Yerel Haberler
İzmir
Menemenli minikler pamuk hasatı yaptı
16 Ekim 2024 Çarşamba - 11:49 Menemenli minikler pamuk hasatı yaptı Menemen Belediyesi Ulukent Anaokulu’nun minik öğrencileri, ovayı beyaza boyayan pamuk tarlalarına girerek hasat mutluluğuna ortak oldu pamuk topladı. Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, "Çiftçi bir ailenin evladı olarak, miniklerimizin tarlaya, toprağa aşina olarak büyümesini çok önemsiyorum. Kent hayatının her geçen gün daha da geliştiği Menemen’imizde tarıma da sahip çıkmayı, evlatlarımızı tarımla buluşturmayı, onlara toprağın önemini ve bereketini anlatmayı sürdüreceğiz." dedi. Üzümden çileğe, ıspanaktan incire, domatesten buğday ve ayçiçeğine kadar geniş bir tarım çeşitliliğine sahip olan Menemen’de pamuk hasadı bereketi yaşanıyor. Ovayı beyaza boyayan pamuk tarlalarında başlayan hasat bereketine, Menemenli minikler de ortak oldu. Menemen Belediyesi Ulukent Anaokulu’nda eğitim gören minikler, öğretmenleri gözetiminde pamuk tarlasına giderek, pamuk topladı. Menemen İlçe Tarım Müdürlüğü ile bir arada gerçekleştirilen hasatta, Menemenli çocuklar hem pamuk toplamayı öğrendi, hem de pamuğun yetişme sürecine dair bilgi edindi. Ekolojik tarım dersi görüyorlar Menemen Belediyesi Ulukent Anaokulu’nun öğrencilerinin tarım ve toprakla buluşmasında pamuk hasadı bir ilk değil. Anaokulunda ekolojik tarım dersi gören öğrenciler, okulun bahçesinde kurulan ekolojik bahçede de, öğretmenleriyle birlikte domates, patlıcan gibi ürünleri yetiştirerek toprağın nimetlerini elde etmeyi öğreniyor. "Menemenli çocuklar, toprağı tanıyarak büyüyor" Miniklerin pamuk hasadına katılmasının çok önemli olduğunu dile getiren Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, "İlçemiz her geçen gün çağın şartları gereği kentleşmede önemli adımlar atıyor. Bu süreçte kentleşme ne kadar önemliyse, evlatlarımızın topraktan kopmaması da o kadar önemli. Miniklerimizin yaşamın en önemli kaynaklarından olan tarımsal üretime yabancılaşmaması adına anaokulumuzda tarımı bir ders olarak veriyoruz, çocuklarımızı hasat bereketine dahil ederek, en temel üretimi yerinde görmelerini sağlıyoruz. Çiftçi bir ailenin evladı olarak miniklerimizin tarıma aşina büyümesini çok önemsiyorum. Kent hayatının her geçen gün daha da geliştiği Menemen’imizde tarıma da sahip çıkmayı, evlatlarımızı tarımla buluşturmayı, onlara toprağın önemini ve bereketini anlatmayı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
Yunanistan’da keşfettikleri çalı türüne ‘komşu borçağı’ adını verdiler
16 Ekim 2024 Çarşamba - 10:58 Yunanistan’da keşfettikleri çalı türüne ‘komşu borçağı’ adını verdiler Ege Üniversitesi (EÜ) Botanik Bahçesi Herbaryum Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü ve Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yıldırım ve Dr. Ozan Şentürk, Yunanistan’ın Sterea Ellada kentinde keşfini yaptıkları baklagiller ailesinden yeni çalı türünü "komşu borçağı" adıyla literatüre kazandırdı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, yeni bir bitki türünü bilim dünyasına kazandıran Prof. Dr. Hasan Yıldırım’ı ve ekibini tebrik ederek başarılar diledi. Rektör Prof. Dr. Budak, “Üniversitemiz bilim insanları bilgi ve birikimlerini uluslararası arenada paylaşarak bilim dünyasına katkı sunmaya devam ediyorlar. Prof. Dr. Hasan Yıldırım’ı ve ekibi, Yunanistan’ın Sterea Ellada kentinde yeni bir türü bilim camiasına tanıttılar. Yürütülen saha ve laboratuvar araştırması sonucunda bitkinin, Baklagiller üyesi olan Yağlı borçak cinsine ait morfolojik ve DNA çalışmaları sonucunda mevcut bilinen tüm türlerden farklı olduğunu ortaya koyarak, bu popülasyonun henüz bilim dünyasında ismi olmayan yeni bir tür oldukları sonucuna vardılar. Yeni türü literatüre kazandıran bilim ekibimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi. Yağlı borçak cinsinin Doğu Akdeniz bölgesinde yayılış gösterdiğini, Türkiye’nin bu türün çeşitlenme merkezi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hasan Yıldırım, “Gonocytisus (Yağlı borçak) cinsi dünya geneli yayılışı Doğu Akdeniz Havzası olup; Türkiye, Yunanistan, Suriye, Lübnan ve İsrail’de yayılış gösteren 3 türle temsil edilen bir çalı grubu bitki cinsidir. Bu 3 tür ülkemizde yayılış göstermekte olup, ülkemiz bu cinsin çeşitlenme merkezidir. Bu türlerden, Gonocytisus angulatus (Yağlı borçak) yalnızca ülkemiz sınırları içerisinde bulunmakta olup endemik bir türdür. Gonocytisus pterocladus (Koca borçak) ise ülkemiz ile birlikte; Suriye, Lübnan ve İsrail’de de yayılış göstermektedir. Bu cinsin coğrafik açıdan dar yayılış gösteren ve popülasyonları oldukça az olan türü ise Gonocytisus dirmilensis (Dirmil borçağı)’dir. Dirmil borçağı Burdur’un Altınyayla (Dirmil) ilçesinden bilinmektedir. Gonocytisus içerisinde lokal yayılışa sahip olan ve ülkemiz endemiği olarak bilinen Gonocytisus dirmilensis’in 2006 yılında Yunanistan’dan da varlığına dair bir kaydın verilmesi ile ülkemiz endemiği olmaktan düşmüştür. Fakat bu yayılış oldukça kafa karıştırıcı şekilde coğrafik bir izolasyona tabii olması bizleri bu popülasyonu yerinde incelememiz için teşvik etmiştir” diye konuştu. “Egeli ekip, Yunanistan anakarasında saha çalışmaları yaptı” Danışmanlığını yaptığı Dr. Ozan Şentürk ile gerekli izinleri alarak 2018, 2019 ve 2023 yıllarında Yunanistan’da saha çalışmaları yaptıklarını ifade eden Prof. Dr. Hasan Yıldırım, “Doktorasını danışmanlığımda tamamlayan Dr. Ozan Şentürk’ün ‘Gonocytisus cinsinin revizyonu, filogenisi ve filocoğrafyası’ isimli doktora tez çalışması kapsamında, Gonocytisus cinsi üzerine gerek taksonomik gerekse de DNA tabanlı detaylı moleküler/filogenetik çalışmalar ortaya konulmuştur. Bu çalışma aynı zamanda Türkiye genelinde 55 ilde gerçekleştirdiğimiz ‘Türkiye’de Yetişen Cytisus (Chamaecytisus ve Chronanthus Cinsleri Dahil), ve Gonocytisus Cinslerine Ait Taksonların Morfolojik, Moleküler, Sitolojik, Anatomik ve Palinolojik Revizyonu; Yayılışlarına Biyocoğrafik Bir Yaklaşım’ isimli TÜBİTAK projemizin de kapsamındaki bir çalışmadır. Dirmil borçağı’nın bu enterasan yayılışı için gerekli izinler alınarak 2018 ve 2019 ve 2023 yıllarında Yunanistan anakarasında tarafımızca saha çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Yunanistan’da da, Sterea Elleda il sınırlarında Gavros - Kato Karista mevkileri arasında tespit ettiğimiz popülasyon üzerinde detaylı çalışmalar tarafımızca yapılmıştır” dedi. “Dünyadaki Yağlı borçak tür sayısı 4’e yükseldi” Prof. Dr. Hasan Yıldırım, “Gerçekleştirilen saha ve laboratuvar çalışmaları sonucunda gerek morfolojik gerekse de moleküler düzeyde diğer türler ile ayrımı ortaya konularak, Yunanistan’da yayılış gösteren popülasyonların Dirmil borçağı (Gonocytisus dirmilensis) olmadığı, yeni bir Yağlı borçak (Gonocytisus) türü olduğu sonucuna varılmıştır. TÜBİTAK Projemizin danışmanı olan ve dünya Baklagilleri üzerine oldukça önemli çalışmalar ortaya koyan, İngiltere Edinburg Kraliyet Botanik Bahçesinden Dr. Gregory Kenicer’in de desteği ile çalışmalarını tamamlayıp makalesini yazdığımız bu yeni Yağlı borçak (Gonocytisus) türüne ‘Gonocytisus graecus” bilimsel ismi ile bilim dünyasına tanıttık. Türkçe olarak “Komşu borçağı’ ismini önerimiz bu yeni türün makalesi uluslararası önemli bir taksonomi dergisi olan ‘Phytotaxa’da yayınlanmıştır. Keşfedilen bu yeni türle beraber dünyadaki Yağlı borçak (Gonocytisus) tür sayısı 4’e yükselmiştir. Bunlardan Yağlı borçak (Gonocytisus angulatus) ve Dirmil borçağı (Gonocytisus dirmilensis) ülkemiz endemiği, Komşu borçağı (Gonocytisus graecus) Yunanistan endemiği diğer tür Koca borçak (Gonocytisus pterocladus) ise Türkiye, Suriye, Lübnan ve İsrail’de yayılış göstermektedir” diye konuştu.
EİB’den tarım ürünleri ihracatı 7,5 milyar doları aştı
16 Ekim 2024 Çarşamba - 10:51 EİB’den tarım ürünleri ihracatı 7,5 milyar doları aştı Türkiye’de tarım ürünleri ihracatının lideri Ege İhracatçı Birlikleri’nin son 1 yıllık dönemde yaptığı tarım ürünleri ihracatı 15 Ekim 2024 tarihinde yüzde 3,2’lik artışla 7 milyar 298 milyon dolardan 7 milyar 532 milyon dolara ulaştı ve tarihinde ilk kez 7,5 milyar doları aştı. Tarım sektörü Türkiye’nin yıllık ihracatından yüzde 15,7 pay alırken, Ege İhracatçı Birlikleri’nin son 1 yıllık dönemde yaptığı 18 milyar 245 milyon dolarlık ihracatın yüzde 41’ini tarım sektörü gerçekleştirdi. Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 7 tarım birliğinin 5 tanesi son 1 yıllık dönemde ihracatını artırmayı başarırken, Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nin ihracatı yatay bir seyir izledi. İhracatta kan kaybeden tek birlik geçtiğimiz yıl ihracat kısıtlamalarıyla boğuşan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği oldu. Su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü liderliğini sürdürdü Ege Bölgesi’nden yapılan tarım ürünleri ihracatında son 1 yılda ihracatını yüzde 4’lük artışla 1 milyar 591 milyon dolardan 1 milyar 658 milyon dolara çıkaran Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, EİB bünyesinde tarım ürünleri ihracatındaki liderliğini sürdürdü. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği geçtiğimiz 1 yılda ihracatını yüzde 17’lik artışla 912 milyon dolardan 1 milyar 69 milyon dolara çıkarırken, hem tarihinde ilk kez 1 milyar doları geçme mutluluğu yaşadı, hem de EİB bünyesinde ihracat artış rekortmeni olmayı başardı. İhracatını yüzde 3’lük artışla 1 milyar 322 milyon dolardan 1 milyar 356 milyon dolara taşıyan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, Ege Bölgesi’nde bitkisel ürün ihracatındaki liderliğini korurken tarım sektörleri arasında ikinci sıradaki yerini sağlamlaştırdı. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ihracatını yüzde 6,5 artırarak 1 milyar 59 milyon dolara ilerletirken, EİB çatısı altında 1 milyar doları geçen tarım birlikleri arasında yerini aldı. Türkiye’deki tüm tütün ve tütün mamulleri ihracatçılarını çatısı altında buluşturan Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nin yıllık ihracatı yatay bir seyir izledi ve 903 milyon dolar şeklinde kayıtlara geçti. Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği 847 milyon dolarlık ihracatı hanesine yazdırırken, son 1 yıllık dönemde dökme ve varilli zeytinyağı ihracatındaki kısıtlamalar nedeniyle zorlu bir yıl geçiren Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin ihracatı 730 milyon dolardan 602 milyon dolara geriledi. 2024/25 sezonuna girerken ihracatta kısıtlamalardan kurtulan EZZİB yüksek bir rekoltenin beklendiği 2024/25 sezonunda ihracattaki kayıplarını kapatmayı ve ihracatta başarılı bir sürece girmeyi bekliyor. Eskinazi: “Kısıtlamalar olmasa 8 milyar dolara ulaşırdık” Ege Bölgesi’nin ihracatta güçlü olduğu zeytinyağı, kümes etleri sektörlerindeki kısıtlamaların tarım sektöründe ihracat artış hızında kan kaybettirdiğini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Tarım sektöründe ihracatı üreticilerimizin ve ürünlerimizin sigortası olarak gören bir anlayışla hareket etmemiz gerektiğini sürekli dillendiriyoruz. Bu kısıtlamalar olmasaydı zengin ürün yelpazesiyle ülkemizin en verimli topraklarına ev sahipliği yapan Ege Bölgesi’nin tarım ürünleri ihracat tutarı 8 milyar doların üzerinde gerçekleşirdi. 2025 yılında hedefimiz tarım ürünleri ihracatında 8 milyar doları geçmek olacak. Milli katılım organizasyonu yapacağımız gıda fuarları tarım sektöründeki URGE ve TURQUALITY projelerimiz bu hedefe bizleri ulaştıracak” diye konuştu. Uçak: “Tarıma dayalı ihtisas OSB’lerle 10 milyar dolar ihracata ulaşacağız” Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan tarım ürünleri ihracatında bitkisel ürünlerin payının 5 milyar 21 milyon dolara ulaştığını paylaşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Ege Bölgesi’nde kurulma çalışmaları hızla devam eden 5 tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesiyle 2028 yılı sonunda tarım ürünleri ihracatında 10 milyar dolara ulaşacaklarının altını çizdi. Işık: “Sürdürülebilirlik adımları ve iş birliği başarıyı kalıcı hale getirdi” Ege Bölgesi’nin tarım ürünleri ihracatında yakaladığı başarının altında sürdürülebilirlik eksenli üretim yapmasının yattığına temas eden Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, tarım ürünleri ihracatındaki başarının kalıcı olması için ihracatçılar, üniversiteler, üreticiler, kamu kurumları, kontrol kuruluşları, araştırma enstitüleri ve zincirin tüm halkalarıyla güçlü bir iletişim halinde olduklarını, bu güçlü bağların başarıyı getirdiğini vurguladı.
Şiddete karşı kadınlara savunma eğitimi
16 Ekim 2024 Çarşamba - 10:37 Şiddete karşı kadınlara savunma eğitimi Kadına şiddete karşı harekete geçen İzmir Büyükşehir Belediyesi, kadınlar için Temel Savunma Atölyesi başlattı. Krav Maga eğitmeni eşliğinde savunma tekniklerini öğrenen kadınlar, muhtemel bir olumsuz duruma karşı kendilerini savunmayı hedefliyor. Son yıllarda gittikçe artan kadına şiddet olayları ülke gündemini derinden etkilerken, kendini korumak isteyen kadınları da farklı yöntem arayışına itiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi de, kadınların bu yöndeki taleplerini karşılıksız bırakmadı. Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü’nün Karşıyaka Örnekköy’deki yerleşkesinde Temel Savunma Atölyesi başlatıldı. Şiddet olaylarına karşı kadınların kendini savunmasına destek olmak için hayata geçirilen çalışma, Krav Maga eğitmeni Çiğdem Ergüz yönetiminde düzenleniyor. Salı ve perşembe günleri 11.30-13.00 saatleri arasında gerçekleştirilen 2 aylık programda, ülkemizde yaşayan kadınların en büyük sorununa karşı ’minimum güç maksimum etki’ prensibiyle temel savunma yöntemleri gösteriliyor. “Minimum güç, maksimum etki” Atölyeye katılan kadınlara hem teorik hem de uygulamalı eğitim veren Krav Maga eğitmeni Çiğdem Ergüz, “Asıl önceliğim, kadınlara dokunulmazlığı öğretmek. Kadınlar hep ‘Biz nasıl dövüşeceğiz? Bizim gücümüz yok’ diye geliyor ama bizim prensibimiz minimum güç, maksimum etki. Krav Maga, aslında askeri bir sistemdir ama burada kadınların özellikle sokak tehditlerine karşı uygulayabileceği bir sistemi öğretiyoruz. Atölyemizde bilekten yakalama, omuz ve kollardan yakalayıp silkeleme, cinsel saldırı gibi durumlara karşı muhtemel senaryolar üzerinden eğitim veriyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız bu çalışmanın sonunda kadınların çevresel ve zihinsel farkındalığı gelişecek, fiziksel gelişimleri fark edilecek. Umarım olumsuz bir durumla karşılaşmazlar ancak karşılaşırlarsa bu eğitimlerin etkisini görecekler” dedi. “Başka kadınların da hayatına dokunmak istedim” 7 yıl önce temel savunma yöntemlerinin ihtiyacını hissederek Krav Maga’ya başladığını belirten Ergüz, “Gece geç saatlere kadar çalışıyordum ve sokaklar bana güvenli gelmiyordu. Kendimi savunma ihtiyacı doğdu ve öğrenebildiğimi gördükten sonra başka kadınların da hayatına dokunmak istedim. Son zamanlarda duyduğumuz haberler, bizi her dakika daha fazla ürkütür hale geldi. Bu yüzden muhtemel bir durumla karşılaştığımızda en az zarar ile o durumdan kurtulmayı amaçlıyoruz” diye konuştu. “Kendime güven geldi” Atölyede Krav Maga öğrenmeye başlayan Berra Duman Eraslan, ülkemizde yaşanan olaylara karşı kendini korumak istediğini belirterek, “Kadına şiddet olayları nedeniyle çok üzülüyorum. Sokaklarda yürüyememek, rahat hareket edememek, istediğimiz saatlerde dışarı çıkamamak bir kadının özgüvenini ve yaşam kalitesini düşürüyor. İnşallah biz de diğer ülkeler gibi daha çağdaş bir seviyeye ulaşırız. Kadınların böyle eğitimler alarak kendini koruması gerektiğini düşünüyorum. Herkesin bu tip kurslara katılma imkânı olamayabiliyor. Bu yüzden İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çok teşekkür ediyoruz. Bütün kadınların böyle bir kursa katılmasını isterim. Dersin ilk günü üç hareket öğrendim kendime güven geldi. Bu üç hareketle bile kendimi koruyabileceğime inanıyorum” dedi. “Kadınlar kendini her anlamda güçlendirmeli” Zuhal Güden isimli kursiyer ise, “Sokakta kendimi kesinlikle güvende hissetmiyorum. Sosyoekonomik, politik, psikolojik ve toplumsal olarak zorlu bir süreçten geçiyoruz. Öfkeyi ve şiddeti daha kolay tercih eden bir toplum olduğumuz için bu hale geldiğimizi düşünüyorum. Bu eğitimlerle herhangi bir şeyle karşılaştığınızda donup kalmayacaksınız. Birinin olumsuz bir duruma maruz kaldığını gördüğünüzde müdahale etmek isteyeceksiniz çünkü kendinize güveneceksiniz. Ben daha önce bu tür bir durumla karşılaşmadım ama İstanbul’da geç saatlere kadar çalıştığım dönemde eve dönerken bir kadına şiddet olayına denk gelmiştim. Sadece sokağın başından erkeklere bağırmakla ve polisi arayacağımı söylemekle yetinebildim. Onlara yaklaşamadım, çünkü korktum. Bu çok üzücüydü. Bu eğitimler bu yüzden önemli. Kadınlar kendini her anlamda güçlendirmeli” ifadelerini kullandı. “İnsanların can güvenliği yok” Atölye çalışmalarının çok iyi geçtiğini söyleyen Gülbahar Biter de, “Böyle bir imkân tanıdığı için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çok teşekkür ediyoruz. Şu anda sadece kadınların değil, insanların genel olarak can güvenliği yok. Madde bağımlılığının da artmasıyla korkunç bir ortam var. Akşam sokağa çıkmaya korkuyoruz. Kendini savunmayı bütün kadınların öğrenmesi gerekiyor. Burada çok güzel şeyler öğreneceğimize inanıyorum” sözlerine yer verdi.
Medical Point’te kararlar ‘konsey’de alınıyor
16 Ekim 2024 Çarşamba - 10:35 Medical Point’te kararlar ‘konsey’de alınıyor İEÜ Medical Point Hastanesi’nde farklı branşlardan hekimler, hastaların tedavilerinde en doğru kararı vermek için her hafta ‘Onkoloji Cerrahi Konseyi’nde bir araya geliyor. İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Ahmet Memiş, “Amacımız en iyi tedaviyi uygulamak.” dedi. Bir hastanın mevcut tanı ya da tedavi planı hakkında başka bir uzman hekimin değerlendirmesine tıpta ‘ikinci görüş’ (second opinion) adı veriliyor. Bu uygulama, özellikle karmaşık, riskli veya tedavi süreci uzun sürecek hastalıklar için tercih ediliyor. İEÜ Medical Point Hastanesi ise ikinci görüş sürecine farklı bir yaklaşım getirdi. Her hafta düzenlenen Onkoloji Cerrahi Konseyi’nde farklı branşlardan hekimler bir araya gelerek vakaları değerlendiriyor. Tıbbi Direktör Ahmet Memiş’in liderliğinde toplanan bu konseyde hekimler, hasta için en uygun tedavi kararını birlikte alıyor. "Acil vakalarda hemen toplanıyoruz" Konsey hakkında bilgiler veren İEÜ Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü‘nden Prof. Dr. Şükrü Boylu, “Hekimler tanısı konmuş vakayı konseye getiriyor ve diğer tüm branşlara sunuyor. Her branş da kendi uzmanlık alanındaki bilgiler ışığında katkısını sunuyor. Tartışma sonucunda hasta için en uygun olan tedavi planlamasına katkı sunuluyor. Hastanın tedavi seçeneklerinden en iyi şekilde yararlanması için hasta için en uygun planı yapıyoruz. Konsey, vakanın acil olması durumunda hemen toplanıyor ve alınan kararlar da mutlaka kayıt altına alınıyor. Hem hasta hem de hekim için güvenli bir işleyiş belirlenmiş oluyor.” dedi. "Bu oldukça güvenli bir yol" İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Ahmet Memiş, modern tıpta birçok branşın ortak olarak çalışması gerektiğini söyledi. Memiş, “Tıbbi ikinci görüş bizim için çok önemli. Hiçbir hekim ‘Ben her şeyi bilirim. Kararım son karardır.’ diye düşünmemeli. Konseylere ihtiyacımız var. Bu şekilde en doğru sonuca ulaşıyoruz. Son 30-40 yılda tıpta temel bir değişim başladı. Birçok alan birbiriyle ortak hale geldi. Siyah-beyaz farkı artık yok. Mümkün olduğunca tüm hekimler birbirleriyle yakın çalışmak zorundalar. Hastanın ameliyatı, gittiği cerrahın ameliyat yapma isteğine bağlı olmayacak. Bir görüş ameliyatı bir başka görüş ise ilaç tedavisini (kemoterapi) önerebilir. Bunların birlikte tartışılması yanlış işlerin önünü alıyoruz. Amacımız en iyi tedavi neyse onu uygulamak. Bu hem hekim için hem de hasta için daha güvenli bir yol.” dedi. "Hibrit ameliyat dönemi" Onkolojik Cerrahi Konseyi’nin hem hasta hem de hekim için avantajlı olduğunun altını çizen Memiş, “Tıp fakültesi hastanesi olduğumuz için üst düzeyde bilimsel gelişmeleri takip ediyoruz. Hastalarımıza da bu bilimsel gelişmeler ışığında hizmet veriyoruz. Günümüzde minimal invaziv tedavilere geçtik. Çok küçük giriş noktalarından ameliyat yapabilir hale geldik. Konseylerin sağladığı esas avantajlardan biri hibrit operasyonlar oluyor. Daha önce imkansız görülen birçok cerrahi, birkaç farklı disiplinden cerrahın aynı anda aynı operasyona eğilmesiyle oldukça başarılı hibrit ameliyatları hastanemizde uyguluyoruz.” diye konuştu.
Bayılınca vidanjör ezdi, bebeğini kaybetti, ölümden döndü
16 Ekim 2024 Çarşamba - 10:30 Bayılınca vidanjör ezdi, bebeğini kaybetti, ölümden döndü İzmir’in Gaziemir ilçesinde, 2,5 yıl önce hamileliğinin 14. haftasında bebeğinin cinsiyetini öğrenmek için durakta otobüs bekleyen ve bu sırada yola doğru bayılan Mine Altınsoy’un üzerinden vidanjör geçti. Bebeğini kaybeden, aylarca hastanede yatan ve bacağı kesilmekten kurtarılan genç kadın, doktorların olağanüstü çabasıyla yeniden yürüyerek sağlığına kavuştu. Gaziemir ilçesinde yaşayan Mine Altınsoy (35), 27 Nisan 2022 tarihinde, hamileliğinin 14. haftasında hastaneye giderek bebeğinin cinsiyetini öğrenmek istedi. Eşi Emrah Altınsoy’un (38) işleri nedeniyle otobüs durağına gelen Mine Altınsoy, bir müddet sonra sendelemeye başladı, başı döndü. Yola doğru bayılan Altınsoy’un üzerinden ise o sırada seyir halinde olan bir vidanjör geçti. Ne olduğunu anlamayan çevredekiler, hemen genç kadının yardımına koştu. Hastaneye kaldırıldığında entübeydi Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından genç kadın, ağır yaralı olarak İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Mine Altınsoy, hastaneye ise entübe şeklinde getirildi. Genç kadının üzerinden vidanjör geçmesi nedeniyle; kalça ve uyluk kemiği kırıldı, çok sayıda parçalı kırık meydana geldi. Ölmek üzere olan Altınsoy’a hemen müdahale edildi ve genç kadın haftalarca yoğun bakımda kaldı. Bebeğini kaybetti, sayısız ameliyatlar geçirdi Yoğun bakımdan çıkan ve hayata tutunan Mine Altınsoy, bebeğini kaybettiğini öğrendi. Tedavisi devam eden kadının sol bacağının ise ampute edilme riski vardı. Doktorların tedavisinde olağanüstü bir çaba harcadığı genç kadın; çok sayıda ameliyat geçirdi; ortopedi servisi, fizik tedavi servisi ve anesteziyoloji ve reanimasyon kliniğinde tedaviler gördü. Günlerce hastanede kalan Mine Altınsoy’un tedavisi ise aradan geçen 2,5 yıl boyunca devam etti. Genç kadın, şimdilerde ise sağlığına kavuşarak hayata tutundu, tekrar yürümeye başladı. "Sol bacağım ezilmeden dolayı düşük kaldı; ama yürüyorum" Mine Altınsoy, "O gün çalıştığım için haftalık iznimi kullanmıştım. Bebeğimin cinsiyeti öğrenmeye gidiyordum. Durakta bekliyordum, anlamadığım bir şekilde baygınlık geçirdim. O sırada vidanjör benim üzerimden geçmiş. Sonrasında ambulanslar falan zaten hiçbir şekilde hatırlamadığım bir durum. 14 haftalık hamileydim ve bebeğimi kaybettim. İlk hamileliğimde, bedenen ve psikolojik olarak fazlasıyla zarar gördüm. Bebeğimi kaybetmek çok büyük bir üzüntüydü benim için. Sonrasında; yoğun bakım süreci, hatırlamadığım tedaviler gördüm ve 3 ameliyat geçirdim. Anestezi yoğun bakımda fazlasıyla kaldım. Şu an daha iyiyim; ama sol ayağımda ezilmeden dolayı bir düşük ayaklık kaldı. Artık yürüyorum, daha yavaşım ve daha dikkatliyim. Doktorlarımın benim üzerimdeki emeği çok büyük, ilgisi çok büyük. Ben hastaneden çıktıktan sonra bacağımı kaybetme durumumun olduğunu öğrendim. Gösterilen çaba için de çok teşekkür ediyorum" dedi. "Hem bacağı kesilmekten kurtuldu, hem yaşama tutundu" İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aksun da, genç kadının bacağının ampute olunmasından nasıl kurtarıldığını anlattı. Aksun, hastaya özel bir anestezi yöntemi uygulandığını söyledi. Prof. Dr. Murat Aksun, "Mine Hanım, yaklaşık 2,5 yıl kadar önce bir trafik kazası geçiriyor. Bizim acil servisimize geliyor ve burada entübe ediliyor. Ondan sonraki süreçte de biz yoğun bakımımıza aldık ve bilinci kapalıydı. 1-1,5 ay kadar bizim yoğun bakımımızda yattı. Bu süreç içerisinde 3-4 tane operasyon geçirmek durumunda kaldı. Kalçasında ve uyluk kemiğinde kırıkları vardı ve ciddi bir kırıklardı bunlar. Aynı zamanda bacağını kaybetme durumuyla karşı karşıyaydı. Bacağı kesilmekten kurtuldu. Artık kendisi gayet sağlıklı bir şekilde hayatını idame ettirmekte" dedi. "Yürüyerek yanıma gelmesi tarif edilmez bir duyguydu" 16 Ekim Anestezi Günü nedeniyle anestezinin önemini anlatarak, "Biz ameliyatlar sırasında hastaları sadece uyutmuyoruz" diyen Prof. Dr. Aksun, son olarak şöyle devam etti: "Farklı anestezi yöntemlerimiz var. Reanimasyon dediğimiz yoğun bakım kısmı var ki işte Mine Hanım’ın da bizim yoğun bakımımıza yattığı gibi, yaşadığı bir süreç. Realimasyon; kelime anlamı olarak yeniden canlandırma demek. Bizim yoğun bakımlarda yaptığımız şey, hastaların normal yaşamsal fonksiyonlarının tekrar geri döndürülmesi; yani bütün yaşamsal fonksiyonlarının takip edildiği alanlar ve normale döndürülmeye çalışıldığı alanlar. Kalp atışı, tansiyonu, nabzı, idrar çıkışı, sıcaklığı, solunumsal fonksiyonları hepsi yoğun bakım sürecinde gerçekten tedavi edilen alanlar oluyor. Bu anlamda, Mine Hanım yürüyerek benim yanıma geldiğinde çok mutlu oldum. Bu tarifi anlatılamayacak bir mutluluk. Yoğun bakımda bu kadar uzun süre yatıp, gerçekten çok ağır bir travma geçiren hastanın sizin yanınıza yürüyerek gelebilmesi muhteşem bir duygu." Öte yandan kaza nedeniyle baygınlık geçirerek yola doğru bayılan Mine Altınsoy, yüzde 100 kusurlu bulundu. Gözaltına alınan vidanjör şoförü ise daha sonra serbest bırakıldı.
İZTO e-kütüphane yayında
16 Ekim 2024 Çarşamba - 10:29 İZTO e-kütüphane yayında Teknolojideki gelişmeleri yakından takip eden ve üyelerine hizmet etmek için sürekli kendini yenileyen İzmir Ticaret Odasının, Kültür, Sanat ve Tarih Yayınları serisi kapsamında çıkan son iki kitabı “İZTO e-kütüphane” de yayınlandı. Sınırlı sayıda basılan ve Türkiye’nin dört bir yanından yoğun bir talep gören “Türk Basınında 9 Eylül 1922-1939” ve “Yüzyılın Sevdası: İzmir” isimli eserler, dijital ortamda da okuyucuyla buluştu. Özgener: "Başarıya ulaşmak için yenilik şart Dijitalleşme ve dönüşümün önemini her platformda dile getirdiğini ifade eden İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Alışkanlıklarımızın hızla değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Değişime ayak uydurmak ve yeniliklere açık olmak başarıya ulaşmanın temel unsurlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Biz de bu düşünceden hareketle Odamız yayınlarının çok kıymetli iki eserini dijital ortamda okuyucuya sunmak istedik. Eserlerimiz, özellikle tarih araştırmaları için önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Hedefimiz, İzmir Ticaret Odası Kültür, Sanat ve Tarih Yayınları’ndan çıkan farklı kitap çalışmalarını da e-kütüphane üzerinden paylaşmak. Böylece hem kentimizin hem de ülkemizin kültürel mirasına katkı sunmak istiyoruz” dedi. Tarihe ışık tutan eserler Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalında görevli Dr. Öğretim Üyesi Erkan Serçe tarafından İzmir Ticaret Odası için kaleme alınan “Türk Basınında 9 Eylül 1922-1939”, Eylül 1922’nin öncesinde ve sonrasında yaşananları 15 yıllık gazete kupürleriyle ele alıyor. “Yüzyılın Sevdası: İzmir” ise, Cumhuriyetimizin 100 yıllık sürecinde İzmir’in üstlendiği rolü anlatıyor.