Yerel Haberler
Rize
23 Kasım 2024 Cumartesi - 12:59 Rize’de parkomat tepkisi Rize’nin Pazar ilçesinde belediyenin parkomat uygulamasında kişiye özel ayırımcılık yapıldığını iddia eden esnaf, protesto amacıyla aracını sokağa yan çekerek sokağı trafiğe kapattı. 10 Mart Caddesi Şehit Mürsel Basa Sokak’ta belediyenin parkomat uygulamasında haksızlık yapıldığı gerekçesiyle ilginç bir protesto gerçekleşti. Aracıyla sokağı trafiğe kapatan Kadir Atacan isimli esnaf, aracın üzerine, “Pazar Belediyesinin parkomat uygulaması kişiye özel uygulanıp, dürüst vatandaşın hakkını çıkar gruplarına yedirmektedir. Bu yüzden sokak trafiğe kapalıdır. Düzgün, dürüst vatandaşlardan özür diliyorum” yazdı. Caddede esnaflık yapan Kadir Atacan, konuyla ilgili defalarca belediyeye görsellerle, kanıtlarla müracaat etmesine rağmen kişiye özel uygulamalar yapıldığını iddia ederek böyle bir protesto yapmak zorunda kaldığını ifade etti. Atacan, “Belediyeye defalarca giderek usulsüzlükleri bildirmeme rağmen kişiye özel muameleler devam etti. Adam kayırma, adamının adamı, bir şekilde birilerine iltimas geçtiler. Doğrulukla, dürüstlükle bunu çokça belgeli, kanıtlı olarak kendilerine göstermeme rağmen sonuç elde edemedik. Bu nedenle bugün böyle bir boykot içerisine girmek zorunda kaldık. Düzgün, dürüst vatandaşlardan özür diliyorum bu boykot için. Trafiği kapatmak sorunun çözümü değil ancak başka da bir çare kalmadığı için bu eylemi gerçekleştiriyorum. Düzgün, dürüst vatandaşların hakkını yandaşlarına bir şekilde yediriyorlar. Ben bunu kabul etmiyorum, herkese eşit muamele yapılmasını bekliyoruz. Konunun siyasi bir boyutu yoktur, tamamen etik ve uygulamayla ilgili bir tepkidir bu” ifadelerini kullandı. Atacan ses getirmek amacıyla yaptığı eylemini, araç kendisine lazım olana kadar sürdürüp sonlandıracağını söyledi.
Rizeli genç boksörün hayali Dünya Şampiyonası’nda İstiklal Marşı’nı okutmak
03 Ekim 2024 Perşembe - 09:49 Rizeli genç boksörün hayali Dünya Şampiyonası’nda İstiklal Marşı’nı okutmak Milli takım kampında Dünya Şampiyonası’na hazırlanan 18 yaşındaki Rizeli boksör Alperen Yılmaz, hedefinin altın madalya kazanarak Türk bayrağını göndere çektirip İstiklal Marşı okutmak olduğunu söyledi. Ringlerde ter döken 18 yaşındaki genç boksör Alperen Yılmaz, Milli Takımlar Antrenörü Aydın Sakal ile birlikte Dünya Boks Şampiyonası hazırlık kampına katıldı. 1 Ekim’de başlayıp 22 Ekim’de son bulacak Kastamonu kampına katılan milli sporcunun hedefi Türk bayrağını göndere çektirip İstiklal Marşı’nı Karadağ’da düzenlenecek şampiyonada okutmak. Hedefinin Türk bayrağını göndere çektirmek olduğuna ve ülkesine altın madalya ile dönmek istediğine vurgu yapan genç sporcu Alperen Yılmaz, “Milli Takım’a hazırlanıyoruz. Avrupa Şampiyonası’ndan yeni geldik. Çeyrek finalde kaybederek kıl payı madalyayı kaçırdım. Şimdi daha hazırız. Allah nasip ederse bayrağımızı göndere çekeceğiz” ifadelerini kullandı. Genç sporcunun antrenörü Aydın Sakal ise güzel bir kamp geçirip Dünya Şampiyonası’ndan güzel bir sonuç ile dönmeyi istediklerinin altını çizerek, “Alperen, Gençler Türkiye Şampiyonası’nda bu yıl 2 kez şampiyon oldu. Bu yıl ilk kez milli takım kampını Rize’de yaptık. Kampın ardından Avrupa Şampiyonası’na gittik. Alperen şampiyonada takımın performans olarak iyilerinden bir tanesiydi. Çeyrek finalde kıl payı madalyayı kaybettik. Nasibimizde o vardı. Şimdi onu geride bıraktık. Önümüzde Dünya Şampiyonası var. Güzel bir kamp geçirip güzel sonuçlar almayı istiyoruz” şeklinde konuştu.
Rize’de ’atmaca’cılık geleneği dededen toruna babadan oğula sürdürülüyor
02 Ekim 2024 Çarşamba - 10:31 Rize’de ’atmaca’cılık geleneği dededen toruna babadan oğula sürdürülüyor Rizelilerin sevdası olan ve artık hayatlarının birer parçası haline gelen atmaca kültürü yaşatılmaya devam ediyor. Yüzlerce yıl önce bıldırcın avlamak için atmaca yakalanmaya başlandı. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin yüksek rakımlarında yaşayan atmacalar aynı zamanda Rizeliler için de büyük bir tutku haline geldi. Hala bıldırcın avında kullanılan atmacalar yırtıcı olmalarının yanında zekâları ve çeviklikleri ile de biliniyor. Atmaca yakalayabilmek için Rize’nin yüksek kesimlerine çıkan atmacacılar burada kurdukları ağların yanında bulunan ’tenta’ denilen ufak kulübülerde saklanarak bir atmaca yakalamak için beklemeye başlıyor. Yörede ’Ğaço’ kuşu olarak adlandırılan kırmızı sırtlı örümcek kuşu ile atmacayı yakalıyorlar. Yakaladıkları atmacayı evcilleştiren atmacacılar kış aylarının gelmesiyle beraber tekrardan atmacaları doğaya salıyorlar. Yaklaşık 600 yıldır atalarından gelen ‘atmaca’ kültürünü yaşatmaya devam eden Rizeliler, kendileri için hayvanın artık bir yaşam tarzı haline geldiğini belirtiyor. Atmaca kültürünün yüz yıllardır Doğu Karadeniz’de yaşatıldığını belirten atmacacı Salih Navdar, “100 yıllardır bu coğrafyada yapılıyor. Doğu Karadeniz’de bir kültürdür. Dededen toruna, babadan oğula geçen bir kültürdür. Kafkaslar’da yumurtadan çıktıktan sonra büyüyen ve 1 yaşına gelen atmacalar güzargah olarak burayı seçiyor. Buradan da Afrika’ya gidiyor. Afrika’dan da Mart ayında tekrardan buralara dönüyor. Bizde bu güzergahta ’tenta’ dediğimiz bu saklı yerlerde ağ kuruyoruz. Burada da ğaço kuşu dediğimiz kırmızı sırtlı örümcek kuşu ile atmacaları yakalıyoruz. Onları biz yakalıyoruz. Bu kesinlikle av değildir. Sonrasında zaten doğaya geri salıyoruz. Bu kültürü yaşatıyoruz. Biz atmaca ile ilgili türkü yaıyoruz. Destanlar yazıyoruz. Hatta o kadar çok seviyoruz ki şehrimizin girişine heykelini dikiyoruz. Ben ayrıca özel bir kolejde çocuklara atmaca dersi veriyorum. Onlara da bu kültürü öğretiyoruz” ifadelerini kullandı. “600 sene önce nasıl yapılıyorsa yine aynı şekilde yapılıyor” Geçmiş yıllarda atalarının et ihtiyaçlarını karşılamak için atmaca tuttuklarını vurgulayan atmacacı Hüseyin Avni Kabaoğlu, “Atmaca bekliyoruz. Atmaca tutmaya çalışıyorum. Bu şapka beni koruyor. Atmaca yırtıcı bir hayvandır. Bütün yırtıcılar yazın Nil vadisine gidiyor. Mart ayında yuva yapmak için Kuzey yarım küreye gelirler. Burada da ılıman iklim vardır. Yavruları büyüttükten sonra bu aylara doğru tekrar Afrika’ya giderler. Bu bölgede 600 senedir atmacacılık yapılıyor. 600 sene önce nasıl yapılıyorsa yine aynı şekilde yapılıyor. Değişmeyen bir kültür. Dünyada belki de değişmeyen tek kültür atmacacılık kültürüdür. Eskiden et ihtiyacını karşılamak için dedelerimiz atmaca tutarlardı” şeklinde konuştu. “Bu iş gerçekten bir hastalık” Zevk aldıkları için atmacacılık yaptıklarını ifade eden Yılmaz Eskiçırak, “Bundan biz zevk alıyoruz. Bıldırcına salarız. Atmacayı kışın bakarız. Bu iş gerçekten bir hastalık. 82 yaşındayım tentaya çıkamıyorum ama atmacayı saklıyorum. Elimde tutuyorum” dedi. “Atmacayı bıldırcın avında kullanıyorum” Atmacayı hala daha bıldırcın avlarken kullandıklarını söyleyen Turhan Eskiçırak, “Biz bunla birbirimize hava atarız. Öncelikle ben atmacayı bıldırcın avında kullanıyorum. Ardahan’a gittim. Masraf ettim orada bıldırcın yakaladım. Bu 600 senelik bir gelenektir. Bizim atalarımızdan kalan bir gelenektir. Ben fabrikada çalışırken sadece 8-4 vardiyalarında tutmaya çıkamadım. Normalde hiç aksatmadan dağlara giderim” dile getirdi. “Biz bayanlar olarak beylerimizin atmacalarını evcilleştiriyoruz” Sadece erkeklerin değil kadınların da atmacacılık yaptığını, evcilleştirmede büyük rol oynadıklarını dile getiren Sema Eskiçırak, “Biz bayanlar olarak beylerimizin atmacalarını evcilleştiriyoruz. Mahallede kolumuza takarak geziyoruz. Gelinler olsun görümceler arasında birbirimize hava atar gezeriz. Kimin atmacası daha güzel diye hava atıyoruz” ifadelerini kullandı.
Rize’de atmaca kültürü sürdürülüyor
02 Ekim 2024 Çarşamba - 10:27 Rize’de atmaca kültürü sürdürülüyor Rizelilerin sevdası olan ve artık hayatlarının birer parçası haline gelen atmaca kültürü yaşatılmaya devam ediyor. Yüzlerce yıl önce bıldırcın avlamak için atmaca yakalanmaya başlandı. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin yüksek rakımlarında yaşayan atmacalar aynı zamanda Rizeliler için de büyük bir tutku haline geldi. Hala bıldırcın avında kullanılan atmacalar yırtıcı olmalarının yanında zekâları ve çeviklikleri ile de biliniyor. Atmaca yakalayabilmek için Rize’nin yüksek kesimlerine çıkan atmacacılar burada kurdukları ağların yanında bulunan ’tenta’ denilen ufak kulübelerde saklanarak bir atmaca yakalamak için beklemeye başlıyor. Yörede ’ğaço’ kuşu olarak adlandırılan kırmızı sırtlı örümcek kuşu ile atmacayı yakalıyorlar. Yakaladıkları atmacayı evcilleştiren atmacacılar kış aylarının gelmesiyle beraber tekrardan atmacaları doğaya salıyorlar. Yaklaşık 600 yıldır atalarından gelen ‘atmaca’ kültürünü yaşatmaya devam eden Rizeliler, kendileri için hayvanın artık bir yaşam tarzı haline geldiğini belirtiyor. “Dededen toruna, babadan oğula geçen bir kültürdür” Atmaca kültürünün yüz yıllardır Doğu Karadeniz’de yaşatıldığını belirten atmacacı Salih Navdar, “100 yıllardır bu coğrafyada yapılıyor. Doğu Karadeniz’de bir kültürdür. Dededen toruna, babadan oğula geçen bir kültürdür. Kafkaslar’da doğum yaptıktan sonra büyüyen ve 1 yaşına gelen atmacalar güzergah olarak burayı seçiyor. Buradan da Afrika’ya gidiyor. Afrika’dan da Mart ayında tekrardan buralara dönüyor. Bizde bu güzergahta ’tente’ dediğimiz bu saklı yerlerde ağ kuruyoruz. Burada da ğaço kuşu dediğimiz kırmızı sırtlı örümcek kuşu ile atmacaları yakalıyoruz. Onları biz yakalıyoruz. Bu kesinlikle av değildir. Sonrasında zaten doğaya geri salıyoruz. Bu kültürü yaşatıyoruz. Biz atmaca ile ilgili türkü yapıyoruz. Destanlar yazıyoruz. Hatta o kadar çok seviyoruz ki şehrimizin girişine heykelini dikiyoruz. Ben ayrıca özel bir kolejde çocuklara atmaca dersi veriyorum. Onlara da bu kültürü öğretiyoruz” ifadelerini kullandı. “600 sene önce nasıl yapılıyorsa yine aynı şekilde yapılıyor” Geçmiş yıllarda atalarının et ihtiyaçlarını karşılamak için atmaca tuttuklarını vurgulayan atmacacı Hüseyin Avni Kabaoğlu, “Atmaca bekliyoruz. Atmaca tutmaya çalışıyorum. Bu şapka beni koruyor. Atmaca yırtıcı bir hayvandır. Bütün yırtıcılar yazın Nil vadisine gidiyor. Mart ayında yuva yapmak için Kuzey yarım küreye gelirler. Burada da ılıman iklim vardır. Yavruları büyüttükten sonra bu aylara doğru tekrar Afrika’ya giderler. Bu bölgede 600 senedir atmacacılık yapılıyor. 600 sene önce nasıl yapılıyorsa yine aynı şekilde yapılıyor. Değişmeyen bir kültür. Dünyada belki de değişmeyen tek kültür atmacacılık kültürüdür. Eskiden et ihtiyacını karşılamak için dedelerimiz atmaca tutarlardı” şeklinde konuştu. “Bu iş gerçekten bir hastalık” Zevk aldıkları için atmacacılık yaptıklarını ifade eden Yılmaz Eskiçırak, “Bundan biz zevk alıyoruz. Bıldırcına salarız. Atmacayı kışın bakarız. Bu iş gerçekten bir hastalık. 82 yaşındayım tentaya çıkamıyorum ama atmacayı saklıyorum. Elimde tutuyorum” dedi. “Atmacayı bıldırcın avında kullanıyorum” Atmacayı hala daha bıldırcın avlarken kullandıklarını söyleyen Turhan Eskiçırak, “Biz bunla birbirimize hava atarız. Öncelikle ben atmacayı bıldırcın avında kullanıyorum. Ardahan’a gittim. Masraf ettim orada bıldırcın yakaladım. Bu 600 senelik bir gelenektir. Bizim atalarımızdan kalan bir gelenektir. Ben fabrikada çalışırken sadece 8-4 vardiyalarında tutmaya çıkamadım. Normalde hiç aksatmadan dağlara giderim” dile getirdi. “Biz bayanlar olarak beylerimizin atmacalarını evcilleştiriyoruz” Sadece erkeklerin değil kadınların da atmacacılık yaptığını, evcilleştirmede büyük rol oynadıklarını dile getiren Sema Eskiçırak, “Biz bayanlar olarak beylerimizin atmacalarını evcilleştiriyoruz. Mahallede kolumuza takarak geziyoruz. Gelinler olsun görümceler arasında birbirimize hava atar gezeriz. Kimin atmacası daha güzel diye hava atıyoruz” ifadelerini kullandı.
5,5 yıl boyunca kalp beklerken bu resimleri çizmiş
30 Eylül 2024 Pazartesi - 12:20 5,5 yıl boyunca kalp beklerken bu resimleri çizmiş Kalp yetmezliği nedeniyle 5,5 yıllık bekleyişin ardından kalp nakli olan ama yine de hayata tutunamayan Esila Tüfekçi’nin beklerken çizdiği resimler Rize’de sergilendi. Rize’de bir alışveriş merkezinde, Ankara’da kalp yetmezliği nedeniyle tedavi görürken 5,5 yıllık bekleyişin ardından kalp nakli olan ancak yine de doktorların tüm çabalarına rağmen hayata tutunamayan 16 yaşındaki Esila Tüfekçi’nin kalp nakli beklediği sırada çizdiği resimlerden oluşan bir resim sergisi açıldı. Vatandaşların ilgi gösterdiği resim sergisi Rize İl Sağlık Müdürü Mustafa Tepe, İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Tüfekçi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Şatıroğlu, Esila Tüfekçi’nin ailesi ve vatandaşların katılımı ile açıldı. Esila Tüfekçi’nin kalp beklediği 5,5 yıl içerisinde çizdiği resimler ve resimlerin üzerindeki notlar herkesi duygulandırdı. Serginin gerçekleştiği alanda aynı zamanda organ bağışı standı da kurularak vatandaşlara organ bağışı hakkında bilgi verildi. “Esila da sağlıklı bir çocuktu” Esila’nın hem kendisi hem de kendisi gibi organ bekleyenlerin sesini duyurmak amaçlı resimler çizdiğini kaydeden Esila Tüfekçi’nin annesi Zeynep Tüfekçi “Benim kızım 5,5 yıl boyunca kalp bekledi. Sonunda geldi ama geç kalındı. Şunu söylemek istiyorum, organ bağışının önemini birbirimize anlatalım. Hepimizin başına gelebilir. Hastanede yattığı sürece hep sesini duyurmak istedi. Bunun için resimler yaptı. Sadece kendisi için değil, kendisi gibi bekleyenlerin de sesi oldu. Bize yetişmedi, umarım başkalarına yetişir. Onun için mücadelemizi devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı. “Sonuç dramatik” Rize İl Sağlık Müdürü Mustafa Tepe ise organ bağışı bekleyen hastaların umutlu bekleyişlerine dikkat çekerek “Ülkemizde 33 bin 500 kişi organ nakli bekliyor. 33 bin 500 kişinin tek derdi; bulunacak organ. Tabi ki en çok organ bekleyen hastalar herkesin de tahmin ettiği gibi böbrek bekleyen hastalar. Yaklaşık 25 bin kişi böbrek nakli bekleyerek her gün diyalize giriyor. 2 bin 600 kişi karaciğer nakli bekleyen hastamız var. Bulunmazsa hayatını kaybedecek. Bin 477 kişi kalp nakli bekliyor. Sonuç bu kadar dramatik” diye konuştu. “Ülkemizde daha çok canlıdan canlıya nakil gerçekleştiriyoruz. İstemediğimiz bir durum” Rize Devlet Hastanesi Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Oğuz Polat ise insanlarda farkındalık oluşturmak için bu tip etkinliklerde stant açtıklarını ifade ederek “Organ bağışı tabii ki halk arasında bilinen ama daha çok yanlış bilinen bir durum. Kişi beyin ölümü gerçekleştikten sonra organlarını bağışlama işlemine biz organ bağışı diyoruz. Yaşarken herhangi bir organ bağışında insanlar bulunmuyor. İki türlü organ bağışımız var. Bir canlıdan canlıya nakil, iki kadavradan yani ölmüş kişiden nakil. Biz ülkemizde şu anda daha fazla canlıdan canlıya nakil gerçekleştiriyoruz. İstemediğimiz bir durum. Kadavradan oranımız çok düşük. Bu tarz etkinliklerimizi, bu tarz seminerlerimizi kadavradan donörü arttırmak için yapıyoruz. Halkımızda en azından bir farkındalık, bir bilinçlendirme oluşturmak için yapıyoruz. Hep beraber bu etkinlikte buluştuk ve inşallah birisine faydamız dokunur, birisinde bir farkındalık oluşturmuş oluruz” şeklinde konuştu. “Hedefimiz nakil oranlarımızı yüzde 80-90 civarına çekmek” Avrupa’nın aksine Türkiye’de canlıdan canlıya nakillerin oranlarının daha fazla olduğuna vurgu yapan Polat “Tabii ki ülkemizde yüzde 70 oranında canlıdan canlıya nakil yapıyoruz. Yüzde 30 oranında kadavradan nakit yapıyoruz. Yani biz istediğimiz durumda değiliz. Normalde bu Avrupa’da tam tersi. Avrupa’da ise yüzde 20 oranında, canlıdan canlıya nakil, yüzde 80 oranında kadavradan, yani ölmüş kişiden nakil gerçekleştiriliyor. Bizim hedefimiz de ülke olarak, Sağlık Bakanlığı olarak kadavra oranımızı, yani ölmüş kişide nakil oranlarımızı yüzde 80-90 civarına çekmek” dedi.
Yağışlar sonrası güneş açtı, çayda 4. sürgün gözüktü
30 Eylül 2024 Pazartesi - 09:44 Yağışlar sonrası güneş açtı, çayda 4. sürgün gözüktü Doğu Karadeniz’de geçtiğimiz haftalarda etkili olan şiddetli yağışlar sonrası bölgede etkili olan sıcak havalar 3 sürgün olarak toplanan çayda 4. sürgünün de gelmesini sağladı. Doğu Karadeniz’de Rize, Artvin, Trabzon, Giresun ve Ordu’da yaklaşık 800 bin dekar alanda yaklaşık 200 bin üretici tarafından üretimi gerçekleştirilen çayda 3. sürgünü tamamlanmak üzere. 2024 yılı yaş çay sezonunun birinci sürgünü Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) tarafından 4 Mayıs 2024’te açıldı. 2. Sürgün yaş çay kampanyası ise yine ÇAYKUR tarafından 26 Haziran 2024 tarihinde başlarken 3. sürgün ise 15 Ağustos 2024 tarihinde başladı. 3. sürgünün bitiş tarihi henüz netleşmezken, bazı bölgelerde çay yeniden yeşermeye başladı. Normal şartlarda 3 sürgün olarak toplanan çay Doğu Karadeniz Bölgesini etkisi altına alan şiddetli yağışlar ve hemen akabinde gelen sıcak havalar nedeniyle yeniden yeşermeye başladı. Çayını özel sektöre yok pahasına satmak istemeyen çay üreticileri ise ÇAYKUR’a "4. Sürgün için fabrikaları açık tutun" diyerek seslendi. Yağışların ardından gelen sıcak hava ve güneşin çay bitkisinin sanki ilk sürgünmüş gibi verimli gelmesine sebep olduğunu ifade eden Fetiye Yıldırım “4. sürgün çay gelmiş. Bu gidişle 5. sürgün bile gelir. Havalar güzel gittiği için çay yeniden geldi. Havalar böyle güzel giderse daha da güzel gelir. Çok güzel, Maşallah ilk sürgün çayı gibi geldi” ifadelerini kullandı. Bir başka çay üreticisi Firdevs Ferah ise ÇAYKUR’un fabrikaları açık tutmasını istediklerini ifade ederek “Allah’ıma çok şükür olsun. Bu havalar nedeniyle 4. srgün çay da geldi. Bu gidişle 5’te gelecek. ÇAYKUR fabrikalarımızı açsın, kapatmasın. Özel sektörün verdiği fiyat ile geçinemiyoruz. Çaylıklarımız yem yeşil oldu” dedi.
Rize’de Uluslararası Karadeniz Rize-Ayder Forumu düzenlendi
28 Eylül 2024 Cumartesi - 18:03 Rize’de Uluslararası Karadeniz Rize-Ayder Forumu düzenlendi Rize’de Uluslararası Karadeniz Rize-Ayder Forumu düzenlenerek ’Karadeniz bölgesinde lojistik ve ulaştırma’ konuları ele alındı. Uluslararası Karadeniz Rize-Ayder Forumu Rize’de düzenlendi. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Konferans Salonu’nda düzenlenen foruma Karadeniz Ülkeleri temsilcileri katıldı. Rize’nin ev sahipliği yapıldığı forumda ’Karadeniz bölgesinde lojistik ve ulaştırma’ konusu ele alındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da düzenlenen Uluslararası Karadeniz Rize-Ayder Forumu’na video mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan gönderdiği video mesajda, “Geniş Karadeniz bölgesinin lojistik ve ulaştırma imkanlarının ele alınacağı Uluslararası Karadeniz Rize - Ayder Forumunu hayırlara vesile olmasını diliyorum. Salgın hastalıklar ve bölgemizdeki krizler, lojistik ve ulaştırma altyapısının ekonomik kalkınma açısından önemini bizlere tekrar hatırlatıyor. Karadeniz coğrafyası içinde yer alan tüm ülkelerde ticareti geliştirecek malların ve ulaştırma hizmetlerinin teslimat sürelerini kısaltacak lojistik ağların geliştirilmesine ihtiyaç duymaktayız. Rize’deki yüksek teknolojili endüstriyel gelişim bölgesi olan İyidere Lojistik Merkezinin bu çabalara ciddi katkı yapacağı inancındayız. Karadeniz bölgesinin küresel gemi inşa pazarında kilit bir oyuncu olarak konumlanması da önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Orta Asya ve Hazar bölgesinden Batı ile Doğu’yu Kuzey ile Güney’i birbirine bağlayan ulaşım koridorları ve enerji yolları Karadeniz bölgesi üzerinden geçiyor. Önümüzdeki dönemde bölgenin jeostratejik öneminin daha da artacağı görülüyor. Karadeniz bölgesindeki ulaştırma ve lojistik altyapısının güçlendirilmesi ile inşallah bu ivme daha da hızlanacaktır. Hükümetimizin son 22 yılda ulaştırma alanına yaptığı yatırımların geniş bir alanda meyvelerini toplayacağımız bir döneme giriyoruz. Bu yeni dönemde Karadeniz bölgesinin hak ettiği yeri alacağından asla şüphe duymuyorum. Kendi alanında seçkin isimlerinin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Karadeniz Rize - Ayder Forumunun bizlere bu mücadelemizde yardımcı olacağı kanaatindeyim” ifadelerine yer verdi. Düzenlenen forumda konuş Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi (DOKAP) Başkanı Hakan Gültekin Rize İl Genel Meclisi’nde görev yaptıkları sırada ortaya koydukları lojistik merkez projesinin bugün inşaat çalışmalarının sürdüğünü dile getirerek “Bugün Rize Ayder forumundayız. Lojistik ve ulaşım ekseninde önemli değerlendirmeleri yapacağız. Sayın Belediye Başkanımızla aynı meclisteyken dedik ki Rize’de bir lojistik merkez yapılabilir mi? Bu meseleyi bir tartışalım diyerek il genel meclisinde 2013 yılında bir karar almıştık. Bu karar bugün belki de yapım aşamasındaki ilk değerlendirmeleri olacak. O günden bugüne kadar o zaman il genel meclisinde bulunan arkadaşlarıma, ticaret odasına, ticaret borsasına Recep Tayyip Erdoğan üniversitemizin çok değerli rektörlerine ve bu işe destek veren arkadaşlarımız sayın bakanımız bize destek vermişlerdi. Günün sonunda Sayın Cumhurbaşkanımıza iletildiğinde dedi ki Rize bir marka şehir ve bu marka şehre havaalanı yakışır. Lojistik merkez yakışır. Kentsel dönüşüm yakışır. Şehir hastanesine yakışır ve birçok bir çok devlet yatırımlarının yakıştığı bir marka şehir haline geldi. Bugün de inşallah bununla ilgili değerlendirmelerimizi yapacağız” ifadelerini kullandı. Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin ise ulaşımın önemine değinerek “Tarih boyunca en önemli ülkelerin gelişmesine en önemli katkıyı sunan ulaşımdır. Biz tarihe baktığımız zaman mal ve hizmeti en hızlı, en güvenilir, en sürdürülebilir yollardan, hangi devletler getirebilmişse, hangi organizasyonlar yapabilmişse onların hem kültür ve medeniyetin gelişmesine katkıda bulunmuşlar hem de o bölgelerdeki ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Bu anlamda bilgiyi en hızlı ulaştırabilen, en güvenli yollardan ulaştırabilen yine mal ve hizmeti en hızlı, güvenilir, sürdürülebilir yollardan ulaştırılabilen, organizasyonlar kendi bölgelerinde daha rekabetçi olabilmişler. Medeniyetlerine ve dünya medeniyetine de çok katkıda bulunabilmişlerdir diye görüyoruz. Bu anlamda Karadeniz etrafındaki devletlerin bugün burada beraber olması dünyada mal ve hizmetin aktarılmasında bilgi transferinde bulunuyor. Ulaşım ve lojistik sadece bilgiyi malı ve hizmeti değil aynı zamanda kültürü, folkloru, gastronomiyi, medeniyeti her şeyi birbirine entegre etmeye başlıyor. Ciddi bir auraya, ciddi bir sinerjiye dönüştürülebiliyor. Bu anlamda bu forumun çok önemi var. Belki bu yıl Tema olarak ulaşım ve lojistik ama gelecek yıllarda da farklı temalarla beraber düzenlenir” şeklinde konuştu. Rize Valisi İhsan Selim Baydaş da Ayder’in Davos gibi uluslararası ülkelere ev sahipliği yapabilecek bir merkez haline getirme yolunda çalışmaların sürdüğünü dile getirerek, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın video mesajıyla şereflendirdiği forumumuzda özellikle Ayder’i Davos gibi dünya meselelerinin ulusal, uluslararası konuların tartışıldığı bir merkez yapma vizyonu doğrultusundayız. Bu organizasyonumuz bu hedefe giden yolda önemli bir başlangıç, önemli bir adım olduğunu ifade etmek istiyorum. Bugün gerçekleştirdiğimiz Karadeniz Bölgesi’nde lojistik ve ulaştırma konusu bu forumun her yıl farklı konularla yapmayı planladığımız ilk konumuz ve ilk başlığımızdır. Amacımız Ayder’in dünya liderlerinin, iş insanlarının, akademisyenlerin bir araya gelip konuların tartışıldığı ve yol haritalarının çıkarıldığı bir merkez haline getirmektir. İnşallah kıymetli konuşmacıların da ifade ettikleri gibi bu forumun önümüzdeki yıllarda da farklı temalarla gerçekleşeceğini burada hep birlikte ifade etmek istiyoruz” dedi. Konferansın ardından heyet tarafından İyidere ilçesinde inşaatı devam eden Lojistik Merkezi ziyaret edilerek brifing alındı.