GENEL - 05 Temmuz 2017 Çarşamba 14:38

Büro Memur-Sen açık ara farkla zirvede

A
A
A
Büro Memur-Sen açık ara farkla zirvede

Büro Memur-Sen, 74 bin 294 üye sayısıyla rakipleriyle arasındaki farkı arttırarak büro, bankacılık ve sigortacılık hizmet kolundaki genel yetkili sendika unvanını sürdürdü.

Büro Memur-Sen, 74 bin 294 üye sayısıyla rakipleriyle arasındaki farkı arttırarak büro, bankacılık ve sigortacılık hizmet kolundaki genel yetkili sendika unvanını sürdürdü.


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu gereğince Kamu Görevlileri Sendikaları ile Konfederasyonların Üye Sayılarına İlişkin 2017 yılı Tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı. Yayımlanan tebliğe göre Memur-Sen üye sayısını arttırırken, diğer konfederasyonların üye kaybetmesi dikkat çekti. Memur-Sen, geçtiğimiz yıl 956 bin 32 olan üye sayısını 41 bin 57 arttırarak 997 bin 89’a çıkarttı. Memur-Sen, 1 milyon 684 bin 323 sendikalı kamu görevlisinin bulunduğu ülkemizde kendini takip eden en yakın konfederasyona 601 bin 839 fark atarak liderliğini açık ara sürdürdü.


Büro, bankacılık ve sigortacılık hizmet kolunda ise Büro Memur-Sen, açık ara farkla 6’ncı kez genel yetkili sendika oldu. 2012 yılında genel yetkili olduğu günden bu yana üye sayısını sürekli arttıran Büro Memur-Sen, kamu görevlilerinin tercihi olmaya devam ederek bu yılda zirvedeki yerini korudu. Geçtiğimiz yıl 69 bin 954 olan üye sayısını 4 bin 340 arttıran Büro Memur-Sen, 74 bin 294 üye ile genel yetkisini perçinledi. Büro Memur-Sen, rakipleriyle arasındaki farkı da açmaya devam etti. Büro Memur-Sen, kendini takip eden en yakın sendikayla arasındaki farkı 25 bin 710’dan 35 bin 914’e çıkartarak büyük bir başarıya imza attı.



“Kardeşlik duygularıyla çalışmalarımız sürecek”


Büro Memur-Sen’in 74 bin 294 üyeye ulaşmasını değerlendiren Büro Memur-Sen Genel Başkanı Vecdi Yanbaz, “Bu sayıya ulaşmamızda emeği olan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hedefimiz, bundan sonraki süreçte uyumlu yönetim, güçlü kadro ve büyük teşkilatımızla birlikte omuz omuza vererek üye sayımızı önce 100 bin, daha sonra ise 200 bine çıkarmaktır. Kısa zamanda konfederasyonumuza bağlı 3’üncü büyük sendika olacağımıza inanıyorum. Kimseyi ötekileştirmeden, kardeşlik duygularıyla çalışmalarımızı sürdürecek, hedeflerimize en yakın zamanda ulaşacağız. Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Fatih Uğurlu ve arkadaşlarının kurduğu Büro Memur-Sen, 74 bin 294 üye sayısına ulaşmış, mütefekkir Mehmet Akif İnan’ın kurduğu Memur-Sen ise 1 milyon üye sayısına yaklaşarak, tabiri yerindeyse bir çınar gibi kök salmıştır” dedi.


“Şiddet ve vandalizmin bizim sendikacılık anlayışımızda yeri yoktur ve hiçbir zaman olmayacaktır” diyen Yanbaz, konuşmasını şöyle tamamladı:


“Biz ülkemizin, kamu görevlilerimizin kaygısını taşıyor, emek, ekmek ve özgürlük mücadelesi veriyoruz. Büro Memur-Sen olarak dinine, rengine, ırkına bakmaksızın mazlumların, masumların, mağdurların yanında olmaya, zalimlerin karşında durmaya devam ediyoruz. Kamu görevlileri adına bugüne kadar hangi kazanım elde edilmişse bunun altında Büro Memur-Sen ve Memur-Sen’in imzası vardır. Özlük noktasında sayısız kazanımlara imza atmış bir teşkilatız. Kamu görevlilerinin talep ve beklentilerini her platformda dile getiren, çözüm üreten bir teşkilatız. Bu nedenle kamu görevlileri ideolojik sendikacılık yapanları değil, hizmet üretenleri tercih ediyor.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara MHP’li vekil Feti Yıldız, Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki şikayetinden vazgeçti Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında "suç ve suçluyu övme" suçunu işlemesi iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı‘na yaptığı şikayetten vazgeçtiğini açıkladı. Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında "suç ve suçluyu övme" suçunu işlemesi iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı‘na şikayet dilekçesi vermişti. 28. Yasama Dönemi Milletvekili Genel Seçimleri ile Milletvekili sıfatının sona ermesiyle birlikte sanık Kemal Kılıçdaroğlu hakkında iddianame düzenlenmişti. Ankara 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama başlarken, duruşması 10 Nisan 2025 tarihine bırakılmıştı. Feti Yıldız, tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, ‘Terörsüz Türkiye ve bölge barışı için yürütülen kararlı politikaya’ paralel olarak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında sözlü olarak dile getirdiğimiz şikayetten vazgeçme hususunun bir dilekçeyle mahkemesine sunulması talimatını vermiştir" denildi. Yıldız tarafından Ankara 35. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilen dilekçede şunlar kaydedildi: "Terörsüz Türkiye ve bölge barışı için yürütülen kararlı duruşa paralel olarak sanık hakkında yapmış olduğumuz şikayetten vazgeçiyoruz. Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaatımız üzerine, biçimsel nitelikte bir tehlike suçu olan, ‘Suç ve suçluyu övme’ suçunu aleni ve genel suç kastıyla işlemesi nedeniyle sanık hakkında Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. İnsan Haklarının başında yer alan düşünce ve ifade özgürlüğü aynı zamanda kapsamlı bir sorumluluk alanıdır. Demokratik Ülkelerin Yasama Meclislerinde, evrensel ilkelerin yanında milli takdir alanlarının da korunarak düzenlemeler yapılması kamu düzeni gereğidir. Ceza Hukuku yalnız insan hareketinden bilfiil doğan sonuçlarla değil doğabilecek sonuçlarla da ilgilenir. Bu noktada tehlike kavramı karşımıza çıkar. Çağdaş hukukta, tehlike olasılıktan başka bir şey değildir, zarar doğurmaya elverişli tehlike, korunan hukuksal değeri bozabilecek nitelikte bulunduğu takdirde tehlike doğmuş ve buna bağlı olarak da suç oluşmuş bulunacaktır. Kuşkusuz her rejim gibi, demokratik rejimde varlığına yöneltilecek tehlikeler karşısında kendini koruma hakkına sahiptir. Öte yandan ‘açık ve yakın tehlike’ oluşturan, milli güvenliği bozan ifadelerin takibe uğraması hukuk devletinin bir gereğidir. Gerek milli ve gerekse evrensel hukukta düşünce özgürlüğü ile ilgili olarak, ‘hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi’ için ayrıntılı düzenlemeler bulunmaktadır. Mandacıların milli ürünleri boykot çağrısı yaparak yönetilemezlik algısı oluşturulma gayretleri, bu çağrı sonucu meydana gelen saldırılar, asılsız isnatlar ifade özgürlüğü kavramının arkasına saklanamaz. 05.02.2020 tarihli şikayet dilekçesinde kısmen belirttiğimiz gibi, bu süreçte CHP vahim bir şekilde savrulmuş, tüm geçmişini inkar eden bir yapıya dönüşmüş, millete aidiyet bilincinden uzaklaşmış, Türk Milletinin egemenlik ve tarihsel haklarıyla temelden ve bütünüyle çatışmaya girmiştir. Kısaca izah ettiğimiz nedenlerle CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında şikayetten vazgeçiyoruz. Gereğinin yapılmasını saygıyla talep ederiz."