset dilinin sokakları ne hale getirebileceğinin provasını Kayseri’de gördük. Bütün vatandaşlarımızı sağduyulu olmaya, temkinli davranmaya, akıl ve mantık yolundan çıkmamaya, devlete ve kurumlarına güvenmeye davet ediyoruz.” “Siyasetçiler temiz dil ile hareket etmeli” Mülteciler meselesinin Türkiye’nin en büyük problemlerinden bir tanesi olduğunu ifade eden Kılıç, şöyle konuştu: “5-10 yıl sonra bugün gerekli adımlar atılmadığı takdirde bu mesele daha kritik boyutlar kazanabilecektir. Ama meselenin çözümü yabancı düşmanlığında değildir. Irkçılıkta değildir. Yabancılara ait iş yerlerine, konutlara, araçlara ya da varlıklara saldırmak hiç değildir. Siyaset Yapan herkes bu konuda temiz bir dille hareket etmeli, vatandaşlarımızı doğruya yönlendirmelidir. Aksi takdirde yaşanabilecek her türlü sosyal ve toplumsal olaydan işlenebilecek suçlardan, bu nefret dilini kışkırtan teşvik eden siyasetçiler de payına düşeni alacaktır. Vatandaşlarımızı dikkatli olmaya özenle davet ediyoruz. Siyasetçilerimizi de zaten nefret diline karşı duyarlılık vazifesine davet ediyoruz.” “Ay yıldızlı al bayrağımıza yönelik saldırıları reddediyoruz” Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına yakın noktalarda Suriye’deki yerleşim yerlerinde ay yıldızlı al bayrağımıza yönelik olarak vuku bulan saldırıları da kesin bir nefretle reddediyoruz. Saldırganları kınıyoruz, lanetliyoruz. Ay yıldızlı al bayrağımız bu coğrafyada yüzyıllar boyunca ezilenlerin, dışlananların, hortlananların mazlum ve mağdurların sığınağı olmuş bir bayraktır. Ay yıldızlı al bayrağı ezilenleri, dışlananları, horlananları, adaletsizliğe maruz kalanları, onuru çiğnenenleri, köleleştirilen, özgürlüğü gasp edilenleri gölgesinde barındırmış, yüzyıllar boyunca coğrafyamızda mal Surların hamisi rolünü başarıyla vazifesini icra etmiş bir bayraktır. Bayrağımıza yönelik bu hain onursuz ve alçakça saldırıları kimden geriye olursa olsun kınıyor ve lanetliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün makamları milletimizin aziz ve asil bayrağını koruma vazifesini yerine getirme konusunda üzerine düşen misyonun ve vazifenin sorumluluğun gereğini yerine getirecektir.” Yeniden Refah’tan Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme adımlarına destek Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme adımlarının ilişkin de konuşan Kılıç, “Yeniden Refah Partisi olarak Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Devleti arasında normalleşme yönünde verilen mesajları destekliyor ve teşvik ediyoruz. İki ülke arasında düşmanca yaklaşımların sebebini anlamak, izahını yapmak, zaten mümkün değildir” ifadesini kullandı. Kılıç, “Suriye’de iç savaş nedeniyle kaçan ya da ülkesini terk etmeye zorlananların sığınağı yine Türkiye olmuştur. Türkiye sığınanların her türlü maddi manevi külfetini çekmek durumunda kalmıştır. Bölgede demografik yapılar bozulmuştur. Suriye’nin bozulmuştur. Irak’ın demokrasisi bozulmuştur ve aynı zamanda Türkiye’mizin de demokratik yapısı bozulmuştur. Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamalar doğrultusunda Türkiye ile Suriye arasında normalleşme yönünde atılacak olan adımlara Yeni Refah Partisi olarak gereken desteği vermeye hazırız” şeklinde konuştu. "Türkiye ve Suriye düşman değil tarihten bu yana devam eden gelen ilişkileriyle dost iki devlettir" Kılıç, şu ifadelere yer verdi: “Türkiye ve Suriye düşman değil tarihten bu yana devam eden gelen ilişkileriyle dost iki devlettir. Bölgedeki düşmanların gönlünce at koşturmaması için düşmanın sevilme dostun üzülmemesi için Türkiye ile Suriye’nin acilen normalleşmesi, barış iklimine dönmesi ve Türkiye’deki Suriye vatandaşlarına onurlu geri dönüş kapılarının ardına kadar açılması elzemdir.” Suriye’de Türk bayrağına yapılan saldırılara ilişkinde konuşan Kılıç, “Suriye’nin Türkiye sınırındaki yerleşim yerlerinde aziz ve asil bayrağımıza yönelik saldırıların gerçekleşmesinin arkasında Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme zeminini yok etmeye yönelik bir provokasyon var mıdır? Bayrağımıza yönelik saldırıların amacı Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme iklimini dinamitlemek olabilir mi? Bu konuyla ilgili olarak da devletimizin ve istihbarat birimlerimizin gereken çalışmayı yapmak ve önlemleri almak vazifesi vardır. Her kim Türkiye Suriye ilişkilerinin normalleşmesini provoke etmeye çalışırsa çalışsın Türkiye’nin devlet aklı bu provokasyonları aşabilecek deneyimde ve tarihsel birikimdedir. Bunun da altını özlemle çiziyoruz” ifadelerini kullandı. Sinan Ateş cinayeti davasına ilişkinde değerlendirmede bulunan Kılıç, şöyle konuştu: “Birçok siyasi parti gibi Yeniden Refah Partimiz de Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmekte olan bu duruşmayı yakından avukatlarımız aracılığıyla takip etmektedir. Sürece ilişkin net bilgileri, sanık beyanlarını heyetin soru ve yaklaşımlarını biz de yakından izliyor ve takip ediyoruz. Burada acılı bir eş ve iki kız çocuğuyla birlikte yaralanan toplumsal vicdanın da yegane beklentisi adalete tecelli etmesi. Türkiye Cumhuriyeti mahkemesi hiçbir etki altında kalmaksızın yalın ve adil bir yargılama yoluyla gerçek suçluları bulmaya yönelik refleksini ortaya koymasıdır.”
Samsun Genç girişimci adayları Türksat ve FNSS’yi inceledi Samsunlu genç girişimci adayları Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (OKA) organizasyonuyla Türksat ve FNSS Savunma’yı inceledi. Samsun’da eğitim gören ve “Samsun Lise Girişimcilik Zirvesi ve Fikir Maratonu”nda başarılı olan gençler Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (OKA) organizasyonuyla Ankara’da Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş. ile FMC-NUROL Savunma Sanayi (FNSS) şirketlerini ziyaret ederek teknik incelemelerde bulundu. Teknik geziye 17 öğrenci ve 1 öğretmen katılım sağlarken katılımcılara, OKA Samsun Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Burak Aydoğdu ile Uzman Muzaffer Ammar Sakalı eşlik etti. İlk olarak FNSS Gölbaşı Yerleşkesini ziyaret eden kafileye; ihtiyaca özel, etkin, güvenilir ve yenilikçi paletli ve tekerlekli zırhlı araçlar tasarlayan, üreten ve alanında dünya liderleri arasında kabul edilen bir kara savunma sistemleri firması olan FNSS’de zırhlı araç üretiminin tarihçesi hakkında bilgi sunuldu. Akabinde ise üretim sahası ziyaret edildi ve zırhlı araç gösterisi takip edildi. Kafile daha sonra Türksat ziyaretini gerçekleştirdi. Gölbaşı Kampüsünde yer alan Lagari Hasan Çelebi Uydu Müzesi, E-Devlet Kapısı İletişim Merkezi ile Teleport ve TV Yayın Direktörlüğüne gidildi. Teknik gezi, Türkiye’nin önde gelen tesislerini görme, savunma sanayi, uydu haberleşme ve ileri teknoloji alanındaki başarılı projeleri yerinde deneyimleme fırsatı sunması bakımından katılımcı gençler tarafından oldukça verimli olarak değerlendirildi.
Ankara (Düzeltme) Sinan Ateş davası sanığı Yüksel: "Olayın olduğu gün Tolgahan Demirbaş’la çiftlikte atış yapmak için görüştük” Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davaya öğleden sonra devam edildi. Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına başlandı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu, tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları ile maktul Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş katıldı. Mahkeme başkanı verilen 1 saatlik öğle arasının ardından yargılamanın devam ettiğini belirterek tutuklu sanık Emre Yüksel’e söz verdi. “Olayın olduğu gün Tolgahan Demirbaş’la çiftlikte atış yapmak için görüştük” Eski Ülkü Ocakları yöneticisi tutuklu sanık Emre Yüksel, “12 yıllık mimarım, Türkiye Futbol Federasyonu’nda hakemlik yaptım. Ben kanunlara uyan, vatanına milletine bağlı bir insanım. Maktül Sinan Ateş’le hiçbir tanışıklığım yok. Olaydan bir gün önce silah ruhsatım çıkmıştı. Olayın olduğu gün Tolgahan Demirbaş’la çiftlikte atış yapmak için görüştük, sonra Balgat’ta yemeğe gittik, ardından ocağa gittik işlerimizi hallettik. Ben hayatımın bütün akışına devam ediyordum. Tutuklanma gerekçemde hiç tanımadığım Aytaç Ataç ve Çağlar Zorlu’nun ifadeleri yüzünden tutuklandığım soruluyor. Ben kimseye Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’in plakasını sormadım. Ben Tolgahan’a bir plaka sordum, Ali Yücel isimli şahsa ait çıkmış. İki buçuk yıl önce atılmış bir mesaj, ifademde gösterilince hatırlamıştım. Ben bir kafe açmıştım, bu araç da orada rahatsız olunmuş bir araç olabilir, o yüzden sormuşumdur. Tolgahan benim sık görüştüğüm bir arkadaş, o yüzden sordum” dedi. “Doğukan Çep’i, Ufuk Köktürk aracılığıyla tanıdım” Sanık Doğukan Çep’le İstanbul’un Beykoz ilçesinde bulunan 1877 Alemdağ Spor Kulübü Derneğinden tanışık olan Alper Atay ise suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, “Sinan Ateş’i hiç tanımadım. Sabıkası olmayan birisiyim. 20 yıldan fazla profesyonel ve amatör futbol antrenörlüğü yaptım. Bütün hayatımın birçok kısmı sporla alakalı geçti. Bu doğrultuda hiçbir suçla alakam olmadığı gibi sadece kulübümle ilgili bir insanım. Doğukan Çep’i, Ufuk Köktürk aracılığıyla tanıdım. Ufuk, Doğukan’ı getirdiğinde hemşehrimiz olduğunu söyledi. Dönem dönem maçlara gelirdi, spor kulübünün kafesine gelirdi. Böyle bir tanışıklığım var. Mahkeme heyetinden tahliyemi talep ederim” beyanına yer verdi. “Somut bir delil ortaya çıksın, telefon şifremi paylaşırım” Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro eski Amiri Mustafa Ensar Aykal, “9 aydır cezaevinde olduğum süre zarfınca olayı gerçekleştirenlere maktul Ateş’in konumunu verdiğim medyada yazılmış, bunları okudum. Bu olayın içinde Gazi Meclis’in içinden bir vekilin de olduğunu görmüş, tüm bunları sabırla dinleyerek, başkaları gibi 40 kapının ipini çekmeden bekledim. Alınan ifademde de ‘aldatma’ usulünün tamamını anlatacağım. Tolgahan Demirbaş isimli şahıs dışında kimseyi tanımıyorum. Kendisi çok sayıda meslek büyüğümü tanıyan, onların vasıtasıyla şahsımı tanıyan, emniyet, bürokrasi camiasından çok sayıda tanıdığı olan, herhangi bir adli suça karışmadığını bildiğim, biridir. Bu şahıs, zamanla tarafımda oluşturduğu güven çerçevesinde bazen şahsımdan bilgi taleplerinde bulunmuştur. Bu fiilin suç olduğunu bilmekteyim. Ama olağanüstü durumlar gibi yaklaşılıyor. Söyleyeceklerim bu kadar, olay bundan ibaret. Tahliye talebim vardır” derken mahkeme başkanı Aykal’ın telefon şifresini neden açmadığını sordu. Aykal’da buna karşın, “Başkanım susma hakkım var diye biliyorum, içerde tutulduğuma dair somut bir delil ortaya çıksın, telefon şifremi paylaşırım” dedi. Mustafa Ensar Aykal, savcılık tarafından Sinan Ateş’in yanındaki Selman Bozkurt’un müşteki, Ahmet Keçik’in müşteki şüpheli sıfatıyla dosyaya girdiğini söyledi. Sanık ifadelerinin ardından duruşma yarın devam etmek üzere ertelendi.