SAĞLIK
Binlerce turistin ziyaret ettiği kanyonda gerçeğini aratmayan tatbikat 11 Mayıs 2024 Cumartesi - 12:59:34 İçerisinden 3 kilometrelik yürüyüş parkuruyla geçilen binlerce turistin ziyaret ettiği Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesindeki Horma Kanyonunda UMKE, AFAD, İHH ve JAK ekiplerince ortak tatbikat düzenlendi. Tatbikatta açıklamada bulunan Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok, kanyonda oluşabilecek tüm sağlık problemlerinde UMKE, AFAD ya da JAK olarak ekiplerin birlikte koordineli çalışmalar yaptıklarını ve önlemler aldıklarını kaydetti. Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olarak Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE), afetlerde ve olağanüstü durumlarda görev almakta ve yıllık faaliyetleri kapsamında yeni UMKE gönüllüleri kazandırmak amacıyla eğitimler düzenlemeye devam ediyor. UMKE Temel Eğitim Programı (UTEP) kapsamında Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde Pınarbaşı Belediyesine ait kamp alanında, eğitim kampı ve akabinde Jandarma Arama Kurtarma JAK), Jandarma Köpekli Arama Kurtarma Unsuru’nun da katılımıyla geniş kapsamlı tatbikat düzenlendi. Tatbikata 58 UMKE, 10 AFAD, 7 JAK, 1 Köpekli Arama Kurtarma, 7 dağcı ve doğa sporcusu personellerin katılımıyla toplam da 90 personel görev aldı. İçerisindeki 3 kilometrelik yürüyüş parkuruyla eşsiz doğal güzelliği sahip, her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği Pınarbaşı’ndaki Horma Kanyonunda tatbikat düzenlendi. Tatbikatta senaryosu gereği Pınarbaşı’nda anayol üzerinde kimyasal madde taşıyan tanker ile sivil otomobil çarpışması akabinde dereye yuvarlanan tankerin Horma Kanyonu içerisinden geçen dere suyuna bulaşması canlandırılacak. Vatandaşın ihbarı üzerine suya gerekli inceleme yapmak üzere uzman ekip geldi. Ekipler, kanyon içerisinde incelemelerde bulunarak, asma köprü üzerinde ekiplerin çalışmalarını izleyen meraklı kalabalık dolayısıyla ağırlığı kaldıramayan asma köprünün kopması neticesinde 10 kişi kanyon içerisine düşerek yaralandı. Olayların üzerine Arama Kurtarma ve UMKE ekiplerine bilgi verilerek ilgili arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. Geniş kapsamlı başlatılan operasyon ile KBRN vakalarına müdahale ve kanyon içi iple kurtarma yapıldı. Kurtarılan bir vatandaşın hava ambulansı ile Ankara’ya sevki yapıldı. Tatbikatta, Kastamonu’da göreve yeni başlayan ekiplerin risklere karşı hazırlıklı olması amaçlanırken, ayrıca AFAD ve JAK gibi arama kurtarmada faaliyet gösteren kurumların afetlerde işbirliği ve uyumunun artırılması hedeflendi. “Kanyonda 90 kişinin katılımıyla bir tatbikat planlandı” Horma Kanyonunda düzenlenen tatbikatta 90 kişinin görev aldığını söyleyen Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok, “Pınarbaşı’nda Horma Kanyonundayız. UMKE’nin bir tatbikatını yapıyoruz. Kanyonda özel bir tatbikat yapıyoruz. Tatbikatımızda birkaç olayı aynı anda gerçekleştireceğiz. Tatbikatımız, bir köylümüzün Horma Kanyonuna giderken üzerinde kimyasal tarım ilaçlarının bulunduğu bir aracın devrilmesiyle başlıyor. Buna bağlı olarak kimyasalların dereye karışması ve burada bir aracın kazasına bağlı kazazedemiz olacak. Buradan tatbikatımız başlıyor. 112 ve AFAD’ın tatbikata başlamasıyla kimyasalların hem denetlenmesi hem de kurtarılması çalışması olacak. Daha sonra sudan alınan numuneleri değerlendireceğiz. Ardından yaşanan kazanın etrafında vatandaşların toplanmasıyla ikinci bir olayımız daha gerçekleşecek. Kazayı izleyen kişilerin köprü üzerinde uzun süre ağırlık oluşturması sebebiyle köprü halatlarının koptuğunu göreceğiz. Burada da kanyona 10 civarında afetzedenin düştüğünü göreceğiz. Buralarla ilgili de kurtarma çalışmalarımız olacak. Bu tatbikatta sadece UMKE değil, ilimizde bulunan AFAD, JAK, ve dağcı arkadaşlarımızla birlikte 90 kişilik bir tatbikat planlandı. Bizlerde 23. bölge olarak Kastamonu, Sinop ve Çankırı’nın koordinasyonunu gerçekleştiriyoruz” dedi. “Kanyonda oluşabilecek tüm sağlık problemlerinde ekiplerimizle birlikte çalışmalar yapıyoruz” Kanyonda oluşabilecek tüm sağlık problemlerinde ekiplerin müdahale için hazır olduğunu belirten Derdiyok, “Pınarbaşı Horma Kanyonu, Kastamonu’nun doğal güzellikleri arasında çok özel bir yer. Kanyonumuzun 3 kilometrelik bir yürüyüş parkuru bulunuyor. Yürüyüş parkurunun sonunda Ilıca Şelalemiz bulunuyor. Coğrafyamız birçok güzellikleri barındırıyor, bizlerde bunlardan çok özel bir yerde bulunuyoruz şu anda. Burada bu tatbikatı yapmamızın bir diğer nedeni hem kanyonumuzun zorluk derecesini görmek, burada birçok turisti aynı anda ağırlıyoruz ve oluşabilecek çok zor afetlerden bir tanesidir. Kanyon içinde oluşabilecek sağlıkla ilgili bir problem, bizlerde bunu arkadaşlarımızla tatbik etmek istedik. Bu sayede de kendimizi tecrübe etmek istedik. Bizler, aslında bu kanyonda hepiniz sağlıklı bir şekilde dolaşabilirsiniz. Bizlerde bu konuda kendimizi hazırlıyoruz. Kanyonda oluşabilecek tüm sağlık problemlerinde UMKE, AFAD ya da JAK olarak ekiplerimizle birlikte çalışmalar yapıyoruz. Bu yüzden herkesi kanyonumuza gezmeye sağlıklı bir şekilde bekleriz” diye konuştu. Pınarbaşı Belediye Başkanı Serkan Arı ise, “Kanyonlarıyla, mağaralarıyla anılan bir şehiriz. Horma Kanyonu da bunların önde gelenleridir. İçerisindeki yürüyüş parkuru da çok özeldir. Son günlerde Sayın Valimizin de talimatta bulunduğu kanyon güvenliği, kanyon geçişi bizler açısından önemliydi. Burasını Pınarbaşı Belediyesi olarak biz işletiyoruz. Tabii ki bu risklerinde neler olduğunu görmek istiyoruz. Tamda bu açıdan bu güvenlik önlemleri ne olabilir, nasıl önlemler alınabilir gibi toplantıların arefesinde bu tatbikatın burada gerçekleşmesi bizleri ayrıca mutlu etti” şeklinde konuştu. Kastamonu İl Afet ve Acil Durum Müdürü Uğur Minder de, “Amacımız ortak çalışma nasıl olur, bu sayede eksikliklerimizi görmek istedik. Bilindiği üzere geçenlerde teleferik kazası oldu. Onun üzerine bizlerde bilindiği üzere bir olay olduktan sonra bizlerde planlama yapılıyor. Bizlerde Horma Kanyonunda muhtemel bir olayda nasıl çalışacağımızı göstermek adına bir ekip çalışması yaptık. Başarılı da oldu. Eksikliklerimizi gördük, bundan sonrasında daha iyi olacağız inşallah” ifadelerini kullandı. Tatbikatın sonunda katılımcılara sertifikaları verildi.
11 Mayıs 2024 Cumartesi - 12:54 Binlerce turistin ziyaret ettiği kanyonda gerçeğini aratmayan tatbikat İçerisinden 3 kilometrelik yürüyüş parkuruyla geçilen binlerce turistin ziyaret ettiği Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesindeki Horma Kanyonunda UMKE, AFAD, İHH ve JAK ekiplerince ortak tatbikat düzenlendi. Tatbikatta açıklamada bulunan Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok, kanyonda oluşabilecek tüm sağlık problemlerinde UMKE, AFAD ya da JAK olarak ekiplerin birlikte koordineli çalışmalar yaptıklarını ve önlemler aldıklarını kaydetti. Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olarak Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE), afetlerde ve olağanüstü durumlarda görev almakta ve yıllık faaliyetleri kapsamında yeni UMKE gönüllüleri kazandırmak amacıyla eğitimler düzenlemeye devam ediyor. UMKE Temel Eğitim Programı (UTEP) kapsamında Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde Pınarbaşı Belediyesine ait kamp alanında, eğitim kampı ve akabinde Jandarma Arama Kurtarma JAK), Jandarma Köpekli Arama Kurtarma Unsuru, İHH Arama Kurtarmanın da katılımıyla geniş kapsamlı tatbikat düzenlendi. Tatbikata 58 UMKE, 10 AFAD, 7 JAK, 1 Köpekli Arama Kurtarma, 7 İHH Arama Kurtarma, 7 dağcı ve doğa sporcusu personellerin katılımıyla toplam da 90 personel görev aldı. İçerisindeki 3 kilometrelik yürüyüş parkuruyla eşsiz doğal güzelliği sahip, her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği Pınarbaşı’ndaki Horma Kanyonunda tatbikat düzenlendi. Tatbikatta senaryosu gereği Pınarbaşı’nda anayol üzerinde kimyasal madde taşıyan tanker ile sivil otomobil çarpışması akabinde dereye yuvarlanan tankerin Horma Kanyonu içerisinden geçen dere suyuna bulaşması canlandırılacak. Vatandaşın ihbarı üzerine suya gerekli inceleme yapmak üzere uzman ekip geldi. Ekipler, kanyon içerisinde incelemelerde bulunarak, asma köprü üzerinde ekiplerin çalışmalarını izleyen meraklı kalabalık dolayısıyla ağırlığı kaldıramayan asma köprünün kopması neticesinde 10 kişi kanyon içerisine düşerek yaralandı. Olayların üzerine Arama Kurtarma ve UMKE ekiplerine bilgi verilerek ilgili arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. Geniş kapsamlı başlatılan operasyon ile KBRN vakalarına müdahale ve kanyon içi iple kurtarma yapıldı. Kurtarılan bir vatandaşın hava ambulansı ile Ankara’ya sevki yapıldı. Tatbikatta, Kastamonu’da göreve yeni başlayan ekiplerin risklere karşı hazırlıklı olması amaçlanırken, ayrıca AFAD ve JAK gibi arama kurtarmada faaliyet gösteren kurumların afetlerde işbirliği ve uyumunun artırılması hedeflendi. “Kanyonda 90 kişinin katılımıyla bir tatbikat planlandı” Horma Kanyonunda düzenlenen tatbikatta 90 kişinin görev aldığını söyleyen Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok, “Pınarbaşı’nda Horma Kanyonundayız. UMKE’nin bir tatbikatını yapıyoruz. Kanyonda özel bir tatbikat yapıyoruz. Tatbikatımızda birkaç olayı aynı anda gerçekleştireceğiz. Tatbikatımız, bir köylümüzün Horma Kanyonuna giderken üzerinde kimyasal tarım ilaçlarının bulunduğu bir aracın devrilmesiyle başlıyor. Buna bağlı olarak kimyasalların dereye karışması ve burada bir aracın kazasına bağlı kazazedemiz olacak. Buradan tatbikatımız başlıyor. 112 ve AFAD’ın tatbikata başlamasıyla kimyasalların hem denetlenmesi hem de kurtarılması çalışması olacak. Daha sonra sudan alınan numuneleri değerlendireceğiz. Ardından yaşanan kazanın etrafında vatandaşların toplanmasıyla ikinci bir olayımız daha gerçekleşecek. Kazayı izleyen kişilerin köprü üzerinde uzun süre ağırlık oluşturması sebebiyle köprü halatlarının koptuğunu göreceğiz. Burada da kanyona 10 civarında afetzedenin düştüğünü göreceğiz. Buralarla ilgili de kurtarma çalışmalarımız olacak. Bu tatbikatta sadece UMKE değil, ilimizde bulunan AFAD, JAK, İHH ve dağcı arkadaşlarımızla birlikte 90 kişilik bir tatbikat planlandı. Bizlerde 23. bölge olarak Kastamonu, Sinop ve Çankırı’nın koordinasyonunu gerçekleştiriyoruz” dedi. “Kanyonda oluşabilecek tüm sağlık problemlerinde ekiplerimizle birlikte çalışmalar yapıyoruz” Kanyonda oluşabilecek tüm sağlık problemlerinde ekiplerin müdahale için hazır olduğunu belirten Derdiyok, “Pınarbaşı Horma Kanyonu, Kastamonu’nun doğal güzellikleri arasında çok özel bir yer. Kanyonumuzun 3 kilometrelik bir yürüyüş parkuru bulunuyor. Yürüyüş parkurunun sonunda Ilıca Şelalemiz bulunuyor. Coğrafyamız birçok güzellikleri barındırıyor, bizlerde bunlardan çok özel bir yerde bulunuyoruz şu anda. Burada bu tatbikatı yapmamızın bir diğer nedeni hem kanyonumuzun zorluk derecesini görmek, burada birçok turisti aynı anda ağırlıyoruz ve oluşabilecek çok zor afetlerden bir tanesidir. Kanyon içinde oluşabilecek sağlıkla ilgili bir problem, bizlerde bunu arkadaşlarımızla tatbik etmek istedik. Bu sayede de kendimizi tecrübe etmek istedik. Bizler, aslında bu kanyonda hepiniz sağlıklı bir şekilde dolaşabilirsiniz. Bizlerde bu konuda kendimizi hazırlıyoruz. Kanyonda oluşabilecek tüm sağlık problemlerinde UMKE, AFAD ya da JAK olarak ekiplerimizle birlikte çalışmalar yapıyoruz. Bu yüzden herkesi kanyonumuza gezmeye sağlıklı bir şekilde bekleriz” diye konuştu. Pınarbaşı Belediye Başkanı Serkan Arı ise, “Kanyonlarıyla, mağaralarıyla anılan bir şehiriz. Horma Kanyonu da bunların önde gelenleridir. İçerisindeki yürüyüş parkuru da çok özeldir. Son günlerde Sayın Valimizin de talimatta bulunduğu kanyon güvenliği, kanyon geçişi bizler açısından önemliydi. Burasını Pınarbaşı Belediyesi olarak biz işletiyoruz. Tabii ki bu risklerinde neler olduğunu görmek istiyoruz. Tamda bu açıdan bu güvenlik önlemleri ne olabilir, nasıl önlemler alınabilir gibi toplantıların arefesinde bu tatbikatın burada gerçekleşmesi bizleri ayrıca mutlu etti” şeklinde konuştu. Kastamonu İl Afet ve Acil Durum Müdürü Uğur Minder de, “Amacımız ortak çalışma nasıl olur, bu sayede eksikliklerimizi görmek istedik. Bilindiği üzere geçenlerde teleferik kazası oldu. Onun üzerine bizlerde bilindiği üzere bir olay olduktan sonra bizlerde planlama yapılıyor. Bizlerde Horma Kanyonunda muhtemel bir olayda nasıl çalışacağımızı göstermek adına bir ekip çalışması yaptık. Başarılı da oldu. Eksikliklerimizi gördük, bundan sonrasında daha iyi olacağız inşallah” ifadelerini kullandı. Tatbikatın sonunda katılımcılara sertifikaları verildi. (Vİ-
11 Mayıs 2024 Cumartesi - 12:47 Uzmanından ’göz kuruluğu’ ile ilgili önemli açıklamalar Şanlıurfa’da Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Şimşek, mevsimsel geçişlerin ve ekran başında zaman geçirmenin gözyaşı yetersizliği yani göz kuruluğu hastalığının en önemli nedenlerinden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ali Şimşek, gözyaşı yetersizliği yani halk arasında bilinen adıyla ’göz kuruluğu’ hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Şimşek, mevsimsel geçişlerin ve ekran başında zaman geçirmenin göz kuruluğu hastalığının en önemli nedenlerinden olduğunu belirtti. Şimşek, ayrıca çevresel faktörlerin ve hava kalitesinin de göz kuruluğu hastalığının başlıca nedenleri arasında yer aldığını ifade ederek, ekran başında zaman geçirme süresinin azaltılması gerektiğini vurguladı. Şimşek, "Göz kuruluğu hakkında gerçekten halk arasında bir yanlış tanımlama var. Göz kuruluğu, gözyaşı miktarının yetersizliğinden tutalım niceliğinde ve niteliğindeki yetersizliğe kadar değişen bir belirti ağıdır. Yani hem miktarı yetersiz olabilir hem de içindeki birleşenler yetersiz olabilir. Biz biliyoruz ki gözyaşı kanda nasıl bir kan tahlili yapıyorsak, proteinimiz bu kadar diyorsak, gözümüz içinde de proteinlerimiz var, bazı minarelerimiz var. Bunların yetersizliği gözler için işlevini bozuyor. Bu da göz kuruluğu nedenlerindendir. Bizim modern dönemde en sık nedenlerden bir tanesi de ekran başında fazla zaman geçirmemizdir. Özellikle göz kuruluğu miktarını artırmaya başlıyor. Özellikle çocuklarımız bile telefon başında saatlerce zaman geçiriyor. Bu da bir göz kuruluğu nedenlerindendir. Başka nedenlerimiz çevresel faktörler içindedir. Örneğin mevsim değişiklikleri, havanın ısınması, klimalı ortamda oturmamız, tozlu ortamda bulunmamız, rüzgarlı ortamda bulunmamız bunlar göz kuruluğunu artırıyor. Göz kapak problemlerimiz, göz kapak diplerinde iltihaplanması, bunlar göz kuruluğunu artıran nedenlerdir. Bir de en önemli nedenlerden bir tanesi belki de birçok kişi kullanıyor, kontak lensin yanlış kullanımıdır. Biz kontakt lensleri yanlış kullanırsak göz kuruluğuna neden olur. Bunu ya uzun süre kullanıyoruz ya doğru kontakt lens seçmediğimiz için bir neden oluyor. Göz kuruluğu adı üzerinde hasta bunu şu şekilde ’göz kapaklarım sanki gözüm kurumuş gibi’ der. Göz kapakları hareket ederken batma hissi tarif eder, ağrı eder. Hatta görme bulanıklığına kadar ilerleyen geniş bir semptom ağına sahiptir. İlk gelen hastayı tanımlıyoruz. Hasta ekran başında fazla zaman geçiriyorsa bunu dilimlere ayırıyoruz. Yani bunu azaltıyoruz. Hasta bulunduğu ortam klimalıysa bunu anlatıyoruz. Bu klimanın süresini kısaltmamızı veya değiştirmemiz gerektiğini söylüyoruz veya hasta bulunduğu ortam çok sıcaksa bu sıcaklığın göz kuruluğunu arttırabileceğini söylüyoruz. Onun dışında hastanın kapaklarında problem varsa, halk arasında kirpikli bir iltihabı, blefarit bir neden olabilir, onu biz tedavi ediyoruz. Antibiyotiklerle veya ilaçlarla tedavi ediyoruz. Mesela mevsim geçişleri bizde en önemli neden alerjik olacak. Biz buhar dönemindeyiz, polenler havada uçuşuyor, alerjimizi artırıyor. Eğer hastada alerjik bir neden varsa bunu tedavi etmeye çalışıyoruz. Hastada iltihabi bir olay varsa mutlaka tedavi ediyoruz ve buna rağmen eğer bu şikayetleri devam ediyorsa bazı merhemler veya jeller öneriyoruz. Mevsim geçişi bizim için çok önemlidir. İlkbahar dönemlerinde polenlerin havada uçuştuğu bir dönemde hastanın göz kuruluğu şikayetleri daha fazla oluyor. Çünkü üzerine alerji biner. Alerji bu göz kuruluğu semptomlarını artırır. Havaların sıcak olduğu dönemlerde gözyaşı buharlaşması fazla olur, göz kuruluğu fazla olur. Bence ekran başında fazla zaman geçirmeyelim. Özellikle çocuklarımız dahil. Bir de böyle bir şikayetimiz varsa önce çevresel faktörlerimizi iyi test edelim. Hekimimizle mutlaka beraber hareket edelim çünkü bu bir grup işi tek başına olacak bir iş değil, hekimimizle beraber doğru tanı koyalım ve tedavi için mücadele edelim" ifadelerini kullandı.
11 Mayıs 2024 Cumartesi - 12:44 Uzmanından ’göz kuruluğu’ hastalığı ile ilgili önemli açıklamalar Şanlıurfa’da Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Profesör Doktor Ali Şimşek, mevsimsel geçişlerin ve ekran başında zaman geçirmenin gözyaşı yetersizliği yani göz kuruluğu hastalığının en önemli nedenlerinden olduğunu söyledi. Doktor Ali Şimşek, gözyaşı yetersizliği yani halk arasında bilinen adıyla ’göz kuruluğu’ hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Şimşek, mevsimsel geçişlerin ve ekran başında zaman geçirmenin göz kuruluğu hastalığının en önemli nedenlerinden olduğunu belirtti. Şimşek, ayrıca çevresel faktörlerin ve hava kalitesinin de göz kuruluğu hastalığının başlıca nedenleri arasında yer aldığını ifade ederek, ekran başında zaman geçirme süresinin azaltılması gerektiğini vurguladı. Şimşek, "Göz kuruluğu hakkında gerçekten halk arasında bir yanlış tanımlama var. Göz kuruluğu, gözyaşı miktarının yetersizliğinden tutalım niceliğinde ve niteliğindeki yetersizliğe kadar değişen bir belirti ağıdır. Yani hem miktarı yetersiz olabilir hem de içindeki birleşenler yetersiz olabilir. Biz biliyoruz ki gözyaşı kanda nasıl bir kan tahlili yapıyorsak, proteinimiz bu kadar diyorsak, gözümüz içinde de proteinlerimiz var, bazı minarelerimiz var. Bunların yetersizliği gözler için işlevini bozuyor. Bu da göz kuruluğu nedenlerindendir. Bizim modern dönemde en sık nedenlerden bir tanesi de ekran başında fazla zaman geçirmemizdir. Özellikle göz kuruluğu miktarını artırmaya başlıyor. Özellikle çocuklarımız bile telefon başında saatlerce zaman geçiriyor. Bu da bir göz kuruluğu nedenlerindendir. Başka nedenlerimiz çevresel faktörler içindedir. Örneğin mevsim değişiklikleri, havanın ısınması, klimalı ortamda oturmamız, tozlu ortamda bulunmamız, rüzgarlı ortamda bulunmamız bunlar göz kuruluğunu artırıyor. Göz kapak problemlerimiz, göz kapak diplerinde iltihaplanması, bunlar göz kuruluğunu artıran nedenlerdir. Bir de en önemli nedenlerden bir tanesi belki de birçok kişi kullanıyor, kontak lensin yanlış kullanımıdır. Biz kontak lensleri yanlış kullanırsak göz kuruluğuna neden olur. Bunu ya uzun süre kullanıyoruz ya doğru kontak lens seçmediğimiz için bir neden oluyor. Göz kuruluğu adı üzerinde hasta bunu şu şekilde ’göz kapaklarım sanki gözüm kurumuş gibi’ der. Göz kapakları hareket ederken batma hissi tarif eder, ağrı eder. Hatta görme bulanıklığına kadar ilerleyen geniş bir semtom ağına sahiptir. İlk gelen hastayı tanımlıyoruz. Hasta ekran başında fazla zaman geçiyorsa bunu dilimlere ayırıyoruz. Yani bunu azaltıyoruz. Hasta bulunduğu ortam klimalıysa bunu anlatıyoruz. Bu klimanın süresini kısaltmamızı veya değiştirmemiz gerektiğini söylüyoruz veya hasta bulunduğu ortam çok sıcaksa bu sıcaklığın göz kurulunu arttırabileceğini söylüyoruz. Onun dışında hastanın kapaklarında problem varsa, halk arasında kirpikli bir ilthabı, bilefarit bir neden olabilir. Onu biz tedavi ediyoruz. Antibiyotiklerle veya ilaçlarla tedavi ediyoruz. Mesela mevsim geçişleri bizde en önemli neden alerjik olacak. Biz buhar dönemindeyiz, polenler havada uçuşuyor, alerjimizi artırıyor. Eğer hastada alerjik bir neden varsa bunu tedavi etmeye çalışıyoruz. Hastada iltihabi bir olay varsa mutlaka tedavi ediyoruz ve buna rağmen eğer bu şikayetleri devam ediyorsa bazı melhemler veya jeller öneriyoruz. Mevsim geçişi bizim için çok önemlidir. İlk bahar dönemlerinde polenlerin havada uçuştuğu bir dönemde hastanın göz kuruluğu şikayetleri daha fazla oluyor. Çünkü üzerine alerji biner. Alerji bu göz kuruluğu semptomlarını artırır. Mevsim havaların sıcak olduğu dönemlerde gözyaşı buharlaşması fazla olur, göz kuruluğu fazla olur. Bence ekran başında fazla zaman geçirmeyelim. Özellikle çocuklarımız dahil. Bir de böyle bir şikayetimiz varsa önce çevresel faktörlerimizi iyi test edelim. Hekimimizle mutlaka beraber hareket edelim çünkü bu bir grup işi tek başına olacak bir iş değil, hekimimizle beraber doğru tanı koyalım ve tedavi için mücadele edelim" ifadelerini kullandı.
Hemşirenin kök hücre bağışı 1 anneye can suyu oldu
10 Mayıs 2024 Cuma - 14:51 Hemşirenin kök hücre bağışı 1 anneye can suyu oldu Doruk Hastaneleri, Kızılay Kan Merkezi aracılığıyla başlatılan kan ve kök hücre bağışı kampanyasına destekte bulundu. Hemşire Goncanur Şen’in kök hücre bağışı sayesinde hasta bir anne sağlığına kavuştu. Doruk Yıldırım Hastanesi’nde bu yıl 3. kez düzenlenen kan ve kök hücre bağışına, hastane personeli ve vatandaşlarkan stoğuna katkıda bulunmak için büyük ilgi gösterdi. Kan bağışının önemine değinen Doruk Yıldırım Hastanesi Başhekimi Dr. Cemal Turhan, tüm vatandaşlara kan ve kök hücre bağışı yapma çağrısında bulunarak, “Hepimizin kan ve kök hücreye bir gün ihtiyacı olabilir. Bu ihtiyaca önceden cevap verme özverisinde bulunmak zorundayız” dedi. Kızılay Güney Marmara Kök Hücre Kazanım Uzmanı Ramazan Çiçek ise Doruk Sağlık Grubu’na verdikleri destekten dolayı teşekkür ederek, kan ve kök hücre bağışının önemine değindi. Doruk Yıldırım Hastanesi’ninönceki kan ve kök hücre bağışları sayesinde hastalara şifa olduklarını söyleyen Ramazan Çiçek, “Kan bildiğiniz gibi yapımı olmayan tek ilaç. Tüm vatandaşlarımızı bağış yapmaları için davet ediyorum” diye konuştu. Doruk Yıldırım Hastanesi Laboratuvar Sorumlusu Seçil Turgut da kan ve kök hücre bağışı konusunda farkındalık oluşturmaya devam ettiklerini belirterek, “Hastane çalışanlarımızdan kök hücre uyumunu yakalayarak hastalara yardım elimizi uzatabildik. İnsanlarımıza bağışlar sayesinde hayata tutunabilmelerini sağlayacağına bilincini aşılamamız gerekiyor. Herkesi düzenli olarak kan ve kök hücre bağışı yapmalarını tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu. Yaptığı kök hücre bağışı ile hasta bir annenin sağlığına kavuşmasına aracılık eden Doruk Yıldırım Hastanesi Hemşiresi Goncanur Şen ise büyük bir mutluluk yaşadığını söyledi. Kan ve kök hücre bağışının düşünüldüğünden çok daha büyük bir faydasının olduğuna bir kez daha şahit olduğunu vurgulayan Hemşire Goncanur Şen, “Özellikle annenin sağlığına kavuşarak çocuklarıyla mutlu olması beni çok duygulandırdı” şeklinde görüşlerini belirtti. (PTÖ-
Ölümcül hastalık için riskli tarih nisan ve ekim ayları arası
10 Mayıs 2024 Cuma - 14:33 Ölümcül hastalık için riskli tarih nisan ve ekim ayları arası Doç. Dr. Seyit Ali Büyüktuna, ölümlere neden olan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığının (KKKAH) Nisan ve Ekim ayları arasında görüldüğünü söyledi. Doç. Dr. Büyüktuna, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı (KKKAH) ile ilgili açıklamalarda bulundu. “Nisan ve ekim ayları arasında görülüyor” Büyüktuna hastalığın nisan ve ekim ayları arasında görüldüğünü belirtip, “Hastalık sıklıkla kene kaynaklı, ateş, kanama ve karaciğer fonksiyon bozukluğu ile karakterize akut bir enfeksiyon hastalığıdır. Türkiye’de ilk olarak 2002 yılında tespit edilen hastalık Erzincan ve çevresini kapsayan geniş bir alanda görülmektedir. Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak nisan ve ekim ayları arasında ortaya çıkmaktadır. Etken virüs sıklıkla Hyalomma cinsi kenelerle bulaşmaktadır.” dedi. Sağlıkçılar ve hayvancılıkla uğraşanlar risk grubunda Büyüktuna sağlık çalışanlarının ve hayvancılıkla uğraşanların risk grubunda olduğunu belirtti. Hastalığın bulaşıcılığından bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Hastalık, insanlara kenelerin kan emmesi ya da kenelerin elle ezilmesi esnasında bulaşabilmektedir. Virüs kenelerde ömür boyu kalmakta ve çoğalabilmektedir. Veterinerler, endemik bölgelerdeki hastanelerde görev yapan sağlık çalışanları, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar risk grubunda yer almaktadırlar.” ifadesini kullandı. Doç. Dr. Büyüktuna hastalığın belirtilerinin; ani başlayan üşüme, titreme, ateş, baş ağrısı, eklem ağrısı, bulantı, kusma ve karın ağrısı olduğundan bununla birlikte tüm vakaların yaklaşık yüzde 75’inde kanama ortaya çıktığına değindi. Hastalığın tedavisinden bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Hastalığının tedavisinde ‘destek tedavisi’ esas tedaviyi oluşturmaktadır. Uygulanan destek tedavisinin düzenlenmesinde hastanın hem klinik hem de laboratuvar değerlerinin takibi önem taşımaktadır. Hastalara gerektiğinde kan ürünleri ile destek tedavisi uygulanmaktadır. Ağır ve çoklu organ yetmezliği gelişen hastalarda sıvı-elektrolit replasmanı, gerektiğinde diyaliz uygulanması, hatta yoğun bakım ve solunum desteği gerekebilmektedir.” dedi. Korunmada kontrol ve elbise tercihi önemli Hastalıktan korunma yöntemlerinden bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Bütün enfeksiyon hastalıklarının kontrolünde olduğu gibi KKKA hastalığında da korunma ve izolasyon önlemleri büyük önem taşımaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ nün (DSÖ) önerilerine göre hastanın kan ve vücut sıvıları ile korunmasız temastan kaçınılmalıdır. Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınmak gerekmektedir. Bu yerlere gidenler mümkünse açık renkli elbiseler tercih etmeli, vücutta açık kısım kalmamasına dikkat etmeli, dönüşte mutlaka kene yönünden elbiselerini ve vücudunu kontrol etmelidir.” şeklinde konuştu.
Akdeniz anemisi anne ve babada taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle  oluyor
10 Mayıs 2024 Cuma - 14:22 Akdeniz anemisi anne ve babada taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle oluyor Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hematoloji branşında Uzman Doktor Özlem Beyler, “Talasemi, diğer adıyla Akdeniz anemisi kalıtımsal geçen genetik bir kansızlık hastalığıdır. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle hastalık olur. Ülkemizde yüzde 2 oranında görüyoruz” dedi. Uzman Doktor Özlem Beyler, Akdeniz anemisinin kalıtımsal bir hastalık olduğunu söyledi. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle olduğunu belirten Dr. Beyler, hastalığın Türkiye’de yüzde 2 oranında görüldüğünü ifade etti. “Bu taşıyıcılık neden önemli? Evlilik öncesi genetik danışmanlık gerekebilir” diyen Dr. Beyler, “Hastalar, evlilik öncesi yapılan tarama testleriyle bize yönlendiriliyor. Biz de hemoglobin elektroforeze bakarak bilgilendirme yapıyoruz. Taşıyıcılık bir hastalık değildir, tedavi gerektirmez. Taşıyıcıların evlenmesinde ya da çocuk sahibi olmasında herhangi bir sakınca yoktur. Ancak çocuklarına aktarılabildiği bir hastalık olduğu için çocukta ciddi kansızlık olabilir. Bu nedenle takipte olmaları önemlidir” dedi. Bu hastaların kansızlığı olduğu için gereksiz demir tedavisi verilme durumu olabildiğine dikkat çeken Dr. Beyler, şöyle konuştu: “O açıdan mutlaka bir hematoloji uzmanına muayene olmalarını öneririm. Daha sonrasında bazı ağır talasemi hastalarına aylık kan nakli yapmak gerebiliyor. Buna bağlı olarak demir yükleri olabiliyor. Başka organların etkilenme riski olabiliyor. Yine bu hastaların aylık takipte kalmaları lazım. Beslenme durumuna gelecek olursak özel bir beslenme şekli yok. Herkes gibi yiyip içebilirler, beslenebilirler. Bazen biz folik asit desteği verebiliyoruz. Yine bu kontrollerdeki kan değerlerine bakarak karar verebileceğimiz bir durum. Tam kan sayımı, periferik yayma, hemoglobin elektroforezi ve demir testlerine bakarak tanı koyuyoruz. Bu şekilde diğer kansızlık nedenlerinden ayırt etmemiz gerekiyor bu hastaları. Çünkü gereksiz yere vitamin takviyesi alıp kan seviyelerini yükseltme durumlarına girmelerini engellemek istiyoruz.” "Türkiye, Akdeniz Bölgesin’e komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge" Ailenin eğer bir hastada halsizlik, aşırı yorgunluk, çarpıntı, nefes darlığı gibi kansızlığın oluşturduğu durumlar varsa bir doktora gidip kontrol ettirebileceğini aktaran Dr. Beyler, “Bunun haricinde de evlilik öncesi rutin tarama testi yapılıyor. Bu şekilde ülkemizdeki yüksek taşıyıcılık oranlarından kaynaklanabilecek çocuklara aktarımın önüne geçilmiş oluyor. Bizim bu civar için oran yüzde 6 diyebiliriz. Aslında bunlar hep yüksek oranlar. Türkiye için yüzde 2, bölgemiz için yüzde 6’lara çıkıyor. Ama Antalya, Hatay civarına gittiğimizde yüzde 13’lere çıkıyor. Talasemi, aslında sık gördüğümüz bir kansızlık. Akdeniz Bölgesi derken Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan, tüm dünyada sıklıkla görülen bir genetik kansızlık nedeni. Türkiye, Akdeniz Bölgesi’ne komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge” şeklinde konuştu.
Mersin Şehir Hastanesi yöneticileri, engelli personelle bir araya geldi
10 Mayıs 2024 Cuma - 14:20 Mersin Şehir Hastanesi yöneticileri, engelli personelle bir araya geldi Mersin Şehir Hastanesi yöneticileri, Engelliler Haftası kapsamında hastanede çalışan engelli personelle bir araya geldi. Hastane yönetimi ve sosyal sorumluluk ekibi tarafından organize edilen etkinlikte, yöneticilerle bir araya gelen engelli personeller hem keyifli vakit geçirdi hem de istek ve önerilerini paylaşma imkanı buldu. Programda engelli personellere hastane yönetimi tarafından hazırlanan teşekkür belgeleri de takdim edildi. Başhekim Doç. Dr. Bahar Aydınlı, engelli çalışanların her zaman yanında olduklarını ifade etti. Bu kapsamda engelli personelin çalışma hayatlarını kolaylaştırmak için gerekli çalışmaları başlatmaya kararlı olduklarını vurgulayan Aydınlı, alınan istek ve öneriler doğrultusunda, engelli personellerin ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemeleri hayata geçireceklerini kaydetti. Engelliler Haftası’nın, engelli bireylerin topluma katılımlarının önemini hatırlatmak ve engelli haklarının farkındalığını artırmak için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Aydınlı, "Biz de Mersin Şehir Hastanesi olarak bu hafta vesilesiyle engelli personelimizin değerini bir kez daha vurgulamak ve onların başarılarıyla gurur duyduğumuzu ifade etmek isteriz. Engelli personelimiz, azimleri ve başarılarıyla tüm topluma örnek olmaktadır. Hikayeleri, bize her şeye rağmen başarmayı öğretmektedir. Mersin Şehir Hastanesi olarak, engelli personelimizi her zaman desteklemeye ve önlerini açmaya devam edeceğiz" dedi.
İstanbul’un merkezi konumuna diş hastanesi taşındı
10 Mayıs 2024 Cuma - 12:54 İstanbul’un merkezi konumuna diş hastanesi taşındı Biruni Üniversitesi Diş Hastanesi, İstanbul’un merkezi konumunda bulunan Cevizlibağ’daki yeni binasına taşındı. İstanbul’un Zeytinburnu ilçesinde bulunan Biruni Üniversitesi Diş Hastanesi, altyapısını ve teknolojisini yenileyerek Cevizlibağ’daki yeni binasına taşındı. 5 bin metrekare kapalı alanda, 3 kat üzerine kurulu olan diş hastanesi, 140 ünit kapasitesi ve 2 ameliyathanesiyle hizmete başladı. Biruni Üniversitesi Kampüsü içinde yer alan Diş Hekimliği Fakültesi ile birlikte, Diş Hekimliğinin 8 Ana Bilim Dalı olan; Ağız Diş ve Çene Radyolojisi, Ağız Diş ve Çene Cerrahisi, Protetik Diş Tedavisi, Restoratif Diş Tedavisi, Çocuk Diş Hekimliği, Endodonti, Periodontoloji ve Ortodonti branşlarında hizmet veriyor. “Hastalarımızın ağız ve diş sağlığı hizmetlerine erişimi çok daha kolay” Biruni Üniversitesi Diş Hastanesi Genel Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Pınar Kılıç Aksu, “Hastanemizin yeni konumuyla beraber, artık hastalarımızın ağız ve diş sağlığı hizmetlerine erişimi çok daha kolay. Cevizlibağ metrobüs ve tramvay durakları çok yakınımızda, dolayısı ile İstanbul’un hemen her ilçesinden ve semtinden rahatça ulaşılabilir durumdayız. Ayrıca kendi aracı ile gelmek isteyen hastalarımız için E5’in yanında olmamız ve vale hizmetimizin olması da büyük kolaylık sağlıyor” dedi. “Gençlerimiz, pratisyen ve uzman diş hekimleri olarak topluma kazandırılmaktadır” Üniversite hastanesi olmanın sorumluluğundan söz eden Kılıç Aksu, “Hastanemizde 3. basamak sağlık hizmeti sunulmakta olup, bilimsel çalışmaların yanı sıra hastalarımızın ihtiyaç duyabileceği ağız ve diş sağlığı ile ilgili tüm tedaviler, akademik kadromuz ve deneyimli hekimlerimiz ile hasta güvenliği ve mahremiyeti göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Gelen hastalarımız ilk muayenesi yapıldıktan sonra, tedavi ihtiyaçlarına göre ilgili bölüme yönlendirilmekte, her bölümde o bölümün uzmanı olan hekimlerimiz tarafından tedavi edilmektedir. Ayrıca tüm branşlarda stajyer öğrenci eğitimi ve uzmanlık/doktora eğitimleri, alanında uzman ve uzun yıllar deneyimi olan öğretim üyelerimiz tarafından verilmekte, yetiştirilen gençlerimiz toplumumuza pratisyen ve uzman diş hekimleri olarak kazandırılmaktadır” diye konuştu. “Tedavilerimiz güvenli, konforlu ve hızlı bir şekilde tamamlanıyor” Hastanenin dünyadaki son teknolojik donanımlara sahip olduğunu kaydeden Kılıç Aksu, “Dijital diş hekimliğinden de yararlanarak sıklıkla, ağız diş ve çene ameliyatları, özellikli implant uygulamaları, sabit, hareketli ve hibrid protez uygulamaları, restoratif diş tedavileri ve estetik uygulamalar ile sabit ve hareketli ortodontik tedaviler yapılmakta, gerekli durumlarda lokal anestezi dışında, ameliyathanelerimizde sedasyon ya da genel anestezi altında, hem yetişkin hem de çocuk hastalarımızın tedavileri güvenli, konforlu ve hızlı bir şekilde tamamlanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Medicana İzmir’de ‘Gastrointestinal Sistem Kanserlerinde Tedavi’ sempozyumu düzenlendi
10 Mayıs 2024 Cuma - 12:49 Medicana İzmir’de ‘Gastrointestinal Sistem Kanserlerinde Tedavi’ sempozyumu düzenlendi Medicana Onkoloji Grubu Toplantıları kapsamında Medicana İzmir Hastanesi’nde “Gastrointestinal Sistem Kanserlerinde Tedavi” sempozyumu gerçekleştirildi. Sempozyumda konuşan Medicana Sağlık Grubu Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Lütfiye Demir, dünyada sık görülen kanser türlerinden biri olan sindirim sistemi kanserlerinin tedavisinde yeni gelişmeler olduğunu, bu güncel gelişmeleri paylaşmak için Türkiye’nin dört bir yanından, bu alandaki farklı branşlardan önemli isimlerin bu sempozyumda bir araya geldiğini söyledi. Sindirim sistemi anlamına gelen ‘gastrointestinal sistem kanserleri’ alanında çalışan Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen onkoloji ve cerrahi uzmanı hekimler, Medicana International İzmir Hastanesi’nde düzenlenen ‘Gastrointestinal Sistem Kanserleri Sempozyumu’nda biraraya geldi. Toplantının açılışında konuşan Genel Müdür Dr. Ulvi Ünal, onkoloji alanında güçlü bir ekiple önemli bir merkez durumunda olduklarını belirterek, bu alanda yapılacak bilimsel toplantılara ev sahibi yaptıklarını ve bu toplantıların devamının geleceğini söyledi. “Her 6 ölümden biri kansere bağlı” Prof. Dr. Mustafa Oktay Tarhan ve Prof. Dr. Deniz Yalman moderatörlüğünde gerçekleştirilen, ‘özofagus ve mide kanserlerinde tedavi’ oturumunda ilk olarak Uzm. Dr. Murat Keser söz aldı. Özofagus ve mide kanserlerinde etyoloji, risk faktörler, ve prevansiyon alanına yönelik bilgilendirmelerde bulunan Keser, her 6 ölümden biri ve bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölümlerden birinin kansere bağlı olduğunu vurguladı. 2050 yılında tahmini olarak en az 35 milyon yeni tanının olacağını söyleyen Keser, erkeklerde prostat kanseri, kadınlarda ise meme kanserinin ön planda olduğunu, özofagus kanserinin de en sık görülen 11’inci kanser olarak yer aldığını söyledi. SCC etnoloji ve risk faktörlerinin neler olduğunu anlatan Keser, alkol ve tütün kullanımının majör risk faktörleri arasında görüldüğünü, onun dışında herediter faktörler, yüksek sıcaklıkta gıda, kötü ahız hijyeni, özofagus hastalıkları, gastrektomi hastalıklarının risk faktöründe bulunduğunu ifade etti. Mide kanseri hakkında da bilgilendirme yapan Uzm. Dr. Murat Keser, her yıl bir milyona yakın vakanın çıktığını ve 600 binin üzerinde ölüme sebebiyet verdiğini kaydetti. Keser ayrıca düzenli egzersizin birçoğunun kanser tipinde koruyucu olduğunu da belirtti. Özofagus ve mide kanseri konuşuldu Oturumun ikinci konuşmacısı olan Prof. Dr. Sinan Ersin de ‘özofagus ile mide kanserlerinde cerrahi prensipler’ konusu üzerine bilgilendirmelerde bulundu. D0 rezeksiyonun kanser rezeksiyonuna uygun olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ersin, “Erken mide kanserinde özellikle mukozaya sınırlı tümör olduğunda, günümüzde endoskopik yöntemler de kullanılabiliyor. Örneğin evre 1’de iri diferansiye ve bir buçuk santimden küçükse, buna T1, D ise rezeksiyon yapılması gerekiyor. T2 ve T4 arası tümör söz konusuysa, D2 diseksiyon yapmamız öneriliyor” ifadelerine yer verdi. “En çok kullanılan ‘siewert’ sınıflandırması” Mide kanseri tedavisine yönelik de bilgiler aktaran Ersin, ameliyat modelinin bir sınıflandırmaya göre yapıldığını, bu alanda en çok kullanılan sınıflandırmanın ‘siewert sınıflandırması’ olduğunu anlattı. Sempozyumun yarın gerçekleştirilecek ikinci oturumunda ise, ‘kolorektal kanserler’, ‘metastatik hastalıkta tedavi’ ve ‘peritoneal karsinomatozda sitoredüktif cerrahi-hipec ve moleküler bazlı tedaviler’ konuları ele alınacak.
Sağlık için hareketin önemine dikkat çektiler, mesai öncesi egzersiz yaptılar
10 Mayıs 2024 Cuma - 12:32 Sağlık için hareketin önemine dikkat çektiler, mesai öncesi egzersiz yaptılar Samsun İl Sağlık Müdürlüğü’nde çalışan yaklaşık 100 kişilik personel mesai öncesi ilk olarak müdürlük bahçesinde, sonra da masa başında uzman antrenör eşliğinde egzersiz yaptı. ’10 Mayıs Dünya Sağlık İçin Hareket Et Günü’nde Sağlık Bakanlığı Samsun İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli yaklaşık 100 personel mesai öncesi egzersiz yaptı. Kol ve bacak için açma germe ile esneme hareketlerinin yapıldığı etkinlik renkli anlara sahne oldu. Ayrıca Samsun’daki tüm ilçe sağlık müdürlüklerindeki katılımıyla eş zamanlı başlayan etkinlikte sağlık için hareketin önemine dikkat çekildi. "Kadınların yüzde 53’ünde erkeklerin yüzde 37’sinde fiziksel aktivitede yetersizlik görülmektedir" Etkinlikte ilgili bilgi veren Samsun İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Uras, "Maalesef son yıllarda kentleşmenin artması sanayileşme, teknolojik imkanlardaki artış inşalardaki fiziksel aktivitesinde ciddi manada düşüşe neden oldu. Fiziksel aktivitedeki düşüş, hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme sonucunda insanların birçoğunda aşırı kilolu, obez oldu. Bu sonucunda kronik hastalıklarda bir artış görüldü. Sonuçta; inme, hipertansiyon, diyabet gibi kalp damar rahatsızlıkları gibi birçok sağlık bir problemi artış göstermektedir. 2017 yılında ülkemizde yapılan bir çalışmada maalesef kadınların yüzde 53’ünde erkeklerin yüzde 37’sinde fiziksel aktivitede yetersizlik görülmektedir. İşin kötü yanı bu çocuklara da sirayet etti. Daha önce top peşinde koşan, sokakta oynayan ve sürekli bir fiziksel aktivite için çocuklar şu anda odaların bilgisayar oyunu, tablet gibi aletlerle sürekli aktivite yetersizliği içindeler. Dünya Sağlık Örgütü öncülüğünde başlatılan ‘Sağlık İçin Hareket Et’ için burada tüm personelimizle beraberdik. Nasıl bir makine çalışmadığı zaman paslanıyorsa, aynısı vücudumuz içinde geçerlidir. Fiziksel aktivitede yetersizlik sonrasında kas iskelet problemleri, tansiyon problemleri, venöz dönüşte anormallikler, sorunlar gibi birçok sağlık sorunu ile karşılaşıyoruz" dedi.
İşte inmenin belirtileri
10 Mayıs 2024 Cuma - 12:00 İşte inmenin belirtileri Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, "İnme Farkındalık Günü" kapsamında program düzenledi. Uzmanlar, konuşma bozukluğu, dildeki pelteklik, kelimeleri bulmada güçlük yaşama, çift görme, yüzde çekilme, kol ve bacaktaki uyuşmanın inme habercisi olduğuna dikkat çektiler. Hastanenin konferans salonunda gerçekleştirilen programa; Başhekim Doç. Dr. Mehmet Oğuzhan Ay, hastane yönetimi, inme merkezi hekimleri, sağlık çalışanları ile hasta ve hasta yakınları katıldı. Programda inme hastalığı, risk faktörleri, belirtileri ve tedavi yöntemlerini hakkında katılımcılara çeşitli bilgiler aktarıldı. Programda konuşan Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nilüfer Büyükkoyuncu Pekel, inmenin tüm dünyada ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada, kalıcı özürlülük nedenleri arasında ise birinci sırada yer aldığının bilgisini verdi. İnmede etkilenen damarlara ve beyin bölgesine göre birbirinden farklı semptomlar görülebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Pekel, “İnmede etkilenen damarlara ve beyin bölgesine göre birbirinden farklı semptomlar görülebilir. Genel olarak hastanın konuşması bozulabilir, dilinde pelteklik gelişebilir. Kelimeleri bulmakta güçlük yaşayabilir. Çift görme, bulanık görme ve ya görmenin tamamen kaybolması gibi semptomlar olabilir. Ağız, ağız kenarında ya da yüzde çekilmenin yanı sıra yüzde, kol, bacakta aynı zamanda başlayan uyuşma, karıncalanma, güçsüzlük görülebilir. Baş dönmesi, dengesizlik sık karşılaşılan semptomlardır” şeklinde konuştu. Program, Doç. Dr. Demet Yıldız’ın inme belirtileri sunumu ile devam etti. Daha sonra Uzm. Dr. Tirdad Setayeshi, girişimsel radyolojide hangi hizmetlerin verildiğini ve Doç. Dr. Meral Seferoğlu ise taburcu olan hastaların nelere dikkat etmesi gerektiğini katılımcılarla paylaştı.
‘Çocuklarda bacak ağrısının arkasında yatanlar: Büyüme ağrısı mı, ciddi bir sorun mu’
10 Mayıs 2024 Cuma - 11:28 ‘Çocuklarda bacak ağrısının arkasında yatanlar: Büyüme ağrısı mı, ciddi bir sorun mu’ Çocukluk çağı bacak ağrılarının değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. İlyas Tarık Katırcı, “Kemik tümörleri, hematolojik hastalık tümörleri, eklem iltihabı ve romatizmal eklem hastalıklarının tanısında da önemli bir bulgu olan bacak ağrılarının basit bir masajla iyileştirilebilen büyüme ağrısından ayrıştırılması büyük önem taşır. 3-12 yaş aralığında bulunan çocuklarda sıklıkla görülen bacak ağrılarının sadece büyüme ağrısı olabildiği gibi ciddi hastalıkların habercisi de olabilir” dedi. Medicana International Samsun Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. İlyas Tarık Katırcı, çocuklarda bacak ağrısı hakkında açıklamalarda bulundu. Büyüme ağrısının çocuğun okula gitmesine engel olmadığını dile getiren Opr. Dr. Katırcı, “Büyüme ağrılarında, uyluk kemiğinin dize yakın kısmı (alt kısmı) ve incik kemiğinin dize yakın kısmında (üst kısmı) veya her iki bölgede de ağrı hissedilir. Bacaklarda ve bazen ayak bileğinde de ağrı olabilir. Büyüme ağrısı çoğu zaman basit masajla ve çocuğa gösterilecek şefkatle iyileşen ağrılardır. Gergin aile ortamı, sevgisizlik gibi faktörlerin büyüme ağrılarını tetiklediğini gösteren bilimsel çalışmalar vardır. Büyüme ağrılarının tanısı röntgen ve laboratuvar testleri yapıldıktan sonra konulmaktadır. Anne ve babaları rahatlatacak iyi karakterli bir ağrı olan büyüme ağrılarının tedavisinde herhangi bir aktivite kısıtlamasına gerek duyulmamaktadır. Çocuğun okula gitmesinde ya da beden eğitimi derslerinden mahrum bırakılmasına gerek yoktur" diye konuştu. “Her bacak ağrısı büyüme kaynaklı olmayabilir” Büyüme ağrılarının çocuklarda gelişebilecek diğer bacak ağrılarından ayrıştırılmasında büyük önem taşıdığını söyleyen Opr. Dr. Katırcı, “Çocuklarda bacak ağrıları kemik tümörleri ve hematolojik hastalıkların tümörlerine işaret edebileceği gibi eklem iltihabı ve romatizmal eklem hastalıklarının tanısında da önemli bir bulgu olarak değerlendirilmektedir" ifadelerine yer verdi. Büyüme ağrılarında dikkat edilmesi gerekenler Opr. Dr. İlyas Tarık Katırcı, büyüme ağrılarında çocukların sürekli farklı eklem noktalarının ağrılarından yakınabileceğine dikkat çekerek, “Eğer ağrı hep aynı noktada ise bu noktada şişlik, hassasiyet ve aksama söz konusuysa bu ağrı büyük ihtimalle büyüme ağrısı değildir. Ayrıştırmada özellikle dikkat edilmesi gereken bir diğer konu, çocuğun herhangi bir travma yaşayıp yaşamadığını sorgulamaktır. Örneğin, çocuğun parkta oynarken bir yerden düşüp düşmediği, spor yaparken yaralanıp yaralanmadığı öğrenilmelidir. Bazen kalçada femur başında olan büyüme plağından başın kayması (femur başı epifiz kayması), perthes hastalığı veya kalçanın sinoviti gibi durumlar da dizde yansıyan ağrı yapar. Ancak bunların tamamında öykü farklıdır ve ağrıya aynı zamanda aksama eşlik eder. Kemik tümörleri ve hematolojik hastalıkların tümörlerinin önemli bir kısmı çocukluk çağında sık görülür. Bu nedenle ayırıcı tanıda mutlaka dışlanmalıdırlar. Septik artirit (eklem iltihabı) romatizmal eklem hastalıklarında ise ayırt etmek kolaydır. Bu hastalıklarda tablo, öykü ve laboratuvar testleri ayırt etmede yardımcıdır. Yansıyan ağrılar, özellikle kalça ve belden vuran ağrılarda gerçek hastalığın kaynağı araştırılmalıdır. Bel ve kalça bölgesi dikkatle muayene edilmeli, gerekirse laboratuvar testleri ve röntgen istenmelidir" şeklinde konuştu.
Gaziantep’te ‘Sağlık İçin Harekete Geç’ etkinlikleri düzenlendi
10 Mayıs 2024 Cuma - 11:13 Gaziantep’te ‘Sağlık İçin Harekete Geç’ etkinlikleri düzenlendi Gaziantep’te ‘10 Mayıs Sağlık İçin Hareket Et Günü’ kapsamında çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Gaziantep’te ‘10 Mayıs Sağlık İçin Hareket Et Günü’ kapsamında İl Sağlık Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Şahinbey Belediyesi işbirliği ile Şahinbey Belediyesi Geleneksel Sporlar Merkezi’nde çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Etkinlik alanında İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polis, Büyükşehir Belediyesi Sağlık, Yaşlı ve Engelli Daire Başkanlığı ile Yeşilay Gaziantep Şubesi tarafından stant açıldı. İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Birimi tarafından açılan stantta vücut analizi, beden kütle indeksi hesaplaması yapıldı. Ayrıca, yeterli ve dengeli beslenme, kahvaltının önemi, fiziksel aktivitenin yararları, çölyak hastalığı ve el hijyeni konularıyla ilgili bilgilendirici broşürler, şapka, bez çanta, sağlıklı beslenme temalı ders programı ve kitap ayracı dağıtıldı. Etkinlikte sağlık tedbirleri için ambulans aracı hazır bulunurken, Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) aracı ve personeli de tanıtım amaçlı yer alarak yaptıkları faaliyetlere ilişkin bilgilendirme yaptı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü standında geleneksel okul sporları ve “Obeziteye İnat Bir Adım Da Sen At” projeleri tanıtılırken, Büyükşehir Belediyesi tarafından obezite ve dengeli beslenmeye yönelik materyaller ve çocuklar için süt dağıtıldı. Toplum Destekli Polis ve Yeşilay tarafından da bilgilendirici broşürler verildi. Etkinlik süresince çocuklar müzik eşliğinde gönüllerince dans etti, mas güreşi sporu, halat çekme oyunu, ata binme ve ok atma etkinliklerini gerçekleştirdiler. Etkinliğe katılan kurum personeli de ata binme, ok atma, dart, bisiklete binme gibi etkinlikleri deneyimledirler. Etkinliklerde küçükten büyüğe herkesin desteği ve katılımı ile hareketli yaşam ve sağlık üzerine etkilerinin önemi vurgulandı. Etkinliğe Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Köksal Hamzaoğlu, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Göç Dairesi Başkanı Zehra Uzundurukan, Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Eyyup Mehmet Budak, Şahinbey Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürü Burak Çilesiz, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Ferit Yetkinşekerci, Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Emine Korkmaz, Acil Sağlık Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Gizem Coşkun Yüksel, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mikail Özdemir, Kamu Hastaneleri Başkan Yardımcısı Dr. Cihat Rifat Yılmazer, Oğuzeli İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Orhan Cellat, İl Milli Eğitim Müdürlüğü Spor Koordinatörü İdris Turan, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Gıda ve Yem Şube Müdürü Ramazan Güngör, kamu kurum ve kuruluşlarının personeli, spor eğitmenleri, sağlık çalışanları, öğrenciler, öğretmenler ve veliler katıldı.