ASAYİŞ - 29 Kasım 2024 Cuma 14:41

İstanbul’da sahte alkolden ölenlerin sayısı 4’e yükseldi, 14 kişi gözaltına alındı

A
A
A
İstanbul’da sahte alkolden ölenlerin sayısı 4’e yükseldi, 14 kişi gözaltına alındı

İstanbul’da sahte alkolden ölenlerin sayısı 4’e yükselirken, zehirlenen 8 kişinin de hastanedeki tedavilerine devam ediliyor. Sahte alkol ölümlere neden olanların yakalanmasına ve eğlence mekanlarına yönelik denetim yapan İstanbul polisi ise, 14 şüpheliyi gözaltına aldı. Yapılan aramalarda ise 10 litre etil-metil alkol, 165 şişe alkol, 6 adet anason kaçak içki yapımında kullanılan madde ile 16 litre üzerinde bandrol bulunmayan sahte alkol ele geçirildi.



İstanbul’da geçtiğimiz 3 gün içerisinde Şişli, Beyoğlu, Fatih, Ümraniye’de 12 kişi, sahte alkolden zehirlendikleri şüphesi ile hastanelere kaldırıldı. Hastaneye kaldırılanlardan biri kişi daha hayatını kaybederken, ölenlerin sayısı 4’e yükseldi. 8 kişinin ise tedavilerine devam ediliyor. Sahte içkiden ölümlerin ardından polis ekiplerinin insan hayatını hiçe sayanlara yönelik denetimleri hız kesmeden sürüyor. Olaylarla ilgili olarak yürütülen çalışmalar kapsamında zehirlenen vatandaşlara sahte alkol temin eden ve zehirlenmelerine sebep olan 12 şüphelinin yakalanmasına yönelik operasyon gerçekleştirildi. Şişli, Beyoğlu, Fatih ilçelerinde gerçekleştirilen operasyonlarda 12 şüpheli yakalandı. Şüphelilerin işyeri ve araçlarında yapılan aramalarda ise 410 litre etil-metil alkol, 165 şişe sahte alkol, 6 adet anason kaçak içki yapımında kullanılan madde ele geçirildi. Gözaltına alınan 12 şüpheli hakkında ise yasal işlemler başlatıldığı öğrenildi.


Beyoğlu’nda "sahte alkol" denetimi


Beyoğlu’nda ise alkol satışı yapan işletmelere yönelik denetim yapıldı. Denetimlerde 33 adet toplamda 16 litre üzerinde bandrol bulunmayan sahte alkol ele geçirildi. Denetimler sırasında sahte alkol ele geçirilen 2 ayrı işletmenin sorumlusu olduğu belirlenen M.Ç. ve R.G. isimli şahıslar yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin çeşitli suçlardan toplamda 28 kaydı olduğu tespit edildi. Gözaltına alınan şüpheliler adli işlem başlatıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde YÖK Başkanı Özvar: "Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır" Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, "Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır" dedi. Niğde’de Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen "2030’a Doğru Yükseköğretim Vizyonu Toplantısı", bölge üniversitelerinden gelen 37 rektör ve rektör yardımcısının katılımı ile gerçekleştirildi. Dünya genelinde yaklaşık 250 milyon öğrencinin yükseköğretime devam ettiğini, bu sayının 2030’da 380 milyona, 2040’ta ise 600 milyona ulaşmasının öngörüldüğünü söyleyen YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, "Türk üniversitelerinin uluslararası akreditasyon standartlarını karşılamada ve küresel üniversite sıralamalarında üst sıralarda yer almada ciddi ve başarılı bir sınav verdiğini bugün uluslararası çevreler de teslim etmektedir. Bununla birlikte üniversiteler olarak mevcut durumla yetinmemiz mümkün değildir. Uluslararası görünürlük ve nispi rekabet üstünlüğü konusunda almamız gereken daha ciddi mesafeler bulunmaktadır. Bu durum, ülkemizin uluslararası öğrenci ve öğretim üyesi çekme kabiliyetini ve küresel akademik camiadaki genel itibarımızı etkilemektedir" dedi. "Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır" Türkiye’nin uluslararası öğrenci çekme konusunda daha büyük rakiplerinin ortaya çıkacağını ve yükseköğretim kurumlarının bu rekabete şimdiden hazırlanması gerektiğini söyleyen Özvar, 350 bine ulaşan uluslararası öğrenci sayısı ile iftihar etmenin çok doğru bir yaklaşım olmayacağını belirtti. "Uluslararası öğrenci sayısının artması kadar uluslararası öğrencilerin kalitesinin de artmasını birinci öncelik haline getirmemiz gerekmektedir" diyen Prof. Dr. Özvar, "Gelecek öğrencilerin sayısı kadar kalitesi de bizim temel gündemimizdir. Eğer gerekli mevzuat altyapısı çalışmalarını tamamlamaz, üniversiteler olarak uluslararası öğrenci hareketliliği konusunda dünya standartlarında işlemler tesis etmezsek Türk üniversitelerinin itibarına yönelik dünya ölçeğinde olumlu itibarımız kaybolabilir. Bu sadece Yükseköğretim Kurulunun veya diğer üst kurumların sorumluluğunda değildir. Bu birinci derecede rektörlerin omuzları üzerindeki sorumluluktur. Demografik değişmenin en büyük sonuçlarından bir tanesi hiç şüphesiz sağlık sektöründe kendini gösterecektir. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde sağlık hizmetlerinden daha fazla sayıda bilhassa geç yaş grupları ve çocuk yaş grupları biraz azalmakla beraber yaşlı grubun misli oranının artması, sağlık sektöründe bir takım sınamaları beraberinde getirecektir. Bu bakımdan önümüzdeki yıllarda yaşlı bakımı olmak üzere muhtelif alanların daha şimdiden üniversitelerin gündemine girerek, bu konularda bir kısım çözümler, bir kısım projeler üzerinde durması veya çalışması önem arz etmektedir. Demografik değişim konusunu, demografik dönüşüm konusunu rektörler olarak gündeminize almanızı bekliyoruz. Sadece doğum oranlarının düşmesi değil, sadece yaşlılık değil, göç konusunun gerek iç, gerek dış göç konusunun yükseköğretime muhtemelen sonuçlarıyla beraber değerlendirilmesi hepimizin ödevleri arasında bulunmak zorundadır” ifadelerini kullandı.
Ankara TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Yayman: “DEM, üzerine düşen tarihsel sorumluluğunun farkındadır” TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman, “Adım atma sırası DEM Parti’dedir. DEM, üzerine düşen tarihsel sorumluluğunun farkındadır” dedi. Meclis Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, dijital telif yasası ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmeye ilişkin açıklama yaptı. Dün TBMM’de toplanan Dijital Mecralar Komisyonu’nda Disney Plus ile yapılan görüşmeyi hatırlatan Yayman, “Çok verimli bir toplantı oldu. Önümüzdeki dönemde tekrar X platformunu davet ettik. X platformu gelecek. Yine diğer platformları davet ettik. Son günlerde dijital gündem çok yoğun, çok hareketli biliyorsunuz. Biz her zaman şunu söyledik, söylemeye devam ediyoruz; dijitalleşme ve sosyal medya meselesi bir ulusal güvenlik meselesidir. Ve meseleye bu pencereden bakmak gerekiyor” şeklinde konuştu. “Bazı ülkelerde sosyal medyaya girişin 16 yaş olması gerektiği yönünde bir takım düzenlemeler var” Dünyada da sosyal medya platformlarının tartışıldığını hatırlatan Yayman, “Bazı ülkelerde sosyal medyaya girişin 16 yaş olması gerektiği yönünde bir takım düzenlemeler var. Yine başta ABD olmak üzere sosyal medya çok konuşuluyor, tartışılıyor. Oyun siteleri olmak üzere sanal kumar konusu milletimizin gündemidir, sokağın gündemidir. Vatandaşlarımızın bizi gördüklerinde ‘Lütfen evlatlarımızı sanal kumardan ve dijital bağımlılıktan kurtarın’ şeklinde bir yaklaşımları var. Geldiğimiz nokta itibarıyla sosyal medya maalesef yapıcı yönlerinden daha çok yıkıcı yönleriyle gündeme gelmeye devam ediyor. Biz bunu asla tasvip etmiyoruz” dedi. “Bu sürecin adı terörsüz Türkiye, bin yıllık kardeşlik projesidir” Devlet Bahçeli’nin “Öcalan” çağrısı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Cumhur İttifakı ile uyum içerisindeyiz” açıklamasını değerli bulduğunu ifade eden Yayman, “Bu sürecin adı yeni bir çözüm süreci değildir. Bu sürecin adı terörsüz Türkiye ve Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışır bir 100 yıllık kardeşlik, bin yıllık kardeşlik projesidir. Selahattin Eyyubi’nin torunlarıyla Sultan Alparslan’ın torunlarını karşı karşıya getirmek isteyen, düşmanlaştırmak isteyen bir anlayışa karşı biz biriz ve beraberiz. Bu meseleyi gündelik siyasete kurban etmek isteyen bir takım yorumlar vardır. Eskilerin çok güzel bir tabiri vardır; fikir, hür yorum serbesttir. Yorumları herkes yapabilir. Bu mesele ne bir yeni anayasa yapma süreciyle ilişkilidir ne Cumhurbaşkanımızın bir kez daha aday olma süreciyle ilişkilidir. Çünkü zaten daha önce 2004 yılında ‘Cumhurbaşkanımızın bir sorunu varsa bu Kürt sorunudur, benim meselemdir’ şeklindeki yaklaşımını yaptığında Cumhurbaşkanlığı meselesi yoktu. 2009 yılında Polis Akademisi’nde başlayan demokratik açılım sürecinde yine Cumhurbaşkanımızın cumhurbaşkanlığı hesabı ve yaklaşımı bulunmamaktaydı” ifadelerini kullandı. Bu yeni sürecin terörsüz Türkiye süreci olduğunu belirten Yayman, “Cumhuriyetimizin 100. yılında kardeşlik, birlik, beraberlik ve Türkiye’nin terörden arındırılması sürecidir. DEM Parti siyasetinin terörün vesayetinden, PKK vesayetinden kurtarılması sürecidir” dedi. Bahçeli’nin “Öcalan” çağrısının ezberleri bozan, duvarları yıkan bir açıklama olduğunu aktaran Yayman, “Ömrünü Türk milliyetçiliğine adamış ve bütün siyasi hayatı boyunca PKK terör örgütüne karşı çıkmış bir liderin çıkıp, bu meselede inisiyatif alması çok tarihi önemdedir. Ezberleri bozmuştur ve bütün maskeleri indirmiştir. Herkesin gerçek pozisyonunu ulaştırmıştır. Bir taraftan Öcalan irademizdir diyen Kandil’e ve DEM Parti’ye hodri meydan demiştir. Ve bu noktada Cumhur İttifakı ve Türkiye’de siyaset kurumu olan demokrasiden yana taraf olan ve terörsüz bir siyaseti arzu edenlerin tavrı nettir. DEM Parti’nin PKK ile arasına mesafe koyması ve PKK terör örgütünün silah bırakarak gerçekten artık bu hevesinden vazgeçmesidir. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde biz bunu net olarak göreceğiz. Artık söz sırası, adım atma sırası DEM Parti’dedir. DEM, üzerine düşen tarihsel sorumluluğunun farkındadır. İnanıyoruz ki önümüzdeki günlerde çok daha olumlu haberlerle gündeme gelecektir” açıklamasında bulundu. 2013’deki çözüm süreci hakkında konuşan Yayman, “Öcalan 1999’da Türkiye’ye getirildiğinde ’Tarihsel rolümü oynamaya hazırım’ demiştir. Bu tarihsel rolü oynamak için 2013’te çok önemli sözler söylemiştir. Ama o gün hem DEM Parti hem PKK terör örgütü bu tarihi fırsatı değerlendirememiştir, doğru okuma yapamamıştır. Mesele şudur; PKK terör örgütü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin politikalarına karşı Amerika Birleşik Devletleri’nin politikalarını tercih etmiştir. 2013’te yaşanan süreç budur. PKK terör örgütüne 2013’te Amerika ve İsrail, Suriye’nin kuzeyinde devletçik kurma vaadiyle maalesef süreci sonlandırmışlardır” dedi. “Devletin kurumları bu dönemde daha realist bir strateji yürütmek suretiyle bu sürecin başarı şansını arttıracaklardır” Bundan sonraki adımın DEM Parti’de olduğunun altını çizen Yayman, “2013’teki gibi bu sürecin heba edilmemesi çok önemlidir. Ve ben inanıyorum ki devletin kurumları bu dönemde daha realist bir strateji yürütmek suretiyle bu sürecin başarı şansını arttıracaklardır” diye konuştu.
Erzurum İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı sanat galerisi açılıyor İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı Sanat Galerisi’nin 5 Aralık 2024 Perşembe günü düzenlenen törenle açılacağı belirtildi. İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı Murat Şahsuvaroğlu, Tarihî köklerden ilham alarak modern ve klasik ifade biçimlerine zemin hazırlayan kültürün taşıyıcıları ve geleceğin temsilcileri, Reis-ül Hattatin Hasan Çelebi ve Muhammet Mağ’ın eselerinden oluşan seçki ile ilk sergi ile gençlerin kültürel mirasla bağ kurmasını ve bu mirası geleceğe taşımasını teşvik etmeyi amaçladıklarını söyledi. Sanat’ın sınırları aşan evrensel bir dil olduğunu ifade eden Şahsuvaroğlu, “Şehirler arası diyaloglar kurarak, farklı kültürlerin buluşmasını ve bir arada öğrenme deneyimini destekliyoruz. Galerimiz, Erzurum’dan İstanbul’a, Diyarbakır’dan İzmir’e kadar herkesin hikâyesini duyabileceği bir paylaşım alanıdır. Galerimiz, gençlerin kendi hikâyelerini sanat yoluyla ifade etmelerini sağlayan bir platformdur. Hat, resim, heykel, fotoğraf, dijital sanat gibi farklı disiplinlere yer vererek özgürlüğü destekliyoruz. Sanatla dönüşen genç bireyler, toplumun dönüşümünde de başroldedir. Farklı kültürleri, fikirleri ve yaşantıları bir araya getirerek kapsayıcı bir sanat anlayışı oluşturuyoruz. Her genç, her şehir, her fikir bizim için değerlidir. Bu çeşitliliği desteklemek için sergiler, atölyeler, paneller ve etkinliklerle sürekli yenilenen bir dinamizm sunuyoruz” dedi. Galerinin yalnızca bir sergi alanı değil, bir üretim ve paylaşım merkezi olmayı hedefleoiklarını anlatan Şahsuvaroğlu, “Genç sanatçılar, ustalar ve sanatseverler bir araya gelerek diyalog içinde yeni işler üretir ve bu işleri toplumla paylaşır. Sanat galerimiz, genç sanatçılara burs, mentorluk ve ulusal-uluslararası platformlara erişim imkânı sağlayarak onların kariyerlerini destekler. Yetenekleri keşfetmek ve geliştirmek, geleceğe yaptığımız en değerli yatırımdır. Sanat galerimiz, şehirler arası diyaloğun merkezinde, gençlerin sesini topluma duyurmak için bir aracı olmaya devam edecektir. Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor ve bu gücü toplumun her kesimine yaymayı hedefliyoruz.” dedi.