Yerel Haberler
Bingöl
KKKA hastalığı hakkında uyarılarda bulunan Halk Sağlığı Uzmanı Doktor Nilay İçkilli, “Kulak arkası, koltuk altı, diz arkası, kasık bölgeleri sıklıkla kontrol edilmeli”
26 Nisan 2024 Cuma - 12:05 KKKA hastalığı hakkında uyarılarda bulunan Halk Sağlığı Uzmanı Doktor Nilay İçkilli, “Kulak arkası, koltuk altı, diz arkası, kasık bölgeleri sıklıkla kontrol edilmeli” Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarına karşı vatandaşları uyaran Halk Sağlığı Uzmanı Doktor Nilay İçkilli, bahçe veya piknik alanlarına gidildikten sonra vücudun kontrol edilmesi gerektiğini belirtti. İçkilli, “Kulak arkası, koltuk altı, diz arkası, kasık bölgelerinde kene gizlenebildiği için bu yerlere tekrar tekrar önemle bakılması gereklidir” dedi. Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte KKKA vakaları da görülmeye başlandı. Bingöl’de geçtiğimiz yıl 32 kişiye KKKA tanısı konmuş ve bunlardan biri hayatını kaybetmişti. Ülkemizde de son günlerde karşılaşılan vakaların ardından, Bingöl İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Toplum Sağlığı Merkezi’nde görevli Halk Sağlığı Uzmanı Doktor Nilay İçkilli, vatandaşları uyardı. Halk Sağlığı Uzmanı Doktor Nilay İçkilli, “KKKA karşımıza çoğunlukla enfekte olan kenelerin sağlıklı kişileri ısırmasıyla bulaşır. Nadiren de olsa enfekte olan kenelerin elle ezilmesi veya enfekte olan hayvanların yada insanların vücut sıvılarının direkt temas yoluyla da kişiye bulaşmasıyla karşımıza çıkabilir. KKKA hastalığı isminden de anlaşıldığı gibi yüksek ateş ve vücudun çeşitli yerlerinde olan kanamalarla karakterizedir. Kuduz hastalığıyla benzer olarak her kedi köpek ısırığının kuduz hastalığına yol açmadığı gibi her kene ısırığı da KKKA hastalığına yol açmaz. Bu hastalığa yol açması için kenenin o hastalığa yol açan virüsün enfekte olması gerekir. Eğer kene bu virüsle enfekte değilse kene ısırığı tıpkı bir sinek ısırığı gibi minik bir rezyon oluşturarak iyileşir. Fakat kene bu virüsle enfekte ise kene ısırmasıyla kişiye bu hastalığı bulaştırabilir. Bu nedenle virüs ile enfekte olan kenelerin coğrafyası hastalık açısından çok kıymetlidir. Ülkemizde daha çok İç Anadolu Bölgesi, Orta Karadeniz, Batı Karadeniz’in bir kısmı, Doğu Anadolu’nun kuzey bölgelerinde sıklıkla bu virüsle enfekte olan keneyi görüyoruz. Bu nedenle özellikle bu bölgelerde olan kene temasının önlenmesi ve temas sonrasında müdahale konusunda toplum eğitimi çok kıymetlidir” diye konuştu. “Açık renk kıyafetler giyilmeli, çocuklar sık sık kontrol edilmeli” Bahçe ve piknik alanlarına gidilirken açık renk kıyafetlerin tercih edilmesi gerektiğini belirten İçkilli, “Bağ, bahçe, orman, piknik alanlarına gidildiği zaman kenenin görülebilmesi için açık renk kıyafet giyilmesi, yine kenenin vücuda temasını engellemek için pantolon paçalarının çorapların içine konulması ve bu etkinliklerden sonra özellikle çocuklarda kene teması açısından tüm vücut kontrollerinin sağlanması çok önemlidir. Özellikle kulak arkası, koltuk altı, diz arkası, kasık bölgelerinde kene gizlenebildiği için bu yerlere tekrar tekrar önemle bakılması gereklidir. Bu kontroller sırasında herhangi bir kene ısırığı görüldüğü zaman kenenin üzerine kesinlikle kolonya, antiseptik, tentirdiyot, alkol gibi hiçbir şey sıkmadan kesinlikle keneye çıplak elle dokunmadan, cımbızla veya iple keneyi patlatmadan iğnesi içeride kalmayacak şekilde keneyi vücuttan ayırabiliyorsak çok kıymetli. Keneyi vücuttan ne kadar hızlı bir şekilde ayırırsak kişiye hastalığın bulaşmasını da o derece engellemiş oluyoruz. Bu nedenle mümkünse temas fark edildiğinde kenenin vücuttan uzaklaştırılması gerekmektedir. Keneyi çıkaramadıysak tekrarlayan durumlarda keneyi patlatmamak için hızlıca bir sağlık kuruluşuna başvurmalıyız. Sağlık kuruluşlarında kene profesyonel aletlerle vücuttan ayrılır ve kene ısırması olan kişiye daha sonraki takiplerinde bize yardımcı olması için kan tahlili yapılır. Ve kişi 10 gün boyunca ateş ve kanama takibine alınır” şeklinde konuştu. "Bingöl’de 2023 yılında 32 vaka görüldü" Bingöl’de geçtiğimiz yıl 32 vakanın görüldüğünü ve bir kişinin hayatını kaybettiğini aktaran İçkilli, “Bingöl’de 2023 yılında kayıtlara göre 32 kişi KKKA hastalığı tanısı almış ve bu kişilerden ne yazık ki bir kişi hayatını kaybetmiştir. 2024 yılının nisan ayında olmamıza rağmen şuan da bir kişi KKKA hastalığı tanısı almıştır, iki de şüpheli pozitif var” dedi.
Bingöl’de asayiş şube müdürlüğü nisan ayı faaliyetlerini açıkladı
25 Nisan 2024 Perşembe - 21:40 Bingöl’de asayiş şube müdürlüğü nisan ayı faaliyetlerini açıkladı Bingöl’de İl Emniyet Müdürlüğü, asayiş şube ekiplerinin nisan ayı içerisinde yaptığı faaliyetlerini açıkladı. Açıklamada kesinleşmiş hapis cezası bulunan 2 şahsın tutuklandığı belirtildi. Bingöl İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Son 1 yıl içerisinde silahlı yaralama, silahlı tehdit, oto kurşunlama, yağma, 6136 sayılı kanuna muhalefet, mala zarar verme, genel güvenliği kasten güvenliği tehlikeye sokma olaylarına karışan ayrıca birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit, kasten yaralama suçlarından 8 ay 22 gün kesinleşmiş hapis cezası ile ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma suçlarından aranan şüpheli şahıs ruhsatsız tabanca ve tabancaya ait 17 (on yedi) adet fişek ile birlikte yakalanarak adli makamlarca tutuklanmıştır. 9 Nisan 2024 günü ilimiz şehit Mustafa Gündoğdu Mahallesi insaf sokak üzerinde meydana gelen silahla yaralama ve ilimiz Yenimahalle gümüş sokak üzerinde meydana gelen kasten yaralama, tehdit, hakaret, mala zarar verme, 6136 sayılı kanuna muhalefet olaylarının faili olan şüpheli şahıslar yakalanarak adli tahkikata başlanmıştır. Yine hakkında toplam 22 yıl 5 ay kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kaydı olan 1 şahıs yakalanmış, adli işlemlerinin akabinde tutuklanarak cezaevine teslim edilmiştir” denildi.
Binlerce yıllık tarihi olan 5 katlı Zağ mağaraları turizme kazandırılmayı bekliyor
25 Nisan 2024 Perşembe - 11:26 Binlerce yıllık tarihi olan 5 katlı Zağ mağaraları turizme kazandırılmayı bekliyor Bingöl’de 2019-2022 yılları arasında yüzey araştırmaları çerçevesinde incelenen 5 katlı Zağ Mağaları’nın binlerce yıllık tarihi olduğu tespit edildi. MS 100 ve 200’lü yıllarda ilk Hristiyanlar tarafından inşa edildiği ileri sürülen mağaraları daha sonra Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullandı. Tarihi alanın çevre düzenlemesi yapılarak turizme kazandırılması bekleniyor. Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebi Butasım, Bingöl merkeze bağlı Kuşburnu köyü kırsalında bulunan 5 katlı Zağ Mağaraları hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Binlerce yıllık tarihi olan mağaralarının ilk Hristiyanlık döneminde kayalar arasına oyma yapılarak inşa edildiğini aktaran Doç. Dr. Butasım, MS 100 ve 200’lü yıllarda Roma İmparatorluğunun zulmünden kaçan Hristiyanların burada ibadet ettiklerini söyledi. 2019-2022 yüzey araştırmaları çerçevesinde mağaraların incelendiğini belirten Doç. Dr. Butasım, ’’Sanat tarihi alanında yaklaşık 20 yıldır Bingöl üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarımız ekseninde Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar Daire Başkanlığının izni ve Bingöl Üniversitesinin destek ve katkılarıyla Bingöl merkeze bağlı bulunan Zağ mağaraları üzerinde yüzey araştırmaları yaptık. 3 yıl boyunca yaptığımız araştırmalar neticesinde Zağ mağarasının yek pare bir kayaya oyma yaşam alanı ve manastır kilisesi şeklinde, mini bir şapel halinde yapılan bir kompleks olduğunu tespit ettik. Zağ Mağaralarıyla ilgili tarihî olarak çok net bilgilere sahip olmasak da içindeki şapel ve yapının genel özelliklerinden MS 2’nci yüzyılda yani 100 ve 200’lü yıllar arasında ilk inşa edildiğini, tek tanrıya inanan Hristiyanlar tarafından inşa edildiğini ileri sürüyoruz. O dönemde özellikle tek tanrıya inanan Hristiyanların Roma devleti tarafından kabul edilmediğini biliyoruz. İşte bu tek tanrıya inanan Hristiyanlar Roma imparatorluğundan kaçmak için bu tür yapılar inşa etmişler. Zağ mağarası da bunlardan biri” dedi. ’’Turizme kazandırılmalı’’ 2003 yılında Bingöl’de meydana gelen depremden dolayı ön cephesinin yıkıldığını aktaran Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası 5 katlı sistem üzerine inşa edilmiş, girişi gizli bir geçitle sağlanmıştır. 2003 Bingöl depreminde ön cephesi tamamen yıkıldığı için ön cephe şuan da açık görünüyor. Şapel dediğimiz alanında büyük kısmı maalesef tahrip oldu. Bu giriş yukarıdan yine kayaya oyulmuş bir asansör gibi düşünelim, bir baca şeklinde kayadan aşağıya doğru iniliyor. Birinci katta odalar mevcut, ikinci katta ise yine odalar sağlı sollu ve su sarnıcı olarak tespit ettiğimiz yerler var. Yine üst katlarda çapraz geçişlerle birbirine bağlantıları sağlayan odalar mevcut. Zağ Mağaraları doğal ve beşeri unsurlardan dolayı tahrip olmaya yüz yüze kalmış bir yapı. Buranın ivedilikle hem yollarının yapılması hem güçlendirilmelerinin yapılması, çevre temizliği gibi çeşitli restorasyonlarının da yapılması önemlidir. Bölgenin ve şehrin turizmine önemli katkılar sağlayacak bir değerdir’’ diye konuştu. ’’600’lü yıllarda Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullanmış’’ 634’lü yıllarda Müslümanların ilim merkezi olarak söz konusu alanı kullandığını dile getiren Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası tabi ilk dönemlerde Hristiyanlar tarafından kullanıldıktan sonra 634’lü yıllardan sonra Diyarbakır’ın fethi ile Bingöl’de İslam akınlarıyla İslam beldesi olmaya başlamış. İşte bu dönemlerden sonra özellikle Osmanlı döneminde Zağ mağaraları yapısına hiç karışılmadan Müslümanlar tarafından kullanılmış. Özellikle bölgede ilmin merkezi haline gelen bir medrese okul olarak hizmet vermiştir” şeklinde konuştu. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Zağ mağaralarının restorasyonu için proje hazırlandığı ve turizme kazandırılması için çalışmaların sürdüğü öğrenildi.
Binlerce yıllık tarihi olan 5 katlı Zağ Mağaraları turizme kazandırılmayı bekliyor
25 Nisan 2024 Perşembe - 11:14 Binlerce yıllık tarihi olan 5 katlı Zağ Mağaraları turizme kazandırılmayı bekliyor Bingöl’de 2019-2022 yılları arasında yüzey araştırmaları çerçevesinde incelenen 5 katlı Zağ Mağaları’nın binlerce yıllık tarihi olduğu tespit edildi. MS 100 ve 200’lü yıllarda ilk Hristiyanlar tarafından inşa edildiği ileri sürülen mağaraları daha sonra Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullandı. Tarihi alanın çevre düzenlemesi yapılarak turizme kazandırılması bekleniyor. Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebi Butasım, Bingöl merkeze bağlı Kuşburnu köyü kırsalında bulunan 5 katlı Zağ Mağaraları hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Binlerce yıllık tarihi olan mağaralarının ilk Hristiyanlık döneminde kayalar arasına oyma yapılarak inşa edildiğini aktaran Doç. Dr. Butasım, MS 100 ve 200’lü yıllarda Roma İmparatorluğunun zulmünden kaçan Hristiyanların burada ibadet ettiklerini söyledi. 2019-2022 yüzey araştırmaları çerçevesinde mağaraların incelendiğini belirten Doç. Dr. Butasım, ’’Sanat tarihi alanında yaklaşık 20 yıldır Bingöl üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarımız ekseninde Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar Daire Başkanlığının izni ve Bingöl Üniversitesinin destek ve katkılarıyla Bingöl merkeze bağlı bulunan Zağ mağaraları üzerinde yüzey araştırmaları yaptık. 3 yıl boyunca yaptığımız araştırmalar neticesinde Zağ mağarasının yek pare bir kayaya oyma yaşam alanı ve manastır kilisesi şeklinde, mini bir şapel halinde yapılan bir kompleks olduğunu tespit ettik. Zağ Mağaralarıyla ilgili tarihsel olarak çok net bilgilere sahip olmasak da içindeki şapel ve yapının genel özelliklerinden M.S. 2’nci yüzyılda yani 100 ve 200’lü yıllar arasında ilk inşa edildiğini, tek tanrıya inanan Hristiyanlar tarafından inşa edildiğini ileri sürüyoruz. O dönemde özellikle tek tanrıya inanan Hristiyanların Roma devleti tarafından kabul edilmediğini biliyoruz. İşte bu tek tanrıya inanan Hristiyanlar Roma imparatorluğundan kaçmak için bu tür yapılar inşa etmişler. Zağ mağarası da bunlardan biri” dedi. ’’Turizme kazandırılmalı’’ 2003 yılında Bingöl’de meydana gelen depremden dolayı ön cephesinin yıkıldığını aktaran Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası 5 katlı sistem üzerine inşa edilmiş, girişi gizli bir geçitle sağlanmıştır. 2003 Bingöl depreminde ön cephesi tamamen yıkıldığı için ön cephe şuan da açık görünüyor. Şapel dediğimiz alanında büyük kısmı maalesef tahrip oldu. Bu giriş yukarıdan yine kayaya oyulmuş bir asansör gibi düşünelim, bir baca şeklinde kayadan aşağıya doğru iniliyor. Birinci katta odalar mevcut, ikinci katta ise yine odalar sağlı sollu ve su sarnıcı olarak tespit ettiğimiz yerler var. Yine üst katlarda çapraz geçişlerle birbirine bağlantıları sağlayan odalar mevcut. Zağ Mağaraları doğal ve beşeri unsurlardan dolayı tahrip olmaya yüz yüze kalmış bir yapı. Buranın ivedilikle hem yollarının yapılması hem güçlendirilmelerinin yapılması, çevre temizliği gibi çeşitli restorasyonlarının da yapılması önemlidir. Bölgenin ve şehrin turizmine önemli katkılar sağlayacak bir değerdir’’ diye konuştu. ’’600’lü yıllarda Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullanmış’’ 634’lü yıllarda Müslümanların ilim merkezi olarak söz konusu alanı kullandığını dile getiren Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası tabi ilk dönemlerde Hristiyanlar tarafından kullanıldıktan sonra 634’lü yıllardan sonra Diyarbakır’ın fethi ile Bingöl’de İslam akınlarıyla İslam beldesi olmaya başlamış. İşte bu dönemlerden sonra özellikle Osmanlı döneminde Zağ mağaraları yapısına hiç karışılmadan Müslümanlar tarafından kullanılmış. Özellikle bölgede ilmin merkezi haline gelen bir medrese okul olarak hizmet vermiştir” şeklinde konuştu. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Zağ mağaralarının restorasyonu için proje hazırlandığı ve turizme kazandırılması için çalışmaların sürdüğü öğrenildi.