SAĞLIK - 17 Mart 2017 Cuma 17:59

Çocuklarda alt ıslanma oranı yüzde 15

A
A
A
Çocuklarda alt ıslanma oranı yüzde 15

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dinçer Avlan, çocuklarda alt ıslanma oranın yüzde 15 olduğunu söyledi.


Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dinçer Avlan, çocuklarda alt ıslanma oranın yüzde 15 olduğunu ancak beyindeki faaliyetlerin normale dönmesiyle 15 yaşından itibaren alt ıslama probleminin azaldığını ya da tamamen yok olduğunu açıkladı.


Trakya Hastanesi Başhekimlik Toplantı Salonunda basın mensuplarına yönelik “Çocuk Ürolojisi ve Çocukların Alt Islatma” hakkında bilgilendirme toplantısı yapıldı.


Çocuk ürolojisi hakkında bilgi veren Avlan, bu bölümün yeteri kadar Türkiye’de tanınmadığına dikkat çekerek, “Çocuk ürolojisi Türkiye yeni kurulan alt bilim dallarından bir tanesi, hem çocuk cerrahisinden sonra hem de üroloji uzmanlığından sonra 3 yıllık bir yan dal uzmanlığı sonucunda elde edilen bir bilim dalı. Biz de yetişkin ürologlar gibi böbrek, idrar yolları, idrar kesesi ve genital organlarının doğumsal ya da sonrada kazanılmış cerrahi müdahale ve ameliyatlarıyla uğraşıyoruz. İdrar yollarında ortaya çıkan doğumsal tıkanıklıklar ve bunlara bağlı olarak böbreklerde ortaya çıka bilecek olası zararlar. Yine çok sık görülen işeme sırasında ortaya çıkan geriye idrar kaçakları. Bu konuların vatandaşlar tarafından bilinmediği için hastaların başka bölümlere yanlış bölümlere gidip vakit kaybetmesi ve sonuçta hastalığın ilerlemesi gibi bir takım sıkıntılar olumsuz sonuçlar ortaya çıkmasından dolayı bir takım problemler ortaya çıkabiliyor” dedi.


“Alt ıslatma oranı yüzde 15”


Prof. Dr. Dinçer Avlan, “Çocuklarda alt ıslatma basit gece işemeleri olarak bilinen ve sık gördüğümüz bir grup var. Bir de gece alt ıslatmanın da eşlik ettiği ve ya işeme bozuklukları adı altında toplanan asıl sorunun mesaneyle ilgili, idrar kesesiyle ilgili problemlerden kaynaklanabileceğine değil ortaya çıkan bir hastalık grubu var. Basit gece alt ıslatmasını sık görüyoruz biz. Basit gece alt ıslatması toplumun yüzde 15’inde nerdeyse görülüyor. Bu sorun 15 yaşına kadar devam ediyor. Ciddi bir sorun. Bu sorun 15 yaşından sonra yetişkinliğe bağlı olarak azalış kaydediyor” diye konuştu.


“Alt ıslatma alarm tedavisi”


Gece alt ıslatmaya karşı çocuklarda alt ıslatma alarm tedavisinin ciddi bir sonuç verdiğine değinen Prof. Dr. Avlan, “Özellikle uyanma sorunu olan çocuklarda en etkili tedavi yöntemidir. Çocuk idrar yaptığı anda alarm çalarak çocuğun uyanmasını sağlar. Etkinliği zaman içinde mesane dolduğunda henüz idrar kaçırmadan uyanmanın öğrenilmesini sağlamasıdır. Tedavide ilk seçeneklerden olabilir. Başarı şansı yüzde 65-75 civarındadır. Relaps riski 6 aylık izlemde yüzde 15-30 oranındadır. Aile ve çocuğun motive olması şarttır. Her alarm çaldığında çocuk tuvalete götürülmelidir, uzun süreli bir tedavidir. Etkin olmadığını söylemek için en az 6-8 hafta uygulanmalıdır. Eğer cevap alınırsa 3-5 ay tedaviye devam edilmelidir. Ancak bazı aileler bu sürece uyum sağlayamaz. Uygulaması zor ve özveri gerektiren bir tedavi yöntemidir. En önemli başarısızlık sebebi ailenin uyumsuzluğudur” dedi.


“Psikolojik faktörler etkili”


Hastanın 6 ay boyunca altı kuru kaldığında, altını ıslatmamış daha sonra altını ıslatmış ise burada psikolojik faktörlerin daha etkili olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Avlan, “Ya bir kavga. Anne babası boşanıyor veya başka psikososyal durumlar ağır basıyor” dedi.


“Alt ıslatma genetik”


İşeme probleminin genetik olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Avlan, “Annen babada yaşanan alt ıslatma problemi çocukların yüzde 30-35’inde görülüyor. Bir kardeş altını ıslatıyorsa diğer kardeş de altını ıslatıyor” değerlendirmesinde bulundu.


“Önce motivasyon”


Anadolu’da çocukların alt ıslatma problemine karşı ailelerin çocukların altına muşamba ya da bezleme yapılmasını değerlendiren Avlan, “Altına muşamba ya da bez sermek çocuğun alt ıslama problemini önemsememesine neden oluyor. Bu hastaların bir kısmında ilaçtan ve alarm tedavisinden önce motivasyon tedavisi gerekiyor. Çocuğa bu sorunu anlatıp bunun geçebileceğini anlatmak gerekiyor. Çocuklara güneş ya da yağmur bulutu çizelgesi veriyoruz. Altını ıslatırsa yağmur bulutu çiziyor ya da altını ıslatmazsa güneş çiziyor. Bunun sonucuna göre belirli oranda güneş çizelgesi ile gelirse bu hastayı motivasyon ediyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Savunma Sanayii Başkanlığımızın destekleri ile ASELSAN ve TOBB ETÜ tarafından süperiletken çip üretimevi kurulacak” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleri ile ASELSAN ve TOBB Ekonomi Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) tarafından kurulacak süperiletken çip üretimevi ile daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarlar geliştirilebileceğini söyledi. TOBB Başkanı Mustafa Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB ETÜ’de düzenlenen Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarı tanıtım törenine katıldı. Programda bir konuşma yapan Hisarcıklıoğlu, TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi’nin 6 farklı mühendislik disiplininin bir arada bulunduğu dünyadaki tek merkez olduğuna dikkat çekerek, "TOBB ETÜ’de araştırmacılar yetiştiriyoruz, teknoloji geliştiriyoruz, ürüne dönüştürüyoruz ve ticarileştiriyoruz. Cevdet Yılmaz’ın Kalkınma Bakanlığı döneminde destek verdiği dünyanın en büyük su türbin test ve tasarım merkezi TOBB ETÜ Hidro burada, milli otomobil TOGG’un Teknoloji Merkezi burada, en önemlisi kuantum bilgisayar burada faaliyete geçti. Bugün burada tarih yazacak bir gelişmeye hep birlikte tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarı QuanT’ın açılışı için bir aradayız. Bu başarı, sadece TOBB ve TOBB ETÜ’nün değil, aynı zamanda ülkemizin teknolojik dönüşümünde bir kilometre taşıdır. QuanT, yani ‘Quantum Computer of TOBB ETÜ’, Türkiye’nin teknoloji vizyonunu ileriye taşıyan bir semboldür” ifadelerini kullandı. Açılışla Türkiye’nin kuantum bilgisayar geliştiren dünyadaki sayılı ülkeler arasına katıldığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Şu an dünyada kuantum bilgisayar teknolojisine sahip yalnızca 15 ülke bulunmaktadır. Ve biz bu teknolojiye sahip olan az sayıdaki ülkeden biri olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Kuantum bilgisayarlar, hesaplama gücünü klasik bilgisayarların ötesine taşıyan, geleceği şekillendiren bir teknolojidir. Süper bilgisayarlarda bile on yıllar süren işlemleri dakikalar içinde çözme potansiyeline sahiptir. Bu teknoloji, kriptografi, yapay zeka, ilaç geliştirme, enerji optimizasyonu ve iklim modelleme gibi alanlarda çığır açacak çözümler sunuyor. QuanT’ın sağladığı işlem gücü, savunma sanayiinden finansal teknolojiye, mobiliteden siber güvenliğe kadar pek çok stratejik alanda ülkemizin küresel rekabet gücünü artıracaktır. Aynı zamanda QuanT’ın sahip olduğu altyapı, yerli algoritmaların geliştirilmesi ve Türkiye’nin bu alanda liderlik konumuna erişmesi için kritik bir adım olacaktır” diye konuştu. QuanT ve Türkiye’nin kuantum ekosisteminin yalnızca bir bilgisayar değil, Türkiye’nin teknolojide bağımsızlığını güçlendirme kararlılığının bir ifadesi olduğunu belirten Hisarcıkoğlu, “QuanT, genç araştırmacılarımız, girişimcilerimiz ve akademisyenlerimiz için bir ilham kaynağıdır. Teknoloji üretiminin sadece büyük ülkelerin tekelinde olmadığını, Türkiye’nin de bu yarışta güçlü bir oyuncu olduğunu dünyaya göstermektedir. Türkiye’nin geleceğini şekillendirmekte ve yarının da yeni kazanımlarını müjdelemektedir. 2025 Uluslararası Kuantum Bilimi ve Teknolojisi Yılı’na büyük bir umutla giriyoruz. TOBB ve TOBB ETÜ olarak üniversite-sanayi iş birliğinin en güzel örneklerinden birine imza atmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Bu noktada kuantum teknolojilerinin geliştirilmesi için ilk günden bu yana bizlere her zaman destek olan Savunma Sanayii Başkanlığı’na, TÜBİTAK’a ve ASELSAN’a çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. “Kuantum teknolojilerini yalnızca bir bilim dalı olarak değil, ekonomimizi büyüten bir güç olarak da görüyoruz“ Kuantum teknolojilerini yalnızca bir bilim dalı olarak değil, ekonomiyi büyüten bir güç olarak da gördüklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Girişimcileri ve KOBİ’lerimiz için bu teknoloji yeni ufuklar açacaktır. TOBB’un 2 milyon üyesi, bu ekosistemin bir parçası olmaya hazırdır. Bugün buradan gençlerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, bu büyük teknoloji devriminin bir parçası olun. TOBB ETÜ’de oluşturulan kuantum ekosistemine katılarak, Türkiye’nin bilimsel geleceğine yön verin. Girişimcilerimizi, start-uplarımızı ve teknoloji geliştiren tüm paydaşlarımızı bu ekosistemde birlikte çalışmaya davet ediyorum. Şimdiki hedefimiz Savunma Sanayii Başkanlığımızın kıymetli destekleri ile ASELSAN ve TOBB ETÜ tarafından kurulacak süperiletken çip üretimevidir. Bu adım, daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarların geliştirilmesinin kapısını aralayacaktır” dedi. Elde edilen başarının bir son değil, bir başlangıç olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “QuanT, Türkiye’nin teknoloji bağımsızlığını güçlendiren ve ‘Yapamazsınız’ diyenlere verilmiş en güçlü cevaptır. Bugün burada yalnızca bir bilgisayarın değil, bir vizyonun, bir inancın, bir geleceğin açılışını yapıyoruz. Ben huzurlarınızda QuanT’ın hayata geçmesinde büyük emekleri olan TOBB ETÜ Rektörümüz Yusuf Sarınay’a, Ali Bozbey ve Mehmet Ünlü hocalarımıza ve araştırma ekiplerine çok teşekkür ediyorum. Hepsiyle ayrı ayrı iftihar ediyorum. Türkiye’nin kuantum çağına hoş geldiniz. Gelin, hep birlikte geleceği şekillendiren bir Türkiye’yi inşa edelim” dedi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında bebekleri hastanelere sevkini sağladığı iddia edilen sanık savunma yaptı İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 4’üncü gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Renas Kılıç, "Amacım, Esenyurt Belediye Başkanı olmaktı" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava dördüncü gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada bebekleri, çetenin ilişkisi olan hastanelere sevk eden Renas Kılıç, savunma yaptı. "Siyasi ve makam olarak bir yere gelmek istiyordum" 2017 yılında göreve başladığını aktaran Kılıç, "Reyap’ı korumak için işe başladım. Daha sonra Esenyurt Belediyesi’nde işe başladım. Hastanede de görev aldım. Ben bebeklere iğne yapıyordum. Siyasi ve makam olarak bir yere gelmek istiyordum. O hastaneye bir sevgim vardı. Ben vazifem gereği orada işimi yapıyordum" diye konuştu. Para karşılığı hasta sevkini sağladığı iddialarını yalanladı Mahkeme başkanı sanığa, "Bebek sevki sağlamak için maddi menfaat sağladığın iddiaları var. Bununla ilgili ne diyorsun?" diye sordu. Sanık, "112 bu kadar basit bir sistem değil, kabul etmiyorum" diye yanıtladı. "Fırat Sarı’dan para almadım, para verdim" Fırat Sarı ile hastaların durumu dışında bir iletişiminin olmadığını aktaran Renas Kılıç, "Fırat Sarı’dan para almadım, Fırat Sarı’ya para verdim. Polis fezlekesinde de bana Fırat Sarı’dan para aldığım konusunda diretme yapıldı. Para alsam bu halde olmazdım. Kesinlikle kabul etmiyorum, bu imkansızdır. Fırat Sarı’ya hasta talebi olduğunda bana bunu söylememesi gerektiğini söyledim" diye konuştu. "Hastalar mutlaka önce güveze alınır, sonra sevki yapılırdı" Savunmasına devam eden Kılıç, "Yabancı hastalar vardı. Mavi kod geldiği zaman o hasta ilk önce mutlaka kuvözde kalırdı, sonra sevki yapılırdı. Benim görevim, hastalar ilçe başkanlarına ya da belediyelere geldiklerinde, o an nereden hasta geliyorsa, oraya yakın eczane ile anlaşıp, hastaları o eczaneye yönlendiriyorduk" ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı, sanığa Fehmi Alperen ile sanık arasında geçen "Sen gönderme dersen ben göndermem" konuşmasını sordu. Sanık buna cevap olarak "Burada hastadan bahsetmiyorduk. Bir takım kişilerin işten çıkarılmasından bahsediyorduk. Eşim Hasdal’da 112 de çalışıyor, devlet memuru" diye konuştu. "Amacım, Esenyurt Belediye başkanı olmaktı" Savunmasına devam eden Renas Kılıç, "Yedi aydır tutukluyum, hedefim kimseyi öldürmek değil, ben belediye bünyesinde çalışıyorum. Amacım bu işlere bulaşıp, kazanç sağlamak değil, Esenyurt Belediyesi’nde Belediye başkanı olmaktı. Asla suçlu çıkacağıma inanmıyorum. Bu çocuklar vefat etti, ben bu çocukların evlerine gidip, tedavilerini kendim yapıyordum, nasıl zarar verebilirim? Ben hiçbir talimatı Fırat Sarı’dan almadım, Bebek başı para almıyordum, hak ediş alıyordum" ifadelerini kullandı. Cumhuriyet savcısı sanığa, Fehmi Alperen’le sanık arasında geçen ilaç temini konuşmasını sordu. Sanık, "Başka ilaçlarda vardı, farklı hastanelerden ilaçlar alıyorduk. Bir hastane sahibi değilim, nasıl SGK’dan para alabilirim? Üzerime atılı kamu zararı suçlamalarını kabul etmiyorum" dedi. Duruşmaya ara verildi Mahkeme, sanık Renas Kılıç’ın savunmasının ardından, duruşmaya ara verdi. Duruşma, aranın ardından diğer sanıkların savunmaları ile devam edecek.