POLİTİKA - 02 Mayıs 2024 Perşembe 22:07

Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin”

A
A
A
Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin”

Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi.


ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi.



“PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu”


“7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?”



“Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar”


Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti:


“Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.”



“28 Şubat’tan hala korkuyorlar”


Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu.



“Feminist akademisyenler çürük kokuyor“


Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Vestel’e ’Düşük Karbon Kahramanı’ ödülü Vestel’in ‘Eko-tasarım ambalaj çözümleri ile sürdürülebilir paketleme’ projesi İstanbul Karbon Zirvesi’nde ödül aldı. Vestel, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ana desteğinde, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından ’İklim Değişikliği Kaynaklı Riskler, Fırsatlar ve Karbon Ticareti’ temasıyla düzenlenen 9. İstanbul Karbon Zirvesi’nde yeni paketleme tasarımıyla ödül aldı. Şirket, en iyi karbon yönetimi başarılarının ödüllendirdiği zirvede, ‘Eko-tasarım ambalaj çözümleri ile sürdürülebilir paketleme’ projesiyle ’Düşük Karbon Kahramanı’ ödülünü kazandı. Verilen bilgiye göre; sürdürülebilir ve ekosisteme saygılı üretim yöntemlerinin yanı sıra geliştirdiği teknolojilerle doğal kaynaklar üzerindeki baskının azaltılmasına da katkıda bulunan şirket, bu kapsamda doğal kaynakların korunması, karbon emisyonlarının azaltımı, atıkların azaltılması ve döngüsel ekonomiye katkı sağlayan çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi gibi alanlara katkı sağlayan Ar-Ge, girişimcilik ve inovasyon çalışmaları hayata geçiriyor. Çevre odaklı faaliyetlerine tüketicileri de dahil etmek için projeler geliştiren şirket, müşterilerinin karbon ayak izlerini azaltmalarına destek amacıyla ürünlerinde ve kullandığı ambalajlarda, karbon emisyonu yüksek hammaddeler yerine daha çevreci hammaddeler kullanarak karbon ayak izini azaltıyor. Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği ’Düşük Karbon Kahramanları’ Ödülleri ile üretim ve tüketimde karbon yönetimini iyi şekilde sağlayan, düşük karbon ekonomisi için çalışan markaları desteklemeyi, bu sayede de toplumda konunun bilinirliğini artırmayı amaçlıyor.
Kilis Kilis’te kimyon hasadı başladı Kilis tarımında önemli bir yer tutan ve atıl arazilerde yetiştirilen kimyonun hasadına başlandı. Bu yıl rekoltenin yüksek olması çiftçinin yüzünü güldürürken kimyonun kilosu 200 TL’den satılacak. Suriye sınırına yakın bölgelerdeki atıl arazilerde yetiştirilen kimyon, Türkiye’nin tarımına ve ekonomisine katkı sağlıyor. Yüksek kalitesi dikkat çeken kimyon, çiftçilere yeni bir gelir kaynağı, tüketicilere ise kaliteli bir ürün sunuyor. Kilis tarımında bu sezon yaşanan yüksek rekolte sevinci, bölgenin tarım potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi. Şubat ayı içerisinde tohumunu toprakla buluşturulan kimyonun hasadı başlarken çiftçiler, Haziran ayı sonuna kadar hasadın süreceğini söyledi. Sabahın erken saatlerinde tarlaların yolunu tutan işçiler ile birlikte toplanan kimyonlar güneşte kurutularak biçerdöver ile tohumdan ayırtılıp sofralara hazır hale getiriliyor. Kilis’te 50 bin dekar alanda tıbbi ve aromatik bitki yetiştirildiğini söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Özdemir, "Suriye’nin sıfır noktasında tıbbi ve aromatik bitkilerden olan kimyonda hasat başladı. Tıbbi aromatik bitki çeşitlerinde üretim alanı artarak son beş yıl içinde 50 bin dekara kadar çıktı. Üreticiler, girdi maliyetinin artması ile alternatif ürün olan tıbbi aromatik bitkiler yani bu kişniş, kimyon, çörek otu gibi bitkilere yöneldi. Biz şuan Suriye’nin sıfır noktasında Türk ve Suriye kardeşliği içerisinde hasat yaptık. Suriyeli kardeşlerimiz Türkiye’ye geldikten sonra ülkenin tarımına katkı sunabilmek için çalışmaya başladılar. Beklentimiz dekara 100 kilogram. Kimyonun kilosu 200 TL ve üzerine alıcı buluyor. Geçen seneye göre verimimiz yüksek. İnşallah daha da iyi olur" dedi.
Adana Adana’da engel tanımayan okul Adana’nın Kozan ilçesinde, TOKİ Şehit Suat Ocak İlkokulunda özel eğitim gören 20 öğrenci için hayırseverlerin destekleriyle özel eğitim sokağı kuruldu. Kozan’da 600 öğrencili TOKİ Şehit Suat Ocak İlkokulunda otizm, görme, işitme gibi engelleri olan öğrencilerin okula severek gelmesi ve zorluk yaşamaması için tasarlanan sokakta, öğrenciler yardımcı hizmetliler tarafından karşılanıp özel eğitim sınıflarında engelsiz eğitim alıyor. Okul müdürü Turan Pazarcı, öğrencilerin okula severek gelmelerinin kendileri için öncelik olduğunu aktardı. Pazarcı, “37 yıllık eğitimciyim. Bu okula göreve başladığımda özel eğitim öğrencilerinin bazı eksikliklerini gözlemledik. Öğretmenlerimiz fedakârca çalışıyor ve özel öğrencilerimize daha kolay bir eğitim sağlamak istedik. 20 özel eğitim öğrencimiz var. Onların daha kolay eğitim teneffüs ve güvenli alanlarını oluşturarak daha iyi bir eğitim almaları için hayırsever destekleri ile özel bir sokak oluşturduk” dedi. Özel eğitim öğretmeni Sultan Erdemir, “Sokağımız bu sene yapıldı. Özel öğrencilerimize ait bir oyun ve eğitim alanı oluştu. Öğrencilerimiz burada kendilerini daha güven içinde hissederek hem teneffüs yapabiliyor hem de eğitimlerini alabiliyorlar” dedi. Engel tanımayan eğitim Öğretmen Pelin Dağlı Aydın, Kozan’da özel bir projeye imza attıklarını ifade ederek, “Bu sene hayırseverlerimizin desteği ile özel eğitim öğrencilerimize okulumuzda bir sokak ve eğitim alanı oluşturuldu. Öğrencilerimiz huzur ve güven ortamı içinde hem eğitim alıyor hem de okullarında kolaylıkla eğlenceli vakit geçirebiliyorlar” diye konuştu. “Öğrencilerin eğitim başarısında artış gözlendi” Rehberlik öğretmeni Esra Devran ise öğrencilerin bu sokak ile birlikte güvenlik ve bir arada olmalarının eğitime olumlu katkı sunduğunu ifade ederek öğrenci başarısının arttığını da gözlemlediklerini kaydetti. Öğrencilerden Utku Yüce okulu çok sevdiğini ifade ederek, öğretmenleri ile çok mutlu olduğunu söyledi. Öğrencilerden İsmail Kaan Şahin ise hazırladığı zeybek gösterisi ile sundu.