GÜNDEM - 27 Eylül 2024 Cuma 17:01

Bursa medyasına İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü’nden farkındalık eğitimi

A
A
A
Bursa medyasına İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü’nden farkındalık eğitimi

Bursa Valiliği himayelerinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü koordinasyonunda ve İl Sağlık Müdürlüğüyle iş birliği halinde, Bursa’da görev yapan medya mensuplarına yönelik olarak ’Doğru Habercilik ve Medya Etiği düşüncesinde Bağımlılık ve İntihar Haberleri’ konulu farkındalık eğitimi gerçekleştirildi.


Doğru Habercilik ve Medya Etiği düşüncesinde Bağımlılık ve İntihar Haberleri konulu farkındalık eğitimi Osmangazi Belediyesine ait Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi Osmangazi Salonu’nda gerçekleşti.


Eğitimde, "Doğru Habercilik ve Medya Etiği düşüncesinde Bağımlılık ve İntihar Haberleri" konulu ilk sunum İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı tarafından yapıldı.


Farkındalık Eğitimi programına İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı’nın yanı sıra Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım, Basın İlan Kurumu Bursa Bölge Müdürü Osman Başeğmez, Osmangazi Belediyesi Basın Koordinatörü Eyüp Turan, Bursa yerel medya temsilcileri ve çok sayıda basın mensubu katıldı.



"İntihar ve bağımlılık önlenebilir kamu sağlığı sorunudur"


İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı, yaptığı sunumda, "İntihar ve bağımlılık pek çok ülkede artan bir grafik sergileyen, bireysel ve toplumsal iyilik halini ve toplum sağlığını yakından ilgilendiren bu yönüyle üzerinde önemle durulması gereken son derece hassas bir kamu sağlığı sorunudur. Bu konuda özellikle önleyici çalışmalara ihtiyaç vardır. Şeyh Edebali’nin 7 asır önce verdiği öğütle konuşmama başlamak isterim: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Medya (kitle iletişim araçları) teknolojinin gelişimiyle insan yaşantısına hızlı bir giriş yaptı ve gündelik yaşamın önemli bir parçası haline geldi. Medyanın insanların duyguları, davranışları, tutumları üzerindeki etkisinin büyüklüğü birçok araştırmanın konusudur. Bu meyanda bağımlılık ve intihar olgusuyla haber dili arasındaki ilişkinin incelenmesi hem dinamiklerin anlaşılması hem de önleyici tedbir açısından önem taşıyor. Biz bugün burada ’Doğru Habercilik ve Medya Etiği düşüncesinde Bağımlılık ve İntihar Haberleri’ konulu bir farkındalık eğitimi gerçekleştirmek üzere bir araya gelmiş bulunmaktayız" dedi.


Ali Fuad Gölbaşı, farkındalık eğitimlerinin kapasite, potansiyel ve empati geliştirme; duyarlılığı güçlendirme, kontrolsüz kaldığımız alanlara odaklanma, kendimizi tarafsız bir gözle izleme; düşünce, alışkanlık, tutum, davranış vb. rutin uygulamaları gözden geçirme; bütün bunları yeniden değerlendirme ve sorgulama imkân, kabiliyet ve fırsatları sunduğunu söyledi.



"Doğru Habercilik ve Medya Etiği Rehberi önemli bir kaynak"


Haberin kamu güvenliği ve kamu yararı önceliği ve temelinde sunulmasının esas olduğuna vurgu yapan Gölbaşı, "Gayet tabii ki bu konuda eksiksiz bir reçete sunmak mümkün olmasa da ’Doğru Habercilik ve Medya Etiği Rehberi’nin önemli bir kaynak olduğunu belirtmek isterim. Rehber, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca medya mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmak, uluslararası örnekler ve evrensel ilkeler çerçevesinde derlenen bilgiler sistematik hale getirilerek hazırlanmıştır. Rehberde meslek mensupluğu, haber kaynağı, haberin sunuluş biçimi, haber düzeltme ve cevap hakkı, habercinin sosyal medya kullanımı başlıklarında kategorize edilen ilkeler yer almaktadır. Rehber medya çalışanları ve araştırmacıları için önemli bir kaynaktır" ifadelerini kullandı.


Medyanın, doğru ve güvenilir haberciliğin bireylerin bilgi ve haber alma hakkını kullanması ve demokrasinin güçlendirilmesi önemli ve hayati rolü olduğuna dikkat çeken Ali Fuad Gölbaşı, medyanın kamu adına görevini yerine getirirken topluma haberin doğru ve zamanında sunulması, ayrıca kamu menfaati ve halka karşı sorumluluk ilkesinden hareket ettiğini kaydetti.



"Medya etiği ile ilgili sorunlar arttı"


Basın meslek örgütlerince mesleki ve etik ilkeler belirlendiğini ve uygulamaya konulduğunu ifade eden Gölbaşı, "Başlıca medya etiği standartları, ahlaki kodlar ve değerlerin nelerden oluştuğuna bakıldığında doğruluk, dürüstlük, güvenirlik, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleriyle karşılaşırız. Evrensel ilkelerde de -yine benzer şekilde- temelde kişilik haklarına riayet eden, kamu yararını gözeten, gerçeklere dayalı, hak temelli habercilik ve gazeteciliğin öngörüldüğünü söyleyebiliriz. Teyit edilmiş kaynaklardan beslenmek, kişi hakları ve kamu yararı gözetmek, eşik bekçileri, istihdamı, editoryal ekip, vatandaş temsilciliği, geri bildirim vb. kontrol mekanizmalarının tesis edilmesiyle tarafsız ve hak temelli habercilik mümkün olabilir. Günümüzde internet medyası ve sosyal medyanın hız ve yaygınlık kazanmasıyla medya etiğine ilişkin sorunlar ve tartışmalar konvansiyonel medyanın sınırlarını aşarak farklı bir boyuta taşınmış durumdadır" diye konuştu.



"Medya etiğine sahip çıkılmalı"


Bilgi kirliliği, dezenformasyon, yalan haber, mahremiyet ihlali, nefret söylemi, reklam ve telif hakları, ticari yönelimlerin ana hatlarıyla medya etiğine ilişkin sorun ve tartışmalar olarak öne çıktığına dikkat çeken Ali Fuad Gölbaşı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu olgunun tüm mecralarda; geleneksel medya, internet ve sosyal medya için geçerli olduğunu belirtmeliyim. Özellikle sosyal medya ve internet medyasının mesleki ahlakın görmezden gelindiği, itibarın tüketildiği, birçok ihlalin yaşandığı ortamlara dönüşme riskiyle karşı karşıya olduğunu vurgulamak isterim. Vatandaş gazeteciliğin (profesyonel olarak basın çalışanı olmayan bireyler) içerik üretimine dâhil olduğu iletişim ortamlarında suistimal ve etik ihlalleri artmıştır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ’Hakikatin en yalın haliyle okuyucuya ve izleyiciye aktarılması gazeteciliğin olmazsa olmazıdır’ sözünü hatırlatmak isterim. Medya etiğine sahip çıkmak, bu konuda en büyük sorumluluk hiç kuşkusuz gazetecilere düşmektedir. Medya etiğinden ayrılmayan basın mensupları, mesleğin saygınlığının ve güvenilirliğinin teminatı olmayı sürdüreceklerdir."


Ali Fuad Gölbaşı sunumunda; intihar, madde ve tütün bağımlılığı haberlerinde dikkat edilmesi gereken hususlara değinerek, "İntihar ve bağımlılık haberleri; çerçevesini aşan, okuyucuyu, izleyiciyi etki altında bırakacak nitelikte ve genişlikte tekrarlayan biçimde verilmemeli; haberleştirme itidalli ifadelerle yapılmalı. Bu tarz haberler, çok fazla tiraj alabilir ancak hiçbir fayda sağlamaz; aksine özendirici ve bulaşıcı olabilir (Özdeşleşme Kuramı ve Werther Etkisi Yaklaşımı). Ayrıca çevrimiçi ulaşma imkânıyla haberlerin etkisinin uzun süre devam edebildiğini vurgulamak isterim. Vakaları bireysel yargılar doğrultusunda değil de ortak bakış açısıyla ve kabul gören baskın bir yaklaşımla haberleştirmek mümkün" şeklinde konuştu.


Gölbaşı, sunumunun son bölümünde ulusal ve yerel medyadan seçilen bağımlılık ve intihar haberleri eşliğinde karşılıklı değerlendirmede bulundu. Akabinde "Medyada Yer Alan İntihar ve Bağımlılık Haberlerinin Toplum ve Ruh Sağlığına Etkilerini" Gemlik Devlet Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Mustafa Akan anlattı.


Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım da konuşmasında, intiharın önlenebilir bir durum olduğunu belirterek, "Bunu önlemek adına ciddi çalışmalar olduğunu biliyorum. Basın mensuplarının algıyı yönetim şekli ile katkı sağlamadan bunu engelleyemeyiz. ’Bir kişiyi kurtaran bütün bir insanlığı kurtarmıştır’ modeliyle hareket etmeye çalışacağız" dedi.



Bursa medyasına İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü’nden farkındalık eğitimi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta 50 engelliye akülü araç hediye edildi Bitlis’in Ahlat ilçesinde ihtiyaç sahibi 50 engelli bireye akülü araç hediye edildi. Hollanda İHH Vakfı, Adil Paylaşım Derneği, Cros Medikal, Wiki Autos, Avukat Muaz Ergezen ve Hollanda’da yaşayan gurbetçilerin katkılarıyla, Ahlat Kaymakamlığı ile Engellilerle El Ele Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği işbirliğiyle temin edilen 50 akülü araç ihtiyaç sahibi engellilere düzenlenen törenle dağıtıldı. Ahlat Özel İdaresi Şantiye Şefliği Bahçesinde gerçekleşen program saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Burada ilk olarak konuşan Engellilerle El Ele Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Neslihan Akdemir , sunulan imkanın kıymetini paha biçilemez olduğunu belirterek, binlerce kilometre uzaktan araçları gönderen bağışçılara ve emeği geçenlere teşekkür etti. Ardından konuşan İHH Hollanda Vakfı Temsilcilerinden Hüseyin Gündüz, vakıf çalışmalarından bahsederek, program emeği geçenlere teşekkür etti. Kazakistan Fahri Başkonsolosu Avukat Muaz Ergezen de, “Engelli kardeşlerimiz yakından şahit olduk ki engelli kardeşlerimize imkan verildiğinde hayatın içine neler kattıklarına şahit olduk. Bu nedenle elimizden geldiği kadarıyla bağışçı ve ihtiyaç sahiplerini bir araya getirmeye çalışıyoruz” dedi. Son olarak konuşma yapan Bitlis Valisi Ahmet Karakaya’da, “Göreve başladığımız ikinci günde böyle önemli bir program, böyle güzel duygulu bir programla sizlerle bir araya gelmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Gerçekten bir ülkenin medeniyet seviyesini ölçebileceğimiz elbette çok Kriter var. Ama bu kriterlerden en önemlisi engelli vatandaşlarına sağlayabildiği imkanlardır. Eğer bir ülke bir şehir hangi ölçekte alırsak alalım, engelli vatandaşlarının ve onların ailelerinin ihtiyaçlarını, sorunlarını önemli oranda gideremiyorsa geri kalan yaptığı işlerin bir bereketi olmaz diye düşünüyorum. İşte bu sebeple Devletimiz, hükümetimiz, engelli vatandaşlarımız için uzun yıllardır çok ciddi çabalar sarf ediyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın engelsiz yaşam projeleri var. Yine belediyelerimizin çok ciddi bir şekilde fiziki mekanlara yönelik olarak, bu sorunları gidermeye, engelli vatandaşlarımızın her yere erişimini sağlayabilecek bir düzen kurma ile ilgili çalışmalar var. Şimdi bunların hepsi bir araya geldiğinde artık yavaş yavaş görünür oluyor. Son 20 yıllık süre zarfında çok ciddi atılımlar yapıldı. Belediyelerimizin, hükümetimizin çalışmalarıyla engelli kardeşlerimiz sokağa çıkabiliyor. Çok sayıda okullar açıldı. Özel eğitimle ilgili özel çocuklarımız için. İnancımız zaten bunu salık veriyor. Eğer ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın sorunlarına eğilmediğimiz takdirde, dediğim gibi hiçbir şeyin bereketi olmuyor. Şuan 50 vatandaşımızın akülü araç dağıtımı yapılacak. Bunun sayısı ne kadar ihtiyaç varsa gidermek zorundayız. Biz gerek devlet kurumlarımız gerek sivil toplum kuruluşlarımız genel yönetimlerimiz el birliği yapacağız ve bu sorunu önceleyeceğiz. Dediğim gibi işimizin bereketi kalmaz. Ben buradan hayırsever vatandaşlarımıza da sesleniyorum. Hiçbirimiz hiçbir makamın, hiçbir mülkün sahibi değiliz. Hepimiz ancak ve ancak emanetçiyiz. Bu emaneti yürüttüğümüz süre zarfında yapabileceğimiz en güzel işlerden birisi engelli kardeşlerimizin dertlerine derman olmaya çalışmak ve onların yanında olmaktır. Çünkü bu Yapılan faaliyetle, bu güzel kardeşlerimiz adeta özgürlüklerine kavuşuyor. Bu güzel kardeşlerimiz ailelerinin üzerindeki yükü de hafifletmiş oluyor. Dolayısıyla aile içerisindeki sevgi bağlarını da daha da güçlendirmiş oluyoruz. Çünkü sürekli bir arada olmaktan kaynaklı sorunlar var. Empati yaptığımız zaman çok kıymetli bir hizmet. Küçük dokunuşlarla böyle gönüllere girmek ancak bu şekilde olur. Bu programa projeye emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından Vali Karakaya ve beraberindekiler, akülü araçlarını teslim alan engelli bireylerle bir süre sohbet etti. Hediye töreninin ardından dua edilerek, çekilen toplu hatıra fotoğrafıyla birlikte program sona erdi. Akülü araçlarını alan yürüme engelli bireyler kendilerine akülü araç hediye edilmesinden duydukları memnuniyeti dile getirerek destek olanlara teşekkür ettiler.
Antalya Antalya Valisi Şahin: "Türk birliğini kurarak dünyaya adaleti, barışı ve nizamı tekrar öğreteceğiz" Antalya Valisi Hulusi Şahin, ‘Türk Devletlerinin Ekonomik Gücü ve Türk Ticaret Fuarının Getireceği Fırsatlar’ konulu konferansta, Türk iş insanları ile bir araya geldi. Vali Şahin, "Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ’Türk birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile dünyaya gözlerimi onun rüyaları içinde kapatacağım’ cümleleri ile bizlere Türk birliğini kurmamızı vasiyet etti. Bizler de Türk birliğini kurarak dünyaya adaleti, barışı ve nizamı tekrar öğreteceğiz" dedi. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Antalya Valiliği ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) koordinesinde düzenlenen, ‘Türk Devletlerinin Ekonomik Gücü ve Türk Ticaret Fuarının Getireceği Fırsatlar’ konulu konferans, Antalya’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında ticaret, sanayi, teknoloji ve hizmetlerin geliştirilmesi için değerlendirmelerin yapıldığı konferansta, Türk Ticaret Fuarı kapsamında ülkeler arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi ele alındı. ATSO Atatürk Konferans Salonunda düzenlenen konferansa Vali Hulusi Şahin’in yanı sıra, Vali Yardımcısı Erol Tanrıkulu, AK Parti Genel Merkez Ekonomi İşleri Başkan Yardımcısı Zekeriya Aslan, KKTC Antalya Başkonsolosu Aslı Erkmen, ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, MÜSİAD Antalya Şube Başkanı Ali Akçay, Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş, ASKON Antalya Şube Başkanı Onur Kacar, Türk Ticaret Fuarı Organizatörü Av. Aygün Aliyeva, STK temsilcileri, Türk iş dünyası yetkilileri katıldı. "Türk birliğine inancımız tam" Türk devletlerinin ve Türk milletinin, 5 milyon kilometrekareden fazla alanda varlık gösterdiğini ifade eden Vali Şahin, “Biz kardeşlerimizle bir olmaya mecburuz. Bu bizlere tarihimizin ve kültürümüzün mecbur kıldığı bir yükümlülüktür. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Türk birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile dünyaya gözlerimi onun rüyaları içinde kapatacağım.” cümleleri ile bizlere Türk birliğini kurmamızı vasiyet etti. Bizler de Türk birliğini kurarak dünyaya adaleti, barışı ve nizamı tekrar öğreteceğiz” dedi. Vali Şahin, Türk dünyasının 1 buçuk trilyon dolardan fazla ekonomik gücü ile büyük potansiyele sahip olduğunu belirterek, “Bu rakamı ikiye katlayabiliriz. Antalya’da, tarım ve turizm alanında çok başarılı şirketlerimiz var. Modern ve yüksek verimli tarım faaliyetlerini işbirliği yaparak gerçekleştirebiliriz. Turizm alanında büyük bir bilgi birikimine ve potansiyele sahibiz. Her fırsatı kullanarak karşılıklı etkileşimin olacağı bir platform oluşturmamız lazım” ifadelerine yer verdi.
Kırıkkale Bakan Şimşek, ’doğru yoldayız’ diyerek açıkladı: "Enflasyon düşüşü devam edecek" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin kararlı adımlarla ilerlediğini belirterek, "Gerçekten doğru yoldayız, borçlanma maliyetlerimiz, risk primimiz düşüyor, notumuz artıyor. Enflasyondaki düşüş süreci devam edecek, karamsarlığa yer yok" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kırıkkale’de düzenlenen "Her Daim Birlikte Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları" programında önemli açıklamalarda bulundu. Organize Sanayi Bölgesi’nde iş insanlarıyla bir araya gelen Bakan Şimşek, ekonomideki dönüşüm süreci ve Türkiye’nin finansal durumuyla ilgili dikkat çekici bilgiler paylaştı. "Türkiye’nin dış finansmana erişimi arttı" Bakan Şimşek, Türkiye’nin risk priminin 700 baz puanın üzerinden 270 baz puana düştüğünü belirterek, "Dış borçlanma faizimiz 10 yıllık vadede 9,75’ti, şu anda 6,75’te. Hazine 10 yıl vadeli dolar cinsinden ihraç etti. Türkiye’nin dış finansmana erişimi arttı. Geçen sene Ocak-Mayıs döneminde reel sektör dışarıya 100 dolar borç ödediğinde 100 dolar bulamıyordu, 73 dolar bulabiliyordu. Bugün 100 dolar ödediğinde 122 dolar bulabiliyor. İstişare de ettik. Finansmana erişimde zorlu bir süreç var, biz farkındayız. Hayat pahalılığının da farkındayız. Reel sektörün finansmana erişimi ile ilgili serzenişlerini duyuyoruz. Bunların hepsi geçici. Bu program sayesinde enflasyon düşecek, daha sonra finansmana erişim artacak ve finansman maliyetleri düşecek. Vadeler uzayacak. Hiç karamsarlığa yer yok" dedi. "Moody’s ve Fitch notumuzu 2 kademe artırdı" Bakan Şimşek, 2024 yılında 3 ayrı uluslararası derecelendirme kuruluşu tarafından kredi notu artırılan tek ülkenin Türkiye olduğunu ifade ederek, açıklamasını şu şekilde sürdürdü. "Moody’s ve Fitch notumuzu 2 kademe artırdı. S&P geçen açıklama yaptı, ’Kasım ayında gözden geçireceğiz, not artışı mümkün’ dedi. Gerçekten doğru yoldayız, borçlanma maliyetlerimiz, risk primimiz düşüyor, notumuz artıyor. Reel sektör, bankacılık sektörü dış finansmana erişebiliyor, cari açığımız azalıyor. Bir programımız var ve çalışıyor. Enflasyondaki bu düşüş de devam edecek. Bu sadece baz etkisinden kaynaklanan bir düşüş değildir. Ciddi bir şekilde dezenflasyon sürecindeyiz. Kararlılıkla bu programı uygulayacağız. Bu konuda en ufak tereddüttünüz olmasın. Reel sektörde geçen sene programa biraz tereddütlü yaklaşıldı. Bu senenin ilk çeyreğinde de öyleydi. Ama biz bu konuda kararlıyız. 3 yıllık programı kararlı bir şekilde, sabırla uygulayacağız. Sonuç almaya başladık. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki desteği de çok güçlü. Her vesilede bu programın uygulanması noktasında hem güçlü desteğini hissediyoruz hem de Cumhurbaşkanımız bunu net bir şekilde ifade ediyor." Ekonomideki yapısal dönüşümün önemine de vurgu yapan Şimşek, beşeri sermayenin kalitesini artırmak, yatırım ortamını iyileştirmek ve sermaye piyasalarını derinleştirmek için reformlar yaptıklarını açıkladı. HIT-30 Yüksek Teknoloji Teşvik Programı ile ithalatı azaltmaya yönelik 284 ürünü üretecek firmalara 10 yıl vadeli, 2 yıl ödemesiz ve düşük maliyetli kredi imkanı sunulacağını söyledi. "Son 21 yılda enerji ithalatına 905 milyar dolar ödemişiz" Enerjide dönüşümün gerekliliğine dikkat çeken Şimşek, "Yenilenebilir enerji, yerel petrol ve doğalgaz kaynaklarının harekete geçirilmesiyle mevcut kaynakların etkin kullanılması enerjide dönüşüm için zarurettir. Yine teknoloji odaklı sanayi hamlesi var, bunun gibi bir sürü program var. Hedefimiz sanayide katma değeri yükseltmek, orta yüksek ve yüksek teknoloji bileşeni oranını yukarı çekmek. Bunun için de programımız var. Enerjide dönüşüm bizim için çok önemli. Son 21 yılda enerji ithalatına 905 milyar dolar ödemişiz. Türkiye’nin bu dönemdeki kümülatif toplam cari açığının 1.4 katı kadar enerji ithalatı yapmışız. Dolayısıyla yenilenebilir enerji, yerel petrol, doğalgaz kaynaklarının harekete geçirilmesi, mevcut kaynakların etkin kullanılması başta olmak üzere enerjide dönüşüm bizim için bir zarurettir" ifadelerini kullandı. "Yapay zeka alanına ciddi bir şekilde eğileceğiz, yatırım yapacağız" Bakan Şimşek, yapay zekanın küresel ekonomiye etkileri üzerinde de durdu. Türkiye’nin yapay zeka hazırlık endeksinde benzer ülkelere göre daha iyi bir noktada olduğunu anlatan Şimşek, "Şimdi dünyada yeni bir trend var, yapay zeka. Bu diğer devrimlere benzemiyor. Yapay zekanın verimliliğini arttırmak gibi muazzam bir potansiyel var. Her sektöre ciddi etkileri olabilir. Yapay zeka hazırlık endeksinde bize benzer ülkelerden daha iyi bir noktadayız. Ama gelişmiş ülkeler kadar değil. Biz önümüzdeki dönemde de yapay zeka alanına ciddi bir şekilde eğileceğiz, yatırım yapacağız" şeklinde konuştu.