Yerel Haberler
Rize
23 Kasım 2024 Cumartesi - 12:59 Rize’de parkomat tepkisi Rize’nin Pazar ilçesinde belediyenin parkomat uygulamasında kişiye özel ayırımcılık yapıldığını iddia eden esnaf, protesto amacıyla aracını sokağa yan çekerek sokağı trafiğe kapattı. 10 Mart Caddesi Şehit Mürsel Basa Sokak’ta belediyenin parkomat uygulamasında haksızlık yapıldığı gerekçesiyle ilginç bir protesto gerçekleşti. Aracıyla sokağı trafiğe kapatan Kadir Atacan isimli esnaf, aracın üzerine, “Pazar Belediyesinin parkomat uygulaması kişiye özel uygulanıp, dürüst vatandaşın hakkını çıkar gruplarına yedirmektedir. Bu yüzden sokak trafiğe kapalıdır. Düzgün, dürüst vatandaşlardan özür diliyorum” yazdı. Caddede esnaflık yapan Kadir Atacan, konuyla ilgili defalarca belediyeye görsellerle, kanıtlarla müracaat etmesine rağmen kişiye özel uygulamalar yapıldığını iddia ederek böyle bir protesto yapmak zorunda kaldığını ifade etti. Atacan, “Belediyeye defalarca giderek usulsüzlükleri bildirmeme rağmen kişiye özel muameleler devam etti. Adam kayırma, adamının adamı, bir şekilde birilerine iltimas geçtiler. Doğrulukla, dürüstlükle bunu çokça belgeli, kanıtlı olarak kendilerine göstermeme rağmen sonuç elde edemedik. Bu nedenle bugün böyle bir boykot içerisine girmek zorunda kaldık. Düzgün, dürüst vatandaşlardan özür diliyorum bu boykot için. Trafiği kapatmak sorunun çözümü değil ancak başka da bir çare kalmadığı için bu eylemi gerçekleştiriyorum. Düzgün, dürüst vatandaşların hakkını yandaşlarına bir şekilde yediriyorlar. Ben bunu kabul etmiyorum, herkese eşit muamele yapılmasını bekliyoruz. Konunun siyasi bir boyutu yoktur, tamamen etik ve uygulamayla ilgili bir tepkidir bu” ifadelerini kullandı. Atacan ses getirmek amacıyla yaptığı eylemini, araç kendisine lazım olana kadar sürdürüp sonlandıracağını söyledi.
Rize’de karakovan balının hasadı tamamlandı, fiyatı belirlendi
17 Ekim 2024 Perşembe - 10:43 Rize’de karakovan balının hasadı tamamlandı, fiyatı belirlendi Suni kovanlara nazaran daha doğal bir üretim şekli ile dikkat çeken karakovan balının hasadı tamamlandı. Zemine yerleştirilen suni kovanlara nazaran yerden metrelerce yükseklikteki ağaçların tepelerine ve dallarına iplerle çekilerek yerleştirilen kara kovanlar, arıların üretim sezonu tamamlandığında çıkarıldıkları yerlerden indirilerek hasat ediliyor. Özenle kovanların içerisinden alınan ballar satılmak üzere kavanozlara dolduruluyor. Rekolteye göre fiyatı belirlenen karakovan balının kilogramı ortalama 2 bin 500 TL’den satılıyor. “2024 yılı bereketli bir yıldı” Babadan kalma mesleği olan Arıcılık faaliyetlerini Rize’nin yaylalarında sürdüren Mustafa Memoğlu Karakovan balında bu yıl sezonun iyi geçtiğini ve rekoltenin iyi olduğunu söyledi. Memoğlu “Karakovan balı için bu yıl sezon çok güzel gitti. Her yıl bal vermez, zaten az olur, karakovan çok bal vermez. Bal olduğu zaman ortalama 15-20 kilogram bal olur. 2024 yılı çok güzel geçti, bereketli bir yıldı. İnşallah önümüzde ki yılda bereketli olur ama bu her yıl böyle olmuyor. 3-4 yılda bir denk geliyor. Ağaç karakovanı balımızın bu yılki kilogram fiyatı 2 bin 500 TL” ifadelerini kullandı. “Birçok hastalığın şifasıdır” Karakovan balının doğallığına dikkat çeken Memoğlu “İnsan eli değmediği için, her şeyini arı kendisi yaptığı için, evsel atık sulardan su almadığı, tamamen doğada, tamamen ormanda o temiz sularda olduğu için bu şifadır. Astım, bronşit, mide ülseri gibi birçok hastalığın şifasıdır” dedi.
Doç. Dr. Abdulgani Bozkurt: “22 vilayetimiz İsrail’in hedefi içerisinde”
16 Ekim 2024 Çarşamba - 11:51 Doç. Dr. Abdulgani Bozkurt: “22 vilayetimiz İsrail’in hedefi içerisinde” Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler, Siyasi Tarih Uzmanı Doç. Dr. Abdulgani Bozkurt, İsrail’in arz-ı mevud politikası olduğunu hatırlatarak, "Bu politika kapsamında 22 tane vilayetimiz, İsrail’in hedefi içerisinde. Bu yüzden İsrail bizim için varoluşsal bir düşman. Varoluşsal düşmanı elimine etmek için bölgedeki arz-ı mevud içerisinde yer alan bütün ülkelerin iş birliği yapması kaçınılmaz bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor” dedi. Ortadoğu’daki duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunan Uluslararası İlişkiler, Siyasi Tarih Uzmanı Doç. Dr. Abdulgani Bozkurt, “İran’la Türkiye bölgesel anlamda bir rakip olabilirler birbirlerine, oysa İsrail’e baktığımız zaman bölgesel rakibin ötesinde ontolojik yani varoluşsal bir düşman niteliğinde. Türkiye, Orta Doğu coğrafyasına sırtını dönse, dese ki ’benim artık Orta Doğu’yla bir işim kalmadı’, İran’la da bir problemi kalmaz. Çünkü Osmanlı’yı da göz önüne aldığımızda en az sınır problemi yaşadığımız ülke belki de İran. Dolayısıyla sırtını dönen bir Türkiye için İran problem olmaktan çıkabilir. Oysa sırtını Orta Doğu’ya dönse bile Türkiye arada bir tekrar arkasını kontrol etmek zorunda. Çünkü İsrail’in arz-ı mevud politikası var. Bu politika kapsamında 22 tane vilayetimiz İsrail’in hedefi içerisinde. Bu yüzden İsrail bizim için varoluşsal bir düşman. Varoluşsal düşmanı elimine etmek için bölgedeki arz-ı mevud içerisinde yer alan bütün ülkelerin iş birliği yapması kaçınılmaz bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor” diye konuştu. "Fırat ile Nil arasında kalan bütün ülkelere dönük bir işgal planı var" Arz-ı mevud politikasına dikkat çeken Bozkurt, İsrail’in Suriye, Irak, Suudi Arabistan’ın bir kısmı, Ürdün, Filistin, Mısır ve Türkiye için işgal politikasının olduğunun altını çizerek, “Arz-ı mevud aslında siyasal bir tasavvura işaret ediyor fakat teopolitik bir yaklaşım. Tahrif edilmiş kaynaklara göre Fırat ve Nil nehirlerinin arası Yahudilerin, yani İsrail’in olacak. Dolayısıyla bu çerçevede inançları gereği, bu bölge arasında kalan bütün ülkelere dönük bir işgal planı var. Bugün gelinen noktada aslında İsrail’in en seküler siyasetçileri bile oldukça dini referanslara dayanan arz-ı mevud politikasını dillendirmekten çekinmiyorlar. Bu coğrafya içerisinde kısaca saymak gerekirse Suriye, Lübnan, Irak, Suudi Arabistan’ın bir kısmı, Ürdün, Filistin, Mısır ve Türkiye yer alıyor. Dolayısıyla bölgenin istikrarını ve güvenliğini bozacak bir yaklaşıma karşı bölge ülkelerinin de ittifak yapması gerekliliği ortaya çıkıyor. Türkiye’de Elazığ’a kadar uzanan bir coğrafya içerisinde Hatay, Gaziantep, Mardin, bütün Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni sayabiliriz İsrail’in hedefi içerisinde” ifadelerini kullandı. "Dünyanın en büyük terör örgütü İsrail’dir" İsrail’in bir terör örgütü olduğunu ve diğer terör örgütlerinin sadece İsrail’e hizmet etmek için var olduğunu söyleyen Bozkurt, "Aslında bölgede hiçbir terör örgütünün devlet kurmasına asla ihtimal vermiyorum. Çünkü, bölgenin ve hatta dünyanın en büyük terör örgütü İsrail’dir. İsrail’in dışında kalan bütün terör örgütleri, en büyük terör örgütü olan İsrail’in varlığını ve güvenliğini korumak içindir. O yüzden bölgede PKK, PYD, IŞİD bütün bunlar İsrail’in güvenliği için varlar. Kimisini CIA destekler, kimisini Rusya destekler. Zaman mekan bağlamına göre değişir. Burada temel sorun şu; Lübnan’dan sonra ne olacak? Çünkü Lübnan oldukça girift, kaotik bir cephe haline dönüşecek. Muhtemelen Lübnan cephesini kazandıktan sonra İsrail’in Türkiye’ye çok yakın bir komşu haline geldiğini göreceğiz. Özellikle Esad rejimi kendi varlığını tehlikede görürse rejiminin devam etmesi için Batı’yla bile yakınlaşabilir. Gerek Batı’yla yakınlaşsın, gerek Lübnan’dan sonra İsrail Suriye rejimini yıksın, her halükarda İsrail devletiyle bizim güneyimizde yer alan PKK ve PYD terör örgütlerinin coğrafi açıdan buluşmasına şahitlik edeceğiz. İsrail belki arz-ı mevudun bir parçası olan Türkiye’ye doğrudan saldırı gerçekleştirmeyecek ama hemen aşağıda 80-100 bin kişiden oluştuğu tahmin edilen terör örgütlerini özellikle silah ve mühimmat anlamında desteklemek suretiyle Türkiye’yi meşgul etmek isteyecektir. Çünkü Türkiye terör örgütleriyle ne kadar fazla meşgul olursa bölgesel bir güç olma özelliğini o kadar kaybetmeye başlar ve diğer meselelerle daha az ilgilenir. Benim görebildiğim kadarıyla İsrail’in temel stratejisi bu olacak” dedi. Hamas tarafından başlatılan Aksa Tufanı’nın İsrail Devleti’nin yıkılışı için bir başlangıç olduğunu düşündüğünü dile getiren Bozkurt, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aksa Tufanı’nın İsrail Devleti’nin yıkılışının başlangıcı olacağını düşünüyorum. Muhtemel bir cephe genişlemesinde artık Türkiye’nin kaçınılmaz olarak devreye gireceğini kestirmek zor değil. Gerek Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları, gerek Türkiye’deki diğer siyasetçilerin açıklamaları önce Gazze, sonrasında Lübnan’ın aslında Anadolu müdafaasının ileri safhası, hattı olduğu yönündedir. Bu ileri hat çökerse artık İsrail anavatana gelmiş olacak, bu nedenle İsrail’in ileri hatta karşılanması için gerekli aksiyonun alınacağını düşünüyorum."
Heyelanı duyan vatandaş o anları anlattı
14 Ekim 2024 Pazartesi - 16:48 Heyelanı duyan vatandaş o anları anlattı Rize’de şiddetli yağışların neden olduğu heyelanı anlatan vatandaş, “Deprem olur gibi ‘tok’ diye bir ses geldi. Ürktük biraz, sağa sola baktık, bir şey bulamadık” dedi. Dün öğle saatlerinde başlayan şiddetli sağanak yağış Rize’yi etkisi altına aldı. Rize merkeze bağlı Fener Mahallesi’nde Yağmur Sokak ile Buhara Sokak arasındaki alanda da heyelan meydana geldi. Buhara Sokak’ta bulunan Ceylan Saray Apartmanı’na ait çocuk parkının alt kısmındaki toprak istinat duvarlarının çökmesiyle parkın korkulukları da heyelana maruz kaldı. Parkın içerisindeki gereçlere kadar uzanan heyelan vatandaşlarda korku ve paniğe neden oldu. Olayın sabah saatlerinde meydana geldiğini dile getiren vatandaşlar dışarıya baktıklarında moloz yığınlarının Yağmur Sokak üzerindeki inşaat alanında temeli yeni atılan otopark da toplandıklarını gördüklerini ifade etti. “Deprem olur gibi ‘tok’ diye bir ses geldi” Yüksek bir sesle irkildiklerini ve deprem oluyor zannettiklerini dile getiren Mustafa Öksüz olay anını, “Sabahleyin namaza kalktık saat 5.50’de. 5-10 dakika oturdum ve bir anda şiddetli bir ses geldi. Öyle eşim uyandı, o da namaz kalkıyordu. Çocuklar da uyandı böyle. Deprem olur gibi ‘tok’ diye bir ses geldi. Ürktük biraz, sağa sola baktık, bir şey bulamadık. Ben ama olayın farkına vardım. Namazı kıldıktan hemen sonra aşağıya indim. Çöken yeri biliyordum ben, öyle bir yüksek kazıklar vardı orada. Arkasında devamlı geliyordu su akıyordu oradan. Bakınca tabii olayın farkına vardık. Kazıklar 15 metre çökmüşlerdi. Bu olayı etraftaki herkes fark etmiş. Sordum herkes deprem zannetmiş korkuyla uyanmışlar” ifadeleriyle anlattı.
Çayda 4. sürgün geldi, üreticilerin yüzü güldü
13 Ekim 2024 Pazar - 11:39 Çayda 4. sürgün geldi, üreticilerin yüzü güldü Rize, Artvin, Trabzon, Giresun ve Ordu’da 3 sürgün olarak toplanan çay için hava sıcaklıkları ve yağmurlar mevsim normallerinin dışında gelişince Rize’de 4. sürgün de toplanmaya başladı. Doğu Karadeniz’de Eylül ayında şiddetli yağışların etkisini göstermişti. Yağışlar sonrası hava sıcaklığı bölgede mevsim normallerinin dışına çıktı ve bu kez yazı aratmayan sıcak havalar başladı. Hal böyle olunca toprağın verimi arttı ve 3 sürgün olarak toplanan çayda 4. sürgünün de gelmesini sağladı. 800 bin dekar alanda yaklaşık 200 bin üretici tarafından üretimi gerçekleştirilen çayda 3. Sürgün çay üretimi üreticiler kanadında tamamlanmak üzere. 2024 yılı yaş çay sezonunun birinci sürgünü Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) tarafından 4 Mayıs 2024’te açıldı. 2. Sürgün yaş çay kampanyası ise yine ÇAYKUR tarafından 26 Haziran 2024 tarihinde başlarken 3. sürgün ise 15 Ağustos 2024 tarihinde başladı. 3. sürgünün bitiş tarihi 20 Ekim olarak belirlenirken, bazı bölgelerde çay yeniden yeşerdi ve toplanmaya başlandı. Rize’nin Pazar ilçesinde 4. Kez çay bahçelerine giren çay üreticileri adete ilk sürgünmüş gibi 4. sürgün yaş çayını hasat etmeye başladı. 1. Sürgün yaş çay kampanyasına benzer kalitede çay yetiştiğini ifade eden Meryem Büyükkaya isimli çay müstahsili “Çok güzel bir çay var. Mayıs çayından daha güzel bir çay oldu. Çok güzel çay geldi. Allah’a şükürler olsun” ifadelerini kullandı.