POLİTİKA - 13 Aralık 2024 Cuma 12:43

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Siber Güvenlik Başkanlığı kuruyoruz”

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Siber Güvenlik Başkanlığı kuruyoruz”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul’da düzenlenen "Stratcom Forum’24" programına katıldı. Cevdet Yılmaz, Siber Güvenlik Başkanlığı kurulacağını duyurarak “Güçlü bir Siber Güvenlik Başkanlığı kuruyoruz. Bu şekilde ürünleri, şirketleri ve süreçleri akredite eden denetleyen ve doğru bir şekilde bu süreçlerin yönetimine katkı sağlayan kurumsal yapımızı bir adım daha ileriye taşıyacağız” dedi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İletişim Başkanlığı tarafından İstanbul’da düzenlenen "Stratcom Forum’24" programına katıldı. Programda konuşan Cevdet Yılmaz, “Türkiye’de yeni bir kurumsal yapı oluşturacağız. Cumhurbaşkanlığımıza bağlı güçlü bir Siber Güvenlik Başkanlığı kuruyoruz. Bu şekilde ürünleri, şirketleri ve süreçleri akredite eden denetleyen ve doğru bir şekilde bu süreçlerin yönetimine katkı sağlayan kurumsal yapımızı bir adım daha ileriye taşıyacağız. Meclisin gündemi müsait olduğu zamanda bu kanunu meclisimize sunacağız. Ayrıca Cumhurbaşkanlığımız kararnamesiyle de onu tamamlayıcı bir düzenleme gerçekleştireceğiz” diye konuştu.


Yapay zeka teknolojilerinin insanlığa fayda getirecek şekilde nasıl kurgulanabileceği ve iletişim alanına etkilerinin konuşulacağı Forum’un önemli bir adım olduğuna inandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Forum’un "İletişimde Yapay Zeka: Eğilimler, Tuzaklar ve Dönüşüm" temasıyla artık geleceğin değil bugünün hatta bu anın teknolojisi dediğimiz “Yapay Zeka” dönüşümünü irdelemesini önemli bir adım olarak görüyorum. Panel içerikleri, yapay zekanın iletişim dünyasındaki hem avantajlarını hem de beraberinde getirdiği riskleri ele alması açısından oldukça anlamlı bir çerçeve sunmaktadır. Yapay zeka teknolojilerinin insanlığa fayda getirecek şekilde nasıl kurgulanabileceği ve iletişim alanına etkilerinin konuşulacağı Forum’un önemli bir adım olduğuna inanıyorum” dedi.



Çığır açan teknolojilerin gelişimiyle, hayatın her alanında köklü bir dönüşüm süreci yaşanmakta olduğunu kaydeden Yılmaz, “Özellikle yapay zeka teknolojileri her geçen gün hızla yeni gelişmelere imza atarak, tarihteki hiçbir dönüşümle kıyaslanamayacak bir ivmeyle ilerliyor. ChatGPT, Kasım 2022’de piyasaya sürüldükten sonra sadece beş gün içinde 1 milyon kullanıcıya ulaşmıştı. Bu ay itibarıyla ise haftalık 300 milyondan fazla aktif kullanıcıya sahip ve kullanıcılar günde 1 milyardan fazla mesaj gönderiyor. Bu büyüme hızı, yapay zekanın gelecekteki potansiyel etkisinin ne kadar geniş kapsamlı olabileceğine işaret ediyor. McKinsey raporuna göre, 2030 yılına kadar yapay zekânın küresel ekonomiye katkısının 15,7 trilyon dolara ulaşabileceği tahmin ediliyor. Bu artışın 6,6 trilyon dolarının artan üretkenlikten, 9,1 trilyon dolarının ise tüketim etkisinden kaynaklanacağı düşünülüyor. Pricewaterhouse Coopers (PwC) tarafından hazırlanan araştırmaya göre ise küresel gayri safi milli hasıla 2030’da yapay zekâya dayalı teknolojiler sayesinde yüzde 14 artacak. Buna göre yapay zeka teknolojilerinin küresel ekonomiye Çin ve Hindistan’ın şu anki toplam ekonomik büyüklüğünden (yaklaşık 13,3 trilyon dolar) daha fazla katkı sağlaması bekleniyor. Diğer taraftan yapay zeka teknolojileri, veriye dayalı yapısıyla hem nitelikli veri üretimi ve paylaşımını gerektiriyor hem de mahremiyet, siber güvenlik ve etik ilkeler konusunda zorluklar hazırlıyor. Siber güvenliği çok önemli görüyoruz. Türkiye’de yeni bir kurumsal yapı oluşturacağız. Cumhurbaşkanlığımıza bağlı güçlü bir Siber Güvenlik Başkanlığı kuruyoruz. Bu şekilde ürünleri, şirketleri ve süreçleri akredite eden denetleyen ve doğru bir şekilde bu süreçlerin yönetimine katkı sağlayan kurumsal yapımızı bir adım daha ileriye taşıyacağız. Meclisin gündemi müsait olduğu zamanda bu kanunu meclisimize sunacağız. Ayrıca Cumhurbaşkanlığımız kararnamesiyle de onu tamamlayıcı bir düzenleme gerçekleştireceğiz. Yapay zekanın getirdiği fırsatları en iyi şekilde değerlendirirken riskleri en aza indirmek için kapsayıcı ve çok boyutlu politikalara ihtiyaç olduğu bir gerçektir. Türkiye olarak Milli Teknoloji Hamlemiz ve Dijital Gelecek vizyonumuz doğrultusunda yapay zeka ekosistemimizi güçlendiriyor, süreci tüm yönleriyle ele alarak kapsamlı bir şekilde ilerliyoruz” ifadelerini kullandı.



Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Yönlendirme Kurulu çalışmalarıyla yapay zeka çalışmalarımızın etkin şekilde koordinasyonunu sağlamış durumda olduklarını aktaran Yılmaz, “2021 yılında yayımlanan 5 yıllık Ulusal Yapay Zeka Stratejimiz ile bu alandaki perspektifimizi ortaya koyduk. Strateji kapsamında hazırladığımız eylem planının ilk 3 yılında önemli ilerlemeler kaydettik ve bugün yüzde 60’ı aşan tamamlanma oranına ulaştık. Bu yıl içinde, güncel gelişmeler ışığında Eylem Planımızı revize ettik ve güçlendirdik. Stratejimizin odağında yapay zeka teknolojilerine ilişkin insan kaynağımızı geliştirmek, teknik altyapımızı kuvvetlendirmek ve kaliteli veriye erişimi kolaylaştırmak var. Bu stratejinin en somut çıktılarından biri, 2024-2025 Eylem Planı ile gündeme alınan Yerli Büyük Dil Modeli geliştirme çalışmalarıdır. TÜBİTAK liderliğinde yürütülen bu proje, yapay zeka tabanlı yerel çözümleri güçlendirecek, iletişim ve içerik üretiminde stratejik bir avantaj sağlayacaktır” dedi.



Avrupa Birliği’nin yapay zeka tüzüğü ile uyumlu bir yol haritası oluşturduklarını kaydeden Yılmaz, “Üniversitelerimizde başlattığımız programlar ile insan kaynağımızı güçlendiriyoruz. Diğer yandan start-up’lar başta olmak üzere Yapay Zeka alanında girişimcilerimizi destekliyoruz. Avrupa Birliği’nin Yapay Zeka Tüzüğü ile uyumlu bir yol haritası oluşturduk. TOBB ETÜ bünyesinde Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarı kurularak yapay zeka araştırmalarına yeni bir boyut kazandırılmıştır. Gençlerimizi ve girişimcilerimizi bu alanda desteklemek için TEKNOFEST Yapay Zeka Yarışmaları, Deneyap Teknoloji Atölyeleri ve Milli Teknoloji Uzmanlık Programlarını destekledik. TechVisa Programı ile yapay zekâ yeteneklerini ülkemize kazandırdık. Türkiye Ulusal Bilim e-Altyapısı TRUBA’ya ilave kapasite kurulumu gerçekleştirilmiştir. 80 bin işlemci çekirdeği, 216 adet GPU ve 14 petabayt depolama alanı ile 6 binden fazla kayıtlı kullanıcıya ücretsiz hizmet veren bu altyapıyla bugüne kadar 192 araştırma projesi desteklemiştir. EuroHPC iş birliği kapsamında, dünyanın en güçlü süper bilgisayarlarından biri olan MareNostrum5’teki ortaklığımız hızlandırılmıştır. Ülkemizde halihazırda; orman yangınlarıyla mücadele, ekin alanlarının analizi, gümrük risk analizleri, KOBİ danışmanlığı, savunma sanayi, sağlık destek hizmetleri gibi alanlarda ileri analitik ve yapay zekâ uygulamaları kamuda aktif olarak kullanılıyor. Üretken Yapay Zeka ile her alanda verimliliği artırmak temel hedefimizdir. KAMAG Kamu Yapay Zeka Ekosistemi Çağrısı ile kamu kurumlarımızın bu alandaki çabalarını desteklemeye devam edeceğiz. Bununla birlikte sentetik veriyi, yapay zeka algoritmalarının eğitimi ve güvenli veri paylaşımı için kritik bir unsur olarak görüyoruz. Artan veri merkezi ihtiyacını karşılamak için bu alanda yatırımları önceliklendirmekte ve desteklemekteyiz. Büyük ölçekli veri merkezlerinin kurulumu için uluslararası yatırımcılarla görüşmeler sürerken, bu merkezlerin enerji ihtiyacının sürdürülebilir ve temiz kaynaklarla karşılanması hedeflenmektedir. Bu alanda gerek yenilenebilir enerji yatırımlarının desteklenmesi gerekse de barışçıl amaçlı nükleer teknolojilerin geliştirilmesi konusu gündemimizdedir” ifadelerini kullandı.



Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Forumun ana teması olan “İletişimde Yapay Zeka: Eğilimler, Tuzaklar ve Dönüşüm” küresel bir gerçekliğe ışık tutuyor. Özellikle konu iletişim ve medya olunca, yapay zekaya dair tartışmaların bir boyutu kaçınılmaz olarak toplumsal değerleri ve demokratik süreçlerimizi nasıl koruyup olgunlaştıracağımıza geliyor. Çünkü mesele sadece teknolojinin sunduğu imkânlar değil, bu imkânların nasıl ve ne amaçla kullanıldığıdır. Yapay zeka, sahte içeriklerin üretimini kolaylaştırmak ve bu içeriklerin daha geniş kitlelere, daha hızlı bir şekilde yayılmasına neden olmak gibi riskleri de beraberinde getiriyor. Deepfake teknolojisiyle üretilen videolar ve manipülatif haberler, sadece bireylerin algılarını değil, toplumların güven duygusunu da hedef alarak demokratik süreçleri ciddi şekilde zedeleyebiliyor. Yapay zeka, bilgi ekosistemimizi yeniden şekillendirirken, yanlış bilgilerin gerçeklerden daha hızlı yayıldığını düşündüğümüzde, bu teknolojinin kontrolsüz kullanımının toplumlara nasıl zarar verebileceğini çok net bir şekilde görebiliyoruz” dedi.



Türkiye’nin dezenformasyonla mücadelede örnek teşkil eden çalışmaları büyük önem taşıdığını vurgulayan Yılmaz, “Bu gerçek, yapay zeka teknolojilerinin sorumlu kullanımının yalnızca teknik bir gereklilik değil, aynı zamanda toplumsal bir zorunluluk olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu noktada, Türkiye’nin dezenformasyonla mücadelede örnek teşkil eden çalışmaları büyük önem taşıyor. İletişim Başkanlığı’mızın bu alandaki kararlı duruşu ve ortaya koyduğu somut adımlar, bilgi kirliliği ile mücadelede etkin bir model oluşturmaktadır. İnanıyorum ki Yapay Zeka’nın iletişim alanındaki olumsuz kullanımları için de İletişim Başkanlığımız kapasitesini yükseltmeye devam edecektir. Yapay zeka teknolojileri, hayatımızın her alanında dönüşüm sağlarken, etik ve sorumlu kullanımını temin etmek en önemli önceliklerimizden biridir. Bu doğrultuda, BM, AB, UNESCO ve OECD gibi uluslararası platformlarda yürütülen çalışmaları yakından takip ediyor, bu girişimlere aktif katkı sağlıyoruz. UNESCO’nun 2021’de kabul ettiği Yapay Zekâ Etiği Tavsiye Kararı, bu teknolojilerin insan hakları, çevresel sürdürülebilirlik ve adalet ilkelerine uygun şekilde kullanılmasını hedefleyen önemli bir adımdır. Ayrıca, Avrupa Konseyi’nin Yapay Zeka ve İnsan Hakları, Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Çerçeve Konvansiyonu, Türkiye’nin de katkılarıyla hazırlanmış ve Mayıs ayında imzaya açılmıştır. Türkiye olarak, yapay zekanın sosyoekonomik hayatta etik ve sorumlu kullanımını temel politikalarımızdan biri haline getirerek, bu alandaki rehber ve araçların geliştirilmesi çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz. Bu bağlamda, etik ve sorumlu yapay zeka kullanımı için yürütülen ulusal ve uluslararası çabalar, Stratcom Forum ’24’ün temel misyonuyla birebir örtüşmektedir. Bu anlamda çok zamanlı bir Forum gerçekleştirildiğine inanıyorum. İnsan odaklı bir yapay zeka anlayışını benimsemek ve bu anlayışı etik değerlerle harmanlamak, yalnızca bir tercih değil, bir zorunluluktur. Bugün burada gerçekleştirilen tartışmalar, bu ortak hedefe ulaşmamız için kritik bir adım olacaktır” şeklinde konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri beyaz önlüklerini giydi Akdeniz Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde eğitim gören öğrenciler, Atatürk Konferans Salonu’nda düzenlenen beyaz önlük giyme töreni ile önlüklerini giydi. Akdeniz Üniversitesi’nin YÖKAK kalite akreditasyonu ve araştırma üniversitesi olmak için attığı adımlar hakkında bilgiler paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Toker, “Akdeniz Üniversitesi; 24 fakültesi, 12 yüksekokulu, yaklaşık 60 binin bazen 70 bine yakın öğrencinin eğitim öğretim gördüğü, 7 enstitünün olduğu büyük bir kurum. Diş Hekimliği Fakültemiz üniversitemizin önemli fakültelerinden birinde eğitimin ilk aşamasını tamamladınız. Preklinik kısmına geçerek şimdi mesleğinize adım atacaksınız. Bu anlamda sizi bugüne getiren ailenizi, yakınlarınızı, akrabalarınızı tebrik ediyorum. Aynı zamanda hocalarımızı tebrik ediyorum” dedi. Öğrencilerin düzenlenen bu törenle diş hekimliğine biraz daha yaklaştıklarını ifade eden Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alper Kuştarcı, “Diş hekimliği eğitiminde ilk 3 yıl bizim için çok önemli çünkü dördüncü sınıfa yani hastayla asıl temasın olacağı o güne hazırlıkla geçer bizler buna preklinik aşaması deriz. Hem teorik hem uygulamalı olarak yoğun bir eğitim alırlar. Ancak üçüncü sınıfın ikinci döneminden itibaren öğrencilerimiz kliniklere geçerler ve kliniklerle tanışmaya başlarlar. Gözetmen öğrenci statüsüyle kliniklere geçerler ve burada artık yavaş yavaş da hasta tedavilerine geçip basit tedavileri yapmaya başlayıp o ilk kontağı hastalarımızla kurmaya başlarlar. Çok önemli bir süreçtir” dedi. Giyilen beyaz önlüklerin kıyafet veya forma olmadığını söyleyen Kuştarcı, “Bilgiyi, sorumluluğu, etik değerlere bağlı ve insanlara hizmet misyonunun bir sembolü olarak nitelendiriyoruz beyaz önlüğü. Diş hekimliği mesleği de sadece bilgi ve beceri temelli olmayıp bunun arkasında empati, sabır ve insan sevgisi, hoşgörünün içerisinde olduğu bir meslek. Biz öğretim üyeleri olarak akademik personel olarak öğrencilerimize eğitimleri verirken tedavi yaparken yanında mutlaka vicdanlı ve hoşgörülü bir şekilde davranmaları gerektiğini öğretiyoruz. Bu süreçte eğitim öncesinde hem de mezuniyet sonrasında rehberlik etmeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu. Kuştarcı öğrencilerin eğitiminde emeği geçen öğretim üyelerine teşekkür ederek konuşmasını tamamladı. Konuşmaların ardından öğretim üyeleri, öğrencilere önlüklerini giydirdi. Törene; Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Toker, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alper Kuştarcı, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Ömer Kırmalı, Doç. Dr. Nezahat Arzu Kayar, öğretim üyeleri, öğrenciler ve aileleri katıldı.
Sakarya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esad pılını pırtısını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünyada bizden başka hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı bir siyasi ve toplumsal bir yükü hiç tereddüt etmeden sırtlandık. Allah bizi ne milletimize, ne Suriyeli mazlumlara mahcup etmedi. 13 yıl sonra Suriye yeniden özgürleşme yolunda ilk adımını attı. 61 yıllık zulmün arkasından rejim düşerken, Esad pılını pırtısını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı” dedi. Katıldığı Sakarya 8. Olağan İl Kongresi’nde Suriye’de yaşanan son gelişmelere ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünya yıkılsa 3’üncü cihan harbi çıksa inanın CHP yönetiminin umurunda olmaz. Şu soruyu kendilerine hiç sormuyorlar, 1. dünya savaşı bölgemizde sınırları yeniden belirlerken şartlar başka türlü olsaydı acaba ne olurdu? Kuvvetle muhtemel Halep dediğimiz İdlib dediğimiz Hama dediğimiz Şam dediğimiz Rakka dediğimiz şehirler tıpkı Antep gibi, Hatay gibi, Urfa gibi bizim birer vilayetimiz olacaktı. Bu şehirler sınırlarımız dışında kaldı diye herhalde oralarda yaşayan insanlarımızla bağımızı tümden kesecek değildik. Nitekim bilhassa sınır şehirlerimizdeki vatandaşlarımızla sınırın ötesindeki yerlerde yaşayanlar son 1 asır boyunca insani ilişkilerini, alışverişlerinizi, akrabalıklarını devam ettirmişlerdi. Hatta bizim şehirlerimizde sınır ötesindeki şehirler arasında düzenli otobüs ve dolmuş seferleri, taksi ulaşımı hep sürmüştür. Suriye’de 2011’de başlayan ve 13 yıl süren iç çatışmalar bu iklimini başka boyuta taşıdı. Dünyada bizden başka hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı bir siyasi ve toplumsal yükü hiç tereddüt etmeden sırtlandık. Kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirerek içeriden ve dışarıdan üzerimize gelen nice baskıyı, ithamı, provokasyonu göğüslemek zorunda kaldık. İnsani ve ahlaki temelden yoksun bu saldırılara asla geri adım atmadık. Peki neticede kim haklı çıktı, Allah’a hamdolsun biz haklı çıktık. Allah bizi ne milletimize, ne Suriyeli mazlumlara mahcup etmedi. İşte 13 yıl sonra Suriye yeniden özgürleşme yolunda ilk adımını attı. 61 yıllık zulmün arkasından rejim düşerken, Esad pılını pırtısını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı” dedi. “Suriye’nin diğer kısımlarını da terör örgütü ve işgalcilerden temizleyerek kardeşlerimizin tamamının yuvalarına dönmeleri için gereken zemini oluşturacağız” Erdoğan, “Suriyeli kardeşlerimiz geçici yönetim oluşturup, düzeni ve güvenliği sağlamaya başladılar. Suriye’de evi, arazisi, akrabası olan misafirlerimiz de yavaş yavaş geri dönüş yoluna geçti. İnşallah Suriye’nin diğer kısımlarını da terör örgütlerinden ve işgalcilerden temizleyerek bu kardeşlerimizin tamamının yuvalarına dönmeleri için gereken zemini oluşturacağız. Birikimiyle, işiyle, kabiliyetleriyle, emeğiyle üretimiyle ülkemize katkı vererek burada olmak isteyenlerin de başımızın üstünde yeri vardır. Suriye’deki devrime şaşı bakanlara, Esad dönemini yüceltenlere, meseleyi başka güçlerin tezgahı seviyesinde indirenlere en güzel cevap Şam’daki yer altı hapishaneleridir. Bunları televizyonlarda izlediniz değil mi? O hapishanelerin halini gördünüz değil mi? Esad bu insanlara nasıl zulmetmiş. O cezaevlerinde girerken 60-70 kilo olan insanlar ne yazık ki çıkarken oradan 30 kiloya düşmüşler. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Ülkemizdeki Suriyelilerin yıllarca neden vatanlarına dönemediklerinin cevabı da o hapishanede ele geçirilen işkence, ölüm ve imha aletleridir. Esad’ın af çağrısına kanıp rejimin kontrol ettiği şehirlere dönenler ise cezaevi denilen ölümhanelerde türlü işkencelere uğradıktan sonra katledilmişlerdir” diye konuştu. “Esad’ı ziyaret edecekti, Özgür bey ne oldu, niye gitmedin” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Televizyonlara, gazetelere, sosyal medya mecralarına yansıyan vahşet hikayelerini dinlemeye insanların yüreği dayanmıyor ancak CHP Genel Başkanı Esad’ın kendisinin bile af ilanına prim vererek, son ana kadar bunun reklamını yapmıştır. Oraya gidecekti ya, Esad’ı ziyaret edecekti. Özgür bey ne oldu, niye gitmedin? O ziyareti gerçekleştirseydin. Yıllarca sadece ve sadece Suriyeli, Afgan ve diğer yabancılara düşmanlık üzerinden güya siyaset yapanların artık varlık sebepleri ortadan kalktığına göre bundan sonra millete ne diyeceklerini merak ediyoruz. Azıcık ahlakları, utanma duyguları, insani duyarlılıkları varsa partililerin tabelalarını indirip, siyasete tövbe ederek siyaset öncesi işlerine geri dönerler. Ama biliyoruz ki bunların derdi herhangi bir meseleyi, davayı sahiplenmek değil, konjonktürel sorunlar üzerinden kendilerine bedavadan çıkar dağlamaktır. Ülkenin ve milletin hayrına hiçbir program, proje söylem üretmeyen ve Türk siyasetini zehirleyen bu zihniyeti milletimizin irfanına havale ediyoruz. Bunlar hiçbir zaman millet de karşılık bulamadılar, bundan sonra millet bunlara yüz vermeyecektir. Bazısı cehalet, bazısı lümpen ırkçılık, kimi de mezhepçilik çukurunda debelenmeye devam edecektir. Rabbim ülkemizi bunların eline düşmekten muhafaza eylesin. Bunun için AK Parti Cumhur İttifakı’nın önümüzdeki dönemde de, sonraki dönemlerde de devam etmesi gerektiğini söylüyoruz. Türkiye’nin bu ehil kadroya, güçlü liderliğine, AK Parti ve Cumhur İttifakı vizyonuna ihtiyacı var. AK Parti’nin genel başkanında üyesine kadar tüm mensupları böyle bir vebalin altında olduğunu bir an bile unutmamalıdır. Hepimiz Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmakta mükellefiz. Rabbim yolumuzu bahtımızı açık etsin” şeklinde konuştu.