GÜNDEM - 23 Ağustos 2024 Cuma 13:12

Japon yazar Türk kadınlarının duygularından etkilendi, binlerce iğne oyası biriktirdi

A
A
A
Japon yazar Türk kadınlarının duygularından etkilendi, binlerce iğne oyası biriktirdi

Antalya’da yaşayan Japon yazar ve iğne oyası araştırmacısı Ikumi Nonaka, 25 yılda 3 bin adet iğne oyası biriktirdiğini söyleyerek, “Halı ve kilimi merak ettiğimde kadınların dokuduğunu, duygularını motif ve renkle ifade ettiğini gördüm. Bunları öğrenince çok etkilendim. Türkiye’deki kadınlar ne düşünmüş, ne yaşamış, ne görmüş merakıyla el işine başladım. İğne oyası da aynı, genelde kadınların işi. Köylerde yaşayan kadınlar ne düşünmüş ne görmüş de onu motif olarak anlatmış konusunun peşine düştüm” dedi.


Türkiye’ye ilk kez 1992’de turist olarak geldikten sonra 1995 yılında Antalya’ya yerleşen ve Türk el sanatlarına hayranlık duyan Japon yazar ve iğne oyası araştırmacısı Ikumi Nonaka, 29 yıldır Türk el sanatları üzerine araştırmalar yapıyor. Rengarenk iplerin kumaşlarla buluşmasından çeşit çeşit motifler ortaya çıkan, işlemesi ve ortaya konması ayları bulan iğne oyası üzerine yoğunlaşan Nonaka, Japonya’da da el sanatları hobisinin yaygın olduğunu söyledi. Nonaka, “Halı kilim motifleri, iğne oyası, örgü çorap, el işi olan ne varsa merak ediyorum. Japonya’da el sanatlarını çok seviyoruz. Ne kadar ince iş olursa sevdiğimiz için Türkiye’deki iğne oyasının ince, narin ve güzel olduğunu görünce hayran oldum. Sonrasında yavaş yavaş araştırmaya başladım. Yaklaşık 30 yıldır el işlerinin içindeyim. Halı, kilim ve çorapları inceleyerek başladım. 25 yıldır da iğne oyası biriktirmeye başladım. Birçok şehri gezdim, gidemediğim birkaç il kaldı. Nerede iğne oyası varsa oraya koşa koşa gittim, araştırma yaptım” diye konuştu.



Japonya’da Türk el işi sergisi açarak tanıtımını yapıyor


Geçtiğimiz ay 4 arkadaşıyla birlikte Elazığ’ı ziyaret ettiklerini belirten İkumi Nonaka, kendisinin daha önce kaleme aldığı kitap ve makalelerin ardından Japonların iğne oyasını merak etmeye başladığını dile getirdi. Nonaka, şöyle devam etti:


“Japon arkadaşlar el sanatlarına meraklı. Türkiye’de iğne oyası olduğunu ben kitaplarda ve dergide yazınca merak edenler oldu. Ben de iğne oyasının ne olduğunu göstermek için Japonya’da sergi açıyorum, tanıtımını yapıyorum. Büyük koleksiyon oluşturdum. Türkiye’de şu an Bursa’da bulunan Merinos Müzesi’nde iğne oyası koleksiyonum sergileniyor. Bu ay sonuna kadar devam edecek. Japonya’da iğne oya konusunda tanıtım amacıyla kitap bastırdım, çok satıldı. Japonya’da merak eden arkadaşlarım var, iğne oyası görmek veya öğrenmek amacıyla geliyorlar. Çoğu yere arkadaşlarımla gidip öğreniyoruz, onlar da Japonya’da anlatıp tanıtımını yapıyor. Temmuzda Elazığ’a gittik, kadınlardan iğne oyası ve motifler öğrenip yeni bir kitap çıkarmaya çalışıyorum.”



“Farklı ırktan olsak da ben de kadınım”


Türk el sanatlarına kadınların duygularını yansıttığını öğrenmesi üzerine hemcinslerinin duygularını öğrenmek amacıyla ilgilenmeye başladığını söyleyen Nonaka, kadınların farklı duygu durumuna göre iğne oyasını çeşitlendirmesinden çok etkilendiğini belirtti. Nonaka, “Özel koleksiyon olarak 3 bin adet iğne oyamız var. Halı ve kilimi merak ettiğimde kadınların dokuduğunu gördüm, kadınların duygularını motif ve renkle ifade ettiğini gördüm. Bunları öğrenince çok etkilendim. Türkiye’deki kadınlar ne düşünmüş, ne yaşamış, ne görmüş merakıyla başladım. İğne oyası da aynı, genelde kadınların işi. Köylerde yaşayan kadınlar ne düşünmüş ne görmüş de onu motif olarak anlatmış konusunun peşine düştüm. Örneğin, biber oyası acı hissettiğini anlatıyor ya da canlı renklerde çok mutlu olduğunu anlatıyor. Duyguları merak ediyorum. Farklı ırktan olsak da ben de kadınım, bu yüzden çok etkileniyorum. Ayrıca elimde olan iğne oyalarına rastlamamaya başladım, çok kalmadı. Gençler de artık yapmıyor, ben buna da üzüldüm. Her yörede yaşayan Türk kadınının evinde iğne oyası bulunsun isterim” şeklinde konuştu.



Kitaplarda motiflerin nasıl hazırlandığını anlatıyor


İğne oyaları hakkında 3 kitap yazan ve Japonya’nın ünlü el sanatları dergilerinden bir tanesine makale hazırlayan Ikumi Nonaka, “Japonya’da Türkiye’deki iğne oyaları hakkında yöre yöre nasıl yapıldığını, kültürlerini fotoğraflı olarak anlattığım bir kitap çıkardım, satışa sunuldu. Elimde olan koleksiyonların fotoğraflarıyla Türkiye’de ’Oya’ kitabı bastırdım. Aydın yöresi Efe oyaları, Kütahya, Bursa, İznik, Kastamonu yörelerinin yer aldığı, kullanılan malzemeleri ve motif isimlerini Japonca, Türkçe ve İngilizce olarak aynı kitapta toparladım. Son olarak Ödemiş iğne olayları hakkında kitap çıkardım, yörenin oyaları üzerine araştırma yaptım. Kitapta detaylı fotoğraflar kullandım ve motiflerin nasıl hazırlandığını yazdım” dedi.



“6 Şubat depreminde Adıyaman’da yardımda bulunduk”


6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin kendilerini de çok etkilediğini anlatan Nonaka, Adıyaman’da iğne oyası bulunan ve depremde yıkılan bir Türk vatandaşa da yardımda bulunduklarını ifade etti. Nonaka, “Deprem bölgesi bizi çok üzdü. Japon arkadaşlar Japonya’da düzenlenen bir sergide bağış toplayarak Japonya’daki Türkiye Büyükelçiliği’ne iletti. Ayrıca Türkiye’ye gelen arkadaşlarım da Adıyaman’da iğne oyası yapan ve dükkanı yok olan arkadaşa yardımda bulunduk. Hayatımın yarısından fazlası zamandır Türkiye’de yaşıyorum, artık kendimi Türk gibi hissediyorum” diye konuştu.



Japon yazar Türk kadınlarının duygularından etkilendi, binlerce iğne oyası biriktirdi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Türkiye, hemofili tedavisinde dünyada ilk 10’da” Türkiye Hemofili Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar, "Türkiye, dünyada hemofili hastalarına ücretsiz tedavi sunan 10 ülkeden biri" dedi. 21’inci Uluslararası Türkiye Hemofili Kongresi İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında düzenleniyor. Kongrede Türkiye’den ve dünyadan uzman hekimler, hemofilinin tedavi yöntemlerindeki bilimsel araştırmalar ve yenilikleri çeşitli oturumlar ile ele alıyor. Kongrenin ikinci gününde düzenlenen basın toplantısının açılış konuşmasını Türkiye Hemofili Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar yaptı. Toplantıda konuşmacı olarak Dünya Hemofili Federasyonu Başkanı Cesar Garrido, Hemofili Federasyonu ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Kaan Kavaklı ve Lyon Üniversitesi Hemostaz Merkezi Başkanı Prof. Dr. Yeşim Dargaud yer aldı. Türkiye Hemofili Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar açılış konuşmasında Türkiye’de hemofili üzerine çalışan 10 klinik araştırma merkezi bulunduğunu söyledi. Ayrıca, Türkiye’nin, yaklaşık 80 bin hemofili hastasına ilaç ve tedaviyi ücretsiz sunan dünyadaki 10 ülkeden biri olduğunu belirtti. Dünya Hemofili Federasyonu Başkanı Cesar Garrido, İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasında düzenlenen toplantıda, dünyada 1 milyondan fazla hemofili hastası bulunduğunu açıkladı. Garrido, "Türkiye’nin hemofiliye olan duyarlılığını 10’un üzerinde klinik araştırma ile gösterdiğini vurguladı" dedi. "Türkiye’de 80 bin bin hemofili hastası var" Prof. Dr. Zülfikar, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "Kalıtsal kanama hastalıklarının başında hemofili yer alıyor. Doğuştan başlayan genetik bir bozukluk olan kanamalarla seyreden bir hastalıktır. Vücutta pek çok sistem vardır. Bunlardan bir tanesi de pıhtılaşma sistemidir. Kesi, çarpma veya cerrahi bir müdahale olduğunda vücut oradaki kanayan dokuyu bir süre sonra kapatır. Hemofili hastalarında bunu sağlayan madde veya protein eksik olduğu için kanama durdurulamaz ve orada sızıntı başlar. Dolayısıyla kanamalarla seyreden ve ömür boyu süren bir hastalık olarak bilinir. Hemofili özelinde çalışmalarımız 40 yılı aşkın bir süredir var. Ülkemizde 10 merkez hemofili alanında klinik araştırma yapabilir durumda. Türkiye hemofili hastalarına ilaç ve tedaviyi ücretsiz olarak sağlayan dünyadaki 10 ülkeden bir tanesidir. Türkiye’de hemofili hastalarının dışında taşıyıcıları da eklediğimizde yaklaşık 80 bin olarak adlandırıyoruz. Dünyada ise 1 milyon 200 bin vaka olduğu tahmin ediliyor. Maalesef bunun sadece yarısı kayıtlara geçmiş. Uğraşımız sadece kendi ülkemiz için değil, bu alanda üreteceğimiz ilaçların dünya çapında da karşılığı var. Türkiye sağlık turizmindeki yerini bu alanda da doğru bir şekilde alabilir." "Dünyada 1 milyonun üzerinde hemofili hastasının olduğunu tahmin ediyoruz" 21’inci Uluslararası Türkiye Hemofili Kongresi’ne katılan Dünya Hemofili Federasyonu Başkanı Cesar Garrido ise dünya genelinde tanısı konulmuş yaklaşık 340 bin hemofili hastası ve 500 bin tanısı konulmamış hasta bulunduğunu belirtti. Öte yandan, toplamda 1 milyondan fazla hemofili hastası olduğunu tahmin ettiklerini ifade eden Garrido, bu hastalara ulaşma çabası içinde olduklarını ve tedavi alanında son 10 yılda önemli değişiklikler yaşandığını vurguladı. Garrido, konuşmasına şu şekilde devam etti: "Türkiye’de hem dernek hem de devletin hemofili hastalarına sağladığı imkanların çok önemi var. Türkiye hemofili alanındaki kendi araştırmalarıyla ve ilaç erişimiyle beraber geldiği noktada dünyada çok önemli bir rol oynuyor. Bende bu deneyimlerden bilgi alıp faydalanmak için kongreye geldim." 28 Eylül Cumartesi gününe kadar sürecek olan kongrede, alanında uzman doktorların yanı sıra hastalar, hasta yakınları ve 400’ün üzerinde katılımcı yer alıyor.
Kastamonu Hayvancılıkla uğraşan vatandaşların geçim kaynağı yaylalar, güzelliği ile mest ediyor Kastamonu-Çankırı sınırında bulunan Ilgaz Dağları’nda doğal güzellikleri ile mest eden yaylalar, verimli meraları ile uzun yıllardır hayvancılıkla uğraşan vatandaşların geçim kaynağı oluyor. “Ilgaz, sen Anadolu’nun yüce bir dağısın” dizeleriyle adına türküler yazılan, Kastamonu ve Çankırı sınırındaki Ilgaz Dağları’nın eteklerindeki yaylalarda vatandaşlar hayvancılık yaparak geçimlerini sağlıyor. Doğal güzellikleri ve manzarasıyla kendisine hayran bırakan bin 589 rakımlı Ilgaz Dağları’nda yer alan Berçin ve Karataş yaylaları, yaz mevsimi boyunca yüzlerce hayvanla şenleniyor. Baharda, yaklaşık 2 bin 200 rakımda yer alan yaylalara taşınan vatandaşlar, kış mevsimine kadar hayvanlarını verimli meralarda otlatıyor. Dağ turizminin yanı sıra hayvancılıkla uğraşan vatandaşlardan büyük ilgi gören Ilgaz Dağları’ndaki gölet ve 25 kilometre uzunluğundaki mağara da doğa tutkunlarının dikkatini çekiyor. Yaz mevsimi boyunca yaylalarda kalıyorlar Yaylada bulunan çeşmeden içme suyu ihtiyacını karşılayan aileler, otlattıkları hayvanları suya ulaştırmak için kilometrelerce yol kat ediyorlar. Güneş doğmadan işe koyulan besiciler, otlatmak için meraya gidiyor. Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar yaylalarda sağdıkları sütten peynir, yoğurt, tereyağı hazırlıyor. "Burası çok güzel" Ilgaz Dağı’nın eteklerinde bulunan Karataş Yaylası’nda hayvancılık yapan dedesini ziyarete gelen Beyza Kılıç, “Ben burada hayvanları otlatıyorum. Dedem ile beraber Karataş Yaylası’na geldim. Burası çok güzel, çok beğendim” dedi. "Yağ, yoğurt, tereyağı yapıp satıyoruz" Ilgaz Dağı’nın eteklerinde Berçin Yaylası’nda hayvancılık yapan Abdullah Konuk ise, “Burada hayvanlarımı otlatıyorum. Bu yıl havaların iyi gitmesinden ötürü 27 Nisan’da yaylaya çıktım. Ne zaman yaylaya kar yağar, hayvan ne zaman otlamayacak hale gelir ise ben köyüme inerim. Bu da Kasım ayının ortalarına kadar devam eder. Şu anda 35-40 hayvanım var. Sabah kalktığımızda kahvaltı yapıyorum, ardından hayvanların yattığı yeri temizliyorum. Ardından buzağıları emziriyoruz. Ardından inekleri sağıyorum. Daha sonra akşama kadar hayvanların arkasından dolaşıyoruz. Akşam olunca da inekleri yeniden sağıyoruz. Günümüz böyle geçiyor. Yağ, yoğurt, tereyağı gibi ürünlerin üretimini yapıp satıyoruz. Bunlarla geçimimizi sağlıyoruz” diye konuştu. "Kış mevsiminde yaylaya gelemediğim için çok üzülüyorum" Ilgaz Dağı’nın eteklerinde bulunan Karataş Yaylası’nda hayvancılık yaptığını söyleyen Hamza Kılıç ise, “Mayıs ya da Haziran ayı gibi yaylaya çıkarız. Kasım ayında da köyümüze ineriz. Buranın doğası güzel, manzarası güzel. Hayvancılık yapabilirsen güzel. Ben, çocukluğumdan beri yaylaya çıkmaya alışkınım. Burada çok iyi vakit geçiriyorum. Kış olunca yaylaya gelemiyorum. Bu zaman zarfında buraları çok özlüyorum. Hemen yaz ayı gelsin de bizler de yaylaya çıkalım diyoruz. Havası, suyu her şeyiyle burası çok güzel. Burası Ilgaz yaylası, her şeyi burasının çok güzel” şeklinde konuştu.
Iğdır Iğdır’da 14 yaşındaki çocuğa cinsel istismar davasında tahliye edilen 4 kişiye yeniden tutuklama kararı Iğdır’da 14 yaşındaki çocuğa cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan ve serbest bırakılan 4 kişi hakkında Cumhuriyet Savcılığı ve Iğdır Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün itirazı sonrası yeniden tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkartıldı. Iğdır’da 2023 yılında 14 yaşındaki B.A.’ya cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan A.B., F.A., M.A., O.B. ve V.G. hakkında “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçundan 6 sayfalık iddianame hazırlandı. F.A. hakkında denetimli serbestlik kararı verilirken, Iğdır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesinde 12 Eylül 2024 tarihinde davanın dördüncü duruşması görüldü. Mahkeme, O.B., V.G., M.A. ve A.B. hakkında tahliye kararı verdi. Şahısların tahliye etmesine tepki gösteren aile, "Kızım öldükten sonra kimse ağlamasın, başsağlığına gelmesin. Beni ve kızımı şu an öldürdüler. Şu an caniler dışarıdadır. Herkesten yardım talep ediyorum. Herkesi bu davaya sahip olmaya çağırıyorum" demişti. Serbest bırakılan 4 kişi hakkında Cumhuriyet Savcılığı ve Iğdır Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün itirazı sonrası yeniden tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkartıldı. "Kaybolan doğum tarihi belgesi ortaya çıkartıldı" Cinsel saldırıya uğrayan B.A.’nın doğduğu tarihe ait doğum belgesinin kaybolmasından dolayı B.A.’nın yaşının büyük olduğu iddia edilmişti. Kaybolduğu söylenilen doğum belgesi Iğdır İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına sunuldu. Sunulan belge söz konusu dosyaya konulurken, yargılamaya konu suç tarihleri ve mağdurun yaşı gözetildiğinde atılı suçun vasıf ve mahiyeti iddianamede belirtilen TCK 103/2 maddesi kapsamında değerlendirilmeye alındı. "Kaçma ve saklanma şüpheleri göz önünde bulunduruldu" Sanıkların atılı suç için öngörülen ceza miktarı itibarıyla kaçma ve saklanma şüphelerinin olduğu ve mevcut delil durumu itibarıyla sanıkların atılı suçu işlediklerine yönelik kuvvetli şüpheyi gösterdiği kanaatine varıldı. Somut delillerin olması karşısında adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı kanaati ile itirazın kabulü ile 12.09.2024 tarihli celsede tahliyelerine karar verilen sanıkların tutuklanmasına yönelik yakalama emri çıkarılmasına dair hüküm kabul edildi.
İstanbul Küçükçekmece Bilim Şenliği’ne yoğun ilgi Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından TÜBİTAK 4007 Bilim Şenlikleri Destekleme programı kapsamında düzenlenen “Küçükçekmece Bilimin İzinde Şenleniyor” isimli bilim şenliği kapılarını açtı. Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bu yıl ilk kez gerçekleştirilen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen “Küçükçekmece Bilimin İzinde Şenleniyor” isimli Bilim Şenliği kapılarını ziyaretçilerine açtı. Küçükçekmece Fevzi Çakmak Etkinlik Meydanı’nda gerçekleştirilen şenlikte teknoloji ve eğlence bir araya geliyor. Şenlik kapsamında 54 bilimsel atölye, 25 bilimsel etkinlik, 3 bilim temalı sergi ,5 bilim yarışması ve 4 bilimsel seminer hem öğrencilere hem de yetişkinlere açık olacak. Şenlik alanında özellikle lise öğrencileri tarafından hazırlanan ve uluslararası yarışmalarda ödüller kazanan insansız hava ve su altı araçları dikkat çekiyor. Geliştirdikleri insansız su altı aracıyla uluslararası yarışmalarda derece yaptılar Doğan Cüceloğlu Fen Lisesi teknoloji takımı olarak geliştirdikleri İnsansız Su altı sistemleri araçlarının Norveç’te düzenlenen ve alanında dünyanın en prestijli yarışmalarından birinde üniversite öğrencilerini de geride bırakarak derece aldıklarını belirten 12. Sınıf öğrencisi Hüseyin Selçuk Yıldız, “Biz Doğan Cüceloğlu Fen Lisesi Teknoloji Takımları olarak 3 takımımız bulunuyor. Burada insansız su altı takımları takımımız var. Bizim insansız su altı sistemleri takımımız olarak 3 tane insansız su altı aracımız var. Burada son olarak profesyonel yaptığımız Altay isimli aracımız var. Kendisi Norveç’te alanının en prestijli yarışmasına katıldık. Bu yarışmaya karma olarak lise ve üniversite öğrencileri dünyanın çeşitli ülkelerinden bu yarışmaya projeleriyle kabul alıyorlar. Biz finale kadar adımızı taşıdık finale de katılan iki lise takımından birisiydik. Ülkemizden İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi gibi köklü okullar yer aldı. Biz buna rağmen orada bulunan 20 takımdan dünya 8.’si olduk” diye konuştu. Bilim Şenliğinin koordinatörlüğünü gerçekleştiren ve projeyi yazan Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü TÜBİTAK koordinatörü Leyla Arattan şenliği 50 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirdiklerini belirterek, “Küçükçekmece’de TÜBİTAK 4007 projesi yazdık, ikinci kez geçirmeyi başardık. Aslında Küçükçekmece’de ilk kez. İlkini Kahramanmaraş Pazarcık‘ta gerçekleştirmiştik depremin kalbinde. Bu da kendi ilçemizdeki ilk bilim şenliğimiz oldu. 54 atölyeye 25 bilimsel etkinlik bilişim tırı bilim münazarası, bilim tiyatrosuyla yaklaşık 50 bin kişinin katılımıyla harika bir bilimselliği gerçekleşiyor. Katılım çok güzel hatta Küçükçekmece dışında İstanbul’un biz hariç 38 tane daha ilçesi var o ilçelerin hepsinden akış var” dedi. Öğrencilerin bilim okur yazarlığını geliştirmek için yoğun çaba sarf ettiklerini belirten TOKİ Güneşpark Kız İmam Hatip Lisesi öğretmenlerinden Doç. Dr. Veysi Aktaş, “Biz burada okulumuz olarak da bu tür çalışmaları atölye haline çevirmiştik TOKİ Güneşpark Evleri Kız İmam Hatip Lisesinde çocuklarla bilim okur yazarlığını geliştirmeye çalıştık öğrencilerin bir bilim okur yazarı olması dijital okur yazarlık için yaptığımız bu mücadele karşılığını buluyor. Karşılığını bulduğunu da burada saha da öğrencilerin yansımasından anlayabiliyoruz” diye konuştu.