SAĞLIK - 29 Kasım 2024 Cuma 11:19

Minik savaşçılar ’Prematüre Günü’nde bir araya geldi

A
A
A
Minik savaşçılar ’Prematüre Günü’nde bir araya geldi

VM Medical Park Pendik Hastanesi’nde Dünya Prematüre Günü dolayısıyla düzenlenen etkinlikte erken doğan bebek ve aileleri bir araya geldi.


VM Medical Park Pendik Hastanesi’nde Dünya Prematüre Günü dolayısıyla anlamlı bir etkinlik düzenlendi. Erken doğan bebek ve ailelerinin sesini duyurmak, onlara destek olmak ve bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen etkinliğe Prematüre Bebek Ebeveyn Danışmanı ve Yazar İnci Candemir de katılım sağladı.



“Toplumda duyarlılığı artırmak istiyoruz”


Neonatoloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Bolat, “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de prematüre bebekler ve aileleriyle toplumda duyarlılığı artırmak ve dayanışma içerisinde olmak, onların yaşadığı sorunları gün yüzüne çıkarmak, onlara destek olmak için yapılan bir uygulama. Bu çocuklar doğduktan sonra yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde çok ciddi sağlık sorunları yaşıyorlar. Aileleri travmalar yaşıyorlar. Bebeklerinin nasıl olacağını, yaşamlarını nasıl sürdüreceğini düşünüyorlar, bilinmezliğe giriyorlar. Biz sağlık çalışanları olarak aileler ile birlikte tıbbi sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Bunu mümkün olduğu kadar bir yoğun bakım ortamı şeklinde değil de ailelerle birlikte konuşarak, nasıl bir tıbbi destek sağlayacağımızı onlarla paylaşarak, bu süreci mümkün olduğu kadar sorunsuz bir şekilde geçirmeye çalışıyoruz” dedi.



“Prematüre bebekler çok mücadeleci bebekler”


Prematüre Bebek Ebeveyn Danışmanı ve Yazar İnci Candemir, “Prematüre bebekler çok mücadeleci bebekler. O yüzden, 17 Kasım Dünya Prematüre Bebek Günü’nü anmak çok önemli. Hem ailelerin mücadeleleri hem de hekim ve hemşirelerimizin özverili çalışmalarından dolayı bu günü anmak, kahramanlıklarını gün yüzüne çıkarmak, bunları hatırlamak, onlara verdiğimiz değeri dile getirmek için önemli bir gün” ifadelerini kullandı.



“Bebeğime küvezdeyken ‘sen hala benim karnımdasın’ dedim”


Prematüre bebek annesi Gamze Arzuman, “Bugün bizim için çok özel. Çünkü benim kızım 23 haftalık doğdu. 5 ay 11 günlüktü ve 600 gramdı doğduğunda. Ben 5 ay boyunca bebeğimin yanından ayrılırken bir kez bile hoşça kal demedim. ‘Sen hala benim karnımdasın, bu küvez benim karnımın içi ’Sen orada sağlıkla büyümeye devam ediyorsun’ dedim ve bu bağı kurabilmiş olduğumuza inanıyorum. Eve geldikten sonra geçirdiğimiz 1 buçuk yıllık süreçte de çok güzel, çok güçlü bir bağımız oldu. Kızım sağlıklı, ben mutluyum. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.



“Kendi evlatlarıymış gibi ilgilendiler”


Bebeğinin 27 haftalıkken doğduğunu söyleyen Buket Şimşek, “2 ay boyunca hiç endişe etmeden, gayet pozitif bir süreç geçirdik. Tüm ekibe çok güveniyorduk. Bebeğimizi eve götürdükten sonra da destekleri hiçbir şekilde bitmedi. Hepsine teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. İkiz bebeklerinin 28 haftalıkken dünyaya geldiğini söyleyen Fatoş Şeker ise, “Yaklaşık 2 ay yenidoğan ünitesinde yoğun bakım servisinde kaldı bebeğimiz. Buradaki ekip kendi evlatlarıymış gibi ilgilendiler. Günde 2 kez görüşlerimiz oluyordu. Sonraki süreçte de her şeyden memnun kaldık” dedi.



Minik savaşçılar ’Prematüre Günü’nde bir araya geldi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Firari Esenyurt Eski Belediye Başkan Yardımcısı’nın avukat akrabası gözaltına alındı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında firari konumda bulunan Esenyurt Eski Belediye Başkan Yardımcısı Osman Yalçın’ın kaçmasına yardım ettiği iddia edilen avukat olan akrabası gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından PKK/KCK silahlı terör örgütünün faaliyetlerinin deşifre edilmesi ve Esenyurt Belediye Başkanlığı’nda başka bir soruşturma çerçevesinde tutuklanan Belediye Başkanı Ahmet Özer döneminde terör örgütüne finansman aktarıldığı yönündeki iddiaların araştırılmasına yönelik soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında, Esenyurt Belediye Meclis üyesi olan ve tutuklanan Belediye Başkanı Ahmet Özer döneminde Fen İşleri Müdürlüğü, Park ve Bahçeler Müdürlüğü, Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü ile Zabıta Müdürlüğünden sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Osman Yalçın’ın, örgütün mali alan yapılanmasında faaliyet yürüttüğü ve Diyarbakır’da faaliyet göstermekte iken terör örgütü iltisakı nedeniyle kapatılan ’Jiyan TV’ isimli medya kuruluşuyla irtibatı bulunduğu tespit edilmişti. Şüpheli Yalçın’ın ayrıca, örgüt elebaşı Duran Kalkan’ın 2024 yerel seçimler öncesinde yaptığı açıklamasında, kamuoyunda ’Kent Uzlaşısı’ olarak bilinen, örgüt mensuplarının metropol belediyelerine sızdırılması talimatı doğrultusunda, Esenyurt Belediye Başkanlığı’na yerleştirildiği tespit edilen ve bu şekilde Belediyelerin imkanları kullanılarak örgütün mali yapısına destek ve alan saha gücünün arttırılmasının hedeflenmesiyle ilişkili olduğu aktarılmıştı. Soruşturma çerçevesinde şüpheli Osman Yalçın’ın yakalanmasına yönelik Esenyurt ve Beylikdüzü’nde operasyon düzenlenmiş, düzenlenen operasyon sonucu şüpheli Yalçın’ın yakalanamayarak ’firari’ konumunda olduğu, öte yandan arama işlemleri sırasında şüphelinin kullandığı ve evinde bıraktığı cep telefonları ile dijital materyallere el konulduğu öğrenilmişti. Avukat akrabası gözaltında Öte yandan firari şüpheli Yalçın’ın kaçmasına yardım ettiği iddia edilen ve eşinin kardeşi olduğu öğrenilen avukat Evin Emine Demir Sarıçiçek, ’suçluyu kayırma’ suçundan yakalanarak gözaltına alındı.
Ağrı Ağrı Sağlık Müdürü Daharlı, aile hekimliği yönetmeliğindeki yeni değişiklikleri değerlendirdi Ağrı İl Sağlık Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Coşkun Daharlı, açıklanan yeni aile hekimliği yönetmeliğiyle ilgili bilgi vererek, vatandaşların sağlık durumlarının daha etkin takip edilmesi amacıyla yılda en az iki kez aile hekimlerine başvurmaları gerektiğini vurguladı. Yönetmelik değişikliği kapsamında aile hekimliği sistemini güçlendirmek ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artırmayı hedeflediklerini ifade eden Daharlı, "Yeni düzenlemeyle aile hekimlerinin, kendilerine kayıtlı bireylerle altı ayda bir olmak üzere yılda iki kez temas kurması amaçlanıyor. Böylece vatandaşlarımızın sağlık durumları yakından takip edilecek ve ikinci basamak sağlık hizmetlerine olan ihtiyaç azaltılacak." dedi. Daharlı, düzenlemenin Resmi Gazete’de yayımlanarak Kasım 2024 itibarıyla yürürlüğe girdiğini ve Sağlık Bakanlığı tarafından tüm illere gerekli duyuruların yapıldığını belirtti. Yönetmeliğin amacının aile hekimi ve kayıtlı nüfus arasındaki iletişimi güçlendirmek olduğunu ifade eden Daharlı, vatandaşlara da çağrıda bulunarak, "Hiçbir sağlık sorununuz olmadığını düşünseniz bile yılda iki kez aile hekiminizi ziyaret edin. Bu şekilde hastalıkları erken dönemde tespit ederek gerekli önlemleri alabiliriz." diye konuştu. Kronik hastalıkların artan yaşlı nüfusla birlikte toplum sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturduğunu belirten Daharlı, yeni düzenlemeyle bu hastalıkların erken teşhis ve kontrol altına alınmasının hedeflendiğini söyledi. Kanser ve diğer kronik hastalıklar için düzenlenen tarama ve izlem programlarına vatandaşların katılım göstermesinin önemine vurgu yapan Daharlı, "Bu çalışmalar, yaşam kalitesini artırmanın yanı sıra sağlık giderlerini azaltmada da etkili olacaktır." ifadelerini kullandı. Gereksiz ilaç kullanımının önlenmesi amacıyla teşvik edici düzenlemeler yapıldığını aktaran Daharlı, "Yanlış antibiyotik kullanımı, mikroorganizmaların direnç kazanmasına yol açarak enfeksiyonlarla mücadeleyi zorlaştırıyor. Ayrıca mide koruyucular ve ağrı kesicilerin bilinçsiz kullanımı yan etkilerle birlikte sağlık sorunlarına neden oluyor." dedi. Daharlı, yapılan düzenlemelerin halk sağlığını koruma ve aile hekimlerinin bu konuda farkındalığını artırma amacını taşıdığını belirtti. Kamuoyunda, aile hekimlerinin oylanacağı ve maaşlarının memnuniyet düzeyine göre düşürüleceği yönünde yanlış bir algı oluştuğunu söyleyen Daharlı, "Bu düzenleme bir ceza değil, teşvik edici bir uygulamadır. İl ortalamasının üzerinde memnuniyet sağlayan aile hekimlerine ek ödeme yapılması öngörülmektedir." diye konuştu. Düzenlemeyle aile hekimliği sisteminin daha etkin ve verimli bir yapıya kavuşmasının amaçlandığını belirten Daharlı, vatandaşlardan bu sürece destek olmalarını istedi.
Trabzon Doğu Karadeniz’de kırsaldan kente göç her yıl artıyor Doğu Karadeniz Bölgesi’nde kırsaldan kentlere doğru göç hareketliliği her geçen yıl artıyor. Bölgede kırsalda yaşayan nüfusun yüzde 17’lere kadar gerilediği belirtilirken, Ortahisar Belediyesi’nin başlattığı üretim seferberliği kapsamında ‘İnsanları doğduğu şehirde doyurmak’ temasıyla konferans düzenlendi. Ortahisar Belediyesi’nin başlattığı üretim seferberliği kapsamında ‘İnsanları doğduğu şehirde doyurmak’ temasıyla düzenlenen ‘Kırsalda Üretim ve İstihdam Temelli Kalkınma’ çalıştayı başladı. İki gün sürecek olan çalıştayda, 6 bilim insanı ‘Kırsalda kalkınma, kır-kent ilişkileri, gıdanın geleceği, üretim sistemleri, tarımsal üretim, iklim krizi ve kalkınma’ konularında sunumlar yapacak. Çalıştayın yapıldığı Ortahisar Belediyesi Çok Amaçlı Salonunun girişinde Trabzon’un yöresel ürünlerinin yer aldığı stantlar kurulurken, ‘Kırsalda Üretim ve İstihdam Temelli Kalkınma’ Çalıştayına Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, Tarım Orman-İş Sendikası Kurucu Başkanı Şükrü Durmuş, Belediye Başkan Yardımcıları Alpaslan Özdemir, Cüneyt Zorlu ve Mustafa Özer İskender, ORBEL Genel Müdürü Celal Akaç, Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, Ortahisar Ziraat Odası Başkanı Mustafa Bekar, akademisyenler, birim müdürleri ve vatandaşlar katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, üretimi ve üreticiyi her alanda destekleyeceklerini söyledi. İlçede üretimin artırılması yönünde çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Başkan Kaya, “Belediye Başkanı seçildiğim günden bugüne, ‘Trabzon’da insanların hayatına nasıl dokunuruz, özellikle kırsal mahallelerimizde yaşayan insanlarımızı nasıl üretimin bir parçası haline getirebiliriz, ev ekonomilerine katkı yapmalarını nasıl sağlarız?’ diye düşündük. Gün içerisinde belediyecilik faaliyetlerini yapıp akşamları köylere giderek insanlara hayvancılığı, kalkınmayı, üretimi ve üretimin önemini anlatmaya çalıştık” dedi. “O mis gibi ürünler artık üretilmez hale geldi” Köyde yaşayan insanların yüzde 90’ının yumurtayı marketten aldığını belirten Başkan Kaya, “Bizim Akoluk’ta bir köy ürünleri ve kadın üreticilerimizin satış yaptığı pazarımız var. Kireçhane mahallemizde de böyle bir pazar vardı ve biz bu pazarın kurulumu öncesinde mahallede 3 olan inek sayısının pazarın kurulmasından sonra 50-60’lara çıktığını öğrendik. Niye? Çünkü insanlar burada bu farkındalığı kazandı, üretimin yapılması gerektiğini hatırlayan insanlar bilinçlendi ve ayağa kalktı. Kırsaldaki insanlarımız aslında bir şeyler yapmak istiyor. Ama onlara önayak olacak, onlara bir perspektif çizecek insanlara ihtiyaç duyuyorlar. Bu anlamda bu çalıştayın çok katkısı olacağına inanıyorum. Trabzon bir turizm kenti, bir kültür kenti, bir sanat kenti, bir tarih kenti olarak tanımlanıyor ama bu çok önemli başlıkların yanında Trabzon aslında geçmişte çok değerli ürünler üreten bir tarım kentiymiş. Yani bizim Akçaabat’ın ürettiği tütünlerin Amerikalara kadar satıldığını biliyoruz. Keza fındık ve çay üretimi şehrimizde yapılıyor ama bunun dışında özellikle sebzeler, köylerde yaşayan insanların ürettiği birbirinden değerli o mis gibi ürünler artık üretilmez hale geldi. Herkes üretimden koptu. Şimdi köylerde yaşayan insanların yüzde doksanı yumurtayı marketten alıyor, içme suyuna kadar, yoğurda kadar, süte kadar bütün hayvansal ve tarımsal ürünleri marketten alıyor. Bu sürdürülebilir bir tablo değil” diye konuştu. “Köy üretim demektir, üretilen yer demektir” Köylerin üretiminden koparıldığını kaydeden Başkan Kaya, “Biz Türkiye’nin üreterek ayağa kalkmasını istiyoruz. Ve bütün insanlarımızı da üretimin bir parçası haline getirmek istiyoruz. Hangi noktada, hangi desteğe ihtiyaçları varsa bu desteği sonuna kadar verme kararlılığındayız. İnsanlar üretmek zorunda, her şeyi hazır alan, her şeyi tüketen bir toplum olmaktan uzaklaşıp artık bir üretim toplumu haline gelmek zorundayız. Her şeyi dışarıdan alan bir ülke haline geldik. Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘Köylü milletin efendisidir’ derken boşuna dememiş. Çünkü köy üretim demektir, üretilen yer demektir. Ama biz bütün köylerimizi maalesef üretimden kopardık. Ne oldu? Üretim olmayınca üretilen ürünler değerinin karşılığını bulmayınca insanlar kent merkezlerine akın etmek zorunda kaldı. Kentler içinden çıkılmaz bir karmaşanın yaşandığı yerler haline geldi. Dolayısıyla köylerimizde özellikle kırsal mahallelerimizde, tarım arazilerimizde yeniden tarımsal faaliyetleri, bu tür çalışmaları başlatırsak yerel yönetimler olarak üretenlere gerekli destekleri verirsek, üreten insanlar, ürettiğinin değerini, karşılığını görürse Türkiye yeniden bir ayağa kalkış süreci yaşayabilir. Biz de yerelde bunu başlatma gayesiyle bu çalıştayı düzenledik” ifadelerini kullandı. Protokol konuşmalarının ardından Kırsalda Üretim ve İstihdam Temelli Kalkınma Çalıştayına geçildi. Çalıştayın ilk gününde Prof. Dr. Ali İsmet Demirsoy ‘iklim krizi ve kalkınma’, Prof. Dr. Bülent Gölçubuk ‘kırsal kalkınma’, Prof. Dr. Okan Gaytancıoğlu ‘tarımsal üretim’, Prof. Dr. Kenan Ok ‘karma üretim sistemleri’, Doç. Dr. Bahar Yenigül ‘kır-kent ilişkileri’ ve Prof. Dr. Mustafa Bayram ise ‘gıdanın geleceği’ konularında akademik sunumlar gerçekleştirdi. Çalıştayın ikinci gününde de akademisyenler tarafından seminerlere devam edilecek.