ASAYİŞ - 03 Kasım 2024 Pazar 13:06

İzmir’de bir polisin öldüğü olayla ilgili 4 tutuklama

A
A
A
İzmir’de bir polisin öldüğü olayla ilgili 4 tutuklama

İzmir’in Çiğli ilçesinde bir markete gerçekleştirilen silahlı saldırıda, istirahatli olduğu öğrenilen polis memurunun vurularak hayatını kaybettiği olayla ilgili gözaltına alınan 7 şüpheliden 4’ü tutuklandı.


Olay, 28 Ekim saat 21.30 sıralarında İnönü Mahallesi 9501 Sokak’ta bulunan markette meydana gelmişti. Edinilen bilgiye Ü.Ö.’nün işlettiği markete, kendisini daha önce de defalarca rahatsız ettiği iddia edilen kalabalık bir grup araçlarla gelerek, içlerinden M.A. adlı kişinin market sahibine arkadaşı ve müşterisinin adını vererek kendisine borçları olduğunu ve tahsil etmeye geldiklerini söyledikleri öne sürülmüştü. Market sahibi ile grup arasında çıkan tartışmaya bu sırada markette olan polis memuru Mehmet Sıddık Temel (50) de dahil olurken, tabancayla 5 el ateş edilen markette bulunan 3 çocuk babası Mehmet Sıddık Temel, sırtına isabet eden mermilerle ağır yaralanmış ve kaldırıldığı Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetmişti.



Görüntüler ortaya çıkmıştı


Öte yandan olay anının güvenlik kamerası görüntüsü de ortaya çıkmıştı. Görüntüde, marketin dışından içeriye doğru tabancayla ateş edildiği anlar, silah seslerini duyan ve sokakta olan bir kadının kaçtığı daha sonra da şüphelilerin otomobillere binerek kaçtığı anlar yer almıştı.



7 şüpheliden 4’ü tutuklandı


Olayın ardından geniş çaplı çalışma yürüten polis, çevredeki güvenlik kameraları ve görgü şahitlerinin ifadeleri doğrultusunda takip başlatmış ve yapılan çalışmalar neticesinde olaya karıştığı belirlenen 7 şüpheliyi kıskıvrak yakalamıştı. Yapılan üst aramasında olayda kullanıldığı tahmin edilen tabanca da ele geçirilirken, 1 şüpheli emniyetteki işlemlerinin ardından salıverildi. Adliyeye sevk edilen 6 şüpheliden 4’ü çıkarıldıkları mahkemece tutuklanırken, 2 kişi ise adli kontrol şartıyla salıverildi.



İzmir’de bir polisin öldüğü olayla ilgili 4 tutuklama

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’daki hastanelerde ‘büyük deprem’ tatbikatı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından, beklenen büyük İstanbul Depremi sırasında hastanelerinin hizmete devamlılığını sağlamak amacıyla Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun katılımı ile Başakşehir Çam Sakura Şehir Hastanesi’nde deprem tatbikatı yapıldı. Tatbikat senaryosu gereği, deprem sonrası önceden belirlenen illerden hastanelere desteğe gelen ekiplerin görevi devralama süreçleri de canlandırıldı. İstanbul’da olması beklenen büyük depremin hazırlıkları tüm kurumlar tarafından yapılan tatbikatlar ve planlarla devam ederken İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nce bugün bir tatbikat gerçekleştirildi. Tatbikata Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu da katıldı. Tatbikatın amacının olası deprem sonrasında hastanelerde hizmetin sürdürülebilirliğini sağlamak olduğu öğrenildi. Bakan Memişoğlu’na program sırasında İstanbul İl Sağlık Müdürü Abdullah Emre Güner’de eşlik etti. Tatbikatta ilk kez ‘Refarans Hastane Koordinasyon Merkezi’ modeli de devreye alındı. Tatbikat senaryosu gereği, olası büyük deprem sonrasında şehir dışından önceden hastanelere gelen destek ekiplerinin görevi devralama süreci ve canlandırılarak bu koordinasyona hazırlanması amaçlandı. Tatbikat sonrası açıklama yapan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Herkesin depreme, özellikle İstanbul’un hazır olması gerekiyor. Bununla ilgili hem 2019’daki deprem özellikle de 6 Şubat’taki üzücü ve bizi gerçekten yaralayan depremler hastane afet planımızı ve bütün afet planlarımızı gözden geçirerek İstanbul dahil Türkiye’de bir afet planı hazırlandı sağlıkla ilgili. Bu ilk defa uygulanan bir tatbikat amacımız bu afet planlarımızı ve ön görülerimizi tatbikatlarla ile insanlara ezberletmek ve eksiklerimizi tespit etmek. Burada 800 kişi bu tatbikata katılıyor. 2 hastanemiz diğer 2 hastanemizin deprem esnasında görevini ifa etmeye çalışıyor. Biz, bütün İstanbul’daki hastaneleri eşleştirdik. Deprem aşamasında otomatik olarak ekipler ne yapacak, nasıl teslim alacak, hastanede destek nasıl verecek onların tatbikatı yapılıyor. İlk 48 saatte İstanbul’daki hastaneler kendi kendine yeter halde olacak referans hastaneler izolatörlü. Bu hastanelerdeki deprem esnasındaki sağlık hizmetleri yürütülürken, destek illerden gelen bu hastanelerin ekiplerinin buradaki görevi ve hastanenin yönetimini alıp sağlık hizmetlerini kesintisiz sürdürmek amacıyla yapılan bir tatbikat. Böylece deprem esnasında buraya gelecek ekipler, hem nasıl devralacaklar görevi hem de hastaneyi tanıyorlar. Böylece inşallah yaşanmaz ama deprem esnasında sağlık hizmetlerinin kesintisiz sürdürülebilmesi ve dışarda gelecek ekiplerin görevi nasıl devralacağı ve hangi hastanede nasıl çalışacağı artık planlamalarımız oluştu ve tatbikatlarımız başladı” dedi. (MD-SB-
Manisa Manisa’nın köy okulundan Prag’a uzanan Erasmus projesi Manisa’nın Şehzadeler ilçesine bağlı kırsal Karaoğlanlı Mahallesinde bulunan Karaoğlanlı Ortaokulu öğrencileri Erasmus+ Akreditasyon Programı dahilinde hazırlanan ’Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Projesi’ kapsamında Çekya’nın başkenti Prag’ta bulunan proje ortağı okulu ziyaret ederek bir hafta boyunca hem okulun eğitim sistemlerini yakından inceledi hem de sosyal etkinliklere katılarak farklı bir deneyim yaşamış oldu. Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğünün Erasmus+ Akreditasyon Programı dahilinde hazırlanan Innovative Approaches in teaching (Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar) Projesi kapsamında Karaoğlanlı Ortaokulu öğrencileri 17-23 Kasım tarihinde Çekya’nın başkenti Prag’taki ortak okulları olan Zakladni škola Praha-Petrovice’yi ziyaret etti. Karaoğlanlı Ortaokulu’ndan projeye katılan 5 öğrenciye refakatçi olarak İngilizce Öğretmeni Murtaza Gürkan ve iş başı gözlemcisi olarak Karaoğlanlı Okul Müdürü Murat Arpacı eşlik etti. Bir haftalık süreçte Karaoğlanlı öğrencileri, Prag’daki ortak okullarında, Çekyalı yaşıtları ile matematik derslerine katıldı, yabancı dil öğreniminde ’Kahoot’, ’Wordpad’ gibi Web 2.0 araçlarını ve uygulamalarını kullanarak etkinliklere dahil oldu. Proje sayesinde öğretmenler ve öğrenciler proje ortağı okullarının eğitim sistemini yakından inceleme ve tanıma fırsatı da buldu. Öğrenciler ayrıca karşı okulun kültürel ve sosyal faaliyetlerindeki etkinliklere katılarak ’Yabancı öğrencilerle etkileşim’, ’Dil gelişimi’, ’Grup faaliyetleri’ ve ’Öğrenci grup hareketliliği’ gibi eğitim sisteminin yeni yaklaşımlarını farklı bir deneyim ile gerçekleştirdi. Proje sonunda tekrar kendi okullarına dönen Karaoğlanlı Ortaokulu öğrencileri; gözlemlerini, deneyimlerini öğretmenleri ve öğrenci arkadaşlarına aktararak hem heyecanları paylaştı hem de akranlarının eğitim konusunda ufkunu açmalarına önayak oldu. Öğrenciler proje sayesinde yaşamları boyunca unutamayacakları bir eğitim tecrübesi edindiklerini belirtirken; bir köy okuluna bu fırsatın verilmesini sağlayan Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğüne, proje süresince kendilerine rehberlik edip onlarla yakından ilgilenen Okul Müdürü Murat Arpacı ve İngilizce Öğretmenleri Murtaza Gürkan’a teşekkürlerini ifade etti. Proje dahilinde Prag’daki Zakladni škola Praha-Petrovice okulu öğrenci ve öğretmenleri de önümüzdeki aylarda köy okulunu ziyarete geleceği öğrenildi.
İstanbul Bomba yapımı ve eğitimi verdiği iddia edilen şüpheliye 15 yıla kadar hapis talebi İstanbul’da sosyal medyada paylaşılan bir videoda yer alarak bomba yapımı ve eğitimi verdiği iddia edilen şüpheliye yönelik yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, şüphelinin 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, sosyal medyada paylaşılan bir videoda yer alarak bomba yapımı ve eğitimi verdiği iddia edilen ve DEAŞ silahlı terör örgütünde faaliyet gösterdiği değerlendirilen şüpheli Rami Haccar’a yönelik yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, sosyal medyada paylaşılan ve 2015 yılının Haziran ayında Suriye’de çekilen, Heyet Tahrir Şam (HTŞ/FEC/ENC) terör örgütü propagandası içerikli videonun detaylı olarak incelendiği, videonun 22. saniyesinde görünen şahsın şüpheli Rami Haccar olabileceği şeklinde bilgilerin iletildiği ve bunun üzerine ‘DEAŞ silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan soruşturma başlatıldığı aktarıldı. Bomba yapım videosunda yer aldığı belirtildi Hazırlanan iddianamede, şüpheli Haccar ile videodaki kişinin aynı kişi olduğunun uzmanlık raporu ile tespit edildiği, şüphelinin videoda bulunduğu anlarda ise bomba yapım işleri ile ilgili görüntülerin çekildiği anlar olduğu kaydedildi. "Bomba yapımına ilişkin bir şey bilmiyorum" Şüpheli Rami Haccar’ın ifadesine yer verilen iddianamede, Suriye’de doğup 2017’de Türkiye’ye geldiğini söyleyerek, "Geçici kimlik koruma belgesi aldım. Herhangi bir suça karışmadım. 2014’de Suriye’de savaşlar başladığında ÖSO’ya bağlı gruplar içerisinde 1 yıl yer aldım. Başımdan yaralanmam sebebiyle beni gönderdiler. ÖSO’dan ayrılınca 1-2 sene Suriye’de Halep’te tekstil işi yaptım daha sonra Türkiye’ye geldim. Görüntülerde bulunan şahıs benim fakat görüntülerde ne anlattığımı bilmiyorum. Orası ÖSO içerisinde alınmış bir görüntümdür. HTŞ içerisinde bulunan bir görüntü değildir. Bomba yapımına ilişkin bir şey bilmiyorum. Benim ellerimden aldığım darbe nedeniyle his kaybı vardır. Böyle bir şey yapmam mümkün değildir. Herhangi bir örgütle bağlantım yoktur. Ben ve benim çevreme göre DEAŞ, terör örgütüdür" dediği aktarıldı. Görüntülerdeki kişinin kendisi olduğunu ancak ne anlattığını bilmediğini söylediği belirtildi İddianamede, şüpheli Haccar’ın video kaydındaki kişinin kendisinin olduğunu ancak görüntülerde ne anlattığını ve bomba yapımına ilişkin bir şey bilmediğini söylese de söz konusu videonun HTŞ/FEC/ENC terör örgütüne ait sosyal medya hesabından paylaşıldığı, şüphelinin Ensar El Akide isimli örgüte ait oluşumun ’Suriye Cihad Filoları’ ismiyle bomba yapım eğitim videosunun bulunduğu ve bu gerekçelerle örgüt içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet gösterdiğinin değerlendirildiği belirtildi. 15 yıla kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheli Rami Haccar’ın ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Şüphelinin yargılanmasına önümüzdeki günlerde İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.
İzmir 22 yıldır usanmadan oğullarını arıyorlar: "Ömrümün yarısı ağlamakla geçti" İzmir’in Karşıyaka ilçesinde, 22 yıl önce evinin önünden zorla otomobile bindirildikten sonra bir daha haber alınamayan Osman Dikici’nin acılı anne ve babası, 22 yıldır yılmadan usanmadan oğullarını arıyor. Kayıplara karıştığında 27 yaşında olan Osman Dikici’nin babası Kemal Dikici, "Ömrümün yarısı ağlamakla geçti, kanser oldum" diye konuştu. Olay, 1 Haziran 2002 gecesi Karşıyaka ilçesi Bahçelievler Mahallesi Cevdet Bilsay Caddesi’nde meydana geldi. İlçede market işleten ve o zamanlar 27 yaşında olan Osman Dikici, evinin önünden aracına bineceği sırada, kimliği belirsiz kişilerce otomobile bindirilip kaçırıldı ve o günden beri evine dönemedi. Dikici’nin ailesi o günden bu yana çocuklarını aramayı sürdürürken, aile hem polise haber verdi hem de kendi imkanlarıyla çocuklarını aramayı sürdürdü ancak aramalardan hiçbir sonuç çıkmadı. Son olarak 2018 yılında yapılan bir ihbar ile soruşturma yeniden açılsa da o çalışmalardan da bir sonuç çıkmadı. Gizemli telefon: "Bizim Osman ile işimiz var, kendisi bir ay bizimle kalacak" 22 yıl önce ilçede rüşvet iddiasıyla açığa alınan polislerin oğlunu kaçırdığını ileri süren baba Kemal Dikici, oğlunun kayıplara karışmasının ardından kendilerine gelen bir telefondan bahsetti. Osman’ın yanlarında olduğunu söyleyen telefondaki gizemli kişiden bahseden baba Dikici, "Market açtık, oğlum marketi çalıştırıyordu. İşe sabah gidiyor, akşam geliyordu. O mıntıkada görevli 3 polisle tanışmıştı. Bunlarla samimiyet kurmuşlardı. Bir gün o bölgede polisler bir kişiyi ruhsatsız silahla yakalamışlar, şüpheliye de 4 bin dolar karşılığında kendisi hakkında rapor tutmama teklifinde bulunmuşlar. Sonra bu kişiden sürekli para istemişler ve silahla yakalanan kişi avukata başvurunca avukatı da tehdit etmişler. Bunların hepsinden Osman’ın da haberi var. O dönemin emniyet müdürünün devreye girmesiyle bu polisler açığa alınıyor. 1 Haziran 2002 gecesi Osman eve gelmedi ve ertesi sabah biz kendisini aramaya başladık. 2 Haziran gecesi de bize bir telefon geldi ve Osman’ın kaçırıldığını söyledi; ’Bizim Osman ile işimiz var, kendisi bir ay bizimle kalacak’ dendi. Ben kim olduklarını söylediğimde de telefon kapandı. Daha sonra polis ekipleri tarafından yapılan çalışmayla yakalandılar; ama Osman ortada yok. Nerede olduğu sorulduğunda da Osman’ın kendilerinden ayrılıp gittiğini söylemişler. O gün bugündür oğlum ortada yok" dedi. "Ömrümün yarısı ağlamakla geçti" Oğlunun dirisine de ölüsüne de kavuşamadıkları bu süreçte, üzüntüden kanser hastası olduğunu, sürekli ağladığını söyleyen baba Kemal Dikici, "Sürekli mahkemelerle uğraştık oğlumu bulmak için. Daha sonra 20 seneyi geçince zaman aşımına uğramasın diye tekrar dosya açtırdık. Bu zamana kadar oğlumun dirisini de ölüsünü de aradık. Kanser hastası oldum, kemoterapi gördüm. Kolay bir iş değil, Allah kimseyi, düşmanımı bile evlat acısıyla sınamasın. Televizyonda kayıplarla ilgili bütün programları izliyorum, oğlumdan bir iz çıksın diye her gün kanallara bakıyorum. Ömrümün yarısı ağlamakla geçti. Oğlum canlı gelirse dünyalar benim olur. Kaçırıldığında 27 yaşındaydı, şimdi ise 49 yaşında. Polis ekipleri oğlumu hala arıyorlar gayretli bir şekilde. Oğlumun kaçırılmasının suçlusu olan Bülent Uzun’un da Ukrayna’da olduğu ve kırmızı bültenle arandığını öğrendik" diye konuştu. "Oğlum şimdi karşımda olsa doya doya sarılır özlem giderirdim" Oğluna duyduğu hasreti dile getiren acılı anne Fatma Dikici ise, "1 Temmuz akşamı oğlum bana telefon etti ve eve geleceğini söyledi. Gece uyudum uyandım ve baktığımda yatağında yoktu. Sabah bir daha baktım yine yok. O gece bir telefon geldi ve Osman’ın ellerinde olduğunu söyledi. O günden beri kendisinden haber alamadık. Devlet büyüklerinden ve tüm yetkililerden yardım istiyorum. Oğlum şimdi karşımda olsa doya doya sarılır özlem giderirdim. Oğlumu kaçıranların, bizi bu duruma sokanların yargılanmasını istiyorum. Eşim de ben de hasta olduk. Allah kimseye bu sıkıntıyı vermesin" açıklamasında bulundu.