GÜNDEM - 21 Kasım 2024 Perşembe 14:01

Bedensel engelli adamın ’rampa’ çilesi

A
A
A
Bedensel engelli adamın ’rampa’ çilesi

Antalya’da evine gittiği sırada engelli rampasına park eden otomobil nedeniyle kaldırıma geçiş yapamadığı için, araca elindeki penseyle vurarak zarar veren bedensel engelli Tanju Mete (51), yine aynı rampada araç görünce çılgına döndü. Bu sefer araca zarar vermeyen ancak yine kaldırıma çıkamadığı için tepki gösteren Mete, “Dışarıya çıktığımda da önümde engellerin olmaması gerekiyor. Sokağa çıktığımızda, evimize dönerken mutsuz dönüyoruz” dedi.



Antalya’ya 2012 yılında yerleşen, geçirdiği bisiklet kazası sonrası omuriliğinin kırılması nedeniyle tekerlekli sandalyeyle hayatını devam ettirmek zorunda kalan Tanju Mete (51), geçtiğimiz ay evine gitmek istediği sırada Muratpaşa ilçesi Kültür Mahallesi 3805 Sokak üzerindeki kaldırımdan inmek istedi ancak engelli rampasının önüne park edilen bir otomobil nedeniyle geçiş yapamadı. Geriye dönüp araç trafiğinin olduğu noktadan park eden otomobilin yanına gelen Mete, elindeki penseyle araca zarar vermeye başladı. O anlar cep telefonu kamerasına yansırken, Mete ve aracı park eden ismi henüz öğrenilemeyen sürücü birlikte polis ekiplerine durumu anlatarak ifade verdi. Bu olayın ardından geçtiğimiz günlerde aynı güzergahı kullanan Mete, yine aynı kaldırımdaki rampa önüne park edilen aracı görünce çılgına döndü. Mete, yaşadığı mağduriyeti cep telefonu kamerasıyla görüntüleyip duruma tepki gösterdi.



“Dubaların caydırıcı olacağını düşünmüyorum”


Mete, sesini duyarak rampaların etrafına plastik dubalar yerleştiren belediye yetkililerin aldığı yöntemin, engelli vatandaşlar için yeterli olamadığını dile getirdi. Engelli rampasının önüne park eden duyarsız araç sürücülerine isyan eden Mete, “Ben bu dubaların caydırıcı olacağını düşünmüyorum. Çünkü kaldırımın üstüne bile çıkan sürücüler, dubalar araçlarına zarar vermediği için rahatlıkla ezip üzerine çıkabiliyor. Bunun metal yapılması gerekiyor ya da kaldırımlardaki gibi betondan koyulması gerekiyor. Dubaların, araçlar üzerine çıkmaya çalıştığında zarar görecek şekilde yapılması gerekiyor, ancak bu şekilde insanlar araçlarını korumak için park edemez” dedi.



“Sokağa çıktığımızda, evimize dönerken mutsuz dönüyoruz”


Yaşadığı mahalledeki sorunun sadece rampaların önüne konan araçlardan ibaret olmadığına vurgu yapan Tanju Mete, muhtarlık binası da dahil birçok yerde engelli rampası bulunmadığı için, engelli bireylere yönelik kolaylık sağlayan önlemler sağlanması gerektiğine işaret etti. Mete, şöyle devam etti: “Mahalledeki sorun sadece engelli yerlerine ya da yaya geçitlerine araç park edilmesi değil ki, aynı zamanda araçların çok korkunç derecede buradan geçiyor olması. Trafikte herhangi bir düzenleme olmaması, yollardaki o hız bariyerlerinin olmaması gibi bir sürü sorun var. İş yerlerinde de sorun var, belediyeler her yeni açılan işletmeye ruhsat veriyor ama hiçbirisinde engelli girişi yok. Örneğin, muhtarla da konuştum, muhtarlığa rampa yapılması gerekiyordu. Hala rampası yok, muhtarlığa giremiyorum.” Herkes “Engellileri hayata katmalıyız, engelliler yaşama katılmalı” diyor, kimse reddetmiyor. Covid sürecinde bir süre insanlar evinden çıkamadı, “Hayat durdu” diye kocaman başlıklar attık. Demek ki hayat sokaklarda hayat dışarıda, engelli olarak da dışarıdaki hayata katılamazsam hayata katılamamış oluyorum. Dışarıya çıktığımda da önümde engellerin olmaması gerekiyor, sadece tek bir yerde sorunla karşılaşmıyoruz ki; bir yere gidiyoruz, merdiven sorunu var, öbür tarafa gidiyoruz, kaldırımın çıkışını yapmış inişini yapmamış. Öbür tarafa gidiyoruz, önüne araç park etmiş. Sokağa çıktığımızda, evimize dönerken mutsuz dönüyoruz.”



Antalya’nın engelli dostu bir şehir olmasını istediğini ifade eden Mete, şu ifadelere yer verdi: “Bu kentte engelli kişilerin yaşadığı çok ciddi sorunlar var ve ben Antalya’nın engelli dostu bir şehir olmasını istiyorum. Bunun için de gerçekten uğraşmak istiyorum. Mademki ben bu şehirde yaşıyorum, o zaman bu şehir engelli dostu bir şehir olacak. Son olarak, artık scooterlar çok fazla kullanılıyor ve scooterları ortaya bırakıp gidiyorlar. Bunun düzene oturtulması gerekiyor. Örneğin, belediyeler scooterları kiraya veren şirketleri uyarabilir ve doğru yere park edildiğinden emin olduktan sonra sistem kapatılabilir. Geçtiğimiz günlerde markete gittim, markette kaldırımın üstüne bir tane araba çıkmış, arabanın tam karşısına da orta kısma scooter bırakılmış. Ne sağından ne solundan geçebildim. Marketçiye seslendim, dışarıya çıktı, scooterı kenara aldı. Ondan sonra ben markete girebildim.”



Bedensel engelli adamın ’rampa’ çilesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında örgüt lideri Fırat Sarı savunma yapıyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 6. gününde devam ediliyor. Duruşmada örgüt lideri Fırat Sarı savunma yapıyor. Sarı savunmasında, “Ben 1 aydır haber izlemiyorum. Bütün algı yönetimi bizim üzerimize. Benim ölüm oranım Türkiye’deki hekimlerin ölüm oranının altında. Cani olsam, vahşi olsam oranlardan çıkar” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, Medisens şirketinin sahibi olan, doktor olarak anlaşma yaptığı hastanelerin yenidoğan yoğun bakımlarını işleten, bebeklerin ihmalden ölmesine neden olan örgüt lideri Fırat Sarı savunma yapıyor. “Bütün algı yönetimi bizim üzerimize” Yoğun bakım servislerinde usulsüz epikriz yazımı, 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK’ya fatura ettirme gibi eylemler ile nitelikli dolandırıcılık suçunu da işlediği tespit edilen ve hakkında 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezası istenen Fırat Sarı savunmasında, “Bu tapelerden kamuoyu laçka işler oluyor gibi düşündü ama hastane ciddi bir kurum. Toplumda infial oluşturuldu. Doktorlar ateşe atıldı. 10’a yakın hastane kapatıldı. Oradaki insanlar işsiz kaldı. Sağlık Bakanlığı yetkilileri buradaysa operasyondan önceki dönem ile sonraki dönemi karşılaştırsınlar. Biz kötü bir şey yapıyorsak operasyon sonrası hastanelerin bulunduğu ilçelerde ölüm oranları artmaz. Ama ben böyle olacağını düşünmüyorum. Hastalar için de kötü. Ben 1 aydır haber izlemiyorum. Bütün algı yönetimi bizim üzerimize. Kadan bebek ölüyor, 1 gün sonra İlker ile konuşuyoruz. Mesleki bir tartışma yapıyoruz. Bu bebek doğmuş ve 1 saat içinde ölmüş. Hasta doğduktan sonra hemen ölmüş. Nasıl durumunu kötüleştirebiliriz? Bu raporda yazıyordu. Bu durum bile raporun kötü niyetli olduğunu ortaya koyuyor. İstanbul’da çocuk yoğun bakımı çok az. Allah korusun birimizin çocuğunun başına bir şey gelse yer bulma sıkıntısı var. Ben gece boyu hastanelere uğrardım bir sorun çıkarsa. Halime bebek doğduğunda 1 saat canlandırma işlemi yapılmış. Ben bu bebeğin yaşayamayacağını, yaşasa da engelli kalacağını biliyordum. Hastanın kötü gittiğini söylüyorlar zaten. Bebek eks oluyor bana haber veriyorlar. Ben babaya ölüm haberini vermek istedim. ‘Bekletin ben geleyim ben kendi sistemimden ölümü gireyim ve babaya haber vereyim’ dedim” şeklinde konuştu. “Benim ölüm oranım Türkiye’deki hekimlerin ölüm oranının altında” Sarı savunmasının devamında, “Burada hak gasp edildi. Kendimi katmıyorum da, bu durum çok incitici. Hekim, hakim aynı kökenden geliyor. Ben bir hekime nasıl hastanı daha erken taburcu et diyeyim? Ben nasıl düzey yükselt diyeyim? Bunu talep bile edemezsiniz, meslek etiği gereği söyleyemem. Hemşire arkadaşlar gençler, ben merkezli bir konuşmaları var. Ama sistem hekimin kontrolünde. Kesinlikle epikrizler hekimler tarafından yazıldı. Hastaların yatış süreleri de uzun değil. Olayda infial olunca, toplumsal kıyamet olunca herkes aynı bakış açısı ile baktı olaya. Benim ölüm oranım Türkiye’deki hekimlerin ölüm oranının altında. Cani olsam, vahşi olsam oranlardan çıkar. Anneler için bebeğini yoğun bakıma yatırmak bir travma. Ve bu haberler ile travma tekrarlanıyor” dedi.
Rize Rize’de parkomat tepkisi Rize’nin Pazar ilçesinde belediyenin parkomat uygulamasında kişiye özel ayırımcılık yapıldığını iddia eden esnaf, protesto amacıyla aracını sokağa yan çekerek sokağı trafiğe kapattı. 10 Mart Caddesi Şehit Mürsel Basa Sokak’ta belediyenin parkomat uygulamasında haksızlık yapıldığı gerekçesiyle ilginç bir protesto gerçekleşti. Aracıyla sokağı trafiğe kapatan Kadir Atacan isimli esnaf, aracın üzerine, “Pazar Belediyesinin parkomat uygulaması kişiye özel uygulanıp, dürüst vatandaşın hakkını çıkar gruplarına yedirmektedir. Bu yüzden sokak trafiğe kapalıdır. Düzgün, dürüst vatandaşlardan özür diliyorum” yazdı. Caddede esnaflık yapan Kadir Atacan, konuyla ilgili defalarca belediyeye görsellerle, kanıtlarla müracaat etmesine rağmen kişiye özel uygulamalar yapıldığını iddia ederek böyle bir protesto yapmak zorunda kaldığını ifade etti. Atacan, “Belediyeye defalarca giderek usulsüzlükleri bildirmeme rağmen kişiye özel muameleler devam etti. Adam kayırma, adamının adamı, bir şekilde birilerine iltimas geçtiler. Doğrulukla, dürüstlükle bunu çokça belgeli, kanıtlı olarak kendilerine göstermeme rağmen sonuç elde edemedik. Bu nedenle bugün böyle bir boykot içerisine girmek zorunda kaldık. Düzgün, dürüst vatandaşlardan özür diliyorum bu boykot için. Trafiği kapatmak sorunun çözümü değil ancak başka da bir çare kalmadığı için bu eylemi gerçekleştiriyorum. Düzgün, dürüst vatandaşların hakkını yandaşlarına bir şekilde yediriyorlar. Ben bunu kabul etmiyorum, herkese eşit muamele yapılmasını bekliyoruz. Konunun siyasi bir boyutu yoktur, tamamen etik ve uygulamayla ilgili bir tepkidir bu” ifadelerini kullandı. Atacan ses getirmek amacıyla yaptığı eylemini, araç kendisine lazım olana kadar sürdürüp sonlandıracağını söyledi.