POLİTİKA - 29 Nisan 2024 Pazartesi 16:31

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Türkiye’miz için kentsel dönüşüm tercihten öte zorunluluktur''

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Türkiye’miz için kentsel dönüşüm tercihten öte zorunluluktur''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AFAD Başkanlığında "AFAD - DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni”nde konuştu. Erdoğan, ''Başta deprem olmak üzere ülkemizin doğal afetlere hazırlık noktasındaki eksiklikleri de süratle giderilmelidir. Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden Türkiye’miz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur'' dedi.

“Yerli ve milli üretim olan ekskavatörlerimiz, özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerimizde görev yapacak”

AFAD ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün işbirliğiyle sel ve taşkın risklerini azaltma yolunda kritik bir adım daha attıklarını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Devletimizin ilgili kurumlarının sel taşkın afeti öncesi anı ve sonrasına müdahale noktasında lojistik ve teknik kapasitesini bu vesileyle güçlendiriyoruz. AFAD envanterinde bulunan 111 adet iş makinesinin Devlet Su İşleri’nin kullanımına verilmesini kapsayan protokol, her 2 kurumumuzun etkinliğini artıracaktır. Bugün ilk etapta 31 adet iş makinasının devir teslimini gerçekleştiriyoruz. Bu iş makinelerinin da hizmete girmesiyle birlikte Devlet Su İşlerindeki ekskavatör sayısı 816’ya ulaşacak. Yerli ve milli üretim olan ekskavatörlerimiz, özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerimizde görev yapacak. Karadeniz bölgemizdeki 13 ilimizde risk azaltma faaliyetlerine süratle başlıyoruz. Böylelikle öncelikle senelerce yaşadığımız sel, taşkın ve heyelan afetlerinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Derelerimizdeki temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vermek suretiyle yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri hayata geçireceğiz. Her zaman söylediğimiz gibi depremler, seller, heyelanlar, yangınlar gibi tabiat olaylarının önüne geçemeyiz fakat bunların yol açacağı zararları en aza indirmek bizlerin elindedir. Bizim inancımızda tedbir, tevekküle mâni değildir. Hangi meselede olursa olsun görevimiz önce her türlü önlemi bihakkın almak, ardından da Rabbimizin takdirine teslim olmaktır. Tedbirsiz tevekkül samimiyetin değil cehaletin alametidir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Türkiye’miz için kentsel dönüşüm tercihten öte zorunluluktur''

“Özellikle yağış mevsimi çalmadan kapımızı riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz”

Mevlana’nın ‘Akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir’ sözünden alıntıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü imza töreniyle özellikle yağış mevsimi çalmadan kapımızı riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Protokol sayesinde kullanıma sunulan yeni iş makinelerimizin da yardımıyla 2024 yılını daha sorunsuz sıkıntısız, inşallah can ve mal kaybı yaşamadan atlatacağımıza inanıyorum. AFAD ve Devlet Su İşlerine çalışmalarında şimdiden kolaylıklar diliyorum.

“Coğrafya kaderdir sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz”

Türkiye’nin yalnızca jeopolitik açıdan değil, coğrafi olarak da kritik bir bölgede bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekli şartlara göre tedbirlerin alınmasını gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Negatif ve pozitif anlamlarıyla ‘coğrafya kaderdir’ sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Akdeniz havzasında yer alan Türkiye, aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en fazla mağdur olan devletlerin başında geliyor. 2023 senesi ülkemizle birlikte tüm dünyada en sıcak yıl olarak maalesef kayıtlara geçti. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik olarak adlandırılan üçlü gezegen krizi karşısında en yoğun mücadeleyi veren ülkelerden biri olduk” şeklinde konuştu.

“Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi soluğu çıkmadı”

Türkiye’nin son yıllarda çeşitli doğal afetlerle, salgınla ve savaşla karşı karşıya geldiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü

“Tedbirli olmak ile tedbirsiz yakalanmak arasındaki devasa farkı bu sınamaların tamamında bizzat tecrübe ettik. Binlerce canımız, plansızlığa hazırlıksızlığa kurban giderken vaktinde önlem alındığında can ve mal kayıplarını nasıl azaltabileceğimizi de yine bu hadiselerde bizzat görmüş olduk, işte evvelki gün İstanbul’un göbeğindeki bir parkta çok basit tedbirler alınmadığı için 5 yaşında bir evladımız göz göre göre hayatını kaybetti. Bu acı olayın öncesinde Beşiktaş Gayrettepe’deki gece kulübü yangınında 29 emekçi kardeşimizi, Antalya’daki teleferik faciasında bir vatandaşımızı ihmallere kurban verdik. Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi soluğu çıkmadı. Hatta Antalya’daki teleferik faciasının sorumlularını ellerinden gelse neredeyse demokrasi kahramanı ilan edeceklerdi. 6 Şubat depremlerinde aynı kesimlerin nasıl tavır aldıklarını hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz. AFAD başta olmak üzere devletimizin kurumlarına karşı çok yoğun bir linç kampanyası yürüttüler. Tamamı yalan ve çarpıtma üzerinden resmi kurumlarımız, gönüllü kuruluşlarımız sağda canla başla çalışan askerimiz, polisimiz, yardım ve kurtarma görevlilerimiz fütursuzca eleştirildi. Vicdanları yaralayan ithamların muhatabı oldu. Daha sonra bu kirli kampanyayı sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizi hedef alacak, onlara hakaretler savuracak kadar ileriye götürdüler. Oysa toplam 14 milyon insanımızı ve 11 ilimizdeki 7 bin mahalle ve köyü etkileyen bu depremleri son bir asırda maruz kaldığımız en ağır tabi affetti. Asrın felaketi olarak nitelenen depremlerde 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hale geldi. Depremin şehirlerimize yol açtığı maddi hasarın toplamı 104 milyar doları geçti. Aramızdan ayrılan 53 binden fazla kardeşimizin acısı yüreklerimizle hiç dinleyecek. Rabbim afetlerde kaybettiğimiz tüm kardeşlerimize rahmet ve merhamet eylesin diyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Türkiye’miz için kentsel dönüşüm tercihten öte zorunluluktur''

“Her ay, 10-15 bin konutun teslimatını yaparak yılsonuna 200 bin konutu teslimi etmeyi hedefliyoruz”

Covid-19 salgını ve bölgede artan savaşlarla birlikte artan ekonomik zorlukların, 6 Şubat depremi sonrası omuzlara binen yükün daha da ağırlaştığını dile getiren Erdoğan, “Bu zorluklara rağmen asrın felaketinin üstesinden asrın birlikteliğiyle geliyoruz ve geleceğiz. Bugüne kadar 80 bine yakın konutu ve köy evini hak sahiplerine teslim ettik. Her ay, 10-15 bin konutun teslimatını yaparak yılsonuna kadar bu rakamı 200 bine ulaştırmayı hedefliyoruz. 6 Şubat depremleri ülkemiz açısından bir kırılma noktası olmuştur. Deprem öncesinde son 21 yılda afete hazırlık bakımından attığımız her olumlu adımın faydasını çok net bir şekilde gördük. Daha evvel afet yönetimi farklı kurumların uhdesindeydi. Bu da özellikle afet anında ciddi koordinasyon sorunu olarak ortaya çıkıyordu. Söz konusu görevleri bir araya toplayarak, 2009 senesinde Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’nı (AFAD) kurduk. Devletimizin ilgili tüm kurumlarını afet öncesi ve sonrası süreçlere dahil ederek koordinasyon ve iş birliğini güçlendirdik. Bugün vatandaşlarımız; AFAD’ı, UMKE’si, Kızılay’ı, polisi, jandarması ve sosyal yardım uzmanlarıyla en sıkıntı günlerinde devletini yanında buluyor. DSİ’de özellikle orman yangını, sel ve taşkınlarla mücadele noktasında vazgeçilmez roller üstleniyor” açıklamasında bulundu.

“Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin aylar boyunca yapamadığı işleri bizim kurumlarım günler içinde tamamlamaktadır”

Van, Elazığ, İzmir ve Maraş’ta meydana gelen depremlerin yanı sıra Antalya’daki orman yangını ile Batı Karadeniz ve Kumluca’da meydana gelen sel felaketinde de devletin tüm kurumlarıyla seferber olduğunu kaydeden Erdoğan, “Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin aylar boyunca yapamadığı işleri bizim kurumlarımız hamdolsun günler içinde tamamlamaktadır” ifadelerini kullandı.

“Kentsel dönüşüm projeleriyle ülkenin dört bir yanında 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık”

Erdoğan, zaman zaman ortaya çıkan sorunları da hızla çözüme kavuşturduklarını dile getirerek, “Kurumsal kapasitenin güçlendirilmesinin yanında TOKİ vasıtasıyla dayanıklı, modern ve sağlam binalar inşa ettik. 2003 yılından bu yanan TOKİ tarafından yapılan bina sayısı 1 milyon 351 bini aşıyor. Kentsel dönüşüm projeleriyle ülkenin dört bir yanında 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık. Muhalefetin haksız eleştirilerine maruz kalan TOKİ binalarımız, 6 Şubat depremlerinden alnının akıyla çıkmıştır. 6 Şubatta yıkılan tüm binaların yüzde 90’ından fazlası 1999 yılı öncesinin inşaat standartlarının yapılanlarıydı. Tünel kalıp sistemlerinin ve sismik izolatörlerin ne kadar hayati öneme sahip olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Aynı durum sel, taşkın, su baskını ve heyelan gibi yüreklerimizin yandığı diğer felaketler için de geçerlidir. Doğrudan dere yatağına inşa edilen bir binanın yüzde 100 güvenli olduğunu kimse söyleyemez. Temizliği ve ıslahı vaktinde yapılmayan dereler ciddi risk taşıyor demektir. Tabiatla uyumlu bir yapılaşma, şehirleşme ve yaşam tarzı yerine tabiata ters bir anlayışla hareket edildiğinde bedel ödemek maalesef kaçınılmaz hale geliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Türkiye’miz için kentsel dönüşüm tercihten öte zorunluluktur''

“Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura 4 milyar doları bulmaktadır”

Bugüne kadar DSİ tarafından inşa edilen 10 bin 765 tesisin de toplam 20 milyon dekar alanda taşkın kontrolünün sağlandığını, buna rağmen Türkiye’de son 3 yılda toplam bin 500 adet sel, su baskını ve taşkın meydana geldiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Gerçekten üzülerek ifade ediyorum; bu afetlerde 113 insanımız hayatını kaybederken, 405 kardeşimiz de yaralandı. Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura 4 milyar doları bulmaktadır. Geçtiğimiz noktada şu hakikati çok net bir şekilde görebiliyoruz; şayet yuvalarımızda gönül rahatlığıyla oturmak, şehirlerimizde güven içinde yaşamak, köylerimizde ve yaylalarımızda endişesiz hayat sürmek istiyorsak hem tabiata saygılı olmak hem de gereken tedbirleri almak mecburiyetindeyiz. Afet öncesi yapılan bir birim harcamanın afet sonrası ortalama on beş birime tekabül ettiğini aklımızdan çıkarmadan hareket etmemiz şarttır. Allah korusun diğer türlü tarihin tekerrür etmesine mani olamayız. Bunun için sadece kurumsal kapasitenin ve iş birliğinin güçlendirilmesi yeterli değildir. Başta deprem olmak üzere ülkemizin doğal afetlere hazırlık noktasındaki eksiklikleri de süratle giderilmelidir. Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden Türkiye’miz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur.

Bilim adamları her gün bizleri deprem konusunda uyarırken, önceki hafta Tokat ilimiz 5,6 büyüklüğünde bir depremle sarsılmışken, deprem İstanbul’umuz için bir beka meselesi haline gelmişken, yani deprem gerçeği kendini sürekli hatırlatırken hiçbirimizin dönüşüm projelerini geri plana itme, önemsiz hale getirme lüksü yoktur. Ülke ve millet meselesinin siyasi partisi olmaz. Afetlere hazırlık bizim nazarımızda siyaset üstü bir konudur. Açık söylüyorum; bizim bütün derdimiz insanımızı yaşatmaktır. Bizim amacımız; vatandaşımıza müreffeh bir gelecek sunmak, ihmalden, siyasi rekabetten, tembellikten veya para hırsından dolayı daha fazla acı çekmek, daha fazla yıkım ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hükümet olarak; kentsel dönüşüm, sel ve taşkın riskini azaltma, dere ıslahı ve ağaçlandırma gibi insanlarımızın can ve mal emniyetini sağlayacak her türlü gereken desteği vereceğimizi bilinmesini istiyoruz.”

Doğukan Gürel - Muhammed Musab Gümüşer

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Mantar zehirlenmesi, karaciğer yetmezliğine hatta ölüme neden oluyor Yozgat’ta doğada yetişen mantarlardan kaynaklı hastaneye başvuranların sayısının geçen yıla oranla yükseldiğini söyleyen Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Tolga Aydın, karaciğer yetmezliğine neden olarak ölüme kadar götüren zehirli mantarlara karşı uyarılarda bulundu. Mevsim yağışlarının başlamasıyla beraber mantarlar da doğada kendini göstermeye başladı. Doğal ortamda bilinçsizce toplanan ve zehirli olduğu bilinmeyen mantarlar, tüketildiği takdirde telafisi olmayan ölümcül sağlık problemlerine neden oluyor. Zengin protein içeriği ile ete alternatif olarak gösterilen mantar, yağışların bol olduğu bu günlerde hem çok yetişiyor hem de vatandaşlardan rağbet görüyor. Kültür mantarından daha lezzetli de olsa doğal mantarlar, zehirlenme riskini de beraberinde taşıyor. Mantar çeşidinin çok fazla olduğu bu dönemde hangi mantarın zehirli hangi mantarın zehirsiz olduğu bazen karıştırılabiliyor. Bilinçsizce tüketilen mantarlar zehirlenme ile birlikte ölümcül sağlık problemlerine neden oluyor. Uzmanlar çeşidi bilinse bile doğada toplanan mantarların kesinlikle tüketilmemesi gerektiğinin altını çiziyor. “Karaciğer yetmezliğine neden oluyor” Doğada yetişen mantarların bilinçsizce tüketiminin ölümle sonuçlanabilecek zehirlenmelere yol açabileceğini belirten Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Tolga Aydın, “Ülkemizde sonbahar ve ilkbahar aylarında yağmurların artmasıyla mantar kaynakları zehirlenme vakalarında artış gözlemlendiğini ve bu yıl geçen yıla oranla ilimizde de zehirlenme vakalarının arttığını görüyoruz. Türkiye’de doğada kendiliğinden yetişen mantarlar arasında zehirli mantarların olduğunu biliyoruz. Bu zehirli mantarların tüketilmesi sonrasında ölüme dahi götürecek ciddi vakalar görmekteyiz. Karaciğer yetmezliği ve acil karaciğer nakli gerektiren vakalar da karşımıza gelmekte. Bu günlerde acil servislerimize mantar kaynaklı zehirlenmelerinden dolayı başvurular arttı.” dedi. “Zehirlenme belirtileri 2 ila 6 saat içinde kendini gösteriyor” Mantar zehirlenme belirtilerinin 2 ila 6 saat içerisinde kendini gösterdiğini de belirten Aydın, “Mantar zehirlenmesinin kendini kötü hissetme, soğuk soğuk terleme, mide bulantısı ve karın ağrısı ile başladığı gibi bilinç bulanıklığı, bayılma hissi ve uyuklama hali gibi nedenlerle zehirlenme belirtileri olabilir. O yüzden bu gibi sorunlar olduğunda öncesinde mantarda yemişsek acil servislere başvuralım. Bu vakalarla karşılaşmamak ve bu zehirlenme olaylarının yaşanmaması için doğadan kendiliğinden toplanan ve tüketilen mantarları bilinçsiz bir şekilde yemeyelim. Daha çok kültür mantarına yönelmekte fayda olacağını düşünüyorum.” şeklinde konuştu. “Daha temkinli olmamız gerek” Vatandaşlardan Muzaffer Bayat, bilinçsizce doğada toplanan mantarları tüketmediğini söyleyerek, “Her mantarın zehirli olup olmadığını bilmediğimiz için zehirlenme imkanı daha fazla olduğundan bunları yerken daha dikkatli ve temkinli bir şekilde yaklaşmamız lazım. Daha fazla zehirsiz mantarları tercih etmemiz lazım” ifadelerine yer verdi. “Doğada bulduğumuz her mantarı yememeliyiz” Halit Bozkurt ise “Doğada bulduğumuz her mantarı yemememiz lazım. Mantar insan hayatı için çok tehlikeli. Yararı da var. Zararı da var. Zehirli mantardan insanlar ölebiliyor ve sağlıkları açısından zor duruma düşebiliyorlar. Her bulduğumuz mantarı tüketmemiz lazım. Sağlığımız açısından her mantarı yemememiz gerekiyor” diye konuştu.
İstanbul TCL Elektronik, yeni QD-Mini LED TV ve akıllı ev aletlerini tanıttı TCL Elektronik, Orta Doğu ve Afrika pazarına yönelik çeşitli kategorileri kapsayan en yeni ürün serisini İstanbul’da düzenlenen özel bir lansman etkinliğinde tanıttı. TCL Elektronik, yeni ürün serisini İstanbul’da düzenlenen lansman etkinliğinde tanıttı. Ayrıca şirket, Arsenal Efsanesi Martin Keown’un da katılımıyla gerçekleşen etkinlik sırasında Resmi Bölgesel Tüketici Elektroniği Ortağı olarak Arsenal Futbol Kulübü ile ortaklığını vurguladı. Etkinlik, şirketin bölgedeki müşterilere birinci sınıf teknolojik yenilikler sunma konusundaki kararlılığını vurgulayan en son ürün serilerine tanıklık etmek üzere bölgenin dört bir yanından sektör temsilcilerini, medya temsilcilerini ve influencer’ları bir araya getirdi. Ürünler arasında, 2024 QD-Mini LED TV’lerde sergilenen yüksek görüntü kalitesinin yanı sıra yaşam tarzlarını daha sağlık ve rahat hale getirmek için tasarlanmış bir dizi iyileştirilmiş ev aletleri ve klimalar da yer alıyor. TCL Endüstrileri Orta Doğu ve Afrika Genel Müdürü Sunny Yang lansmanla ilgili olarak heyecanını dile getirerek şunları söyledi: "Şirketimizin en yeni nesil QD-Mini LED TV’lerini tanıtmaktan heyecan duyuyoruz. Özellikle dünyanın en büyük QD-Mini LED TV’si olan TCL 115 X955 Max’i sergilemeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Hedefimiz, en son teknolojiyi sunarak ve Orta Doğu ve Afrika pazarlarında birinci sınıf ve olağanüstü bir eğlence deneyimi sağlayarak tüketicilerimizin değişen ihtiyaçlarını karşılamaktır. Ayrıca, günlük hayatı kolaylaştırmak için tasarlanmış en yeni ev aletleri ürünlerimizi tanıtmak için sabırsızlanıyoruz. Bunlar arasında TCL FreshIN Serisi Klimalar, Free Ankastre Serisi Buzdolapları ve sektör lideri temizleme oranına sahip son teknoloji çamaşır makineleri yer alıyor."
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar, “Kocasinan, şehrin merkezinde tarımsal üretimle Türkiye’ye model olduk” Kocasinan Belediyesi’nin geçen yıl şehrin merkezinde hayata geçirdiği tarım projesi kapsamında 10’dan fazla çeşitte 42 bin sebze fidesinin ekimi yapıldı. Kadınların hem organik ürünleri ürettiği hem de satışını yaptığı 25 bin dönümlük tarım arazisini Kayseri’ye kazandıran Başkan Çolakbayrakdar, şehrin merkezinde tarımsal üretimle Türkiye’ye örnek ve model olduklarını söyledi. Şeker Mahallesi’ndeki Bekir Yıldız Bulvarı ile Şehir Hastanesi kavşağının yanında bulunan 25 bin dönümlük arazi üzerinde sebze fidelerini toprakla buluşturan ve 12 üyesi olan Kocasinan Hanımeli Kadın Girişimi Üretimi ve İşletme Kooperatifi üyeleri, hayallerini gerçekleştiren Başkan Çolakbayrakdar’a dualar edip, teşekkürlerini iletti. Proje kapsamında 12 kadın üreticiyle şehrin merkezinde tarımsal üretime devam ettiklerini belirten Başkan Çolakbayrakdar, “Kadın Kooperatifimizin üretim yaptığı bahçemizdeyiz. Burada kadın çiftçilerimiz, doğal ürünleri yetiştirme imkânı buluyorlar. Gündelik olarak üretebilecekleri; domates, çilek, biber, patlıcan, kabak, salatalık, fasulye, bamya, böğürtlen ve yeşillik gibi çeşitler yer alıyor. Geçen yıl, kurmuş olduğumuz kooperatif, aktif bir şekilde tarlada üretime başladı ve devam ediyorlar. Annelerin eli burada da farklılığını hissettiriyor. Hem organik hem de Kayseri’mizin karahıdır gibi yerli tohumlarının yetiştirildiği bir mekân olan burası, bin 200 metrekarelik parseller olmak üzere toplam 25 bin dönümlük araziyi kapsıyor. Hanım kardeşlerimizi, hayatın her alanında olduğu gibi tarımsal üretiminde de içinde olabilmesi için desteklerimizi sürdürüyoruz. Şehrin merkezinde kent tarımının yapıldığı sayılı şehirlerden bir tanesiyiz. Kayseri’den bir büyükşehirden kadınların merkezde tarımsal üretim yapmış olduğu kooperatifle bir ilk olduk. Bu noktada kadın kooperatifimiz için yapmış olduğumuz bu proje örnek teşkil ediyor. Özellikle hem şehrimizde hem ülkemizde farklı ufuklar açacak. Şimdiye kadar yaptığımız yatırımların yanı sıra bundan sonra da yeni projelerimizle Kocasinan’ımız için farkındalık oluşturacak projeleri hayata geçireceğiz. Bütün gayretimiz, şehrimizin ve ülkemizin ekonomisine destek olarak istihdama katkı sağlamaktır. Ellerine emeğine sağlık. Hanım kardeşlerimize teşekkür ediyorum ” ifadelerini kullandı. Kocasinan Belediyesi olarak gelecek nesiller ve sağlıklı toplumlar için özellikle ata tohumların yetiştirilmesi noktasında tarıma büyük destek verdiklerinin altını çizen Başkan Çolakbayrakdar, şehir merkezinde vatandaşları tarımı buluşturan projenin Kocasinan modeli olarak, Türkiye’nin geleceğine ışık tutacağını sözlerine ekledi. Kooperatif Başkanı Büşra Minaz ise organik tarımın yaygınlaştırılması ve kadının istihdamı konusunda çok önemli bir proje olduğuna değinerek, “Geçen yıl başladığımız projede bayağı yol kat ettik. Bize burada her türlü imkânlar sağlandı. Bin 200 metrekare sebzelerimizi diktiğimiz alanın yanı sıra 21 metrekare kapalı alan ve dinlenme alanı gibi yerler yapıldı. Kooperatifimize üye olan 12 kadın bulunmaktadır. Bugün 3 bin 500 fidanı kişi başı olmak üzere toplam 42 bin fidanı toprakla buluşturuyoruz. Burada çok büyük bir istihdam sağlandı. Kooperatife üye olanların çoğu hiç bu zamana kadar çalışmamış ve toprakla uğraşmamış kadınlardı. Burada kendi güçlerinin olduğunu hissettiler. Yerimiz çok güzel ve toprağımız çok verimli. Aslında kırsal kesimde olması gereken işi, biz şehrin göbeğinde yapıyoruz. Şuan tamamen doğal organik ürünler yetiştiriyoruz. Organik sertifikasını da aldığımız zaman tamamen organik ürünler olacak. Kadınların başaramayacağı hiçbir işi yoktur” diye konuştu. Dilek Coşkun da “Şehrin göbeğinde bize bu imkânları sağladıkları için çok teşekkür ediyoruz. Hem evimize yakın hem de merkezde olduğu için yetiştirdiğimiz ürünlerin satış imkânı daha fazla. Böyle imkân tanıyan başkanımıza çok teşekkür ediyoruz. Burada hem istihdam sağlanıyor hem de ev kadınları olarak kendi paramızı kendimiz kazanmaya başladık. Mutlu ve gururluyuz” ifadelerine yer verdi. Züleyha Aydemir ise “Burası bize iş alanı oldu. Her şey çok güzel. Tamamen organik tarım yapacağız. Ben ev hanımıydım. Bu zamana kadar hiçbir işte çalışmadım. Bana böyle imkan tanıdığı için başkanımız Sayın Ahmet Çolakbayrakdar’a teşekkür ediyorum” dedi. Aynur Sönmez de “Burası bunulmaz nimettir. Toprakla ilk defa tanışıyorum ve müthiş zevkliymiş. Çok yorucu olmasına rağmen hayatımda ilk defa fidanları toprakla buluşturduk. İnsanın kendi parasını kazanması çok güzel bir duygu. Şehrin merkezinde olması ve ayrıca Şehir Hastanesi’ne yakın olması da çok büyük bir avantajdır” şeklinde konuştu. Figen Udül ise organikçi olarak Kayseri’nin her yerinde olacaklarını belirterek, “Kayseri’de bir ilki başlattığımız için çok memnunuz. Hedefimiz, geçen yıl başlattığımız ve Türkiye’ye örnek olan projeyi daha da büyütmektir. İnsanlığımıza organik ürünler yetiştirip, sağlıklı ürünler sunuyoruz. Geçen sene ektiğimiz ürünleri toplayıp, organik ürünleri satmaktan gurur duyduk. Proje sayesinde elimiz para tutar oldu. Daha kendimizi hur hissediyoruz. Aile ekonomisine destek oluyoruz. Bir çiçek bile dikemezken bugün benim tarlalarım oldu. Başkanımıza ne söylesek az. Başkanımız, bizim başımızın tacıdır. Çok minnettarız” diye konuştu Emine Ünal ise kendileri için her türlü imkanı sağlayan Başkan Çolakbayrakdar’a minnettar olduğunu dile getirdi. Rukiye Katırcı da böyle bir imkânı sağladığı için Başkan Çolakbayrakdar’a teşekkür ederek, “Toprak demek, bereket demektir. Kadın emeğiyle de buluştuğun da hem büyük verim aldık hem de aile ekonomisine destek olduk. Şehrin göbeğinde tarımla buluşmak çok güzel bir şey” dedi. Hayalini gerçekleştiren Başkan Çolakbayrakdar’a dualar eden diğer kadın üreticileri ise “Öncelikle belediye başkanımıza çok teşekkür ediyoruz. Toprakla uğraşmak güzel bir duygu. Üzerimizdeki olumsuz etkiyi kaldırıyor. Hem ekonomiye destek sağlıyoruz hem de topraklarımızdan faydalanmış oluyoruz. Kadınlarımız, bu proje ile topluma daha faydalı olmuş oluyor. Kendilerine güveni artıyor. Allah razı olsun” ifadelerini kullandı.
Trabzon Abdullah Avcı: "Şanlı geçmişe sahip müzeye bir kupa daha ilave etmek istiyoruz" Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Beşiktaş ile oynanacak Türkiye Kupası finali için heyecanının ve motivasyonunun yüksek olduğunu belirterek, bordo-mavili kulübün müzesine bir kupa daha ilave etmek istediklerini söyledi. Trabzonspor, Ziraat Türkiye Kupası finalinde 23 Mayıs Perşembe günü Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda Beşiktaş ile oynayacağı maçın hazırlıklarını sürdürdü. Teknik Direktör Abdullah Avcı yönetiminde yapılan çalışmada ısınma hareketlerinin ardından taktik ağırlıklı çalışma gerçekleştirildi. Avcı, antrenman öncesi basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. "Güzel oyunların konuşulduğu bir müsabaka olsun" İlk ulaşılabilir hedeflerine ulaştıklarını belirten tecrübeli teknik adam, "İnişli-çıkışlı yollardan sonra bunu gerçekleştirdik. Bunu bir kenara bıraktık. Perşembe gününe, en iyi şekilde Türkiye Kupası finaline hazırlanıyoruz. 9. kez Türkiye Kupası’nı kazanmış, 10. kez buraya getirmek istiyoruz. Türkiye’nin büyük bir kulübü ile Olimpiyat Stadyumu’nda oyunun konuşulduğu, bir futbol festivalinin olduğu, finalleri oynamanın ne kadar değerli olduğunu ve topun oyunun içinde kaldığı, güzel oyunların konuşulduğu bir müsabaka olsun, hak edenin kazandığı. Umarım karşılığını aldığımız bir müsabaka bizi bekliyor" cümlelerine yer verdi "Çalıştığım her kategoride hem oyunu hem oyuncuyu geliştirmeye çalıştım" Takımın havasının iyi olduğunu da dile getiren Avcı, "Geçen hafta Samsunspor - Trabzonspor U19 finalinde aynı duyguyu söyledim. Kazananlar çok sevinçli, kaybedenler çok üzgündüler. Aslında her ikisi de çok kazanıyordu. Final oynamak, hele o yaş gruplarında son derece değerli. Onları da şunu ifade ettim, ben de çok finaller oynadım. Ama o gün kaybederken aslında kazanıyorsun. Bu sana çok önemli deneyimler getiriyor. Ben çalıştığım her kategoride hem oyunu geliştirmeye çalıştım hem oyuncuyu geliştirmeye çalıştım ve bunun da tacı, süsü olan kupayı almak istedim. Hepsinde buna ulaştık. Türkiye Kupası’nda da oynadığım finaller var. Umarım bu bizim alnımızda yazılmışsa çalışıyoruz. Bunun karşılığını alırız diye düşünüyorum. Trabzonspor için de çok anlam ifade ediyor. Bu sene buna bütün şehrin de ihtiyacı var. Bizim de ihtiyacımız var. Başkanın, yönetim kurulunun da ihtiyacı var. Umarım bunun karşılığını alacağız diye düşünüyoruz" dedi. "Taraftarımızı bizi sonuna kadar destekleyecektir" Abdullah Avcı, Trabzonspor’a Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nun uğurlu geldiği yönündeki görüşlerle alakalı da, "Uğurlu, uğursuzuna bakmıyorum. Bir futbol şöleni, bir festival havasında bakıyorum. Bugünler güzel günler, keyfini çıkarmak lazım. Taraftar yarı yarıya. Trabzon taraftarı destek verdiğinde Trabzonspor’a neler olabildiğini çok net görüyoruz. Onlar bizi orada sonuna kadar destekleyecektir. Ben rakip olarak orada Trabzon’a karşı 80 bin kişiyi de gördüm. Beraberken 80 bin kişiyi de gördüm. Onun için onlar bize sonuna kadar destekleyecekler" ifadelerini kullandı. "Pepe ve Trezeguet çalışmalara başladı" Pepe ve Trezeguet’in son durumları hakkında bilgi veren 60 yaşındaki teknik adam, "Antrenmandalar, planladığımız gibi şu an itibarıyla devam ediyor. Umarım maça kadar da bir problem yaşamayız. Şu anda da doktorla onları konuşuyordum. Geri dönüşleri iyi. Uğurcan Çakır da bugün salonda, programı burada değil. Onun dışında Fernandes’in ufak bir şeyi var. O da yarın daha net belli olur" açıklamasını yaptı. "Heyecanım yüksek" ’İki kez finallerde penaltılar sonucu kıl payı kupayı kaçırdınız. Bu kupayı da alırsanız 3 kupayı almış bir teknik adam olarak tarihe geçeceksiniz’ şeklinde bir basın mensubundan gelen yoruma Abdullah Avcı, "Ben tarihte varım zaten diye düşünüyorum. İnşallah bir tane daha ilave ederiz, o müzeye bir şey daha koyabiliriz. O şanlı geçmişi dolu olan müzeye bir şeyler daha koyabiliriz. Onun için şu andaki heyecanım yüksek. Motivasyonumuz yüksek, takımın da olduğu, şehrin olduğu gibi. Doğru oyun, oyunda aklımızda kalıp, duygumuzu da içine sokup en iyi şekilde bunun karşılığını almak istiyoruz" cevabını verdi.