ÇEVRE - 18 Mayıs 2024 Cumartesi 14:34

Sokak kedisi mamasını yemek isteyen tilkiye izin vermedi

A
A
A
Sokak kedisi mamasını yemek isteyen tilkiye izin vermedi

Yalova’da sokak kedisi mamasına ortak olmak isteyen tilkiye izin vermedi. Tilki, kedinin hamlesiyle bölgeden uzaklaştı.


Yalova kent merkezinde son günlerde çok sayıda tilki görülmeye başlandı. Son olarak Mustafakemalpaşa Mahallesi’nde görülen bir tilki, sokak hayvanları için bırakılan yemin başına geldi. Burada sokak kedisinin mamasını yemeye çalışan tilki, o sırada kedinin kendisine doğru hamle yapmasıyla bölgeden uzaklaştı.


Öte yandan, Yalova Üniversitesi kampüsünde karşılarında tilki gören öğrenciler de şaştı kaldı. Kampüste yem arayışına çıkan tilki bir süre sonra gözlerden kayboldu.



Sokak kedisi mamasını yemek isteyen tilkiye izin vermedi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu "Evliyalar şehri" Kastamonu’da onlarca cami ve mescit gazete ilanıyla satılmış Kastamonu’da 1930-1965 yalları arasında, Selçuklu ve Osmanlı’dan yadigar kalan 30 civarında caminin gazete ilanları ile satıldığını söyleyen Araştırmacı-Yazar Mustafa Gezici, “Bin yıllık bir geçmişten gelen medeniyetimizde bozulan bu yapıların birkaç yıllık çalışmayla düzelmesini söylemek doğru olmaz, kapatmamalıydık, ata yadigarı bu eserlere sahip çıkmalıydık” dedi. Kastamonu’da yaşayan Araştırmacı-Yazar Mustafa Gezici, yaptıkları araştırmaya göre Selçuklu ve Osmanlı’dan günümüze kadar ulaşan Kastamonu’daki 30 civarında cami, mescit ve cami arsalarının 1930-1965 yılları arasında yayın yapan mahalli gazetelere verilen ilanlarla satışa çıkartıldığını tespit ettiklerini söyledi. "Evliyalar Şehri" olarak bilinen Kastamonu’da, satılan cami ve mescitlerin birçoğunun bakımsızlıktan yıkıldığını, birçoğunun ise farklı amaçlarda kullanıldığını belirten Gezici, 16. yüzyılda yapılan caminin bile çok düşük bir fiyattan şahıslara satıldığını ifade etti. “Vakıfta bunun bedduası dahi vardır" Camilerin gazete ilanları ile satıldığını belirten Gezici, “Belki de onlarcası satılmıştır, Tosya’da hatta diğer ilçelerde de camiler satılmıştır. Bu o dönemin gazetelerine de yansımıştır. O günün parasıyla 100 liraya, 200 liraya, 300 liraya şahıslara satılmıştır. Kimi caminin yeri boş kalmıştır, bazılarının ev ya da işyeri gibi çeşitli amaçlarla kullanmışlardır. Bu doğru değil, camiler amaçlarına uygun kullanılmalıdır. Vakıf malıdır, vakıfta bunun bedduası dahi vardır. Bu bedduayı almamak gerekiyor. Kastamonu’da bugün birkaç tane cami ya da mescidi örnek verebiliriz. Şu anda üzerlerinde binalar bulunuyor. Dün cami olan yerde şimdi binalar var. Bunlardan bir tanesi Kabe Mescididir. 16. yüzyılda Hacı Tahir Efendi tarafından yaptırılmış ama 1930’lu yıllarda çok cüzi bir paraya satılmıştır. Şu anda arsası boş, duruyor. Bir evin bahçesi konumundadır. Ne yazık ki camilerin ve mescitlerin bazıları yıkılmış, bazıları da farklı amaçlarla kullanılmıştır. Bazılarının mihrapları dahi duruyor. Bir bahçenin duvarında mihrabı görebiliyoruz” dedi. Yaptıkları araştırmalarda 30 civarında cami ya da mescidin satıldığını tespit ettiklerini söyleyen Gezici, “Ak Mescit ya da Türmenoğlu Mescidi, 1921 yılındaki kayıtlarda var, şehir haritasında mevcut, fakat 1947 yılında 80 lira fiyatla satılmıştır” diye konuştu. “Bunların durması gerekirdi ama maalesef o günün şartlarında satılmış ve yok olmuşlardır” Osmanlı’nın vakıf medeniyeti olduğunu ifade eden Gezici, “Osmanlı’nın çöküşüyle birlikte 17. Yüzyıldan 1920’lı yıllara kadar çöküş devam ede ede gelir. 1923 yılında da Cumhuriyet kurulur. Bu yüzden Kastamonu, bir Türkmen memleketidir. Türk boylarının hüküm sürdüğü, hiç istila görmemiş, istila görmemesine rağmen her dönem en çok şehit veren Osmanlı’da iller arasında yer almıştır. Bunların kitabeleri olsun, kuruluş amaçları olsun, vakfiyeleri olsun, bunlar çok önemlidir, bunların durması gerekirdi ama maalesef o günün şartlarında satılmış ve yok olmuşlardır. Vakıf kayıtlarında, İstanbul Devlet Arşivleri kayıtlarında Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarında camilerin satılma amaçları gibi bilgiler detaylı olarak bulunabilir. Bunlara araştırmacılar, bilim adamlarımızda detaylı olarak çalışıyor” şeklinde konuştu. “Satış ilanlarını Kastamonu’nun mahalli gazetelerinde o dönem görebiliyoruz” Kastamonu’da satılan cami ve mescitlerin satış ilanlarını o dönemin yayın yapan mahalli gazetelerinde görebildiklerine dikkat çeken Gezici, “1930’lu yıllardan 1960’lı yıllara kadar vakıfların satış ilanlarını Kastamonu’nun mahalli gazetelerinde görüyoruz. Vakıflardan satış ilanları şeklinde. Bunların bazıları satılmış, bazıları satılamamış. Yerel olarak satılan cami ve mescitlerle ilgili Fazıl Çiftçi arkadaşımız araştırma yapmıştır. Kastamonu’nun Cami ve Mescitleri adı altında iki ciltlik kitap yazmıştır. Bu kitaplarda yıkılan ve satılan camilerle ilgili bilgilerde mevcuttur. Böyle bir araştırma için Fazıl Çiftçi’ye teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Ata yadigarı bu eserlere sahip çıkmalıyız” Ata yadigarı vakıf eserlerine sahip çıkmaları gerektiğine işaret eden araştırmacı yazar Mustafa Gezici, “Selçuklu ve Osmanlı’dan itibaren geriye dönük bin yıllık bir geçmişten başlayarak Cumhuriyet dönemi de dahil olmak üzere biz, bir vakıf medeniyetiyiz. Bu vakıf medeniyetinde vakıf malları amaçları doğrultusunda kullanılmalı, bunların yok edilmemesi gerekirdi. Kitabeler, vakfiyeler, korunabilseydi bizlere çok dersler verirdi. Maalesef biz bu dersleri alamadık. Bin yıllık bir geçmişten gelen medeniyetimizde bozulan bu yapıların birkaç yıllık çalışmayla düzelmesini söylemek doğru olmaz, buna çalışmak lazım, vakıflar amacına göre kullanılırsa daha doğru olur. Vakıf malları tamir edilmeli, daha çok işlevsel görevleri yerine getirmelidir. Kapatmamalıyız, ata yadigarı bu eserlere sahip çıkmalıyız” dedi. Öte yandan Araştırmacı Yazar Fazıl Çifçi’nin “Kastamonu Camileri, Türbeleri ve Diğer Tarihi Eserleri” isimli kitabında da 1930’lı yıllar ile 1965’li yıllar arasında satılan cami, mescit ve cami arsalarının satış fiyatlarıyla birlikte kime satıldığı bilgileri yer alıyor. Ayrıca 1942 yılında 250 lira bedel ile satışı yapılan Cebrail Camisi de uzun yıllar depo olarak kullanıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından harabe halde tekrar geri alınan Cebrail Camisi, 2005 yılında tekrar ibadete açıldı.
Çanakkale Çanakkale’de 1 kişinin öldüğü pompalı tüfekli saldırıda 5 şüpheli tutuklandı Çanakkale’de bir kişinin pompalı tüfekle öldürüldüğü saldırıda gözaltı alınan 7 şüphelinden 5’i tutuklandı. Olay, 26 Kasım’da İsmetpaşa Mahallesi 27. Sokak’ta bulunan iş yerinde meydana geldi. İddiaya göre, işyerine gelen Ş.Ç.K., B.K. aralarında husumet olan C.K’ye (34) pompalı tüfekle saldırdı. Açılan ateş sonucu C.K. olay yerinde hayatını kaybetti. Şüpheliler Ş.Ç.K., B.K. olay yerinden 17 AGD 464 otomobil ile kaçtı. Kovalamaca sonrası Ş.Ç.K. ve B.K. kaçarken Lapseki ilçesine bağlı Umurbey kavşağında polis ekipleri tarafından yakalandı. Araçta yapılan aramalarda 2 pompalı tüfek ele geçirildi. Öte yandan, C.K’nın pompalı tüfekle öldürüldüğü saldırı anı güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde, şüphelilerin 17 AGD 464 otomobille olayın meydana geldiği işyeri önüne geldikleri, ellerinde pompalı tüfekle işyerine doğru ateş açtıkları ve sonrasında aynı araç ile olay yerinde uzaklaştıkları görülüyor. 7 şüpheli gözaltına alındı Çanakkale İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri gözaltına alınan 2 şüphelinin ardından olayla ilgili soruşturmayı derinleştirdi. Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerinin sıkı takibin sonucu 5 şüpheli daha gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından dün adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki ifadelerinin ardından 7 şüpheliden 5’i çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. 2 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.