YEREL HABERLER - 16 Nisan 2012 Pazartesi 14:33

CİZRE SEMPOZYUMUNDA GERGİN ANLAR

A
A
A
CİZRE SEMPOZYUMUNDA GERGİN ANLAR

Cizre Sempozyumu`nun kapanış oturumunda söz alan Cizre Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. İbrahim Gürbüzer`in, `Kürtler ve İman` ile ilgili düşüncelerini açıklaması üzerine gergin anlar yaşandı.
Cizre ilçesinde Şırnak ve Mardin Üniversitelerinin birlikte düzenlediği 3. Uluslararası Bilim Düşünce ve Sanatta Cizre Sempozyumu renkli görüntüleri sahne olurken, sempozyumun kapanış oturumunda gergin anlar yaşandı. Sempozyumun kapanış oturumunda söz alan Cizre Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. İbrahim Gürbüzer, Kürt edebiyatçı ve şair Ahmede Xani ile ilgili düşüncelerini paylaştı. Gürbüzer, "Kürt şair ve edebiyatçı Ahmede Xani`inin amacı imanlı bir gençlik yetiştirmekti" demesi katılımcıların
tepkisine neden oldu. Gürbüzer, "Bundan kısa bir süre önce Doğubeyazıt`ta Ahmede Xane`nın türbesini ziyaret ettim ve türbesinde şu cümleleri okudum. Ahmet Xane`nin hedefi İmanlı bir gençlik yetiştirmek, imanlı bir nesil yetiştirmek olduğunu gördüm. Şu ana kadara geçmiş dönemde ülkemizde belli bir süre Kuran-ı Kerim öğretiminin yasak kılındı. Ezanın asli harfleriyle okunmadığı bir dönemde iman esaslarını yaymaya çalışan Saidi Nursi`nin ilham kaynağı olan zat Ahmede Xani olduğu gerçeğini fark ettim. Bu
ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaya çalışanların hevesleri kursağında kalacaktır" diye konuştu.
Sempozyuma konuşmacı olarak katılan Mardin Artuklu Üniversitesi`nde görevli Prof. Dr. Kadri Yıldırım ise, "Kürtlerin sahip olmadığı imanı değil, dilidir, edebiyatıdır ve kimliğidir" şeklinde cevap verdi. Yıldırım, "Bölgemizin meşhur ulemasından biri namaz kılarken yanındakinin de namaz kıldığını görüyor. Namazını kılan kişi namazını bitirdikten sonra yüksek sesle bana iman ver diye dua ediyor. Diğer kişi ise Allah`ım bana araba ver, para ver deyince o alimimiz de adama ben iman isterken sen araba, para
ve buna benzer şeyler istiyorsun diyor. Adam da alime diyor ki herkes sahip olmadığını ister diyor. Dolayısı ile Kürt`ün sahip olmadığı iman değil, sahip olmadığı bugün bin güçlüklede olsa verilmeye çalışılan ama neredeyse burunlarından getirilen dilidir, edebiyatıdır, kimliğidir, imanı vardır" şeklinde konuştu.
Mardin Artuklu Üniversitesi`nde görevli Prof. Dr. Serdar Şengül de, "1997 yılında Cizre Kaymakamlığı tarafından organize edilen sempozyumda okuduğum bir makalede Cizre`den yöre, burada yaşayan halka yöre halkı, konuşulan dil içinde yöre dili bahsediliyordu. Siz eğer Cizre`nin ismini duymadıysanız bu yöre halkı kimdir, konuşulan yöre dili nedir konusunda fikir sahibi olamazsınız. Bu sempozyumun şuna vesile olmasın ki kapsayıcı olsun. İman`ın kendisi de vicdanlı olmak zorundadır. Çünkü vicdansız bir iman
çokta bir işe yaramıyor aksini doğurabiliyor. Ben o açıdan kendisinin legalize olduğunu görünür kılınmasına izin verilen imanla görülmemesine izin verilmemiş iman arasında bir ayrıma gidilmemesi ve dikkatli olunması gerektiğini inanıyorum ki inandırıcı olabilsin" ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Rize’de ‘Hastaya kötü davranma’ iddiası Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Yoğun Bakım Servisinde tedavi altına alınan annelerine şiddet uygulandığını iddia eden kadın savcılığa suç duyurusunda bulundu. Kanser hastası olarak düzenli tedavi gören Müzeyyen Öksüz, 6 Aralık 2024 Cumartesi akşamı nefes darlığı şikayetiyle hastaneye kaldırıldı. Acilden giriş yaptırılan Öksüz sonrasında 7 Aralık Pazar günü sabaha karşı 04.00 sırlarında RTEÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Merkezi Yoğun Bakım Servisi’nde tedavi altına alındı. 10 Aralık tarihinde yoğun bakım servisinde gerçekleşen tedavisi biten Müzeyyen Öksüz servise alındığında çocukları gördükleri tablo karşısında şoke oldu. “İçeri bir girdim ki annem, annem değildi” diyerek olayı özetleyen Müzeyyen Öksüz’ün kızı Ayşenur Bal, annelerinin servise çıktığında kolunda tırnak izleri oldu ve morluklar olduğunu, aynı morlukları bacaklarında da gördüklerini ifade ederek yoğun bakım servisi çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunduklarını kaydetti. Annesinin hastaneye kaldırıldıktan sonra yoğun bakıma alındığı ve yoğun bakımdan servise çıkarıldığı süreci anlatan Bal “Aslen kanser hastası olan annem evde akciğer solunum yetmezliğinden dolayı bir anda rahatsızlandı ve ablamlar hastaneye götürdü. Sabah 04.00 sıralarında annemi yoğun bakıma aldılar. Bütün değerleri inanılmaz, kimisi çok yükselmiş, kimisi çok düşmüştü. 7 Aralık’ta yoğun bakıma yatırılan anneme 9 Aralık’ta saat 14.00’da ablam yemeğini yediriyor. Annemin akli dengesi bozuk değil, ağızdan beslenebilen bir insan. 17.00 gibi gidip doktordan rica ediyorum ’Bir çorba daha içirelim’ diye ve bana ‘Gerek yok hasta zaten burundan beslenmeye başladı’ dediler. Biz tabi çok şaşırdık. Ben annemin yanına girmek istedim ‘tamam girebilirsin dediler’ içeri bir girdim ki annem, annem değildi” dedi. “Kolundaki bandajları çıkardık ve gerçekle karşılaştık” Anneleri Müzeyyen Öksüz’ün yoğun bakımdan çıktıktan sonra kollarında kan akan tırnak izleri, kollarında ve ayaklarında ise morluklar olduğunu sözlerine ekleyen Bal “Annem çok kötü bir durumdaydı. Annemin bana sadece ‘kes, onu kes’ diyor, ben burnundaki hortumu kes diyor zannediyordum. Meğer annemin bir eli bağlı, daha öncesinde de iki eli ve iki ayağı bağlanmış. 2 kişi kollarından, 2 kişide bacaklarından erkeklerden bir kişinin de üstüne çıktığını söylüyor. Sol kolu alçıda. Biz çok itiraz ettik neden böyle oldu diye, o anda doktorlardan kimseyi göremedik orada. Yoğun bakımdan annemi nasıl alabiliriz diye düşündük. Bize ‘Teyzeyi servise alacağız fakat oda boşalmasını bekliyoruz’ dediler. Ertesi gün oda boşaldı annemi oradan hemen aldık. Annemi alınca kolundaki bandajları çıkardık ve gerçekle karşılaştık. Annemin kolları mosmor, tırnak izleri var. Ertesi gün de annemin ayağındaki morluklar ortaya çıktı. Annemi ilk aldığımızda kollarındaki tırnak izlerinden kanlar akıyordu. Biz hemen annemin bakımlarını yaptık” ifadelerini kullandı. “Annem gibi niceleri var orada” Hukuki yoldan hakkını arayacağını sözlerine ekleyen Bal “Annem yemek yemeğe itiraz ediyor diyorlar. Biz annemin yanına girdiğimizde güzelce annem yemeğini yiyordu. Annemin hapları vardı. Normalde hiç ilaç içmeyi sevmez. Biz de doktordan rica etmiştik ‘İlaç saatinde biz de sizinle beraber gelelim, biz içirelim ilaçlarını’ dedik. Annem öncesinde bir şeylerle karşılaştığı için itiraz ediyormuş. Annem ‘Bana sürekli bağırıyorlar’ dedi. Annemle beraber o gün 4 kişi oradan servise indirildi. O hastalar da aynı şeyi söyleyerek ‘Ellerimiz bağlıydı onlara yalvardık, çok üşüdük üstümüzü örtün dedik ama üstümüzü örtmediler’ dediler. Annem ‘Çok acı çekiyorum kolumdakini biraz bollatın dememe rağmen hiç kimse dönüp bakmadı’ dedi. Ben rektörle görüştüm. Ondan sonra başhekim devreye girdi. Ben başhekimle hiç görüşmedim, kız kardeşim ilgilendi. İkinci gün ‘Başhekim devreye girdi. Başhekime ayıp olmasın o halletmeye çalışıyor’ dediler bana. Ama ben hukuki yoldan bu işin hallolmasını istiyorum. Ben bunu rektöre de söyledim. Anneme yapılan bir gerçek var ortada. Annem gibi niceleri var orada. Hepsi aynı şeyleri söyledi. Bunun devamı hep gelecek. Yine annelerimiz, kardeşlerimiz orada olacak” şeklinde konuştu. “2 gün içinde annemin aklını başından aldılar” Annesinin şiddet gördüğünü iddia eden Bal çözümün yoğum bakım personelinin değişmesiyle olacağına dikkat çekerek “Savcılığa da suç duyurusunda bulundum. Olayın ardından annemin durumunu gösteren görüntüleri de var elimde. Karakola da gittik karakolda da ifademiz alındı. Adli tıp doktoru geldi annemin ifadesi alındı, resimleri çekildi. Şuan herhangi bir şey çıkmadı. Karakoldan aradılar beni ‘Müzeyyen teyze eve çıkarıldı mı’ diye sordular, ‘Tedavisi evde devam ediyor’ dedim. Henüz bir cevap gelmedi. Şuan bütün hastalar adına konuşuyorum, özellikle yoğun bakımda çalışanların hepsinin değiştirilmesini istiyorum. 1. katta onkolojide yatıyorduk. Özellikle oradaki hemşire ve doktorlardan çok memnunuz. Onları ayrı tutmak istiyorum. Annem onları gördüğü zaman yüzünde güller açıyor. Ve yukarıdakiler hep bize ‘Müzeyyen teyze çok çatık kaşlı duruyor’ diyorlardı. Meğerse annem bir şeyler görmüş orada ama annemin dili dönmemiş. 2 gün içinde annemin aklını başından aldılar ve annem orada şiddet gördü” diye konuştu. Öte yandan hastane yönetiminin ailenin iddiaları ile ilgili inceleme başlattığı öğrenildi.