SAĞLIK - 29 Eylül 2024 Pazar 12:12

İl Sağlık Müdürü Derdiyok: ’Sağlıklı yaşam ile kalp ve damar hastalığı kaynaklı ölümlerin yüzde 80’i önlenebilir’

A
A
A
İl Sağlık Müdürü Derdiyok: ’Sağlıklı yaşam ile kalp ve damar hastalığı kaynaklı ölümlerin yüzde 80’i önlenebilir’

Dünya Kalp Günü ile ilgili açıklamalarda bulunan Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok, yaşam tarzının kalp ve damar hastalıkları riskini arttırdığını kaydederek, "Yapılan araştırmalar, yaşam tarzında yapılacak değişikliklerle 30-70 yaş arasında görülen kalp ve damar hastalığı kaynaklı ölümlerin yüzde 80’inin önlenebileceğini ortaya koymaktadır" dedi.


Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok, Dünya Kalp Günü ile ilgili bir mesaj paylaşarak vatandaşlara kalp ve damar hastalıklarından korunmak için önemli tavsiyelerde bulundu. Sağlıksız beslenme, fiziksel hareketsizlik, alkol ve tütün kullanımı, hava kirliliği ve çeşitli hastalıkların kalp ve damar hastalıklarını tetikleyebildiğine dikkat çeken Derdiyok, 40 yaş ve üstündeki bireylerin yılda bir kez kardiyovasküler risk değerlendirmesi yapması gerektiğini kaydetti. Sağlıklı yaşamın kalp hastalıkları riskini azaltacağına vurgu yapan Derdiyok, erken teşhis ile hayati riskin ortadan kaldırılabileceğini ifade etti.


Kalp ve damar hastalıklarının küresel bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edildiğini kaydeden Derdiyok, "Kalp ve damar hastalıkları kişisel, davranışsal, çevresel ve sosyoekonomik risk faktörlerinden kaynaklanabilmektedir. Sağlıksız beslenme, Fiziksel hareketsizlik, Alkol kullanımı, Tütün kullanımı, Hava kirliliği, Yüksek tansiyon, Yüksek kolesterol, Diyabet, Obezite ve böbrek hastalığı en önemli risk faktörleri arasında yer alır. Ayrıca aile geçmişi, stres, etnik köken, cinsiyet ve yaş da kişide kalp ve damar hastalıklarının gelişimini etkileyebilmektedir. Dolayısıyla risk faktörleriyle mücadele etmek kalp ve damar hastalıklarından korunmada ya da ilerlemelerini durdurmada birincil korunma yöntemidir. Yapılan araştırmalar, yaşam tarzında yapılacak değişikliklerle 30-70 yaş arasında görülen kalp ve damar hastalığı kaynaklı ölümlerin yüzde 80’inin önlenebileceğini ortaya koymaktadır" dedi.


Aile hekimlerine başvurularak kardiyovasküler risk değerlendirmesi yapılabileceğini ifade eden Derdiyok,"Kalp ve damar hastalıklarının erken teşhisi, etkili tedavisi ve izlenmesi yoluyla söz konusu hastalıkların ilerlemesini durdurulması ve bu hastalıklara bağlı yeni hastalık oluşmasını engellemesi en önemli mücadele basamaklarından biridir. Bu sebeple Bakanlığımız, Hastalık Yönetimi Platformu (HYP) adını verdiği bir uygulama geliştirerek birinci basamak sağlık hizmet sunucularının kronik hastalıkların erken teşhisi, etkili tedavisi ve izlemlerinde daha aktif bir rol üstlenmesini sağlamıştır. Sürecin, kanıta dayalı klinik uygulama yönergeleri doğrultusunda yürütülmesi ile hastalıkların kontrol altına alınması, bireylerin fonksiyon kaybı yaşamalarının ve engelli hale gelmelerinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. HYP kapsamında aile hekimlerimiz tarafından, 40 yaş ve üstü bireylerin yılda en az bir kez Kardiyovasküler risk değerlendirmesi yapılmaktadır. Kardiyovasküler risk değerlendirmesinde öncelikle kişinin yaşı, cinsiyeti, sigara kullanım bilgileri alınmakta, kan basıncı ölçülmekte ve kolesterol değerine bakılmakta, elde edilen veriler kullanılarak 10 yıl içinde ölüme neden olabilecek bir kalp ve damar hastalığı geçirme riski hesaplanmaktadır. Aile hekimlerimiz, kardiyovasküler risk değerlendirmesi sonucuna göre hastaların gerekli tedavilerini düzenlemekte, yaşam tarzı değişiklikleri konusunda danışmanlık yapmakta, gerekli hallerde Sağlıklı Hayat Merkezlerine ya da hastanelere yönlendirmektedir. Sağlıklı bir kalp için aile hekimine başvur, kardiyovasküler risk, değerlendirmeni yaptır, sağlıklı beslen, hareket et, sigaradan uzak dur" diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul UTTS ile ilgi provokatif açıklamalara yalanlama İsrail’in, Lübnan’da gerçekleştirdiği dijital saldırılar sonra gündeme gelen güvenlik sorunu ile ilgi gerçek dışı açıklamalara Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) de dahil edilmişti. UTTS ekipmanlarının İsrailli bir şirketten temin edileceği yönünde iddialar Darphane tarafından yalanarak “Proje dahilindeki yazılım, donanım ve saha çalışmaları, tamamen yüzde 100 Türk sermayeli, yerli ve milli bir firma tarafından yürütülmektedir” denildi. Kayıt dışı ekonomi ile mücadelede Türkiye’de son yıllardaki en önemli yatırımlar arasında gösterilen UTSS dijital odaklı olması ve sorunu kaynağında çözen bir sistem olması ile öne çıkıyor. UTTS, akaryakıt sektöründe usulsüz fatura kullanımının önüne geçerek vergi kaybını engellemek ve akaryakıt piyasasında rekabet eşitliğinin sağlanması amacıyla hayata geçiriliyor. Kimler, ne zaman UTTS’ye dahil olacak UTTS, akaryakıt satışlarında plaka bilgilerini otomatik olarak pompa cihazlarına ileten bir teknoloji. Bu sistem, araçlara monte edilen Taşıt Tanıma Birimi (TTB) sayesinde plaka bilgilerini kaydedecek ve akaryakıt istasyonlarında Taşıt Tanıma Okuyucu (TTO) ile bu bilgileri otomatik olarak pompaya aktaracak. Böylece mevcut sistemde plakanın elle girişine izin veren ve usulsüz fatura oluşturma yolu ile vergi kaybına neden olan işlem gereksinimi ortadan kalkacak. UTTS Tebliği ile 1 Ocak 2025’ten itibaren, vergi mükellefleri tarafından kiralanan, işletmeye dahil olan veya işte kullanılan araçlara TTB taktırma zorunluluğu getirildi. Ayrıca, trafiğe kaydı yapılacak, sıfır kilometre bireysel araçlar da 1 Temmuz 2025 itibarıyla TTB taktırarak UTTS’ye geçecek. Darphane asılsız iddiaları yalanladı Akaryakıt harcamalarındaki vergi kaybının önüne geçerek ekonomiye büyük katkı sunması planlanan UTTS ile ilgili son dönemde çıkan asılsız iddialarla ilgili Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü şu açıklamayı yaptı: “Bazı medya organlarında UTTS (Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi) ile ilgili sistem ekipmanlarının bir İsrail şirketi tarafından temin edileceği yönünde gerçek dışı iddialar yer almış, bu iddialara ilişkin bir açıklama yapılması zaruri hale gelmiştir. Darphanemiz, UTTS kapsamında sistem ekipmanlarının temin işini İsrailli bir firmaya değil, İstanbul Bilişim Vadisi’nde bulunan yerli bir firmaya vermiştir. UTTS kapsamındaki hiçbir yazılım süreci, veri depolama hizmeti veya donanım temini İsrailli bir firma tarafından gerçekleştirilmemektedir. Proje dahilindeki yazılım, donanım ve saha çalışmaları, tamamen yüzde 100 Türk sermayeli, yerli ve milli bir firma tarafından yürütülmektedir. Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.” "Kayıt dışından beslenenlerin provokasyonları" Çıkan haberlerle ilgi şirket yetkilileri UTTS’nin kayıt dışı ekonomiden beslenen çıkar gruplarının korkulu rüyası olmaya başladığının asılsız iddialardan, haberlerden ve saldırılardan anlaşıldığını belirterek, “UTTS ile ilgisi olmayan firmaların ismi kullanılmak suretiyle kamuoyunda UTTS projesine gölge düşürerek engel olunmaya çalışıldığı görülmektedir. Söz konusu iddiaların tamamı asılsızdır. Devletimiz kayıt dışı ekonomi ile kararlı mücadelesini dijitalleşme odaklı yerli ve milli sistemler kullanarak sürdürecektir” dediler. Çipler boş bellek, TV’lerden pasaporta kredi kartına kadar her yerde var Kullanılan çiplerle ilgili uzmanlar çiplerin ülkemizde TV’den bilgisayarlara, pasaporttan kimlik kartlarına ve kredi kartlarına kadar dijital olarak kullanılan her şeyin içinde olduğunu, bu cihazların üretilen boş belleklerden ibaret olduğunu, kendi başlarına herhangi bir risk de arz etmediğini belirterek burada önemli olanın çipin içine konulan aklın, yani yazılım olduğunu söylüyor. Şimdiye kadar ithal sistem kullanıldı UTTS ile yerli milli oluyor UTTS’nin sadece kayıt dışı ekonomi ile mücadelede önemli bir adım olmadığını belirten yetkililer yerli ve milli bir altyapı olması özelliğiyle de büyük önem arz ettiğini ve ülkemizde an itibariyle özel firmalara ait Taşıt Tanıma Sistemi (TTS) donanımlarının tamamı yirmi yılı aşkın bir süredir yurt dışından ithal edildiğini, UTTS ile bunun tamamının yerli ve milli olacağını söylediler. Sistemin güvenliği ile ilgili bilinenler Yetkililer kamuoyunu yanıltmaya ve kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi sekteye uğratmaya çalışan odaklara karşı vatandaşın özellikle bilmesi gereken şeyleri şöyle sıraladı: UTTS kapsamında yürütülen ne yazılım süreçlerinde ne de verilerin depolanmasında yabancı bir firma görev almamaktadır. Sistemler yurt dışına kapalı milli ve yüksek güvenlikli sistemler olarak tasarlanmıştır. UTTS kapsamında yazılım, Ar-Ge, veri depolama ve donanım temini süreçlerinin hiçbirinde yabancı bir firma görev almamaktadır. UTTS kapsamındaki tüm yazılım, donanım ve saha işleri yüzde yüz Türk sermayeli yerli ve milli bir firma tarafından yürütülmektedir. UTTS donanımlarının yerli üretimini sağlamak amacıyla üretim merkezi kurulması çalışmaları devam etmektedir. Üretim merkezinin 2025 yılında faaliyete geçmesi ile UTTS donanımlarının seri üretimine geçilecek ve Almanya, ABD ve Çin’den yapılan donanım tedariki sürecine de son verilecektir.