YEREL HABERLER - 22 Mart 2012 Perşembe 09:28

AB PROJESİYLE YERKÖY`DEN ALMANYA`YA GİDEN GRUP DÖNDÜ

A
A
A
AB PROJESİYLE YERKÖY`DEN ALMANYA`YA GİDEN GRUP DÖNDÜ

Yozgat`ın Yerköy İlçesinde Rehberlik ve Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan ``Hafif Düzeyde Zihinsel Engellilerde Mesleki Yönlendirme`` isimli proje kapsamında Almanya`nın Augsburg kentine giden 16 katılımcı Yozgat`a döndü. Yerköy Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Mustafa Atmaca, hazırladıkları proje ile 16 kişilik bir grupla Almanya`ya gittiklerini belirterek, ``Almanya`da, zihinsel engellilere sunulan barınma, eğitim, sosyal ve kültürel hizmetlerin sunuluşu, sürekliliği ve kalitesine yönelik çok çarpıcı uygulamalara şahit olduk. Bu uygulamaların ülkemizde de yapılabilmesi için öncelikle engelliye bakış açısının değişmesi gerekmektedir.`` dedi. Bu tür ziyaretlerin öncelikle eğitimciler olmak üzere toplumun her kesimini kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayan Atmaca, ``Bu ziyaretlerde katılımcılarımız olumlu izlenimlerle döndü. İnşallah bu izlenimler ilimizdeki çalışmalar en iyi şekilde yansıtılacaktır.`` diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Misk kedisinin midesinde fermante olan ve titizlikle hazırlanan kahvenin tozu bile ziyan edilmiyor Misk kedisinin midesinde fermante olan dünyanın en pahalı kahvesi ‘Kopi Luwak’ı Sakarya’ya getiren işletmeci, bu kahveyi 3 metrekarelik dükkanında fincanı 480 liradan satıyor. Kilosu bin dolara satılan ve titizlikle tüketime hazırlanan bu kahvenin bir toz taneciği bile ziyan edilmiyor. Endonezya’da kahve meyvesini yiyen misk kedisinin sindirim sisteminden geçen ve dışkı yoluyla çıkan Kopi Luwak (Luwak kahvesi) dünyanın en pahalı kahvesi haline geldi. Luwak kahvesi, daha az kafein içeriğiyle de geleneksel kahvelere göre zengin aroması ile daha yumuşak bir içim sunuyor. Kilosu bin Dolar’a satılan kahveyi Sakarya’ya getiren işletmeci Murat Bilgin, Adapazarı ilçesindeki 3 metrekarelik dükkanında bu kahvenin fincanını 480 liradan satışa sundu. Türkiye üzerinde nadir bulunan ve titizlikle tüketime hazırlanan kahvenin bir toz taneciği bile ziyan edilmiyor. “Kar gözetmeksizin fincanını 480 TL gibi bir fiyata sunuyoruz” Tarihi Uzun Çarşı’da bulunan Tarihi Orta Camii altında 3 metrekarelik dükkanda dünyanın en pahalı kahvesini müşterilere sunan Murat Bilgin, “Türkiye’de nadir bulunmasının sebeplerinden bir tanesi çok pahalı ve nadir üretilen kahve olması. Endonezya’nın Açe bölgesinde üretilen bir kahve. Misk kedisinin sindirim sisteminde fermante olan bir kahve türü. ‘Kopi Luwak’ olarak biliniyor, kopi Endonezya dilinde kahve demek. Türkiye’de çok az bulunuyor, kilosu bin Dolar’a kadar çıkan bir kahve. Vatandaşların bu kahveyi deneyimleyebilmesi için çok kar gözetmeden fincanını 480 TL gibi bir fiyata sunuyoruz. Kahveyi el değirmeninde çekiyoruz, masada demliyoruz hatta istedikleri zaman misafirlerimiz ile birlikte demliyoruz. Kültür alış-verişi ve tat deneyimi yaşatmak istiyoruz” dedi. “Tamamen doğal hayatın içerisinde üretileni tercih ediyoruz” Tamamen doğal hayatın içerisinde üretilen kahveyi tercih ederek sertifikasyon sürecine de dikkat ettiklerini aktaran Bilgin, “Kahvenin üretim aşaması çok meşakkatli. Biz kahveyi satın alırken doğal hayatta yaşayan kedilerden elde edileni aldık ve sertifikasyona bu konuda dikkat ediyoruz. Kafeste beslenen hayvanların değil tamamen doğal hayatın içerisinde üretileni tercih ediyoruz. Kahve, misk kedisinin beslenme unsurlarından birisi. En iyi kahve kirazlarını seçiyor ve yiyor. Bu yediği kirazlar kedinin midesindeki enzimler ile biraz daha yumuşuyor ve sindiremediği çekirdekler, dışkılama ile birlikte dışarıya çıkmış oluyor. Oranın halkı bunu topluyor, temizliyor ve sonrasında kahvenin dışındaki zardan içerisindeki çekirdekleri ayıklıyorlar. Bunun ardından tekrar yıkama işlemi gerçekleştiriliyor. Bu sebeplerden dolayı üretim de kısıtlı oluyor, çünkü ağaçtan toplanan bir ürün değil. Yeşil çekirdek olarak alıyoruz, özel olarak kavruluyor. Kavrulan kahveleri de burada el değirmeni ile öğütüyoruz. V60 denen bir demleme ekipmanı ile filtre kağıdı içerisinde süzerek demliyoruz. Diğer kahvelerden biraz asit oranı biraz daha yüksek olduğu için demlerken gramajını da biraz daha az kullanıyoruz. Aslında bu durum kahveyi deneyimlemek isteyen kişinin de maaliyetini aşağıya indirmiş oluyor” şeklinde konuştu. “Ulaşılması oldukça güç” Sakarya’nın tarihi çarşısına renk katıp, bir cazibe oluşturabilmek amacı ile kahveyi satışa sunduğunu söyleyen Bilgin, “Kahve bütün dünyada çok değerli ve yaygın tüketilen bir içecek türü. Diğer kahvelerin kilogram fiyatları 10-20 Dolar arasında değişirken bunun bin Dolarlık bir fiyatı var. Oldukça yüksek bir fiyat tabi bu kahveyi alıp evde deneyimlemek biraz zor. O yüzden biz işletme olarak çokta kar gözetmeksizin sırf kahve kültürüne bir katkımız olsun ve Sakarya’nın tarihi çarşısına renk katıp, cazibe oluşturalım diye uygun fiyatta sunuyoruz. Sakarya’ya gelen misafirlerimizi de bekleriz. 1750’lerde yapılmış tarihi bir caminin altında 3 metrekarelik bir dükkanımda bu hizmeti sunuyorum. Bildiğim kadarı ile Sakarya’da bu kahve başka bir yerde yok. Türkiye genelinde de iki elin parmak sayısını geçmeyecek kadar yerde bulunuyor bu kahve, ulaşılması oldukça güç” ifadelerini kullandı.
Mersin Yerel yönetimlerde ’iş sağlığı ve güvenliği’ çalıştayda masaya yatırıldı Mersin Büyükşehir Belediyesi, ’Yerel Yönetimlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Çalıştayı’ gerçekleştirdi. Çalışanların iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilen çalıştayda, sahada yaşanılan sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu. Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Şube Müdürlüğünce çalışanların iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak, iş kazası sayılarını düşürmek, meslek hastalıklarını önlemek, çalışma ortamlarını iyileştirerek daha güvenli ve sağlıklı hale getirilmesinde rehberlik ve koordinasyonu sağlamak amacıyla ’Yerel Yönetimlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Çalıştayı’ düzenlendi. Çalıştaya, Büyükşehir Belediyesi iştirak şirketleri, MESKİ, Akdeniz, Mezitli, Toroslar, Yenişehir, Aydıncık, Bozyazı, Erdemli, Gülnar, Mut ve Tarsus ilçe belediyelerinin yanı sıra TSE Mersin İthalat Müdürlüğü’nden denetçiler katıldı. "İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarını önemsiyoruz" Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdal Gökayaz, bu sene ilkini gerçekleştirdikleri çalıştayı farklı alanlara da taşımak istediklerini belirtti. Gökayaz, "Yerel yönetimler olarak yol asfalt çalışmalarından park bahçelere, sosyal hizmetlerden tarımsal faaliyetlere kadar birçok alanla ilgileniyoruz. Doğal olarak bu kadar çeşitli alanlarda ve çeşitli konularda çalışıyor olmak birtakım riskleri de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla yerel yönetimler olarak bu riskleri en iyi şekilde yönetebilmek ve bir taraftan da bertaraf edebilmek için iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının büyük bir öneme sahip olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarını önemsiyoruz" dedi. Önümüzdeki yıllarda çalıştay kapsamını daha da genişletmek istediklerini ifade eden Gökayaz, yerel yönetimler arasında ortak bir kültür oluşturmak istediklerini kaydetti. "Sorun ve sıkıntıların çözümü noktasında ortak bir paydada birleştik" Sağlık İşleri Dairesi Başkanı Hülya Atila da 11 ilçe belediyesinin katılımı ile gerçekleştirdikleri çalıştaydan çok önemli ve değerli sonuçlar çıktığını vurguladı. Atila, "Herkesin sonuna kadar katkılarını ve görüşlerini sunduğu bir çalıştay gerçekleştirdik. Bu anlamda ilçe belediyelerinin sorunlarını dinledik. Mersin Büyükşehir Belediyesi tüm şeffaflığıyla yerel yönetimlerde yaşanan sıkıntıları ve sorunları masaya koydu. İlçe belediyelerimiz de yaşadıkları tüm sıkıntı ve sorunları açık ve şeffaf bir şekilde ortaya koydular. Büyükşehir Belediyesi olarak bu sorun ve sıkıntıların çözümü noktasında ortak bir paydada birleştik" diye konuştu. Bir sonraki çalıştay konusunu da şimdiden belirlediklerine işaret eden Atila, "İlçe belediyeleri hem eğitim anlamında hem iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulması ve risk analizlerinin yapılması anlamında bizden yardım talep etti. Biz de seve seve bu konularda birlikte çalışacağımızı ilettik. İş sağlığı ve güvenliğinde çalışanların bu kültürü benimsemesi ve üst yönetimin sahiplenmesi en önemli faktörler. Büyükşehir Belediyesi olarak ISO 45001 belgesi ile çalışan bir belediyeyiz. Tüm çalışanlarımıza da bu kültürümüzü iletmeye çalışıyoruz" dedi.
Erzurum ETÜ’de kadına yönelik şiddete dikkat çekildi Erzurum Teknik Üniversitesi’nde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadına Yönelik Şiddet Semineri düzenlendi. ETÜ Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKAUM) tarafından “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” etkinlikleri kapsamında düzenlenen seminere Rektör Prof. Dr. Bülent Çakmak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Fatih Yetim, Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, Prof. Dr. Naim Ürkmez, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Akbulut, Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Birol Soysal, ve çok sayıda erkek akademisyen ile öğrenci katıldı. Kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık oluşturmak ve sorumluluk bilincini geliştirmek amacıyla Prof. Dr. Muammer Yaylalı Konferans Salonu’nda düzenlenen seminerin açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Rektör Çakmak, Kadına yönelik şiddetin toplumsal sorunların bir yansıması olduğuna dikkat çekerek: “Ülkemizde kadın cinayetleri, acı bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Her yıl yüzlerce kadın, yakınları tarafından, çoğu zaman da en sevdikleri ya da güvendikleri kişilerce hayattan koparılıyor. Bu cinayetlerin her biri, yalnızca bireylerin yaşam hakkına yapılan bir saldırı değil, aynı zamanda toplumun vicdanına, adalet duygusuna ve ortak değerlerine yapılan bir ihlaldir. Kadın cinayetlerini durdurmak için her düzeyde kararlı bir duruş sergilemek zorundayız. Bu cinayetlerin arkasında yatan nedenler arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ayrımcı tutumlar, ekonomik bağımlılık ve şiddeti teşvik eden kültürel normlar yer almaktadır. Ancak şunu unutmamalıyız ki, bu yapılar insan eliyle inşa edilmiştir ve yine insan eliyle dönüştürülebilir. Bu noktada, özellikle erkeklere düşen role dikkat çekmek istiyorum. Kadına yönelik şiddetle mücadele, yalnızca kadınların omuzlarında taşınamayacak kadar büyük bir meseledir. Erkekler, bu mücadelenin sadece destekçileri değil, aynı zamanda aktif öznesi olmalıdır. Şiddeti besleyen toplumsal normlara, kalıplaşmış rollere ve ayrımcı tutumlara karşı ses yükseltmek, her bireyin sorumluluğudur. Erkeklerin gerek bireysel gerek toplumsal düzeyde çözümün bir parçası olmayı seçmesi bu dönüşüm için hayati önemdedir. Bu vesileyle toplumda eşitlik, adalet ve insan onurunun tam anlamıyla sağlandığı bir gelecek için hep birlikte çalışacağımıza olan inancımı bir kez daha vurgulamak istiyorum” diye konuştu. Rektör Çakmak’ın konuşmasının ardından başlayan seminerde Toplumsal Katkı ve Eşitlik Politikaları Koordinatörü Doç. Dr. Burak Başkan, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda dinleyenlere bilgi verirken Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü öğretim elemanlarından Arş. Gör. Adem Kantar ise şiddet, şiddetin türleri ve kırılgan erkeklik sendromundan bahsetti. İlgiyle takip edilen seminer EKAUM Müdürü Doç. Dr. Bahtinur Möngü’nün konuşmacılara teşekkür belgesi takdim etmesi ile sona erdi.