ASAYİŞ - 15 Temmuz 2022 Cuma 12:00

15 Temmuz gazisi Halil Algan yaşadıklarını anlattı

A
A
A
15 Temmuz gazisi Halil Algan yaşadıklarını anlattı

İstanbul'da 15 Temmuz 2016 gecesi hain darbe girişiminde durdurmak istedikleri tankın üzerinde vurularak ağır yaralanan gazi Halil Algan, "Bin kere de olsa ayakta olsam koşa koşa gider tanka da atlar, bu vatan için canımı da veririm" dedi.

Mardinli 51 yaşındaki Halil Algan, 15 Temmuz 2016 gecesi halkın üzerine sürülen ve üzerine çıkarak durdurmaya çalıştığı tankın içindeki askerler tarafından vurulup ağır yaralanmıştı. 45 gün yoğun bakımda kalan Algan, yürüme ve hareket etme yetisini kaybetti. Günlerini yatağa bağımlı bir şekilde sabit yatarak geçiren Algan, o gece yaşananları anlatarak bugün olsa aynısını yapacağını söyledi.

İstanbul Esenler Atışalanı TEM yolunda tankın üzerinde vurulduğunu söyleyen Algan, “Tankın içinden ateş açtılar. Günümü yatakta geçiriyorum tavana bakarak. Gecemiz gündüzümüz böyle geçiyor. Sağa ve sola dönemiyorum. Bin kere şükürler olsun Allah’ıma. Hiçbir sıkıntımız yok. Benim için her şey çok güzel, şükürler olsun Allah’ıma. Ben yüz kere değil, bin kere de olsa ayakta olsam koşa koşa gider tanka da atlarım, canımı da veririm. Gazi de olurum. Sabahlara kadar yatmadığım günler oluyor acıdan. Onlar da önemli değil. Allah’ıma binlerce şükürler olsun” diye konuştu.

15 Temmuz gazisi Halil Algan yaşadıklarını anlattı

15 Temmuz gecesi yaşananları anlatan Algan, o gece yaşananları unutamadığını söyledi. Algan, “O gece evde televizyon seyrediyordum, işten gelmiştim. Baktım kanalların hepsi aynı şeyi gösteriyor. Orada cumhurbaşkanımızın konuşmasını duyunca tabii ki hemen dışarı fırladım. Koşa koşa caddeye gittim. Binlerce insan sordum nereye gidiyorsunuz diye. Hepsi emniyete dedi. Neden emniyeti korumaya, kimden askeriyeden. Askeriyeden derken askeriyenin zaten yüzde 90’ı hepsi süper, iyi insanlar, dürüst insanlar. FETÖ’cülerden diyelim. Askeriyeye de örgüt kurmuş FETÖ’cüler var. Emniyetimizi onlardan korumak için binlerce insan 5 bin, 10 bin kişi kadar Esenler Atışalanı emniyetinin önüne gittik. Orada emniyet müdürümüz müydü, belediye başkanımız mıydı bilmiyorum. Biri bize cumhurbaşkanımızın bizi havaalanında beklediğini söyledi.

Biz de oradan TEM yolu var, Atışalanı Esenler arasında hemen ana yola indik. Havaalanına doğru yürümeye başladık. Binlerce insandık, arkamızdan bir tank geldi. Daha insanların arasına girmeden önce 5-10 kişi tankın üstüne atladık. Tank insanların içine dalmaya başladı. Arabaları, insanları ezmeye başladı. Orada şehitlerimiz, gazilerimiz oldu. Bir sürü araba pert oldu. Arabanın içindekiler herhalde orada da şehitlerimiz, gazilerimiz vardı. 300 metre kadar arabaların, insanların içinden, üstünden geçti. Oradan kurtulunca üstünde 2 kişi kaldık. Benimle bir arkadaş kaldı. İsmini hatırlamıyorum. Bayağı gittik 2-3 kilometre. Tankın kapağında bir tane asker biliyordum, uzmanmış, bağlıydı. Ne çıkabiliyordu ne girebiliyordu. Onu dövdük. Aşağıdakilere tankı bırakmalarını söyledik. İçeriden G3 silahı uzmana uzattılar. Aldım ondan, yanımdaki arkadaşa verdim. Kimseyi vurma dedim. İçeridekilerin kafasında takozlar vardı. 2-3 tane takoz vurdum. Tankı bırakın dedim. Bir ses geldi pıt pıt. Öyle yüksek bir ses değildi. Orada vurulduğumu hissettim. Çok büyük bir acıydı. Dayanılmaz bir acıydı. Bazıları diyor ya ilk vurulduğu zaman insan hissetmez. Bende öyle olmadı. İlk vurulduğum zaman çok büyük bir acı duydum. Kapağı tutuyordum. Öleceğimi zannettim, dualar ettim. Kendimi tanktan aşağı bıraktım. Başka bir topluluğun içine girmiştim. O başka topluluk beni alıp hastaneye götürdü” şeklinde konuştu.

45 gün yoğun bakımda kaldığını belirten Algan, “İlk 20 gün vücudum şişti. Sonra zayıflamaya başladım. 45 gün sonra bir deri bir kemik kalmıştım. Beni odaya aldılar. Odada da bir ay kaldım. Konuşamıyordum. Oradan sonra beni Bilkent’te askeri hastane var, fizik hastanesi. Beni oraya yolladılar tedavi için. 2-3 ay tedavi gördüm. İzin verdiler. Sonra yine gittim, 2 ay tedavi gördüm. Ankara’da ev tutmuştum. Sonra bir yıl geçince Mardin’e yerleştim. Şimdi ara sıra gidip 2 ay tedavi görüyorum, fizik tedavisi. Allah tüm İslam ülkelerine böyle bir darbe yaşatmasın. Çünkü darbe kadar kötü bir şey yok. Onu Mısır’da da gördük. Acısını yaşadık. Şükürler olsun atlattık. Herkesin gözü açıldı. Öyle bir durum olsa zaten herkes o zaman hazırlıksızdık. Şimdi Allah kimseye göstermesin öyle bir şey olsa, her zaman öyle şeylere canımızı vermeye hazırız” ifadelerini kullandı.

15 Temmuz gazisi Halil Algan yaşadıklarını anlattı

15 Temmuz’un bütün dünyanın yakından takip edip izlediği bir olay olduğunu söyleyen Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı (EMŞAV) Mardin İl Başkanı Hatice Turan Kandemir, “Biliyorsunuz hainler darbe ile ülkemizi, vatanımızı elimizden almaya çalıştılar. Ama işte şehitlerimiz, Halil kardeşimiz gibi gaziler aslında bütün vatandaşlarımız o gün en büyük kahramanlar onlardı. Kimisi tankın önünde durdu. Kimisi tankın üzerine çıktı. Kimisi tankın altına yattı ve hainlere fırsat vermedi. Aslında 15 Temmuz Türk tarihinin geçmişine baktığımız zaman Çanakkale Destanı, Kurtuluş Savaşı gibi 15 Temmuz’da tarihimize altın harflerle yazılmış bir gecedir. Halkın düşmanı kendi iradesiyle püskürttüğü, zafer kazandığı, milli zafer günümüzdür. O gün evet 253 şehidimiz vardı. Bir sürü gazimiz oldu ama o günü yaşayan herkesi ben onları hep manevi anlamda gazi olarak görüyorum. Allah böyle şeyler yaşatmasın.

Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar diliyorum. Gazilerimize Rabbim'den şifalar diliyorum. Biz onlar sayesinde şu anda cennet vatanımızda rahat ve huzurlu bir şekilde hayatımızı sürdürüyoruz. Biz onlara ne yapsak azdır. Mesela Halil gazi ne dışarı çıkabiliyor ne hareket edebiliyor. Ne sağa dönebiliyor ne sola dönebiliyor. Bizler elimizden geldiğince, imkanlar doğrultusunda yanına gelip beraber bir çay, bir kahvesini içmek, bir hoş sohbet etmekten başka bir şey yapmak gelmiyor. Ama biz onlara minnettarız. Onlar bizim kahramanlarımız. Allah onlardan razı olsun. Onlara biraz daha değerli olduklarını hissettirmemiz lazım” dedi.

Kübra Nur Atik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bankamatikte unutulan parayı polise teslim etti Bursa’nın İnegöl ilçesinde bankamatikten unutulan parayı bulan vatandaş, parayı polise teslim etti. Bankamatikte unuttuğu parasını polise ulaşarak teslim alan vatandaş ise, polise ve parayı bulan kişiye teşekkür etti. Olay, saat 18.00 sıralarında Burhaniye Mahallesi İnegöl Devlet Hastanesi girişinde bulunan bankamatiklerinde meydana geldi. Ersin Zengin (38), para çekmek için bankamatiğe yöneldi. Bankamatik para haznesinde bir miktar parayı gören Zengin, parayı alıp kendi parasını da çektikten sonra İnegöl Devlet Hastanesinde görevli hastane polisinin yanına gitti. Duyarlı vatandaş, Bankamatiklerinde yakınında bulunan taksi durağındaki kişinin yönlendirmesi üzerine 5 bin TL’yi sahibi bulunması için polise teslim etti. Olayı anlatan Ersin Zengin, "Şimdi ben ATM’ye para çekmeye geldim. Tam kartı sokacağım sırada ATM para verdi. Sağıma baktım, soluma baktım. Yanımdaki şahıslara dedim, bilmiyoruz dedi. Ben de parayı aldım, saydım 5 bin lira. Sonra kendi işlemimi yaptım, oradan taksiciye gittim. Taksici dedi ki, ’hastane polisine git teslim et’. Ben de hastane polisine geldim ve burada teslim ettim. Ben teslim ederim, Allah’tan korkarım. İhtiyacı olan birisidir, çok muhtaçtır. Ben insanlık görevimi yaptım." dedi. Taksiciye sordu Başka bir bankamatiğe giderek hesabından 5 bin liranın çekildiğini fark eden Mustafa Aslan, yeniden ilk işlem yaptığı bankamatiğe gittiğinde parasının olmadığını fark etti. Bankamatik yanındaki taksiciye soran Aslan, para bulan birinin hastanedeki polise yönlendirildiğini öğrendi. Hastaneye gelen Aslan, inceleme sonucunda parasına kavuştu. Parasına kavuşan Mustafa Aslan (40), parayı bulan Zengin ve polise teşekkür ederek, "Teşekkür ederim. Allah razı olsun. Böyle iyi insanlar eksilmesin." dedi.
Ankara CHP Genel Başkanı Özel: "İlk işimiz İstanbul Sözleşmesi’ne dönmek olacaktır" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Seçime giderken toplumsal muhalefeti ayırmadan, birbirine düşmesine izin vermeden, sarayın oyunlarıyla ayrı ayrı durmalarına ve yeni seçim yenilgilerine sebebiyet vermeden, sorumlulukla tüm muhalefetle, omuz omuza, kol kola girerek hep birlikte önce ilk iş bu iktidarı değiştireceğiz ve iktidar olacağız. Ardından bu ülkede, eşitlik gelsin diye atılması gereken ne adım varsa hep birlikte buralarda konuştuğunuz, tartıştığınız, ürettiğiniz tüm çözüm önerilerini hayata geçireceğiz. İlk iş, iktidarımızın cumhurbaşkanının atayacağı ilk imza İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden Meclis’e yollamak olacak" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığının düzenlediği Çare Eşitlikte Çalıştayı’nda konuştu. Özel, "Seçimde dünya kadar söz verdiler, dünya kadar. Emekliye verdiler, ‘Sizi asla enflasyona ezdirmeyeceğiz’ dediler. Asgari ücretliye söz verdiler, ‘Yılda iki zam normal dört de yapabiliriz’ dediler. Çiftçiye söz verdiler, ‘Gayrisafi milli hasılanın yüzde birini prim olarak vereceğiz, sizi destekleyeceğiz’ dediler. Esnafa söz verdiler, öğretmene söz verdiler, gençlere söz verdiler, mülakat mağduru öğretmene ve memura söz verdiler. Hiçbir sözü tutmadılar. Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimde verip de önceden, tuttuğu ve arkasında durduğu tek söz var. O söz de Hüda-Parcılara, Hizbullahçılara verdiği İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma ve bir daha girmeme sözüdür. Bir tek bu sözü tutmaktadır. Peki biz ne yapacağız? Bendeki not, partinin müktesebatıyla, yazılmış belgeleri ile sınırlı. Şüphesiz bu çalıştayın yani ‘Çare eşitlikte’ dediğiniz bu çalıştayın çıktıları ve sonuç bildirgesi yeni çerçevemiz olacak. Öncelikle ilk olarak önümüzdeki ilk seçimde, seçime giderken toplumsal muhalefeti ayırmadan, birbirine düşmesine izin vermeden, sarayın oyunlarıyla ayrı ayrı durmalarına ve yeni seçim yenilgilerine sebebiyet vermeden, sorumlulukla tüm muhalefetle, omuz omuza, kol kola girerek hep birlikte önce ilk iş bu iktidarı değiştireceğiz ve iktidar olacağız. Ardından bu ülkede, eşitlik gelsin diye atılması gereken ne adım varsa hep birlikte buralarda konuştuğunuz, tartıştığınız, ürettiğiniz tüm çözüm önerilerini hayata geçireceğiz. İlk iş, iktidarımızın cumhurbaşkanının atayacağı ilk imza İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden Meclis’e yollamak olacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin geçirdiği ilk kanun İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacak. Bana kalırsa halen yürürlüktedir. Kendim de dava açtım Danıştay’da, ikiye bir reddettiler. Sizin davalarınızı da reddettiler ama uluslararası kuruluşlara da yazıyoruz, bizce yürürlüktedir” ifadelerini kullandı. İktidarın muhaliflerin özgürlüğünü kısıtladığını dile getiren Özel, “Önce Esenyurt‘ta tamamen hukuksuz bir arama, kötü muamele ve altı tamamen boş gerekçelerle Ahmet Özer başkanımızı tutukladılar. Sonradan tutuklama gerekçesine bir şey bulamayıp bir de gizli tanık peydahladılar. İstanbul’un en hızlı iddianame yazan savcısı 200 kişiye 4 günde iddianame yazarmış, bir Ahmet Özer‘e gerekçeleri dolduramadığı, bulduramadığı, uyduramadığı, uydurulanları yazamadığı bir halde. Halen daha biz ondan iddianame bekliyoruz. Diğer taraftan Mardin’e, Halfeti’ye de kayyumlar atamışlardı, eleştirdik. Bizim belediyemiz dışındaki üç belediyeye de. Dün de Tunceli’ye ve Ovacık’a. Ovacık Belediye Başkanımız Mustafa Sarıgül‘e bir suç icat edip ona da kayyum atadılar. Suç şu: 12 yıl önce bir cenazeye gitmiş ve o cenazenin suç olduğunu, bundan iki yıl, cenazeden 10 yıl sonra devletimiz idrake varmış. ‘O bir terör örgütü faaliyetidir, o cenazeye gitmek’ diye dün, geçen hafta altı yıl ceza verdiler Mustafa Sarıgül‘e. Bir kere milletimizin önünde Erdoğan’a, çünkü bu kararlara o veriyor, ‘Her şey bende’ diyor ya ondan. Elverişli bir emir erini yollamışlar İstanbul’a, o da orada istedikleri kararları veriyor” diye konuştu.