GENEL - 19 Ekim 2018 Cuma 13:01

50 bin Türk gencine Almanya’da iş imkanı

A
A
A
50 bin Türk gencine Almanya’da iş imkanı

Almanya Sağlık ve Sosyal Hizmet Bakanlığı ile Türkiye Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokolle Almanya’ya Türkiye’den alınacak 50 bin hasta bakıcısı için Adana’nın Kozan ilçesinde düzenlenecek kurs kayıtları başladı.

Almanya Sağlık ve Sosyal Hizmet Bakanlığı ile Türkiye Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokolle Almanya’ya Türkiye’den alınacak 50 bin hasta bakıcısı için Adana’nın Kozan ilçesinde düzenlenecek kurs kayıtları başladı.


Kozan Sis Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesinde lise son sınıf öğrencileri ile okul müdürlerine Almanya’da iş imkanı sunan proje ve kurs hakkında bilgi verildi. Okul Müdürü Ruhşi Gül, "Alman Sağlık ve Sosyal Hizmet Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan bir protokol gereği yaşlı ve hasta bakım hizmetleri için Almanya’ya ülkemizden 50 bin eleman istiyorlar. İstenilen eleman özelliği ise lise mezunu olmak, en fazla 36 yaşında olmak, iyi düzeyde Almanca konuşma şartı istiyorlar. Biz bugün bu programın tanıtımını yapacağız. Üç yıllık bir program, önümüzdeki Kasım ayı itibariyle program başlayacak. Bu süreçte öğrenciler Almanya’da staj yapacakları kurumda yatma ve yeme ihtiyacı karşılanacağı gibi aylık 800 ile 950 euro arasında ücret alacaklar. Üç yıl sonrasında ise stajı tamamlamış olup, hasta bakıcı olarak Almanya’da kalabilecekler. Alman vatandaşlığı veya yerleşim hakkını elde edecekler. Daha sonraki süreçte ise istemeleri halinde iki yıllık bir uzman eğitimine başvurarak maaşlarını 2 bin 600 euro üzerine çıkarabilecekler" dedi.


Bu projenin Kozan’daki gençlere iş imkanı sağlayacağını söyleyen Gül, "Zaten kursta iş garantili. Mutlaka bu kursa katıldıklarında bir meslek elde edecekler. Bununla alakalı olarak Kozan Sis Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesine isteyenler başvurabilir. Bu ayın sonunda dil kursları başlayacak" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."