EKONOMİ - 28 Ocak 2021 Perşembe 11:07

TCMB Başkanı Ağbal'dan enflasyon açıklaması

A
A
A
TCMB Başkanı Ağbal'dan enflasyon açıklaması

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal,” Enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürüleceği bir görünüm altında enflasyonun 2021 yılı sonunda yüzde 9.4 olarak gerçekleşeceğine, 2022 yıl sonunda yüzde 7’ye ve 2023 yıl sonunda ise orta vadeli hedef olan yüzde 5 seviyesine gerileyerek istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Ağbal, video konferans yöntemiyle yapılan 2021-1. Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’na katıldı. Ağbal toplantıda ekonomi ve enflasyon görünümüne dair değerlendirmeleri, orta vadeli enflasyon tahminlerine ve para politikası stratejilerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Konuşmasına ekonomi ve enflasyon görünümüne dair değerlendirmelerde bulunarak şunları kaydetti:

“2020 yılının son çeyreğinde bazı ülkelerde uygulamaya konan salgın tedbirleri küresel büyümeleri toparlanma etkilerini yavaşlatmış, tedaviye yönelik olumlu gelişmeler, 2021 yılının ikinci yarısında daha hızlı bir toparlanma beklentisini güçlendirmiştir. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde enflasyon düşük seyretmektedir. Ancak 2021 yılında küresel enflasyon üzerindeki risklerin ağırlıklı olarak yukarı yönlü olduğu değerlendirilmektedir. Artan emtia fiyatları ve talep koşullarındaki olası iyileşmenin yanı sıra salgına karşı uygulanan yüksek hacimli mali ve parasal genişleme önümüzdeki dönem için enflasyonist baskı oluşturma potansiyelini taşımaktadır. Bu görünüm altında gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde para politikasındaki genişletici duruşun sürmesi beklenmektedir.

Nitekim son dönemde gelişmekte olan ülkelere portföy girişlerinin hızlandığını görmekteyiz. Ülkemizde ise iktisadi faaliyet ve güçlü kredi ivmesinin desteğiyle 2020 yılının 3. Çeyreğinde yurtiçi talep kaynak belirgin bir toparlanma göstermektedir. İktisadi faaliyetin 4. Çeyrekte de güçlü bir seyir izlediğini görüyoruz. Sanayi üretimi, perakende satış ve ciro endekslerinde 3. Çeyreğe göre 4. Çeyrekte de güçlü bir artış görülmüştür. Ekonomik aktivitede görülen güçlü toparlanma aynı zamanda sektörlerin geneline yaygınlaşmış durumdadır. Bu dönemde ihracat ve turizm bağlantılı bazı sektörler haricinde imalat sanayiinin genelinde salgın öncesi üretim düzeyleri de aşılmıştır. Özellikle taşıt, mobilya ve beyaz eşyanın dahil olduğu dayanıklı tüketim malları sektöründe üretim, sipariş ve kapasite kullanım oranları oldukça güçlü bir toparlanma sergilemiştir. İnşaat bağlantılı ara malı sektörlerinde de aynı göstergeler daha kuvvetli bir seyre işaret etmektedir.

Diğer taraftan başta giyim olmak üzere turizm bağlantılı imalat sektörlerindeki iyileşme ise sınırlı kalmıştır. Hizmetler sektöründe de bir çok alt sektörde cirolar salgın öncesi düzeylerini aşarken salgının olumsuz etkilediği konaklama, yiyecek, havayolu ve seyahat acentesi sektörlerinde ise halen salgın öncesi düzeylerin altında bir seyir görülmektedir. İktisadi faaliyetteki güçlü toparlanma sanayi sektöründe belirgin olmak üzere istihdam piyasasında da iyileşme sağlamıştır. İstihdam imkanları genişlerken iş gücüne katılım oranında da toparlanma görülmektedir. Ancak son dönemde salgına bağlı kısıtlamaların hizmetler sektörüyle istihdamı üzerindeki etkileri görülmeye başlamıştır. İktisadi faaliyet düzeylerine ilişkin, yakın dönem göstergeleri salgına bağlı kısıtlamalar ve finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle bir miktar yavaşlamaya da işaret etmektedir. 2020 yılı 3. Çeyrekte başlayan güçlü toparlanmanın en önemli belirleyicisinin ise güçlü kredi büyümesi olduğunu görmekteyiz. Yıllık kredi büyümesi 3. Çeyrekten itibaren ivmelenmiş ve 2017 yılındaki kredi garanti fonu kaynaklı hızlı kredi genişlemesinin çok ötesinde bir genişlemeye neden olmuştur. Bu güçlü kredi genişlemesi firma kredilerinde olduğu kadar konut ve ihtiyaç kredileri başta olmak üzere bireysel kredilerde de belirgindir. 2. Çeyrekten itibaren bankalarca Türk lirası cinsinden açılan net kredi hacmi 518 milyar Türk lirası olmuştur. 3. Çeyrekte uygulanmaya başlanan parasal sıkılaştırma ve diğer politikalara bağlı olarak kredi faaliyetleri yükselmeye başlamış, kredilerin ivmelenmesinde de önemli bir yavaşlama sağlanmıştır. Kredi genişlemesinin etkisiyle salgın döneminde belirgin bir parasal genişleme de gerçeklemiştir. Altın dahil döviz tevdiyat hesaplarını da içeren geniş tanımlı M2 para arzı 2020 şubat ayına kıyasla yüzde 33 artışla 833 milyar Türk lirası yükselmiştir.

Başta bireysel krediler olmak üzere net kredi kullanımının tarihsel ortalamaların oldukça üzerinde artması altın ithalatının hızla yükseldiği ve turizm gelirlerinin keskin bir şekilde gerilediği 2020 yılında cari işlemler açığının önemli oranda yükselmesine neden olmuştur. Kasım ayı itibariyle 12 aylık birikimli cari işlemler açığı 38 milyar dolar civarına yükselmiştir. Artan cari işlemler açığıyla küresel gelişmelerle uyumlu gerçekleşen sermaye çıkışları önemli miktarda rezerv kaybına da yol açmıştır. Dış dengedeki bozulmaya bağlı olarak artan makro finansal riskler neticesinde ülke risk birimi artarken döviz kurlarında oynaklık ve döviz kaybı gözlenmiş ve borçlanma maliyetleri artmıştır. Bu görünüm altında yurt içi yerleşiklerin mevduat dolarizasyonu artış göstermiştir.”

Makro ekonomik görünüm altında şekillenen enflasyona ilişkin bilgileri ve değerlendirmeleri paylaşmak istediğini vurgulayan Başkan Ağbal şu ifadelere yer verdi:

”İç talep koşulları başta olmak üzere döviz kurunun birikimli mali tepkileri uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seyirler fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Tüketici enflasyonu 2020 yılı eylül ayındaki yüzde 11.75 seviyesinden 2020 yıl sonu itibariyle 14.60 seviyesine yükselmiştir. Böylelikle enflasyon Ekim enflasyon raporunda paylaştığımız tahmin bandının üzerine gerçekleşmiştir. Enflasyondaki yükselişte temel mal ve gıda grupları belirleyici olmuştur. Ekim enflasyon raporu sonrasındaki dönemde temel mal grubunun yıllık enflasyona katkısı 1,5 puan artışla 4.7 puana ulaşırken gıda grubunun katkısı 1.3 puanlık yükselişte 4.7 puan olmuştur. Öte yandan enerji ile alkollü içecek ve tütün grupları toplam 0.7 puanlık katkıyla tüketici enflasyonunu önemli ölçüde sınırlamıştır. Giyim, konaklama, eğitim, eğlence ve kültür hizmetleri gibi salgın nedeniyle talep koşullarının zayıf seyrettiği kalemlerde enflasyon nispeten düşük seyretmektedir. Öte yandan başta dayanıklı mallar olmak üzere kredi genişlemesine bağlı olarak talebin güçlü olduğu bazı alt gruplarda enflasyon oldukça yüksek bir seyir izlemektedir. Tüketici enflasyon alt kalemleri incelendiğinde temel gıda ürünleri ve dayanıklı mallarda yıllık enflasyonun tarihsel ortalamaların oldukça üzerine çıktığı görülmektedir.
Enflasyon eğilimi temel mallarda yüksek seviyesini korurken hizmetlerde kademeli bir yükseliş görülmekte, işlenmiş gıdada ise belirgin bir şekilde yukarı yönde riskler artmaktadır. Fiyat arttırma eğiliminin tarihsel ortalamalarla kıyasla yüksek olduğu ve genele yayıldığı da görülmektedir. Üretici enflasyonu artış eğilimini korumaktadır. Üretici fiyatlarında yıllık enflasyon 2020 aralık ayında yüzde 25.15’e ulaşmıştır. Döviz kuruna son dönemdeki olumlu katkısına rağmen uluslararası emtia fiyatları öncülüğünde yüksek bir seyir izleyen üretici fiyatları, tüketici fiyatları üzerinde yukarı yönde baskı oluşturmaya devam etmektedir. Alt kalemleri itibariyle incelendiğinde metal ve metal ile ilişkili gruplar kağıt ve kağıt ürünleri gıda, motorlu kara taşıtları ve ulaşım araçları temel üretim girdilerinde enflasyon oldukça yüksek seyretmektedir. “

Enflasyonu etkileyen unsurlara değinmenin faydalı olacağına vurgulayan Ağbal,” Öncelikle toplam talep koşullarına dair çıktı açığı girişimi önemli bir gösterge olarak enflasyonist baskıları etkilemiştir. Hızlı kredi genişlemesinin birikimli etkileriyle talep koşulları 2020 yılının 2. Yarısında güçlü seyretmiş ve çıktı açığı göstergeleri enflasyonist düzeylere erişmiştir. Bu gelişmede salgından en çok etkilenen turizm ve hizmet bağlantılı sektörlerdeki zayıf seyrin toplam çıktı açığını sınırlayıcı etkisine karşın hızlı kredi genişlemesinin uyardığı genele yayılmış harcama gruplarındaki güçlü seyir belirleyici olmuştur. 2020 yılının 3. Çeyreğinde finansman koşullarındaki iyileşme ve ertelenmiş talebin etkisiyle özel tüketim talebi milli gelir artışının oldukça üzerinde gerçekleşmiş ve büyümeye en yüksek katkıyı veren harcama bileşeni olmuştur. Turizmin sınırlayıcı etkisine rağmen güçlü kredi ivmesinin birikimli etkileri ve dış talebin katkısıyla 2020 yılının son çeyreğinde toplam talep koşullarının hala enflasyonist düzeylerde seyrettiği anlaşılmıştır. Bununla 2020 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyetin döngüsel olarak zirve noktasına ulaştığını ve 2021 yılının ilk çeyreğindeki yavaşlamayla eğilimine yakınsamaya başladığını düşünüyoruz. Enflasyonun önemli belirleyicilerinden birisi olan döviz kurundan tüketici ve üretici enflasyonuna gelen etki de 2020 yılının 2. Yarısında oldukça güçlenmiştir. Döviz kurlarındaki gelişmelerin enflasyona yansıması konjonktüre göre farklılaşabilmekle temelde 3 ayrı kanal üzerinden gerçeklemektedir. Bunlar; talep kanalı, maliye kanalı ve beklenti kanalıdır. Döviz kuru yetişkenliği ekonominin yükselme dönmelerinde ve döviz kurunun hızla arttığı dönemlerde tarihsel ortalamalardan daha yüksek olmaktadır. Döviz kurlarında son aylarda yaşanan düşüş, önümüzdeki dönemde enflasyon üzerinde döviz kuru kaynaklı etkilerin zayıflayacağına işaret etmektedir. Enflasyon üzerinde etkili olan bir diğer unsur ise uluslararası emtia fiyatlarındaki özellikle son dönemde meydana gelen yukarı yönlü gelişmelerdir. Petrol, endüstriyel metaller, tarımsal emtialar fiyatlarındaki artış eğilimi girdi maliyetleri kanalıyla enerji, gıda ve temel mallar kanalıyla enflasyon üzerinde yukarı yönde bir baskı oluşturmaktadır. Öte yandan ocak ayı Para Politikası Kurulu (PPK) kararında da değindiğimiz gibi dünya genelindeki tedarik sorunları dikkate alındığında bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtlarının da tüketici fiyatları üzerindeki riskleri artırdığını değerlendiriyoruz” diye konuştu.

Orta vadeli enflasyon görünümüne ilişkin tahminlere geçmeden önce tahminlerde esas aldıkları temel varsayımları aktaran TCMB Başkanı Ağbal,”Orta vadeli tahminler üretilirken şimdiye kadar özetlediğim makro finansal koşullar ile enflasyon görünümünü esas aldık. Buna ilave olarak ithalat fiyatları, gıda fiyatları ve maliye politikası gibi dışsal unsurlar için varsayımlarımızı gözden geçirdik, güncelledik. Son dönemde petrol fiyatlarındaki yükseliş ve küresel toparlanma beklentilerinin güçlenmesiyle ham petrol fiyatlarına dair beklentiler yukarı yönde güncellendi. Vadeli fiyat eğrileri ortalama ham petrol fiyatının 2021 yılı için 54.4 ABD doları, 2022 yılı için ise 52.1 ABD doları olacağına işaret ediyor. Öte yandan petrolün yanı sıra endüstriyel metal ve tarımsal ürünler gibi emtia fiyatlarında da öngörülerin üzerinde bir seyir görüyoruz. Bu doğrultuda 2021 yılına ilişkin ABD doları cinsinden ithalat fiyatları varsayımımızı da yukarı yönde güncelledik. İşlenmemiş gıda fiyatları döviz kuru gelişmeleri ve uluslararası fiyatların son dönem eğilimlerini dikkate alarak 2021 yılı için gıda enflasyonu varsayımımızı 1 puan artışla yüzde 11.5’e revize ettik. Gıda varsayımımız üzerindeki yukarı yönlü en belirgin risklerin uluslararası fiyatların seyri ve yıl içerisinde turizm görünümündeki olası iyileşmeye bağlı talep etkileri olarak değerlendiriyoruz. Maliye politikası ve finansal politikaların ise para politikası ile eş güdüm içerisinde enflasyonda ön görülen düşüş patikasıyla uyumlu bir makro çerçevede belirleneceği ve uygulanacağı bir orta vadeli görünüm esas aldık. Bu bakımdan yakın dönemde milli gelire oranla yüzde 3.5 olarak aşağı yönlü revize edilen 2021 yılı merkezi yönetim bütçe açığı hedefinin para politikası hedeflerini destekleyeceğini değerlendirmekteyiz. Ayrıca güçlü bir politika koordinasyonu çerçevesinde yıl içerisinde kredi politikalarının da para politikası hedefleriyle uyumlu bir gelişim sergileyeceğini öngördük” ifadelerine yer verdi.

Aktardığı genel çerçeve dahilinde ürettikleri enflasyon ve çıktı açığı tahminlerini paylaşan Ağbal,” Temel varsayımla ve kısa vadeli öngörüler çerçevesinde enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakın sayacağını değerlendiriyoruz. Enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürüleceği bir görünüm altında enflasyonun 2021 yılı sonunda yüzde 9.4 olarak gerçekleşeceğine, 2022 yıl sonunda yüzde 7’ye ve 2023 yıl sonunda ise orta vadeli hedef olan yüzde 5 seviyesine gerileyerek istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz. Böylece Ekim enflasyon raporunda ön görülen 2021 ve 2022 yıl sonu enflasyon tahminlerini korumuş olduk. Ancak bu tahminlerin üzerinde yukarı yönlü risklerin belirgin bir şekilde önemini koruduğunun da farkındayız. Bu nedenle güçlü, sıkı para politikası duruşumuzu da devam ettirmek zorundayız. 2021 yılı için bir önceki rapor dönemine göre Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarına bağlı güncelleme enflasyon tahminini 0.4 puan düşürürken genel iş gücü maliyeti 2021 yılı için belirlenen asgari ücret artışına bağlı olarak 1 puan yükseltici yönde etki yapmıştır. Öte yandan gıda fiyatlarında öngörülen yüksek seyir, enflasyon tahminini 0.2 puan yükseltirken yönetilen, yönlendirilen fiyatlar büyük ölçüde tütün ürünlerindeki vergi ayarlamasının etkisiyle tahmini 0.3 puan aşağı çekti. Ayrıca sıkı parasal dönüşün devamıyla enflasyon beklentilerinde öngörülen iyileşmenin yıl sonu tahminle 0.5 puan düşürücü yönde katkıda bulunacağını değerlendiriyoruz. Tahminler enflasyonun 2021 ve 2022 tahmin hedefleriyle uyumunu sağlayacak bir parasal sıkılık düzeyi varsayımı altında üretildi. Ayrıca küresel büyüme ve dış talep görünümünde salgın kaynaklı olumsuz bir şokun tekraren yaşanmayacağı, küresel riskte yaşanan olumlu gelişmeler ile Türkiye’ye özgü risk algılarında devam edeceği bir görünümü esas aldık. 2021 yılı için oluşturduğumuz tahmin patikasında ücretler gıda fiyatları ve uluslararası emtia fiyatları enflasyonu yukarı yönlü yönetilen, yönlendirilen fiyatlar ile enflasyon beklentileri ise enflasyonu aşağı yönlü etkilemektedir. Bu etkileşim içerisinde sıkı parasal duruşun oluşturacağı güçlü etkinin yıl sonu enflasyonunun yüzde 9.4 düzeyine gerilemesini sağlayacağını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.
Fiyat istikrarına işaret eden orta vadeli yüzde 5 hedefimize nasıl bir stratejisi içerisinde ulaşacağımızı anlatmak istediğini belirten Ağbal, şunları kaydetti:

“Öncelikle bir durum tespiti yapmak durumundayım. Enflasyonun mevcut seviyesi ve yukarı yönlü riskle bir arada değerlendirildiğinde yüzde 5 hedefimizden oldukça uzakta bir noktadayız. Paylaştığımız tahmin patikası içerisinde yüzde 5 hedefine 2023 yılı sonunda ancak ulaşabiliyoruz. Bu hedefe varmak amacıyla 2021 yılında enflasyon hedeflemesi rejimini tüm unsurlarıyla kararlı bir şekilde uygulayacağız. Para politikasındaki sıkı ve ihtiyatlı duruşumuz yüzde 5 hedefine ulaşacağımız 2023 yılına kadar uzun bir süre kararlılıkla sürdürülecektir. 2021 para, kur politikası dokümanında bu yıl içinde enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler eşliğinde kararlılıkla sıkı bir parasal duruş sergileyeceğimizi paylaşmıştık. Bu kapsamda para politikası operasyonel çerçevesini sadeleştirerek, elimizdeki bütün araçları etkin bir şekilde kullanacağımızı da ifade etmiştik. Bunun neticesinde para politikasında güçlü bir sıkılaştırma yaptık. Ve 10.25 olan politika faiz oranını önce 15’e daha sonra 17’ye çıkardık. Enflasyon üzerinde oluşan riskleri göz önüne alarak gerekirse ilave sıkılaşma yapacağımızı da en son PPK kararında ifade ettik. Dolayısıyla yüzde 5 hedefine varmak amacıyla Para Politikası Kurulu elindeki bütün araçları bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Mevcut verilerin yanı sıra elde edilecek her türlü yeni verinin enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında orta vadeli hedef patikasından sapma riskine işaret etmesi durumunda önden ilave sıkılaştırma kararlılıkla yapılacaktır. Bu kapsamda enflasyonun ana eğilimi ve fiyatlama davranışlarına ilişkin göstergeler, yayılım endeksleri talep ve enflasyon beklentilerinin tahmin ufku içerisinde hedeflerine uyumunu da yakından izleyeceğiz. Yüzde 5 hedefine ulaşma yolunda parasal duruşun sıkılık düzeyini ise şu şekilde tarif etmek mümkündür; Yüzde 5 hedefine varana kadar gerçekleşen, beklenen enflasyon oranı patikası ile para politikası faiz oranı patikası arasındaki düzey güçlü bir dezenflasyonist denge gözetilerek oluşturulacak ve bu denge sürekli korunacaktır.”

Mustafa Cenik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Mübadele ve mübadillerin kültürel mirası Osmangazi’de konuşuldu Osmangazi Belediyesi, Bursa UNESCO Derneği, Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, (BAL-GÖÇ) Lozan Mübadilleri Vakfı, Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği ile işbirliğinde "Mübadele ve Mübadillerin Kültürel Mirası Paneli" düzenlendi. Osmangazi Gösteri Merkezi’nde düzenlenen panelde, 30 Ocak 1923’de Lozan Barış Anlaşması gereği Türkiye ve Yunanistan arasında gerçeklesen zorunlu göç sebebiyle yaşanan olumsuzluklar, çekilen zorluklar, geride bırakılan hayatlar, zorunlu göçü oluşturan şartlar ve bu şartların ekonomik, politik nedenleri, göçmen haklarının korunması, iskan zorunluluğu, göçün sosyo-kültürel etkileri, göçmenlerin kültürel mirasları gibi konular konuşuldu. Mübadelenin unutulmaması ve hatırlanması, gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğine inanılarak düzenlenen panelde, mübadelenin pek çok yönden incelenmesi ve akademik çalışmalara kaynak olması hedefleniyor. Düzenlenen panele Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor, Milli Savunma eski Bakanı Turan Tayan, CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özarslan, BAL-GÖÇ Başkanı Emin Balkan, Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Baran Güneş, Lozan Mübadili ailelerin torunları ve yurttaşlar katıldı. İlker Özarslan Moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Araştırmacı Yazar Aycan Yılmaz, Prof. Dr. Kemal Arı, Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, Lozan Mübadilleri Vakfı Genel Sekreteri Esat Halil Ergelen, Mutfak Araştırmacısı Yazar Ramazan Başan, mübadele ve mübadillerin kültürel mirasını pek çok yönüyle konuştu. “Allah bir daha hiçbir ülkeye zorunlu göç ve mübadil anıları yaşatmasın” Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor, “Bu panelin benim için ayrı bir önemi var; ben de Lozan Mübadili bir ailenin torunlarıyım. Büyük Önder Atatürk’ün Lozan Mübadelesi sayesinde orada ki Türkleri buraya getirmesi, burada ki Rumları da memleketlerine mübadil etmesi, iç barışın sağlanmasında ve Anadolu’nun tekrar Türkleşmesinde önemli bir etken oldu. O günü yaşayanlar, acıları çekenler yalnızca Türkler değil, mübadil olmuş Yunanlılar da üzüntüler yaşadı. Büyük Önder Atatürk’ün Yurtta Sulh Cihanda Sulh, sözünün üzerine dünyada bir başka söz olduğunu düşünmüyorum. Allah bir daha hiçbir ülkeye zorunlu göç mübadil anıları yaşatmasın” şeklinde konuştu. “Genç Türkiye Cumhuriyeti, mübadelenin altından büyük bir mağfiretle kalktı” Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özarslan, “Mübadele Cumhuriyetin ilk kurulduğunda devraldığı çok büyük bir yüktü, Genç Türkiye Cumhuriyeti, bunun altından büyük bir mağfiretle kalktı, bugüne kadar mübadele konusunda bir çok panel, sempozyum, konferans ve söyleşi yapıldı. Biz UNESCO Derneği olarak panele kültürel miras gözüyle bakmak istiyoruz. Mübadillerin Yunanistan’a giden ve oradan gelen mübadillerin hala sürdürmekte olduğu ve kaybettikleri yaşam, müzik, gıda, giysi kültürlerini, panelde aktarmaya çalışacağız” dedi. “Tarım ve ticaretin gelişmesinde mübadil göçmenlerinin büyük katkıları olmuştur” BAL-GÖÇ Başkanı Emin Balkan, “1893 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan bu tarafa hala göç alıyoruz. Sadece Balkanlar ve Selanik çevresinden buraya gelenler değil, Türkiye’den Yunanistan’a giden, ana dili Türkçe olan ve Yunanca hiç bilmeyen Ortodoks Türkler de vardı. O aileler hala bizleri kendilerine yakın görüyorlar. B unun yanında Rumlarda göç ettiler; ama onlarında gönül bağı var. Anadolu’nun Türkleştirilmesinde, tarım, ziraat ve ticaretin gelişmesinde, mübadil göçmenlerinin çok büyük katkıları olmuştur” diye konuştu. “Yaşadığımız bu acıları hep beraber nasıl tatlıya çevirebiliriz” Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Baran Güneş, “Bu topraklar acıların birleştiği ve sürgün edildiği topraklar. Türkiye’nin her bir noktasında acılar yaşanmış. Ben bir mübadil damadı olarak bunu çok yakından hissediyorum. Hep beraber yaşadığımız bu acıları nasıl tatlıya çevirebiliriz, geleceğin mirasını daha güzelleştirebiliriz ve yaşanan acıları geleceğe nasıl kültürel farklılık zenginlik olarak oluşturabiliriz; işte bunun mücadelesini vereceğiz” dedi.
Kayseri Jose Mourinho: "6 gol attık ama 10 da olabilirdi" Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, 6-2 kazandıkları karşılaşma sonrası, "Topla gerçekten yüksek kalitede bir oyun sergiledik. 6 attık ama 7, 8, 10 da olabilirdi. Mutluyum" dedi. Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Kayserispor’u 6-2 mağlup etti. Maç sonu düzenlenen basın toplantısında konuşan değerlendirmelerde bulunan Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, "Ben her gün Türk futboluna adapte olmaya ve öğrenmeye çalışıyorum. Bugün maça çok güçlü bir başlangıç yaptık Aslında devreden maçı bitirmiş olmamız gerekiyordu ama bitiremedik. İkinci yarıda maç 3-2’ye geldikten sonra maç tekrar ortada oldu. Bu benim takımla ilgili hoşuma gitmeyen şeydi. 90 dakika boyunca daha istikrarlı ve konsantre olmamız gerekiyor. Çünkü maç 3-0’a kadar kolay bir maçtı. 3-2’ye gelene kadarki periyotta performansımız durakladı. 3-2 olduktan sonra tekrar o korkuyu hissettik ve tekrar oyuncular odaklanmaya başladı. Bugün 6 oldu ama 7-8 de olabilirdi. Oyuncularımdan istemediğim şey bu, maç kolayken maçı bitirmek gerekiyor. Çok zor maçlar oynayacağız çünkü. 3-0 gibi kolay bir durumdayken 4’ü, 5’i, 6’yı atmamız gerekiyor. Maçın 3-2’ye gelmemesi gerekiyor. Bu güne dair sevmediğim tek şey bu. Ama topla gerçekten yüksek kalitede bir oyun sergiledik. 6 attık ama 7, 8, 10 da olabilirdi. Mutluyum" dedi. Takımda herkesin hazır olduğunu ve iyi çalıştığını vurgulayan Portekizli teknik adam hayalindeki takımla ilgili de şunları söyledi: "Hayalimdeki maçın olması için bugün 8-0 olması gerekiyordu, 6-2 değil. Hayalimdeki takım 3-0’dan 3-2’ye getirmez. Hayalimizden uzaktayız diyebilirim. Ama şu anlamda hayal ettiğim takıma sahibim, takımdaki herkes hazır. Herkes çok iyi çalışıyor. Oğuz Aydın da bugün öyle bir oynadı ki sanki her maç oynuyormuş gibi, aynı şey Samet için de geçerli. Dolayısıyla bunun takım adına güzel bir şey olduğunu düşünüyorum." "Her Galatasaray maçında mantıksız şeylerle karşılaşıyoruz" Galatasaray 2. Başkanı Metin Öztürk’ün penaltı pozisyonu ile ilgili açıklamaları sorulması üzerine Mourinho, "Penaltı pozisyonuyla ilgili açıkçası bir şey söyleyemem. Çünkü pozisyonu izleme şansım olmadı ama kulübede bulunmuş olduğum yerden penaltı gibi gözüküyordu. Eğer Galatasaray ikinci başkanı mantıksız olduğunu düşünüyorsa her Galatasaray maçında mantıksız şeylerle karşılaşıyoruz. Mantıksız olan çok şey var, dolayısıyla en iyisi bu mantıksız olan şeyleri konuşmamak" ifadelerini kullandı. Mourinho’dan Ronaldo açıklaması Cristiano Ronaldo’nun Fenerbahçe’ye transfer olacağı söylentilerine de cevap veren Jose Mourinho, "Ronaldo belki bir gün öğle yemeğine gelebilir. Çünkü İstanbul; Portekiz ile Arabistan’ın ortasında kalıyor. Belki özel jetine atlayıp bir gün eski arkadaşı olan Jose’yi görmeye gelip bir yemek yiyebiliriz kendisiyle. Fenerbahçe ile oynaması hakkında soruyorsanız, onu yazanlar ne yazdıklarını bilmiyorlar ya da saçma haber yapmaktan mutlu oluyorlar. Eğer ocak ayında takıma bir oyuncu katılacaksa gerçekten bunun çok iyi oyuncu olması gerekiyor. Ben elimdeki oyuncuları geliştiriyor olmaktan çok mutluyum. Oğuz Aydın’ın ilk geldiği halinden şimdiki haline bakıyorum. Onları geliştirmek istiyorum. Çünkü UEFA’da aslında başımızı belaya sokan bir durum var. Ülkede yetişmiş futbolcu kontenjanı konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Hiçbir hoca muhtemelen bu konuyu umursamamış ama ben umursuyorum. Dolayısıyla bu oyuncuya şans vermek istiyorum. Kış transfer penceresi açıldığında gerçekten çok iyi bir oyuncu olması gerekiyor. Çünkü ben elimdeki oyunculardan çok mutluyum" dedi.
Kayseri Sinan Kaloğlu: "Penaltı olmadığını sadece biz değil tüm Türkiye gördü" Kayserispor Teknik Direktörü Sinan Kaloğlu, Fenerbahçe’nin kazandığı penaltıyla ilgili yaptığı açıklamada, "İlk penaltı pozisyonunun penaltı olmadığını sadece biz değil tüm Türkiye gördü. Herkesin görmesine rağmen Direnç hoca ve VAR ekibi bunu görmedi" dedi. Kayserispor, Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında sahasında karşılaştığı Fenerbahçe’ye 6-2 mağlup oldu. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Kayserispor Teknik Direktörü Sinan Kaloğlu, sonuçtan dolayı üzgün olduklarını söyleyerek, "Maçtan önce koşan oyuncularla, baskılı oyuncularla başlamayı planladık. Ön alan baskısıyla da rakibi kendi yarı sahasından çıkarmadan gol pozisyonlarına girmekti. İlk penaltı pozisyonunun penaltı olmadığını sadece biz değil tüm Türkiye gördü. Herkesin görmesine rağmen Direnç hoca ve VAR ekibi bunu görmedi. Gücümüz belli ama bir şeye inanmıştık. Fenerbahçe’yi yenmeye inanmıştık. Bunun içinde sahaya çıktık. Maçın başından sonuna kadar bunun için mücadele verdik" dedi. "Sarı kartlar direncimizi kırdı" Sarı kartların dirençlerini kırdığını belirten Kaloğlu, "Zaten kaliteli ayakları olan güçlü bir kadrosu bulunan Fenerbahçe’ye karşı 5. dakikada haksız bir penaltıyla mağlup duruma düşüyorsunuz. Sonrasında 3 orta saha oyuncumuzun ikisine haksız yere sarı kart gösterildi. Bu da orta sahadaki direncimizi kırdı. Üçüncü gol ise bize göre ofsayt. Fenerbahçeli oyuncu hamle yapıyor ve defansımızın dengesini bozuyor. Kolovetsios’un pozisyonunda da bize penaltı çalınmalıydı. İkinci yarı maça tutunmak için her şeyi yaptık. Dizilişimizi değiştirdik. Oyuncu değiştirdik. Toplamda 41 orta yaptık. 25 defa ceza sahasına girdik. 15-20 şut çektik. İkili mücadelede yüzde 56 ile rakibimize üstünlük sağladık. Bu bir takımın inanmasıyla alakalıydı. Ama bizim inanmamızla olmadı. Eksiklerimiz var ama bunun ardına sığınmıyoruz. Ama çocukların bir isteği var ve bunu sahada alamıyorlar. Maçı izlemeyen birisi ’6 gol yemişler’ der. Biz 5 maçtır yenilmeyen bir takımdık. Bu takım bir maçta 6 gol yiyecek bir takım değildi. Ama 3. golden sonra rakibe verdiğimiz boş alanlar, rakibin kontra atakları sonuca gitmelerini sağladı" ifadelerini kullandı. "Mücadeleden gurur duydum" Fenerbahçe maçından ders çıkarıp, gelişerek devam edeceklerinin altını çizen Sinan Kaloğlu, "Ben oyuncularımın bugünkü mücadelesinden gerçekten gurur duydum. Kazanma isteklerini herkese gösterdiler. Biz bu skoru unutacağız ama bu maçtaki hatalarımızı da değerlendireceğiz. Yazık oldu, bu takım 6 gol yiyecek takım değildi. Bu maçtan ders çıkarıp gelişerek devam edeceğiz" şeklinde konuştu.