DİĞER SPORLAR - 19 Ocak 2022 Çarşamba 11:23

Eczacıbaşı altyapısından yetişen Dalia Wilson, yeteneklerini ABD’ye taşıyor

A
A
A
Eczacıbaşı altyapısından yetişen Dalia Wilson, yeteneklerini ABD’ye taşıyor

Annesi Türk, babası ABD’li olan 17 yaşında ve 1.93 boyundaki başarılı voleybolcu Dalia Wilson, elde ettiği sporcu bursu ile önümüzdeki sezondan itibaren, NCAA’de (Amerikan Kolej Sporları Kurumu) Kansas State Üniversitesi adına mücadele edecek.

2016-2020 yılları arasında Eczacıbaşı forması giyen 2004 doğumlu pasör çaprazı Dalia Wilson, elde ettiği sporcu bursu ile NCAA’de mücadelesini sürdürecek. Dalia Wilson, NCAA Kadın voleybol liginin en rekabetçi gruplarından Big 12 Konferansı’nda yer alacak.

Bir çok sporla ilgilendi
Spora üç yaşında yüzme ve jimnastik ile başlayan, sonrasında sırası ile tenis ve atletizm ile devam eden Dalia Wilson; 7 yaşına geldiğinde, eski milli atlet olan dedesi Nurullah Candan’ın öğretim görevlisi olduğu Celal Bayar Üniversitesi Spor Kulübü’nde voleybol öğrenmeye başladı. Burada yaşıtlarına göre güçlü ve voleybol için uygun olan fiziğinin yanı sıra yetenekleri ile farkını gösteren Wilson, kendisini tanıyan ve gelişimini takip eden basketbol antrenörlerinin tüm ısrarlarına rağmen voleybolda yoluna devam etti. Bir süre Manisa ekibi Celal Bayar Üniversitesi Spor Kulübü forması giyen başarılı voleybolcu, ardından sırası ile Rota Koleji, Eczacıbaşı ve OK Radniki Blasters spor kulüplerinde voleybol hayatını başarı ile sürdürdü.

Spor hayatı boyunca altyapılarda birçok başarı elde eden Dalia Wilson, TED İstanbul Koleji’nin ortaokul takımı ile iki Türkiye şampiyonluğu, Eczacıbaşı Spor Kulübü ile yıldızlarda Türkiye birinciliği, küçüklerde Türkiye ikinciliği, Türkiye üçüncülüğü ve gençlerde ise Türkiye ikinciliği elde etti. 2016-2020 yılları arasında milli takım için çeşitli Balkan, Avrupa ve Dünya Şampiyonası kadrolarında yer alan başarılı oyuncu, bu süreçte dört Balkan şampiyonluğu, U16 Avrupa şampiyonluğu ve U17 Avrupa ikinciliği elde ederek başarılarla dolu kariyerine devam etti.

"Baba vatanım olan ABD’yi deneyimlemek istiyorum"
Özellikle milli takım seviyesinde yakaladığı başarılarla ABD’li koçların ilgisini üzerine çeken Dalia Wilson, sporcu bursu danışmanlığı sürecinde yollarının kesiştiği PSA Play Sports Abroad ile tanışmasının ardından ABD’de üniversite okuma fikrine yoğunlaşmış ve gelen birçok teklife rağmen erken yaşta profesyonel oyuncu olmak yerine, spor kariyerine ABD’de devam ederek, yüksek eğitimini tamamlama kararı aldı. Burs süreci hakkında konuşan 17 yaşındaki Dalia Wilson, "Annem Türk, babam ABD’li olduğu için çifte vatandaşım ancak Türkiye’de doğup büyüdüm ve bu yüzden ABD’de yeterince vakit geçirme şansım olmadı. Bu yüzden babamın ve oradaki ailemin vatanı olan ABD’yi de deneyimlemek istiyorum. Bu sınava kendimi hazır hissediyorum" dedi.

"Benimle çok güçlü bir iletişim kurdular"
Kansas State Üniversitesi teknik ekibine de teşekkür eden Wilson, "Bu süreçte benimle çok güçlü bir iletişim kurdular ve pasör çaprazı pozisyonunda yeni olmama rağmen, bana bu pozisyonda şans vermek istemelerinin yanı sıra üniversitenin sunduğu akademik çeşitliliğin, bu kararımda çok etkili olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca Amerika’da üniversite okuma fikrini benimsememi sağlayarak, yoğun çalışmaları, yakın takipleri ve güçlü networkleri ile bana bu kapıyı aralayan danışmanlarım Emir Demirkıran, Batuhan Öğretmen ve tüm PSA ekibine teşekkür ederim" diye konuştu.

Dalia Wilson’ın danışmanlığını yapan Emir Demirkıran ise genç sporcu ile ilgili şunları söyledi:
"2023 yılında mezun olması beklenen Dalia, erken mezun olma hakkını kullanarak 2022 sınıfına uygunluk kazandı ve bunu yapabilen ilk Türk sporcu olarak önemli bir başarı hikayesi yazdı. Dalia, birçok üst seviye takımın radarındaydı ve birçok antrenör Dalia’nın potansiyeli hakkında çok heyecanlı olduklarını iletmişti. Bu konferansta çok fazla iyi pasör çaprazı yer alıyor ve böyle bir sahneye onlarla birlikte çıkabilecek olmak bir sporcu için hem büyük bir başarı hem de büyük bir heyecan."

Tamamı NCAA Division 1 (1. Lig) takımları olmak üzere 10’dan fazla NCAA kolejinden teklif alan Dalia Wilson, Ocak 2022 dönemi için Kansas State Üniversitesi tarafından kabul aldı. Wilson’ın mücadele edeceği K-State Wildcats, kadın voleybolunda en üst rekabet seviyesine sahip olan konferanslardan biri olan Big 12 Konferansı’nda mücadele ediyor.

Genç oyuncu, ağustos ayında başlayacak olan NCAA Voleybol Ligi'ne kadar gerçekleştireceği özel çalışmalarla, yeni pozisyonunda mümkün olduğunca gelişerek Big 12 Konferansı’nın en etkili pasör çaprazlarından birisi olmayı hedefliyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Zonguldak’ta kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele çalıştayı yapıldı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde (BEUN) kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele çalıştayında konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Dr. Leyla Şahin Usta, "İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddetle olan mücadelemizde asla bir gevşemeye veya bir geri adım atmaya sebep olmadığını çok net söylemek istiyorum. Avrupa Birliği üyeliğindeki ülkeler veya dışındaki ülkelerden baktığımızda kadına yönelik mücadeleyle ilgili yapılması gereken tüm tedbirleri ve önlemleri alan tek bir ülke var. O da Türkiye" dedi. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) tarafından "Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddetle Mücadele" çalıştayı düzenlendi. Sezai Karakoç Konferans Salonu’nda düzenlenen çalıştayda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Gazeteci Saadet Oruç, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ve AK Parti Ankara Milletvekili ve TBMM Grup Başkanvekili Dr. Leyla Şahin Usta konuşmacı olarak yer aldı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu programda üniversitenin 100 yıllık tarihinin anlatıldığı kısa film sunumu gerçekleştirildi. Çalıştayda BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer konuşma yaptı. "Kadına karşı şiddet; toplumsal barışa ve insanlığa karşı işlenmiş büyük bir suçtur" AK Parti Grup Başkanvekili Dr. Leyla Şahin Usta, kadın yönelik şiddetin sadece bireylere değil toplumsal barışa ve insanlığa karşı da işlenmiş bir suç olduğuna dikkat çekti. Kadına yönelik şiddetle mücadelede Türkiye’nin aldığı tedbirlere ve çalışmalara dikkat çeken Usta, "Dünyada kadına yönelik şiddetle mücadele günü olarak Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş. Sebebi de ortaya çıkmış, uzun süredir devam eden bir mücadelenin bir tarafındayız. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın bütün ülkelerinde büyük bir sorun ve mesele haline geldiği için gün geçtikçe daha da hem dünyanın ülkemizin gündeminde maalesef yer alan bir konu. O yüzden kadına yönelik şiddetle mücadelede kadın haklarının korunmasında, insan hakları mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak baktığımı görmek isterim. Çünkü insan hakları dediğimizde de artık pek çok alt başlıklara ayrılmış durumda. Kadın hakları, çocuk hakları, engelli hakları, sosyal haklar, pek çok haklar var. Ama kadın haklarını, insan hakları korunması ve mücadelesinde ayrı bir başlıktan ziyade ana bir konusu olarak gördüğümü özellikle ifade etmek isterim. Kadına karşı şiddet, sadece bireylere değil, toplumsal barışa ve insanlığa karşıda işlenmiş büyük bir suçtur. O yüzden şiddetle mücadelemizi her zaman için sıfır tolerans ilkesiyle yürütmeye çalışıyoruz. Kadının toplumun her alanında gerek ailede gerekse çalışma hayatında pozitif ayrımcılık uygulamalarıyla güçlendirilmesine, istihdamının artırılmasında, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlık hizmetlerine erişimine kadar pek çok alanda kadını merkeze ve odağı aldığımız bir hizmet anlayışıyla politikalarımızı üretiyoruz" dedi. "Toplumun her kesiminin bu konuda önemli bir sorumluluğu var" Kadınların işgücüne katılım oranlarını artırmak, iş dünyasında daha etkin roller üstlenmesini sağlamak gibi teşvik programlarını uygulamaya koyduklarını ifade eden Usta, "Kadınların işgücüne katılım oranlarını artırmak, iş dünyasında daha etkin roller üstlenmesini sağlamak, karar mekanizmalarında daha fazla bulunmaları için teşvik programları da uygulamaya koyduk ve koymaya da devam ediyoruz. Bu noktada neden üniversitelerin bu konudaki çalışmalara önemli derseniz bu mücadelede gençlerin rolünün çok önemli ve etkili olduğunu düşünüyorum. Neden derseniz şiddeti sadece hukuki birtakım mevzuatlarla veya yasalarda çözmenin mümkün olmadığını baş denetçimiz Şeref Malkoç da bahsetti. Ancak yine buna rağmen elbette ki kanuni düzenlemeleri ve mevzuatları yapmamız şart. Bu işin sadece hukuki bir mesele olmadığını sosyal ve kültürel bir sorun olduğunu, bunu çözmek için de gençlerimizin bu konudaki farkındalığının arttırılması ve daha çok sevginin ve merhametin toplumda yerleştirilmesi için gençlerimize büyük bir sorumluluğun ve rolün düştüğünü hatırlatmak isterim. Tabii ki sadece gençlerin rolü değil. Toplumun her kesiminin bu konuda önemli bir sorumluluğu var" şeklinde konuştu. "Tüm tedbirleri ve önlemleri alan tek bir ülke var. O da Türkiye" Türkiye’nin 2012 yılında onayladığı 6284 sayılı kanunla düzenlemelerini yaptığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğine dikkat çeken Leyla Şahin Usta, "Şunu soran olabilir merak eden olabilir. İstanbul sözleşmesi meşhurdur, herkes bilir. Türkiye bu sözleşmeyi 2011 yılında taraf olarak imzalamıştı. 2012 yılında iç hukukumuza yerleştirip düzenlemelerimizi yaptığımız bir sözleşmeden çekildik. Evet çekildik, çekilmemizin sebeplerinin daha farklı olduğunu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddetle olan mücadelemizde asla bir gevşemeye veya bir geri adım atmaya sebep olmadığını çok net söylemek istiyorum. Çünkü 6284 kanunumuz, 2012 yılında yürürlüğe girdi ve hala aktif bir şekilde uygulanıyor ve hiçbir maddesinde hiçbir değişiklik yapılmadı. Bununla ilgili olarak Avrupa Birliği parlamentosunun son yeni yayınladığı bir bildirge var, bir direktif var. Bu direktifi neden yayınladı derseniz. Kadına yönelik şiddetle ilgili Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerin var olan mevzuatlarında yeterli düzenlemeleri yapmaması sebebiyle yeni bir direktif yayınlandı. Bu direktif, bu yılın Mayıs ayında yayınlandı. Ve direktif dedi ki bu parlamento üye devletlere bu hükümleri yerine getirmek için 3 yıllık süreç tanıyorum size dedi. 2027 yılının Haziran’a kadar benim yayınladığım bu direktifleri, üye ülkeler yerine getirmek zorunda. Üye ülkeler daha öncesinde gerek İstanbul sözleşmesini gerekse Avrupa Birliği’nin direktiflerine uygun hareket edilmediği için yeni bir direktif yayınlıyor. Ve şunu söylüyor. Avrupa Birliği üyeliğindeki ülkeler veya dışındaki ülkelerden baktığımızda yapılması gereken kadına yönelik mücadele, ilgili şiddetle mücadeleyle ilgili yapılması gereken tüm tedbirleri ve önlemleri alan tek bir ülke var. O da Türkiye. Mevzuat açısından hukuk kuralları açısından normlarınız açısından Avrupa Birliği’nin direktiklerine uygun düzenlemeleri yapan tek ülke Türkiye. İşte 6284 müstakil bir kanun olarak yapıldı ve bunun altındaki düzenlemelerle, bu direktiflerle hepsi yerine getirilmiş oldu. O yüzden sözleşmeden çıkmış olmamız, bizim kadınlara yönelik şiddetle olan mücadelemizde asla ve kata bir geri adım değildir. Kararlılığımızda asla ve asla bir gevşemede değiliz. Tam tersine aynı şekilde aynı kararlılıkla mücadelemize devam ediyoruz" ifadelerine yer verdi. "Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye’de olağanüstü çalışmalar oldu" Bosna’da Müslüman oldukları için 250 bin insanın katledildiğini söyleyen Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Yakın tarihe baktığımız zaman Bosna’da 250 bin insan katledildi. Hafızalarımızda, hala taze bunların çoğu kadın ve çocuktu, Müslüman oldukları için böyle oldu.Avrupa’nın göbeğidir Bosna. Avrupa’nın Amerika’nın dünyanın sesi çıkmadı. Şimdi de Rusya Ukrayna savaşı devam ediyor. Aynı şekilde burada da savaşın hala askerler arasında yapılıyor, asıl mağdur, kadın ve çocuklardır. Gazze zaten bütün insanlığın vicdanını yaralayan bir konu. 7 Ekim 2023’ten beri devam ediyor. Dünyanın en gelişmiş silahları en ileri teknoloji ile 2,5 milyon insan oraya sıkışmış 45 bin kişi katledildi. Bunun çoğu savunmasız yine kadın ve çocuklar. Biz kurum olarak bunların hiçbirine alakasız kalmadık. Kadın ve çocuğa şiddet konusunda Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye’de olağanüstü çalışmalar oldu. Yapılan bütün bu düzenlemelere rağmen insanlığımıza dokunan, onurumuzu zedeleyen olayları maalesef yaşamaktayız. Milyonlarca üniversite mezunumuz oldu. Okur-yazar olmayan kalmadı hemen hemen. Ama bu başka bir hastalık şiddet. Hele kadına ve çocuğa yönelik. Sadece eğitim düzeyinin artması, refahın yükselmesi ile alakalı bir şey değil. Kadına, çocuğa, yaşlıya şiddet. Akran zorbalığı engelliye şiddet. Mülteciye şiddet. Bunlardan sonra bir de öğretmene şiddet çıktı. Ardından doktora şiddet. Şimdi de dünyada olmayacak bir şey. Polise şiddet çıktı. Hatırlayın birkaç ay önce genç bir polis yavrumuz hanım kızımız; vuruluyor" diye konuştu. "Kadına karşı şiddet, siyaset üstü bir araya gelişi elzem kılıyor" Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Saadet Oruç ise dünya üzerinde yaşanan gerilimlere dikkat çekerek "Dünya çok önemli bir yere giderken bu konu konuşulması gereken bir konu. Rusya ile batı arasındaki gerilime bakıyorsunuz. 3. Dünya Savaşı mı çıkacak? Yada Gazze’de yaşananlara bakıyorsunuz. Dünyada özellikle pandemiden bu yana bir şiddet anaforu var. Kadına karşı şiddet; sadece ülkemiz kesitinde değil, uluslararası düzlemde de çok siyaset üstü, çok farklı bir araya gelişi elzem kılıyor. Aslında üzerinde durup kafa yorulması gereken kadına karşı şiddet konusunda çok farklı boyutları olan, ekonomik, psikolojik, kültürel nedenleri olan bir konu söz konusu. Özellikle kadına karşı şiddet konusunda akademinin, medyanın oynayabileceği çok önemli roller olduğunu düşünüyorum" ifadelerine yer verdi. (OA
Karabük Geleceğin Diş Hekimleri törenle beyaz önlüklerini giydi Karabük Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde 2024-2025 eğitim-öğretim yılı önlük giyme töreni düzenlendi. Törende klinik aşamasına geçen öğrencilere beyaz önlükleri giydirildi. Karabük Üniversitesi 15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen önlük giyme töreninde konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Solmaz, diş hekimliği mesleğinin usta-çırak ilişkisi ile devam ettiğini dile getirerek, “Dördüncü ve beşinci sınıftan itibaren öğrencilerimiz kliniklerde hocalarımızın gözetiminde ve yol göstermesi ile hastalıkların hem teşhis edilmesinde hem de tedavi edilmesinde görev alacaklar ve hekimliği gerçek anlamda öğrenmiş olacaklar.” dedi. Prof. Dr. Solmaz, konuşmasının sonunda öğrencilere meslek hayatlarında başarılar dilerken ailelerine de teşekkürlerini iletti. Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tahir Kahraman, ise “Diş hekimi, bireylerin fiziksel sağlığının yanında sosyal yaşamı ve psikolojik durumu ile de ilgilenen çok boyutlu bir meslek çalışanıdır. Sizler, yalnızca dişleri tedavi etmekle kalmayacak, insanların gülümsemelerine, özgüvenlerine ve yaşam kalitelerine dokunacak hekimler olacaksınız. Sevgili öğrenciler, bugün giydiğiniz önlükle birlikte büyük bir sorumluluğu da omuzlarınıza alıyorsunuz. Üniversitemiz ailesi olarak sizlerin mesleki ve akademik gelişiminizin her aşamasında yanınızda olacağımızı ve başarılarınızı gururla takip edeceğimizi bilmenizi isterim. Bu yeni dönemde başarı, mutluluk ve sağlık dolu bir eğitim süreci geçirmenizi temenni ediyorum.” şeklinde konuştu. Karabük Ağız ve Diş Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ahmet Taylan Çebi, öğrencilere seslenerek, “ Hekim olduğunuzda her bilgiye kıymet verin, onların tecrübelerinden faydalanın. Hekim olduğunuzda, üniversite sıralarında ve klinik uygulmalarda öğrendiğiniz her bilgi size yol gösterici olacaktır. Her zaman iyi bir insan ve iyi bir hekim olmak için çok çalışın ve dünyadaki medikal gelişmeleri yakından takip edin. Genç meslektaşlarım kararlarınız, vicdanınız, kalbiniz ve aklınız bugün size giydireceğimiz önlükleriniz gibi hep bembeyaz ve tertemiz kalsın.” İfadelerine yer verdi. Konuşmaların ardından ERASMUS + hareketliliği kapsamında Karabük Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde eğitim alan üç öğrenciye Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Solmaz tarafından teşekkür belgesi takdim edildi. Beyaz önlük giyme töreni, klinik sürecine başlamak için önlük giymeye hak kazan 80 öğrencinin sahneye çıkarak önlüklerini giymesi ve hatıra fotoğrafının çekilmesi ile sona erdi. Önlük giyme törenine, Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Hasan Solmaz, Prof. Dr. Elif Çepni ve Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tahir Kahraman, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ersin Müezzinoğlu, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Müslüm Kuzu, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Ak, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Zeynep Özcan, Sağlık Hizmetleri MYO Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Durdane Yılmaz Güven, İl Sağlık Müdürü Op. Dr. İsmail Kara, Karabük Ağız ve Diş Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ahmet Taylan Çebi, Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erkan Doğan, akademisyenler, öğrenciler ve aileleri katıldı.