GÜNDEM - 03 Ağustos 2014 Pazar 17:12

Felçli köpek sahiplerinin sevgisi ile yeniden yürüdü

A
A
A
Felçli köpek sahiplerinin sevgisi ile yeniden yürüdü

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde yüksek ateş sonucu felç geçiren ve bazı veteriner hekimlerin ‘uyutulsun’ dediği köpek 4 ay sonra sahiplerinin sevgisi sayesinde yeniden yürümeye başladı.

Kdz. Ereğli ilçesinde Nuray ve Feridun San çifti 9 yıl önce 23 günlükken Cocker cinsi Tommy’i satın alarak sahiplendiler. 4 ay önce halsizlik ve yüksek ateş şikayeti ile veterinere getirilen Tommy’nin felç olduğu anlaşıldı. Sahipleri, Tommy’nin durumunu anlattıkları veteriner hekimlerden ‘iyileşmez, uyutulsun’ cevabını alınca çok üzüldüler. Nuray ve Feridun San çifti aldıkları bu cevaba rağmen hiç vazgeçmeyerek Tommy’den sevgi ve ilgilerini hiç eksik etmediler. 4 ay boyunca kendi çocukları gibi baktıkları, denize götürüp fizik tedavi uyguladıkları Tommy 4 ay sonra yürümeye başladı.

TOMMY, SAHİPLERİNİN SEVGİSİ İLE YÜRÜDÜ
Tommy'nin hastalığının teşhisi ve tedavi sürecinde yakından ilgilenen Veteriner Hekim Hüseyin Demircan, bazı arkadaşlarının ‘uyutulsun’ dedikleri köpeğin bugün yürümeye başladığını söyledi. Demircan, Tommy’nin Nuray ve Feridun San çiftinin sevgisi sayesinde yürümeye başladığını belirterek, "20 Mart civarı Tommy bize halsizlik, yüksek ateş gibi şikayetlerle geldi. O gün itibariyle serum bağladık. Tabi ateşini düşürmeye çalıştık ama topallık iki ayağına birden vurdu. Ardından Tommy felç oldu ve yürüyemez hale geldi. Tommy duyarlı bir köpek, sahipleri de hiç bırakmadı. Biz hiç ümidi kesmedik. Birçok insanın ümitsiz olduğunu söylemesine rağmen, hatta birçok arkadaşımın bana uyutalım dediği bir vakaydı. Ama sahipleri çok azimliydi. Denize götürüp denizde fizik tedaviden evlerinde kaldıraçla kaldırıp fizik tedavi programını Tommy'e uyguladılar. Bugün de sabah beni arayarak bir sürprizleri olduğunu söylediler. Geldiğinde Tommy yürüyordu. Ben şaşırdım açıkçası. Biz yürüme beklemiyorduk. Tommy şu anda 4 ayak üzerinde, gayet de sağlıklı. Ama yine söylüyorum. Daha önce de böyle bir vaka ile karşılaşmıştık. Anne ve babasının sevgisi Tommy'i yürüttü" dedi.
4 ay boyunca Tommy ile çok yakından ilgilendiklerini ancak kendisinin de iyileşme süresince çok çaba gösterdiğini anlatan Feridun San, köpeğinin ayağa kalkmasının kendilerini çok mutlu ettiğini dile getirdi.

“KENDİ ÇOCUĞUM GİBİ ALTINI BEZLEDİM”
Tommy’nin yeniden yürüyebilmesi için ona hep destek olduklarını ve her zaman sevgilerini gösterdiklerini ifade eden Nuray San, onu kendi evlatları gibi gördüklerini söyledi. Gazetecilere Tommy’nin durumunu ve yaşadıklarını anlatan Nuray San, "İnsan kendi evladı gibi görüyor. Canından bir parça gibi. Sevgisinden bir an bile başından ayrılmadım. Çok üzüldüm. Kedim de ölmüştü. Arkasından Tommy'nin de rahatsızlanması beni daha çok üzüntüye boğdu. Sürekli yatalak hasta gibi altını bezledim. Sürekli ayaklarını kuvvetlendirmek için fizik tedavi uyguladık. Yeri geldi bahçeye indirdim. Dışarı ile irtibatını kesmesin diye. Sürekli sevgi ve beni her dakika havlayarak yanında istiyordu. Çişini yaptığı zaman bağırıyordu. Gelsin temizlesin diye. Sürekli yatarken bile başını okşamadan yatmıyordu havlıyordu" dedi.
4 ay felçli yaşadıktan sonra yürümeye başlayan Tommy veteriner hekim tarafından yapılan kontrollerinin ardından yeniden evinin yolunu tuttu. 

VEDAT KILIÇ
ZONGULDAK

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Yumaklı: "Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı "Bab-ı Ali Toplantıları-Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" konulu toplantıda konuştu. Bakan Yumaklı, Ana muhalefetin boykot çağrılarına karşı ekonomimizin önü ardı hiç düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını ifade etti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Bab-ı Ali Toplantıları - Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" Toplantısına katıldı. Beşiktaş’ta bir otelde düzenlenen toplantıda konuşan Bakan Yumaklı, "Tarım sektörü milli güvenlik kadar, savunma sanayi kadar önemli. Ülkelerin stratejik bakışlarında ilk üçün içerisinde mutlaka yer alan bir sektör olarak konuşulur. Küresel iklimin en büyük etkisi de yine bu son derece stratejik olan sektöre gelmiş durumda. "Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği". Burada bir görüş alış verişinde bulunacağız. Tarım ve orman sektörü, gıda arzı ve güvenliğine sağladığı katkının yanı sıra bütün sanayiler içinde bir girdi teminini ifade eder. Dolayısıyla hem kırsal kalkınmada olan etkisi hem oluşturduğu istihdamla da modası asla geçmeyecek stratejik bir sektördür. Dünyada kırılma dönemlerine baktığımızda her zaman bir takım zorlukların sıkıntıların gerçekleştiğini görüyoruz. Her gün yeni bir gündemle uyanıyoruz. Gün içinde gündemimiz defalarca değişebiliyor. Hele ki son günlerde bunun örneğini çok yakında görüyoruz. Böyle dönemde kendimizi tarımsal üretimde, gıda-arz güvenliğinde güçlü tutmak zorundayız. Öncelikle bunun altını kuvvetlice çizmek istiyorum." dedi. "Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi ’Ambarın anahtarı kimdeyse güç ondadır’ prensibince hareket ediyoruz." diyen Yumaklı, "Birleşmiş Milletlerin (BM) yayınladığı bir rapora göre 2050 yılında yüzde 65’le yüzde 70 daha fazla gıda üretmemiz gerektiğini söylüyorlar. Bu nedenle bizim önümüzde kıldan ince kılıçtan keskin bir yol var. Biz bakanlık olarak bütün bunlardan sorumluyuz. Biz bütün bu kapsamda bakanlık olarak toplamda 165 bin arkadaşımızla beraber öncelikle ülkemizin gıda-arz güvenliğinin gerektirdiği hususları yerine getiriyoruz. Daha sonrada bizlerin ürettiklerine ihtiyacı olan bu ülkelerin de ihtiyacını gideriyoruz." dedi. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatının söz konusu olduğunu söyleyen Bakan Yumaklı, "Çiftçiyi korumak ve tüketiciyi korumak’ bugün için bizim parolamız bu. Tarımsal destekler var. Ar-ge var. Sulamada çok ciddi yatırımlar halen yapılmaya devam ediyor. Bugün ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ilk 10 ülke arasında. 186 ülkeye 2 binin üzerinde tarım ve gıda ürünü ihraç ediyoruz. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatımız söz konusu. Bu ihracatta katkısı olan çiftçisinden sanayicisine kadar, sektörün tüm paydaşlarına teşekkür etmek istiyorum." Önümüzdeki dönemde 5 ana temel üzerine tarımsal üretimin oturtulduğunu kaydeden Yumaklı, "Birincisi yapmış olduğumuz üretimin sürdürülebilir olması gerekir. Sürdürülebilir üretimin verimli olması gerekir. Sürdürülebilir ve verimli tarımsal üretimin elde ettiği çıktıların kalitesi olması gerekir. Bütün bunların kayıt altına alınması gerekir ki en çok mücadele verdiğimiz alanlardan bir tanesi ve son madde ise bütün bunlardan elde edilen gelirin tarım sektörüne yatırım olarak geri dönmesi. Bu 5 eksen etrafında şekillendirdik. Bu kapsamda son 2 yılda özellikle hayata geçirmek için mücadele ettiğimiz tarımsal üretim planlamasını 2024 yılı itibariyle hayata geçirdik. Yani şuanda bizim hasat edeceğimiz ürünler tarımsal üretim planlamasının ilk meyveleri olacak bu sene. Türkiye’nin kendi ürünlerini üreten ve katma değerli hale getirerek bunları pazarladığı bir ülke olması bizim açımızdan son derece önemli. Başka önemli bir konu ise tarımsal üretimin teknolojik ihtiyacı. 2025 yılını tarımsal teknoloji konusunda çok daha farklı bir perspektifi getirmek üzere projeler oluşturmaya ayırdık." dedi. Ana muhalefetin boykot çağrılarına ekonominin kurban edilmemesi gerektiğine işaret eden Yumaklı, "Ekonomimizin bu anlamda hakikaten hiç önü ardı düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını bir kez daha kuvvetlice ifade etmek istiyorum. Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz. Başka bir şeyi konuşuyoruz. Sizin ülkenizde gıda arz güvenliğiyle ilgili bir sorun olduğunda, bütün dinamiklerinizi ya da avantajlarınızı kaybettiğinizde ’bu ülkede işte bir siyasi görüş daha az etkilenecek öbürü hiç etkilenmeyecek’ diye bir şey yok. Herkes aynı şekilde etkilenecek. Dolayısıyla şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekir." dedi.