SAĞLIK - 22 Nisan 2024 Pazartesi 10:11

Panik atağın en önemli belirtisi ’felaket düşüncesi’

A
A
A
Panik atağın en önemli belirtisi ’felaket düşüncesi’

Panik atağın, toplumda çok sık duyulan ve çoğu kişide farklı seyreden bir durum olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Ömer Öz, "Panik atak; gelip geçici fiziksel bazı belirtilerin, kişi tarafından bir felaket gibi görülmesi neticesinde, saniyeler içinde kötüleşebilir" uyarısında bulundu.


Kimileri nefes alamadığını, kimilerinin kalp krizi geçireceğini veya felç olacağını düşünüp acile koştuğuna dikkat çeken Medicana Bursa Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Ömer Öz, "Panik atak vücudun, normal durumlara ani, yoğun korku ve güçlü fiziksel tepkiler ile karşılık vermesi durumudur. Panik atak geçiren kişi çok terleyebilir, nefes almakta güçlük çekebilir ve kalbinin normalden daha hızlı attığını hissedebilir. Panik atak sırasında kişide kalp krizine benzer belirtiler ortaya çıkabilir. Muayene sonrası ’senin bir şeyin yok, psikiyatriye git’ cevabıyla karşı karşıya kalıyor. Böyle fiziksel belirtileri olup da hiçbir şeyi olmadığını duyan kişilerde bir kafa karışıklığı oluyor. Daha sonra ’ne yani benim bu belirtilerim kafamda uydurduğum şeyler mi’ diye sormaya başlıyor. Bunun neticesinde de ’kafada kurma’ ve ’çok büyütme’ kavramları ortaya çıkmaya başlıyor. Hayır, bu fiziksel belirtiler gerçek. Ancak çok büyük bir ihtimal kalıcı ve tahlillerle tespit edilebilecek bir hastalığa bağlı değil. Panik atak kabaca 20-30 dakika süren, dehşet içinde olma haliyle kalpte hızlanma, nefeste hızlanma, sıcak basması, ellerde uyuşma, karında gariplik hissi, titreme, huzursuzlukla kendini gösteren bir rahatsızlık. Bunu ilk kez yaşayan kişi için oldukça zorlayıcı, travmatik, unutmak isteyeceği dakikalar. Ortaya çıkardığı his ne kadar dehşet verici olsa da tedavisi de aslında dallanıp budaklanmış, kronik hastalıklara göre oldukça yüz güldürücü. En berbat hissettiğiniz panik atak dahi bir şekilde sonlanıyor ve yerini sakinliğe bırakıyor" dedi.


İnsanların panik atak yaşadıklarında hemen bunun neden yaşandığına odaklanma eğiliminde olduğunu ve sebep olabilecek bariz bir kavga, ölüm, hastalık bulamadıklarında iyice sıkışmış ve şaşırmış hissettiklerini belirten Psikiyatri Uzmanı Öz, "Her zaman stresli bir durum sonrasında panik atak belirtisi oluşmaz. Bazen masum, gelip geçici bir fiziksel belirtinin bir felaket olarak görülmesi neticesinde de saniyeler içerisinde başlayabilir. Örneğin kalbinizdeki ufak bir atım değişikliği sizin için bir kalp krizi gibi algılanmış olabilir ve dikkatinizi tamamen buraya verdiğinizde korkunuz bir anda sizi panik atağa itebilir. Neyi felaket olarak yorumladım ve bu atağı geçirdim diye düşünseniz de hızlıca akıp geçen düşüncelerinizi yakalamak her zaman mümkün olmaz. Panik atağı ortaya çıkartan şey masum, gelip geçici, her insanda olabilen basit fiziksel belirtileri, bazı ölümcül hastalıklarla eşit tutmamız ve sanki o ölümcül hastalığa yakalanmışız gibi bir davranış içerisine girmemizdir. Zihninizin söylediğiyle gerçekte olan şeyler aslında farklıdır. Panik atak sizin ölmenize ya da kalıcı, ölümcül bir hastalığa yakalanmanıza neden olmaz. Panik, korku, kaygı, mutsuzluk bunlar birer duygudur ve kendi akışına bıraktığımızda havadaki bulutlar gibi gelir geçer" diye konuştu.


Panik atağın yönetilebilir, tedavi edilebilir bir rahatsızlık olduğunu ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Ömer Öz, "Panik atağın hayatımızın önüne geçmesine izin vermeden, onu görmeyecek, gözümüzde büyütmeyecek tarzda yaşayabiliriz. Psikoterapiler ve ilaç tedavileri panik atak tedavisinde birinci sıra seçeneklerdir ve hayatınızı sınırlandırdığınız bu rahatsızlığı psikiyatrik destekle geride bırakabilirsiniz" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bahar aylarında bu hastalıklar peşinizi bırakmayabilir Üst solunum yolu enfeksiyonlarının, doktora başvurmanın önde gelen sebepleri arasında yer aldığını belirten Kulak Burun Boğaz (KBB) ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. İdil Öztürk, "Mevsim geçişlerinde yaşanan ısı değişimleri birçok hastalık gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına da zemin hazırlıyor. Zayıflayan bağışıklık sistemiyle birlikte vücut direncinin düşmesi, bu dönemlerde üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanmasına neden oluyor" diye konuştu. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının, dünyada en çok görülen ve en fazla iş gücü kaybına sebep olan hastalıkların başında geldiğini ifade eden Medicana Bursa Hastanesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. İdil Öztürk, "Üst solunum yolu enfeksiyonuna sebep olan faktörler virüslerdir. Virüslerin zayıf düşürdüğü bireylerde diğer bakteriyel enfeksiyonlar da görülebilir. En çok bilinen üst solunum yolu enfeksiyonları nezle ve grip olmakla birlikte, bu hastalıklar sinüzit, tonsillit (bademcik iltihabı), orta kulak iltihabı ve larenjite neden olabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonuna yatkınlığı artıran faktörler vardır. Alerjik bünyeye sahip olma, burun kemiği eğriliği veya konka büyüklüğü gibi anatomik sorunlar sebebiyle ağızdan nefes alıp verme, sigara içme, düzensiz beslenme gibi faktörler riski artırabilir. Bu hastalıklar daha çok mevsim geçişlerinde ve kalabalık ortamlarda sık görülür. Damlacık enfeksiyonu biçiminde ortaya çıkar, yani yakın mesafeden konuşma, öpme, öksürme sonucunda bulaşırlar. Bulunulan ortamda havalandırmanın yetersiz olması da bulaşmalarını kolaylaştırır. Virüs, bulaşı olan yüzeylere temas sonrası ellerin yıkanmaması ile de bulaşır. Gereksiz antibiyotik kullanımını önlemek amacıyla üst solunum yolu enfeksiyonlarının tanısında viral hastalık farklarının bulunması gerekir" dedi. Op. Dr. İdil Öztürk, erişkinlerde sıkça görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarını şöyle sıraladı: "Nezle birden çok virüsün yol açtığı, kişiden kişiye bulaşan, üst solunum yollarını tutan hafif seyirli bir hastalıktır. Üşütme, soğuk algınlığı olarak da bilinir. Soğuk mevsimlerde daha sıktır. Sigara içenlerde daha sık görülmez fakat ağır seyreder. Bir insan, ömrü boyunca yaklaşık olarak 300 defa nezle olur. 5 yaşın altındaki çocuklar yılda ortalama 8-10 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirir. İnfluenza virüslerinin yol açtığı üst solunum yolu enfeksiyonudur. Virüsün 3 tipi vardır. Tip A insanlar, domuzlar ve kümes hayvanlarında, Tip B sadece insanlarda hastalık yapar. Tip C ise insanlarda çok hafif belirtilere yol açar. Sıklıkla ani başlayan yüksek ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ve kas ağrıları, bitkinlik, burun akıntısı veya tıkanıklığı ile kendini gösterir. Ateş genellikle 5 gün ya da 1 hafta sürer. Tedavide dinlenme çok önemlidir. Ateş düşürücüler, bol sıvı tüketimi ve iyi beslenme önemlidir. Viral bir hastalık olduğu için antibiyotik verilmez ancak orta kulak iltihabı, sinüzit, zatürre gibi ikincil enfeksiyon, komplikasyon olarak eklenmiş ise antibiyotik kullanılır. Yutak ve bademciklerin ani başlayan enfeksiyonudur. Virüs veya bakteriyel kaynaklı olabileceği için etkene göre tedavi metodu değişiklik gösterir. Belirtileri yüksek ateş, boğaz ağrısı-yutkunma zorluğu, halsizlik-kırgınlık, baş-eklem-kas ağrıları, öksürük ve bazen de boyunda lenf bezlerinin şişmesidir. Çocuklarda orta kulak enfeksiyonu daha sık görülür. Sıklıkla nezle, grip gibi enfeksiyonları takiben gelişen ikincil bakteriyel enfeksiyon şeklindedir. En sık 6-18 ay asındaki çocukları etkiler. 6 yaşından sonra hastalık sıklığında bariz azalma görülür. Yüz kemiklerinin içerisinde sinüs adı verilen hava boşluklarının iltihabına sinüzit adı verilir. Yine sıklıkla viral üst solunum yolu enfeksiyonlarını takiben gelişir. Vira enfeksiyonlardan sonra 7-10 günde tam iyileşme beklenirken genellikle burun doluluğu ve öksürük artışı olur. Büyük çocuklar ve erişkinlerde baş ve yüz ağrıları görülebilir. Antibiyotik tedavisi gerekebilir." KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Öztürk, söz konusu bu üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için hijyene ve el yıkamaya özen gösterilmesi, kalabalık ortamlardan uzak durulması, kalabalık ortamların sık sık havalandırılması, hasta kişilere mümkünse maske taktırılması ve fazla yaklaştırılmaması, yaşa uygun ve dengeli beslenilmesi, mevsime uygun giyinilmesi gerektiğini söyledi.