EKONOMİ - 19 Ekim 2022 Çarşamba 10:13

2021 yılında Ar-Ge’ye 81,9 milyar lira harcandı

A
A
A
2021 yılında Ar-Ge’ye 81,9 milyar lira harcandı

Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2021 yılında 81 milyar 922 milyon TL'ye yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırmasını paylaştı. Gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcaması 2021 yılında bir önceki yıla göre 26 milyar 965 milyon TL artarak 81 milyar 922 milyon TL'ye yükseldi.

Gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcamasının GSYH içindeki oranı 2020 yılında yüzde 1,09 iken, 2021 yılında 7 trilyon 248 milyar 789 milyon TL'lik GSYH içindeki oranı yüzde 1,13'e yükseldi.

Ar-Ge harcamalarında mali ve mali olmayan şirketler yüzde 70,7 ile en büyük paya sahip olurken, bunu yüzde 23,7 ile yükseköğretim takip etti. Kâr amacı olmayan kuruluşlar tarafından yapılan Ar-Ge harcamalarının da dâhil olduğu genel devlet Ar-Ge harcamalarının toplam Ar-Ge harcamaları içindeki payı ise yüzde 5,6 oldu. Ar-Ge harcamaları içerisinde personel harcamaları yüzde 49,5 ile en büyük harcama kalemini oluşturdu.

Mali ve mali olmayan şirketler Ar-Ge finansmanında yüzde 62,4 ile ilk sırada yer aldı

Ar-Ge harcamalarının 2021 yılında yüzde 62,4'ü mali ve mali olmayan şirketler tarafından finanse edilirken genel devlet Ar-Ge harcamalarının yüzde 25,1'ini, yükseköğretim yüzde 10,6'sını, yurt dışı kaynaklar yüzde 1,9'unu ve diğer yurt içi kaynaklar yaklaşık olarak yüzde 0,04'ünü finanse etti.

Tam zaman eşdeğeri cinsinden 221 bin 811 Ar-Ge personeli çalıştı

Tam zaman eşdeğeri (TZE) cinsinden 2021 yılında toplam 221 bin 811 kişi Ar-Ge personeli olarak çalıştı. Sektörler itibarı ile dağılımına bakıldığında ise TZE cinsinden toplam Ar-Ge personelinin 2021 yılında yüzde 67,4'ü mali ve mali olmayan şirketlerde, yüzde 28,2'si yükseköğretimde ve yüzde 4,4'ü kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlet sektöründe yer aldı.

TZE cinsinden kadın Ar-Ge personelinin oranı yüzde 32,1 oldu

TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel sayısı, 2021 yılında 71 bin 301 kişi ile toplam Ar-Ge personel sayısının yüzde 32,1'ini oluşturdu. Sektörler itibarı ile TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel oranı yükseköğretimde yüzde 45,7, kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlette yüzde 30,4, mali ve mali olmayan şirketlerde ise yüzde 26,6 oldu.

Ar-Ge personelinin yüzde 31,2'si doktora veya eşdeğeri eğitim seviyesine sahip

Ar-Ge personeli öğrenim durumuna göre incelendiğinde, Ar-Ge personelinin yüzde 34,9'unun lisans eğitim düzeyine sahip olduğu görüldü. Bunu sırasıyla yüzde 31,2 ile doktora veya eşdeğeri, yüzde 24,3 ile yüksek lisans, yüzde 4,8 ile meslek yüksekokulu ve yüzde 4,8 ile lise ve altı kategorileri takip etti. TZE cinsinden Ar-Ge personelinin eğitim durumuna göre dağılımı ise sırasıyla; yüzde 48,0 ile lisans, yüzde 20,7 ile yüksek lisans, yüzde 18,3 ile doktora veya eşdeğeri, yüzde 6,7 ile meslek yüksekokulu ve yüzde 6,3 ile lise ve altı eğitim düzeyi şeklinde oldu.

En fazla Ar-Ge harcaması TR51 (Ankara) bölgesinde gerçekleşti

İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzeye göre 2021 yılında Ar-Ge harcamalarının en yüksek olduğu bölge toplam Ar-Ge harcamasının yüzde 31,9'unu gerçekleştiren TR51 (Ankara) iken, bunu yüzde 28,5 ile TR10 (İstanbul) ve yüzde 9,8 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesi takip etti. Toplam Ar-Ge personel sayısının yüzde 29,5'i TR10 (İstanbul), yüzde 19,3'ü TR51 (Ankara) ve yüzde 8,0'ı TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesinde istihdam edildi.

Mali ve mali olmayan şirketlerde Ar-Ge harcamasının yüzde 52,9'u Ar-Ge merkezlerinde yapıldı

Mali ve mali olmayan şirketler tarafından 2021 yılında gerçekleştirilen 57 milyar 884 milyon TL Ar-Ge harcamasının yüzde 52,9'u Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirildi. Ar-Ge merkezlerinde yapılan Ar-Ge harcamasının yüzde 85,2'si, 250 ve üzeri çalışan sayısına sahip olan girişimler tarafından yapıldı.

En fazla Ar-Ge harcaması yüksek teknoloji faaliyetlerindeki girişimler tarafından yapıldı

İmalat sanayinde Ar-Ge faaliyeti yürüten girişimler teknoloji düzeylerine göre sınıflandırıldığında, 2021 yılında imalat sanayinde gerçekleştirilen 32 milyar 773 milyon TL Ar-Ge harcamasının yüzde 47,5'inin yüksek teknoloji faaliyetinde yer alan girişimler tarafından gerçekleştirildiği görüldü. Bu oran 2015 yılında yüzde 35,3'tü. İmalat sanayindeki toplam Ar-Ge harcamasının yüzde 39,6'sı orta yüksek teknoloji faaliyetindeki girişimler, yüzde 8,3'ü orta düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler ve yüzde 4,6'sı düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler tarafından yapıldı.

İmalat sanayinde Ar-Ge faaliyeti yürüten girişimlerdeki araştırmacı sayıları incelendiğinde 2021 yılında en fazla araştırmacının 24 bin 630 kişi ile orta yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimler tarafından istihdam edildiği görüldü. Bunu 16 bin 720 araştırmacı istihdamı ile yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimler takip etti. TZE cinsinden araştırmacı sayıları dikkate alındığında da en fazla değerin 22 bin 299 ile orta yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimlerde olduğu saptandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara CHP Genel Başkanı Özel: "İlk işimiz İstanbul Sözleşmesi’ne dönmek olacaktır" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Seçime giderken toplumsal muhalefeti ayırmadan, birbirine düşmesine izin vermeden, sarayın oyunlarıyla ayrı ayrı durmalarına ve yeni seçim yenilgilerine sebebiyet vermeden, sorumlulukla tüm muhalefetle, omuz omuza, kol kola girerek hep birlikte önce ilk iş bu iktidarı değiştireceğiz ve iktidar olacağız. Ardından bu ülkede, eşitlik gelsin diye atılması gereken ne adım varsa hep birlikte buralarda konuştuğunuz, tartıştığınız, ürettiğiniz tüm çözüm önerilerini hayata geçireceğiz. İlk iş, iktidarımızın cumhurbaşkanının atayacağı ilk imza İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden Meclis’e yollamak olacak" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığının düzenlediği Çare Eşitlikte Çalıştayı’nda konuştu. Özel, "Seçimde dünya kadar söz verdiler, dünya kadar. Emekliye verdiler, ‘Sizi asla enflasyona ezdirmeyeceğiz’ dediler. Asgari ücretliye söz verdiler, ‘Yılda iki zam normal dört de yapabiliriz’ dediler. Çiftçiye söz verdiler, ‘Gayrisafi milli hasılanın yüzde birini prim olarak vereceğiz, sizi destekleyeceğiz’ dediler. Esnafa söz verdiler, öğretmene söz verdiler, gençlere söz verdiler, mülakat mağduru öğretmene ve memura söz verdiler. Hiçbir sözü tutmadılar. Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimde verip de önceden, tuttuğu ve arkasında durduğu tek söz var. O söz de Hüda-Parcılara, Hizbullahçılara verdiği İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma ve bir daha girmeme sözüdür. Bir tek bu sözü tutmaktadır. Peki biz ne yapacağız? Bendeki not, partinin müktesebatıyla, yazılmış belgeleri ile sınırlı. Şüphesiz bu çalıştayın yani ‘Çare eşitlikte’ dediğiniz bu çalıştayın çıktıları ve sonuç bildirgesi yeni çerçevemiz olacak. Öncelikle ilk olarak önümüzdeki ilk seçimde, seçime giderken toplumsal muhalefeti ayırmadan, birbirine düşmesine izin vermeden, sarayın oyunlarıyla ayrı ayrı durmalarına ve yeni seçim yenilgilerine sebebiyet vermeden, sorumlulukla tüm muhalefetle, omuz omuza, kol kola girerek hep birlikte önce ilk iş bu iktidarı değiştireceğiz ve iktidar olacağız. Ardından bu ülkede, eşitlik gelsin diye atılması gereken ne adım varsa hep birlikte buralarda konuştuğunuz, tartıştığınız, ürettiğiniz tüm çözüm önerilerini hayata geçireceğiz. İlk iş, iktidarımızın cumhurbaşkanının atayacağı ilk imza İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden Meclis’e yollamak olacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin geçirdiği ilk kanun İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacak. Bana kalırsa halen yürürlüktedir. Kendim de dava açtım Danıştay’da, ikiye bir reddettiler. Sizin davalarınızı da reddettiler ama uluslararası kuruluşlara da yazıyoruz, bizce yürürlüktedir” ifadelerini kullandı. İktidarın muhaliflerin özgürlüğünü kısıtladığını dile getiren Özel, “Önce Esenyurt‘ta tamamen hukuksuz bir arama, kötü muamele ve altı tamamen boş gerekçelerle Ahmet Özer başkanımızı tutukladılar. Sonradan tutuklama gerekçesine bir şey bulamayıp bir de gizli tanık peydahladılar. İstanbul’un en hızlı iddianame yazan savcısı 200 kişiye 4 günde iddianame yazarmış, bir Ahmet Özer‘e gerekçeleri dolduramadığı, bulduramadığı, uyduramadığı, uydurulanları yazamadığı bir halde. Halen daha biz ondan iddianame bekliyoruz. Diğer taraftan Mardin’e, Halfeti’ye de kayyumlar atamışlardı, eleştirdik. Bizim belediyemiz dışındaki üç belediyeye de. Dün de Tunceli’ye ve Ovacık’a. Ovacık Belediye Başkanımız Mustafa Sarıgül‘e bir suç icat edip ona da kayyum atadılar. Suç şu: 12 yıl önce bir cenazeye gitmiş ve o cenazenin suç olduğunu, bundan iki yıl, cenazeden 10 yıl sonra devletimiz idrake varmış. ‘O bir terör örgütü faaliyetidir, o cenazeye gitmek’ diye dün, geçen hafta altı yıl ceza verdiler Mustafa Sarıgül‘e. Bir kere milletimizin önünde Erdoğan’a, çünkü bu kararlara o veriyor, ‘Her şey bende’ diyor ya ondan. Elverişli bir emir erini yollamışlar İstanbul’a, o da orada istedikleri kararları veriyor” diye konuştu.
Muğla Başkan Köksal, “Türkiye’de ilk korumacılık Muğla’da başladı” Tarihi Kentler Birliği 2024 yılı Olağan İkinci Meclis Toplantısı Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Menteşe Belediyesi ev sahipliğinde 300 Belediye Başkanı ve 500 Meclis üyesinin katıldığı toplantı, Marmaris’te başladı. Başkan Köksal, “Türkiye’de ilk korumacılık Muğla’da başladı” Tarihi Kentler Birliği toplantısında sunum yapan Menteşe Belediye Başkanı Şehir Plancısı Gonca Köksal, “ ÇEKÜL Vakfı Kurucu Başkanı, Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen’in ifade ettiği ’Biz Türkiye’de korumacılığı 1973’te Muğla’da başlattık, o zamanki yerel yönetim olmasaydı bunu başaramazdık’. Biz bugün Sayın Kerem Ekinci’yle Türkiye’nin ve Muğla’nın koruma tarihini, değerli büyüğümüz, sevgili hocam Oktay Ekinci’nin ’Yaşayan Muğla’ kitabı üzerinden ele alacağız. Değerli hocam Oktay Ekinci kültür varlıklarının, tarihi dokuların korunmasında öncü bir isim ve çok değerli bir meslek büyüğümüzdür. Hayatını kültürel mirasın korunmasına adayan sevgili hocam Oktay Ekinci’yi bir kez daha sevgiyle, saygıyla ve minnetle anıyorum. Oktay Hocam, ‘İnsanın yaşayamadığı bir mekân yaşamaz’ der. Yalnızca fiziksel dokunun korunması değil, önemli olan bu dokunun içinde yaşamın olması ve akmasıdır. Menteşe Karabağlar Yaylası sadece coğrafi bir alan değil, insanın toplumsallığını, dayanışmasını, üretimi yeniden ördüğü müşterek mekândır. Mescitler, kahvehaneler, meydanlar. Her bir buluşma, üretim ve paylaşım alanıdır Karabağlar’da” 25 anıtsal yapı 1974 yılında resmen koruma altına alındı Başkan Köksal, korumaya yönelik ilk resmi girişimlerin 25 adet anıtsal yapının 1974 yılında resmen koruma altına alınmasıyla başladığını belirtti. Koksal, Sivil Mimarlık Örneklerinin Tescili ve Kentsel Sitin Korunmasına Yönelik Kararların cami, mescit, hamam gibi tek yapıların koruma altına alınmasından sonra 1975 - 1979 arasında sivil mimarlık örneklerinin yaşatılmasına, kültür mirasımızın kentsel sit ölçeğinde korunmasına yönelik kararlar alındığını kaydetti. 1979 yılında 178 ev koruma altına alındı Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal, 1979 yılında 178 evin, korunması gereken eski eser ve sit sınırlarının belirlendiğini ifade etti. Başkan Köksal, “Ülkenin birçok kentinde sit alanları, eskimiş, köhnemiş, ömrünü doldurmuş, yıkılması ve kaldırılması istenen tarihi doku, o tarihte Muğla’da bir hazine olarak görülüp, sokak eskizleri yapılmış, kentsel tasarım detaylarına, yapı detaylarına (bacalar, cepheler, kat planları, kapılar, tavan süslemeleri) kadar detaylı bir çalışma yapılmış. Oktay hocam hepsini eliyle çizmiş, belgelemiş” dedi. “Karabağlar Yaylası bizim için çok önemli” Başkan Köksal, “Karabağlar Yaylası doğal su sirkülasyonu, doğal su kanalları, irimleri, kesikleri, yayla yolları, içindeki camileri, kahveleri, yurtlarıyla bizim için çok önemli bir alan. Burası ile ilgili 1977 ylında sit kararı alınmış” dedi.