Yerel Haberler
Sivas
23 Kasım 2024 Cumartesi - 11:30 Sınıf öğretmeninin meslek aşkı: Emekli olmasına rağmen gönüllü olarak çalışmaya devam ediyor Sivas’ta emekli olmasına rağmen öğrencilerinden kopamayan sınıf öğretmeni Ömer Uzundağ, gönüllü her gün okula giderek okulun tamirat ve tadilat işlerini kendi elleriyle yapıyor. Sivas’ta 40 yıllık meslek hayatının ardından emekliye ayrılan 70 yaşındaki sınıf öğretmeni Ömer Uzundağ, öğretmenlik sevgisini emeklilikte de sürdürüyor. 17 yıl görev yaptığı Mimar Sinan İlkokulunda öğrencilerinden ve okulundan kopamayan Uzundağ, her gün okula giderek tamirat ve tadilat işlerini kendi elleriyle yapıyor. Uzun yıllar hizmet verdiği okulun çatısından duvarlarına, sınıf mobilyalarından bahçe düzenlemesine kadar birçok işi gönüllü olarak üstlenen Ömer Uzundağ, çalışmalarıyla hem okul yönetiminin hem de velilerin takdirini kazanıyor. Sadece öğrencilerine emek vermediğini vurgulayan Uzundağ, “Okulun ihtiyacı oldukça hiçbir karşılık beklemeden ne gerekiyorsa yaptım. 11 tane torunum var. İkisi yan yana geldiği zaman evde gürültülerine tahammül edemiyorum. Fakat bu okula geldiğimde çocukların cıvıltıları bana huzur veriyor” dedi. “Okul bana huzur veriyor” Torunlarının sesine tahammül edemeyip okuldaki çocukların cıvıltısıyla huzur bulduğunu belirten Uzundağ, “2 yıl önce Mimar Sinan İlkokulundan emekli oldum. Emekli olmama rağmen okulumdan ayrılamadım. Bu okulda yaklaşık 17 yıla yakın görev yaptım. Ben sadece öğrencilerime emek vermedim. Öğrencilerim dışında okulun her türlü tadilat ve tamirat işleriyle uğraştım. Burada görünen malzemelerin neredeyse tümü bana aittir. Tek çivi tanesini bile atmadım. Bulduğum çivileri getirdim burada bir malzeme dolabı oluşturdum. Okulun ihtiyacı oldukça da hiçbir karşılık beklemeden ne gerekiyorsa yaptım. 11 tane torunum var benim. İkisi yan yana geldiği zaman evde gürültülerine tahammül edemiyorum. Fakat bu okula geldiğimde çocukların cıvıltıları bana huzur veriyor. Çoğu zaman okulu ben açarım. Öğretmen arkadaşlarım bana eksikleri söyler. Kapı kolları olsun, sıraların çıkan vidası olsun ne olursa gelir söylerler. Öğleden sonra çocukların dersi bitip gittiğinde benim mesaim o zaman başlar. Çocuklar gidince tamir görmesi gereken her şeyi yaparım. Gece 1’e kadar çalıştığımı bile biliyorum. Merdiven boşluğunu sınıf yaptım” ifadelerine yer verdi.
23 Kasım 2024 Cumartesi - 11:25 Sınıf öğretmenin meslek aşkı, emekli olmasına rağmen gönüllü olarak çalışmaya devam ediyor Sivas’ta emekli olmasına rağmen öğrencilerinden kopamayan sınıf öğretmeni Ömer Uzundağ, gönüllü her gün okula giderek okulun tamirat ve tadilat işlerini kendi elleriyle yapıyor. Sivas’ta 40 yıllık meslek hayatının ardından emekliye ayrılan 70 yaşındaki sınıf öğretmeni Ömer Uzundağ, öğretmenlik sevgisini emeklilikte de sürdürüyor. 17 yıl görev yaptığı Mimar Sinan İlkokulunda öğrencilerinden ve okulundan kopamayan Uzundağ, her gün okula giderek tamirat ve tadilat işlerini kendi elleriyle yapıyor. Uzun yıllar hizmet verdiği okulun çatısından duvarlarına, sınıf mobilyalarından bahçe düzenlemesine kadar birçok işi gönüllü olarak üstlenen Ömer Uzundağ, çalışmalarıyla hem okul yönetiminin hem de velilerin takdirini kazanıyor. Sadece öğrencilerine emek vermediğini vurgulayan Uzundağ, “Okulun ihtiyacı oldukça hiçbir karşılık beklemeden ne gerekiyorsa yaptım. 11 tane torunum var. İkisi yan yana geldiği zaman evde gürültülerine tahammül edemiyorum. Fakat bu okula geldiğimde çocukların cıvıltıları bana huzur veriyor” dedi. “Okul bana huzur veriyor” Torunlarının sesine tahammül edemeyip okuldaki çocukların cıvıltısıyla huzur bulduğunu belirten Uzundağ, “2 yıl önce Mimar Sinan İlkokulundan emekli oldum. Emekli olmama rağmen okulumdan ayrılamadım. Bu okulda yaklaşık 17 yıla yakın görev yaptım. Ben sadece öğrencilerime emek vermedim. Öğrencilerim dışında okulun her türlü tadilat ve tamirat işleriyle uğraştım. Burada görünen malzemelerin neredeyse tümü bana aittir. Tek çivi tanesini bile atmadım. Bulduğum çivileri getirdim burada bir malzeme dolabı oluşturdum. Okulun ihtiyacı oldukça da hiçbir karşılık beklemeden ne gerekiyorsa yaptım. 11 tane torunum var benim. İkisi yan yana geldiği zaman evde gürültülerine tahammül edemiyorum. Fakat bu okula geldiğimde çocukların cıvıltıları bana huzur veriyor. Çoğu zaman okulu ben açarım. Öğretmen arkadaşlarım bana eksikleri söyler. Kapı kolları olsun, sıraların çıkan vidası olsun ne olursa gelir söylerler. Öğleden sonra çocukların dersi bitip gittiğinde benim mesaim o zaman başlar. Çocuklar gidince tamir görmesi gereken her şeyi yaparım. Gece 1’e kadar çalıştığımı bile biliyorum. Merdiven boşluğunu sınıf yaptım” ifadelerine yer verdi.
Sivas’ta 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen mezar steli bulundu
07 Kasım 2024 Perşembe - 12:43 Sivas’ta 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen mezar steli bulundu Sivas’ta 2019 yılında arkeolojik kazı çalışmalarının başladığı Sivas Kalesi, kentin geçmişine ışık tutuyor. Bölgedeki kazılarda yaklaşık 2 bin yıllık olduğu değerlendirilen Roma dönemine ait mezar steli bulundu. Tarih boyunca Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin önemli kentlerinden biri olan Sivas’ın çeşitli noktalarında arkeolojik kazılar sürüyor. Kent merkezindeki Sivas Kalesi’nde 2019 yılında başlayan arkeolojik kazılar da devam ediyor. Kazıların başladığı günden bu yana birçok tarihi buluntunun elde edildiği alanda Roma dönemine ait mezar steli bulundu. Yaklaşık 2 bin yıllık olduğu değerlendirilen stel, bulunduğu yerden çıkarılarak envantere kaydedildi. “Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var” Sivas Kalesi’ndeki kazılar hakkında bilgi veren Uzman Sanat Tarihçisi Onur Aydın, “Alan 3’üncü dereceden arkeolojik sit alanı. Uzun yıllardır burada kazı çalışmaları yapıyoruz. Bu sene Selçuklu dönemine ait yoğun buluntular gelmeye başladı. Artık Selçuklu dönemine ait mekanlar bulmaya başladık. Mekanların dışında duvarlar, zeminler, tandırlar çok yoğun bir şekilde geliyor. Bizi en çok mutlu eden detaylardan birisi de Selçuklu dönemine ait alçı buluntularımız. Bunların içerisinde hayvan, insan figürlü, bitkisel, geometrik bezemeli alçılarımız var. Bunlar da bize Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğunu göstermekte. Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemine ait buluntular gelmekte. Erken Tunç Dönemi’ne ait iki tane figür bulduk. Bunlar bu alan için önemli. Daha önce de çıkmıştı ama bu sene çıkanlar daha net bir şekilde o döneme ait olduğunu göstermekte. Ayrıca Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var. O da Roma dönemine ait bir mezar steli. Bir insan gövdesi var ama ne yazık ki baş kısmı tahrip olmuş. Kıyafetleri, eli ve gövdesi belli. Çalışmalar hava şartlarına göre bir ay daha devam edecek. Önümüzdeki yıl ise mart veya nisan ayı gibi çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. “Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” Erken Tunç Çağı’ndan itibaren dönemlere ait birçok parça bulduklarını ifade eden Uzman Sanat Tarihçisi Hüseyin Çil ise, “Buluntularımız az olmakla birlikte veri anlamında önem teşkil ediyor. Alanda genel olarak baktığımızda tam bir tabakalaşma göremiyoruz. Alan sürekli tahrip edilmiş. Alt ve üst tabaka birbiri ile yer değiştirmiş. Burada yoğun bir Bizans, Selçuklu ve Osmanlı buluntuları görüyoruz. Günümüze yakın olması hasebiyle Selçuklu ve Osmanlı dönemini daha net okuyabiliyoruz. Kazı çalışmalarımız ilerleyen noktada devam edecek. Mevsimsel şartlardan dolayı tam ilerleyemedik ancak önümüzdeki kazı sezonunda bu verileri tamamen açığa çıkararak, özellikle Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” diye konuştu. “Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor” Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğuna dikkat çeken Uzman Sanat Tarihçisi Buğrahan Karaman, “Küçük eserler ve diğer seramik kaplar olmak üzere birçok eserin varlığıyla karşılaştık. Benim de en çok dikkatimi çeken kandillerin varlığı. Kandiller, Antik Çağ’dan itibaren günümüze aydınlatma aracı olarak geliyor. Burada en çok karşılaştığımız kandil tipi yonca ağızlı kandil dediğimiz Selçukluya ait kandil tipi. Daha sonra Bizans dönemine ait kandil tipleri de bulunuyor. Onlar da değişik form ve tipolojilerde bulunuyor. Sırlı ve sırsız olmak üzere kandil tiplerimiz var. Sikkeler, haçlar ve Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor. İlerleyen dönemde bir bütünlük arz etmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Sivas’ta 2 bin yıllık olduğu düşünülen stel bulundu
07 Kasım 2024 Perşembe - 12:33 Sivas’ta 2 bin yıllık olduğu düşünülen stel bulundu Sivas’ta 2019 yılında arkeoloji kazı çalışmalarına başlanan Sivas Kalesi, kentin geçmişine ışık tutuyor. Birçok medeniyeti ağırlayan Sivas’ta tarihi buluntular gün yüzüne çıkıyor. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Sivas’ın çeşitli noktalarında arkeolojik kazılar sürüyor. Kent merkezinde bulunan Sivas Kalesi’nde 2019 yılında başlayan arkeolojik kazılar devam ediyor. Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin önemli kentlerinden biri olan Sivas’ta birçok tarihi buluntuya rastlanıyor. Kazıların başladığı günden bu yana birçok tarihi buluntunun elde edildiği alanda Roma dönemine ait mezar stel’i bulundu. Yaklaşık 2 bin yıllık olduğu değerlendirilen stel, bulunduğu yerden çıkarılarak envantere kaydedildi. “Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var” Sivas Kale kazısına ilişkin bilgiler veren Uzman Sanat Tarihçisi Onur Aydın, “Alan 3’üncü dereceden Arkeolojik Sit alanı. Uzun yıllardır burada kazı çalışmaları yapıyoruz. Bu sene Selçuklu dönemine ait yoğun buluntular gelmeye başladı. Artık Selçuklu dönemine ait mekanlar bulmaya başladık. Mekanların dışında duvarlar, zeminler, tandırlar çok yoğun bir şekilde geliyor. Bizi en çok mutlu eden detaylardan birisi de Selçuklu dönemine ait alçı buluntularımız. Bunların içerisinde hayvan, insan figürlü, bitkisel, geometrik bezemeli alçılarımız var. Bunlar da bize Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğunu göstermekte. Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemine ait buluntular gelmekte. Erken Tunç Dönemine ait iki tane figür bulduk. Bunlar bu alan için önemli. Daha önce de çıkmıştı ama bu sene çıkanlar daha net bir şekilde o döneme ait olduğunu göstermekte. Ayrıca Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var. O da Roma dönemine ait bir mezar steli. Bir insan gövdesi var ama ne yazık ki baş kısmı tahrip olmuş. Kıyafetleri, eli ve gövdesi belli. Çalışmalar hava şartlarına göre bir ay daha devam edecek. Önümüzdeki yıl ise mart veya nisan ayı gibi çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. “Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” Erken Tunç Çağı’ndan itibaren birçok parça bulduklarını ifade eden Uzman Sanat Tarihçisi Hüseyin Çil, “Buluntularımız az olmakla birlikte veri anlamında önem teşkil ediyor. Alanda genel olarak baktığımızda tam bir tabakalaşma göremiyoruz. Alan sürekli tahrip edilmiş. Alt ve üst tabaka birbiri ile yer değiştirilmiş. Burada yoğun bir Bizans, Selçuklu ve Osmanlı buluntuları görüyoruz. Günümüze yakın olması hasebiyle Selçuklu ve Osmanlı dönemini daha net okuyabiliyoruz. Kazı çalışmalarımız ilerleyen noktada devam edecek. Mevsimsel şartlardan dolayı tam ilerleyemedik ancak önümüzdeki kazı sezonunda bu verileri tamamen açığa çıkararak özellikle Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor” Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğuna dikkat çeken Uzman Sanat Tarihçisi Buğrahan Karaman ise, “Küçük eserler ve diğer seramik kaplar olmak üzere birçok eserin varlığıyla karşılaştık. Benim de en çok dikkatimi çeken kandillerin varlığı. Kandiller, Antik çağdan itibaren günümüze aydınlatma aracı olarak geliyor. Burada en çok karşılaştığımız kandil tipi ‘Yonca Ağızlı Kandil’ dediğimiz Selçukluya ait kandil tipi. Daha sonra Bizans dönemine ait kandil tipleri de bulunuyor. Onlar da değişik form ve tipolojilerde bulunuyor. Sırlı ve sırsız olmak üzere kandil tiplerimiz var. Sikkeler, haçlar ve Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor. İlerleyen dönemde bir bütünlük arz etmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Sivas’ta jandarma operasyonu, 12 kişi gözaltına alındı
06 Kasım 2024 Çarşamba - 17:31 Sivas’ta jandarma operasyonu, 12 kişi gözaltına alındı Sivas’ta İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Yıldızeli ve Gürün ilçelerinde operasyon düzenledi. Operasyonlarda 12 kişi gözaltına alındı. Sivas İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı ekipler, ilçe ve köylerdeki huzurun korunmasına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununa muhalefet konularında çalışma yapan ekipler, 12 kişiyi gözaltına aldı. Yıldızeli ilçesi ve ilçeye bağlı köylerde genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununa muhalefet suçlarına yönelik yapılan çalışmalarda; 9 ayrı adrese operasyon yapıldı. Operasyonlar sonucunda 9 şahıs yakalanırken şahısların evlerinde yapılan aramalarda; 7 ruhsatlı tabanca, 3 kuru sıkı tabanca, 16 şarjör, 3 ruhsatsız av tüfeği, 3 ruhsatlı av tüfeği, 4 bin 902 tabanca fişeği, 145 av tüfeği fişeği, 2 detektör, 39 tarihi eser niteliği taşıyan obje ele geçirildi. Gürün ilçesinde 4 ayrı adreste yapılan çalışmalarda ise; 3 detektör, 80 adet tarihi eser niteliği taşıyan sikke, 1 ruhsatsız av tüfeği, 1 kurusıkı tabanca ve 68 av tüfeği fişeği ele geçirildi. Olaya karışan 3 şüpheli şahıs gözaltına alındı. Sivas İl Jandarma Komutanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Sivas İl Jandarma Komutanlığı’nca vatandaşlarımızın huzur ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak alınan tüm tedbirler arttırılarak aynı azim ve kararlılıkla sürdürülecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur” ifadelerine yer verildi.
‘Tokum ama yerim’ diyorsanız bu hastalığa yakalanmış olabilirsiniz
06 Kasım 2024 Çarşamba - 13:10 ‘Tokum ama yerim’ diyorsanız bu hastalığa yakalanmış olabilirsiniz Beslenme ve Diyet Uzmanı Cansu Arslan, hedonik açlıkla ilgili bilgi vererek yemek yemenin düzenli saatlerde olması gerektiğini vurguladı. Sivas Medicana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Cansu Arslan, kişinin kalori ihtiyacından bağımsız, metabolizmanın uyarılarak yiyecekleri sadece lezzeti nedeniyle tüketme isteği olarak ifade edilen “Hedonik açlık” hakkında açıklamalarda bulundu. Teknoloji ve dijital medya kullanımının artması, insanların hedonik açlık düzeylerini artırdığını belirten Arslan “Hedonik açlık biyolojik ihtiyaç olmadan besinlerin tadı, kokusu ve diğer duyusal özellikleri nedeniyle iştahta meydana gelen artma ve besini tüketirken alınan zevk ile ilişkili olan açlıktır. Bu açlığı “Tokum ama yerim” cümlesiyle ifade etmek daha net anlaşılır olmasını sağlayacaktır. Günümüzde sosyal medyada yemek tariflerinin, mekân önerilerinin artması, televizyondaki yemek programları, internetten hızla verilen siparişler hedonik açlığı tetikliyor. Bu etkiyi azaltmak için kişinin kendisi başta önlemler almalıdır. Takip ettiğimiz sosyal medya sayfalarının yemek içeriği ağırlıklı olmaması, belli bir saatten sonra yemek siparişi vermeme kararı almak, “Gerçekten aç mıyım?” sorusunu kendimize sormak ilk adımlar olabilir. Hedonik açlığın sağlık üzerine etkileri düşünülünce sosyal medya paylaşımları, yemek programları üzerine sağlık politikaları geliştirmek de daha ileri adımlar olabilir” dedi. “Duygusal yeme ön plandadır” Açlığın genel olarak homeostatik açlık ve hedonik açlık olmak üzere iki sürece ayrıldığını belirten Arslan “Vücudumuz acıkınca, lezzetli yiyecekler görünce beyinde nükleus akümbenste bulunan dopamin salınımı uyarılır. Ve iştahımız açılır, yeme isteğimiz oluşur. İki çeşit açlık kavramından bahsedebiliriz: Gün içinde enerji ihtiyacımızı karşılamak adına açlık hissetmemize ‘Homeoztatik Açlık’ denir ki bu hepimizin bildiği açlık hissidir. ‘Hedonik Açlık’ ise enerji ihtiyacımız olmaksızın lezzetli bulduğumuz besinlerin tüketiminden sağlanan haz amacıyla hissettiğimiz açlıktır. Yemek sonralarında tok olmamıza rağmen sevdiğimiz tatlıları rahatça tüketmemiz bu açlığın en güzel örneğidir. Birinde metabolik bir enerji ihtiyacı söz konusuyken diğerinde duygusal bir yeme ön plandadır. Yüksek kalorili ve lezzetli yiyeceklere kolay ulaşılabilirlik, büyük porsiyonlar obezojenik çevre dediğimiz yani obezite oluşma riski yüksek bir çevre oluşturmaktadır. Bu tarz besinlerin tüketimi ile yüksek oranda tuz, şeker ve yağ alımına bağlı olarak obezite ve obezitenin yol açtığı hastalıklarda artış görülebilmektedir. Diğer yandan obez bireylerde, obez olmayanlara göre daha yüksek hedonik açlık gözlemlenmiştir. Yani obez bireylerde hedonik açlık daha sık görülürken hedonik açlık yaşayan bireylerde de ihtiyaç fazlasını tükettiği için obezite riski artmaktadır. Bu iki yönlü durum obezite ile birlikte hedonik açlığında değerlendirilmesi gerektiğini bizlere göstermektedir” şeklinde konuştu. “Tokum ama yerim cümlesini kurmamaya çalışalım” Belirli yemek saatlerinin olması gerektiğini söyleyen Arslan “Hoş gelen atıştırmalıklar evde, işte kolay ulaşılabilir yerde olmamalı. “Gerçekten aç mıyım?” sorusunu mutlaka kendimize soralım. Susuz olabiliriz bu hissi de unutmayalım. “Tokum ama yerim” cümlesini kurmamaya çalışalım. Mutfağa sık uğramayalım. AVM veya restoranların çok fazla olduğu mekânlarda fazla gezinmek tok olsanız bile iştahınızı kabartarak bir şeyler yiyip içmemize neden olabilir. Bu alanlarda kısıtlı vakit geçirelim. Alışverişe aç çıkmayalım. Vitamin-mineral eksiklikleri herhangi bir besine karşı fazla istek duyulmasına sebep olabilir. Çikolata, kırmızı et, peynir, tatlı gibi keskin tatlara olan aşırı istek ve yönelim genellikle altta yatan vitamin mineral eksikliğiyle bağlantılıdır. Rutin kan sayımlarımızı ihmal etmeyelim. İyi hissetmiyorsak mutlaka bir uzman desteği alalım. Duygularımızı besinlerle baskılanmaya çalışmayalım. Sosyal medyada yemek hesaplarına belli bir saatten sonra bakmayalım. İyi bir uyku düzeni iştahımızı yönetmeyi kolaylaştırır bunu da uygulayalım. İhtiyacımız olanın dışına çıkmadan, israf etmeden, sadece haz duygusunu yaşamak adına yememeye özen gösterelim. Böylece hem bu öz denetimi sağlamayı öğreniriz hem kilo sorunu yaşamadan bu süreci atlatmış oluruz” dedi.
Sanayide üretime kadın eli değecek
06 Kasım 2024 Çarşamba - 11:22 Sanayide üretime kadın eli değecek Sivas’ta faaliyet gösteren ve dünya devlerine ihracat yapan ESTAŞ firması ve Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) arasında kadın personellerin istihdamına yönelik işbirliği protokolü imzalandı. Sivas’ta kam mili üretimi yapan ve dünya devi olarak adlandırılan firmalara ihracat yapan ESTAŞ, kadın personel sayısını artırıyor. ‘Sanayide Kadın Eli Kalkınmanın Temeli’ projesi çerçevesinde, Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) ile iş birliği protokolü imzalayan ESTAŞ, hem nitelikli personel ihtiyacının karşılanması hem de kadınların iş gücü piyasasında sayısını artırmayı hedefliyor. “Sanayide Kadın Eli Kalkınmanın Temeli sloganıyla yolumuza devam ediyoruz” STSO Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Özdemir, kadınların sanayi sektöründe daha aktif ve etkin rol alabilmeleri amacıyla Sanayide Kadın Eli Kalkınmanın Temeli projesini 2014 yılında tescil ettirdiklerini belirterek, kadınların iş gücü piyasasında sadece el emeği göz nuru gibi kavramlarla değil, sanayide de yer edinmesi gerektiğini ifade etti. Başkan Özdemir, “Konumuz, Sanayide Kadın Eli, Kalkınmanın Temeli. Bu sloganla yolumuza devam ediyoruz. Bu sloganımıza katkı sunan tüm mensuplarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Kadın istihdamının gelişmesi için yapılan her oluşumun, protokolün her eylemin altına imza atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz. ESTAŞ ile imzalayacağımız bu protokolümüzün Sivas’ımıza, kadınlarımıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum” dedi. “Sivaslı kadınlarımıza tolerans sağlayalım istedik” ESTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Timuçin, 45 yıldır sanayi sektöründe faaliyet gösterdiklerini ifade ederek, “Mevcutta bin 250 personelimiz var. Bugüne kadar 750 kişiyi ESTAŞ’tan emekli ettik. Burada Sivaslı kadınlarımıza tolerans sağlayalım dedik. Daha fazla kadın arkadaşımızı çalıştıralım istedik. Sivaslı kadınlarımıza seslenmek istiyorum; İş hayatına girip kendi ayaklarınız üzerinde durmak istiyorsanız ve emekli olmak istiyorsanız gelin ve bizim bu projemize destek olun. ESTAŞ’ta bizim iş arkadaşımız olun, birlikte çalışalım. Hem ülkemize hem de kendi ailemize katkımız olsun demek istiyorum” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından işbirliği protokolü imzalandı.
Sivas’ta hava sıcaklığı eksi 10 dereceye düştü, araç camları buz tuttu
06 Kasım 2024 Çarşamba - 10:24 Sivas’ta hava sıcaklığı eksi 10 dereceye düştü, araç camları buz tuttu Türkiye’nin en soğuk illerinden biri olan Sivas’ta termometreler sıfırın altında 10 dereceyi gösterdi. Adeta buz kesen kentte araç camları buz tuttu, Sivaslılar güne buz kazıyarak başladı. Kış ayının gelmesiyle birlikte soğuk havalar etkisini göstermeye başladı. Dondurucu havasıyla bilinen Sivas’ta kent merkezinde termometreler sabah saatlerinden eksi 10 dereceyi gösterdi. Soğuk havanın etkili olduğu kentte araçların camı, banklar ve çimler buz tuttu. Sabah işe gitmek için araçlarının başına giden vatandaşlar kredi kartı ve kızaklarla araçlarının camlarını temizledi. “Buzu kazımamız gerekiyor” Artık işe giderken araçların camlarını temizlemek içinde mesai yaptıklarını söyleyen Uğur Ildır, “Araç camındaki buzları temizlememiz gerekiyor. Sivas için gecikmiş bir durum. Eski zamanlara göre bu aylarda kar yağışının da olması gerekiyor. Kaç yıldır malum memleketimizde kış yaşanmıyor ama gece ve gündüz arasındaki sıcak farklılığı çok olduğundan dolayı sabahları kalktığımızda kuzey kesimlerdeki araçların camlarında oluşan buzu kazımamız gerekiyor” şeklinde konuştu. “10 - 15 dakika bekliyoruz” Eskişehir’den Sivas’a çalışmaya gelen Salih Demir, “İşe gitmek için biraz daha erken kalkmamız gerekiyor. Aracı ısıtmak ve camdaki buzları eritmek için artık en az 10 - 15 dakika bekliyoruz” dedi.