ÇEVRE - 24 Ağustos 2021 Salı 17:23

’Asya kaplan sivrisineği’ Samsun’da da görüldü

A
A
A
’Asya kaplan sivrisineği’ Samsun’da da görüldü

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Mustafa Akıner, İstanbul ve birçok ilde görülen Asya kaplan sivrisineğinin (Albopictus) Samsun’un Çarşamba ilçesinde de görüldüğünü, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda bu yılın eylül ayı sonunda veya 2022 yazında Samsunluların diğer illerdeki vatandaşlar gibi sıkıntı çekebileceğini söyledi.


Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Aedes cinsi sivrisinekler’ konulu konferans düzenlendi. Şehit Ömer Halisdemir Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirilen konferansa Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şenol Yıldız, Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Ali Tulumen, öğretim üyeleri, halk sağlığı uzmanları, belediyelerin ilgili birimlerinin görevlileri, muhtarlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. Toplantıda konuşan Doç. Dr. Muhammet Mustafa Akıner, istilacı ve yerli sivrisinek türleri hakkında önemli bilgiler verdi.



“Türkiye’de sivrisinekler yüzünden 10 kişi hayatını kaybetti”


2010 yılında sivrisineklerin taşıdığı virüsler nedeniyle 10 kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Doç. Dr. Mustafa Akıner, “Bu türlerle şu anda dünyada mücadele eden pek çok ülke ciddi meblağlarda para harcıyorlar. Fransa bu türlerle mücadele için 9 milyar euro, İtalya ise 11 milyar euro bu sivrisinekler ile mücadele için para harcıyor. Eğer bunu yapmazlarsa bazı hastalıklarla baş etmeleri mümkün hale gelmeyecek. 1989’da İtalya’da bu türler ilk görülmeye başladığında ‘diğer türlerle mücadele ettiğimiz gibi bunlarla da mücadele ederiz’ dedikleri için şu anda bu noktaya geldiler. Sadece Karadeniz’de değil, İstanbul’da, Kocaeli’de ve İzmir’de de çok ciddi problem var. Büyükşehir belediyeleri bu türler için efor sarf ediyorlar. Yerli sivrisinekle ile bu türler arasında farklar var. Sarı humma sivrisineği, Asya kaplan sivrisineği, hepimizin evinde olan ev sivrisineğini karşılaştırdığımızda ve bu bölgenin baş belası olan çeltik tarımıyla alakalı olan her tarafta bulunan ve sıtma bulaştıran yabancı bir türü karşılaştıralım. 3 sivrisinek grubu var. Bunları gördüğünüzde farklarını ayırt edebilirsiniz. Anofel türler sıtmanın ana taşıyıcısıdır. Ülkemizde 2010 yılında culex türlerine maruz kalan 47 vakadan 10 kişi vefat etti. 2019 yılında da 2 kişi Batı Nil vakasından hayatını kaybetti. Bunun da ana taşıyıcısı culex türü sivrisineklerdi” dedi.



“Samsun’da Batı Nil virüsü taşıyıcısı ve sıtmanın taşıyıcısı olan sivrisinek türlerine rastlandı”


Samsun’da rastlanılan istilacı türler hakkında da konuşan Doç. Dr. Mustafa Akıner, “Sivrisinekler; sarıhumma, sıtma ve Batı Nil virüsünü bulaştırabilir. Şu anda Kovid-19 sıkıntısı yaşıyoruz. İnsanlar nefes almakta zorluk çekiyor. Eğer sarıhummaya ya da denk hastalığa yakalanırsanız olduğunu yerde kemiklerinizin kırıldığını hissediyorsunuz. İsmi de zaten ‘kemik kıran hastalığı’ olarak geçiyor. Aedes, culex ve anofel türlerinin hangi alanda olduğu Samsun’da da araştırılıyor. Bu bölgede 2013-2015 yıllarında Samsun’da Batı Nil virüsü taşıyıcısı ve sıtmanın taşıyıcısı olan sivrisinek türlerine rastlandı. 1924’ten beri bu türlerle ilgili mücadele devam ediyor. Bu bölgede yeni yeni görülmeye başlayan Asya kaplan sivrisineğinin alında bir çizgi vardır. Aegypti istilacı türleri Artvin, Trabzon ve Rize’de var. Aegypti ev içinde ısırma aktivitesi sergilerken, Asya kaplan sivrisineği ise bahçeye çıktığınızda başınızın belası olur. Dışarıda oturmanıza izin vermez. Normalde culex ve anofel türlerinde çok ciddi acı hissetmezken, Asya kaplan sivrisineği ısırdığında ciddi acı hissedersiniz. Çünkü ağzındaki hortum yapısı testere gibidir. Bu testere ile sizin derinizi kanı bulabilmek için kesiyorlar. Keserken de acı hissediliyor. Türkiye’de 65 sivrisinek türü var. Bunlardan 2 tanesi istilacı tür olarak kabul ediliyor. 63 türle mücadele 1900’lü yıllardan beri sürüyor. Son yıllarda genelde ev sivrisineği ve sıtma bulaştıran sivrisinek ile mücadele ediliyor. Bir sivrisine tek yumurtlamada 200 yumurta bırakıyor. 3 defa yumurtladığı için 1 sivrisine eğer kan emer ve yumurtlarsa 10 gün sonra 600 sivrisinek ile karşı karşıyasınız demektir. Eğer herhangi bir mücadele ya da önlem almazsanız” diye konuştu.



“Çarşamba ilçesinde Asya kaplan sivrisineği türüne rastlandı”


Samsun’da da istilacı türe rastlandığını ve acilen mücadele edilmesi gerektiğini altını çizen Mustafa Akıner, şunları söyledi:


“İstilacı türlerden Asya kaplan sivrisineğinin tercih ettiği tek doğal alan kesik bambuların dibindeki sular ya da ağaç kavukları. Türkiye’de ağaç kavuklarının olduğu alanlarda rastlamanız mümkün ama doğal habitatlarında olmadığı, Türkiye’ye ilk lastik ticareti ile girdiği arkasından da tüm olası yapay habitatlara yayıldığını biliyoruz. 2015’te türü sadece lastik içinde bulurken, şu anda akla gelen en ufak bir su birikintisinde bulabiliyoruz. Doğal alanlarda bulunmuyorlar çünkü diğer türler yüzde 80 oranında istilacı türleri yok edebiliyor. İnsanlar da mücadeleyi sürsürse hayvanın yoğunluğunu düşürmek mümkün. Karadeniz’de lastikçilerin lastik depoladıkları yerlerde çok yoğun bulunuyorlar. Geçen senelerde Ordu’ya kadar Asya kaplan sivrisineğinin girdiğini görmüştük. Bugün itibariyle de Samsun’a da girdiğini gördük. Daha detaylı bir araştırma yapmadık. Şu anda kayıtlı belgelere göre bin 700’e yakın noktada istilacı tür var. Bu sene sayı 2 bin noktaya ulaşabilir. İnsan bile yılda 475 bin kişinin ölümüne sebep olurken, sivrisinekler ise ortalama 725 bin kişinin ölümünden sorumlu. Bunun içerisinde sıtma, sarıhumma ya da denk hastalıklar var. Bu hastalıklar Kovid-19 gibi ilk başta anlaşılmıyor. Baş ağrısı, kas ağrısı ve kemik ağrısıyla devam ediyor. Hastalık bulaştıran istilacı türlere veya yerli türlere başlangıçta tedbir almazsanız, doktora gittiğinizde doktorların yapabileceği çok da fazla bir şey yok. Sadece sıtma için ilaç alabilirsiniz. Batı Nil, sarıhumma ve denk hastalıklarla ilgili Türkiye’de herhangi bir tanı kiti yok. Bunu ayırt edebilecek doktor da yok. Bu konu ile ilgili Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi olduğum için biliyorum. Ben de sıtma geçirdim. Umursamazsak herhangi bir şey olduğunda sonucu ağır olur. Çarşamba ilçesinde olması demek ya Tekkeköy kısmına yayıldı ya da diğer kısma geçti demek. Ya bu sene ya da gelecek sene yazın aynı İstanbul’da son 1 aydır olduğu gibi vatandaşlar ‘yandım anam’ diye veryansın edecek. O örneklere bir de Samsun eklenecek. İnsanlar çok hareket ediyor. Bir yerden bir yere bir ürün taşırken içerisinde larva taşıyıp, taşımadığını bilmiyoruz. O yüzden daha dikkatli olunması gerekiyor.”


İl olarak yapılan mücadeleden bahseden Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şenol Yıldız, “Sinekle mücadele veya uçkunla mücadele bunları da nispeten tali konular gibi şekillendirir yönetirler. Ama şehirlerin tıpkı atık yönetim planı, imar master planı gibi uçkunla mücadele planının da olması gerekiyor. Bizim Samsun’da da hedefimiz inşallah bu tarafa doğru. Şu ana kadar belli bir seviye kat ettik. En azından noktasal, yaygın ve larva mücadele alanları bunların ilçe bazlı bütün tespitlerini arkadaşlarımız yapmış durumda. Bundan sonra da bunun üzerine bir master plan kurgusu yapıyor olacağız. Atalarımızın yaşam alanlarına baktığımızda çoğu defa böyle çamurların, balçıkların, bataklıkların sulak alanların çok olduğu yere değil de biraz daha dağlara tepelere kaçıp yerleştiklerini görüyoruz. İlerleyen süreçte modern çağla beraber bizler pek çok alanı kendimize yaşam alanı olarak seçtik. Ancak sivrisinekler ya da uçkunlar öyle kolay vazgeçecek gibi gözükmüyor. Tür ve şekil değiştiriyor, mücadele azmini sürekli artırıyor, ilaçlara direnç kazanıyor. Biz de sürekli ilaç değiştiriyoruz, kimyasal mücadele, dumanla mücadele, biyolojik mücadele gibi pek çok alana kaçıyoruz. Aşırı yağışlar da larva için ekilen bütün ilaçları bir anda götürüyor. Hemen ertesi gün sıfırdan başlıyorsunuz” şeklinde konuştu.


Ardından katılımcılara sunum yapan Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Ali Tulumen, “Hem iklim değişikliğinin etkilerini, kentleşmenin beraberinde getirdiği sorunların etkilerini yaşadığımız bir kentte bulunuyoruz. Özellikle Yeşilırmak ve Kızılırmak Havzası, sulak alanların bol olduğu, tarım şehri Samsun’da bu mücadeleyi vermek ciddi bir emek ve ciddi bir performans istiyor. Sulak alanlarda, su birikintileri, fosseptik çukurları gibi haşerelerin biriktiği ortamlar bölgede yaklaşık 17 bin noktaya denk geliyor. Bu noktalarda mücadele çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biyolojik ilaçların yanında, Dünya Sağlık Örgütü’nün onay vermiş olduğu kimyasalları da kullanarak yürütmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Mübadele ve mübadillerin kültürel mirası Osmangazi’de konuşuldu Osmangazi Belediyesi, Bursa UNESCO Derneği, Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, (BAL-GÖÇ) Lozan Mübadilleri Vakfı, Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği ile işbirliğinde "Mübadele ve Mübadillerin Kültürel Mirası Paneli" düzenlendi. Osmangazi Gösteri Merkezi’nde düzenlenen panelde, 30 Ocak 1923’de Lozan Barış Anlaşması gereği Türkiye ve Yunanistan arasında gerçeklesen zorunlu göç sebebiyle yaşanan olumsuzluklar, çekilen zorluklar, geride bırakılan hayatlar, zorunlu göçü oluşturan şartlar ve bu şartların ekonomik, politik nedenleri, göçmen haklarının korunması, iskan zorunluluğu, göçün sosyo-kültürel etkileri, göçmenlerin kültürel mirasları gibi konular konuşuldu. Mübadelenin unutulmaması ve hatırlanması, gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğine inanılarak düzenlenen panelde, mübadelenin pek çok yönden incelenmesi ve akademik çalışmalara kaynak olması hedefleniyor. Düzenlenen panele Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor, Milli Savunma eski Bakanı Turan Tayan, CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özarslan, BAL-GÖÇ Başkanı Emin Balkan, Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Baran Güneş, Lozan Mübadili ailelerin torunları ve yurttaşlar katıldı. İlker Özarslan Moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Araştırmacı Yazar Aycan Yılmaz, Prof. Dr. Kemal Arı, Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, Lozan Mübadilleri Vakfı Genel Sekreteri Esat Halil Ergelen, Mutfak Araştırmacısı Yazar Ramazan Başan, mübadele ve mübadillerin kültürel mirasını pek çok yönüyle konuştu. “Allah bir daha hiçbir ülkeye zorunlu göç ve mübadil anıları yaşatmasın” Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor, “Bu panelin benim için ayrı bir önemi var; ben de Lozan Mübadili bir ailenin torunlarıyım. Büyük Önder Atatürk’ün Lozan Mübadelesi sayesinde orada ki Türkleri buraya getirmesi, burada ki Rumları da memleketlerine mübadil etmesi, iç barışın sağlanmasında ve Anadolu’nun tekrar Türkleşmesinde önemli bir etken oldu. O günü yaşayanlar, acıları çekenler yalnızca Türkler değil, mübadil olmuş Yunanlılar da üzüntüler yaşadı. Büyük Önder Atatürk’ün Yurtta Sulh Cihanda Sulh, sözünün üzerine dünyada bir başka söz olduğunu düşünmüyorum. Allah bir daha hiçbir ülkeye zorunlu göç mübadil anıları yaşatmasın” şeklinde konuştu. “Genç Türkiye Cumhuriyeti, mübadelenin altından büyük bir mağfiretle kalktı” Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özarslan, “Mübadele Cumhuriyetin ilk kurulduğunda devraldığı çok büyük bir yüktü, Genç Türkiye Cumhuriyeti, bunun altından büyük bir mağfiretle kalktı, bugüne kadar mübadele konusunda bir çok panel, sempozyum, konferans ve söyleşi yapıldı. Biz UNESCO Derneği olarak panele kültürel miras gözüyle bakmak istiyoruz. Mübadillerin Yunanistan’a giden ve oradan gelen mübadillerin hala sürdürmekte olduğu ve kaybettikleri yaşam, müzik, gıda, giysi kültürlerini, panelde aktarmaya çalışacağız” dedi. “Tarım ve ticaretin gelişmesinde mübadil göçmenlerinin büyük katkıları olmuştur” BAL-GÖÇ Başkanı Emin Balkan, “1893 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan bu tarafa hala göç alıyoruz. Sadece Balkanlar ve Selanik çevresinden buraya gelenler değil, Türkiye’den Yunanistan’a giden, ana dili Türkçe olan ve Yunanca hiç bilmeyen Ortodoks Türkler de vardı. O aileler hala bizleri kendilerine yakın görüyorlar. B unun yanında Rumlarda göç ettiler; ama onlarında gönül bağı var. Anadolu’nun Türkleştirilmesinde, tarım, ziraat ve ticaretin gelişmesinde, mübadil göçmenlerinin çok büyük katkıları olmuştur” diye konuştu. “Yaşadığımız bu acıları hep beraber nasıl tatlıya çevirebiliriz” Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Baran Güneş, “Bu topraklar acıların birleştiği ve sürgün edildiği topraklar. Türkiye’nin her bir noktasında acılar yaşanmış. Ben bir mübadil damadı olarak bunu çok yakından hissediyorum. Hep beraber yaşadığımız bu acıları nasıl tatlıya çevirebiliriz, geleceğin mirasını daha güzelleştirebiliriz ve yaşanan acıları geleceğe nasıl kültürel farklılık zenginlik olarak oluşturabiliriz; işte bunun mücadelesini vereceğiz” dedi.
Kayseri Jose Mourinho: "6 gol attık ama 10 da olabilirdi" Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, 6-2 kazandıkları karşılaşma sonrası, "Topla gerçekten yüksek kalitede bir oyun sergiledik. 6 attık ama 7, 8, 10 da olabilirdi. Mutluyum" dedi. Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Kayserispor’u 6-2 mağlup etti. Maç sonu düzenlenen basın toplantısında konuşan değerlendirmelerde bulunan Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, "Ben her gün Türk futboluna adapte olmaya ve öğrenmeye çalışıyorum. Bugün maça çok güçlü bir başlangıç yaptık Aslında devreden maçı bitirmiş olmamız gerekiyordu ama bitiremedik. İkinci yarıda maç 3-2’ye geldikten sonra maç tekrar ortada oldu. Bu benim takımla ilgili hoşuma gitmeyen şeydi. 90 dakika boyunca daha istikrarlı ve konsantre olmamız gerekiyor. Çünkü maç 3-0’a kadar kolay bir maçtı. 3-2’ye gelene kadarki periyotta performansımız durakladı. 3-2 olduktan sonra tekrar o korkuyu hissettik ve tekrar oyuncular odaklanmaya başladı. Bugün 6 oldu ama 7-8 de olabilirdi. Oyuncularımdan istemediğim şey bu, maç kolayken maçı bitirmek gerekiyor. Çok zor maçlar oynayacağız çünkü. 3-0 gibi kolay bir durumdayken 4’ü, 5’i, 6’yı atmamız gerekiyor. Maçın 3-2’ye gelmemesi gerekiyor. Bu güne dair sevmediğim tek şey bu. Ama topla gerçekten yüksek kalitede bir oyun sergiledik. 6 attık ama 7, 8, 10 da olabilirdi. Mutluyum" dedi. Takımda herkesin hazır olduğunu ve iyi çalıştığını vurgulayan Portekizli teknik adam hayalindeki takımla ilgili de şunları söyledi: "Hayalimdeki maçın olması için bugün 8-0 olması gerekiyordu, 6-2 değil. Hayalimdeki takım 3-0’dan 3-2’ye getirmez. Hayalimizden uzaktayız diyebilirim. Ama şu anlamda hayal ettiğim takıma sahibim, takımdaki herkes hazır. Herkes çok iyi çalışıyor. Oğuz Aydın da bugün öyle bir oynadı ki sanki her maç oynuyormuş gibi, aynı şey Samet için de geçerli. Dolayısıyla bunun takım adına güzel bir şey olduğunu düşünüyorum." "Her Galatasaray maçında mantıksız şeylerle karşılaşıyoruz" Galatasaray 2. Başkanı Metin Öztürk’ün penaltı pozisyonu ile ilgili açıklamaları sorulması üzerine Mourinho, "Penaltı pozisyonuyla ilgili açıkçası bir şey söyleyemem. Çünkü pozisyonu izleme şansım olmadı ama kulübede bulunmuş olduğum yerden penaltı gibi gözüküyordu. Eğer Galatasaray ikinci başkanı mantıksız olduğunu düşünüyorsa her Galatasaray maçında mantıksız şeylerle karşılaşıyoruz. Mantıksız olan çok şey var, dolayısıyla en iyisi bu mantıksız olan şeyleri konuşmamak" ifadelerini kullandı. Mourinho’dan Ronaldo açıklaması Cristiano Ronaldo’nun Fenerbahçe’ye transfer olacağı söylentilerine de cevap veren Jose Mourinho, "Ronaldo belki bir gün öğle yemeğine gelebilir. Çünkü İstanbul; Portekiz ile Arabistan’ın ortasında kalıyor. Belki özel jetine atlayıp bir gün eski arkadaşı olan Jose’yi görmeye gelip bir yemek yiyebiliriz kendisiyle. Fenerbahçe ile oynaması hakkında soruyorsanız, onu yazanlar ne yazdıklarını bilmiyorlar ya da saçma haber yapmaktan mutlu oluyorlar. Eğer ocak ayında takıma bir oyuncu katılacaksa gerçekten bunun çok iyi oyuncu olması gerekiyor. Ben elimdeki oyuncuları geliştiriyor olmaktan çok mutluyum. Oğuz Aydın’ın ilk geldiği halinden şimdiki haline bakıyorum. Onları geliştirmek istiyorum. Çünkü UEFA’da aslında başımızı belaya sokan bir durum var. Ülkede yetişmiş futbolcu kontenjanı konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Hiçbir hoca muhtemelen bu konuyu umursamamış ama ben umursuyorum. Dolayısıyla bu oyuncuya şans vermek istiyorum. Kış transfer penceresi açıldığında gerçekten çok iyi bir oyuncu olması gerekiyor. Çünkü ben elimdeki oyunculardan çok mutluyum" dedi.
Kayseri Sinan Kaloğlu: "Penaltı olmadığını sadece biz değil tüm Türkiye gördü" Kayserispor Teknik Direktörü Sinan Kaloğlu, Fenerbahçe’nin kazandığı penaltıyla ilgili yaptığı açıklamada, "İlk penaltı pozisyonunun penaltı olmadığını sadece biz değil tüm Türkiye gördü. Herkesin görmesine rağmen Direnç hoca ve VAR ekibi bunu görmedi" dedi. Kayserispor, Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında sahasında karşılaştığı Fenerbahçe’ye 6-2 mağlup oldu. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Kayserispor Teknik Direktörü Sinan Kaloğlu, sonuçtan dolayı üzgün olduklarını söyleyerek, "Maçtan önce koşan oyuncularla, baskılı oyuncularla başlamayı planladık. Ön alan baskısıyla da rakibi kendi yarı sahasından çıkarmadan gol pozisyonlarına girmekti. İlk penaltı pozisyonunun penaltı olmadığını sadece biz değil tüm Türkiye gördü. Herkesin görmesine rağmen Direnç hoca ve VAR ekibi bunu görmedi. Gücümüz belli ama bir şeye inanmıştık. Fenerbahçe’yi yenmeye inanmıştık. Bunun içinde sahaya çıktık. Maçın başından sonuna kadar bunun için mücadele verdik" dedi. "Sarı kartlar direncimizi kırdı" Sarı kartların dirençlerini kırdığını belirten Kaloğlu, "Zaten kaliteli ayakları olan güçlü bir kadrosu bulunan Fenerbahçe’ye karşı 5. dakikada haksız bir penaltıyla mağlup duruma düşüyorsunuz. Sonrasında 3 orta saha oyuncumuzun ikisine haksız yere sarı kart gösterildi. Bu da orta sahadaki direncimizi kırdı. Üçüncü gol ise bize göre ofsayt. Fenerbahçeli oyuncu hamle yapıyor ve defansımızın dengesini bozuyor. Kolovetsios’un pozisyonunda da bize penaltı çalınmalıydı. İkinci yarı maça tutunmak için her şeyi yaptık. Dizilişimizi değiştirdik. Oyuncu değiştirdik. Toplamda 41 orta yaptık. 25 defa ceza sahasına girdik. 15-20 şut çektik. İkili mücadelede yüzde 56 ile rakibimize üstünlük sağladık. Bu bir takımın inanmasıyla alakalıydı. Ama bizim inanmamızla olmadı. Eksiklerimiz var ama bunun ardına sığınmıyoruz. Ama çocukların bir isteği var ve bunu sahada alamıyorlar. Maçı izlemeyen birisi ’6 gol yemişler’ der. Biz 5 maçtır yenilmeyen bir takımdık. Bu takım bir maçta 6 gol yiyecek bir takım değildi. Ama 3. golden sonra rakibe verdiğimiz boş alanlar, rakibin kontra atakları sonuca gitmelerini sağladı" ifadelerini kullandı. "Mücadeleden gurur duydum" Fenerbahçe maçından ders çıkarıp, gelişerek devam edeceklerinin altını çizen Sinan Kaloğlu, "Ben oyuncularımın bugünkü mücadelesinden gerçekten gurur duydum. Kazanma isteklerini herkese gösterdiler. Biz bu skoru unutacağız ama bu maçtaki hatalarımızı da değerlendireceğiz. Yazık oldu, bu takım 6 gol yiyecek takım değildi. Bu maçtan ders çıkarıp gelişerek devam edeceğiz" şeklinde konuştu.