Yerel Haberler
Zonguldak
Bakan Özhaseki: "Yapmamız gereken afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmak” 28 Mart 2024 Perşembe - 14:46:29 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem gibi afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmak için kentsel dönüşümünün önemine değindi. Zonguldak’a gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki STK, iş insanları ve sektör temsilcileriyle buluştu. Programda konuşan Özhaseki, “Tarihte Anadolu’da doğuya birçok baş şehirler var. Fakat zamanın ruhunu okuyamadıkları için şimdi birçoğu sıradan il olduğu gibi bazen ilçe konumuna da düşmüş durumdalar. Öyle bir şehir konumuna da düşmemek lazım. Eğer şehirdeki yerel yöneticiler, başta belediye başkanımız, valimiz, milletvekili, siyasi partilerimiz o şehirle ilgili düşünceleri var. Hedef koymuşlar, bir araya gelmişler, kol kola girmişler, gayret ediyorlarsa şehirlerin geleceği ayrılık. Değilse emin olun şehirleri ben görüyorum. Gittikçe kötüye doğru gidiyor” dedi. “Şehirlerimizde bir takım sorunlar var” diyen Özhaseki, “Çünkü biz Batı’dan şehirleşme noktasında önceden çok açık ara öndeyken özellikle sanayi devrimiyle birlikte bizim de gerileme dönemimize denk geldiği için iyice geriye kalmışız. Onlar oradan bir mimari plan üzerine, bir şehir planı üzerine gelişmelerini sağlarken, ekonomileri daha güçlüyken, güzel şehirler oluşturmuşlar bizim de zayıflama ve gerileme dönemimiz olduğu için iyice aradaki fark açılmış. Şimdi bizi hükümet Amerika’ya götürmüştü. Washington’da İmar Daire Başkanı Türk’tü. Söylediğine göre 1711’de şehir planları yapılmış. 11 tane göbek yapmış birbirine bağlamışlar. Şehir planı bu demişler mesela. Ya bizde daha mekansal planlamada 3-5 sene öncesine tamamlayabildik. Böyle bir şey olabilir mi?” ifadelerini kullandı. “Kimliksiz ve sağlıksız şehirlerimiz olmuş” 1940-50’li yıllardan itibaren büyük şehirlere göçlerin başladığını aktaran Özhaseki, “O göçler neticesinde insanlar evlerini rastgele yerlere yapmaya başlamışlar. O günkü yöneticiler iyi veya kötü niyetle ben bilmiyorum yargılamak için de söylemiyorum. Hazırlıksız yakalanmışlar bu göçlere. Bazen de ideolojik yaklaşmışlar. ‘Bunlar evleri buralara yapsınlar, bizim arka mahalle olur’ gibi bir düşünce. Sol rüzgârların estiği bir dönemde buralarda örgütlenmeler yaparız. İşçileri de örgütleriz gibisinden. Rusya gibi oluruz. Arnavutluk’ta sapık bir Enver hoca var onun bir hayalini kuran adamlar vardı bu memlekette ne yazık ki. Castro’nun hayranları vardı bu memlekette. Türkiye’yi buraya götürürüz gibi bir fikirle şehirlere doğrusu tarumar etmişiz. 2000’li yıllara doğru geldiğimizde objektif olarak söylemek gerekirse ne yazık ki üzülerek söylüyorum. Kimliksiz ve sağlıksız şehirlerimiz olmuş. Herkes bunun farkında” diye konuştu. Cumhuriyet tarihinde mimari noktasında yetersiz kalındığını kaydeden Özhaseki, “Bakın geçmişe doğru baktığımız zaman Selçuklu medeniyeti diye bir medeniyet var bakınca sivil mimarlık örneklerinden ibadethanelerine kamu binalarına kadar bu Selçuklu dersiniz. Peki 100 yıllık Cumhuriyet’te bilim adamlarımız, mimarlarımız, hocalarımız ve mimarlarımız var. Şimdi kurduğumuz şehirlere bir bakın. Ne medeniyeti edersiniz şimdi kurduğumuz ortama. O sosyal ağda arabesk medeniyet deriz. İstanbul’a varıyorsunuz. Camdan muhteşem bir bina. Son teknolojiyle donatılmış. Yanında bir tane tamirhane. 2 tane pirketten gecekondu. ‘Allah Allah’ falan diyorsunuz. Şimdi böyle bir medeniyet olabilir mi?” şeklinde konuştu. Özhaseki, konuşmasına şu şekilde devam etti: “En üzücü tarafı da bu ülkenin bir deprem ülkesi olduğunu unutmamız. Afetlerin her an bizi beklediğini unutmamız ve bunları göz ardı ederek şehirleşmeye doğru geçmemiz. Son yüzyılda bu memlekette meydana gelen deprem sayısı 6 ve üzerindeki şiddetteki deprem sayısı yıkıcı diye tarif ediyoruz biz bu depremlere. Hem denizlerimiz hem karadakileri toplarsak 231 tane deprem olmuş. Ölen insan sayımız 130 bin. Maddi hasar milyarlarca dolar. Niye böyle? Bilimin gerçekliğini tespit ediyoruz, dikkate almıyoruz. İşimize geldiği gibi hareket ediyoruz. Gidip belediyeleri zorluyoruz. Bir takım çıkar ilişkileri başlıyor. Neticesinde de böyle bir felaketle karşı karşıya kalıyoruz.” Deprem gibi afetler için bütün işlerin gözden geçirilmesi gerektiğini anlatan Özhaseki, “Bizim her şeyi yeni baştan bir daha ele alıp, ‘Bismillah’ diyerek bu işe görmemiz gerekiyor. Doğru bir şekilde planlamamız gerekiyor. 6 Şubat’ta Kuzey Anadolu Fay Hattı malum bizim de biraz 100 kilometre altımızdan geçiyor. Şimdi bütün bilim adamlar diyorlar ki ‘İstanbul’da beklediğimiz tehlike var. Allah korusun büyük bir bela bekliyor’ bizi diyor. 6 Şubat’ta da Doğu Anadolu Fay Hattı kırıldı. Aynı yerden başlıyor neredeyse. Van Gölü’nün biraz daha batısından bu tarafa doğru gelirken diğeri de Adıyaman, Malatya Kahramanmaraş ve oradan Hatay üzerinden Akdeniz’e doğru iniyor. Binlerce yıldır aynı hatlar kırılıyor. Bakın binlerce yıldır, yeni değil. Bunu bilerek hareket etmezsek ne olur? Bir daha başımıza bela gelir. Oturur, ağlarız. Dizlerimiz de vururuz, yardımlar ederiz. Vicdanımızı biraz avutuyoruz. Sonra yine aynı yerden bir daha başlamış oluruz. Bu gerçekleri bilerek hareket etmekten başka çaremiz yok. En son depremde 680 bin ev yıkıldı. Dile kolay 170 binde iş yeri yerle bir oldu. Maddi hasar 100 milyar doların üzerinde. Manevi hasar zaten hiç ölçülecek gibi değil. Ne yapsak oradaki insanların o acısını dindirmez mümkün değil” dedi. Deprem bölgesinde 300 bin konut yapımına devam edildiğini belirten Özhaseki “Çelik evler yapıyoruz köylerde. Şehirlerin meydanlarını yapıyoruz bir taraftan. Meydanlara açılan ana caddeleri yapmaya çalışıyoruz ki kimlik binalar çıksın ortaya diye. O şehrin kendine has özgün mimarisi çıksın diye. Şehir merkezlerini de biz bakanlık olarak yapma kararı aldık. Altyapılar için 60 milyar liraya yakın bir kredi temin ettik. Oradaki 11 tane şehrin altyapısını baştan sona bir daha yapıyoruz. Geçtiğimiz hafta dağıttığımız evlerle birlikte şu ana kadar 76 bin konutu dağıttık. Her ayda 15 bin evi dağıtmaya devam edeceğiz. Bu sayıları söylemesi kolay da bunlar aslında Türkiye’nin inşaat kapasitesinin çok üstünde rakamlar” ifadelerini kullandı. “Yapmamız gereken afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmak” Afet öncesi yapılması gereken konulara da değinen Özhaseki şunları söyledi: “O hasarları sararken bu tür afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmak. Konutlarımızı daha sağlam, güvenli hale getirmek. Bunun hazırlığını yapmalıyız. Eğer deprem gelmeden, afet gelmeden bunu yaparsak bir birim harcıyoruz. Felaket geldikten sonra harcamaya başlarsak tam 7 birim harcıyoruz. Bilim adamları tek tek hesaplamışlar. Onun içinde İstanbul, İzmir’de depreme daha çok maruz olabilecek yerlerde birçok projeleri açıklıyoruz. Bunun peşinden koşuyoruz. Bunun da bir tek yolu var, o da kentsel dönüşüm. Bakanlık olarak biz her yerde duyuruda bulunuyoruz. ‘Gelin beraber yapalım. Hangi partiden olursanız olun hiç fark etmez. Yeter ki gelin bu siyaset üstü bir durum. Bunu siyasete lütfen alet etmeyin’ diyoruz ama derdimizi de bir türlü anlatamıyoruz.” “Türkiye’de inşaat sektörünün geleceği çok parlak” diyen Özhasek, “Böyle 10 senede falan bitecek gibi gözükmüyor. Belki Avrupa’da restorasyonlarda vakit geçirebilirler. Yeni uydu kentler, küçük yerlere kurabilirler. Onların ihtiyacı olabilir ama bizde ihtiyaç çok daha fazla. İşin yüzde 80 adeta özel sektörde. Bu alanda şu anda bir buçuk milyona yakın insan çalışıyor. Gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 6’sını oluşturuyor ama inşaat sektörünü besleyen yan sektörleri de ele aldığınız zaman 250 ayrı grubu ilgilendiriyor ve yurtiçi hasılamızında yüzde 30’unu oluşturuyor” dedi.
28 Mart 2024 Perşembe - 14:17 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki: “Bittiğinde Zonguldak’ımızın en güzel yerlerinden birisi haline gelecek” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Lavuar Alanı’nda incelemelerde bulundu. Terakki Mahallesi’nde yaklaşık 45 dönüme yakın arazide TOKİ tarafından hem müze hem de sosyal tesis inşaatlarına başlandığını ifade eden Bakan Özhaseki, projenin Zonguldak’a yakışacağını söyledi. Şantiyeyi gezdikten sonra açıklamalarda bulunan Özhaseki şöyle dedi: “Çok önemli bir bölgedeyiz. Buradaki insanların ekmek kapısı olan bir bölge. Zaman içerisinde haliyle buranın da değişimi yenilenmesi gerekiyor. Uzun süredir çalıştığımız bir proje var. Toplamda neredeyse 45 dönüme yakın bir arazi. Bu taraftan TOKİ’miz burada hem millet bahçesi hem müze hem sosyal tesis inşaatlarına başladı. Devam ediyor. Bir taraftan da esnaf arkadaşlarımızın işlerini yapabilmeleri amacıyla onların sayısından daha fazla dükkanları yapabileceğimiz çok modern çarşıları burada yapmaya çalışıyoruz. Büyük bir proje. Ağır bir proje. Ama bir ucundan başlamak gerekiyordu, TOKİ’miz başladı. Buraya da herhalde beş yüz milyondan fazla bir para harcayacağız. Ama Zonguldak’a yakışacak. Herkesin uğrak yeri olacak. Herkes burada kömürün nasıl elde edildiğini, nasıl üretildiğini hangi zorluklarla çıkarıldığını, ne gibi işlemlerden geçildiğini müzede görmüş olacak. Bir taraftan da Zonguldak’ımızın her türlü sosyal etkinliklerinde büyük bir fuaye alanımız ortaya çıkmış olacak. Çok modern de bir millet bahçesine kavuşuyoruz. Onu inşallah kısa sürede bitiririz. Ama bir taraftan da Emlak konut olarak biz burada Özellikle esnaf kardeşlerimizin işlerini sürdürebilmeleri için çok güzel iş yerleri yapıyoruz. Bu iş yerleri için de adımlar atıldı, projeler çizildi. Mülkiyet sorununda sona geldik. Şu anda kentsel dönüşüm başkanlığında olan mülkiyeti emlak konutla bir protokol yaparak önümüzdeki günlerde ihalesini yapıp işe başlamış olacağız. Bunların da iki ay süreceğini zannetmiyorum. Bu kısa süre içerisinde burada bismillah diyerek o iş yerlerini yapmaya başlarız. Bittiğinde de herhalde Zonguldak’ımızın en güzel yerlerinden birisi haline gelecek. Herkesin uğrak yeri haline gelecek. Sosyal etkinliklerin düzenlendiği, insanların gelip gittiği cıvıl cıvıl bir mekan haline gelecek. Bu projemiz de hayırlı olsun. Büyük bir projede bu herhalde bir beş altı yüz milyon lira civarında da bu dükkanlar için harcarız. Değerli arkadaşlar bunları yaparken elbette ki şehirlerimize çok önem verdiğimiz için yapıyoruz. En büyük pay da doğrusu Ömer Selim başkanın. Onu da söyleyelim, itiraf edelim. Çünkü Ankara’daki insanların oturduğu yerden ülkenin dört bir köşesindeki önemli mekanları keşfetmeleri, oralarda işe başlamaları hayal olur biraz. Ama ben ilk defa duymuştum lavuar diye. O ne demek demiştim. Bildiğimiz bir konu da değildi. Bizim gündemimizde veyahut da literatürümüzde böyle bir kelime de yoktu. O kadar çok tekrarlandı ki artık biz de ezbere bilir hale geldik. sağ olsun her seferinde Ömer Selim Bey geldiğinde hem Cumhurbaşkanımıza arz ederken ben şahitlik ettim. Hem de bizde defalarca konuştuk. O ısrarlı çabaları neticesinde buraya kadar geldik. İnşallah biz de bunları bitiririz. Sonradan gelir burada bunların açılışını yapar insanların gözündeki mutluluğu görürüz. Bundan mutlu oluruz.”
28 Mart 2024 Perşembe - 09:50 Hayırsever, bakkalın veresiye defterindeki borçları ödedi Zonguldak’ın Ereğli İlçesinde bir hayırsever, bakkalın veresiye defterindeki borçların tamamını ödedi. Karadeniz Ereğli’ de bir hayırsever girdiği bir markette veresiye defterindeki tüm borçları ödedi. Veresiye defterindeki 10 bin liraya yakın borcu ödeyen hayırsever, markete borcu olan ailelerin yüzünü güldürdü. Potbaşı Mahallesinde market işleten Muammer Arslan, iş yerine "Bakkalımıza 27.03.2024 tarihine kadar veresiye borcu olanların borçları hayırseverler tarafından ödenmiştir" yazılı afişi astı. Veresiye borcu olanlar ise afişi gördüklerinde mutlu oldu. Bakkal Sahibi Arslan daha önceki senelerde de ayni bu şekilde bir olayla karşılaştığını dile getirerek şunları dile getirdi; "Bakkal veresiye defterimizde çok büyük rakam değildi 9 ila 10 Bin TL arası bir rakam vardı. Daha öncesinde hiç tanımadığım görmediğim hayırsever vatandaşlar geldi bizden veresiye defterini satın almak istediler. Defter bedeli kadar ücret teklif ettiler biraz biz fedakârlık yaptık biraz onlar fedakârlık yaptılar ama çoğunluğunu onlar yaptılar teslim ettik bütün müşterilerimizin bütün hesaplarını bugün itibariyle kapattık Allah razı olsun onlardan. Bu mübarek ramazanda gerçekten çok duygulandık bu zamanda insanlar gerçekten çok zor durumda Allah razı olsun ben kendi sosyal medyamdan paylaştım tepkiler çok güzel oldu insanlar bu zor durumda azda olsa rahatladılar kafalarında markete borcum var derdi kalktı bu benim basıma gelen ikinci durum oldu daha önceki yıllar dada aynen bu şekilde hayırseverler geldi defteri alıp birçok vatandaşımızın borcunu sıfırladılar."
Bakan Özhaseki: "Yapmamız gereken afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmak”
28 Mart 2024 Perşembe - 14:46 Bakan Özhaseki: "Yapmamız gereken afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmak” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem gibi afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmak için kentsel dönüşümünün önemine değindi. Zonguldak’a gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki STK, iş insanları ve sektör temsilcileriyle buluştu. Programda konuşan Özhaseki, “Tarihte Anadolu’da doğuya birçok baş şehirler var. Fakat zamanın ruhunu okuyamadıkları için şimdi birçoğu sıradan il olduğu gibi bazen ilçe konumuna da düşmüş durumdalar. Öyle bir şehir konumuna da düşmemek lazım. Eğer şehirdeki yerel yöneticiler, başta belediye başkanımız, valimiz, milletvekili, siyasi partilerimiz o şehirle ilgili düşünceleri var. Hedef koymuşlar, bir araya gelmişler, kol kola girmişler, gayret ediyorlarsa şehirlerin geleceği ayrılık. Değilse emin olun şehirleri ben görüyorum. Gittikçe kötüye doğru gidiyor” dedi. “Şehirlerimizde bir takım sorunlar var” diyen Özhaseki, “Çünkü biz Batı’dan şehirleşme noktasında önceden çok açık ara öndeyken özellikle sanayi devrimiyle birlikte bizim de gerileme dönemimize denk geldiği için iyice geriye kalmışız. Onlar oradan bir mimari plan üzerine, bir şehir planı üzerine gelişmelerini sağlarken, ekonomileri daha güçlüyken, güzel şehirler oluşturmuşlar bizim de zayıflama ve gerileme dönemimiz olduğu için iyice aradaki fark açılmış. Şimdi bizi hükümet Amerika’ya götürmüştü. Washington’da İmar Daire Başkanı Türk’tü. Söylediğine göre 1711’de şehir planları yapılmış. 11 tane göbek yapmış birbirine bağlamışlar. Şehir planı bu demişler mesela. Ya bizde daha mekansal planlamada 3-5 sene öncesine tamamlayabildik. Böyle bir şey olabilir mi?” ifadelerini kullandı. “Kimliksiz ve sağlıksız şehirlerimiz olmuş” 1940-50’li yıllardan itibaren büyük şehirlere göçlerin başladığını aktaran Özhaseki, “O göçler neticesinde insanlar evlerini rastgele yerlere yapmaya başlamışlar. O günkü yöneticiler iyi veya kötü niyetle ben bilmiyorum yargılamak için de söylemiyorum. Hazırlıksız yakalanmışlar bu göçlere. Bazen de ideolojik yaklaşmışlar. ‘Bunlar evleri buralara yapsınlar, bizim arka mahalle olur’ gibi bir düşünce. Sol rüzgârların estiği bir dönemde buralarda örgütlenmeler yaparız. İşçileri de örgütleriz gibisinden. Rusya gibi oluruz. Arnavutluk’ta sapık bir Enver hoca var onun bir hayalini kuran adamlar vardı bu memlekette ne yazık ki. Castro’nun hayranları vardı bu memlekette. Türkiye’yi buraya götürürüz gibi bir fikirle şehirlere doğrusu tarumar etmişiz. 2000’li yıllara doğru geldiğimizde objektif olarak söylemek gerekirse ne yazık ki üzülerek söylüyorum. Kimliksiz ve sağlıksız şehirlerimiz olmuş. Herkes bunun farkında” diye konuştu. Cumhuriyet tarihinde mimari noktasında yetersiz kalındığını kaydeden Özhaseki, “Bakın geçmişe doğru baktığımız zaman Selçuklu medeniyeti diye bir medeniyet var bakınca sivil mimarlık örneklerinden ibadethanelerine kamu binalarına kadar bu Selçuklu dersiniz. Peki 100 yıllık Cumhuriyet’te bilim adamlarımız, mimarlarımız, hocalarımız ve mimarlarımız var. Şimdi kurduğumuz şehirlere bir bakın. Ne medeniyeti edersiniz şimdi kurduğumuz ortama. O sosyal ağda arabesk medeniyet deriz. İstanbul’a varıyorsunuz. Camdan muhteşem bir bina. Son teknolojiyle donatılmış. Yanında bir tane tamirhane. 2 tane pirketten gecekondu. ‘Allah Allah’ falan diyorsunuz. Şimdi böyle bir medeniyet olabilir mi?” şeklinde konuştu. Özhaseki, konuşmasına şu şekilde devam etti: “En üzücü tarafı da bu ülkenin bir deprem ülkesi olduğunu unutmamız. Afetlerin her an bizi beklediğini unutmamız ve bunları göz ardı ederek şehirleşmeye doğru geçmemiz. Son yüzyılda bu memlekette meydana gelen deprem sayısı 6 ve üzerindeki şiddetteki deprem sayısı yıkıcı diye tarif ediyoruz biz bu depremlere. Hem denizlerimiz hem karadakileri toplarsak 231 tane deprem olmuş. Ölen insan sayımız 130 bin. Maddi hasar milyarlarca dolar. Niye böyle? Bilimin gerçekliğini tespit ediyoruz, dikkate almıyoruz. İşimize geldiği gibi hareket ediyoruz. Gidip belediyeleri zorluyoruz. Bir takım çıkar ilişkileri başlıyor. Neticesinde de böyle bir felaketle karşı karşıya kalıyoruz.” Deprem gibi afetler için bütün işlerin gözden geçirilmesi gerektiğini anlatan Özhaseki, “Bizim her şeyi yeni baştan bir daha ele alıp, ‘Bismillah’ diyerek bu işe görmemiz gerekiyor. Doğru bir şekilde planlamamız gerekiyor. 6 Şubat’ta Kuzey Anadolu Fay Hattı malum bizim de biraz 100 kilometre altımızdan geçiyor. Şimdi bütün bilim adamlar diyorlar ki ‘İstanbul’da beklediğimiz tehlike var. Allah korusun büyük bir bela bekliyor’ bizi diyor. 6 Şubat’ta da Doğu Anadolu Fay Hattı kırıldı. Aynı yerden başlıyor neredeyse. Van Gölü’nün biraz daha batısından bu tarafa doğru gelirken diğeri de Adıyaman, Malatya Kahramanmaraş ve oradan Hatay üzerinden Akdeniz’e doğru iniyor. Binlerce yıldır aynı hatlar kırılıyor. Bakın binlerce yıldır, yeni değil. Bunu bilerek hareket etmezsek ne olur? Bir daha başımıza bela gelir. Oturur, ağlarız. Dizlerimiz de vururuz, yardımlar ederiz. Vicdanımızı biraz avutuyoruz. Sonra yine aynı yerden bir daha başlamış oluruz. Bu gerçekleri bilerek hareket etmekten başka çaremiz yok. En son depremde 680 bin ev yıkıldı. Dile kolay 170 binde iş yeri yerle bir oldu. Maddi hasar 100 milyar doların üzerinde. Manevi hasar zaten hiç ölçülecek gibi değil. Ne yapsak oradaki insanların o acısını dindirmez mümkün değil” dedi. Deprem bölgesinde 300 bin konut yapımına devam edildiğini belirten Özhaseki “Çelik evler yapıyoruz köylerde. Şehirlerin meydanlarını yapıyoruz bir taraftan. Meydanlara açılan ana caddeleri yapmaya çalışıyoruz ki kimlik binalar çıksın ortaya diye. O şehrin kendine has özgün mimarisi çıksın diye. Şehir merkezlerini de biz bakanlık olarak yapma kararı aldık. Altyapılar için 60 milyar liraya yakın bir kredi temin ettik. Oradaki 11 tane şehrin altyapısını baştan sona bir daha yapıyoruz. Geçtiğimiz hafta dağıttığımız evlerle birlikte şu ana kadar 76 bin konutu dağıttık. Her ayda 15 bin evi dağıtmaya devam edeceğiz. Bu sayıları söylemesi kolay da bunlar aslında Türkiye’nin inşaat kapasitesinin çok üstünde rakamlar” ifadelerini kullandı. “Yapmamız gereken afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmak” Afet öncesi yapılması gereken konulara da değinen Özhaseki şunları söyledi: “O hasarları sararken bu tür afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmak. Konutlarımızı daha sağlam, güvenli hale getirmek. Bunun hazırlığını yapmalıyız. Eğer deprem gelmeden, afet gelmeden bunu yaparsak bir birim harcıyoruz. Felaket geldikten sonra harcamaya başlarsak tam 7 birim harcıyoruz. Bilim adamları tek tek hesaplamışlar. Onun içinde İstanbul, İzmir’de depreme daha çok maruz olabilecek yerlerde birçok projeleri açıklıyoruz. Bunun peşinden koşuyoruz. Bunun da bir tek yolu var, o da kentsel dönüşüm. Bakanlık olarak biz her yerde duyuruda bulunuyoruz. ‘Gelin beraber yapalım. Hangi partiden olursanız olun hiç fark etmez. Yeter ki gelin bu siyaset üstü bir durum. Bunu siyasete lütfen alet etmeyin’ diyoruz ama derdimizi de bir türlü anlatamıyoruz.” “Türkiye’de inşaat sektörünün geleceği çok parlak” diyen Özhasek, “Böyle 10 senede falan bitecek gibi gözükmüyor. Belki Avrupa’da restorasyonlarda vakit geçirebilirler. Yeni uydu kentler, küçük yerlere kurabilirler. Onların ihtiyacı olabilir ama bizde ihtiyaç çok daha fazla. İşin yüzde 80 adeta özel sektörde. Bu alanda şu anda bir buçuk milyona yakın insan çalışıyor. Gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 6’sını oluşturuyor ama inşaat sektörünü besleyen yan sektörleri de ele aldığınız zaman 250 ayrı grubu ilgilendiriyor ve yurtiçi hasılamızında yüzde 30’unu oluşturuyor” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki: “Bittiğinde Zonguldak’ımızın en güzel yerlerinden birisi haline gelecek”
28 Mart 2024 Perşembe - 14:17 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki: “Bittiğinde Zonguldak’ımızın en güzel yerlerinden birisi haline gelecek” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Lavuar Alanı’nda incelemelerde bulundu. Terakki Mahallesi’nde yaklaşık 45 dönüme yakın arazide TOKİ tarafından hem müze hem de sosyal tesis inşaatlarına başlandığını ifade eden Bakan Özhaseki, projenin Zonguldak’a yakışacağını söyledi. Şantiyeyi gezdikten sonra açıklamalarda bulunan Özhaseki şöyle dedi: “Çok önemli bir bölgedeyiz. Buradaki insanların ekmek kapısı olan bir bölge. Zaman içerisinde haliyle buranın da değişimi yenilenmesi gerekiyor. Uzun süredir çalıştığımız bir proje var. Toplamda neredeyse 45 dönüme yakın bir arazi. Bu taraftan TOKİ’miz burada hem millet bahçesi hem müze hem sosyal tesis inşaatlarına başladı. Devam ediyor. Bir taraftan da esnaf arkadaşlarımızın işlerini yapabilmeleri amacıyla onların sayısından daha fazla dükkanları yapabileceğimiz çok modern çarşıları burada yapmaya çalışıyoruz. Büyük bir proje. Ağır bir proje. Ama bir ucundan başlamak gerekiyordu, TOKİ’miz başladı. Buraya da herhalde beş yüz milyondan fazla bir para harcayacağız. Ama Zonguldak’a yakışacak. Herkesin uğrak yeri olacak. Herkes burada kömürün nasıl elde edildiğini, nasıl üretildiğini hangi zorluklarla çıkarıldığını, ne gibi işlemlerden geçildiğini müzede görmüş olacak. Bir taraftan da Zonguldak’ımızın her türlü sosyal etkinliklerinde büyük bir fuaye alanımız ortaya çıkmış olacak. Çok modern de bir millet bahçesine kavuşuyoruz. Onu inşallah kısa sürede bitiririz. Ama bir taraftan da Emlak konut olarak biz burada Özellikle esnaf kardeşlerimizin işlerini sürdürebilmeleri için çok güzel iş yerleri yapıyoruz. Bu iş yerleri için de adımlar atıldı, projeler çizildi. Mülkiyet sorununda sona geldik. Şu anda kentsel dönüşüm başkanlığında olan mülkiyeti emlak konutla bir protokol yaparak önümüzdeki günlerde ihalesini yapıp işe başlamış olacağız. Bunların da iki ay süreceğini zannetmiyorum. Bu kısa süre içerisinde burada bismillah diyerek o iş yerlerini yapmaya başlarız. Bittiğinde de herhalde Zonguldak’ımızın en güzel yerlerinden birisi haline gelecek. Herkesin uğrak yeri haline gelecek. Sosyal etkinliklerin düzenlendiği, insanların gelip gittiği cıvıl cıvıl bir mekan haline gelecek. Bu projemiz de hayırlı olsun. Büyük bir projede bu herhalde bir beş altı yüz milyon lira civarında da bu dükkanlar için harcarız. Değerli arkadaşlar bunları yaparken elbette ki şehirlerimize çok önem verdiğimiz için yapıyoruz. En büyük pay da doğrusu Ömer Selim başkanın. Onu da söyleyelim, itiraf edelim. Çünkü Ankara’daki insanların oturduğu yerden ülkenin dört bir köşesindeki önemli mekanları keşfetmeleri, oralarda işe başlamaları hayal olur biraz. Ama ben ilk defa duymuştum lavuar diye. O ne demek demiştim. Bildiğimiz bir konu da değildi. Bizim gündemimizde veyahut da literatürümüzde böyle bir kelime de yoktu. O kadar çok tekrarlandı ki artık biz de ezbere bilir hale geldik. sağ olsun her seferinde Ömer Selim Bey geldiğinde hem Cumhurbaşkanımıza arz ederken ben şahitlik ettim. Hem de bizde defalarca konuştuk. O ısrarlı çabaları neticesinde buraya kadar geldik. İnşallah biz de bunları bitiririz. Sonradan gelir burada bunların açılışını yapar insanların gözündeki mutluluğu görürüz. Bundan mutlu oluruz.”
Hayırsever, bakkalın veresiye defterindeki borçları ödedi
28 Mart 2024 Perşembe - 09:50 Hayırsever, bakkalın veresiye defterindeki borçları ödedi Zonguldak’ın Ereğli İlçesinde bir hayırsever, bakkalın veresiye defterindeki borçların tamamını ödedi. Karadeniz Ereğli’ de bir hayırsever girdiği bir markette veresiye defterindeki tüm borçları ödedi. Veresiye defterindeki 10 bin liraya yakın borcu ödeyen hayırsever, markete borcu olan ailelerin yüzünü güldürdü. Potbaşı Mahallesinde market işleten Muammer Arslan, iş yerine "Bakkalımıza 27.03.2024 tarihine kadar veresiye borcu olanların borçları hayırseverler tarafından ödenmiştir" yazılı afişi astı. Veresiye borcu olanlar ise afişi gördüklerinde mutlu oldu. Bakkal Sahibi Arslan daha önceki senelerde de ayni bu şekilde bir olayla karşılaştığını dile getirerek şunları dile getirdi; "Bakkal veresiye defterimizde çok büyük rakam değildi 9 ila 10 Bin TL arası bir rakam vardı. Daha öncesinde hiç tanımadığım görmediğim hayırsever vatandaşlar geldi bizden veresiye defterini satın almak istediler. Defter bedeli kadar ücret teklif ettiler biraz biz fedakârlık yaptık biraz onlar fedakârlık yaptılar ama çoğunluğunu onlar yaptılar teslim ettik bütün müşterilerimizin bütün hesaplarını bugün itibariyle kapattık Allah razı olsun onlardan. Bu mübarek ramazanda gerçekten çok duygulandık bu zamanda insanlar gerçekten çok zor durumda Allah razı olsun ben kendi sosyal medyamdan paylaştım tepkiler çok güzel oldu insanlar bu zor durumda azda olsa rahatladılar kafalarında markete borcum var derdi kalktı bu benim basıma gelen ikinci durum oldu daha önceki yıllar dada aynen bu şekilde hayırseverler geldi defteri alıp birçok vatandaşımızın borcunu sıfırladılar."
Ulupınar’ın mahalle toplantısı mitinge dönüştü
28 Mart 2024 Perşembe - 09:37 Ulupınar’ın mahalle toplantısı mitinge dönüştü AK Parti Devrek Belediye Başkanı Adayı Özcan Ulupınar, Marazlar mevkiindeki Uğur Mumcu Parkı’nda mahalle sakinleriyle buluştu. Buluşma sonrasında Ulupınar vatandaşlarla birlikte Cumhuriyet Alanına kadar yürüyüş gerçekleştirdiler. Ulupınar; "Kıymetli mahalle sakinleri, çığ gibi büyüyoruz, çünkü Devrek hizmete susamış. 2002’den bu yana bizleri hiç yalnız bırakmadınız. Ne kadar teşekkür etsek azdır. Sizdeki sevgi ve heyecan böyle olduğu sürece bizdeki hizmet aşkı artarak devam edecektir. Bundan sonra da inşallah beraber güzel işler başaracağız” dedi. Ulupınar sözlerine şöyle devam etti: “Mevcut başkan ne şehri imar edebilmiş ne de gönüllere girebilmiş. Allah kimseyi onun durumuna düşürmesin. Tıpkı 2004’teki gibi problemli bir belediye devralıyoruz. Sayın başkan 160 milyonluk bu ilçeye ne kazandırdın bana cevap ver. Değerli kardeşlerim seyir terası kapalı, çökme riski var. 13 vaatte bulundu, 11 tanesini gerçekleştirmemiş. Çok güzel projelerle geliyoruz; 3 etap TOKİ yapacağız. Hamam yapacağız, otopark sorunumuz var, otopark yapacağız. Şehrin altyapısını yenileyeceğiz. Şehrin trafik sorununu çözeceğiz. Özellikle kadınlarımıza yönelik meslek edindirme kursları açacağız. Bölgemizin suyunu değerlendirip şişeleme tesisi kuracağız ve böylelikle istihdam imkânı oluşturacağız. Devrek Belediyesi öncülüğünde, gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre mirası bırakmak adına büyük öneme sahip geri dönüşüm kültürünün kent genelinde yaygınlaşması amacıyla ’’Geri Dönüşüm Seferberliği’’ projesi başlatıyoruz ve geri dönüşüm tesisi kuruyoruz. Devrek’i önce temizleyeceğiz, sonra düzenleyeceğiz sonra da güzelleştireceğiz. Memlekete borcumuz var, bu borcumuzu hizmet ederek ödeyeceğiz" ifadelerine yer verdi.
Bakan Özhaseki: "Bunları bir araya getiren tek motivasyon kaynağı vardı, Cumhur İttifakı yıkılsın ne olursa olsun"
27 Mart 2024 Çarşamba - 23:39 Bakan Özhaseki: "Bunları bir araya getiren tek motivasyon kaynağı vardı, Cumhur İttifakı yıkılsın ne olursa olsun" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Millet İttifakı’nı eleştirerek, söz konusu ittifakın tek amacının Cumhur İttifakı’nın yıkılması olduğunu söyledi. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarını da eleştiren Bakan Özhaseki, "Taş üstüne taş koymadılar. Sadece algı belediyeciliği yapıyorlar" dedi. Cumhur İttifakı Zonguldak’ta Terakki Mahallesi’nde miting gerçekleştirdi. Mitinge Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki de katıldı. Cumhur İttifakı’nın yerli ve milli olduğunu söyleyen Özhaseki, "Kitabın ortasından başlayalım. İki tane ittifak vardı. Birisi Cumhur İttifakı. Birisi de Millet İttifakı diyorlardı adına. Bizim ittifakımız belliydi. Biz yerliyiz. Biz milliyiz. Bizim derdimiz Cumhur İttifakı olarak bu milletin bölünmez bütünlüğüdür. Bizim derdimiz ezan derdiydi. Bayrak derdiydi. Ve biz dertli insanlarız. Bizim medeniyetimize karşı borcumuz var. İnsanımıza karşı borcumuz var. Cumhurbaşkanımıza, Devlet Bey’in dostluğu da arkadaşlığı da, yol arkadaşlığı da bu ulvi menfaatler üzerine kuruluydu. Hamdolsun. Bu konuda da kol kola verdiler. Ve önlerine bakarak devam ediyorlar. Cenabı Allah uzun ömürler versin" dedi. “On tane birbirine benzemez bir araya gelerek nasıl bir medeniyet inşa edecek” Millet İttifakını eleştiren Bakan Mehmet Özhaseki, “Karşıda da bir ittifak vardı. Altılı diyorlardı. Çok samimi bir hava veriyorlardı. Biz de diyorduk ki bak masanın altında kafasını uzatan bir PKK var. Onu da söyleyin ya saklamayın. Sonradan o da kesmedi onları. Dünyanın en başarısız iki tane belediye başkanı var. Ankara ve İstanbul’da taş üstüne taş koymadılar. Sadece algı belediyeciliği yapıyorlar. Onları da ortak ettiler. Dokuz oldu birdenbire ortaklık. Sonra da Kılıçdaroğlu herkesi kandırmış. Kimseye söylemeden adamın birine İçişleri Bakanlığı’nı vermiş. MİT’i vermiş. On oldu. Ya değerli arkadaşlar, on tane birbirine benzemez bir araya gelerek nasıl bir medeniyet inşa edecekler? Ne sosyal olaylara bakışları, ne siyasi meselelere bakışları, ne askeri konulardaki fikirleri asla birbirine benzemez bunların. Birbirlerini sevmezler de, doğru konuşalım şimdi. Biri bir gün olsun diğerini özleyip de çay içmeye gitmemiştir bunların. Peki bu onlu grup birbirine benzemezler çetesi. Nasıl oldu da bir araya geldiler? Bunları bir araya getiren tek şey vardı. Bir tek motivasyon kaynağı vardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gitsin ne olursa olsun. Cumhur İttifakı yıkılsın ne olursa olsun. Başka bir şey var mıydı? Hayır. Değerli arkadaşlar biz de faniyiz. Sizler iş başına getiriyorsunuz. Hizmet ediyoruz. Vatandaş derse ki müsaade edin. Başımızın üstüne. Ne diyeceğiz ona? Ancak siz gelirseniz ne yapacaksınız kardeşim hadi bir cümle söyleyin. Yıkım çetesi gibi. Yapmak zor arkadaşlar. O yüzdendir ki biz yapma tarafındayız bu işin. Durmadan çalışıyoruz. Gece gündüz demeden çalışıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Burası son yüzyılın bir sığınma coğrafyasıdır” Anadolu coğrafyasının dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisi olduğunu, Türkiye’nin en kadim şehirlere sahip olduğunu söyleyen Bakan Özhaseki, “Cennet gibi bir vatanımız var. Allah’a hamdolsun. Ve özellikle de şunu söylemem lazım. Son yüzyılın burası bir sığınma coğrafyasıdır. Balkanlar’da daralan ne kadar mazlum millet varsa Boşnaklar dahil, Komaklar, Gürcüler dahil bizim oradaki kardeşlerimiz hep bu coğrafyaya gelmişler. Karadeniz ötesindeki Çerkez Kavimleri, Gürcü kardeşlerimiz buraya gelmişler. Ülkemizin doğusundaki Ahıskalı kardeşlerimiz güneydekiler hep bu coğrafyaya gelmişler. Bir olmuşuz, beraber olmuşuz. Etle tırnak gibi olmuşuz. Hamdolsun. Devletimizi kurduk. Ve gittikçe de büyüyoruz. Bayrağımız dalgalanıyor. Ezanımız okunuyor. Allah’a hamdolsun. Böyle bir güzel ortamımız var. O yüzden hiçbir yerde kimsenin kökenini konuşmamak lazım. Aşağıdandı yukarıdandı kuzeyden de, doğudandı, batıdandı. Asla denemez. Çünkü kimse bu dünyaya gelirken Cenabı Allah’a dilekçe vererek gelmiyor. Yüce takdir istediği yerde, istediği zamanda, istediği anneden babadan dünyaya getiriyor. Önemli olan ne? Adamlık, Çalışmak, hizmet bu milletin duasını almak. Ötesi ne ki? Ötesi hiçbir şey değil. O yüzden biz biriz, beraberiz Allah’ın izniyle” şeklinde konuştu. “Vallahi billahi tallahi menfaatler olmasın, bir adım bile atmaz bu insafsızlar’ Bu topraklarda fitne odaklarının bitmediğini, dışarıdan tahrikli bir şekilde terör örgütlerinin bitmediğini söyleyen Bakan Özhaseki, çukur eylemlerinde gittiği Cizre’deki diyaloglara dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: “Ama bu güzel coğrafyanın iki tane de sıkıntılı, kusurlu tarafı var. Her güzelin bir kusuru olur derler ya Bu coğrafyanın da kusuru var. Birisi bir türlü fitne odakları bitmek bilmez. Dışarıdan o kadar tahriklidir ki. İşte onların son elli yılda ürettikleri PKK’sından, IŞİD’ine, FETÖ’sünden, DHKP-C’sine bir türlü bilmez bunlar. Değerli kardeşlerim şuna dikkat edin ama. Bütün bu fitne örgütlerinin tamamını örgütleyen, onları destekleyen okyanus ötesindeki ülke var. Avrupa’dan dost gibi gözüken ülkeler var. Hiçbirisi meşru bir hak arama mücadelesindeki sivil toplum örgütü olarak asla gözükemez bunları. Onlara coniler niye geldiniz buraya diye Niye buraya geldiniz? Niye milyarlarca dolar harcıyorsunuz? Niye çocuklarımızın eline silah veriyorsunuz? Onları dağa gönderiyorsunuz. Ortalama dağda ömür üç sene. Sonra dönüp kurşunlar bize sıkılıyor. Kardeşliğimizi dinamitliyorsunuz. Asıl o conilere sorun. Bana niye soruyorsunuz? Ben hizmet için geldim buraya dedim. Herhalde diyorsunuz ki o okyanus ötesinden gelenler var ya insanlık getirecekler, eşitlik getirecekler. İnsan haklarını burada iyileştirecekler. Öyle mi diyorsunuz? Vallahi billahi tallahi menfaatler olmasın, bir adım bile atmaz bu insafsızlar. Bir adım bile Nereye gittiler de şimdiye kadar iyilik götürdüler? Nereye gittiler de hayır götürdüler? Her gittikleriyle şer götürdüler, kan götürdüler, gözyaşı götürdüler. Evet, oralarda bu mücadeleyi Allah’a hamdolsun veriyoruz. Hiç endişeniz olmasın” ifadelerine yer verdi. “Türkiye’de kırılmamış 500 civarında fay hattı var” Son yüzyıl içerisinde denizlerde ve karada meydana gelen 6 ve üzeri deprem sayısının 231 olduğunu, halen Türkiye’de kırılmamış 500’e yakın fay hattı olduğunu söyleyen Bakan Mehmet Özhaseki şöyle dedi: “Cumhur İttifakımız da bizim kararımız net. Sağ olun. Amacımız belli. Özümüz belli, sözümüz belli elhamdülillah. Çok şükür. Bir başka kusurumuz daha var bu coğrafyada arkadaşlar. O da depremsellik. Ne yapalım? Son yüzyıl içerisinde bu coğrafyada denizlerimizde ve karada meydana gelen deprem sayısı altı ve üzerinde olanı söylüyorum. Yıkıcı olan deprem sayısı 231. Her sene iki veya üç tane deprem var. Şu anda bile Türkiye’de kırılmamış 500 civarında fay hattı var. Ne zaman kırılacak? Nasıl kırılacak? Nasıl hasar açacak, ne belalar çıkaracak. Emin olun bilemiyoruz. En son yaşadığımız 6 Şubat depreminde de tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin evimiz yıkıldı. 170 bin de iş yeri toplamda 850 bin. Neredeyse on tane Zonguldak demektir arkadaşlar. Zararın büyüklüğünü alayım diye söylüyorum. Maddi zarar yüz milyar doların üzerinde. Manevi zarar mı? Onu ölçecek bir alet daha icat olmadı. Evlerini teslim ettiğimiz kardeşlerimizin yanında gidiyorum. Oturuyoruz bir çaylarını içiyoruz. Biraz sonra o geceyi anlatmaya başlıyorlar. Hem anlatanlar ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Her bir evde mutlaka evlatlardan giden var, eşlerden giden var. Böyle de bir kaderimiz var. Ama Allah’a hamdolsun gece yarısından itibaren Sayın Cumhurbaşkanı ayakta. Bütün ekip ayakta. Ve oradaki bu büyük felaketi biz bir asrın dayanışmasına doğru döndürdük. Naçizane o dönemde ben de genel başkan yardımcısıydım. Belediyelerden sorumluydum. Bütün belediyelerimizi oraya sevk ettik. Orada çalıştık. Gece gündüz demedik.” “Ne yazık ki CHP’li belediyeler arada bir özel jetlerle gelip selfie çekinip gittiler” 6 Şubat depremleri sonrası 4 bin 333 köyde çelikten evler yaptıklarını, 110 bin kişilik orduyla çalıştıklarını ifade eden Bakan Özhaseki, “Bizler böyle yaparken anlı şanlı koca koca milyonlarca nüfusu olan ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partili belediyeler de arada bir özel jetlerle geldiler. Selfie çekindiler, bırakıp gittiler. Allah onların da iyiliğini versin. Bir saniye bile boş geçirmedik. Binden fazla şimdi orada şantiyemiz var. Devletimizle, milletimizle övünelim diye söylüyorum. Yüz binlerce ev yaptırıyoruz. 4 bin 333 tane köyde çelikten evler yaptırıyoruz şimdi. 110 bin kişilik bir orduyla çalışıyoruz. Şehirlerin merkezini yapıyor Altyapılarını yapıyoruz. Ana caddeleri yapıyoruz. Yetmiş altı bin konutu bitirdik. On ay içerisinde oradaki vatandaşlarımıza dağıttık. Bazen kuradan çıkmayınca üzülüyorlar. Diyorum ki kardeşlerim üzülmeyin. Öbür ay çıkar. On, on beş bin konut gelecek ay dağıtacağız. On, on beş bin konut, öbür ay dağıtacağız. Çıkmazsa öbür sefer çıkar. Ama size söz olsun diyorum onlara. Bütün bu evleri bitirip sizler evinize oturuncaya kadar. Dönüp sonra bize Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun. Cenabıhak sizden razı olsun deyinceye kadar buralardayız. Gitmeyeceğiz ve evlendirip teslim edeceğiz diyoruz. Çok şükür bizler büyük bir Devletiz. Büyük bir milletiz. O günlerde düşünün. Kumbaralarındaki paraları bozdurarak yatıran çocuklarımızı mı dersiniz? Haccını erteleyip AFAD’a hibe olarak veren anne babalarımızı mı dersiniz? Azerbaycan’dan bir kardeşimiz çıkmış. Adı Server Beşilli. Hacı Murat arabası eski mi eski. Battaniye doldurmuş, yiyecek doldurmuş. Ben kardeşlerime yardıma gidiyorum diyor. Böyle bir milletin üyesi olmak, ferdi olmak bizim için bir şereftir. Bunu bilin. Elhamdülillah şimdi de çalışıyoruz” şeklinde konuştu. “Ne olur şu kirli dilinizi çekin, depremzedeler üzerinden siyaset olmaz” Muhalefetin depremzedeler üzerinden siyaset yaptığını ifade eden; tamamlanan evlerin dağıtımına ilişkin iddialarına sert tepki gösteren Bakan Özhaseki, "Ama biz böyle gece gündüz demeden uğraşırken muhalefet tarafından da genel başkanları bize laf atmaya devam ediyorlar. Birisi çıkmış diyor ki, hani nerede evler? Bir tane bile teslim etmediler. Karnesini söylüyorum hükümetin, sıfır, sıfır. Kocaman bir genel başkan. Öbürü çıkmış diyor ki, herhalde diyor bu evlere AKP’lilere dağıtıyorlar. Akrabalarına veriyorlar. Diyorum ki ya ne olur şu kirli dilinizi çekin. Depremzedeler üzerinden siyaset olmaz. Günahtır, ayıptır. İlle de yaptığımız evleri görmek istiyor musunuz? Binden fazla şantiyemizi söz vereceğiz, gezdireceğim size, göstereceğim. Hadi gelin. Ama bir tanesi bile gelmiyor. Ama geriden bu sözleri söylemeye de devam ediyorlar. Bakın karşınızda birisi konuştuğu zaman can kulağı dinleyeceksiniz ki ne diyor adam bir anlayasınız. Sizinle konuştuğunuz zaman kulağınız duyacak ki adam olasınız demiş. Allah bunlara kulak nasip etsin. Ne diyeyim başka ben?” dedi. “Kimseyi ayırmayacağız da mazeret de üretmeyeceğiz” 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler seçimlerine dikkat çeken Bakan Mehmet Özhaseki, şunları kaydetti: “Bir yerel seçim arifesindeyiz. Yerel seçimin de özelliği şu. Elbette bizler bir taraftan başkanımızın yaptıklarına dikkat ederiz. Bundan sonra da hizmetlerini sevdiysek devam ettiririz ama yerel seçimlerde verilen karar şundan dolayı önemli. Biz geleceğimizi oyluyoruz. Şehrimizin hizmetine oyluyoruz. Bundan sonra yapmak istenilen işleri oyluyoruz bir noktada. Yavrularımızın geleceği için oy kullanıyoruz. Elhamdülillah bizde 1994’te Cumhurbaşkanımız İstanbul’da naçizane Anadolu’da ben de Kayseri’de adaydım. O gün çıktık dedik ki biz hizmet edeceğiz. Eski o ideolojik takıntılı belediyecilik anlayışlarını asla dönüp bakmayacağız. Gece gündüz demeden çalışacağız. Bizler kimseyi ayırmayacağız de mazeret de üretmeyeceğiz. Böyle diyerek çıktık. Ve çok şükür o yıldan bu tarafa hala hizmet etmeye devam ediyoruz. İnsan odur ki bıraka bir eser eseri olmayanın yerinde yeller eser. Buna inanmış insanlarız bizler. Çok şükür burada da Ömer Selim kardeşimle beraber çok hizmet Genel merkezdeyken de bakanlıkta da kapıdan hiç ayrılmayan birisi var. Ömer Selim. Her seferinde gelir. Mutlaka bir şey ister ve koparır. Alır buraya getirir. Yapılan çalışmaları sizler de biliyorsunuz zaten hem genelde hükümet olarak hem de yerelde Allah’a hamdolsun çok hizmet ettik.” “Önümüzü kesiyorlar, her numarayı yapıyorlardı” Kayseri’de beş dönem hizmet ettiğini ve oyunu arttırdıkça çalıştığını; buna rağmen önüne engeller çıkartıldığını söyleyen Bakan Özhaseki, “Burada bir şey daha vurgulamam lazım. Ben yirmi seneden fazla beş dönem üst üste Kayseri’de hizmet ettim. Allah razı olsun Kayserili hemşerilerimiz oyumu arttırdıkça ben de deli gibi çalıştım. Herkes buna şahit orada. Yirmi seneden fazla sürdü. İlk günlerde muhalefetteydik. Önümüzü kesiyorlardı. Her numarayı yapıyorlardı. Biz de sessiz çalışmaya devam ediyorduk. Büyük projelerimiz vardı. O büyük projeler için hiç izin alamamıştım. Yani Erciyes Kayak Merkezi yaptırmak istiyorum. Hayır diyorlardı. Param var benim. Raylı sistem getireceğim. Sizden kredi de istemiyorum. Lütfen bana bir izin verin diyordum. Hayır diyorlar bunların hepsinin yazılarını saklıyorum ben. Kızılırmak’ın üzerine baraj yaptırıyorum. Ruhsatını verin. Hayır diyorlardı. Stadyum bak eskimiş dökülüyor. Ben belediye başkanı olarak stadyum yaptıracağım. Sizden de para istemiyorum. Bana izin verin diyorum. Hayır diyorlardı. Ne kadar büyük Varsa hepsine hayır demişlerdi. Ama ne zaman ki iki bin ikide AK Parti iktidara geldi? Cumhurbaşkanımız iş başında. Bütün projeleri tek tek götürdüm. Daha bir kuruş istemediğim halde önüme açıldığı için şehri büyütecek devasa projeleri biraz da tabii ki ağamıza güvenip sırtımızı yaz yola çıkıp yaptık Allah’ın izniyle” ifadelerine yer verdi. “İktidar gücü başka, onu kullanmak lazım” Bakan Özhaseki, “İktidar gücü başka. Onu kullanmak lazım. Oradaki insanlardan fırsatlardan istifade etmek lazım. Burada da Ömer Selim Bey kardeşime sizler izin verirseniz önünü açarsanız, onu desteklerseniz Allah’ın izniyle ben de buranın bir evladı olarak elimden ne geliyorsa yapacağım. Söz veriyorum sizlere. Bu fırsatı kaçırmayalım. Eğer sizin desteğiniz olursa sonuna kadar bütün projelere destek vermeye söz veriyorum. Sizler de buna şahit olun inşallah” dedi. Bakan Mehmet Özhaseki ve Cumhur İttifakı üyeleri mitingin sonunda hatıra fotoğrafı çektirerek mitinge katılanlara karanfil dağıttı. Bakan Özhaseki, 31 Mart yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı adayı Ömer Selim Alan için destek istedi.