GÜNDEM - 03 Mart 2023 Cuma 15:16

Amanos Dağları'na kurulu tarihi kent Belen'in evlerinde hasar yok

A
A
A
Amanos Dağları'na kurulu tarihi kent Belen'in evlerinde hasar yok

Hatay’ın tarihi kenti Belen’de asırlık yapılarda hasar oluşmaması dikkatlerden kaçmadı. Kayalık zemine kurulu kentte deprem sonrasında vatandaşlar gayrimenkul arayışına girdi.

Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’ın pek çok ilçesinde yıkıma yol açtı. Topraklarının yüzde 85’i dağlardan oluşan Belen ilçesinde 3 mahallenin bulunduğu en eski yerleşim yerindeki yapılar depremde de ayakta kaldı. Asrı deviren yapılarda büyük depremlerin ardından hasarın oluşmaması dikkatlerden kaçmadı. İlçedeki 3 mahallede hasar oluşmaması ise kayalık zemine kurulu olmasına bağlanıyor. Amanos Dağları'na kurulu ilçe, depremlerin ardından göçlerin ilk durağı noktası haline geldi. Kenti güvenli bulan vatandaşlar Belen’e yerleşmeye başladı.

Amanos Dağları'na kurulu tarihi kent Belen'in evlerinde hasar yok

Depremlerin ardından İskenderun’daki evini bırakarak Belen’deki yazlık evine taşındığını belirten Salih Kenanoğlu, "Belen ilçesi kayaların üzerine kurulu olduğu için çok fazla hissetmedik. Bu Hatay bölgesinde sanırım en korunaklı yer. Kayaların üzerine olduğu için bir sıkıntı yaşamadık. İskenderun merkezde oturuyorduk. İki büyük depremin ardından buraya geldik. Burada hiçbir sıkıntımız yok. Depremleri de fazla hissetmiyoruz. Buradaki evlerin hiçbirinde hasar yok. Vatandaşlar buraya gelerek kiralık ev ve arsa arıyor. Bölge de kıymetlendi. Buradaki evlerin birçoğu 60-70 senelik, bir çizik bile yok. Güvenle yatıyoruz" dedi.

Amanos Dağları'na kurulu tarihi kent Belen'in evlerinde hasar yok

Fadıl Kösedağ - Ahmet Seher
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Uraloğlu: "Çocuklarımızı korumak için yasal düzenleme yapma ihtiyacı artık zorunlu hale gelmiştir" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Çocuklarımızı korumak için yasal düzenleme yapma ihtiyacı artık zorunlu hale gelmiştir" dedi. Bakan Uraloğlu, Altyapı ve Ulaştırma Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının TBMM’de 2025 yılı Merkezi Yönetim bütçe kanunu teklifi ile 2023 yılı merkezi yönetim kesin hesap kanun teklifinin görüşmelerinde konuştu. Türkiye’nin kalkınmasına önemli katkılar sağladıklarını ifade eden Uraloğlu, "Afete dirençli net sıfır emisyon hedeflerini gözeten dijitalleşmeye özen veren ve riskleri yönetebilen ulaştırma politikalarımızla projelerimizi planlıyoruz ve yürütüyoruz. Yürüttüğü faaliyetlerin karbon emisyonunu hesaplayan ilk bakanlık olarak iklim değişikliğinin etkilerini önemsiyor tüm projelerimizin çevreye duyarlı ve ekolojik dengeyi korunmasına önem gösteriyoruz” diye konuştu. Kalkınma Yolu Projesi hakkında konuşan Bakan Uraloğlu, "Çin, Doğu Asya ve Hindistan’dan gelen yükleri Basra Körfezi’nden Avrupa’ya taşıyacak Kalkınma Yolu Projesiyle uluslararası iş birliği çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yine projenin ülkemizdeki geçişinin demir yolu olarak 2094 kilometre karayolu olarak da 1923 kilometrelik kesimde yapım çalışmalarını yürütüyoruz. Olmazsa olmaz projelerimizden bir tanesi de Zengezur Geçişi. Bu Zengezur Geçişi’yle Azerbaycan’a ve bütün Orta Asya’ya ve Uzakdoğu’ya erişimi doğrudan da sağlamış olacağız. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, AK Parti hükümetlerimiz döneminde uluslararası emtia fiyatlarının dikkate aldığımızda sadece Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın yaptığı yatırımların toplamı 281 milyar dolardır. Hayırlı uğurlu olsun. Gece gündüz yağmur çamur demeden aralıksız çalışıyoruz. Ülkemizin ve vatandaşımızın hizmetine yeni projeler sunarak hizmet yarışı veriyoruz. Bakın sadece 2024 yılında dört sektörde yirmi sekiz ilde toplam 118 milyar liralık elli bir projeyi bitirerek hizmete açtık” dedi. “2053 yılına kadar demiryolu hat uzunluğumuzu 28 bin 590 kilometreye çıkararak ülkemizin her tarafına inşallah ulaşmış olacağız” Türkiye’yi hızlı tren ağıyla buluşturarak hızlı tren ağını 2 bin 251 km’ye çıkardıklarını belirten Uraloğlu, “Ülkemizi hızlı trenle buluşturarak hızlı tren ağımızı 2 bin 251 kilometreye çıkardı. Ankara- Sivas Hızlı Demiryolu ağını hizmete açtık. Hızlı tren hatlarıyla ülke genelinde açıldığı günden itibaren tam doksan iki milyon yolcuya hizmet ettik. 2028 yılına kadar demiryolu hat uzunluğunu 17 bin 287 kilometreye 12 olan lojistik merkez sayısını da inşallah 25’e çıkaracağız. 2053 yılına kadar demiryolu hat uzunluğumuzu 28 bin 590 kilometreye çıkararak ülkemizin her tarafına inşallah ulaşmış olacağız. 2025 yılında Kayseri, Niğde, Sivas, Lojistik Merkezleri, Çerkezköy, Kapıkule Hızlı Tren Hattı, Gelemen- Tekkeköy Demiryolu hattı, Torbalı- Ödemiş, Malatya -Elazığ sinyalizasyon projelerini tamamlayarak hizmete alacağız. İstanbul Kuzey Demiryolu Geçişi hakkını İstanbul Kuzey Demiryolu Açışı hakkını hayata geçirerek Asya ve Avrupa’yı tekrar birbirine bağlayacağız inşallah” diye konuştu. Ülke genelinde bin on beş kilometrelik kent içi raylı sistem hattının 434 kilometresini Bakanlık olarak gerçekleştirdiklerini aktaran Uraloğlu, “91 kilometrelik hattın yapımına devam ediyoruz. 384 kilometrelik yeni hattında planlamasını yaptık. Gayrettepe Kağıthane Metrosu’nu Bakırköy -Bahçeli Evler Kirazlı Metrosu’nu Sirkeci Kazlı çeşme yaya odaklı yeni nesil kent içi raylı sistem projesini Kocaeli Şehir Hastanesi travma Hattı’nı Halkalı İstanbul Havalimanı metrosunun ilk kesimini hizmete açtık. Daha önce tamamlayarak hayata geçirdiğimiz Marmaray’da günde 600 bin Başkentrayda 65 bin Gaziray’da 7 bin yolcuyu taşıyoruz.Raylarımızda hareket eden bütün demiryolu araçlarımızın geliştirilmesi ve üretilmesi çalışmalarımıza da aralıksız devam ediyoruz” diye konuştu. “Tersane kapasitesi 4,79 milyona yükseldi” Denizcilikte yapılan yatırımlara ilişkin bilgi veren Uraloğlu, 550 bin detveyt ton olan tersane kapasitesini 4,79 milyon detveyt tona, 37 olan tersane sayısını ise 85’e çıkardıklarını bildirdi. Türkiye’yi 8,9 milyon detveytton olan Türk Sahipli Filo büyüklüğünden, 52,7 milyon detveyt ton seviyesine ulaştırarak dünyada 11. sıraya yükselttiklerinin altını çizen Bakan Uraloğlu, “2021 yılında hizmete aldığımız Filyos Limanı’nı sizler biliyorsunuz. Doğu Karadeniz’de önemli bir lojistik üs olacak Rize İyidere Lojistik Merkezi çalışmalarına devam ediyoruz.” şeklinde konuştu. “Sosyal medya ve internet dünyası her şeyiyle kutsanacak bir özgürlük alanı değildir” Bakan Uraloğlu, son günlerde sosyal medya platformlarında, dezenformasyon, siber korsanlık, nefret söylemi, telif hakları ihlalleri, çocukların istismar edilmesi ve akran zorbalığı gibi olumsuzlukların ön plana çıktığını belirterek, “Sosyal medya ve internet dünyası her şeyiyle kutsanacak bir özgürlük alanı değildir. Aksine yukarıda ifade etmeye çalıştığım başlıklar altında düşünce özgürlüğünü ve insanların hakikatle bağını yok eden boyutları var” dedi. TÜİK raporuna göre nüfusun yüzde 66’sının sosyal medya kullanıcısı olduğu, yüzde 87’sinin ise internet kullandığını belirten Uraloğlu, “İnternette geçirilen sürenin günlük 7 saat ile dünya ortalamasının yüzde 7 fazlası ve sosyal medya platformlarında 303 milyon 97 bin aktif hesap olduğunu söylemek istiyorum. İnsanların bilgiye erişimi, bunları kendi hayatına ve ihtiyaçlarına yönelik kullanımı, zamanın ruhunu yakalamak açısından önemlidir. Ancak dijital dünya, özellikle çocuklarımızı popülerlik, beğeni ve izlenme sayısı faktörleriyle her geçen gün daha fazla çevrim içi kalmalarını sağlamaya yönlendirmektedir” ifadelerini kullandı. Bakan Uraloğlu konuşmasının devamında, “Karşımızda kelimenin tam manasıyla sosyal bir tehdit bulunmaktadır. Bu durumun farkında olan Amerika, İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerin sorunu önlemeye yönelik çeşitli düzenlemeleri, tedbirleri, kısıtlamaları ve tamamen kapatmalara kadar giden kararları aldığını görüyoruz” şeklinde konuştu. “Çocuklarımızı korumak için yasal düzenleme yapma ihtiyacı artık zorunlu hale gelmiştir” Yeni bir sosyal medya okur yazarlığı bilincine ve bakış açısına ihtiyaç olduğunu ifade eden Uraloğlu, “Bu noktada, 16 yaş altındaki çocuklarımızı sosyal medya ve online oyunların zararlarından korumak ve bu tür içeriklerin yayılmasını engellemek için yasal düzenlemeler yapma ihtiyacı artık zorunlu hale gelmiştir. Düzenlemenin temelinde ilk olarak internet servis sağlayıcılarının, sosyal ağ platformlarının sorumluluklarını ve denetimini arttırmak olacak” ifadelerini kullandı. Aile, Adalet ve İçişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla birlikte çalışmalarını yaptıklarını belirten Uraloğlu, “Yüce Meclisimizden gerekli yasal düzenlemeleri yapmasını bekliyoruz. İnanıyorum ki hep birlikte hareket ederek bu tehlikeyle başa çıkabilir çocuklarımıza ve gençlerimize daha güvenli bir gelecek sunabiliriz” dedi.
İstanbul Okan Buruk: "İlk 8 hedefimiz için önemli bir maç" Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Malmö maçı öncesi yaptığı açıklamada, "İlk 8 hedefimiz için önemli bir maç" dedi. Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi’nin 6. haftasında yarın deplasmanda İsveç ekibi Malmö ile karşılaşacak. Mücadele öncesi Teknik Direktör Okan Buruk, düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Buruk, "İsveç şampiyonu rakibimizi kutlayarak başlayacağım. Bizim için zorlu bir maç olacak. Rakibimizin Beşiktaş maçını özellikle seyrederek ne oynadıklarını görmüştük. İyi ve organize bir takıma karşı oynayacağız. Pas hızı yüksek ve birbirine yakın oynayan, top onlardayken etkili ve tehlikeli bir takım. bireysel yeteneklere de sahipler. Rakibimiz Avrupa Ligi’nde yarışın içinde kalması için bu maçı kazanmak isteyecektir. Aynı şekilde ilk 8 içindeki yerimizi sağlamlaştırmak ve orada kalabilmek için bu maç çok önemli. Oyuncularıma her zamanki gibi çok güveniyorum. Buraya moralli geldik. Tabii ki çok eksiğimiz var ama çok önemli oyuncularımız var. Önemli bir kadroya sahibiz. Elimizdeki oyuncularla en iyisini yapıp maçı kazanmak için çaba sarf edeceğiz. Hedefimiz kazanarak ayrılmak ve puan durumundaki yerimizi yükseltmek" diye konuştu. "Çok önemli bir kadroya sahibiz" Okan Buruk, çok önemli bir kadroya sahip olduklarını ifade ederek, "Rakibimiz daha yüksek bir puanda da olabilirdi. Beşiktaş’a karşı da iyi bir oyun ortaya koymuşlardı. Şu anda hala iddiaları devam ediyor. Hocaları şu anda liglerinin bitmesinin onlar için dezavantajmış gibi bir açıklamada bulundu. Biz yoğun maç temposundan geliyoruz. Rakibimizin de daha az maç oynadığı bir süreç. İki takımın gücünü, konsantrasyonunu, oyuna adaptasyonunu maç içinde göreceğiz. Tam kadro olmak her zaman büyük avantaj ama bu sakatlık senaryolarını düşünerek böyle geniş ve güçlü bir kadro kurduk. Burada sahaya çıkan herkesin en iyisini yapacağını düşünüyoruz. Bazı mevkilerde eksiklerimiz var. Özellikle kanat mevkisinde çok az oyuncumuz kaldı. Forvette üç oyuncumuz vardı ve ikisi sakat. Batshuayi ile oynayacağız. Diğer oyuncular için önemli ve değerli bir kadroya sahibiz. Bunu da sahada göstermeye çalışacağız" açıklamasında bulundu. "Final hayalini kuruyoruz" Şu ana kadar Avrupa Ligi’nde 5 maç oynadıklarını belirten Buruk, "Bir sıralama var. Hep ilk 5 içinde olduk. Tottenham’a karşı oynadık. Turnuvanın favorilerinden biriydi. Oyun, güç, takım performansına, taraftar performansına baktığımızda ileriye dönük hayaller kuruyoruz. Bu hayalleri güçlendirecek altyapıyı oluşturduk. Bundan sonraki turların nasıl olacağını bilemiyoruz. Şu anda 6-7 sakat oyuncumuz var. Bunu beklemiyorduk. Futbolun içinde birçok etken var. Sivas’ta 10 kişi kaldık ama kazandık. Elemeli tura geçtiğinizde maç içi performansınız önemli. Her takım her takımı eleyebiliyor. Hayal kuruyoruz. Final hedefini koruyacağız. Bundan sonraki süreçte o maçların nasıl gerçekleştiğini görebiliriz. O hayali kuruyoruz; çünkü bunun altyapısını oluşturduk" şeklinde konuştu. "Savunmada daha iyi olursak gücümüz artacak" Sarı-kırmızılı takımın teknik patronu, kaleci ve stoperlerin dışında tüm oyuncular hücum oynamak istediğini vurgulayarak, "Onları mutlu eden, hoşuna giden topun sizde olduğu, hücum yaptığınız bir sistem. Agresif ve dinamik bir takıma sahibiz. Topu rakipte fazla bırakmıyoruz. Sivas maçında bir kişi eksilince 4-3-2’ye döndük. Mertens ve Osimhen’i önde bıraktık. Mertens zaman zaman savunmaya geldi. Bazen kanatları kapattı. Yunus, Torreira ve Sara ile üçlü orta saha oynadık. Bazen savunmada 4-4-1’e geçtik. Rakibin üçlü savunma oynaması burada sizin içinizi kolaylaştırıyoruz. Öndeki üçlüyü Mertens ve Osimhen ile kapatma şansımız oldu. Arkada da eşitlendik. Öndeki baskılara gidebildik. Rakibin 11’e 10’da iken daha dipte savunmaya devam etmesi bazen işinizi kolaylaştırıyor. Kendi oyun anlayışımızı her maçta ortaya koymaya çalışıyoruz. Ofansif anlamda başarılı işler yapıyoruz. Bunu net bir şekilde hem Türkiye’de hem Avrupa’da gösteriyoruz. Topa sahip olma, pozisyona girme ve gol atma anlamında bunu gösteriyoruz. Bunu devam ettirmek istiyoruz. Yarın için de elimizdeki oyuncuların kalitesi çok fazla. Ofansif hamleler düşüneceğiz. Bu sene savunma anlamında daha iyisini yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Geçen seneye göre çok fazla gol yediğimiz maçlar oluyor. Gol yemeden maçları tamamlamak isteriz. Savunmada kalabalık olduğumuz yerde de pozisyon verip gol yedik. Sivasspor maçında da aynı şekilde oldu. Özellikle ikinci golde savunma arkasına uzun bir pas sonrası gol yedik. Savunma yönünü daha iyi yaparsak çok daha başarılı ve güçlü olacağız" diye konuştu. Buruk, sakat oyuncularla ilgili de konuşarak, "Savunma bölgesi daha çok oyuncumuzun olduğu yer. Abdülkerim antrenmana çıktı. Onunla ilgili kararımızı yarın vereceğiz. Ön tarafta kanat anlamında eksiğimiz var. Barış’ın sakatlığı ve Sallai’nin Avrupa’da olmaması Planlarımız var. Bu planları maçta uygulamaya çalışacağız" dedi. "Motivasyonumuz düşmüyor" Galatasaray’da üçüncü senesi olduğunu vurgulayan Okan Buruk, "İki şampiyonluk yaşadık. Aynı istek ve konsantrasyonda olmak, Galatasaray’ın bir başarısı olarak düşünüyorum. Ben burada teknik direktör olarak üzerime düşeni tecrübelerimle yapmaya çalışıyorum. Çok değerli bir oyuncu kadrom var. İçeride konsantrasyonu, her maça hazır tutmayı sağlayan tecrübeli oyunculara sahibiz. Taraftarımızın isteklerine doğru cevap veriyoruz. Sadece skor anlamında değil, ülkemize güzel futbol izlettiğimizi düşünüyorum. Bu da bizim için değerli. Bazen skor alırsınız ama seyir zevkiniz düşük olur. Sadece kazanmak üzerinde değil, Avrupa ve Türkiye’de iyi oyunumuzun da devam ettiğini düşünüyorum. Bu sene bunu daha da yükselttik. Motivasyonumuz hiç düşmüyor" ifadelerini kullandı.
Ankara Bakan Memişoğlu: “(Yenidoğan Çetesi) Madem elinizde belge vardı neden savcılarla paylaşmadınız?” Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Yenidoğan Çetesi soruşturmasıyla ilgili, "Bakmayın siz, bugün birilerinin operasyon yapıldıktan 6 ay sonra ortaya çıkıp, iddianamenin aleniyet kazanmasının üzerinden 2 ay geçtikten sonra; tüm tape kayıtları ve dijital materyallerden elde edilen bulgular kamuoyuna yansıdıktan sonra, sanki konuyu kendileri ortaya çıkarmışlar gibi sözde kahramanlık yapanlara; madem ellerinde bilgi belge vardı, iddianame yayınlanana kadar akılları neredeydi, bu bilgileri neden kendilerine sakladılar? Neden savcılarla, yetkili makamlarla paylaşmadılar?” dedi. TBMM Genel Kurulunda 2025 Merkezi Yönetim Bütçesi ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifleri görüşülüyor. TBMM Genel Kurulda Sağlık Bakanlığı bütçe teklifi görüşmelerinde konuşan Bakan Memişoğlu, sağlıkta bir günü anlatarak, Türkiye’de bir günde 2 milyon 800 bin muayene, 18 binden fazla ameliyat ve 500 binden fazla radyolojik görüntüleme gerçekleştirildiğini ve her gün 3 milyondan fazla vatandaşa sağlık kuruluşlarında hizmet verildiğini dile getirdi. “Bugün 1 buçuk milyon sağlık çalışanımız var” Sağlık ailesinin her geçen gün güçlendiğini ifade eden Memişoğlu, “2002 yılında toplam 379 bin sağlık çalışanımız vardı. Bugün bu sayı 1,5 milyona ulaştı. Bakanlığımıza bağlı kurumlardaki sağlık çalışan sayısı, 2002 yılında sadece 257 bindi. Bugün biz bu sayıyı 873 bine çıkarttık. 92 bin olan hekim sayımızı, 222 bine çıkarttık. 2002 yılında 114 bin ebe ve hemşiremiz hizmet verirken, bugün 327 bin ebe ve hemşiremiz hizmet veriyor” ifadelerini kullandı. “Hastanelerimizin ortalama yaşını 13 yıla kadar düşürdük” Bakan Memişoğlu, son 22 senede hastanelerin yüzde 80’ini yenilediklerini veya yeniden inşa ettiklerini belirterek, “Böylece, hastanelerimizin ortalama yaşını 13 yıla kadar düşürdük; düşürmeye de devam ediyoruz. Mevcutta sahip olduğumuz 172 bin yatak kapasitemizin 144 binini Ak Parti döneminde yenilenen hastanelerimizle elde ettik” şeklinde konuştu. “Prematüre bebeklerimizin yüzde 95,2’sini hayatta tutmayı başarıyoruz” Bakan Memişoğlu, 37 hafta altı olarak doğan bebeklerin prematüre olarak adlandırıldığını söyleyerek, “Dünyada bu şekilde doğan her on bebeğin biri maalesef hayatını kaybediyor. Buna karşılık biz prematüre bebeklerimizin yüzde 95,2’sini hayatta tutmayı başaran, bu bebekleri yaşatabilen sağlık çalışanlarına ve sistemine sahibiz” dedi. Sağlık Bakan Memişoğlu, günümüzde 76 milyondan fazla vatandaşın aktif olarak e-nabız uygulamasını kullandığına değinerek, “Günlük 1 milyon 300 bin vatandaşımız MHRS sistemini kullanarak hastanelerimizden randevu alabiliyor” ifadelerini kullandı. “Aile hekimlerimize verdiğimiz teşvik ödemelerini 44 bin 600 liraya çıkarttık” Vatandaşların sağlığa eriştiği ilk kapının aile hekimliği olmasını istediklerini belirten Memişoğlu, “Bu nedenle sağlık sistemi içerisinde aile hekimliğinin daha işlevsel hale getirilmesi için çalışıyoruz. Bakmayın siz birilerinin, ‘aile hekimi bundan sonra ilaç yazamayacak, vatandaş hastaneye giderse aile hekiminin maaşı kesilecek’, gibi yalan yanlış iddialarına. Biz, görevinin sorumluluklarını yerine getiren aile hekimlerinin mevcutta sahip olduğu maaş ve teşvik ödemelerinde hiçbir surette kesintiye gitmedik ve de gitmeyeceğiz. Tam aksine; yeni ilave teşvik mekanizmaları getirdik. Aile hekimlerimize verdiğimiz teşvik ödemelerini üç kat arttırarak 14 bin 800 liradan 44 bin 600 liraya çıkarttık. Elbette bu yeni ilave teşvikleri getirirken, bunları belirli kriterlere bağladık” açıklamasında bulundu. Birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmeye devam edeceklerini vurgulayan Memişoğlu, 2025 yılında bin yeni Aile Sağlığı Merkezi’nin müjdesini verdi. “Madem elinizde belge vardı neden savcılarla paylaşmadınız?” "Yenidoğan Çetesi"nin sağlık müdürlüğü, emniyet teşkilatı ve yargı mercileri arasında koordineli ve özenli çalışmayla çökertildiğini ifade eden Bakan Memişoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Denetimlerimizde sıra dışılığı fark eden ve CİMER ihbarıyla daha somut bir hal alınca konuyu adli bir operasyona dönüştüren biziz. Bakın, bu kadar teknik takibi yapan bu devletin savcıları, bu devletin emniyet mensupları. Bu kadar denetimi gerçekleştiren bu devletin sağlık personelleri. Bakmayın siz, bugün birilerinin operasyon yapıldıktan 6 ay sonra ortaya çıkıp, iddianamenin aleniyet kazanmasının üzerinden 2 ay geçtikten sonra; tüm tape kayıtları ve dijital materyallerden elde edilen bulgular kamuoyuna yansıdıktan sonra, sanki konuyu kendileri ortaya çıkarmışlar gibi sözde kahramanlık yapanlara. Madem ellerinde bilgi belge vardı, iddianame yayınlanana kadar akılları neredeydi, bu bilgileri neden kendilerine sakladılar? Neden savcılarla, yetkili makamlarla paylaşmadılar?”