SAĞLIK - 29 Kasım 2024 Cuma 15:50

ERÜ Hastanelerinde, “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” Konulu Konferans

A
A
A
ERÜ Hastanelerinde, “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” Konulu Konferans

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı tarafından düzenlenen “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” konulu konferans düzenlendi.



Gevher Nesibe Hastanesi Başhekimlik Toplantı Salonunda düzenlenen konferansa davetli olarak Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Uzman Bilir Kişi Prof. Dr. Halil Koyuncu sunumuyla “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” konulu konferans verildi. Konferansa Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ile araştırma görevlileri katıldı. ERÜ Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsa Cüce’nin giriş konuşmalarının ardından, Prof. Dr. Halil Koyuncu’nun sunumuna geçildi. Prof. Dr. Halil Koyuncu, Tıbbi hataların neler olabileceğine değinerek; hekimin hastaya müdahalesi, hastada meydana gelen zarar, hastada meydana gelen zararda hekimin hata-kusuru, yetersiz tetkik, aydınlatma-bilgilendirme ve yönlendirme ile konsültasyon eksiklikleri, kayıtların düzgün olmaması ile zarar ve kusurlu eylem arasındaki illiyet bağı hakkında bilgiler verdi.


Tıbbi uygulamada tarafların kimler olduğunu, tarafların özelliklerini, tıbbi uygulama hatası (malpraktis) ile sonuçları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Halil Koyuncu, tıbbi uygulama hatalarının en çok hangi uzmanlık alanlarında dağıldığını, sağlık çalışanlarının kusur nedenlerinin dağılımları ile tıbbi hataların diğer hastalık ölümlerindeki sıralamalarına da değindi.



Prof. Dr. Halil Koyuncu, son söz olarak; hekimin öncelikle hastaya zarar vermeden, tıbbi müdahale süreçlerini iyi yönetmesi, yapılan her müdahalenin hukuka ve tıbba uygun olması, her yazılanın yapılması her yapılanın da yazılması, akıl almaktan kaçınılmaması gerektiği ile görev, yetki ve sorumlulukların bilincinde olunması gerektiğini söyledi.



ERÜ Hastanelerinde, “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” Konulu Konferans

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: "Türkiye küresel alanda bir adalet ve hakikat mücadelesi veriyor" Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Türkiye küresel alanda bir adalet ve hakikat mücadelesi veriyor. Türkiye bugün temel düsturu adalet ve hakikat; temel hedefi ise herkes için barış ve istikrar olan bir ülke olarak dünyadaki sistemsel buhranda bir pusula gibi çalışıyor" dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen TRT World Forum’da konuştu. Türkiye’nin bugün küresel alanda iki önemli mücadele verdiğini söyleyen Altun, "Bunlardan biri, adalet mücadelesidir. İkincisi de ise, hakikat mücadelesi. Her iki mücadelenin bayraktarlığını da liderliğini de yürüten, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi biyografisi, her şeyden önce onun adalet mücadelesinin bir remzidir.Cumhurbaşkanımız siyasete atıldığı ilk günden itibaren öncelikle ülkemizde cereyan eden adaletsizlikleri, hak ihlallerini ve yine bunlarla paralel bir şekilde ilerleyen sosyo-ekonomik sorunları ortadan kaldırmak için mücadele etti. Kendisinin söylem ve siyasi teklifleri milletimizin teveccühüne mazhar olduktan ve iktidara geldikten sonra Cumhurbaşkanımız, söz konusu adaletsizlikleri ve sorunları ortadan kaldırmak için yoğun bir çaba sarfetti. Bu çabalar neticesinde demokrasimiz vesayetten temizlendi. Kamusal alandaki insan hakları ihlalleri giderildi. Eğitimde fırsat eşitliğinin önündeki engeller ortadan kaldırıldı. Ekonomi ve dış politikadaki bağımlılık zincirleri kırıldı .Atılan cesur adımlarla ülkemizin, vatandaşlarımızın maruz kaldığı adaletsizlikler, hak ihlalleri ve zulümler tarihin kara sayfalarına gömüldü" dedi. Türkiye’nin bu kez küresel alanda bir adalet ve hakikat mücadelesi verdiğini söyleyen Altun, "Bakınız, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail, bütün dünyanın gözleri önünde Filistin halkına soykırım uyguluyor. Ve bu soykırım karşısında Batılı hükümetler ve ana akım Batı medyası ne yazık ki kafasını kuma gömmüş vaziyette. İsrail’i durdurmaya çalışmak yerine onu cesaretlendirmeye çalışıyorlar. Onu haklı çıkarmak için bahaneler uyduruyor.Bugün İsrail soykırım makinesi ve onun suç ortakları bu cürümlerini işlerlerken sayın Cumhurbaşkanımız bütün benliğiyle uluslararası platformlarda, dünya liderleriyle yaptığı görüşmelerde en açık ve net bir şekilde bu katliamı, bu soykırımı sonlandırmak, mazlumların yaralarının sarılmasına yardım etmek için uğraşıyor. Batılı liderlerin yüzüne canlı yayında ’kusura bakmayın bizim sizin gibi arkamızda soykırım gibi bir tarihsel utanç yok’ diyor. BM kürsüsünden ’Dünya 5’ten büyüktür’ diye haykırıyor ve ’Daha adil bir dünya mümkündür’ çağrıları yapıyor. Türkiye bugün temel düsturu adalet ve hakikat; temel hedefi ise herkes için barış ve istikrar olan bir ülke olarak dünyadaki sistemsel buhranda bir pusula gibi çalışıyor" dedi. "Türkiye olarak, günümüzün zorluklarını karşılamada her zamankinden daha özgüvenliyiz" Yaşanılan çağın hiç kuşkusuz bir iletişim çağı; hatta bir dijital çağ olduğunu belirten Altun, "Gerçek iletişimin, toplumlararası etkileşimin artmasını beklediğimiz çağımız, ne yazık ki, aynı zamanda yalanın ve dezenformasyonun çağı haline gelmiştir. Bu çağda küresel güç ilişkilerindeki adaletsizlik, küresel medya sektöründe de hatta kendisini gösteriyor yeniden üretilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanım, daha adil bir dünya inşa etme vizyonunuz doğrultusunda, bizler de adil bir küresel medya ve iletişim ekosistemi için mücadele ediyoruz. Türkiye olarak, günümüzün zorluklarını karşılamada her zamankinden daha özgüvenliyiz. Halkımızın dinamizmi sayesinde, yeni teknolojik gelişmelere ve ortaya çıkan sorunlara getirilen yenilikçi çözümlere hızla uyum sağlıyoruz. Yapay zeka, insansız hava araçları ve uzay araştırmaları, teknolojileri, çalışmaları gibi alanlarda ciddi kamu ve özel yatırımlarla desteklenen ulusal teknoloji girişimlerimiz, iletişim alanında da kendini gösteriyor. Öte yandan medya okuryazarlığını geliştirme ve sosyal medyada dezenformasyonu önleme girişimlerine ciddi yatırımlar yapmaya devam ediyoruz. Gerek ulusal alanda gerek uluslararası alanda bir yandan sahadan gerçek haber ve bilgi üretimini teşvik ediyor, öte yandan dezenformasyon ve kara propaganda faaliyetlerine karşı sistematik mücadele yürütüyoruz. Biz şuna inanıyoruz, daha adil, daha müreffeh, daha demokratik bir uluslararası sistem ancak daha sıhhatli bir iletişim ekosisteminin inşasıyla mümkündür. Büyük kırılmaların eşiğindeki dünyamızda, krizleri ve dönüşümü yönetmek, kapsamlı bir politik vizyona, dirayetli ve kararlı bir siyasal liderliğe ihtiyaç duymaktadır" diye konuştu.
İstanbul Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun gençlerle bir arada Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, gençlerle bir araya gelmeye devam ediyor. Hacı Ayşe Ateş Anadolu Lisesi öğrencileri ile hayata dair keyifli bir sohbet gerçekleştiren Başkan Dursun; ilçede yapılacak olan çalışmalar için de gençlerin fikrini aldı. Genç nüfusun yoğun olduğu ilçelerden biri olan Sultangazi’de gençleri önemseyen, onların fikirlerine değer veren bir anlayışla hareket eden Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, her fırsatta gençlerle bir araya geliyor. Bu kez Hacı Ayşe Ateş Anadolu Lisesi öğrencilerini ağırlayan Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, Dijital İletişim Merkezi’nde gençlerle keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Başkan Dursun; ilçede yapılacak olan çalışmalar için gençlerin fikirlerinin çok önemli olduğunu belirtti. Sadece şehre dair değil, hayata dair birçok paylaşıldığı programdan gençler de büyük keyif aldı. “Gençler bizim her şeyimiz” Belediye olarak gençlere değer verdiklerini, gençler odaklı projeleri hayata geçirdiklerini belirten Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun; “Gençlik buluşmaları benim için çok kıymetli. Burada bir Başkan olarak değil; bir büyüğünüz, bir abiniz, bir arkadaşınız olarak bulunuyorum. Keyifli sohbetlerimiz sayesinde ben de her defasında sizlerden yeni şeyler öğreniyorum. Birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz var. Sizin fikriniz bizler için çok değerli. Şehrimizi ileri taşımak istiyorsak, beraber hareket etmeli, yapılacak çalışmaları da bu doğrultuda gerçekleştirmeliyiz. Sizler bizim geleceğimizsiniz” diye konuştu.
İstanbul Galatasaraylı futbolculara özel üretilen formaların çalınmasına ilişkin davada karar çıktı Galatasaray Spor Kulübünün futbolcu ve teknik heyeti için özel üretilen kıyafetleri tesislerden çalıp daha sonra sattığı iddia edilen 6 sanığın yargılandığı dava karara bağlandı. Mahkeme, dava dosyasında yer alan tüm sanıkların beraatlarına hükmetti. Galatasaray Spor Kulübünün futbolcu ve teknik heyeti için özel üretilen kıyafetleri tesislerden çalıp daha sonra sattığı iddia edilen 6 sanığın yargılandığı dava karara bağlandı. Bakırköy 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada 3 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Beraatlarını istediler Duruşmada son sözleri sorulan tutuksuz sanıklar, üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini belirterek, mahkemeden beraatlarını talep ettiler. Beyanda bulunan Galatasaray Mağazacılık A.Ş. avukatları, sanıkların üzerlerine atılı suçtan cezalandırılmasını istediler. Savunma yapan sanık avukatları ise, aleyhe hususları kabul etmediklerini belirterek, müvekkillerinin beraatlarını talep ettiler. Tüm sanıkların beraatlarına hükmedildi Alınan savunma ve beyanların ardından kararını açıklayan mahkeme, tüm sanıkların üzerlerine atılı suçlamalar yönünden ‘delil yetersizliği’ gerekçesiyle ayrı ayrı beraatlarına hükmetti. İddianameden: Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Galatasaray Mağazacılık ve Perakendecilik AŞ tarafından, kulüp oyuncuları ile teknik heyeti için ürettiği orijinal yeni sezon forma, antrenman yeleği, şort, çorap gibi ürünlerin, şirketin rızası dışında üçüncü kişiler tarafından internet ortamında satışa sunulduğu gerekçesiyle savcılığa şikayetçi olunduğu aktarıldı. Firmanın kulübe verdiği ürünlerin profesyonel standartlarda olduğu, özellikle antrenmanda ve müsabakada görev yapan futbolcuların performansını artırma ve terlemeyi önleme gibi birçok özelliği bulunduğu ve piyasada bu ürünlerin satılmadığı da iddianamede belirtildi. İddianamede, 13 Ocak 2022’de yapılan bir sayımda tesiste bulunması gereken 2 bin 443 parça ürünün çalındığının anlaşıldığı belirtilerek, bunların ikinci el eşyaların sunulduğu internetteki bir sitede satıldığı da kaydedildi. Araştırmada, sanık Yılmaz Yanık’ın berber olduğu, bazı Galatasaraylı futbolcuyla tıraş yapmak için irtibat kurduğu anlatılan iddianamede, diğer sanıklardan Sedat Peker’in kulüpte masörlük, Ahmet Kör’ün de futbol takımında şoförlük yaptığı, Turgut Uygun’un çamaşırhanede çalıştığı, Gürsel Polat’ın ise akademi sorumlusu olduğu açıklandı. Sanıkların futbolcuların ve teknik heyetin kullanımına sunulmuş ürünleri hukuka aykırı şekilde ele geçirdikleri belirtilen iddianamede, ürünlerin piyasaya arz edildiği ve satıcıların haksız kazanç sağladıkları ifade edildi. 6 sanığın "iştirak halinde zincirleme şekilde bina ve eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık" suçundan ayrı ayrı 6 yıl 3 aydan 17 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Ankara AK Parti Grup Başkanı Güler: AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, “Türkiye bir hukuk devleti. Anayasal düzlemde herkesin hem kanunlara hem yönetmeliklere hem de diğer mevzuata uyma zorunluluğu var. Ancak son dönemlerde görüyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı dahil milletvekilleri, Genel Başkan Yardımcıları veya Belediye Başkanları kendilerini başka bir aleme taşıdılar. Güler, Samsun milletvekili Ersan Aksu, Osmaniye Seyid Yusuf Gülsoy ve Kars milletvekili Adem Çalkın ile birlikte açıklama yaptı. Güler, 26 maddelik Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni TBMM Başkanlığı’na sunduklarını ifade etti. Güler, 29 Kasım Filistin Halkı Uluslararası Dayanışma Günü olduğunu hatırlatarak, Filistin’in yanında olduklarını kaydetti. Güler, “Dün akşam Beşiktaş ile oynadığı maçta attığı golden sonra kameralara koşup formadaki İsrail bayrağını gösteren ve ardından asker selamı veren Maccabi Tel Aviv’li futbolcunun da binlerce masum çocuğumuzu, evladımızı, kadınımızı şehit eden, bu katliamları da sanki onaylıyormuş gibi gösteren asker selamını da kınadığımızı ve buradan da UEFA yetkililerinde neler yapacağını da izlediğimizi ifade etmek istiyorum. Biliyorsunuz tamamen bu topraklara ait bir Bozkurt işaretini yapan futbolcumuz Merih Demiral’a iki maç ceza veren UEFA’nın bu kadar açık bir hadsizliği, pervasızlığı ve saygısızlığı ifade eden adeta katliamları onaylayan bu asker selamına da ne yapacağını göreceğiz” ifadelerini kullandı. Kanun teklifi hakkında bilgi veren Güler, “Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Teşkilatı’nda personel istihdamına dair mevcut uygulamamızda yer alan hususların kanun düzeyine taşınmasını burada hedefliyoruz. Bununla birlikte meskur teşkilatın üstlendiği görevlerin daha da güçlü bir mesleki omurgayla yürütülebilmesini teminen kariyer meslek personeli istihdam edilebilmesi yönünde düzenlemeler de teklifimizde yer almaktadır. Halihazırda kariyer meslek personeli kadroya bağlı süreli olarak geçici görevlendirme yoluyla Cumhurbaşkanlığımızda istihdam edilmektedir. Teklifimiz ile bu nitelikteki personelin kamuda kariyer meslek anlamını düzenleyen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ek kanunun ek kırk birinci maddesi çerçevesinde kadro olarak ve bir kariyer sistemi dahilinde çalıştırabilmesini öngörüyoruz. Kanun teklifimizde ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin üst kademe kamu yöneticilerini düzenleyen üç sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verdiği iptal kararlarının gereği olarak 375 sayılı ve 399 sayılı KHK’larda gerekli uyum düzenlemeleriyle Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilatı personelinin ek göstergelerinin diğer kurum ve kuruluşlarındaki emsalleriyle aynı eşit dereceye getirilmesiyle ilgili olarak 7417 sayılı kanun hükümlerinin gerektirdiği uyum düzenlemelerinde bu teklifimizde yer veriyoruz. Kanun teklifimizde yurt dışı daimi görevlere atanmayla ilgili genel usul ve esasları kanun düzeninde yeniden tarif ediyoruz. Bu çerçevede esas olarak mevcut uygulama korunmakla birlikte yine memurlarımız bakımından önemli bir iyileştirici düzenleme yapılarak bu görevlere atanmayla ilgili disiplin şartının yönetici görevlere atanmadan alan disiplin şartlarıyla aynı şekilde belirlenmesini de sağlamayı öngörüyoruz” şeklinde konuştu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Esenyurt Belediye eski Başkanı Ahmet Özer’i ziyaretinden sonra yaptığı açıklamaları sert dille eleştirdi. Güler, Özel’in açıklamalarının çok talihsiz olduğu nitelemesini yaparak, “Türkiye bir hukuk devleti. Anayasal düzlemde herkesin hem kanunlara hem yönetmeliklere hem de diğer mevzuata uyma zorunluluğu var. Ancak son dönemlerde görüyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı dahil milletvekilleri, Genel Başkan Yardımcıları veya Belediye Başkanları kendilerini başka bir aleme taşıdılar. Adeta hiçbir kanunun kendilerinin muhatabı olmadığını kanunlardan münezzeh olduklarını, kanunların onları ilgilendirmediği gibi tavır ve davranışlarına girdiğini görüyoruz. Esenyurt Belediyesi’yle ilgili sürdürülen soruşturma Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu 157. maddesi kapsamı içerisinde gizli bir soruşturmadır. İddianame hazırlandığında ve mahkemece kabul edildiğinde ilgili Belediye Başkanı hakkında nelerin olduğunu hangi iddiaların, hangi şüphelerin olduğunu veya hangi suça karıştırıldığını göreceğiz. Ondan sonra da yargılama başlayacak. Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince 157. maddesi kapsamında gizli olarak yürütülen bu soruşturma ve henüz iddianameye dönmediyse şimdiden ilgili kişiyi suçsuz ilan etmek suçu olmadığını söylemek acaba ne biliyorlar da böyle bir kanaate sahipler? Çok merak ediyorum. İkincisi özellikle kamu görevi ifade eden, başsavcıların, savcıların, hakimlerin de yine son dönemlerde maalesef ilgili Cumhuriyet Halk Partili yetkililer tarafından tehdit edildiklerini görüyoruz. Adeta onlara parmak sallandığını görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi der ki; Türk milleti adına yargılamalar, yargı süreci bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yürütülür. Dolayısıyla anayasamızın onuncu maddesi kapsamında hiçbir zümre, hiçbir siyasi oluşum, hiçbir kişi, hiçbir dernek, vakıf, siyasi parti bunların ne yöneticileri ne üyeleri kanunlardan kaçamazlar. Herkes kanunlar önünde eşittir. Kim suç işliyorsa kim bir suça karışmışsa bağımsız ve tarafsız yargı önünde hesap vereceklerdir” dedi.