GÜNDEM - 23 Kasım 2024 Cumartesi 15:16

Zonguldak’ta kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele çalıştayı yapıldı

A
A
A
Zonguldak’ta kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele çalıştayı yapıldı

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde (BEUN) kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele çalıştayında konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Dr. Leyla Şahin Usta, "İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddetle olan mücadelemizde asla bir gevşemeye veya bir geri adım atmaya sebep olmadığını çok net söylemek istiyorum. Avrupa Birliği üyeliğindeki ülkeler veya dışındaki ülkelerden baktığımızda kadına yönelik mücadeleyle ilgili yapılması gereken tüm tedbirleri ve önlemleri alan tek bir ülke var. O da Türkiye" dedi.


Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) tarafından "Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddetle Mücadele" çalıştayı düzenlendi. Sezai Karakoç Konferans Salonu’nda düzenlenen çalıştayda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Gazeteci Saadet Oruç, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ve AK Parti Ankara Milletvekili ve TBMM Grup Başkanvekili Dr. Leyla Şahin Usta konuşmacı olarak yer aldı.


Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu programda üniversitenin 100 yıllık tarihinin anlatıldığı kısa film sunumu gerçekleştirildi. Çalıştayda BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer konuşma yaptı.


"Kadına karşı şiddet; toplumsal barışa ve insanlığa karşı işlenmiş büyük bir suçtur"


AK Parti Grup Başkanvekili Dr. Leyla Şahin Usta, kadın yönelik şiddetin sadece bireylere değil toplumsal barışa ve insanlığa karşı da işlenmiş bir suç olduğuna dikkat çekti. Kadına yönelik şiddetle mücadelede Türkiye’nin aldığı tedbirlere ve çalışmalara dikkat çeken Usta, "Dünyada kadına yönelik şiddetle mücadele günü olarak Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş. Sebebi de ortaya çıkmış, uzun süredir devam eden bir mücadelenin bir tarafındayız. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın bütün ülkelerinde büyük bir sorun ve mesele haline geldiği için gün geçtikçe daha da hem dünyanın ülkemizin gündeminde maalesef yer alan bir konu. O yüzden kadına yönelik şiddetle mücadelede kadın haklarının korunmasında, insan hakları mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak baktığımı görmek isterim. Çünkü insan hakları dediğimizde de artık pek çok alt başlıklara ayrılmış durumda. Kadın hakları, çocuk hakları, engelli hakları, sosyal haklar, pek çok haklar var. Ama kadın haklarını, insan hakları korunması ve mücadelesinde ayrı bir başlıktan ziyade ana bir konusu olarak gördüğümü özellikle ifade etmek isterim. Kadına karşı şiddet, sadece bireylere değil, toplumsal barışa ve insanlığa karşıda işlenmiş büyük bir suçtur. O yüzden şiddetle mücadelemizi her zaman için sıfır tolerans ilkesiyle yürütmeye çalışıyoruz. Kadının toplumun her alanında gerek ailede gerekse çalışma hayatında pozitif ayrımcılık uygulamalarıyla güçlendirilmesine, istihdamının artırılmasında, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlık hizmetlerine erişimine kadar pek çok alanda kadını merkeze ve odağı aldığımız bir hizmet anlayışıyla politikalarımızı üretiyoruz" dedi.


"Toplumun her kesiminin bu konuda önemli bir sorumluluğu var"


Kadınların işgücüne katılım oranlarını artırmak, iş dünyasında daha etkin roller üstlenmesini sağlamak gibi teşvik programlarını uygulamaya koyduklarını ifade eden Usta, "Kadınların işgücüne katılım oranlarını artırmak, iş dünyasında daha etkin roller üstlenmesini sağlamak, karar mekanizmalarında daha fazla bulunmaları için teşvik programları da uygulamaya koyduk ve koymaya da devam ediyoruz. Bu noktada neden üniversitelerin bu konudaki çalışmalara önemli derseniz bu mücadelede gençlerin rolünün çok önemli ve etkili olduğunu düşünüyorum. Neden derseniz şiddeti sadece hukuki birtakım mevzuatlarla veya yasalarda çözmenin mümkün olmadığını baş denetçimiz Şeref Malkoç da bahsetti. Ancak yine buna rağmen elbette ki kanuni düzenlemeleri ve mevzuatları yapmamız şart. Bu işin sadece hukuki bir mesele olmadığını sosyal ve kültürel bir sorun olduğunu, bunu çözmek için de gençlerimizin bu konudaki farkındalığının arttırılması ve daha çok sevginin ve merhametin toplumda yerleştirilmesi için gençlerimize büyük bir sorumluluğun ve rolün düştüğünü hatırlatmak isterim. Tabii ki sadece gençlerin rolü değil. Toplumun her kesiminin bu konuda önemli bir sorumluluğu var" şeklinde konuştu.


"Tüm tedbirleri ve önlemleri alan tek bir ülke var. O da Türkiye"


Türkiye’nin 2012 yılında onayladığı 6284 sayılı kanunla düzenlemelerini yaptığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğine dikkat çeken Leyla Şahin Usta, "Şunu soran olabilir merak eden olabilir. İstanbul sözleşmesi meşhurdur, herkes bilir. Türkiye bu sözleşmeyi 2011 yılında taraf olarak imzalamıştı. 2012 yılında iç hukukumuza yerleştirip düzenlemelerimizi yaptığımız bir sözleşmeden çekildik. Evet çekildik, çekilmemizin sebeplerinin daha farklı olduğunu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddetle olan mücadelemizde asla bir gevşemeye veya bir geri adım atmaya sebep olmadığını çok net söylemek istiyorum. Çünkü 6284 kanunumuz, 2012 yılında yürürlüğe girdi ve hala aktif bir şekilde uygulanıyor ve hiçbir maddesinde hiçbir değişiklik yapılmadı. Bununla ilgili olarak Avrupa Birliği parlamentosunun son yeni yayınladığı bir bildirge var, bir direktif var. Bu direktifi neden yayınladı derseniz. Kadına yönelik şiddetle ilgili Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerin var olan mevzuatlarında yeterli düzenlemeleri yapmaması sebebiyle yeni bir direktif yayınlandı. Bu direktif, bu yılın Mayıs ayında yayınlandı. Ve direktif dedi ki bu parlamento üye devletlere bu hükümleri yerine getirmek için 3 yıllık süreç tanıyorum size dedi. 2027 yılının Haziran’a kadar benim yayınladığım bu direktifleri, üye ülkeler yerine getirmek zorunda. Üye ülkeler daha öncesinde gerek İstanbul sözleşmesini gerekse Avrupa Birliği’nin direktiflerine uygun hareket edilmediği için yeni bir direktif yayınlıyor. Ve şunu söylüyor. Avrupa Birliği üyeliğindeki ülkeler veya dışındaki ülkelerden baktığımızda yapılması gereken kadına yönelik mücadele, ilgili şiddetle mücadeleyle ilgili yapılması gereken tüm tedbirleri ve önlemleri alan tek bir ülke var. O da Türkiye. Mevzuat açısından hukuk kuralları açısından normlarınız açısından Avrupa Birliği’nin direktiklerine uygun düzenlemeleri yapan tek ülke Türkiye. İşte 6284 müstakil bir kanun olarak yapıldı ve bunun altındaki düzenlemelerle, bu direktiflerle hepsi yerine getirilmiş oldu. O yüzden sözleşmeden çıkmış olmamız, bizim kadınlara yönelik şiddetle olan mücadelemizde asla ve kata bir geri adım değildir. Kararlılığımızda asla ve asla bir gevşemede değiliz. Tam tersine aynı şekilde aynı kararlılıkla mücadelemize devam ediyoruz" ifadelerine yer verdi.


"Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye’de olağanüstü çalışmalar oldu"


Bosna’da Müslüman oldukları için 250 bin insanın katledildiğini söyleyen Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Yakın tarihe baktığımız zaman Bosna’da 250 bin insan katledildi. Hafızalarımızda, hala taze bunların çoğu kadın ve çocuktu, Müslüman oldukları için böyle oldu.Avrupa’nın göbeğidir Bosna. Avrupa’nın Amerika’nın dünyanın sesi çıkmadı. Şimdi de Rusya Ukrayna savaşı devam ediyor. Aynı şekilde burada da savaşın hala askerler arasında yapılıyor, asıl mağdur, kadın ve çocuklardır. Gazze zaten bütün insanlığın vicdanını yaralayan bir konu. 7 Ekim 2023’ten beri devam ediyor. Dünyanın en gelişmiş silahları en ileri teknoloji ile 2,5 milyon insan oraya sıkışmış 45 bin kişi katledildi. Bunun çoğu savunmasız yine kadın ve çocuklar. Biz kurum olarak bunların hiçbirine alakasız kalmadık. Kadın ve çocuğa şiddet konusunda Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye’de olağanüstü çalışmalar oldu. Yapılan bütün bu düzenlemelere rağmen insanlığımıza dokunan, onurumuzu zedeleyen olayları maalesef yaşamaktayız. Milyonlarca üniversite mezunumuz oldu. Okur-yazar olmayan kalmadı hemen hemen. Ama bu başka bir hastalık şiddet. Hele kadına ve çocuğa yönelik. Sadece eğitim düzeyinin artması, refahın yükselmesi ile alakalı bir şey değil. Kadına, çocuğa, yaşlıya şiddet. Akran zorbalığı engelliye şiddet. Mülteciye şiddet. Bunlardan sonra bir de öğretmene şiddet çıktı. Ardından doktora şiddet. Şimdi de dünyada olmayacak bir şey. Polise şiddet çıktı. Hatırlayın birkaç ay önce genç bir polis yavrumuz hanım kızımız; vuruluyor" diye konuştu.


"Kadına karşı şiddet, siyaset üstü bir araya gelişi elzem kılıyor"


Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Saadet Oruç ise dünya üzerinde yaşanan gerilimlere dikkat çekerek "Dünya çok önemli bir yere giderken bu konu konuşulması gereken bir konu. Rusya ile batı arasındaki gerilime bakıyorsunuz. 3. Dünya Savaşı mı çıkacak? Yada Gazze’de yaşananlara bakıyorsunuz. Dünyada özellikle pandemiden bu yana bir şiddet anaforu var. Kadına karşı şiddet; sadece ülkemiz kesitinde değil, uluslararası düzlemde de çok siyaset üstü, çok farklı bir araya gelişi elzem kılıyor. Aslında üzerinde durup kafa yorulması gereken kadına karşı şiddet konusunda çok farklı boyutları olan, ekonomik, psikolojik, kültürel nedenleri olan bir konu söz konusu. Özellikle kadına karşı şiddet konusunda akademinin, medyanın oynayabileceği çok önemli roller olduğunu düşünüyorum" ifadelerine yer verdi.


(OA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir KADEM kadına yönelik şiddete dikkat çekti Eskişehir KADEM İl Temsilcisi Mehtap Özkaya, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ile ilgili yaptığı konuşmada televizyon dizilerinin kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisini vurguladı. Eskişehir KADEM İl Temsilcisi Mehtap Özkaya, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ile ilgili yaptığı konuşmada bu yıl ki sloganlarının “şiddete seyirci kalma” olduğunu söyledi. Özkaya, geçtiğimiz yıl en çok izlenen 14 yerli yapım diziyi kadına yönelik şiddet bağlamında değerlendirdiklerini söyledi. İncelemeye konu olan 14 dizide toplam 327 bölümde 3 bin 13 kadına yönelik şiddet sahnesi tespit ettiklerini dile getiren Özkaya, “25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle bir aradayız. Tüm dünyada kadınlar özel ve kamusal alanda farklı şiddet türlerine maruz kalıyorlar. Bu gerçeğe dikkat çekmek ve kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak adına 25 Kasım önemli bir gündür. Bu yıl ki hazırladığımız kampanyamızın sloganı ise “şiddete seyirci kalma”. Bu sloganla vermeyi hedeflediğimiz mesajlar var. Medyada geçen kadına yönelik şiddet konusu bizimde uzun zamandır gündemimizde yer alıyor. Medyada kadına yönelik şiddet ve izleyici farkındalığı, yerli diziler üzerinde inceleme başlıklı önemli araştırmayı hayata geçirdik. Bu araştırmada geçtiğimiz yıl en çok izlenen 14 yerli yapım diziyi kadına yönelik şiddet bağlamında inceledik. Bu araştırmada dizilerde işlenen şiddet türlerini, bu türlerin oranlarını, yaygınlığını, izleyicilerin dizilerdeki kadına yönelik şiddete dair farkındalığını ve şiddet sahnelerinden etkilenme durumlarını ölçtük. İncelemeye konu olan 14 dizide toplam 327 bölümde 3 bin 13 kadına yönelik şiddet sahnesi tespit ettik. En çok karşılaşılan şiddet türlerine baktığımızda ise yüzde 51 oranında psikolojik, yüzde 24 sözlü, yüzde 11 çok boyutlu ve karmaşık, yüzde 8 fiziksel şiddet tespit ettik. Kadına yönelik şiddetin bütün türleri diziler aracılığıyla evimize sızıyor. Bu sebeple bizler kampanya boyunca “şiddete seyirci kalma” diyerek televizyon dizilerindeki kadına yönelik şiddet ve türlerine, etkilerine dikkat çekip sizlerle paylaşacağız. Kampanyamızın kadına yönelik şiddete karşı bireysel ve toplumsal farkındalık oluşmasını diliyor, hepinize duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş Deprem sonrası felç kalan Mehmet, hayallerini gerçekleştirmek istiyor Kahramanmaraş’ta depremden sağ kurtulan ancak omurilik felci teşhisi konulup yürüyemeyen 22 yaşındaki Mehmet, yeniden ayağa kalkıp vatani görevini yapmak istiyor. Kahramanmaraş’ta yaşayan 22 yaşındaki Mehmet Fatih Güngör, 6 Şubat depremleri sırasında bir tekstil fabrikasında çalışırken enkaz altında kalarak ağır yaralandı. Çeşitli hastanelerde tedavi gören Mehmet’e, omurilik felci teşhisi konuldu. Belinden aşağısı tutmadığı için yürüyemeyen gencin birçok hayalide yarım kaldı. Askerlik ve evlilik hayali yarım kaldı Hayatı boyunca vatani görevini yapmayı, otomobil kullanmayı ve evlenip yuva kurmayı hayal eden Mehmet, şimdi ise yeniden ayağa kalkabilmek için hayırseverlerin ve yetkililerin desteklerini bekliyor. “Ameliyattan sonra ayaklarımı hissetmedim” İhlas Haber Ajansı’na konuşan Mehmet Fatih Güngör, depremden sonra enkazda kaldığını ve 15 dakika içerisinde kurtulduğunu anlatarak, “Deprem sırasında iş yerinde çalışıyordum ve o anda duvar üzerime düştü. 15 dakika sonra beni kurtardılar, hastanelere gittim, çevre illerdeki hastanelere de gittim. Şuanda gelişmeler var. Enkaz altındayken kaburgam akciğerime batmış ve delik oluşmuş. Ankara’da onun tedavisi yapıldı, omurilik ve ortopedi ameliyatı oldum. Bir gün sonra kendime geldiğimde ayaklarımı hissetmediğimin farkına vardım” dedi. “Hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum” Adana’da bir doktorun tedavisi ile sağlığına kavuşabileceğini belirten Güngör, “Adana’da bir doktor bulduk ancak seans başı 70 bin lira ücreti var. Omuriliğe kök hücre tedavisi yapıyormuş. En az 2 iğne vurulmam lazımmış ve daha sonra gelişim görebilecekmişim. Gelişim sonrası daha farklı bir tedavi uygulayacağını söyledi. Eski sağlığıma tam kavuşmayabilirim ama kendi işlerimi halledebileceğimi öğrendim. Hayallerim var. Askere gitmek istiyorum, hayat kurmak ve tekrardan çalışmak istiyorum. Araba sürmek istiyorum. Cumhurbaşkanımıza ve yetkililer hayırseverlerin yardım etmesini bekliyorum” diye konuştu.
Manisa Akhisar Emniyeti’nden geniş kapsamlı asayiş uygulaması Manisa İl Emniyet Müdürlüğü ve Akhisar İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler, ilçe genelinde geniş çaplı asayiş uygulaması gerçekleştirdi. Uygulamada, kurallara uymayan araç sürücüleri ile çeşitli eğlence merkezlerine para cezası kesilirken, üzerinde uyuşturucu madde bulunan şahıslar hakkında adli işlem başlatıldı. Manisa İl Emniyet Müdürlüğü; Akhisar ilçesi genelinde dün 20.00-00.00 saatleri arasında, Asayiş, KOM, TEM, Narkotik, Güvenlik Şube Müdürlüğü ve Akhisar İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı 38 ekip, 195 personel ile asayiş uygulaması yaptı. Uygulamada, bin 212 şahıs sorgulanırken, 556 araç da denetlendi. 43 araç sürücüsüne 186 bin 54 TL para cezası uygulandı ve 11 araç trafikten men edildi. 16 umuma açık istirahat ve eğlence yerinin kontrol edildiği uygulamada; 2 şahsa Kabahatler Kanunu 36/1 maddesine göre 1 bin 954 TL idari para cezası, 1 iş yerine ruhsat dışı konsomatris çalıştırmaktan, 1 iş yerine kapalı alanda sigara içmekten,1 iş yerine de ruhsatı olmadan canlı müzik yayını yapmaktan tutanak tutuldu. Denetlemelerde, 1 adet kurusıkı tabanca ele geçirilirken, 1 şahsa 5279 sayılı kanuna göre 8 bin 323 TL idari işlem uygulandı. Yine aynı uygulamada, 36 adet sentetik uyuşturucu madde, 1,6 gram esrar maddesi, 0,35 gram metamfetamin maddesi, 1 adet Akhisar İlçe Emniyet Müdürlüğü asayiş kanalını dinleyebilen el telsizi ele geçirilirken, 1 şahsa haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan, 2 şahsa alkollü araç kullanmaktan, 8 şahsa TCK 191 (Kullanmak için Uyuşturucu Madde Bulundurmak) suçundan adli işlem yapıldı. Manisa İl Emniyet Müdürlüğü, Manisa halkının huzur ve güvenliği için suç ve suçlularla mücadelenin aralıksız devam edeceği vurguladı.
İstanbul Ticaret Bakanı Bolat: "Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararı alması çok önemli bir adım" Türkiye-Cezayir İş ve Yatırım Forumu’nda katılan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) birkaç gün önce İsrail’in soykırımının baş mimarları olan kişileri tutuklama kararı alarak suçlu ilan etmesi çok önemli bir adımdı. Filistin’de, Gazze’de, Batı Şeria’da, Lübnan’daki vahşi katliamın ve soykırımın son bulması noktasında cesaretlendirici olmuştur” dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türkiye-Cezayir İş ve Yatırım Forumu’na katıldı. Beylikdüzü’nde bir otelde düzenlenen etkinlikte iki ülke arasındaki stratejik ortaklık ve ekonomik iş birliği konuları ele alındı. Foruma Bakan Bolat’ın yanı sıra Uluslararası İş Forumu Başkanı Erol Yarar, Cezayir İktisat Eski Bakanı Prof. Dr. Abdelkader Sammari, Cezayir Ankara Büyükelçisi Ammar Bellani, Müteahhitler ve Sanayiciler Kulübü Başkanı Rashid Bouhamid ve çok sayıda sektör paydaşları katıldı. “Bu yılın ilk yarısı itibariyle milli gelirimizi tam 5 katı artırarak, 230 milyar dolardan 1,2 trilyon dolara yükselttik” Türkiye-Cezayir İş ve Yatırım Forumu’nda konuşan Ömer Bolat, "Cezayir-Türkiye Karma Ekonomik Komisyon 12. Dönem Toplantısı da geçtiğimiz Mayıs ayında Ankara’da yapılmıştı. İki ülke liderleri ve hükümetleri arasında çok büyük bir yakınlık var ve yakın ilişkilerimiz devam etmektedir. 22 yıldan bu yana Türkiye Cumhuriyeti olarak ekonomide çok büyük atılımlar ve başarılar kaydettik. Milli gelirimizi tam 5 katı artırarak, 230 milyar dolardan 1,2 trilyon dolara yükselttik, bu yılın ilk yarısı itibariyle. Kişi başına milli gelirimizi yine 22 yılda 3 bin 600 dolardan 13 bin 300 dolara yükselttik. Bu yılın sonunda inşallah 14 bin 500-15 bin dolar civarında kişi başı milli gelire ulaşacağız. Mal ihracatlarımızı 7.5 kat arttırarak 36 milyar dolardan 262 milyar dolara, hizmetler ihracatımızı da yine 7.5 kat artışla 14 milyar dolardan 112 milyar dolara yükselttik. Bugün Türkiye 340 milyar dolar mal ithalatı, 260 milyar dolar mal ihracatı ile 600 milyar dolar civarında bir toplam dış ticarete sahiptir. Milli gelirimizin yaklaşık yüzde 50’sini oluşturmaktadır. Dış yatırımlarda da, 2002’ye kadar 14 milyar dolar yabancı doğrudan yatırım gelmişken Türkiye’ye, bu rakam son 22 yılda 269 milyar doları aşmıştır. Bunları reformlarla, doğru politikalarla, siyasi ve ekonomik istikrarı koruyarak, hep yurt içi ve yurt dışı yatırımları, istihdamı ve ihracatı arttırmaya çalışarak başardık" dedi. “Cezayir bizim Afrika’daki ikinci büyük dış ticaret ortağımızdır” Cezayir ile yürütülen ticari ilişkilere değinen Bakan Bolat, "Cezayir bizim Afrika’daki ikinci büyük dış ticaret ortağımızdır. Birinci sırada Mısır, ikinci sırada Cezayir yer alıyor. Ancak Cezayir, Türkiye yatırımları için birinci ülkedir Afrika’da. Bin 500 Türk firması 6 milyar dolarlık yatırımlarla Cezayir’de yatırım, üretim, istihdam ve ihracat peşinde koşmaktadırlar. Bunu yaparlarken de Türkiye ile ticarette de köprü rolü oynamaktadırlar. Müteahhitlik bir başka başarı hikayemizdir. Türkiye’nin dünyada 2002’ye kadar 50 milyar dolarlık müteahhitlik hizmetleri varken, son 22 yılda buna 472 milyar dolar daha ilave oldu. 522 milyar dolara yükseldik,137 ülkede 12 bin 330 proje ile. Ve Afrika’da en büyük müteahhitlik hizmetlerini Cezayir’de gerçekleştirdik. 700’e yakın proje ve 33 milyar dolarlık müteahhitlik hizmetlerini gerçekleştirdik. Cezayir’de dış ticaret bakanımızla beraber bu tercihli ticaret anlaşması müzakerelerini hızlandıracağız. Bu ticaret diplomasisi çabalarımız, dünyayla maksimum ekonomik iş birliği çabalarımız, siyasi istikrar ve yurt dışı ilişkilerde kazan-kazan, birlikte güçlenmek, birlikte büyümek hedefleri doğrultusunda hızlı adımlarla yol alıyoruz. İslam ülkeleri ile dış ticaret anlaşmalarımız 22 yılda tam 11 kat yükseldi. 10,8 milyar dolardan 2023 yılında 130 milyar dolara artış gerçekleştirmiş olduk” ifadelerini kullandı. “UCM heyetini yürekten tebrik ediyoruz” Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni tutuklama kararı alması çok önemli bir adım olduğunu söyleyen Bakan Bolat, "Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) birkaç gün önce İsrail’in soykırımının baş mimarları olan kişileri tutuklama kararı alarak suçlu ilan etmesi çok önemli bir adımdı. Filistin’de, Gazze’de, Batı Şeria’da, Lübnan’daki vahşi katliamın ve soykırımın son bulması noktasında cesaretlendirici olmuştur. Suçların cezasız kalmayacağı ve adaletin ahirete kalmadan bu dünyada da tecelli edeceği noktasında yüreklere su serpmiştir. UCM heyetini yürekten tebrik ediyoruz. Türkiye olarak gerçekten dünyada tek başımıza da olsak, İsrail ile ihracat ve ithalatı 6 ay önce durdurma kararı almıştık ve bu kararımızı uygulamaktayız. Ama Filistin ekonomisine ayakta kalması için Filistin’in istediği ticaret noktasında da onlara gerek ihracatta gerek ithalatta destek vermekteyiz. Ve Gazze’dekiler başta olmak üzere kardeşlerimize 85 bin ton gıda ve sağlık yardımları, hijyen yardımları konusunda öncülük ediyoruz, etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.