Yerel Haberler
Gümüşhane
Zigana’nın zirvelerinde snowboard keyfi 23 Kasım 2024 Cumartesi - 09:39:08 Gümüşhane’nin Torul ilçesi sınırlarındaki Zigana Dağı, yalnızca eşsiz manzaralarıyla değil aynı zamanda macera severlere sunduğu spor imkanlarıyla da dikkat çekiyor. Tarih boyunca önemli ve zorlu bir geçit olan Zigana’da 5 yıldır snowboard yapan Şenol Pustu’nun (42) dağın doğal pistlerinde gerçekleştirdiği inişlerle ilgili videoları sosyal medyada yoğun ilgi görüyor. Türkiye’nin ilk kayak merkezlerinden birisine ev sahipliği yapan Zigana Dağında son yıllarda snowboard yapan Şenol Pustu, birçok yerde snowboard yaptığını fakat Zigana’dan aldığı keyfi hiçbir yerden alamadığını söyledi. Kayakla başladığı sporu daha sonra bol kar deneyimi yaşamak için snowboarda çeviren Pustu, Zigana’nın engebeli coğrafyasında heyecan dolu videolar çekiyor. Saatler süren tırmanışın ardından zirveye ulaşan ve buradan dakikalar içerisinde başlangıç noktasına inen Pustu’nun bu videoları ise binlerce kez izleniyor. “Buranın manzarası, gökyüzünün maviliği, bulutların ahenkle dans edişi benim için büyüleyici bir ortam” Köyü Zigana Dağına yakın olması nedeniyle çocukluğunun geçtiği coğrafyaya yabancı olmadığını kaydeden Pustu, “Önce kayakla başladım daha sonra snowboarda döndüm. Kayakta pist imkanı her zaman olmuyor. Bol kar deneyimini de yaşamak istiyorum. Bundan keyif alıyorum. O yüzden snowboardu tercih ettim. Yaklaşık 5 yıldır kayıyorum. Çok farklı yerlerde de kaydım. Sarıkamış, Palandöken, Ergan’da kaydım. Ama buranın manzarası, gökyüzünün maviliği, bulutların ahenkle dans edişi benim için büyüleyici bir ortam. Gerçekten harika bir deneyim yaşıyorum” dedi. “Buradaki deneyimi hiçbir yerde alamadım” Zigana Dağının snowboard yapmak isteyenler için çok kolay ulaşılabilir bir yer olduğunu ifade eden Pustu, “Zigana Dağı ulaşım noktasında kolay ve rahat bir nokta. Hem Trabzon hem de Gümüşhane´ye çok yakın bir noktada. Bir de burada mevsim uzun. Buradan Ergan Dağı´na Erzincan´a, Erzurum Palandöken´e, Sarıkamış´a gidiyoruz ama ben oralarda buradaki deneyimi asla alamadım. Trabzon´dan 40 dakikada belki de yarım saatte buraya ulaşabiliriz. Gümüşhane´den de öyle” diye konuştu. “Dağın hiç görülmemiş yerlerini keşfetmeyi isteyenleri mutlaka Zigana´ya bekliyoruz” Snowboard yaptığı 2 bin 500 metre rakımdaki Alas tepesine ulaşmak için uzun süre tırmandığını fakat yürümeyi sevdiği için bundan ayrıca zevk aldığını dile getiren Pustu, “Dağın hiç görülmemiş yerlerini keşfetmeyi isteyenler mutlaka Zigana´ya gelsinler. Sezonun her dönemi buradayım. Yaz, kış. Yani yazın geliyorum başka bir keyif alıyorum buradan. Özellikle yamaç paraşütü yapıyoruz bu dağda. Bu benim için çok keyif verici. Rüzgar da çok iyi. Kış boyu da burada kar eksik olmuyor zaten. Haziran ayında bile yukarıda buzullarda kaydığım oldu. Kesinlikle dağ kayağını, bol karda kaymayı sevenleri buraya davet ediyorum. Gerçekten çok keyifli. Her türlü doğa koşulu var. Tepeye tırmandığınız an dağın her yamacından aşağı inebiliyorsun. Zor pistlerde var çok kolay pislerde var” ifadelerini kullandı. Böyle zorlu pistlere tek başına gittiği için bu durumun biraz “delilik” gibi adlandırıldığını dile getiren Pustu, “Ben doğayla bütünleşik bir insanım. Çocukluğumuzun da buralarda geçmesinin bir avantajı var. Bu dağlara çıktığımız zaman mutlu oluyoruz” dedi.
Bilek güreşinde tarih yazdı, madalyasını babaannesine hediye etti
18 Eylül 2024 Çarşamba - 09:16 Bilek güreşinde tarih yazdı, madalyasını babaannesine hediye etti Moldova’da düzenlenen Dünya Bilek Güreşi Şampiyonası’nda 8. kez dünya şampiyonu olan milli bilek güreşçisi Şükriye Yılmaz, madalyalarını Nene Hatun’a benzettiği ve Senem Hatun olarak tanınan 84 yaşındaki babaannesine armağan etti. 16-24 Ağustos 2024 tarihleri arasında 60 ülkeden bin 500 sporcunun katılımıyla Moldova’da gerçekleştirilen Dünya Bilek Güreşi Şampiyonası’nda genç kadınlar 55 kilogram kategorisinde sağ ve sol kolda dünya şampiyonu olan Şükriye Yılmaz, bu başarısıyla 9 yıllık bilek güreşi kariyerindeki 8. dünya şampiyonluğunu elde etti. Spora ilk başladığı yıllarda “Erkek sporu yapamazsın” diyenlere aldırış etmeden başarı merdivenlerini tek tek çıkan milli sporcu kendini kanıtlayarak kadın sporculara da örnek oldu. Bilek güreşi sporuna başladığı ilk yıllardan bu yana Gümüşhane’nin Hasköy köyünde yaşayan babaannesinin kendisine destek olduğunu ifade eden Şükriye Yılmaz, son şampiyonluğunu ise kendisinin ve karakterinin gelişiminde büyük payı olduğunu ifade ettiği babaannesi Senem Yılmaz’a hediye etti. Karakterinin Nene Hatun’a benzediğini ifade ettiği ve köyde Senem Hatun olarak tanınan babaannesinin yaşadığı Hasköy köy evine giden milli sporcu, babaannesinin elini öperek madalyasını hediye etti. “Spor hayatımda babaannemin karakterini örnek aldım” Bilek güreşi sporunda elde ettiği 8. dünya şampiyonluğunu karakterini örnek aldığı babaannesine hediye etmenin gururunu yaşadığını aktaran milli sporcu Şükriye Yılmaz (23), “Bilek güreşi sporuna başlamam çok ilginç oldu çünkü benim branşım hentboldu. Daha sonra hocalarım ve çevremin beni yetenekli görmesi nedeniyle bilek güreşi sporuna yöneldim. Ailem ilk zamanlarda erkek sporu diyerek pek destek çıkmıyordu, bu konuda biraz canım yandı ama şu an o dikenli yolları geçmiş bulunuyorum. Kız çocuğu ve kapalı olduğum için yapamayacağımı düşünenler oldu ama ben bu engelleri aştığımı düşünüyorum. Ben bu engelleri aşınca ailem de benimle beraber yıktı ve artık dereceler gelmeye başladı. Onlar da destek olmaya devam ediyorlar. Babaannem benim küçüklüğümden beri karakterimde çok izi olan birisi. Köyümüzde çok hükümet kadın olarak bahsedilir. Spor hayatımda da onun karakterini örnek aldım. Annem ve babaannemden güç aldım. Erkek sporu ama sen yapabilirsin diyerek beni daha çok desteklediler. Bu zamana kadar Nene Hatun’un torunlarıyla geldik, onlarla büyüdük. Artık Senem Hatun’un da torunları var burada. İnşallah böyle gidecek ve daha nice dünya şampiyonluklarımız olacak. Bu karakterimin oturmasında çok emeği olan kişiliğinden çok örnek aldığım için dünya şampiyonluğumu babaanneme hediye etmek istiyorum. Bu nedenle yetiştiğim köy evindeyim” dedi. "Torunumla gurur duyuyorum" Şükriye’nin küçük yaşlardan beri çok kuvvetli olduğunu belirten Senem Yılmaz (84), “Benim kızım küçüklükten beri çok karakterliydi, çok güçlüydü. Spora başladı, biz de ona destek olduk. O da şampiyon oldu. Ben onun babaannesiyim, onunla gurur duyuyorum” diye konuştu. “Kızımı paşa paşa gönderiyorum, gururla karşılıyorum” Kızını bilek güreşine başladığı ilk yıllarda bu sporu yapmasını istemediğini ama kızının azmini görünce onun en büyük destekçilerinden biri olduğunu aktaran anne Gülseren Yılmaz ise, “Şükriye çok zeki bir kızdı, tuttuğunu koparırdı. Başta ben bilek güreşi yapmasını istemedim. Daha sonra baktım çok başarılı ve destek oldum. Son olarak yine dünya şampiyonu oldu gurur duyuyorum onunla. Artık kızımı paşa paşa gönderiyorum, gururla karşılıyorum” ifadelerini kullandı.
Dünyaca ünlü arkeologlar Satala Antik Kenti’ndeki kazıları yerinde inceledi
16 Eylül 2024 Pazartesi - 13:27 Dünyaca ünlü arkeologlar Satala Antik Kenti’ndeki kazıları yerinde inceledi Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırında günümüze kadar ulaşabilen ve Anadolu’da kazı çalışması yapılabilen tek Roma lejyon kalesi olan Satala Antik Kenti dünyaca ünlü arkeologları misafir etti. Gümüşhane’nin Kelkit ilçesine bağlı Sadak köyündeki Satala Antik Kentinde 7 yıl önce başlayan arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor. Bugüne kadar çok sayıda tarihi yapıya ulaşılan kazı çalışmalarında 5 bin yıllık geçmişi bulunan eserler ortaya çıkarılırken, Anadolu tarihini değiştirecek bilgilere ulaşıldı. Kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Gümüşhane Valiliği ve İl Özel İdaresi ile Kelkit Kaymakamlığı ve Kelkit Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen kazı çalışmaları Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Elif Yavuz Çakmur ve ekibi tarafından sürdürülüyor. Yapılan çalışmalar Nekropol ve Castrum alanlarında da sürerken Nekropol alanında 16 lejyoner mezarı bulunurken, bu alanda bir de kadın mezarının bulunması bilim insanlarını şaşırttı. Öte yandan Avrupa’nın en önemli arkeolojik kongrelerinden birisi olan ve bu yıl Batum’da gerçekleştirilen Roma Sınır Çalışmaları Kongresi’nde de gündeme gelen Satala Antik Kenti’nde çalışmalar hız kesemeden devam ederken, kongreye katılan 30 ülkeden 69 dünyaca ünlü arkeolog da bugün antik kenti ziyaret ederek incelemelerde bulundu. “Roma Lejyoner Zırhı yakında Gümüşhane’de sergilenecek” Geçen aylarda aynı bölgeden çıkarılan ve restore edilen Roma Lejyoner Zırhı’nın da önümüzdeki günlerde Gümüşhane’de sergileneceği müjdesini veren AK Parti Gümüşhane Milletvekili Av. Celalettin Köse, “Ben burada dünyanın çeşitli ülkelerinden tarih ve arkeoloji tutkunlarının gezeceği günleri hayal ediyorum demiştim ve çok şükür bugün burada dünyanın 30 ülkesinden Almanya’dan, İnigiltere’den, Romanya’dan, Rusya’dan muhtelif ülkelerinden dünyanın en önemli arkeologlarının olduğu bir heyet Satala Antik Kenti’ni ziyarete geldiler onlar da buranın kıymetini anladılar. Toprağın üzerini örttüğü tarihi kalıntılar gün yüzüne çıktıkça buranın tüm dünyada kabul gören bir turizm potansiyeli olacak. Çünkü burası dünyanın çeşitli medeniyetlerine ev sahipliği yapmış kimliği olan bir köy, tarihi kimliği haiz bir antik kent bizim tek hedefimiz bundan sonra burada bir müze yaptırabilmek ve buraya gelen turistleri Kelkit’in sokaklarında gezdirip Kelkit’in dönerinden ikram etmek olacaktır. Kelkit ve Gümüşhane’nin turizm noktasında yarınları bugünlerimizden daha güzel olacaktır. Bu bir milattır, bu heyetin bu misafirlerin her biri üniversitelerde bölümlerinde uzman dünyaca ünlü profesörlerden oluşuyor. Ülkelerine gittiklerinde Kelkit’i ve Satala Antik Kenti’ni anlatacaklar. Turizm Bakanımız Kültür Mirası listesine dahil edilmesinde sağ olsunlar bizim ısrarlarımızı kırmadılar buranın tarihi kimliğini kendilerine anlattık uygun gördüler. 2027 yılının sonuna kadar burada hiçbir ödenek sıkıntısı olmadan kazı çalışmaları hızla devam edecektir. 2 bin 800 yıllık olduğu söylenen Urartu Kemeri buradan çıkarılarak Gümüşhane şehir müzesinde sergileniyor. Aynı şekilde buradan çıkarılan Roma Lejyonerlerine ait zırh da Erzurum’da sergilenmekte, biz de onu önümüzdeki günlerde belki 1 hafta 10 gün içerisinde Gümüşhane Müzesine getirip inşallah onu da Gümüşhane müzesinde sergilenecek hale getireceğiz. Satala Antik kenti ilimizin turizm potansiyelini arttıracak” dedi. “16 adet lejyon mezarı yanında bir kadın mezarı bulduk” Bölgede çalışmaların Ekim veya Kasım aylarının sonlarına kadar devam edeceğini dile getiren Satala Antik Kenti kazı başkanı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Elif Yavuz Çakmur, “2024 yılı Satala kazı çalışmaları yaklaşık 16 Temmuz’da başladı 2 aylık bir çalışma sürecimiz oldu. 18 kişilik bir ekiple uluslararası üniversitelerden de hocalarımızla bilimsel heyetle birlikte kazı çalışmalarına başladık. Bu çalışmalarda yaklaşık olarak hem Castrum yapısında hem de Nekropol alanında eş zamanlı çalışma yürütmekteyiz. Castrum’da bulunan C3 açmasında genişleme çalışması oldu yine geçmiş yıllarda bulduğumuz duvar yapılarının da beraberinde ilerlediğini gördük. Biz bu alanlarda çeşitli birçok cam, metal ve pişmiş toprak eserlerle karşılaştık. Hatta bir mobilya aksamı olarak nitelendirebileceğimiz metal bir bronz obje de açığa çıkarıldı. Bu açmalarda sütun başlıkları ve sütun gövdeleri de açığa çıkarıldı. Bizim için bu sene en önemli projelerden biri de Bakanlığımız tarafından ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında desteklenen Satala Antik Kenti de bulunmakta. Bu proje kapsamında en büyük çalışmamızı ise Nekropol alanında sürdürüyoruz. 1 buçuk 2 aydır süren çalışmalarda 16 adet lejyon mezarı bulduk. Bu mezarlar içerisinde bize ilginç gelen bir kadın mezarıyla karşılaşmamız oldu. Gelecek antropolojik verilerle de daha detaylı bilgilere sahip olacağız. Ekim veya Kasım ayının sonlarına kadar kazı çalışmalarımızı sürdürmeyi planlıyoruz. Bir lejyon mezarı olarak adlandırılan yapıda kadın mezarıyla karşılaşmamız aslında orada bir mekân bulduk ve buranın yanına açılmıştı muhtemelen bu kadın mezarı geç dönemde kullanılmak üzere açılmış ve dediğimiz gibi geç dönemde açılmış. Gelecek antropolojik verilerle bunu daha sağlıklı olarak yorumlamamızı sağlayacak. Arka tarafta gördüğünüz sağlık ocağı bizim restorasyon sürecinde rölövesi alındıktan sonra bir lejyon barakasına ve karşılama merkezine dönüştürüleceği bir projemiz var bu projelerde ayrıca bizim kemerli yapı diye adlandırdığımız yapıda bir koruma projesi bulunmakta. Satala dediğimizde aslında çok bilinmeyen bir yapı olan Roma havuzu üzerinde de bir çalışma devam etmekte. Şu an günümüzde bir sac ile kapatılan yapı üzerinde bir üst örtü yapılması planlanmakta. Roma Limes Kongresi olarak isimlendirilen Avrupa’nın en önemli kongrelerinden birisi olan kongre bu yıl Batum’da gerçekleştirildi. Bu kongrenin ziyaretçisi olan arkeologlar Satala’yı da son durak olarak belirlediler. Bizde bugün onları Satala’da ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Çünkü bu çok büyük bir kongre ve sadece 3 yılda bir gerçekleştiriliyor. Biz de bu tür işbirlikleriyle sürekli Satala’yı öne çıkarmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı. “Burada bulunması gereken daha çok eser var” Roma Sınır Çalışmaları Kongresi’nin ardından Satala Antik Kenti’ni ziyarete gelen Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinde bulunan Anıtlar Kurulu yetkilisi ve Uluslararası Limes Kongresi Direktörü Dr. Andreas Thiel, “Biz Roma Arkeolojisi uzmanları olarak lejyonların nerede olduğunu biliyorduk, üniversitede her öğrencimiz lejyonların nerede olduğunu bir nokta olarak bilmek zorundadır. Hepimiz burayı biliyorduk ama hiçbirimiz buraya gelme şansını bulamamıştık. Normalde Roma lejyonu büyük bir şehrin kuruluşuna öncülük eder arkeologlar için büyük bir şans çünkü üzerinde yerleşim olmadığı için kazı yapılabilir bir noktada. Bilim insanlarının kafasındaki en büyük soru ise burada böylesine bir lejyon varken neden büyük bir şehrin oluşmadığı. Herkes için buradaki buluntular turizmin canlandırılması için çok önemli. Eminim ki burada bulunması gereken daha çok eser var” diye konuştu.
Gümüşhaneli dağcılardan kış mevsimi öncesi bağışıklık güçlendiren etkinlik
15 Eylül 2024 Pazar - 21:45 Gümüşhaneli dağcılardan kış mevsimi öncesi bağışıklık güçlendiren etkinlik Gümüşhane’de düzenlenen 2. Likarpa Şenliği’nde, sahile yakın yüksek kesimlerde yetişen doğal yaban mersinleri toplandı. Etkinliğe katılan 30 sporcu, şifa deposu yaban mersininin yanı sıra ahududu ve böğürtlen gibi doğal meyveler de topladı. Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) üyesi 30 sporcu, geçtiğimiz yıl başlattıkları şifa deposu yaban mersini (likarpa) toplama etkinliğinin ikincisini gerçekleştirdi. Etkinlikte sporcular yaban mersininin yanı sıra ahududu ve böğürtlen de topladı. Araçlarla Cebeli köyü sınırlarındaki Ziyaret Tepe bölgesine ulaşan sporcular, ellerindeki poşet ve bidonlarla yörede mevsimi geçmek üzere olan yaban mersini topladı. Geçtiğimiz yıl ilki yapılan ve yoğun talep gören etkinlikte beraberinde getirdikleri kaplara saatler süren çalışmanın ardından minik minik organik likarpa toplayan sporcular, daha sonra piknik yaparak, zirve yürüyüşü gerçekleştirdi. Konumu ve denizden 2 bin 300 metrelik yükseltisiyle eşsiz bir manzara sunan bölgede Gümüşhane’nin neredeyse tüm zirvelerini gözlemleme şansı bulan sporcular, bu eşsiz manzaranın tadını çıkarmayı da ihmal etmedi. Kış mevsimi öncesinde özellikle bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle bilinen, yüksek antioksidan içeriği ve sağlığa faydaları ile bilinen yaban mersini toplamayı bir gelenek hale getirdiklerini belirten GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut, “GÜDAK ekibiyle ikinci likarpa şenliği için Zigana, Cebeli ve Godanas köyü üçgenindeki Ziyarettepe’deyiz. Bu bölge yaban mersiniyle dolu. Her yıl bu mevsimde olgunlaşıyor. Biz 15 gündür topluyoruz. Birçok hastalığa iyi geliyor ve kansere karşı vücuttaki hücreleri güçlendiren bir meyve. Toplaması biraz zor. Reçelini yapıp kış mevsiminde tüketiyoruz. Katılım çok güzeldi. Bütün arkadaşlar ellerindeki kaplarıyla bu şifalı bitkiyi toplayıp evlerine götürecek” dedi. Vücuda zarar verebilecek serbest radikallerle savaşan yüksek miktarda antioksidan içeren yaban mersini, hücreleri koruduğu için yaşlanmayı da geciktirmesiyle, kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olması ve kalp-damar sağlığını desteklemesiyle, kan şekerini dengelemeye ve insülin hassasiyetini artırmaya yardımcı olmasıyla biliniyor.
2.Yaban Mersini Toplama Şenliği yapıldı
15 Eylül 2024 Pazar - 21:24 2.Yaban Mersini Toplama Şenliği yapıldı Gümüşhane’nin sahile yakın yüksek kesimlerinde yetişen doğal yaban mersinleri GÜDAK tarafından düzenlenen 2.Likarpa Şenliğiyle toplandı. Etkinliğe katılan 30 sporcu, şifa deposu yaban mersininin yanı sıra ahududu ve böğürtlen gibi doğal meyveleri de topladı. Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) üyesi 30 sporcu geçtiğimiz yıl başlattıkları şifa deposu yaban mersini (Likarpa) toplama etkinliğinin ikincisini gerçekleştirdi. Etkinlikte sporcular yaban mersininin yanı sıra ahududu ve böğürtlen de topladı. Araçlarla Cebeli köyü sınırlarındaki Ziyaret Tepe bölgesine ulaşan sporcular ellerindeki poşet ve bidonlarla yörede mevsimi geçmek üzere olan yaban mersini topladı ve taze taze tüketmeyi de ihmal etmedi. Geçtiğimiz yıl ilki yapılan ve yoğun talep gören etkinlikte beraberinde getirdikleri kaplara saatler süren çalışmanın ardından minik minik organik likarpa toplayan sporcular daha sonra piknik yaptı ve zirve yürüyüşü gerçekleştirdi. Konumu ve denizden 2 bin 300 metrelik yükseltisiyle eşsiz bir manzara sunan bölgede Gümüşhane’nin neredeyse tüm zirvelerini gözlemleme şansı bulan sporcular bu eşsiz manzaranın tadını çıkarmayı da ihmal etmedi. Kış mevsimi öncesinde özellikle bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle bilinen, yüksek antioksidan içeriği ve sağlığa faydaları ile bilinen yaban mersini toplamayı bir gelenek hale getirdiklerini belirten GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut, “GÜDAK ekibiyle ikinci likarpa şenliği için Zigana, Cebeli ve Godanas köyü üçgenindeki Ziyarettepe’deyiz. Bu bölge yaban mersiniyle dolu. Her yıl bu mevsimde olgunlaşıyor. Biz 15 gündür topluyoruz. Birçok hastalığa iyi geliyor ve kansere karşı vücuttaki hücreleri güçlendiren bir meyve. Toplaması biraz zor. Reçelini yapıp kış mevsiminde tüketiyoruz. Katılım çok güzeldi. Bütün arkadaşlar ellerindeki kaplarıyla bu şifalı bitkiyi toplayıp evlerine götürecek” dedi. Vücuda zarar verebilecek serbest radikallerle savaşan yüksek miktarda antioksidan içeren yaban mersini, hücreleri koruduğu için yaşlanmayı da geciktirmesiyle, kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olması ve kalp-damar sağlığını desteklemesiyle, kan şekerini dengelemeye ve insülin hassasiyetini artırmaya yardımcı olmasıyla biliniyor.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şen: “İstanbul’da sıfırdan geliştirilmiş bir tane iş yok”
14 Eylül 2024 Cumartesi - 17:13 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şen: “İstanbul’da sıfırdan geliştirilmiş bir tane iş yok” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen ‘Türkiye Buluşmaları’ programı kapsamında geldiği Gümüşhane’de muhalefete yüklendi. Kent merkezinde bulunan bir otelin toplantı salonunda düzenlenen ‘Türkiye Buluşmaları’ programına AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve AR-GE Başkanı Mustafa Şen, AK Parti Gümüşhane İl Başkanı Mehmet Emin Erdoğdu, AK Parti Gümüşhane Milletvekili Av. Celalettin Köse ile birlikte AK Partili Milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri ve partililer katıldı. Burada konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şen, İstanbul, Ankara ve İzmir’de yaşanan sorunları dile getirerek muhalefete yüklendi. “İstanbul’da sıfırdan geliştirilmiş bir tane iş yok” İstanbul’da seçmenlerin veryansın ettiğinin altını çizen Genel Başkan Yardımcısı Şen, İzmir’de de denizin kirlilikten öldüğünü söyleyerek “Bakın İstanbul’a. Allah rızası için sıfırdan geliştirilmiş ve başlanmış bir tane İstanbul ölçeğinde iş yok. Yapılan işlere bakın, orta halli bir Belde Belediyesi’nin, çalışkan bir belediye başkanının on katıyla yapacağı işler. Şimdi destekçileri ver yansın ediyorlar. Diyorlar ki yahu su bu, su. Bu su elektrikten daha pahalı nasıl olabilir? Hadi oldu boş evde bu kadar nasıl olabilir? Siz bilirsiniz beyler. Siz yapmadınız mı bu işleri? Verin hesabını siz yaptınız. Biz sizi uyardık. Neden böyle? Çünkü dert yok arkadaşlar. Bizim muhalefet partilerinde dert yok. İzmir’de arkadaşlar deniz öldü. Bakın bir gölden, bir dereden, bir su birikintisinden bahsetmiyorum. Allah’ın denizi öldü. Denizi öldürdüler. Neden? Dert yok. Bütün mevzu bu. AK Parti olmazsa, hani şunu yapmış olmayayım asla AK Parti’sizlikle milleti korkutmak değil yaptığım sadece örnekleri gösteriyorum. Soru çok basit AK Parti Yerel iktidarda olsaydı yani belediyede biz olsaydık Cumhur İttifakı orada olsaydı İzmir Körfez öyle olur muydu? Ege Denizi ölür müydü arkadaşlar? Deniz kenarı olan bir şehir ozon kokar arkadaşlar. Oksijen kokar, deniz kokar. İzmir başka bir şey kokuyor. Balıklar öldü. Yüz binlerce milyonlarcası öldü. Ne diyor bay başkan, sayın başkan diyor ki bakan gelsin temizlesin. İyi de bakan mı kirletti orayı? Siz orada ne yapıyorsunuz yıllardır? Bir 5 sene ne yaptınız? Ondan önceki 5 sene ne yaptınız? Ondan önceki 5 sene ne yaptınız? İzmir halkı size niye oy verdi” dedi. “Başkentimiz baş köy oldu” Ankara’da trafik sorunu olduğunu ileri süren ve başkentin baş köy haline geldiğini savunan Şen, “Ankara ölçeğinde, başkent ölçeğinde yapılmış, sıfırdan alınmış, yapılmış bir tane proje yok. Arkadaşlar başkentimiz, başşehrimiz oldu, baş köy. Yahu Ankara’da trafik yoktu. Bazıları Melih Bey’e kızıyor. Melih Bey Ankara’ya çok büyük hizmetler yaptı. Şimdi görüyor onu herkes. Ankara’da trafik yoktu. Ankara’da trafik var arkadaşlar. Neden? Çünkü baş köye döndü. Ben sadece karşılaştırmalı örnekler veriyorum. Yoksa öyle milleti korkutalım böyle bir şey. Türk milletini kimse korkutamaz. Biz şehirlerimizi, ülkemizi bu halde bırakamayacağımıza göre arkadaşlar ne yapacağız? Daha çok çalışacağız. Milletimizin daha çok içinde olacağız. Daha çok derdini dinleyeceğiz” diye konuştu. “Vatandaşın derdini dinleyeceğiz ve çözeceğiz” Vatandaşların ekonomiye yönelik eleştirilerinin doğru olduğunu belirten Şen, “Vatandaşa gidiyoruz, diyor ki fiyatlar şöyle böyle doğru söylüyor. Çok sert söylüyor. E doğru söylüyor. Vatandaş sert de söyleyebilir, yumuşak da söyleyebilir. Dediği doğru mu? Doğru. Fiyatları yüksek. Ama düşürüyoruz doğrultuyoruz, hatayı düzeltiyoruz. Ya da işte emekli maaşları doğru, vatandaş doğru söylüyor. Evet arttırdık kat olarak 20 sene öncesine göre oranlarsanız yüksek ama bugünkü fiyatlar karşısında düşük kalıyor. Vatandaş doğru söylüyor. Biraz sert söylüyor. Ne yapalım o da onun karakteri. Dolayısıyla ona katılacağız. Dinleyeceğiz ve çözeceğiz, çözüyoruz. Nitekim vatandaş o araştırmaların sonuçları bende ve diyor ki çözüm yine AK Parti. Bırakmıyor AK Parti’yi, vatandaş AK Parti’yi bırakmazken, AK Parti seçmeni nasıl bırakabilir? Öyle bir hakkı yok. Biz bunları yaparken arkadaşlar, muhalefet hiçbir şey yapmazken, biz geçenlerde bir komutan atadık. Bir komutan atadık. Uzay komutanı Alper Gezeravcı. Astronotumuz uzay komutanlığına atandı. Hani kurduğumuzda CHP Anayasa Mahkemesi’ne gitti kapatılması için. Biz uzay ajansı kurduk. Biz bunlarla uğraşırken onlar da sen bana konuşma vermiştin yok ben sana konuşma vermiştim de sen vermemiştin de onlar da bunlarla uğraşsınlar. Ergenler gibi. Kendi oyuncaklarıyla oynasınlar. Biz milletimizin hizmetinde, milletimizin emrinde onun dediğini yaparak yine inşallah seçim üstüne seçim, zafer üstüne zafer yapacağız” ifadelerini kullandı.
Gümüşhane’nin alabalık tesisleri gastronomi turizmine can veriyor
14 Eylül 2024 Cumartesi - 09:24 Gümüşhane’nin alabalık tesisleri gastronomi turizmine can veriyor Temiz ve buz gibi sularında yetişen doğal alabalıklarıyla ünlü Gümüşhane’de yaz boyunca alabalık tesislerinde yoğunluk yaşanırken, onlarca tesis kentin gastronomi turizmine de katkı sağlıyor. Eşsiz doğası, buz gibi ve tertemiz sularının dağlarından süzülerek oluşturduğu binlerce deresinde onlarca alabalık tesisine ev sahipliği yapan Gümüşhane’de bu tesisler kentin hem ekonomisine hem tanıtımına büyük destek veriyor. Merkez, Torul, Kürtün ve Şiran ilçelerinde kurulu bulunan tesisler son yıllarda adeta birer turizm merkezi haline gelirken, Gümüşhane’nin temiz sularıyla ünlü derelerinde yetişen alabalığının tadına bir kez bakan bir daha unutamıyor. Özellikle hafta sonları rezervasyonların dolduğu ve yer bulmakta zorluk çekilen alabalık tesisleri Gümüşhane’nin temiz ve soğuk sularında yetiştirdikleri balıklarla şehri gastronomi tutkunları için çekim merkezi haline getirdi. Alabalık yemek ve doğada huzur dolu bir gün geçirmek için onlarca hatta yüzlerce kilometreden geliyor. Buz gibi sularda yetişen alabalıklar, doğal ortamda yetişmiş kadar lezzetli olduğu için ziyaretçilerin beğenisini topluyor. Artabel Gölleri Tabiat Parkı ve civarındaki yüksek zirvelerden akan suların oluşturduğu Musalla-Gülaçar Vadisi de Gümüşhane’nin ‘Alabalık’ vadisi olarak adlandırılıyor. Bu vadide yer alan çok sayıda alabalık tesisi doğal güzelliklerin arasında keyifli bir gastronomi deneyimi sunuyor. İkisu-Şiran karayolu üzerinde Kalecik köyü sınırlarında Artabel Deresinin kenarına kurulu olan Taşkın Alabalık Tesisleri işletmecilerinden Fatih Taşkın, dedelerinin 34 yıl önce kurduğu alabalık çiftliğinde gökkuşağı alabalığı ürettiklerini ve bu balıkları tesislerinde müşterilerine sunduklarını söyledi. “Soğuk su balığı daha yağlı ve lezzetli yapıyor. Bizim suyumuz 10 derece” Tesisten genelde herkesin memnun ayrıldığını kaydeden Taşkın, “Balığımız yaklaşık 10 derecelik bir kaynak suyunda yetişiyor ve bu nedenle daha lezzetli oluyor. Soğuk su balığı daha yağlı ve lezzetli yapıyor. Yurtdışından gelen müşterilerimiz de var yol üzeri olduğu için internetten görüp inip yemek için gelen de var. İnsanlar tercih ediyor” dedi. İyi alabalığın kısık ateşte bol tereyağı ile piştiğini anlatan Taşkın, lezzetli balık yapmak isteyenlerinden tereyağından kaçmamalarını istedi. “Misafirler geldiğinde talep oluyor oraya gidelim şeklinde” Tesislerin müdavimlerinden Burak Telli ise “Oldukça lezzetli balığı var. Burak bir oturuşta 3-4 balık yiyorum. Yıllar önce 6-7 tane yemiştim. Sürekli buradayız. Misafirler geldiğinde talep oluyor oraya gidelim şeklinde. Suyunun soğukluğu olsun balıkların üretim şekli olsun etkiliyordur. Çıkın çıkın gelin” ifadelerini kullandı. “Ben en çok balığın beynini seviyorum” Ailesiyle birlikte tesislere giden Sıla Oral, “Hafta sonu olduğu için geldik. Ailemle beraber. Balıklar çok güzel. İki tane balık yedim. Park var çocuklar için. O da çok güzel. Ben balığı derisiyle beraber çok seviyorum. Derisiyle kıtır kıtır oluyor. Ağzıma tereyağı tadı geliyor. Çok güzel oluyor” ifadelerini kullanırken ablası Zeynep Oral ise “Suyundan mı yoksa yeminden mi kaynaklı bilemiyorum ama balıklar çok lezzetli. Zamanımız oldukça geliyoruz. Birazcık insanlara garip gelebilir ama ben en çok balığın beynini seviyorum. Minik yani büyük olsa daha iyi olurdu ama minik güzel oluyor tadı. Ağızda dağılıyor. Gayet güzel. Balığın yanında helva veriyorlar, turşu veriyorlar. Benim en sevdiğim yönü de bir şeyler ikram etmeleri. Yanında sadece balık ve su vermiyorlar” diye konuştu.