SAĞLIK
Ağrı Sağlık Müdürü Daharlı, aile hekimliği yönetmeliğindeki yeni değişiklikleri değerlendirdi 29 Kasım 2024 Cuma - 13:15:42 Ağrı İl Sağlık Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Coşkun Daharlı, açıklanan yeni aile hekimliği yönetmeliğiyle ilgili bilgi vererek, vatandaşların sağlık durumlarının daha etkin takip edilmesi amacıyla yılda en az iki kez aile hekimlerine başvurmaları gerektiğini vurguladı. Yönetmelik değişikliği kapsamında aile hekimliği sistemini güçlendirmek ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artırmayı hedeflediklerini ifade eden Daharlı, "Yeni düzenlemeyle aile hekimlerinin, kendilerine kayıtlı bireylerle altı ayda bir olmak üzere yılda iki kez temas kurması amaçlanıyor. Böylece vatandaşlarımızın sağlık durumları yakından takip edilecek ve ikinci basamak sağlık hizmetlerine olan ihtiyaç azaltılacak." dedi. Daharlı, düzenlemenin Resmi Gazete’de yayımlanarak Kasım 2024 itibarıyla yürürlüğe girdiğini ve Sağlık Bakanlığı tarafından tüm illere gerekli duyuruların yapıldığını belirtti. Yönetmeliğin amacının aile hekimi ve kayıtlı nüfus arasındaki iletişimi güçlendirmek olduğunu ifade eden Daharlı, vatandaşlara da çağrıda bulunarak, "Hiçbir sağlık sorununuz olmadığını düşünseniz bile yılda iki kez aile hekiminizi ziyaret edin. Bu şekilde hastalıkları erken dönemde tespit ederek gerekli önlemleri alabiliriz." diye konuştu. Kronik hastalıkların artan yaşlı nüfusla birlikte toplum sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturduğunu belirten Daharlı, yeni düzenlemeyle bu hastalıkların erken teşhis ve kontrol altına alınmasının hedeflendiğini söyledi. Kanser ve diğer kronik hastalıklar için düzenlenen tarama ve izlem programlarına vatandaşların katılım göstermesinin önemine vurgu yapan Daharlı, "Bu çalışmalar, yaşam kalitesini artırmanın yanı sıra sağlık giderlerini azaltmada da etkili olacaktır." ifadelerini kullandı. Gereksiz ilaç kullanımının önlenmesi amacıyla teşvik edici düzenlemeler yapıldığını aktaran Daharlı, "Yanlış antibiyotik kullanımı, mikroorganizmaların direnç kazanmasına yol açarak enfeksiyonlarla mücadeleyi zorlaştırıyor. Ayrıca mide koruyucular ve ağrı kesicilerin bilinçsiz kullanımı yan etkilerle birlikte sağlık sorunlarına neden oluyor." dedi. Daharlı, yapılan düzenlemelerin halk sağlığını koruma ve aile hekimlerinin bu konuda farkındalığını artırma amacını taşıdığını belirtti. Kamuoyunda, aile hekimlerinin oylanacağı ve maaşlarının memnuniyet düzeyine göre düşürüleceği yönünde yanlış bir algı oluştuğunu söyleyen Daharlı, "Bu düzenleme bir ceza değil, teşvik edici bir uygulamadır. İl ortalamasının üzerinde memnuniyet sağlayan aile hekimlerine ek ödeme yapılması öngörülmektedir." diye konuştu. Düzenlemeyle aile hekimliği sisteminin daha etkin ve verimli bir yapıya kavuşmasının amaçlandığını belirten Daharlı, vatandaşlardan bu sürece destek olmalarını istedi.
29 Kasım 2024 Cuma - 12:57 Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesinde ’’Suda Doğum Ünitesi’’ açıldı Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesinde ‘Suda Doğum Ünitesi’ açıldı. Sağlıkta bölgeye hitap eden Fethi Sekin Şehir Hastanesi, yeniliklere devam ediyor. Bu çerçevede anne ve bebek sağlığı açısından normal doğum oranlarının arttırılması ve sezaryen doğumlarının düşmesi için Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesinde ‘Suda Doğum Ünitesi’ açıldı. Bölgede ilk olan ünitenin açılışına Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, İl Sağlık Müdürü Dr. Emrah Gecekuşu, Fethi Sekin Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Şüheda Kaya ve hastane çalışanları katıldı. Fethi Sekin Şehir Hastanesinde bir yeniliğe daha imza atıldığını belirten Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, “Bölgemizde ilk olarak gerçekleştirilen Suda Doğum Ünitemizin açılışı hayırlara vesile olsun. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Sağlık Bakanlığımızın çok uzun yıllardır hedeflediği unsurlardan birisi anne ve bebek sağlığıdır. Bu kapsamda gerek sezaryenin azaltılması ve doğal doğum yöntemlerinin gerçekleştirilmesi ve yaygınlaştırılması en önemli hedeflerden birisiydi. Bu doğrultuda Fethi Sekin Şehir Hastanemiz, bölgemizde bir ilki gerçekleştiriyor’’ dedi. Suda Doğum Ünitesinin açılışında konuşan Elazığ İl Sağlık Müdürü Dr. Emrah Gecekuşu ise ’’Şehre ve bölgeye önemli hizmetler veren Fethi Sekin Şehir Hastanesinde bugün itibariyle Suda Doğum Ünitesi olan çok özellikli ve konforlu bir hizmeti anne adaylarının hizmetine sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Suda Doğum Ünitesi sayesinde inşallah bundan sonra hedefimiz olan anne ve bebek sağlığı açısından normal doğum oranlarını artacağını ve sezaryen oranlarımızın düşmesini hedefliyoruz’’ diye konuştu. İnsan yaşamına değer katmaya yönelik çalışmalarına ve özellikli hizmetlerine bir yenisini eklediklerini aktaran Fethi Sekin Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Şüheda Kaya, ’’Suda Doğum Ünitemizin açılışını gerçekleştiriyoruz. Anne adaylarının sağlığı ve doğum sürecindeki konforu bizim en temel önceliklerimizden biridir. Bu yöntem ile anne adaylarına doğum sürecinde daha az stresli, daha rahat ve doğal bir yöntemi amaçlıyoruz. Bu yöntemle anneler daha az stres ve daha az ağrı yaşayacaktır. Suyun yatıştırıcı etkisinden yararlanıyoruz. Anne ve bebeğin güvenliği ön planda tutuluyor. Suda Doğum Ünitemiz standartlara uygun şekilde donatılmış olup, uzman sağlık ekiplerimizle de desteklenmiştir. Anne adaylarının hem fiziksel hem de duygusal ihtiyaçlarına yönelik bir ortam ayarladık’’ şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından ünitenin açılışı gerçekleştirildi.
29 Kasım 2024 Cuma - 12:51 Depresyon kadınları “Kalp’ten” vuruyor Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Murat Sargın, kadınlarda depresyonun kardiyovasküler hastalık riskini ciddi şekilde artırdığına dikkat çekti. Depresyonun bireyin yaşam tarzını ve sağlık alışkanlıklarını olumsuz etkilediğini belirten Sargın, bu durumun özellikle kadınlarda kalp ve damar hastalıklarına yol açtığını vurguladı. Depresyon, bireyin hayatla bağını azaltarak fiziksel sağlığına özen göstermesini engelliyor. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) tarafından düzenlenen 18. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) Ulusal Kongresi’nde açıklamalarda bulunan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Murat Sargın, kadınlarda kardiyovasküler hastalıkları ele aldığı sunumunda psikososyal faktörlerin de hastalıkların oluşumunda risk faktörlerinden biri olduğunu dile getirdi. Kadınlarda depresyon ve kalp hastalıkları riski Doç. Dr. Sargın, depresyonun kadınlarda kardiyovasküler hastalık riskini yüzde 64 oranında artırdığını belirtti. Sosyal izolasyon ve bakım verme rollerinin kadınlar üzerinde kronik strese neden olduğunu ifade eden Sargın, depresyondaki kadınlarda kalp ve damar hastalıklarının görülme oranının yüzde 50-60 daha fazla olduğunu söyledi. Depresyon kalp sağlığını nasıl etkiliyor? Depresyonun insan üzerinde yaptığı etkilere değinen Sargın, bu durumu şu sözlerle açıkladı: “Depresyondaki bir kişi dışarı çıkmıyor, güneş ışığı almıyor, ilaçlarını kullanmıyor ve etrafıyla ilişiğini kesiyor. Stres seviyesi artıyor ve buna sigara gibi zararlı alışkanlıklar da eklenebiliyor. Tüm bunlar kalp ve damar hastalıklarının risk faktörlerini artırıyor.” Sosyal destek hayati önem taşıyor Doç. Dr. Sargın, depresyonun getirdiği yalnızlığın, bireylerin doktora başvurmasını engellediğini ancak sosyal çevresi tarafından desteklenen bireylerin, tedavi süreçlerine daha kolay ikna edildiğini kaydederek, sürecin zorluklarını şu sözlerle aktardı: “Depresyondaki bir hastayı doktora yönlendirmek sosyal çevre desteği olmadan oldukça zor. Yakın çevresi bu süreçte önemli bir rol oynuyor." Ruh ve beden sağlığı birlikte ele alınmalı Doç. Dr. Murat Sargın, son olarak depresyon ve kalp-damar sağlığı arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Sargın, hastaların ruhsal durumunun göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, depresyon tedavisinin, kalp ve damar hastalıklarının önlenmesi açısından da hayati öneme sahip olduğunu belirtti.
"Ham bal öksürük semptomlarını hafifletiyor"
09 Kasım 2024 Cumartesi - 10:01 "Ham bal öksürük semptomlarını hafifletiyor" Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayper Somer, gereksiz antibiyotik kullanımının, hastalarda yan etkilere ve antimikrobiyal direnç gelişmesine yol açtığını belirterek öksürük semptomları üzerine etkisini inceleyen ve 14 bilimsel çalışmanın dahil edildiği bir sistematik derleme çalışmasında ham balın, standart tedaviye göre belirtileri hafiflettiğini ve hem öksürük sıklığını hem de şiddetini azalttığının görüldüğünü söyledi. Van’da “Destek Tedavi Günleri” gerçekleşti. Birçok sağlık profesyonelinin katılım sağladığı bilimsel toplantıda, Prof. Dr. Ateş Kara, Prof. Dr. Ergin Çiftçi, Prof. Dr. Ayper Somer, Prof. Dr. Zeynep Ülker Altınel ve Prof. Dr. Şirin Güven gibi önemli isimler de yer aldı. Yaşam boyu sağlık için probiyotiklerden mikro besinlere kadar pek çok konuyu içeren oturumlarda BEE’O/ BEE&YOU Medikal ve Pazarlama Direktörü Reşat Kubilay İrkan da ekibi ile birlikte kongrede yer aldı. Ham bal ve propolisin çocuklarda öksürük semptomları üzerine etkisinin de konuşulduğu bilimsel programda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayper Somer sunumuyla bu konudaki değerli bilgileri katılımcılar ile paylaştı. Ham bal öksürük semptomlarını hafifletiyor Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayper Somer, "Üst solunum yolu enfeksiyonları, en sık doktora gitme nedenlerinden biridir. Ancak, antibiyotiklerin bu enfeksiyonlarda pek etkili olmadığı bilinse de yine de çoğunlukla antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Gereksiz antibiyotik kullanımı, hastalarda yan etkilere ve antimikrobiyal direnç gelişmesine yol açmaktadır. Ham balın, öksürük semptomları üzerine etkisini inceleyen ve 14 bilimsel çalışmanın dahil edildiği bir sistematik derleme çalışmasında ham bal, standart tedaviye göre belirtileri hafifletmiş ve hem öksürük sıklığını hem de şiddetini azalmıştır" dedi. Öksürüğe Anadolu Propolisi etkisi BEE’O / BEE&YOU Medikal Direktörü Reşat Kubilay İrkan ise Propolisin, arıların bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladığı güçlü antioksidan ve antimikrobiyal etkilere sahip tamamen doğal bir arı ürünü olduğunu kaydetti. Yüksek polifenol içeriğine ve özel biyoaktif bileşenlere sahip olan propolisin, yüksek anti-inflamatuar ve antibakteriyel özellikleri sayesinde bronşit, bronşiolit, astım gibi solunum yolu problemleri üzerine olumlu etkiler gösteren doğal bir gıda olduğunu söyleyen İrkan, "Bilimsel araştırmalar, propolisin bileşimindeki değerli polifenoller ile yüksek antioksidan etki göstererek hastalık süresini kısalttığı ve ilaç kullanma sıklığını azalttığını göstermektedir. Propolisin öksürük semptomları üzerindeki etkisini araştıran bir bilimsel çalışma, üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren 430 çocuk üzerinde gerçekleştirilmiştir. 12 hafta süren bu çalışmada katılımcılar iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup, günde 50 mg propolis ve 10 mg C vitamini içeren bir karışım tüketmiştir. İkinci grup ise hiç propolis almamıştır. Çalışmanın sonuçları, propolisli karışımı tüketen çocuklarda ateş ve öksürük semptomlarının belirgin şekilde azaldığını, hastalık süresinin kısaldığını ve toplam hastalık gün sayısının düştüğünü ortaya koymuştur. Bu sonuçlar, propolisin doğal biyoaktif bileşenleriyle çocuklarda semptomların hafiflemesine destek olduğunu göstermektedir" ifadelerine yer verdi.
Kış aylarında faydası saymakla bitmeyen meyve: Nar
09 Kasım 2024 Cumartesi - 09:09 Kış aylarında faydası saymakla bitmeyen meyve: Nar Kış mevsiminin tercih edilen meyvelerinden narın yararları saymakla bitmiyor. Uzmanlar, narın antioksidan özelliğinin yanı sıra içerdiği vitamin ve minerallerle vücut direncini artırdığına dikkat çekiyor. Kış aylarının gelmesiyle beraber tüketimi son günlerde artan narın sağlık açısından birçok faydası bulunuyor. Nar antioksidan özelliğinin yanı sıra içerdiği vitamin ve minerallerle vücuda birçok fayda sağlıyor. “Nar suyu arterlerde plak oluşumu riskini azaltır” Nar meyvesinin içerdiği vitaminlerle ‘süper besin’ olarak bilindiğine dikkat çeken Medicana Konya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Nar, çok eski zamanlardan beri çeşitli kültürlerde şifa sembolü olarak bilinen bir meyvedir. Çünkü içerdiği biyoaktif bileşenler sebebiyle ‘süper besin’ olarak da adlandırılır. Geleneksel yöntemlerde kabuğu prediyabetik tedavide kullanılmaktadır. Hem meyvesi hem çekirdeği hem kabuğu çeşitli biyoaktif bileşenler, asitler içerir ve böylelikle birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Günlük 50 ml nar suyu arterlerde plak oluşumu riskini azaltır. Kan lipitlerini düşürür, yüksek tansiyonu, kan basıncını düşürür. Narın çekirdeğinde bulunan konjuge linoleik asit gibi çoklu doymamış yağ asitleri vardır. Bunlar cilt esnekliği, parlaklığı, cilt yaşlanmasını geciktirici etkiye sahiptir. Aynı zamanda nar çekirdekleri fitoöstrojeniktir, menopoza bağlı yan etkilerin azaltılmasına, az hissedilmesine de yardımcı olur” dedi. “Hatalı, hasarlı hücrelerin yok edilmesini sağlar” Meyvenin kabuğunun kurutularak yapılan çayının da faydalı olduğunu anlatan Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Nar kabuğu büzüştürücü bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla kurutulup, çayı yapılarak ishali kesmede de halk arasında sıkça kullanılır. Aynı zamanda narda ürolitin A isimli bir madde de bulunur. Ürolitin A yaşlanmayı geciktirici, önleyici, yaşlanmaya bağlı hastalıkların oluşumunu engelleyici bir maddedir ve aynı zamanda üroloji antikanserojen etki gösterir. Hatalı, hasarlı hücrelerin yok edilmesini sağlar” ifadelerini kullandı. “Nar meyvesinin ağırlığının yüzde 50’si fenolik bileşiklerden oluşur” Meyvenin bağışıklık sistemine de oldukça etkili olduğunu belirten Uzm. Dyt. Öten, “Bir porsiyon yani yarım nar olarak düşünebiliriz, bir fincan ayıklanmış nar meyvesi olarak da tüketilebilir, suyu da bir çay bardağı kadar tüketilebilir. Diyabetik hastalarda da nar suyunu önerebiliriz, glisemik indeksi düşüktür. Diğer meyve sularına oranla nar suyunu ayırabiliriz. Diyabetik hastalarda da porsiyon kontrolüne uyarak nar suyu tüketilebilir. Yüksek antioksidan kapasitesi sebebiyle çocukları da hastalıktan korumak adına her gün yarım ayıklanmış nar çocuklara yedirilmesini tavsiye ediyorum. Nar meyvesi ağırlığının yüzde 50’si fenolik bileşiklerden oluşur. Bunlar antioksidandır, C vitamini vardır. Magnezyum, fosfor, kalsiyum gibi mineraller içerir. Birçok vitamini içinde barındırır. Dolayısıyla bizim bağışıklığımızı yükseltir, kış mevsimine bağlı hastalıklardan bizleri korur” şeklinde konuştu. Pazarda nar satan Muammer Candemir, kendilerinin de evde narı severek tükettiklerini belirterek, “Geçen yıla oranla satışlarımız biraz daha arttı. Çünkü havalar soğuyunca nar, portakal, mandalina yeme isteği artıyor. Böyle olunca tabii ki satışlar biraz yükseldi. Kendimiz de evde tüketiyoruz devamlı” dedi. Pazara nar almaya gelen bir vatandaş ise “Çarşıdan aldın bir tane eve vardım bin tane, o da budur” diye konuştu.
Anne adaylarına normal doğum eylem planı anlatıldı
08 Kasım 2024 Cuma - 21:27 Anne adaylarına normal doğum eylem planı anlatıldı Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi çatısı altında 2018 yılından bu yana hizmet veren ‘Gebe Okulu’na, anne adaylarının yoğun ilgisi devam ediyor. Gebe Okulu’nda, 4 hafta boyunca eğitime katılan 15 anne adayına mezuniyet töreni düzenlenerek katılım belgesi verildi. Gebe Okulu’na katılan anne adaylarına gebelikte sağlık, beslenme, normal doğum, doğum ağrısı ile baş etme yöntemleri, lohusalık, yeni doğanın bakımı, anne sütü, emzirme teknikleri, aile planlaması, gebe pilates ve yoga eğitimleri hakkında bilgiler verildi. Gebe Okulu Eğitici Eğitmeni Ebe Ayşe Başar Akdoğan anne adayları ve yeni doğan bebekler için normal doğumun önemine değinerek, "Gebelik ve doğum kadınların var oluşundan bu yana devam eden fizyolojik bir olaydır. Normal doğum yapan annelerde bebekleriyle ten tene temas ve emzirme hemen başlar. Annelerin hastanede kalış süreleri daha kısadır. Cerrahi bir işleme maruz kalmadıkları için günlük yaşam rutinlerine dönüş daha hızlıdır" dedi. Gebe Okulu’nda eğitim veren sağlık çalışanlarına değinen Akdoğan, "Eğitimlerimize Kadın Doğum Doktorumuz Op. Dr. Rahşan Eyüp Doğan, Psikolog Seda Uygun, Diyetisyenimiz Şükrü Bülbül ve Laktasyon Hemşiresi Gülten Karaca ile birlikte sizlerin merak ettiği, ihtiyaç duyduğu konularda hizmet vermekteyiz. Tüm gebelerimizi güzel bir gebelik, güzel bir doğum hikâyesi ve güzel bir lohusalık dönemi için gebe okulumuza bekliyoruz" dedi.
Türkiye’de organ bağışı yüzde 4 civarında
08 Kasım 2024 Cuma - 17:48 Türkiye’de organ bağışı yüzde 4 civarında Kastamonu Vali Yardımcısı Hakan Kubalı, Avrupa’da organ bağışının yüzde 40-50 civarında iken bu oranın Türkiye’de yüzde 4-5’e kadar düştüğünü belirterek, bunun da sebebinin bilinçlendirmedeki eksikliklerden kaynaklandığını söyledi. Kastamonu Üniversitesi ile Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Organ Bağışı Haftası etkinlikleri çerçevesinde konferans düzenlendi. Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Sezai Karakoç Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen “Organ ve Doku Bağışı” ile ilgili düzenlenen sempozyumun açılışında konuşan Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık Hizmetleri Başkanı Dr. Özgür Yılmaz, “Amacımız Türkiye ve dünyada olduğu gibi binlerce organ bekleyen diyaliz hastaları, böbrek yetmezliği hastaları, karaciğer nakli bekleyen hastalarımızın derdini anlatabilmek. Burada tip fakültesi öğrencilerimiz ve hemşirelik öğrencilerimiz için bu sempozyum bir ders niteliğinde olmakla birlikte bu işin aslında ders kitaplarında yazmayan sizlere elinizde şuan için öğretilmemiş olan sosyal ve dini kısmını anlatabilmek” dedi. “Anadolu’nun en ücra köşesine kadar yine sağlık ocakları ve hastaneler açıldı” Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı en büyük devrimin sağlık alnında olduğunu anlatan Vali Yardımcısı Hakan Kubalı ise, “23 Nisan 1921’de TBMM’de açıldı. Anadolu işgal altındaydı ve bu şartlarda 23 Mayıs 1920 aradan 12 gün geçmiş ve Sağlık Bakanlığı kuruldu. Atatürk’ün yaptığı ilk iş Sağlık Bakanlığını kurmak olmuş. Daha sonra yurdun dört bir yanında sağlık ocakları, İstanbul Üniversitesine bağlı Tıp Fakültesi açıldı. Sağlık kanunları çıkarıldı. Türkiye sağlık alanında büyük bir devrim yaptı. Belki Atatürk’ün yaptığı devrimler içerisinde çok yer verilmiyor ama yapmış olduğu en büyük devrimlerin başında Türkiye’de sağlık alanında yaptığı devrimler geliyor. Bugün görürüsünüz illerde, ilçelerde her yerde verem savaş dispanserleri var. Kanserle savaş için kurulmuş kurumlar, araştırma birimleri var. Bütün bunların önünü Atatürk açtı. 1960’lı yıllara geldiğimizde sağlık hizmetlerinde sosyalleştirilmesi hakkında kanun çıkarıldı. Bu kanunla birlikte Anadolu’nun en ücra köşesine kadar yine sağlık ocakları ve hastaneler açıldı. Sağlık hizmetleri bütün vatandaşlarımıza ücretsiz ve eşit olarak verilmeye başladı” diye konuştu. Sağlık hizmetlerine büyük önem verdiklerini ifade eden Vali Yardımcısı Kubalı, “Anayasada da sağlık yaşama hakkı olarak geçmektedir. Türk vatandaşlarına bu hakkın teslim edilmesi gerektiğine bütün anayasalarımızda olduğu gibi yer almaktadır. Sizler bugünün gençleri, yarının sağlık personelisiniz. Vatandaşlarımıza en temel yaşam haklarını sunarak onlara yardımcı olacaksınız. Bu bilinçle görev yapmanızı diliyorum. Sayın Valimizin ve İl Sağlık Müdürümüz Çağdaş Derdiyok ile çok değerli yöneticileri, sağlık sektöründe ilimizde çok güzel işler yapıyoruz. Taşrada açılan böbrek hastaları için birimleri, bütün ilçe hastanelerinin İyileştirilmesi, il merkezindeki, Hastane’mizin teknolojik imkânlarının geliştirilmesi alanında çalışmalar yaptık. Sağlık hizmetlerini vatandaşlarımıza en iyi şekilde vermek için kadrolaşma hizmeti ile en iyi şekilde çalışıyoruz” şeklinde konuştu. “Avrupa’da yüzde 50 olan organ bağışı, Türkiye’de yüzde 4’tür, bu kabul edilebilecek bir oran değil” Organ nakilleri hakkında açıklamalarda bulunan Kubalı, şöyle konuştu: “Organ nakli 1902 yılında dünyada ilk organ nakli yapılması özellikle 1’nci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı’nda yapılmaya başlanmıştır. 2’nci Dünya Savaşı’ndaki askerlerin yaralanmalar karşısında organlarını yitiren askerlerin yerine sağlam olanlara organlarını bağışlamışlar. Dünyada 1952 yılında ilk kalp nakli yapılıyor. Türkiye’de de Prof. Dr. Mehmet Haberal, 1975 yılında ilk böbrek naklini gerçekleştiriyor. Yaklaşık 50 yıllık bir tecrübemiz var. Şu an Türkiye’de organ nakli yapan çok uzman sağlık personellerimiz var. Avrupa Birliği’nde organ nakli vatandaşların yüzde 50-60’ını buluyor. Maalesef Türkiye’de bu oran çok düşük. Yüzde 4-5 civarında. Bu kabul edilebilecek bir oran değil. Oysa Türk milleti ki bütün dünyada insancılığıyla dünya tarihine adını yazdırmış büyük bir millet. Biz organlarımızı bağışlayarak örnek olmalıyız. Organ nakli vatandaşlarımızın birçoğunun bildiği gibi organ nakli yapanların sağlığına zarar veren bir şey değil. Zaten büyük oranda organ nakli beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların daha önce verdikleri tanık ve doktor raporu ile gerçekleşen bir süreç. Organ nakli konusunda yapılan çalışmalar tıp etiği ve teorisinin bir gereğidir. Yaşam hakkının gereğidir. Hepimiz birbirimize bağlıyız. Bu konuda millet olarak yeteri kadar bilinçlendirilmiş değiliz. Bu çalışmalarla bu bilinçlendirilmeler aşılanacak. Sizler sağlık alnında hepiniz birer lidersiniz. Özellikle organ nakli konusunda doğruları anlatacak liderlersiniz” ifadelerini kullandı. “Ülkemizde organ nakli bekleyen hasta sayımız çok fazla” Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Organ ve Doku Nakli İl Koordinatörü Prof. Dr. Zahide Doğanay da, “Organ bağışı konusunda ne yazık ki çok gerideyiz. Ülkemizde organ nakli bekleyen hasta sayımız çok fazla. Her gün 3 kişi, yılda 2 bin 500 kişi yeterli organ bağışı yapılmadığı için hayatını kaybediyor. 2023 yılında Sağlık Bakanlığının verilerine göre, böbrek nakli bekleyen hasta sayısı 24 bin 449’dur. Karaciğer nakli bekleyen hasta sayısı 2 bin 600, kalp nakli bekleyen hasta sayısı bin 422, akciğer nakli bekleyen hasta sayısı 204 ve pankreas nakli bekleyen hasta sayısı da 277’dir. Bu sayılarda ne yazık ki gittikçe artmaktadır” dedi. Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü tarafından organ ve doku bağışı standı kuruldu. Stantta konferansa gelen davetlilere organ ve doku bağışı hakkında bilgilendirme yapılarak bağışta bulunmak isteyenlerin bilgileri alındı.
Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım: "Her geçen gün organ nakli bekleyen hasta sayımız artıyor"
08 Kasım 2024 Cuma - 16:41 Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım: "Her geçen gün organ nakli bekleyen hasta sayımız artıyor" Organ bağışında Balıkesir, Bilecik, Çanakkale, Yalova il sağlık müdürleri, organ nakil koordinatörleri ve hastane yöneticileri Bursa Şehir Hastanesi’nde bir araya geldi. Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım, "Her geçen gün organ nakli bekleyen hastamız artıyor. Ne yazık ki yeterli bağışı şu ana kadar bire bir karşılayacak kadarını bulamadık" diye konuştu. Bursa İl Sağlık Müdürlüğü, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası çerçevesinde Bursa Şehir Hastanesi’nde Bölge Koordinasyon Toplantısı düzenledi. Programa Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım, Balıkesir İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Serkan Kadir Keskin, Bilecik İl Sağlık Müdürü Dr. Ferhat Damkacı, Yalova İl Sağlık Müdürü Dr. Osman Karkuş, Çanakkale İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık Hizmetleri Başkan Yardımcısı Dr. Hakan Görgülü ile bölgenin organ nakil koordinatörleri ve sağlık çalışanları katıldı. Programda Bursa bölgesinde bir yılda yürütülen çalışmalar ele alınırken, bölgede başarılı çalışmalar yürüten yöneticilere teşekkür belgesi takdim edildi. Toplantıda konuşan Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım, organ bağışı çalışmalarında görev almanın büyük emek ve özveri isteyen bir iş olduğunu belirtti. Bölgede görev yapan yetkililerin bu işe gönül vermiş kişilerden oluştuğuna dikkat çeken Dr. Yıldırım, “Büyük bir organizasyonu yaşatıyorlar. Muhteşem gayretleri için her birinize teşekkür ediyorum. Her geçen gün organ nakli bekleyen hastamız artıyor. Ne yazık ki yeterli bağışı şu ana kadar bire bir karşılayacak kadarını bulamadık. Bölgemiz Türkiye’ye liderlik yapan bir bölgedir. Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesi ve Bursa Şehir Hastanesi, Türkiye’de donör anlamında lider hastaneler. Yoğun bakımlarda çalışan hemşirelerden organ nakil koordinatörlerine kadar bütün herkese teşekkür ederim. Bölgemiz Türkiye’de son 12 yıldır lider durumda. Liderliği sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Bursa’da bu yıl çok güzel bir organizasyona başladıklarını dile getiren Dr. Yıldırım, “Ana temayı her fidan ormana her organ hayata dönüşsün olarak belirledik. Bununla ilgili olarak Bursa Orman Bölge Müdürlüğü ile beraber ilk organ bağış ormanını geçtiğimiz günlerde toprakla buluşturduk. Bu projeyi 81 ilde 81 bağış ormanı şeklinde ülke genelinde yaymak istiyoruz. Bu girişimlere de başladık. Bununla da muvaffak olacağız. Fidanlarımızı ormana, organ bekleyen hastalarımızı da sağlıklarına kavuşturmak için bir farkındalık oluşturma çalışmasıdır” şeklinde konuştu. Dr. Yıldırım son olarak organ bağışında bulunan ailelere yaptıkları fedakarlıktan ötürü teşekkürlerini iletti. Program Bursa Şehir Hastanesi Çocuk Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Erdoğan’ın konuşması ile devam etti. Nakil olarak hayata tutunan Mertcan Akdoğan organ bağışının önemine vurgu yaptı. Organ nakli olduktan sonra bebek sahibi olduğunu belirten Nagihan Üskalkan ise programa 1,5 yaşındaki bebeği ile katıldı. Program sonunda organ bağışının ülke genelinde artması temennisiyle gökyüzüne balonlar uçuruldu.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Güner: “Organ naklinde başarımız tüm dünyaya örnek”
08 Kasım 2024 Cuma - 16:34 İstanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Güner: “Organ naklinde başarımız tüm dünyaya örnek” İstanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla gerçekleştirilen sempozyumda toplumsal bilincin önemine dikkat çekerek "Nakildeki başarımız, akademik başarımız tüm dünyaya örnek" dedi. Türkiye’nin dört bir yanında 3 - 9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla farkındalık etkinlikleri gerçekleştiriliyor. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından da megakentin ilçelerinde, hastanelerde ve birçok noktada toplumsal bilinç sağlanması amacıyla etkinlikler gerçekleştirildi, bilgilendirme çalışmaları yapıldı. Bu çerçevede İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Şişli Etfal Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen ’Doku ve Organ Nakli Sempozyumu’na İstanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner ile çok sayıda sağlık çalışanı katıldı. Sempozyumda organ nakil süreçlerine ilişkin bilgi verilirken bilinçlendirme çalışmalarının önemine dikkat çekildi. Uzmanlar sempozyum çerçevesinde sunumlar yaparken katılımcılar da dikkatle takip etti. “Vatandaşlarımızın çekinceleri olabilir, bilgi alabilirler" ‘İstanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, “Tekniğimizde, akademik hizmetimizde iyiyiz hatta tüm dünyadan insanlar organ nakli olmak için İstanbul’a geliyorlar ancak kadavradan yani öldükten sonra organları bağışlamakta biraz geride kalıyoruz. Vatandaşlarımızın belki çekinceleri olabilir, bizim yapmamız gereken; bu bilgilendirmeyi yaparak organ bağışı bekleyen binlerce insana ışık olmasını sağlamak. En kolay yolu belli, aile hekimlerimize, ilçe sağlık müdürlüklerimize, il sağlık müdürlüğümüze hatta hastanelerimize başvurarak bununla ilgili bilgi alabilirler. Organlarımız toprak olmasın, bir canlıyı yaşatmak tüm canlıları, tüm dünyayı kurtarmaya eş değer. İnşallah organlar toprak olmayacak, can olacak. Aslında bağışta sıkıntımız var, nakilde bir sıkıntımız yok. İnsanların organ nakli bekleyen kişileri düşünerek organlarını bağışlamasını sağlamamız lazım. 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası, 5 gündür İstanbul’umuzun her noktasında hastanelerimiz, ilçe sağlık müdürlüklerimizde, meydanlarda, metro duraklarında etkinlikler düzenledik. Bir organınızı bağışladığınızda sadece bir kişiyi kurtarmıyorsunuz, onun ailesini ve nakille beraber yeni bir sayfa açan bir kişiyle tüm topluma ışık saçmış oluyorsunuz. Bunlar çok önemli, vatandaşımızın ilgini bekliyoruz. Şu anda yeni bir sayfa açmayı bekleyen binlerce hastamız var. Nakildeki başarımız, akademik başarımız tüm dünyaya örnek” ifadelerini kullandı.
Uzmanlar öğrencilere ‘organ bağışını’ anlattı
08 Kasım 2024 Cuma - 15:37 Uzmanlar öğrencilere ‘organ bağışını’ anlattı Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Sümeyra Koyuncu ve ekibi, öğrencilerle buluşarak organ bağışının önemini anlattı. Koyuncu; “Organ bağışı bizim ülkemizde istenilen seviyelerde değil” dedi. Kayseri Şehir Hastanesi tarafından 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla anlamlı bir etkinliğe imza attı. Kayseri Şehir Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Sümeyra Koyuncu ve ekibi, Osman Ulubaş Fen Lisesi’nde öğrencilerle buluşarak, organ bağışının önemini anlattı. “Organ bağışı bizim ülkemizde istenilen seviyelerde değil” Koyuncu, Türkiye’de organ bağış oranının istenilen seviyelerde olmadığını söyleyerek, ”Organ bağışı bizim ülkemizde istenilen seviyelerde değil. Organ nakli sağlıklı bir organın fonksiyonlarını yerine getirmeyen başka bir insana nakledilmesi olayıdır. Nakil sadece böbrekte değil, karaciğer, akciğer ve pankreas nakli de başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Organ nakli canlı donörden veya kadavradan yapılır. Canlı nakil için akraba olması gerekir. Ülkemizde en çok yapılan canlı nakildir. Çünkü bizde eş, dost ve akraba düşkünlüğü çok fazladır. Tüm dünyada kadavra nakil sayısı fazla olurken, bizim ülkemizde canlı nakillerdir. Kadavra nakilde bir kişinin beyin ölümü gerçekleştikten sonra sağlık organlarının bağışlanmasıdır. Kadavra listesindeki hastalara nakledilir. Bu liste Sağlık Bakanlığı kontrolündedir ve son dönem böbrek yetmezliğinin geliştiği hastaların sıraya alındığı bir liste. Bu toplantıları yapmamızın amacı hem sizi bilgilendirmek hem de sizler vasıtasıyla ailelerinizi bilgilendirmek. Bizim sizden beklediğimiz, ailelerinizle bu konuları konuşmanız ve gündeme getirmeniz. Bizim organ nakli bağış oranlarını artırmamız gerekiyor. Şuan hiçbirimizin ihtiyacı olmasa bile bir gün hepimizin ihtiyacı olabilir” ifadelerini kullandı. Öğrencilerde organ bağışı ve nakli konusunda merak ettikleri soruları uzmanlara sordu.