YEREL HABERLER - 07 Kasım 2012 Çarşamba 14:54

KONYA SMMMO`DAN E-İMZA HİZMETİ

A
A
A
KONYA SMMMO`DAN E-İMZA HİZMETİ

Konya SMMM Odası, Yeni Türk Ticaret Kanunu`nun getirdiği kolaylıklardan yararlanmak isteyen üyelerine ve mükelleflerine özel e-imza hizmetine başladı.
E-imza ile ilgili bilgilendirme yapan Oda Başkanı İsmail Turan, ``Bilindiği gibi Yeni Türk Ticaret Kanunu ile iş hayatını kolaylaştıran bir çok yenilik gelmiştir. Bunlardan birtanesi de e-imza`dır. Örnek vermek gerekirse kısa süre önce hizmete giren Gümrük ve Ticaret Bakanlığı`nın projesi ``˜MERSİS` sisteminde e-imza olmadan işlem yapılamamaktadır. MERSİS şirket/firma kuruluş işlemleri, değişiklik ve kapanış işlemlerinin elektronik ortamda yapıldığı başarılı bir sistemdir. Meslektaşlarım ve mükelleflerimiz MERSİS ve benzeri kamu kurumlarının elektronik projelerinde işlemlerini hızlı bir şekilde yapabilmeleri için mutlaka e-imza sahibi olmaları gerekmektedir. Ülkemizde E-Devlet projesi geliştikçe ve yaygınlaştıkça devlet kurumları teker teker e-imza`lı uygulamalara geçmektedir. Elektronik imza, başta elektronik satın alma işlemleri olmak üzere, belge hazırlama, onaylama gibi işlemlerin birçoğunda kullanılabileceğinden E-Devlet oluşumunun en önemli basamaklarından birisin oluşturmaktadır. Elektronik imza, vergi, pasaport, nüfus cüzdanı, ÖSS, sosyal güvenlik gibi işlemlerde, üniversitelerde, bankalarda, kamu kuruluşlarında, hastanelerde, elektronik sözleşmelerde ve elektronik postalarda, kısaca e-devlet, e-ticaret ve e-iş uygulamalarının tümünde sağladığı güven ve kazandırdığı zaman acısından vazgeçilmez bir teknolojidir. E-imza bu aşamada EKAP, UYAP, Sanayi Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, E-Devlet Kapısı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Merkezi Kayıt Kuruluşu, Türk Patent Enstitüsü, Mobil Cihaz Kayıt Sistemi, EPDK, Gümrük Müsteşarlığı, KOSGEB, WETİKS, TÜBİTAK, TEYDEB`de kullanılmaktadır. Şu anda e-imza hizmetini veren sınırlı sayıda firma olmasından ve bu firmaların hiçbirinin Konya`da bulunmamasından dolayı odamız ile E-tugra bilişim hizmetleri arasında yapılan protokol sonucunda e-imza hizmeti için oda binamızda stant açılmış ve e-imza hizmeti verilmeye başlanmıştır. E-imza almak için başvuru formu, taahhütname ve Nüfus Cüzdanı gerekmektedir. Başvuru formuna ve taahhütnameye oda web sitemizden ulaşılabilmektedir. E-İmza için belirlenen rakamlar ise 1 yıllık 129 TL, 2 yıllık 169 TL, 3 yıllık 219 TL şeklindedir. Konya SMMM Odası olarak amacımız her zaman geçmişte de olduğu gibi, hem oda üyelerimizi hem de mükelleflerimizin işlerini kolaylaştırıcı bütün projeleri hayata geçirmektir. E-imza da bu projelerimizden bir tanesidir. E-imza hizmeti almak isteyen meslektaşlarımız ve mükelleflerimiz oda hizmet binamıza gelerek 24 saat içerisinde e-imza sahibi olabilirler. Ayrıca e-imza ile ilgili detaylı bilgiye Konya SMMMO web sitesi www.ksmmmo.org.tr`de detaylı şekilde yer verilmiştir`` şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."