Yerel Haberler
Burdur
17 Mayıs 2024 Cuma - 19:05 Mis kokulu bahçelerle çevrili “Gül Yolu” açıldı Burdur Gölü kenarında dikilen ve hem renkli görüntüsü hem de mis kokularla çevrili Salda Gölü-İlyas Köyü yolu Valilik tarafından Gül Yolu olarak isimlendirildi. Gül Yolu’nun hem eko turizme hem de Burdur ekonomisine büyük katkı sağlaması hedefleniyor. Yaklaşık 15 yıl önce başlatılan ve Burdur Gölü’nün kurtarmak amacıyla başlatılan Lisinia Doğa Projesi çerçevesinde göl kenarında bulunan Karakent ve İlyas köyü arazilerine gül bahçeleri dikilmişti. Dikilen güller hem çıkarılan yağı hem de ziyarete gelen turistler nedeniyle Burdur ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Eko turizmin daha da canlandırılması amacıyla Salda Gölü’nden başlayıp İlyas Köyü’ne kadar olan Lavanta Yolu Burdur Valiliği, İl Özel İdaresi, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Lisinia Doğa’nın ortak çalışmasıyla aynı zamanda Gül Yolu olarak isimlendirildi. Yıllardır Salda Gölü’ne gelen ziyaretçilerin Lavanta bahçelerini gezmek amacıyla kullandığı yol artık gül bahçeleri için de kullanılacak. Lisinia Proje Alanı’nda yapılan Gül Yolu açılış törenine Burdur Valisi Türker Öksüz, Milletvekilleri Adem Korkmaz ve İzzet Akbulut, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Güder, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Asım Ertilav ve Lisinia Doğa Proje kurucusu Öztürk Sarıca ve protokol üyeleri katıldı. Açılışta konuşan Öztürk Sarıca, “Yaklaşık 15 yıldan beri Lisinia Doğa olarak burada projeler yürütmekteyiz. En önemli projelerimizden bir tanesi Burdur Gölü. Küresel ısınma nedeniyle gölümüzü kaybediyoruz. Gül aynı zamanda çok az su tüketiyor ve 1300 rakımın üzerinde susuz yetişebilen bir ürün. Gül kültürünün başladığı yerlerden birisindeyiz. İlyas köyünden Salda Gölü’ne kadar olan güzergah aynı zamanda doğal bir gül rotası. Biz iki yıldan beri bu rotayı gül ile ilgili eko turizmi canlandırmak amacıyla projeler yürütüyoruz” dedi. Vali Türker Öksüz ise, “Gül yolu projemiz için hepimiz bir aradayız bugün ilimize ekoturizm faaliyeti olarak Gül Yolu projesini başlatıyoruz. Amacımız yaylalarıyla doğal güzellikleri ile, Sagalassos Antik Kenti ile, Kibyra Antik Kenti ile Salda Gölü ile ve yaylalarıyla, hem doğal güzellikleri hem de kültürel mirası oluşturan kültürel turizme kaynaklık eden değerlerini tanıtmak ve turizm pastasından eko turizm ile fazlasıyla fazla pay almak. Bu bölge lavanta ile ünlü bir bölge. Lavanta yolunu aynı zamanda biz bugün bir gül yoluna da çevirmek istiyoruz. Amacımız bütün yerli ve yabancı ziyaretçilerin hakikaten eko turizmde çok önde olan şehrimizi tanımaları, buranın geleneksel kültürünü tanımaları ve şehrimize katkıda bulunmaları. Bunun için İl Özel İdaremiz, diğer kamu kurum ve kuruluşlarımızla birlikte inşallah bu proje ile birlikte şehrimize katma değer sağlayacak, ekonomik katkı sağlayacak, yerel halkın kalkınmasına hizmet edecek projeyi uygulamak inşallah nasip olur. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Umuyorum ki turizmi çeşitlendirme de bu önemli bir adım olur ve bunu daha büyüterek daha genişleterek projeyi devam ettirmiş oluruz. Bütün ziyaretçileri Türkiye’den veya dışarıdan yabancıları şehrimizdeki bu lavanta yolunu, gül yolunu görmeye davet ediyoruz" şeklinde konuştu. Törenin ardından Vali Türker Öksüz ve protokol üyeleri gül bahçelerine inerek gül topladı. Lisinia Proje Alanı’nda yapılan Gül Yolu açılış törenine Burdur Valisi Türker Öksüz, Milletvekilleri Adem Korkmaz ve İzzet Akbulut, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Güder, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Asım Ertilav ve Lisinia Doğa Proje kurucusu Öztürk Sarıca ve protokol üyeleri katıldı.
Türk müziğinin ineklerin süt verimini artırdığı akademik olarak ispatlandı
10 Mayıs 2024 Cuma - 15:27 Türk müziğinin ineklerin süt verimini artırdığı akademik olarak ispatlandı Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Çiftliğinde Devlet Konservatuarı ile ortak düzenlenen Türk Müziğinin süt ineklerinin hormon ve süt veriminin incelenmesi projesi çerçevesinde ineklere Türk müziği dinletilerek süt veriminin arttığı gözlemlendi. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı, Veteriner Fakültesi, Gıda Tarım ve Hayvancılık MYO, MAKÜ Çiftliğinin de işbirliği yaptığı “Müziğin süt ineklerinin hormon ve süt verimi üzerindeki etkisinin incelenmesi ”projesi meyvelerini veriyor. Çiftlikte yetiştirilen ineklere dinletilen Türk Müziği’nin ardından ineklerin daha sakin ve huzurlu bir ortamda beslendikleri için süt veriminde de artış sağlandığı gözlemlendi. Proje sorumlusu MAKÜ Müzik Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Zeki Nacakcı projesi hakkında MAKÜ çiftliğindeki ineklere uyguladıkları projelerinde müziğin her bir tarzına ineklerin farklı tepkiler verdiklerini, müzikli ortamda durmalarının onlardaki mutluluk hormonlarında değişim gösterdiğini ve bu sayede de süt verimlerinin de arttığını aktardı. Daha önce birçok farklı yerde uygulanan bu yöntemin MAKÜ’de uygulanan bu sistemin farkının ise Türk Halk Müziği ve yöresel müzikler dinletmeleri olduğunu belirtti. Ayrıca Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Zeki Nacakcı; “Müziğin canlılar üzerindeki etkisine yönelik bir çok çalışma vardır. Bizim de bu projede çıkış noktamızdan bir tanesi de ineklerin süt verimini arttırabilir miyiz düşüncesiyle hareket ederek MAKÜ çiftliğinde müzik denemeleriyle ineklerimizin süt verimini arttırmaya yönelik bir proje başlattık. Bizim dünyada yapılan diğer projelerden farkımız onlar klasik müzik temelli araştırmalar yaparken biz bunu Türk Halk Müziği ile, yöre müzikleri ile, meditasyon müzikleri ile şekillendirme çalışması başlattık. Bunun öncelikli etapta dünyadan çok daha farklı olarak fareler üzerinde, atlar üzerinde, onlarında stres hormonlarını ve süt verimini arttırıcı hormonları üzerinde çalışmalarını yaptık. Bu çalışmalarda belli başlı müzikleri belirledik ve hangi desibelde vereceğimizi, hangi sürelerde vereceğimizi, ne kadar vereceğimiz gibi konuları önce atlar üzerinde yapılan araştırmalar ile belirledikten sonra çiftlikte ineklere günün belirli saatlerinde müzik dinletiyoruz. Bir de biliyoruz ki inekler en çok süt sağarken strese giriyorlar. Onlara o noktada farklı müzikler dinletip Pavlov’un şartlı deneysel olarak yapmış olduğu araştırma gibi bizde farklı denemeler yapıyoruz. Tabi bunların sonuçlarını daha almadık ama görünen o ki şu anda olumlu yönde gidiyoruz. Çünkü yaptığımız ön araştırmalara göre ineklerin müziğe çok güzel tepki verdiğini görüyoruz. Hatta ben ilk projeye başladığımda çok da şaşırmıştım, bu kadar aşırı bir tepki beklemiyordum. Direk bütün sese odaklanarak hareket ediyorlar. İlk etap araştırmalarımızda Türk Halk Müziğine, caz müziğine, meditasyon müziklerine diğer müziklere oranla daha çok tepki verdikleri görülüyor. Proje sonuçlandıktan sonra bunun bilimsel verileri makaleler ve bilimsel ortamlarda açıklanacak. O zaman çok daha net veriler elimize ulaşmış olacaktır.” dedi. -İneklerin stresleri az olunca süt verimi de artıyor İneklerin süt veriminin dış etkenlere bağlı olduğunu ve mutlu olduklarında süt veriminde artış yaşandığının altını çizen Prof. Dr. Nacakcı; “Benim diğer uzman arkadaşlardan aldığım davranışları ile ilgili bilgilere göre inekler stresleri ne kadar az olursa o kadar süt verimleri artıyor. Dolayısıyla normal yemeklerini yedikten sonra dinlenme modlarındaki müziklerin aslında meditasyon ve onları çok hareket ettirmeyecek bir tarzda müzik olduğu zaman onların çok daha rahat yattıkları ya da dinlendiklerini görüyoruz. Bu da onların günlük süt üretimlerini artırdığı gibi hareketli müziklerde de çok daha canlı hissediyorlar. İnsanlar nasıl farklı müziklere farklı tepkiler gösteriyorlar aynı hayvanlar da farklı müziklere farklı tepkiler gösteriyorlar ve bunun sonuçlarını da alıyoruz. Proje başlayalı bir yıl oldu. Bir yıl süresi içerisinde değerli veriler elde ettik. Bunu gerek kan alma örneklerinde, gerekse davranışlarını gözlemleyerek de görüyoruz. Projenin sonlarına doğru geldik. Yaklaşık 3 ay içinde de projemiz sonuçlanacak. 3 ay sonra da basın mensupları ile bu verileri paylaşacağız.” şeklinde konuştu. Projede farklı fakültelerden 15 kişi yer alıyor Projenin büyük katılımlı bir proje olduğundan bahseden Prof. Dr. Nacakçı; “Proje ekibimiz büyük. Veteriner Fakültesinde branşları çok farklı olan hekim arkadaşlarımızdan da destek alıyoruz. Laborantından hayvan davranışlarını gözlemleyen veterinerlere kadar. Yine biz de konservatuvar bölümünden farklı müzik türleriyle uğraşan arkadaşlarımızdan çok farklı destekler alıyoruz. Projemize yaklaşık 15 kişi destek veriyor. Bu da projenin büyüklüğünü ve başarıya ulaşmasında katkı veriyor.” sözlerini sarf etti. Merkezimizde hayvanlar üzerinde 40’ın üzerinde çalışma yapılıyor MAKÜ çiftliğinde yer alan hayvanlar üzerinde farklı çalışmalar yapıldığını dile getiren Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi ve Tarım Hayvancılık ve Gıda Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İlktan Baştan ise proje ile ilgili olarak; “Merkezimiz bünyesinde 40’ın üzerinde çalışma yapılmakta. Lisans ve lisansüstü öğrencilerimizin yanı sıra birçok bilimsel araştırma da uygulanmaktadır. Bunlardan bir de müziğin süt verimi üzerindeki artmasının araştırılması. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Bölgesel Kalkınma Odaklı üniversite ve hayvancılık alanında özel desteklenen bir üniversite. Burada da bu üniversitenin farklı birimlerinde farklı disiplinlerinde hayvancılığın veriminin nasıl artırılabilir, nasıl daha iyiye götürülebilir, onun bir çalışma örneğini görüyoruz. Burada Güzel Sanatlar Fakültesi, Konservatuvar, Fen Edebiyat Fakültesi, Mimarlık Mühendislik Fakültesinden bir çok hocamızın aynı zamanda eşgüdümlü araştırmaları yürütülmektedir. Amacımız bölgemizdeki hayvancılığa bir örnek, bir rol model olabilmektir” dedi.
Yaptıkları tahta arabalarla yarış düzenleyip çocukluk eğlencelerini geleneksel hale getiriyorlar
09 Mayıs 2024 Perşembe - 10:07 Yaptıkları tahta arabalarla yarış düzenleyip çocukluk eğlencelerini geleneksel hale getiriyorlar Burdur’un Gölhisar ilçesine bağlı Yeşildere köylüleri çocukken oynadıkları tahta arabaları tekrar yaparak bayramlarda geleneksel hale gelen tahta araba yarışı düzenliyor. Tasarladıkları araçların hünerlerini de sergileyen köylüler, kurdukları dernek koordinesinde düzenledikleri bu etkinlikle hem kaynaşıyor hem de doyasıya eğleniyor. Burdur’un Gölhisar ilçesine bağlı Yeşildere köyünde yıllardır Ramazan Bayramı’nın ikinci gününde tüm köylülerin katılımıyla tahta araba yarışı düzenleniyor. Köyde kurdukları Gölhisar Yeşildere Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği koordinesinde düzenledikleri bu etkinlikle bayramlarda bütün köylülerin bir arada toplanıp kaynaşması sağlanırken köylülerin geçmişte oynadıkları tahta arabaların gelecek nesillere de aktarılması hedefleniyor. Akdeniz bölgesinde olmasına rağmen Karadeniz köylerinin yapısını andıran Yeşildere köyünde farklı ağaç türlerinin karışımıyla yaptıkları birbirinden farklı tahta arabalarla yarışan köylüler, bunu bir gelenek haline getirip bundan sonraki senelerde de devam ettireceklerini dile getiriyor. Yeşildere köyü sakinlerinden Adem Semerci, "Bu tahta arabayı biz çocukluğumuzdan beri yapıyoruz. Geleneksel olarak Ramazan Bayramı’nda düzenlediğimiz tahta araba yarışı için bu arabaları yaptık. Arabada pinar, çam, selvi gibi farklı ağaç türlerini kullanıyoruz. Neredeyse 10 dakika içinde bir arabayı hazır hale getiriyoruz" dedi. Yine Yeşildere köyünün bir başka sakini Sait Yıldırım ise, "Bu tahta arabalarını yaparak Ramazan Bayramlarının ikinci gününde geleneksel olarak yarışma yapıyoruz ve çok eğlenceli oluyor. Biz çocukluğumuzdan beri bu arabalara biniyoruz. Hem eğleniyoruz hem de eskileri hatırlamış oluyoruz" şeklinde konuştu. Yeşildere Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Sait Yıldırım da yaptıkları bu yarışma hakkında, "Çocukluğumuzda ve gençliğimizde bindiğimiz tahta araçlarla yaptığımız tahta araba yarışlarını geleneksel hale getirerek Ramazan Bayramı’nın ikinci günleri yarış düzenliyoruz. Bu yarışı biz çocukluğumuzda da yapardık. Şimdilerde bu araçlara binilmediği için gençlerimiz ile birlikte bayramları neşeli bir hale getirmek adına bu etkinliği düzenliyoruz. Bizim köyümüz orman köyü olduğu için Karadeniz iklimine benziyor. O yüzden engebeli bir arazimiz var. Köyümüzün yukarısından aşağıya kadar 800 metrelik bir parkurda yarış yapıyoruz. Gençlerimiz ve köylülerimiz ile birlikte neşeli bir bayram geçiriyoruz" dedi. Yaptıkları arabalarla köy içerisinde yokuş aşağı yarışan gençler, düşe kalka tamamladıkları yarışla hem köylülerin yüzünü güldürüyor hem de bir arada olmalarını sağlıyor.
Kazada ölen yaşlı kadın, yardıma koşan çobanın akrabası çıktı
09 Mayıs 2024 Perşembe - 09:18 Kazada ölen yaşlı kadın, yardıma koşan çobanın akrabası çıktı Burdur’un Yeşilova ilçesinde şarampole uçan otomobilin 76 yaşındaki sürücüsü, aracın altında kalarak hayatını kaybetti. Yardıma koşan ve yaşlı kadının akrabası olduğunu gören çoban ise büyük şok yaşadı.Kaza, Karamanlı yolunun 4. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Yeşilova’dan Karamanlı istikametine seyir eden Aysel Kılınç (76) idaresindeki 15 LA 725 plakalı Tofaş otomobil, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkıp takla atarak şarampole devrildi. Kazayı gören çoban İrfan Er’in 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. O sırada kazayı gören ve yoldan geçen vatandaşlar yan duran otomobili düzelttiklerinde Aysel Kılınç’ı arabanın altında hareketsiz şekilde kanlar içinde buldu. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Kılınç’ın hayatını kaybettiği belirlendi. Jandarma olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmalarının ardından yaşlı kadının cenazesi, otopsi yapılmak üzere Yeşilova Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Aysel Kılınç’ın kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı için araçtan fırladığı ve arabanın altında kalarak ezildiği öğrenildi.Ölen kadın yardıma koşan çobanın akrabası çıktıKazayı görünce yardıma koşan çoban İrfan Er, “Ben ileride koyun otlatıyordum. Bir anda sesi duyunca ayağa kalkıp baktığımda arabanın yan yattığını gördüm. Hemen yardıma koştum ve 112’yi arayarak haber verdim. Arabanın yanına geldiğimde içinde kimse yoktu, etrafında aramaya başladım. Yoldan geçenler de gelince arabayı çevirdik, o zaman olayı anladık. Emniyet kemeri takılı olmadığı için kaza esnasında camdan sarkarak arabanın altında kalmış meğer kadın. Kadının yüzünü minder kapatmıştı. O yüzden belki canlıdır diyerek yüzünü açtık. Arkadaşlar yaşayıp yaşamadığını anlamak için nabzına baktığında hayatını kaybettiğini anladık. Sonra ben şüphelendim acaba bizim akraba mı diye, merak edip baktığımda bizim akrabamız olduğunu gördüm” dedi.
Kazada ölen yaşlı kadın, yardıma koşan çobanın akrabası çıktı
08 Mayıs 2024 Çarşamba - 21:08 Kazada ölen yaşlı kadın, yardıma koşan çobanın akrabası çıktı Burdur’un Yeşilova ilçesinde şarampole uçan otomobilin 76 yaşındaki sürücüsü, aracın altında kalarak hayatını kaybetti. Yardıma koşan ve yaşlı kadının akrabası olduğunu gören çoban ise büyük şok yaşadı. Kaza, Karamanlı yolunun 4. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Yeşilova’dan Karamanlı istikametine seyir eden Aysel Kılınç (76) idaresindeki 15 LA 725 plakalı Tofaş otomobil, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkıp takla atarak şarampole devrildi. Kazayı gören çoban İrfan Er’in 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. O sırada kazayı gören ve yoldan geçen vatandaşlar yan duran otomobili düzelttiklerinde Aysel Kılınç’ı arabanın altında hareketsiz şekilde kanlar içinde buldu. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Kılınç’ın hayatını kaybettiği belirlendi. Jandarma olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmalarının ardından yaşlı kadının cenazesi, otopsi yapılmak üzere Yeşilova Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Aysel Kılınç’ın kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı için araçtan fırladığı ve arabanın altında kalarak ezildiği öğrenildi. Ölen kadın yardıma koşan çobanın akrabası çıktı Kazayı görünce yardıma koşan çoban İrfan Er, “Ben ileride koyun otlatıyordum. Bir anda sesi duyunca ayağa kalkıp baktığımda arabanın yan yattığını gördüm. Hemen yardıma koştum ve 112’yi arayarak haber verdim. Arabanın yanına geldiğimde içinde kimse yoktu, etrafında aramaya başladım. Yoldan geçenler de gelince arabayı çevirdik, o zaman olayı anladık. Emniyet kemeri takılı olmadığı için kaza esnasında camdan sarkarak arabanın altında kalmış meğer kadın. Kadının yüzünü minder kapatmıştı. O yüzden belki canlıdır diyerek yüzünü açtık. Arkadaşlar yaşayıp yaşamadığını anlamak için nabzına baktığında hayatını kaybettiğini anladık. Sonra ben şüphelendim acaba bizim akraba mı diye, merak edip baktığımda bizim akrabamız olduğunu gördüm” dedi.
Hastaneyi beklemeyip ambulansta doğan Nehir bebek paramedik ekibiyle buluştu
08 Mayıs 2024 Çarşamba - 11:34 Hastaneyi beklemeyip ambulansta doğan Nehir bebek paramedik ekibiyle buluştu Burdur’un Gölhisar ilçesinde hastanede sancıları artınca Burdur’a sevk edilen hamile kadın ambulansta doğum yaptı. Doğum için hastaneye kadar bekleyemeyen Nehir bebek, daha bir hafta önce doğum eğitimi alan ambulanstaki ekibin yardımıyla dünyaya geldi. Ekip bebeği evinde ziyaret etti. Burdur’un Çavdır ilçesine bağlı Kozağacı köyünde yaşayan ve 9 aylık hamile olan Özlem Bilici (32), 25 Nisan tarihinde evde sancıları başlayınca Gölhisar Devlet Hastanesi’ne gitti. Burada yapılan kontrollerde suyunun geldiği anlaşılınca ambulans ile Burdur Devlet Hastanesi’ne sevk edilen Özlem Bilici ambulansta doğum yaptı. 3 kilo 200 gram doğan kız bebeklerine Nehir ismini veren Özlem-Niyazi Bilici çifti üçüncü çocuklarını kucaklarına almanın mutluluğunu yaşıyor. Doğumdan 13 gün sonra Nehir bebeğin ambulansta doğumunu gerçekleştiren 112 ekibi İsmail Çelikbaş, Perihan Hasçeltik ve İsmail Hasçeltik, Nehir bebeği evinde ziyaret etti. Özlem Bilici’nin doğumunu gerçekleştiren ve 5 yıldır paramedik olarak görev yapan Perihan Hasçeltik, "Nöbetimizde Komuta Kontrol Merkezi’nden Gölhisar Devlet Hastanesi’nden Burdur Devlet Hastanesi’ne miadında gebelik olarak sevk görevi verildi. Hastaneye gittiğimizde 32 yaş ve üçüncü doğum olduğu söylendi. Bir saattir hastanede beklemiş ve suyu gelmeye başlamıştı. Bizde gebe arkadaşla birlikte yanımıza bir ebe arkadaş da alarak yola çıktık. Yola çıktığımızda sancısı artınca biraz bekledik doğum başlarsa geri döneriz diye. Doğum gerçekleşmeyince tekrar yola koyulduk. Yaklaşık 10 dakika sonra ambulansta doğum gerçekleşti. Bebek doğduktan sonra ebe arkadaş ile birlikte bebeği ve anneyi stabil hale getirdik ve sağ salim Burdur Devlet Hastanesi’ne teslim ettik. Doğumunu gördüğümüz Nehir bebeği ve ailesini bugün ziyarete geldik. Bebeğimiz büyümüş, 15 günlük olmuş, maşallah diyelim. Buna vesile olmak ve doğumuna yardımcı olmak da güzel bir duyguydu bizim için" dedi. "Mesleğimde 20 yıl sonra ilk kez böyle bir vaka aldım" Yaklaşık 20 yıldır paramedik olarak görev yapan ambulans ekip şefi İsmail Çelikbaş ise, "Arkadaşlarım ile birlikte o gün doğum işlemini gerçekleştirdik. 20 yılda ilk defa böyle bir vaka ile karşılaştım. Her zaman çok acil vakalar, ölümler, kalp krizleri, trafik kazaları gibi vakalara değil böyle güzel olayların da olması bize gurur ve onur veriyor. Bugün de aileyi ziyarete geldik, Nehir bebeği yerinde gördük. Annesine, babasına, vatana ve millete hayırlı evlat olmasını dilerim" şeklinde konuştu. "Bir hafta önce doğum eğitimi almıştık" Ekip olarak yaklaşık bir hafta önce İl Sağlık Müdürlüğü tarafından kendilerine doğum eğitimi verildiğini de söyleyen Paramedik İsmail Çelikbaş, "Yaklaşık bir hafta önce doğum eğitimi almıştık bakanlığımız ve müdürlüğümüz sayesinde. Eğitimin üzerine de bu olayın gerçekleşmesi çok güzel oldu. Bu eğitimde bize yardımcı olan eğitmenlerimize ve müdürlüğümüze çok teşekkür ederiz" sözlerini sarf etti. Nehir bebeğin babası Niyazi Bilici kızlarının doğumunda yardımcı olan ekibe teşekkürlerini sunarken anne Özlem Bilici ise, "25 Nisan tarihinde evde sancım başlayınca Gölhisar Devlet Hastanesi’ne gittim. Orada ebelerimiz ve sağlık çalışanlarımız yardımcı oldu. Ambulans ile Burdur’a gidecektim ama yolda doğumum başlayınca ambulanstaki sağlık çalışanlarımız ve ebemiz yardımıyla doğumum gerçekleşti. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Bebeğimi onların sayesinde sağlıklı bir şekilde kucağıma aldım" dedi.