YEREL HABERLER - 17 Nisan 2012 Salı 18:48

HARP MALULÜ GAZİLERDEN ÖZEL ŞİFA`YA PLAKET

A
A
A
HARP MALULÜ GAZİLERDEN ÖZEL ŞİFA`YA PLAKET

Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şubesi tarafından, gazi ve şehit yakınlarına desteklerinden dolayı Özel Erzurum Şifa Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Sabahattin Dalga`ya plaket verdi.
Harp Malulü Gaziler Derneği Erzurum Şube Başkan Recep Akgül ve yönetim kurulu üyeleri Özel Erzurum Şifa Hastanesi`ni ziyaret etti. Başhekim Opr. Dr. Sabahattin Dalga tarafından ağırlanan gaziler ve şehit yakınları, Şifa Hastanesi`nin şehit yakınları ile gazilere maddi ve manevi her türlü desteği verdiğini belirterek teşekkür etti. Özel Şifa Hastanesi`nin şehit yakınları ile gazilere desteğinin kendilerini memnun ettiğini ifade eden Dernek Başkanı Akgül; vatan, bayrak ve millet uğruna canlarını seve seve veren şehitlerin geride bıraktığı yakınları ile vatan savunmasında gazilik payesini kazananlara Şifa Hastanesi yönetiminin destek çıkmasının çok önemli olduğunu kaydetti.
Daha sonra Akgül ve yönetim kurulu üyeleri Hastane Başhekimi Op. Dr. Sabahattin Dalga`ya hizmet ve desteklerinin anısına plaket sundu.
`GAZİ VE ŞEHİT AİLELERİ BAŞIMIZIN TACIDIR`
Özel Şifa Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Sabahattin Dalga, Türk- İslam kültüründe şehit ve gazilik makamının önemli yer tuttuğunu dile getirdi. Başhekim Dalga, kurum olarak şehit aileleri ve gazilerin emrinde olduklarını ifade etti. Gazi ve şehitlerden gelebilecek her türlü talebe açık olduklarının altını çizen Başhekim Dalga, "Gazi ve şehit aileleri bizim ailemizdir, bizim yakınımızdır. Şehit ve gazi aileleri her zaman başımızın tacıdır. Özel Şifa Hastaneleri olarak gazilerimizden ve şehit ailelerimizden gelen her türlü teklif ve talebi seve seve karşılamaya hazırız. Çünkü canlarıyla, kanlarıyla vatana ve millete hizmet eden gazilerimizle, aziz şehitlerimizin yakınlarına hizmet onur duyarız." diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Öğün atlayarak sağlığınızı bozmayın Medicana Sağlık Gurubu Endokrinoloji ve Metabolik Hastalıklar Uzmanı Doç. Dr. Pınar Köksal, öğün atlamanın metabolizma üzerinde olumsuz etkileri olduğunu söyledi. Metabolizma hızı, vücudumuzun gıdalarla aldığı kaloriyi enerjiye dönüştürme, bir başka uslupla yakma kapasitesini gösterdiğini ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolik Hastalıklar Uzmanı Doç. Dr. Pınar Köksal, "Metabolizma hızını belirleyen faktörlerin başında genetik yapımız rol oynar. Genetiğimiz hem besinlerle aldığımız kalorinin ne kadarının yakılacağını, hem de yağ olarak depolanan fazla kalorinin vücudumuzun hangi bölgesinde daha yoğun yerleşim göstereceğini belirlemede belirleyicidir. Yaş metabolizma hızını belirleyen faktörlerden bir diğeridir. 20- 40 yaşlarına kadar metabolizma hızı en yüksek iken ilerleyen yaş metabolizma hızını olumsuz etkiler. 50 yaşından sonra her 10 yılda bir metabolizma hızının yaklaşık yüzde 2 yavaşladığı bilinmektedir. Bunun sebebi ilerleyen yaşla birlikte fiziksel aktivitenin azalması, kas dokusunun azalması ve yağ dokusunun artışıdır. Gebelik dönemi ise metabolizma hızının arttığı dönemdir" dedi. Vücutta yağ dokusu arttıkça bazal metabolizma hızının düştüğünü, kas dokusu arttığında ise bazal metabolizma hızının yükseldiğini ifade eden Köksal, "Genellikle kadınlarda yağ dokusu erkeklere göre daha fazla, kas dokusu daha az olduğu için kadınların bazal metabolizma hızı erkeklere göre daha düşüktür. Başta tiroid hormonları olmak üzere adrenalin, noradrenalin ve büyüme hormonu gibi bazı hormonların metabolizmamız üzerinde önemli etkileri vardır. Tiroid bezinin az çalışması (hipotiroidi) durumunda metabolizmamız yavaşlar, fazla çalışması (hipertiroidi) durumunda ise metabolizma hızlanır. Uzun süre açlık ve yarı açlık durumlarında da bazal metabolizma hızında düşme gözlenir. Buna sebep olan faktör, vücudumuzun enerji azlığına adapte olma amacıyla dolaşımdaki başta tiroid hormonlarında olmak üzere hormon düzeylerinde değişikliklere yol açmasıdır. Uzun süre az besin alanlarda bazal metabolizma hızının yaklaşık yüzde 20 civarında azaldığı gözlenmiştir. Düzenli egzersiz yapılması yağ yakımını arttırıp kilo kontrolünü sağlar. Bununla birlikte kas kütlesinin arttırılmasında da faydalıdır. Egzersiz dışında günlük fiziksel aktivitenin arttırılması da ek katkı sağlamaktadır. Öğün atlanmasının metabolizmamız üzerine olan olumsuz etkileri sebebiyle öğün atlanmaması ve ara öğün alınması önemlidir. Bununla birlikte çok düşük kalorili şok diyetlerden kaçınılmalı, sağlıklı ve dengeli beslenilmelidir" diye konuştu.
Samsun Uzman Dr. Özden Yılmaz: "Başarılı bir sporcu olmak sadece sahada değil, mutfakta da başlar" Sporcuların ve spor yapanların başarısının arkasındaki gizli formülün doğru bir beslenme planı olduğunu belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özden Yılmaz, "Sporcu beslenmesi bireysel ihtiyaçlara göre planlanmalıdır. Dengeli ve bilinçli bir beslenme, performansınızı zirveye taşır, yorgunluk ve sakatlanma riskini azaltır. Unutmayın, başarılı bir sporcu olmak sadece sahada değil, mutfakta da başlar" dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi İç Hastalıkları (Dâhiliye) Uzmanı Dr. Özden Yılmaz, sporcu beslenmesi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Karbonhidratların yoğun egzersizlerde temel enerji kaynağı olduğunu söyleyen Yılmaz, “Glikojen depolarının dolu olması, performansınızı zirveye taşır. Hafif egzersizlerde günlük 3-5 g/kg, orta yoğunlukta 5-7 g/kg, yüksek yoğunlukta ise 7-12 g/kg karbonhidrat tüketimi önerilir. Tam tahıllar, esmer pirinç, yulaf ezmesi, tatlı patates ve muz gibi kompleks karbonhidratlar ideal kaynaklardır. Egzersiz sonrası beyaz pirinç veya spor içecekleri gibi hızlı karbonhidratlar toparlanmayı destekler” ifadelerine yer verdi. “Proteinler kas dokusunun yenilenmesi ve büyümesi için önemli” Proteinlerin ise kas dokusunun yenilenmesi ve büyümesi için kritik önem taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Yılmaz, “Sedanter bireyler için günlük 0.8 g/kg, dayanıklılık sporcuları için 1.2-1.6 g/kg, güç sporcuları için ise 1.6-2.2 g/kg protein alımı gereklidir. Tavuk, balık, yumurta, baklagiller ve tofu gibi besinler protein açısından zengindir. Antrenman sonrası hızlı sindirilen proteinler (peynir altı suyu proteini) tercih edilebilir. Yağlar, uzun süreli egzersizlerde enerji sağlar ve genel sağlığı destekler. Günlük enerjinin yüzde 20-35’i yağlardan karşılanmalıdır. Zeytinyağı, avokado, ceviz, somon gibi sağlıklı yağlar, özellikle omega-3 yağ asitleri inflamasyonu azaltarak toparlanmayı destekler” dedi. “Demir eksikliği performans düşüşüne yol açabilir” Demirin hemoglobinin sentezinde hayati rol oynadığını belirten Uzm. Dr. Yılmaz, “Eksikliği yorgunluk ve performans düşüşüne yol açabilir. Kırmızı et, karaciğer, mercimek ve kuru kayısı gibi besinler zengin demir kaynaklarıdır. C vitamini ile tüketildiğinde demir emilimi artar. Kalsiyum, kemik sağlığı ve kas kasılması için önemlidir. Süt, yoğurt, peynir gibi süt ürünleri ve susam zengin kaynaklardır. Magnezyum ise kas fonksiyonlarını düzenler ve kramp riskini azaltır. Tam tahıllar, kabak çekirdeği ve bitter çikolata magnezyum açısından zengindir. Sodyum ve potasyum elektrolit dengesi için kritik öneme sahiptir ve muz, patates, hindistancevizi suyu gibi besinlerde bulunur” şeklinde konuştu. “Sıvı ve elektrolit dengesine dikkat edilmeli” Dehidrasyonun, performansı yüzde 20’ye kadar azaltabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Yılmaz, “Günlük ortalama 2-3 litre su tüketimi önerilir. Egzersiz sırasında her 15-20 dakikada bir 150-300 ml su içmek faydalıdır. Uzun egzersizlerde elektrolit içeren spor içecekleri sıvı kaybını dengelemek için kullanılabilir” diye konuştu. “Egzersize 30 dakika kala hafif bir atıştırmalık tercih edilebilir” Egzersiz öncesinde 2-3 saat önce karbonhidrat ve protein ağırlıklı bir öğün tüketilmesini öneren Uzm. Dr. Yılmaz, “Örneğin, tam buğday tost, muz ve yoğurt iyi bir seçimdir. Egzersize 30 dakika kala hafif bir atıştırmalık (yulaf barı, muz) tercih edilebilir. Egzersiz sırasında, uzun süreli (90 dakikadan uzun süren) aktivitelerde her 45-60 dakikada bir 30-60 gram karbonhidrat almak performansı destekler. Spor jelleri veya izotonik içecekler bu ihtiyacı karşılar. Egzersiz sonrasında, ilk 30 dakika içinde karbonhidrat ve protein tüketmek toparlanmayı hızlandırır. Tavuklu pilav, çikolatalı süt veya protein shake bu dönemde ideal seçeneklerdir” ifadelerine yer verdi. “Supplement kullanımında dikkat edilmesi gerekenler” Protein tozlarının (supplement) besinlerle yeterli protein alınamadığında destek olarak kullanılabileceğini söyleyen Yılmaz, “Kreatin, güç sporlarında performansı artırırken, beta-alanin dayanıklılık sporlarında laktik asit birikimini azaltır. Elektrolit ve vitamin takviyeleri ise yoğun terleme veya yetersiz alım durumunda faydalıdır” dedi. “Vegan sporcular mercimek, tofu, nohut gibi bitkisel protein kaynaklarına yönelmeli” Kadın sporcuların, demir ve kalsiyum seviyelerine özen göstermesinin gerektiğini de sözlerine ekleyen Uzm. Dr. Yılmaz, “Vegan sporcular ise mercimek, tofu, nohut gibi bitkisel protein kaynaklarına yönelmelidir. Besin alerjisi olanlar, alternatif besinlerle çözüm bulabilir. Sporcu beslenmesi bireysel ihtiyaçlara göre planlanmalıdır. Dengeli ve bilinçli bir beslenme, performansınızı zirveye taşır, yorgunluk ve sakatlanma riskini azaltır. Unutmayın, başarılı bir sporcu olmak sadece sahada değil, mutfakta da başlar” açıklamasında bulundu.
Adana İran, Suriye’nin hurdalarını alıp kandan beslendi Suriye’de Esad rejiminin harabeye çevirdiği evlerin hurdalarını Amerikan ambargosundaki İran’a sattığı, İran’ın da demir çelik ihracatının bu şekilde arttığı öne sürüldü. Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, "Suriye, Irak’ta PKK kontrolündeki koridordan hurdaları İran’a satmış. Bizim ülkemize o demirler gelmiyor ancak alınan demirler çekme testleriyle sıkıca kontrol edilmeli" dedi. Amerikan ambargosundaki İran’da demir ve çelik ihracatı her geçen gün artıyor. Son edinilen verilere göre 2024 yılının ilk 6 ayında İran’ın çelik ihracatının 5 bin 897 ton olduğu öğrenildi. İran kandan besleniyor Ambargoya rağmen İran’ın demir ve çelik ihracatının artmasının ise Suriye’de devrilen Esad rejimi sayesinde olduğu öne sürüldü. Suriye’de bombalanarak harabeye çevrilen evlerdeki hurdaların Irak’taki PKK kontrolündeki bölgelerden İran’a geçişinin yapıldığı, İran’ın da bu hurdaları işleyip demir ve çelik yaparak yine usulsüz yollarla başka ülkelere sattığı öğrenildi. "İnşaatçılar dikkat etmeli" İran’dan demir ve çeliğin Türkiye’ye gelmediğini belirten sektör temsilcileri ise her ihtimale karşı inşaat firmalarının demir ve çeliklerini test etmesi gerektiğini anlattı. "Bu kadar demir ihracatının mümkünü yok" Konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı’na konuşan Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, "Uzun süredir İran’a uygulanan ambargoda bu tür hırsızlıkları zaten beklemekteydik. Esad’ın askerleri ve PKK/PYD unsurları buradaki hurda demirleri yine kendi koridorlarından, İran’a sattığı aşikardır. İran’a uygulanan ambargoya rağmen İran’ın demir ihracatının arttığı gözlemlenmektedir. Her taraftan ambargo olan ülkede bu kadar demir ihracatının mümkünü yoktur. İran’daki ambargoya rağmen çevre kendi komşu ülkelerine ihracatı söz konusudur" ifadelerini kullandı. "Demir çekme testleriyle bu ürünler kontrol edilmeli" Demir çekme testlerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Karslıoğlu, daha sonra şunları söyledi: "Türkiye olarak bizim gözümüzün açık olması gerekiyor. Bu hurda demirler işleniyor ve hem profil hem köşebent hem de inşaat demiri haline getiriliyor. Ancak bunların hiçbiri standart kalitede olmuyor. Bizim ülkemize İran’dan bu ürünler gelmiyor ama yine de demir çekme testleriyle bu ürünler kontrol edilmeli. Her tarafta ambargo varken bu tür bir ihracatın gündeme gelmesi çok yanlıştır. Ayrıca devletin de sıkı denetim yapması gerekmektedir." Öte yandan Başkan Karslıoğlu, sınır güvenliklerinin de arttırılarak bu ürünlerin giriş ve çıkışlarda kontrol edilmesi gerektiğini belirtti.